GÜNDEM - 06 Temmuz 2022 Çarşamba 21:44

Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Bu seçim kırgınlıkla, nefsaniyetle hareket edilecek bir seçim değildir"

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Bu seçim kırgınlıkla, nefsaniyetle hareket edilecek bir seçim değildir"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Büyük ve güçlü Türkiye'nin inşasından taviz vermemek için 2023 seçimlerini Meclis'te Cumhur İttifakı'nın, Cumhurbaşkanlığında bizim kazanmamız şarttır. Bu seçim kırgınlıkla, kırgınlıkla, nefsaniyetle hareket edilecek bir seçim değildir" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 'Geçmiş Dönem Belediye Başkanları İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nda konuştu.

AK Parti kadrolarına hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ülkemize ve şehirlerimize kazandırdığımız nice yatırımın mutluluğunu birlikte yaşadık. İnsanlarımızdan aldığımız nice duanın, içimize verdiği huzurla birlikte şahit olduk. Nice badireleri birlikte aştık. Farklı görünümler altında gerçekleştirilen nice saldırılara birlikte göğüs gerdik. Şeytanın bile aklına gelmeyecek yollarla önümüze kurulan nice tuzakları birlikte bozduk. Sıfatlar, görevler, makamlar gelir geçer ama işte bu gurur verici yaşanmışlıklar, hakikatler daima bizimle kalır. AK Parti, belediye hizmetleri ile kendini milletimize ispatlamış, inançlı ve azimli bir kadronun Türkiye’nin yönetimine talip olmasıyla ortaya çıkmıştır. Önce şehirlerimizi değiştirdik, geliştirdik ardından da 81 vilayeti ve bugün 85 milyonu aşan vatandaşıyla tüm ülkede tarihi bir dönüşümü yaşattık. AK Partinin demokrasi ve kalkınma devrimi Cumhuriyet tarihinin en büyük atılımıdır. Geçmişte rahmetli Menderes ve Özal’ın başlattığı reformları çok daha fazlasıyla hayata geçirmek bize nasip oldu" dedi.

AK Parti'nin kurulduktan kısa bir süre sonra iktidara geldiğini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları kaydetti:

"Hep söylediğimiz gibi AK Parti’yi kuran da, onu 15 ay içinde iktidara getiren de ona istikamet gösteren de, girdiği her mücadelede dimdik yanında duran da milletimizin kendisidir. Türkiye, 2002 Kasım seçimleriyle başlattığı büyük demokrasi ev kalkınma atılımını 2004 seçimleriyle birlikte belediyelerin dahil olmasıyla yeni bir safhaya geçirmiştir. Daha sonraki yıllarda da bu başarılarımızı önemli ölçüde sürdürmüştük."

"Kayıplarımızı inşallah ilk fırsatta telafi etmekte kararlıyız"

Ankara ve İstanbul 'un başkanlık nezdinde kaybedilen seçimler olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Elbette İstanbul ve Ankara gibi ülkemizin en büyük iki şehrinin altını çiziyorum; başkanlık nezdinde kaybedilmiş olmasından üzüntü duyuyorum. Bakın seçimi kaybettik demiyorum. Sadece başkanlık nezdinde diyorum. Meclislerini Ankara'nın da İstanbul’un da biz kazandık. Arkadaşlar bunu iyi anlatmamız lazım. Bir belediye dediğimiz zaman olay sadece başkan değildir, meclistir. Meclisi bir kenara koyamazsanız. Meclis ile beraber eğer güçlüyseniz o belediye de gücünüz çok daha farklı olur. BU şehirlerdeki seçimleri oy oranlarımız gerilediği için değil, rakiplerimizin tamamı karşımızda birleştiği için kaybedildiği bir gerçektir. Buna rağmen elde ettiğimiz tecrübeleri göz önünde bulundurarak kayıplarımızı inşallah ilk fırsatta telafi etmekte kararlıyız. Milletimiz de bu hakikatleri görüyor, değerlendiriyor" açıklamasında bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Bu seçim kırgınlıkla, nefsaniyetle hareket edilecek bir seçim değildir

"Meydanı başkalarının çöpüne hayranlık duyup kendi ülkelerinin güzelliklerine öfkeyle saldıran bu emperyalist uşaklarına bırakmayacağız"

Geçtiğimiz hafta yapılan Çankırı Dodurga seçimlerine yönelik konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu seçimler, Anadolu irfanının bir göstergesi olarak siyasi tarihimizdeki yerini almıştır. Bu seçimde muhalefet partilerinin tamamı 146 oyda kalırken AK Parti ve Cumhur İttifakı ise 995 oya karşılık gelen yüzde 87’lik bir oranla seçimi açık ara kazanmıştır. Buradan Dodurgalı kardeşlerime bir kez daha teşekkür ediyorum. Elbette sınırlı seçim sonucu tek başına ölçü değildir. Ama ortada fikir verecek bir tablo bulunduğu gerçektir. Şayet bu seçimde farklı bir sonuç çıksa ortalığı birbirine katacak olanların AK Parti ve Cumhur İttifakı kazandığında nasıl sus pus olduklarını, nasıl başlarını kuma gömdüklerini herhalde sizler de görüyorsunuz. Maalesef ülkemizde pek çok konuda olduğu gibi siyasi değerlendirmeler hususunda akıl ve vicdan bir kenara bırakılmış, ideolojik saplantılar, kör husumetler, sanal kabuller ön plana çıkmıştır. Ülkenin ve milletin kazanımlarından sırf bize ve partimize fayda getireceği için üzüntü duyan buna karşılık ülkemizin ve milletimizin yaşadığı her sıkıntıyı aynı gayeyle bir sevinçle karşılayan bir güruh peyda oldu. Türkiye işgale uğrasa düşmanı çiçekle karşılayacak bu güruhu bir asır öncesindeki kibarca manda ve himaye taraftarlığı diye ifade edilen emperyalist uşaklığından tanıyoruz. İnşallah meydanı başkalarının çöpüne hayranlık duyup kendi ülkelerinin güzelliklerine öfkeyle saldıran bu emperyalist uşaklarına bırakmayacağız" ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin 2023 Haziran’da yapılacak olan seçimle yakın tarihinin en önemli seçimlerinden birine hazırlandığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ülkemizin belediyelerle birlikte başlatırsak neredeyse son 30 yılına damgasını vurmuş bir hareket olarak bu seçimin anlamını en iyi biz biliriz. Vesayet güçleriyle, terör örgütleriyle, siyasi ve ekonomik tetikçilerle adeta boğuşarak geldiğimiz yer sadece bizim değil ülkenin ve milletin gelecek bir asrını belirleyecek şekilde mühimdir. Siyasi hayatımızın her günü, milli iradenin üstünlüğünü tesis için canhıraş bir mücadele ile geçti. Belediyeden hükümete kadar sorumluluk üstlendiğimiz her yerde ülkemizin asırlara sarih geri kalmışlığının, milletimizin ihmal edilmişliğinin telafisi için gece gündüz çalıştık. Bugün Türkiye'nin demokratik standartları da eser ve hizmet altyapısı da hamdolsun gelişmiş ülkelerle boy ölçüşecek seviyededir. Yaşanan her gelişme bu gerçeği görmek istemeyen gözlerin, duymak isteyemeyen kulakların, hakkı söylemek istemeyen dillerin bile inkar edemeyeceği bir hakikat olarak tekrar tekrar ortaya koymaktadır. Geçmişte bu ülkenin ayağa kalkmasını, darbe ve vesayet araçlarıyla yürütülen siyasi istikrarsızlık ve ekonomik geri kalmışlıkla engelleyenlerin kozlarını sabırlı bir mücadele ile birer birer ellerinden aldık" dedi.

“Artık kendi vizyonunu belirleyen, bu doğrultuda gereken adımları kararlılıkla atan bir Türkiye var”

Eğitimden sağlığa, güvenlikten adalete, ulaşımdan enerjiye, şehircilikten sosyal desteklere kadar her alanda sahip olunan güçlü altyapı ile hedeflerine kilitlenen bir Türkiye olduğunu söyleyen Erdoğan, “Küresel finans krizi, küresel sağlık krizi, Rusya, Ukrayna Savaşı gibi dünyada yaşanan zorlu sınamalar Türkiye'nin sahip olduğu bu gücü daha değerli ve anlamlı hale getirmiştir. Ülkemiz dünyanın en gelişmiş 10 devleti arasındaki seçkin yerini almaya her zamankinden daha yakındır. Elbette sıkıntılarımız, sancılarımız, ödediğimiz bedeller var. Özellikle ekonomide son dönemde ortaya çıkan hayat pahalılığının insanlarımızın belini büktüğünü gayet iyi biliyoruz. Biz ekonomimizi mahvetme tehdidiyle büyük bir saldırıya maruz kaldığımız 2008’deki yol ayrımından tarihi bir tercihte bulunduk. Ülkemizin imkanlarını finansal illüzyonlarla değil, istihdamı artırmak için kullanma tercihidir. Asgari ücretten memur ve emekli maaşlarına kadar sabit kazançlıların gelir seviyelerini artırarak yaşadığımız sıkıntıları hafifletmeye çalışıyoruz. Bu çerçevede geçtiğimiz hafta çıkan bir kanunla belediye başkanlarımızın maaşlarında yaptığımız iyileştirmenin de hayırlı olmasını diliyorum" dedi.

“Önümüzdeki şubat mart aylarıyla birlikte enflasyonu da kontrol altına almış olarak yolumuza devam edeceğiz”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dünyanın, resesyonun eşiğinde bulunmasının, ülkemizi yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla büyütme esasına dayanan Türkiye Ekonomi Programımızın ne kadar isabetli olduğunu gösteriyor. Belki insanlarımızın alım güçleri Yüksek enflasyon sebebi ile bir miktar düştü ama kimseyi işsiz bırakmadık, aç bırakmadık, açıkta bırakmadık. İnşallah, önümüzdeki şubat mart aylarıyla birlikte enflasyonu da kontrol altına almış olarak yolumuza devam edeceğiz. Hiç şüphesiz inanların siyasi tercihlerinde ekonomi önemli bir belirleyicidir ama asla tek belirleyici değildir. Tüm bunlarla beraber, eğitilip donatılan 10 binlerce PKK’lı YPG’li ,FETÖ teröristlerinin sınırlarımız dibinde beklediği dünyanın dört bir yanında saldırmak için sinsice hazırlık yaptığı, birilerinin de FETÖ’cü alçaklarla fotoğraf vermek için adeta sıraya girdiği, Türkiye'yi Suriye’den de Ukrayna’dan da beter etmek isteyenlerin ellerini ovuşturduğu çok kritik bir dönemden geçiyoruz" dedi.

“NATO’nun kayıtlarına PKK girmiştir, YPG girmiştir, ama hepsinden öte FETÖ bir terör örgütü olarak girmiştir”

NATO kazanımlarına değinen Erdoğan, “NATO’nun kayıtlarına PKK girmiştir, YPG girmiştir, ama hepsinden öte FETÖ bir terör örgütü olarak girmiştir. AB kayıtlarında olan PKK, YPG, PYD, FETÖ artık NATO kayıtlarına girmiştir. Bunlar şimdi NATO'nun resmi kayıtlarında yerini almıştır. Biz, gerek NATO Genel Sekreteri, gerek diğer cumhurbaşkanı ve başbakana bizim kırmızı çizgimizdir bunlar dedik. Bu kayıtlara YPG, PYD ve FETÖ bu kayıtlara girecek, girmediği takdirde biz bu imzayı atmayız dedik. Bunu kabul etmek zorunda kaldılar. Böylece bu NATO kayıtlarına girdi. Öyle Türkiye’de ileri geri şöyle böyle konuşmanın hiçbir anlamı yok. Kimseyi aldatamazsınız. NATO'nun şu anda kayıtlarını açarsanız kayıtlarda çok açık net bunları görürsünüz. Gizli bir şey artık kalmadı her şey ortada. 3 dakika da NATO zirvesinde ekranda Türkiye’deki teröristlerin İsveç’te nasıl Finlandiya’da, Hollanda, İtalya’da Almanya'da nasıl cirit attığını ekranda hepsine gösterdik. Artık gizli saklı bir şey yok, her şey apaçık ortada ülkenin yönetimindeki en küçük bir zafiyetin milletimize çok ağır bedelleri olacaktır. Güçlü Türkiye'nin inşası için 2023 seçimlerini kazanmamız şarttır. Bu imtihanı başarıyla vermeye mecburuz" dedi.

“Bu seçim kırgınlıkla, kırgınlıkla, nefsaniyetle hareket edilecek bir seçim değildir”

2023 seçimlerinin kritik bir seçim olduğuna bir kez daha vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “2023 seçimleri bunların ötesinde bir anlama, öneme, hassasiyete sahiptir. Bu seçim kırgınlıkla, kırgınlıkla, nefsaniyetle hareket edilecek bir seçim değildir. Türkiye dünün Türkiye'si değildir, siyasi gücümüzle, diplomatik etkinliğimizle, ekonomik büyüklüğümüzle eser ve hizmet alt yapımızla çok ileri bir yerdeyiz. Daha açık bir ifadeyle artık kaybedecek çok şeyimiz var. Eskiden kaybedeceğimiz tek hazinemiz vaktimizdi, ödediğimiz tek bedel sahip olmadığımız refah huzurumuzu engellemekti. Şimdi ise 2023’te yanlış bir tercih durumunda küresel yönetim ve ekonomi sisteminin en üst ligindeki yerimiz ile bu ligin lokomotifleri arasına girme fırsatını tehlikeye atmış olacağız. Bizim hakkı, hakikati, muhabbeti dile getirdiğimiz her yerde muhalefetin yalanlarıyla, çarpıtmalarıyla, hezeyanlarıyla insanları zehirlemeye çalışacağını unutmamalıyız. Sizlerden hanenizden başlayarak oturduğunuz binada, sokakta, mahallede, iş yerinde, çarşıda, pazarda, otobüste, trende dost meclislerinde velhasıl her yerde doğrudan şahsımın temsilcisi olarak davamıza sahip çıkmanızı, kazanmadık gönül bırakmamanızı istiyorum" dedi.

Hülya Keklik

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kastamonu Sahurdan sonra hemen uyumayın: Organları yoruyor Kastamonu Üniversitesi Turizm Fakültesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Anabilim Dalı Dr. Öğretim Üyesi Elif Zeynep Özer, sahurdan sonra hemen uyumanın organları yorduğunu söyledi. Kastamonu Üniversitesi Turizm Fakültesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Anabilim Dalı Dr. Öğretim Üyesi Elif Zeynep Özer, Ramazan ayında beslenmede dikkat edilmesi gereken hususlarla ilgili bilgi verdi. Ramazan orucunun vücuttaki toksinlerin temizlenmesine imkan sağladığını belirten Özer, sahurun önemli bir besin olduğuna dikkat çekti. Sahurdan sonra hemen uyumamak gerektiğine dikkat çeken Özer, iftardan sonra da çorba içtikten sonra bir kaç dakika bekleyip ana yemeğin verilen aranın ardından yenilmesi gerektiğini kaydetti. "Ramazan insan vücudunu yeniliyor" Ramazan ayında sağlıklı beslenmeye karşı herhangi bir engel bulunmadığını belirterek, “Aksine özellikle sağlıklı beslenme Ramazan’da mümkün olabilmektedir. Çünkü 11 ay boyunca yediğimiz gıdaların tamamının vücuttan atılması bir hayli zor. Ramazan orucu içerisinde yaşanan uzun süreli ‘açlık’ ile vücutta birikmiş toksinlerin temizlenmesine, insan vücudunun yenilenmesinin desteklenmesine destek olmaktadır. Orucun insanın beslenme alışkanlıklarından kaynaklanan mevcut sıhhi durumunun iyilik halini daha iyiye taşıyabilmesini sağlaması üzerine oluşturulmuş bir sistem şeklinde düşünülebilir” dedi. “Vücudun su dengesi bakımından kahve ve çay tüketimine dikkat edilmeli” Oruç tutarken uzak durulması gereken yiyeceklerle ilgili örnekler veren Özer, “Ramazan, aşırılıklardan ve abartıdan uzak kalma felsefesine sahiptir. Her anlamdaki aşırılık insana zarar verir. Gıdada da durum aynı şekilde, örneğin en sağlıklı olarak bilinen bir gıda abartılı bir biçimde fazla tüketilirse bu gıda kişiye zamanla zarar vermeye başlayacaktır. Ramazan’da, yani özellikle uzun süreli aç kalmış bir mideye, ilk besin maddesi olarak basit karbonhidratlar girerse burada sağlıklı beslenmeden kesinlikle bahsedemeyiz. Basit karbonhidratların özellikle Ramazan’da fazla tüketilmemesine özen gösterilmelidir. Basit karbonhidrat içeren besinler olarak; toz şekerler, mısır şekerleri, beyaz ekmek gibi unlu mamullerden bahsedebiliriz. Bunların dışında fazla tuzlu yiyecekleler vücutta su tutacağı ve kişide su ihtiyacı uyandıracağı için özellikle Ramazan ayında bu tür beslenme şeklinden muhakkak kaçınılmalı. Vücudun su dengesi bakımından kahve ve çay tüketimine de dikkat edilmeli” diye konuştu. “Özellikle kadınlar sahur yapmalıdır” Kadınların sahur yapmaları noktasında tavsiyede bulunan Özer, “Sahur oruç tutarken önemli, fakat olmazsa olmaz değil. Ramazan ayının her yıl değişmesinin beraberinde getirdiği açlık süreçleri de değişmekte, bunun oluşturduğu 16 saat ve üzeri açlık durumlarında hormonal dengenin korunması bakımından özellikle kadınların sahur yapmalarını tavsiye ederim. Ramazan’da yapılan en büyük yanlışlardan biri ise, günlük su tüketimini iftardan sonraki süreçte tamamlayabilmek adına tek seferde büyük yudumlarla su tüketmek. Günlük tüketilmesi gereken su miktarının yudum yudum içilerek tamamlanması istenilen faydayı sağlayacaktır. Unutulmamalıdır ki hızlı içilen su vücuttan hızla atılırken yavaş yavaş/yudum yudum içilen su vücuttan daha yavaş atılır. Fazla susuzluk çekmemek ve gerekli mineral dengesinin sağlanabilmesi adına soda ve demirhindi şerbetinin (Osmanlı Saray Mutfağı’ndan) içilmesini öneririm. Eğer kişinin mide sorunu yoksa sodaya limon ve az miktarda tuz eklenip içilmesi faydalıyken, kişinin mide sorunu varsa kişi sodayı suyla karıştırarak içebileceği gibi yüksek mineralli su da tercih edebilir. Ramazan ayında yoğun baş ağrıları yaşanmaması adına su tüketimi oldukça önemlidir” şeklinde konuştu. “Sahurun hemen ardından uyunmuşsa, organların yorulması söz konusu olacaktır” Sahurda işlenmiş gıdalardan uzak durulması gerektiğini belirten Özer, “Sebzeden zengin, yumurta (haşlanmış, omlet vb), peynir ve az tuzlu zeytin tercih edilebilir. Meyve istenirse tüketilebilir; ancak içerisinde şeker bulunduğu için acıkmaya etki edeceği bilinmelidir. Salam, sucuk, sosis gibi işlenmiş gıdaları tüketmemeli ve fazla şekerli gıdalardan uzak durulmalıdır. Doğallıktan uzaklaşmış gıdaları tercih listemizin dışında tutmalıyız. Vücudun kendi sisteminde organlar sürekli çalışma halindedir. İnsan uyuyunca organları daha yavaş çalışarak dinlenebilme sağlanırken, sahurda yiyecek-içecek tüketiminde bulunulup hemen ardından uyunmuşsa, organların yorulması söz konusu olacaktır. Yemek yedikten en iyi ihtimalle minimum bir saat sonra uyunmalıdır” ifadelerini kullandı. “İşlenmiş gıdalardan uzak durulmalıdır” Gluten hassasiyeti olanların Ramazan’da çok şanslı olduklarını söyleyen Özer, "Sağlıklı beslenmede bilinen yanlışlardan biri unlu mamulleri (örneğin ekmek) yersek tok kalırız düşüncesidir. Glutensiz beslenenler zaten undan uzak bir beslenme biçimleri olduğu için halihazırdaki sağlıklı beslenme biçimlerini koruyarak Ramazan ayını rahat geçirebileceklerdir. Sağlıklı beslenme rutininde yer alan sebze yemekleri ile proteince zengin yiyeceklerle beslenilirse açlık hissini yoğun yaşamayacaklardır. Ramazan ayında ve Ramazan ayı dışında da dikkat edilmesi gereken en önemli husus işlenmiş gıdalardan uzak durulmasıdır. Bu, gıda alerjisi olmayan kişiler için de geçerlidir” dedi.
Bursa Bursa’da yanan ormanların yerine 48 bin fidan dikildi Bursa’da 11 Ağustos 2018 tarihinde Mudanya ilçesinde çıkan orman yangınında 36 hektar alan zarar gördü. Zarar gören alanlara Bursa Orman Bölge Müdürlüğü ekipleri, 2024 yılından itibaren 15 bin adeti tıbbi aromatik bitki olmak üzere 48 bin fidan dikti. Bursa’nın Mudanya ilçesi Çağrışan Mahallesi’nde 11 Ağustos 2018 tarihinde çıkan orman yangınında 36 hektar alan zarar görmüştü. Bursa Orman Bölge Müdürlüğü ekiplerinin çalışmaları ile birlikte yanarak zarar gören ağaç ve diğer bitkilerin temizlenmesinin ardından toprak işlendi. 4 ay süren çalışmaların ardından aralık ayında ilk fidan toprakla buluşturuldu. Yangında zarar gören alanı tekrar ormanlaştırma çalışmaları çerçevesinde, 15 bin adeti tıbbi aromatik bitki olmak üzere toplam 48 bin fidan dikilen alan zamanla eski görünümüne kavuşacak. "Saha içerisinde hiçbir alan kaybımız olmadı" Orman yangınında zarar gören alanın tamamının ormanlaştırıldığını ifade eden Bursa Orman Bölge Müdürü Esat Şimşek, "İçinde bulunduğumuz alan 11 Ağustos 2018 yılında çıkan Mudanya Çağrışan alanı içerisindeyiz. Burada 36 hektarlık alan orman yangınında zarar gördü. Bu 36 hektarlık alan içerisinde çalışma arkadaşlarımız hızlı ve etkili müdahale ile 1 gün içerisinde bu alanı kontrol altına aldılar. Hemen arkasından bu alanın tekrar orman olabilmesi için gerekli adımların atılması, başka bir faaliyet ve amaç için kullanılmaması için çalışmalara başladılar. İlk iş olarak içerisinde zarar görmüş ağaç ve çalıları temizleyerek araziyi toprak işlemesi yaparak fidan dikimi haline getirdiler. Kısa bir süre içerisinde ağustos ayından aralık ayına kadar bu faaliyetleri yerine getirdik. İlk fidanı da aralık ayında toprakla buluşturduk. Toplam saha içerisinde 48 bin fidan toprakla buluşturuldu, bunun 15 bin tanesi de tıbbi aromatik bitki. Saha içerisinde hiçbir alan kaybımız olmadı" şeklinde konuştu. Son 10 yılda çıkan 774 yangından zarar gören 2 bin 398 hektar alan tekrar ormanlaştırıldı Orman yangınlarında zarar gören alanların orman bölge müdürlüğü ekipleri tarafından tekrar ormanlaştırıldığını ve kesinlikle farklı bir amaçla kullanılmadığının altını çizen Şimşek, "Türkiye ormanlarında 1 metrekare bile yanan alan başka bir faaliyet ve amaç için kullanılmıyor. Son 10 yıl içerisinde Bursa Orman Bölge Müdürlüğü’nde 774 adet yangın 2 bin 398 hektarlık alan da bu yangınlardan zarar gördü. Bu alanlar içerisinde de şimdiye kadar tamamında bu faaliyetleri yerine getirdik, tamamında da ağaçlandırma çalışmalarını yaptık. Her sene bu alanlarda koruma kontrollerimizi ve bakım çalışmalarımızı yapıyoruz. 2023 yılı içerisinde Bursa Orman Bölge Müdürlüğü’nde 76 adet yangın meydana geldi. Bu yangınlarda da 395 hektarlık alan zarar gördü. Şu ana kadar 2023 yılında çıkmasına rağmen 218 hektarlık alanda 265 bin fidanı toprakla buluşturduk. Bu günden sonra da 175 hektarlık alanda 180 bin fidanı yıl sonuna kadar toprakla buluşturarak 1 yıl içerisinde ormanlaştıracağız" ifadelerini kullandı. "Orman yangınlarının önlenmesi için proje geliştiriyoruz" Bursa Orman Bölge Müdürlüğü ekiplerinin muhtemel orman yangınlarına karşı daima hazırlıklı olduğunu ifade eden Şimşek, "2024 yılı ile ilgili çalışmalarımızda Bursa Orman Bölge Müdürlüğü olarak orman yangınlarını önleme ve mücadele çerçevesinde 2 helikopter, 55 arazöz, 12 su ikmal aracı, 19 iş makinesi, bu konularda uzman 175 kişilik teknik uzman kadromuz ve 529 yangın personelimiz ile hazır bir şekilde orman yangınlarını önleme ve mücadele konusunda çalışmalarımıza başladık. Yangınların çıkmaması için eğitimler ve bu konu ile alakalı vatandaşları bilgilendirme çalışmalarına önem verdik. 2024 yılı içerisinde hedefimiz 10 bin kişiye bir proje geliştirip orman yangınlarının önlenmesi ile ilgili eğitimler planlayıp yangınların çıkmaması için bir proje geliştiriyoruz" dedi.