POLİTİKA - 22 Ekim 2018 Pazartesi 14:16

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'CHP’yi kurtarmamız lazım'

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'CHP’yi kurtarmamız lazım'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Bu mahalli idareler seçimi belki de ana muhalefetin sonu olacaktır. Çünkü bu ana muhalefetin başındaki zat sadece millete değil, aynı zamanda CHP’nin başına da bela. CHP’yi de bizim özellikle bundan kurtarmamız lazım” dedi.

AK Parti Genel Merkezi’nde düzenlenen Kadın Kolları Eğitim Programında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nu eleştirdi. AK Parti Kadın Kolları’nın seçim çalışmalarına başladığını söyleyen ve “Türkiye’de kadınları görmezden gelen, devre dışı bırakan, potansiyelini ve gücünü heba eden bir siyasetin başarı şansı yoktur” açıklamasında bulunan Erdoğan, kadınları dışlayanların, onlara vitrin malzemesi olarak bakanların siyasi akıbetinin hüsran olduğunu kaydetti. Siyasette de sahicilik ve samimiyetin esas aldığını kaydeden Erdoğan, bu anlayışla siyasi mücadelelerine yön verdiklerini ifade etti. Erdoğan, “Türkiye’de gerçek anlamda kadını özgürleştiren hareket AK Parti’dir. Bunu da çağdaşlığı üniversite kapılarında ikna odaları kurmak zanneden lümpen batıcılara rağmen yapmıştır. AK Parti bu tarihi değişimi kadın hakları konusundaki her düzenlemeyi Anayasa Mahkemesine götüren ana muhalefete, ‘411 el kaosa kalktı’ manşetleri atan medyaya rağmen başarmıştır. Türk siyasi hayatında kadınları AK Parti kadar ön plana çıkartan, kadını politikalarının merkezine yerleştiren başka siyasi hareket yoktur” diye konuştu.
AK Parti’nin bir tanesi büyükşehir olmak üzere 8 kadın belediye başkanı bulunduğunu söyleyen Erdoğan, bu rakamın daha da yükseltileceğini söyledi. Erdoğan, “Nasıl biz kadınlarımızın hak ettiği konuma gelmesi için mücadele ettiysek, onlar da bu davayı zirveye taşımak için mücadele ettiler. 17 yıldır Türkiye’de AK Parti’nin hizmet sancağı dalgalanıyorsa bundan en büyük pay sahibi hanımlardır” şeklinde konuştu.

“Bay Kemal şunu iyi bil, biz muhaciri de çok sevdik, ensarı da çok sevdik” 

“Biz kutuplaştırıcı değil, Türkiye’nin tüm renklerini, farklılıklarını kucaklayan bir partiyiz” ifadelerini kullanan Erdoğan, AK Parti’nin Türkiye’nin partisi, milletinin tamamının partisi olduğunu söyledi. Erdoğan, “Bugüne kadar ayrımcılığın, hizipçiliğin, ırkçılığın, meşrep siyasetinin bu kapıdan içeriye girmesine müsaade etmedik, etmeyeceğiz. Bizim nazarımızda helal rızık için Silvan’ın dağlarında kuzu otlatan çoban ile Karadeniz’in azgın dalgaları ile mücadele eden balıkçılarımızın hiçbir farkı yoktur. Özelikle ana muhalefet partisinin ve avenelerinin milletimizi bölmesine, insanlarımızı birbirine düşürmesine fırsat tanımayacağız. Kazanmaya umudu olmayan ana muhalefet sandığa gölge düşürmek için her türlü yolu deneyecektir. Daha şimdiden bölücü terör örgütünün siyasi uzantıları ile ittifak kurmak için kirli hazırlıklara girişmeleri boşuna değildir. Bir taraftan bölücü terör örgütünün siyasi uzantılarına çiçek atıyorlar, diğer taraftan da Suriyeli muhacirlere zalim Esed’in dili ile saldırıyorlar. Her seçim döneminde olduğu gibi bu seferde muhacir ile ensar arasına fitne tohumları ekmeye çalışıyorlar. Bay Kemal şunu iyi bil, biz muhaciri de çok sevdik, ensarı da çok sevdik. Sen bizim sevdiğimiz muhacirleri geldikleri yere gönderme aşkı içinde olabilirsin, çünkü sen muhacir nedir onu bilmezsin. O bombalardan kaçan, evlerinden, topraklarından edilen, oralardan kovulanların derdini bilmezsin. Başına böyle bir bela geldiği zaman acaba senin akıbetin ne olacak onu da düşünemezsin. Biz her ikisini de düşünüyoruz, muhaciri de ensarı da. Bu millet her zaman ensar olmuştur. Şimdi de aynı anlayışın içindeyiz ve bizlere o sınırlardan kaçıp gelen kardeşlerimize kapıları açtık, 3,5 milyon Suriyeli bizim misafirimizdir, yanlışları, hataları olabilir, sıkıntılarımız olabilir, hepsi ayrı mesele, Irak’tan gelenler 500 bin kişi, bunların içinde Sünni’si, Şia’sı, farklı meşrepte olanları var, biz onlara da kapılarımızı açtık. Hiçbir zaman bir ayrım yapmadık. Toplamda 4 milyon. AB vermesi gereken parayı vermiş vermemiş önemli değil, bizim için önemli olan biz ne yaptık. 33 milyar dolar biz harcama yaptık. AB yapması gereken sözü yerine getirmedi. Şuana kadar verdikleri, 1,7 milyar Euro. Oradan gelse de gelmese de biz ev sahipliğimize, ensar olmaya devam ediyoruz. Rabbim bunun neticesini bize farklı bir şekilde verecektir. Irkçı kelimelerle, tam da CHP’ye yaraşır şoven ifadelerle savaştan kaçan mazlumları hedef alarak 3-5 oy kazanacaklarını düşünüyorlar. 7 yıldır büyük bir sabır ve alicenaplıkla Suriyeli mazlumlara ev sahipliği yapan bu milleti galeyana getirmek için söylemedik yalan bırakmıyorlar. Tüm kışkırtmalarına rağmen Türk milletinin basiretini ve ferasetini aşamadılar. Buna rağmen her seçim döneminde aynı şeyleri yapıp farklı sonuç ummaktan bir türlü kendilerini kurtaramıyorlar. Ne yaparlarsa yapsınlar. Mart 2019 seçimlerinde de sonuç aynı olacak, inşallah yine aynı hezimeti yaşayacaklar” ifadelerini kullandı.

“CHP’yi de bizim özellikle bundan kurtarmamız lazım” 

Mart 2019 seçimlerinin sıradan bir seçim olmadığını söyleyen Erdoğan, “Bu mahalli idareler seçimi belki de ana muhalefetin sonu olacaktır. Çünkü bu ana muhalefetin başındaki zat sadece millete değil, aynı zamanda CHP’nin başına da bela. CHP’yi de bizim özellikle bundan kurtarmamız lazım. Bu SSK’yı batırdı, ondan sonra da geldi CHP’yi batırmanın gayreti içinde. Bazen dostlar ‘bununla uğraşmaya gerek yok, varsın orada kalsın, bu sizin hayrınızadır’ diyorlar. Bunu diyenler de var. Fakat milletimize de bazı gerçekleri anlatmamız lazım. Adam İngiltere’ye gidiyor, oradaki Türk gençlerini konuşuyor, Türkiye’yi şikayet ediyor, ‘Türkiye’de özgürlük, demokrasi yok’ diyor. Özgürlük, demokrasi yok ta bugüne kadar bunca seçime girdin, her seçimi kaybettin, kaybettiğin halde hala seçime giriyorsun, bundan daha büyük demokrasi olur mu? Bir genç te sormuş, ’11 seçimi kaybettiniz, bundan hiç ders almadınız mı?’ demiş. Yok. Onda bu nokta da ders alacak, neyse gerisini söylemiyorum” dedi.
 

Derya Yetim - İlker Turak
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Erzurum’da hekimler ve sağlıkçılar Filistin için "sessiz yürüyüş" yaptı Erzurum’da hekimler ve sağlık çalışanları, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını protesto etmek amacıyla düzenlediği "sessiz yürüyüş" programı hafta da devam etti. Kent merkezindeki tarihi Lalapaşa Camisi’nin önünde bir araya gelen hekimler ve sağlık çalışanları, Türk ve Filistin bayrakları eşliğinde taşıdıkları dövizler ve pankartlarla Yakutiye Medresesi’ne kadar yürüdü. Grup adına basın açıklamasını okuyan Eczacılık Fakültesi Öğrencisi Reyya Gülnihal Göktaş, Gazze’de katliamların sürdüğünü söyledi. Göktaş, açıklamasında şunları kaydetti: ‘Dün Balkanlarda, Kuzey Afrika’da, Analadolu’da, Hocalı’da, Kafkaslarda, bugünse Filistin’de, Doğu Türkistan’da, Suriye’de, Mısır’da, Arakan’da, Keşmir’de ve ismini sayamadığımız, belki de haberimiz dahi olmayan daha nice yerlerde zalimin zulmune karşı çıkıp, şerefli kanını Allah yolunda dökenlere selam olsun. Ben bir karış dahi olsa toprak satmam; zira bu vatan bana değil Osmanlı milletine aittir. Milletim bu toprakları kanlarını dökerek kazanmışlardır. Ne ile aldıysak onunla geri veririz" diyen Gök Sultan Abdülhamid Han’a selam olsun. Bosna’da kendilerine karşı başlatılan soykırıma karşı cesurca savaşıp ülkelerini sırtlanlara yem etmeyen Bosnalı mücahitlere, gençliğini Çanakkale’de verenlere, Sarıkamış’ta üşüyenlere selam olsun. Başladığı eczacılık fakültesini bitirmek nasip olmadan şehit olan, direnişin meşhur sembolü yiğit İmad Akil’e selam olsun. Bir ay önce Kuzey Irak’ta şehit olan Tabip teğmen Hulusi Elçi’ye ve dahi tüm şehitlerimize selam olsun. Bugün savaşın 205. günü. Savaşın 205. gününde de terörist İsrail’in elde edebildiği tek şey kırk bin kişiyi şehitler kervanına katmak, tüm dünyayı kendilerinden biraz daha fazla nefret ettirmek ve sonlarına bir gün daha yaklaşmak oldu. Onlar tüm bu zulümlerini savaşın sonuna kadar devam ettirecekler. Her gün şehit, yaralı, gözaltı haberleri gelmeye devam edecek. Peki ya biz? Biz ne yapacağız? Allah bize bu günleri görmeyi takdir etmişken biz kimin tarafında olmayı seçeceğiz? Üstte saydığım ecdadımız gibi zulmün ve küfrün karşısında mı olacağız, yoksa zalimlerin yanında mı? Peki ya bu savaş yalnızca Gazze’ye mi ait? Bizim bu hikayedeki tek vasfımız, haberlerde gördüğümüz bir iki görüntüye ahlanıp vahlanıp hayatımıza devam etmek midir? Bu kadar büyük bir soykırımda bizim rolümüz nasıl sadece uzaktan ağlamak olabilir? Hayır! Biz en az Gazze’li kardeşlerimiz kadar bu mücadelenin içindeyiz. Biz bu hikayenin ana kahramanlarıyız ve kendi ellerimizle -en az oradaki mücahitler kadar- siyonizmle mücadele edebiliriz, etmeliyiz, edeceğiz. En az onlar kadar ona zarar verebiliriz, vermeliyiz, vereceğiz. Nasıl mı? Ellerimizi semaya açarak. Ellerimizle oraya maddi destek sağlayarak. Ellerimizi o zalimlerin ürünlerden çekerek, ve ellerini boykotlu ürünlere uzatanların ellerini geri çevirerek. Ellerimize kalem alarak. Çocuklarımızın ellerinden tutarak. Gazze’deki çocukları İsrail bombardımanından korumak ne kadar bizim görevimizse, dünyanın diğer çocuklarını da siyonizmin pis emellerinden kurtarmak o kadar görevimizdir. Çocuklarını siyonist zihniyetin saçtığı zehirlerden koruyup, İslam’ın selametli gölgesine çeken, ailesini kalesi gibi koruyan her anne-baba bir mücahittir. Ve en önemlisi, ellerimizi birbirine kenetleyerek. Bir vücudun azaları gibi olmak Müslümanların vasfıdır. Bölüne bölüne küçülerek değil, birleşe birleşe büyüyerek kazanacağız. Ya "Gazze bize bu kadar uzaktayken nasıl cihad ederiz?" diyenler için, Dondurma kamyonunu protesto eden her çocuk mücahittir. Her hafta burada sıcak soğuk demeyip her hafta yürüyüşümüze katılan genç, yaşlı, çocuk, hekim, ev hanımı, sağlık çalışanı, ayakkabı boyacısı, öğrenci, polis memuru, akademisyen, esnaf herkes mücahittir. Allah cihadımızı kabul etsin ve daha fazlasını yapabilmeyi hepimize nasip etsin. Sözlerimi dinleyen herkesi tüm varlığıyla bu zulme karşı durmaya çağırıyorum. Unutmayınız ki tüm bu saydıklarım, yaparsak sevap kazanacağımız nafileler değil, yapmazsak üzerimize borç olarak kalacak ve ahirette bizden sorulacak gerekliliklerdir. Çünkü bu savaş bizim mücadelemiz. Bu mücadele bizim mücadelemiz. Dua edeceğiz. Dua ettireceğiz. Durmayacağız. Durdurulmayacağız. Boykot edeceğiz. Boykota davet edeceğiz. Hatırlayacağız. Hatırlatacağız. Uyumayacağız. Uyandıracağız. Alışmayacağız. Normalleştirmeyeceğiz. Sabırla ve azimle zulme karşı "Dur!" diye haykıranlardan olacağız.’
Antalya Çocuklarda bahar aylarında görülen alerjik nezlenin 10 belirtisi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nden Uz. Dr. Aşkın Güra Bayık, çocuklarda alerjik nezle ve tedavisi hakkında bilgi verdi. Memorial Antalya Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nden Uz. Dr. Aşkın Güra Bayık, çocuklarda alerjik nezle ve tedavisi hakkında bilgi verdi. Bahar aylarının çocuklar için zor geçebileceğine dikkat çeken Bayık, “Bahar aylarında burun akıntı veya tıkanıklığı (rinit) nedeni ile doktora başvuran çocukların yaklaşık yarısı alerjik rinittir. Allerjik rinit ya yıl boyu sürer ya da mevsimsel gelişir. Mevsimsel alerjik rinitte genellikle çiçek açmayan ve polenleri rüzgar ile saçılan bitkiler etkendir” dedi. Alerjik nezlenin sıklıkla bahar aylarında, özellikle bitkilerdeki tozlaşma döneminin başlamasıyla, üst solunum yollarını etkilediğini ifade eden Bayık, kaşıntılı ve sulu burun akıntısı, hapşırma krizleri, burunda yanma, gözlerde kızarıklık ve yanma, gözlerde kaşıntı ve sulanma, hırıltılı solunum, horlama, geçici koku kaybı, genizde, damakta kaşıntı ve kulaklarda tıkanma gibi belirtiler olabileceğini söyledi. “Alerjik nezleye astım eşlik edebilir” Alerjik nezleye astım eşlik edebileceğini kaydeden Bayık, “Evlerde bulunan çiçek ve bitkilerin polenlere karşı duyarlı olan çocukları çok fazla etkilemezken; açık havada, yeşillik alanlarda, ormanda, kırda görülen bitkilerin alerjik nezle şikayetlerinin artmasına neden olabilir. Alerjik nezleye polenlerin yanı sıra; evdeki toz, hayvan tüyleri, tütün dumanı gibi alerjenler de yol açabilmektedir. Alerjik nezlesi olan çocuklarda astım da görülmesi sık karşılaşılan bir durumdur. Bu nedenle aileler çocukta öksürük ve hırıltı belirtilerine karşı dikkatli olmalıdır. Çocukluk yaşlarında ilk belirtilerini veren hastalığın, kişinin tüm hayatı boyunca birlikte yaşamayı öğrenmesi gereken bir durum haline gelebilir” ifadelerini kullandı. “Alerjiye neyin neden olduğunu bulmak önemli” Bayık, çocukta alerjik nezleden şüphelenildiği durumlarda ise aile alerjiye neden olan etkenleri fark edebileceği gibi alerjiye neden olan maddeyi tespit etmek için cilt veya kan testlerine ihtiyaç da duyulabileceğini kaydetti. Bayık, “Testlerin sonucunda, çocuğun belli bir alerjene karşı duyarlı olduğu tespit edildiği takdirde, bu alerjiye yönelik tedaviye başlanabilir” dedi. “İlaç tedavisinin yetersiz kaldığı yerde aşı fayda sağlıyor” “Alerjik nezle tedavisinin ilk adımı alerjiye neden olan alerjenlerden kaçınmaktır” diyen Uz. Dr. Aşkın Güra Bayık, şunları kaydetti: “Eğer çocuktaki alerjik nezle polenlere karşı gelişiyorsa, tozlaşmanın sıkça görüldüğü aylarda, çocuğu yeşil alanlardan mümkün olduğunca uzak tutmak gerekebilir ya da tedavi altında yeşil alanlarda bulunması sağlanmalıdır. Çevresel korunma yöntemlerinin yetersiz kaldığı durumlarda, ilaç tedavisi etkili bir yöntem olacaktır. Bu ilaçlar sadece belirtilerin görüldüğü günlerde kullanıldıklarında bile, çocuğun şikayetlerini gidermeye yardımcı olabilir. İlaç tedavisi de yetersiz kaldığında çocuklarda aşı tedavisi, “immünoterapi” uygulanmaktadır. Çocuğun duyarlı olduğu alerjenlerin artan dozlarda çocuğa verilmesiyle bağışıklık sistemini düzenlemeyi amaçlayan aşı tedavisi, bir süre sonra vücudun bu alerjenleri doğal karşılayabilmesini sağlamaktadır.”
Denizli Denizli’den Mersin’e cenazeye giden aile Konya’da kaza yaptı: 1’i ağır 4 yaralı Denizli’den Mersin’deki yakınlarının cenazesine katılmak üzere yola çıkan aile, Konya’nın Ereğli ilçesinde kaza yaptı. Lastiği patlatan otomobilin defalarca takla atması sonucu 1’si ağır 4 kişi yaralandı. Kaza, Adana-Konya karayolu üzeri Bulgurluk mevkiinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre; Denizli’den Mersin’de yaşayan yakınlarının cenazesine katılmak üzere yola çıkan Medeni A. idaresindeki 20 BKD 02 plakalı otomobil, Konya’nın Ereğli ilesine ulaştığında ön lastiğinin patlaması sonucu savrulmaya başladı. Sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesiyle kontrolden çıkarak taklalar atan otomobil, yol kenarındaki bahçeye devrilerek durabildi. Kazada otomobil sürücüsü Medeni A. ile araçta yolcu olarak bulunan Veli A. ve Refik A. ile B.Ö. isimli çocuk yaralandı. İhbar üzerine olay yerine sağlık, itfaiye, polis ve jandarma ekipleri sevk edildi. Yaralılar sağlık ekipleri tarafından yapılan ilk müdahalenin ardından ambulanslarla Ereğli Devlet Hastanesine kaldırılarak tedavi altına alındı. Defalarca takla atması sonucu metal yığınına dönen otomobil, çekici yardımıyla takla attığı bahçeden çıkartıldı. Kazada ağır yaralanan Refik A., Konya’da yapılan ilk tedavisinin ardından ambulansla Denizli Pamukkale Üniversitesi Hastanesine sevk edildi. Yaralı Veli A.’nın boyun, omuz, bel ve göğüs kemiklerinde kırıklar bulunduğu, diğer yaralıların ise durumlarının iyi olduğu öğrenildi. Kazayla ilgili başlatılan soruşturmanın devam ettiği ifade edildi.