POLİTİKA - 14 Mart 2018 Çarşamba 21:22

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 3 bin 486 terörist etkisiz hale getirildi

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: 3 bin 486 terörist etkisiz hale getirildi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Afrin’de etkisiz hale getirilen terörist sayısının 3 bin 486 olduğunu açıkladı.

“Size kalkan elleri affetmek mümkün değil”

Sağlık çalışanlarının Tıp Bayramı’nı tebrik ederek konuşmasına başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her an tıp bayramıdır. Hangi an doktora ihtiyacımızın olacağı belli değil, öyleyse her an Tıp Bayramı” diye konuştu.
Sağlık çalışanlarına şiddet konusunu değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Size kalkan elleri affetmek mümkün değil. Bunların teröristten hiçbir farkı yoktur. Bizim için teröristlerin konumu neyse bunların konumu da odur” şeklinde konuştu. 

Sağlık çalışanlarının Mehmetçik ile birlikte cephede mücadele ettiğinin altını çizen Erdoğan, Çanakkale Savaşı’ndan, Sarıkamış’tan örnekler vererek, “Benim dedem de orada donarak öldü. Sarıkamış’ta karın altından çıkartılan askerlerimizden bazılarının çıplak olduğu görülür. Çünkü ayaklarındaki çarıklar bile yoktu, üstleri de çıplaktı. Tüfekleri, ona sarıymış şekilde donarak şehit olmuşlar. Şimdi elhamdülillah askerlerimiz her türlü koşullardaki donanıma haiz giysileri ile arazideler. Ne gerekiyorsa yapıyoruz ve yapacağız. Çünkü onlar bu vatan için feda-i can ediyorlar” ifadelerini kullandı.

“Geri adım yok, sonuna kadar” 

Terör örgütleri ile yurt içinde ve yurt dışında yapılan mücadeleye ilişkin konuşan Erdoğan, “Güneydoğu’da bu teröristler okullarımızı bombaladı, yaktı, hastanelerimizi yaktı, bombaladı, sen tedavi olacaksın, yakınların tedavi olacak, ‘ben Kürtlerin temsilcisiyim’ diyorsun geliyorsun Kürt kardeşimin tedavi olduğu hastaneyi yakıyorsun, Kürt kardeşimin eğitim aldığı okulu yakıyorsun. Bunlar cahil, vahşi. Bunların Afrin’den olanlardan ne farkı var. PYD/YPG, biz hep ne diyoruz, Amerika bak, bunlar PKK’nın ta kendisidir. ‘PKK’ya terör örgütü olarak tanıyorum’ diyorsun ama senin askerin, subayın PYD’ye Amerika’nın kokartını takıyor ve onunla kol kola benim askerime karşı savaşıyor. Geri adım yok, sonuna kadar. Zeytin Dalı Harekatı sırasında görevleri gereği geride kalmaları gerekirken, tüm sorumluluğu üstlenerek, hatta ısrar ederek cephe hattına koşan Yelda hemşiremiz gibi, her biri özveri abidesi çok sayıda acil sağlık personelimiz olduğunu biliyoruz. Çığ altında kalan askerlerimize yardım için gittiği dağda, onları kurtardıktan sonra kendisi 12 saat boyunca mahsur kalan doktor Samet Akar gibi kardeşlerimiz olduğunu biliyoruz. 2015 yılındaki hadiseler sırasında çatışma bölgesinin içinde kalan görev yaptığı hastaneyi terk etmeyen doktor Ömer Faruk Bilen gibi nice kardeşlerimiz olduğunu biliyoruz” dedi.

“Bu tür saldırıların failleri yarın hangi yüzle aynı kişilerin önüne şifa aramak için çıkar” 

Sağlık görevlilerine uygulanan şiddete ilişkin konuşan Erdoğan, “Bizi en çok hususlardan birisi de sağlık camiamıza yönelik şiddet ve saldırı haberlerini duymaktır. Geçtiğimiz aylarda Giresun’da görev yaptığı hastanede ruh sağlığı bozuk bir hastası tarafından vurularak şehit edilen doktor Ali Menekşe’ye özellikle Allah’tan rağmen diliyorum. Hiçbir acı, hiçbir mazeret insanlara hizmet vermek için çalışan doktora, sağlık personeline sözlü tacizde bulunulmasını, hele hele fiziki saldırı yapılmasını haklı gösterilemez. Bu tür saldırıların failleri yarın hangi yüzle aynı kişilerin önüne şifa aramak için çıkar. Sağlık çalışanlarımızın daima yanlarında olduğumuzun, onlara yönelik hiçbir saldırıya müsamaha göstermeyeceğimizin bilinmesini istiyorum” diye konuştu.

“O zaten üçüncü dünya savaşının ifadesi anlamına gelir” 

Zeytin Dalı Harekatı’nda etkisiz hale getirilen terörist sayısını veren ve Amerika ile koalisyon güçlerini eleştiren Erdoğan, “Etkisiz hale getirilen terörist sayısı 3 bin 486’ya çıktı. Afrin’e iyi yaklaştık. Çünkü bizim derdimiz işgal değil, bizim derdimiz bu terör koridorunu teröristlerden tamamen temizlemektir. Temizleyeceğiz ki, bizim sınırlarımız rahat olsun. 911 kilometre sınırımız var, kolay değil. Amerika’nın burada sınırı mı var, koalisyon güçlerinin burada sınırı mı var, ne işlere var burada, niye geliyorlar buraya, kimi korumaya geliyorlar? Suriye zaten şuanda Rusya ile beraber hareket ediyor. Öyleyse koalisyon güçleri kiminler hareket ediyor, söyleyeyim, YPG ve PYD. İlk anlarda 5 bin tır buraya silah getirdiler. 2 bin kargo uçakları ile mühimmat getirdiler. Onların bu kadar silah getirdikleri yere biz Kızılay’ımızla, AFAD’ımızla, Diyanet Vakfı’mızla insani yardım taşıyoruz. Bunları kendilerine söyledik. Sayın Tillerson’a bunu özellikle anlattım, ‘bu silahları buraya kime karşı getiriyorsunuz, bu sınırın ötesinde sadece biz varız, bunları buraya niye getiriyorsunuz?’ İnanır mısınız ses yok. Ama 20 tane üs kurdular buraya. Bu üsler burada niye var. Akla iki şey geliyor, ya Türkiye, ya İran. Herhalde Rusya’ya karşı bu işi kullanacak değil. O zaten üçüncü dünya savaşının ifadesi anlamına gelir. Bunları hep konuşuyoruz” şeklinde konuştu.

“Siz doktorlarımızdan da bu konuda yardım istiyorum” 

Başarılı olan doktorların yurt dışında aldıkları eğitimin ardından tekrar ülkelerine dönmesini isteyen Erdoğan, “Buradan bir yerlere sinyal veriyorum. Şükrü hocam, Murat hocam, artık oralarda işiniz bitti, dönün ülkenize” diye konuştu. 

Genç nüfusa dikkat çeken Erdoğan, “Eğer nüfusumuz yaşlanırsa bu millete yazık olur. Bazıları bizim üç çocuk tavsiyemize kendilerince istihza ile yaklaşıyor. Ama nüfusumuz millet olarak zen büyük gücümüzdür, bunu korumak zorundayız. Siz doktorlarımızdan da bu konuda yardım istiyorum. Genç dinamik nüfus, asıl sermaye budur. Bir ekonomistim ben. Ülkelerin kalkınmasında bize ekonomide dört madde sayarlardı; insan, emek, sermaye, üretim. Ben siyasette bunu teke indirdim. Başarının sırrı sadece insandır” şeklinde konuştu.
Şehir hastanelerine ilişkin konuşan Erdoğan, “Bu benim aşkımdır, şehir hastanelerimiz. Belediye Başkanlığı döneminden bu benim geleceğe yönelik projelerim içindeydi. Elhamdülillah buna başladık. Birinci derecede 30 büyük şehrimizde bunların olması şart. Ondan sonra sıra sıra diğer şehirlerimize bunları küçülterek devam ettirmek. Bu projeyi geleceğin sağlık modeli olarak görüyorum” ifadelerini kullandı. 

Sağlık Endüstrileri Yönlendirme Kurulu tarafından takip edilen sağlıkta yerli üretim konusunu önemsediklerini kaydeden Erdoğan, “Son zamanlarda atılan ve ilaçta yerlileşme anlayışımızla asla uyuşmayan bir takım adımların da en kısa sürede düzeltileceğini ümit ediyorum. Türkiye yerli ilaç sanayinin önünün kesilmesi pahasına küresel ilaç sektörünün önünü açarak milyarlarca dolarını havaya savuracak bir ülke değildir. İlaç meselesinin yerli bir kara deliğe dönüştürülmesine kesinlikle izin veremeyiz. Kurulumuzun da gayretleri ile bu konuda önümüzdeki dönemde çok önemli adımların atılacağına inanıyorum” açıklamasında bulundu.

“Bu konuda hükümetimizin programı içinde” 

Sağlık çalışanlarına müjde veren Erdoğan, “İnşallah tüm sağlıkçılarımızın, özellikle de yıpranma payı konusunu Sayın Başbakanımızla paylaştım. Bu konuda hükümetimizin programı içinde. Bir diğer konu da emeklilik ile ilgili sorunların bu paket içinde halli hususunu hükümetimiz yine masaya yatırmış vaziyette” dedi.

“Vatan söz konusu olduğunda sağlık çalışanları meseleye ‘savaş halk sağlığı sorudur’ diye yaklaşmamıştır”
Sağlık çalışanlarının milletin bekası söz konusu olduğunda meseleye ‘savaş halk sağlığı sorunudur’ diye yaklaşmadığını söyleyen Sağlık Bakanı Ahmet Demircan, “Hiçbir sağlık çalışanı vatan savunması, milletin bekası söz konusu olduğunda meseleye ‘savaş halk sağlığı sorudur’ diye yaklaşmamıştır bugüne kadar. Teröre karşı ülke savunması için milli iradenin aldığı kararı tartışılır kılmaya kalkışmak en hafif ifade ile bozgunculuktur” dedi. 

Sağlık çalışanlarına yapılan saldırılara değinen Bakan “Sağlık çalışanlarımıza şiddeti kınıyoruz, kendimize yapılmış sayıyoruz. Daha etkin yasal tedbirleri almaya devam edeceğiz” diye konuştu.
Zeytin Dalı Harekatı’nda görev yapan uzman doktor Eren Usul, kıdemli hekim Prof. Dr. Şükrü Emre programda birer konuşma yaptı.  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun ‘Çocuklarda bacak ağrısının arkasında yatanlar: Büyüme ağrısı mı, ciddi bir sorun mu’ Çocukluk çağı bacak ağrılarının değerlendirilmesinde dikkat edilmesi gereken noktalar olduğunu belirten Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Opr. Dr. İlyas Tarık Katırcı, “Kemik tümörleri, hematolojik hastalık tümörleri, eklem iltihabı ve romatizmal eklem hastalıklarının tanısında da önemli bir bulgu olan bacak ağrılarının basit bir masajla iyileştirilebilen büyüme ağrısından ayrıştırılması büyük önem taşır. 3-12 yaş aralığında bulunan çocuklarda sıklıkla görülen bacak ağrılarının sadece büyüme ağrısı olabildiği gibi ciddi hastalıkların habercisi de olabilir” dedi. Medicana International Samsun Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Opr. Dr. İlyas Tarık Katırcı, çocuklarda bacak ağrısı hakkında açıklamalarda bulundu. Büyüme ağrısının çocuğun okula gitmesine engel olmadığını dile getiren Opr. Dr. Katırcı, “Büyüme ağrılarında, uyluk kemiğinin dize yakın kısmı (alt kısmı) ve incik kemiğinin dize yakın kısmında (üst kısmı) veya her iki bölgede de ağrı hissedilir. Bacaklarda ve bazen ayak bileğinde de ağrı olabilir. Büyüme ağrısı çoğu zaman basit masajla ve çocuğa gösterilecek şefkatle iyileşen ağrılardır. Gergin aile ortamı, sevgisizlik gibi faktörlerin büyüme ağrılarını tetiklediğini gösteren bilimsel çalışmalar vardır. Büyüme ağrılarının tanısı röntgen ve laboratuvar testleri yapıldıktan sonra konulmaktadır. Anne ve babaları rahatlatacak iyi karakterli bir ağrı olan büyüme ağrılarının tedavisinde herhangi bir aktivite kısıtlamasına gerek duyulmamaktadır. Çocuğun okula gitmesinde ya da beden eğitimi derslerinden mahrum bırakılmasına gerek yoktur" diye konuştu. “Her bacak ağrısı büyüme kaynaklı olmayabilir” Büyüme ağrılarının çocuklarda gelişebilecek diğer bacak ağrılarından ayrıştırılmasında büyük önem taşıdığını söyleyen Opr. Dr. Katırcı, “Çocuklarda bacak ağrıları kemik tümörleri ve hematolojik hastalıkların tümörlerine işaret edebileceği gibi eklem iltihabı ve romatizmal eklem hastalıklarının tanısında da önemli bir bulgu olarak değerlendirilmektedir" ifadelerine yer verdi. Büyüme ağrılarında dikkat edilmesi gerekenler Opr. Dr. İlyas Tarık Katırcı, büyüme ağrılarında çocukların sürekli farklı eklem noktalarının ağrılarından yakınabileceğine dikkat çekerek, “Eğer ağrı hep aynı noktada ise bu noktada şişlik, hassasiyet ve aksama söz konusuysa bu ağrı büyük ihtimalle büyüme ağrısı değildir. Ayrıştırmada özellikle dikkat edilmesi gereken bir diğer konu, çocuğun herhangi bir travma yaşayıp yaşamadığını sorgulamaktır. Örneğin, çocuğun parkta oynarken bir yerden düşüp düşmediği, spor yaparken yaralanıp yaralanmadığı öğrenilmelidir. Bazen kalçada femur başında olan büyüme plağından başın kayması (femur başı epifiz kayması), perthes hastalığı veya kalçanın sinoviti gibi durumlar da dizde yansıyan ağrı yapar. Ancak bunların tamamında öykü farklıdır ve ağrıya aynı zamanda aksama eşlik eder. Kemik tümörleri ve hematolojik hastalıkların tümörlerinin önemli bir kısmı çocukluk çağında sık görülür. Bu nedenle ayırıcı tanıda mutlaka dışlanmalıdırlar. Septik artirit (eklem iltihabı) romatizmal eklem hastalıklarında ise ayırt etmek kolaydır. Bu hastalıklarda tablo, öykü ve laboratuvar testleri ayırt etmede yardımcıdır. Yansıyan ağrılar, özellikle kalça ve belden vuran ağrılarda gerçek hastalığın kaynağı araştırılmalıdır. Bel ve kalça bölgesi dikkatle muayene edilmeli, gerekirse laboratuvar testleri ve röntgen istenmelidir" şeklinde konuştu.
Kayseri Başkan Çolakbayrakdar, “Annelerimiz, baş tacımızdır” Kocasinan Belediye Başkanı Ahmet Çolakbayrakdar, 12 Mayıs Anneler Günü dolayısıyla yazılı bir açıklama yaparak, anneler gününü kutladı. Yaşanan her günün ve her anın anneler günü tadında olması gerektiğini vurgulayan Başkan Çolakbayrakdar, mesajında; dinimizin ve kültürümüzün anneye verdiği değerin önemine dikkat çekerek, “Başımızın tacı olan annelerimizi bir gün değil, her gün sevelim ve kıymetini bilelim” dedi. Başkan Çolakbayrakdar, Anneler Günü mesajında şu ifadelere yer verdi: “Örf ve geleneğimizden aldığımız öğretiyle hem de yüce dinimizin bize öğretmiş olduğu bilgiler ışığında annelerimizin bizdeki yeri sadece bir gün değil, yılın 365 günü hatırlanmaya layıktır. Hepimiz bir annenin evladıyız. Yüce dinimiz, Ayet-i Kerime’de ‘Biz insana, ana-babasına iyilik etmesini tavsiye ettik. Annesi onu zahmetle taşıdı ve zahmetle doğurdu’ buyrulmuştur. Bu sebepledir ki, Peygamber Efendimiz de “Cennet anaların ayaklarının altındadır” diyerek anneye saygıyı emretmiştir. Henüz doğmadan bizler için fedakar olan annelerimiz yaşamları boyunca aynı hassasiyetler bizlerin üzerinde varlıklarını hissettirmektedir. Başımızın tacı olan annelerimizi bir gün değil, her gün sevelim ve hatırlayalım. Kocasinan Belediyesi olarak bizler de annelerimize pozitif ayrıcalık tanıyor ve birçok projelerimizi onlar için yapıyoruz. Bu duygu ve düşüncelerle başta şehit anneleri olmak üzere tüm annelerimizin Anneler Günü’nü en içten dileklerimle kutlar, sevgi ve hürmetlerimi sunarım.”
Eskişehir Türk Ocağı’nda bu hafta Hüseyin Nihal Atsız ve mücadelesi konuşuldu Türk Ocağı’nın bu haftaki sohbet konusu “Hüseyin Nihal Atsız ve Mücadelesi” oldu. Türk Ocağı’nın bu haftaki sohbetine Araştırmacı Yazar Serkan Akgöz katıldı. Akgöz, Hüseyin Nihal Atsız ve Mücadelesi konusu hakkında konuşma yaptı. Konuşmasında Serkan Akgöz; Atsız’ın 3 Mayıs öncesinde asistanlık yıllarından itibaren başladığı eleştirilerle, Orhun dergisiyle Sabahattin Ali davasını doğurduğunu belirtti. Akgöz, bu davanın 3 Mayıs’taki duruşmasında yaşanan protestonun tarihe Ankara nümayişi olarak geçtiğini söylerken, 3 Mayıs’taki protestonun hükümet çevresinde tedirginliğe yol açtığını ve Irkçılık-Turancılık davasını doğurduğuna değindi. Araştırmacı, konuşmada dava sürecinde radyo ve gazeteler aracılığıyla yapılan kara propagandayla Türkçülerin toplum nezdindeki itibarının zedelendiğini belirtti. Araştırmacı Serkan Akgöz, Mart 1947’ye kadar süren dava sonucunda tüm sanıkların beraat ettiğini, davanın Türkiye tarihine kara bir leke olarak geçtiğini belirtti. Akgöz, 1944 davasıyla ilgili hatıralardan bahsederek konuşmasını tamamladı. Konuklar tarafından ilgiyle takip edilen konuşmanın sonunda konuşmacıya çok sayıda sorulan soru ve cevaplardan sonra, Eskişehir Türk Ocağı Şube Başkan Vekili Prof. Dr. Mehmet Topal’ın konuşmacıya şükran beratı takdimi ile program sona erdi.
Ankara Dışişleri Bakanlığı bünyesinde ‘Dışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfı’ kurulacak Dışişleri Bakanlığı’nın daha etkin ve günümüzün ihtiyaçlarına daha uygun bir yapıya kavuşması amacıyla Dışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfı kurulacak. Resmi Gazete’de 6 Nisan 2024’te yayımlanan ‘Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin Dışişleri Bakanlığını ilgilendiren bölümlerinde değişiklik yapılmıştı. Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgiye göre, Dışişleri Bakanlığı’nın daha etkin ve çağın ihtiyaçlarına uygun bir yapıya kavuşması amacıyla Dışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfı kurulacak. Dış temsilcilik sayısı bakımından dünyada üçüncü sırada yer alan, yurt içinde ve yurt dışında 2 bin 190 kariyer memuru olan Dışişleri Bakanlığı’nın personel sayısının artması, insan kaynaklarının niteliğinin yükselmesinin yanı sıra diplomatların akademik donanıma sahip olması, birden fazla yabancı dili etkin şekilde kullanabilmesi ve farklı uzmanlık alanlarında yetkinleşmesi hedefleniyor. Bakanlık bünyesinde kurulacak olan vakfın temel amacı, Bakanlığın insan kaynakları kapasitesi bakımından geliştirilmesine ve kurumsal olarak güçlendirilmesine katkıda bulunacak çalışmaları desteklemek ve bu yönde ilave kaynak sağlamak. Dışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfı’nın ileride tesis edilecek akademik kurum vasıtasıyla diplomatların eğitimlerine destek sunarak, yüksek lisans, doktora çalışmalarına katkı sağlaması ve uluslararası ilişkiler alanındaki yayınlara kaynak sunması hedefleniyor.