GÜNDEM - 19 Ağustos 2020 Çarşamba 15:47

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Cuma günü müjde vereceğiz, Türkiye’de yeni bir dönemin açılacağına inanıyorum"

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Cuma günü müjde vereceğiz, Türkiye’de yeni bir dönemin açılacağına inanıyorum"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan,“Türkiye’nin Doğu Akdeniz’den Libya’ya kadar farklı cephelerde yürüttüğü mücadele sadece bir hak mücadelesi değil, bir istikbal mücadelesidir.Bir asır önce millet olarak nasıl Serv’i yırtıp attıysak, bugün de Doğu Akdeniz’de ülkemize dayatılmaya çalışılan Serv’e boyun eğmeyeceğiz. Cuma günü bu müjdeyi tüm milletimize vermek suretiyle Türkiye’de yeni bir dönemin açılacağına inanıyorum" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kalyon Güneş Teknolojileri Fabrikası'nın açılış törenine katıldı. Törene Erdoğan’ın yanı sıra Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak katıldı. Programda konuşan Erdoğan, 400 milyon dolarlık bir yatırımla 100 bin metrekare kapalı alanda kurulan tesisin bin 400 kişiye istihdam imkanı sunacağını belirterek, "Tesisin ülkemizi güneş paneli sektöründe liderliğe taşıyacağına inanıyorum. Yenilebilir enerji olayı bizler için çok çok önemli. Artık sadece üretmek, sadece ürettiğini iç piyasa ve yurt dışına satmak yetmiyor. Şirketlerimizin üretimle beraber inovasyona, araştırma geliştirme faaliyetine ağırlık vermesi gerekiyor. Tesisimizin 100 mühendis ve araştırmacının çalışacağı modern bir araştırma geliştirme merkeziyle desteklenmiş olması bu bakımdan takdire şayandır" dedi.

Konya Karapınar’daki bin megawatlık güneş enerjisi santraline ilişkin konuşan Erdoğan, "Ülkemiz bu alanda muhteşem bir tesise kavuşacaktır. Toplam yatırım bedeli 1 milyar doları bulan 2 bin 600 futbol sahası büyüklüğündeki bu santral ile 2 milyon vatandaşımızın yıllık enerji ihtiyacını karşılayacak, yllık 2 milyon ton fosil ve karbondioksit salınımını önlemiş olacağız. Milyonlarca dolarlık ithalatın önüne geçeceğiz. Böylece her açıdan çevreci modern tesisi ülkemize kazandırmanın gururunu yaşayacağız" şeklinde konuştu.

"Bu dönemde ne salgınla mücadelemizi sekteye uğrattık ne de başkaları gibi yatırımlarımızı durdurma kararı aldık"

Dünyanın birçok ülkesinde korona virüs nedeniyle yatırımların durduğuna dikkat çeken Erdoğan, Türkiye’nin bu süreçte özgün bir yol izlediğini belirterek, "Bu dönemde ne salgınla mücadelemizi sekteye uğrattık ne de başkaları gibi yatırımlarımızı durdurma kararı aldık. Ekonomimizi yeniden büyüme trendine sokmaya gayret ediyoruz" ifadelerini kullandı.

Dünya genelinde 800 bin insanın hayatını kaybettiği salgının üstesinden gelmenin kolay olmadığını belirten Erdoğan, salgının hayatın birçok alanını etkilediğini ve Türkiye’nin salgını yönetebilen nadir ülkelerden olduğunu söyledi. Türkiye’de salgının kontrol altında olduğunu ifade eden Erdoğan, “Son dönemde vaka sayısında kısmi artış görünse de salgın kontrolümüz altındadır. Havayolu trafiğinin kaybettiği ivmeyi kapattığını görüyoruz. Rusya, Ukrayna ve Almanya’dan gelen misafirlerimizin sayısının artmasıyla turizm sektörümüz toparlanmaya başladı. Haziran'da sanayi üretimi aylık ve yıllık bazda güçlü bir performans gösterdi. Yüzde 17,6’lık aylık üretim artışıyla dünyada en hızlı toparlanan 5. ülke olduk. Sermaye ve aramalı kalemlerindeki çift haneye varan artışlar yatırım talebi açısından çok güçlü sinyal veriyor. Yılın ilk 7 ayındaki yatırım talebi salgına rağmen geçen senenin yüzde 28 üzerinde seyrediyor. Türkiye genelinde konut satışları 2010 Temmuz ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 125 artarak tarihi bir rekora imza attı. Üretimin temel girdilerinden elektrik tüketimi verileri artış eğiliminde” dedi.

"Bize düşen işi gücü karamsarlık aşılamak olan muhalefete aldırmadan, üretime, yatırıma devam etmektir"

Türk ekonomisinini salgın öncesi ivmesini yakaladığını ifade eden Erdoğan, "İnşallah bu tempoyu daha da artırmakta kararlıyız. Bizim için her imtihan bizlere sunulmuş bir imkandır. Korona virüs salgını ile değişen küresel dinamikler ülkemizin önünde yeni kapıların aralanmasına, yeni fırsatlar belirlenmesine sebep olmuştur. Bize düşen işi gücü karamsarlık aşılamak olan muhalefete aldırmadan üretime, yatırıma devam etmektir. CHP zihniyetinin bizi esir almasına izin verirsek siyasette vesayete, sanayide ithalata enerjide dışa bağımlılığa mahkum ederiz" diye konuştu.

CHP'nn tutumunu eleştiren Erdoğan, iş dünyasına çağrıda bulunarak, "Milletin mücadelesine destek olmak yerine takoz olan sığ bir muhalefet anlayışının ülkemize verebileceği hiçbir şey yoktur. Türkiye'nin kalkınmasına katkı yapmak varken sürekli ülkemizi karalayan, sağa sola Türkiye’yi şikayet eden bir muhalefet bu ülkeye yabancılaşmış demektir. CHP'nin tek derdi otel lobilerinde gizlice buluştukları IMF konseyine ülkeyi yeniden teslim etmektir. İş dünyamızdan tüm umudunu ülkemizin tökezlemesine, bu ülkenin yara almasına bağlamış kişilere kulak asmamasını özellikle rica ediyorum. Tüm müteşebbislerimizin Türkiye potansiyeline inanmalarını, bu ülkenin aydınlık geleceğini görmesini istiyorum. Nasıl bugün her alanda dünden daha iyi bir alanda isek inşallah yarın çok daha iyi bir konumda olacağız. Son 18 yıldır olduğu gibi CHP’nin sorumsuz, vizyonsuz siyasetine rağmen başaracağız. Diplomaside, ekonomide, sürdürülebilir kalkınmada başarının temel şartı enerjide bağımlılığı en aza indirmektir" dedi.

“Enerjide dışa bağımlılık, enerji güvenliği açısından da tehdit unsurudur”

Enerjide dışa bağımlılığın meydana getirdiği olumsuz durumu aktaran Erdoğan, ‘güçlü enerji, bağımsız Türkiye’ düşüncesiyle 3 sene önce hayata geçirilen milli enerji ve maden politikasını hatırlattı. Erdoğan, dışa bağımlılığı azaltmak için yerli ve yenilenebilir enerjinin öneminden bahsederek, “Enerjide dışa bağımlılık sadece cari denge açısından değil, aynı zamanda enerji güvenliği açısından da tehdit unsurudur. Güçlü enerji bağımsız Türkiye idealiyle 3 yıl önce milli enerji ve maden politikamızı hayata geçirdik. Dışa bağımlılığımızı azaltmak için yerli ve yenilenebilir enerjinin enerji sepetimizdeki payını arttıracak yatırımlara hız verdik” diye konuştu.

“2019 yılında elektriğimizin yüzde 62’sini yerli ve yenilenebilir kaynaklardan ürettik”

2002 yılında AK Parti’nin iktidara geldiği dönemle içinde bulunulan dönemi kıyaslayan Erdoğan, güneş enerjisi kurulu gücünde Türkiye’nin Avrupa’da önde gelen ülkeler arasında olduğunu belirtti. Erdoğan, “2019 yılında elektriğimizin yüzde 62’sini yerli ve yenilenebilir kaynaklardan ürettik. 2002 yılında yenilenebilir kaynaklardan elektrik üretimimiz yüzde 26,3 iken, bu sayı 2019’da yüzde 48’e, bu yılın Temmuz sonu itibarıyla da yüzde 49,2’ye yükseldi. 2019 yılında güneş enerjisinden elde ettiğimiz elektrikle yaklaşık 4,1 milyon hanenin elektrik tüketimini karşıladık. 2002’de 12 bin 305 megawatt olan yenilenebilir enerji kurulu gücümüz 2020 Temmuz sonu itibarıyla 46 bin 679 megawatta çıktı. Daha önce termik santraller ve hidroelektrik santralleri Türkiye’nin baz gücünü karşılarken bugün rüzgar, güneş, jeotermal, biokütle gibi yenilenebilir enerji kaynaklarından istifade ediyoruz. Tek bir kaynağa bağlı kalmadan farklı enerji kaynaklarını sisteme dahil ederek enerji üretim alt yapımızı zenginleştiriyoruz. Türkiye’nin kurulu gücünün yarısı temiz enerji kaynaklarından oluşuyor. Güneş enerjisi kurulu gücünde dünyada 13’üncü, Avrupa’da 7’nci sıradayız. Bugün güneşten elektrik üretimimiz, toplam elektrik üretimimizin yaklaşık yüzde 4’ünü oluşturuyor. Bu yıl ilk defa güneş ve rüzgar santrallerimizin toplam elektrik üretimimizdeki payı yüzde 10’un üzerinde gerçekleşti. Yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarımızı; yerli üretim, yerli Ar-Ge ve yerli insan kaynağı şartıyla yatırıma açıyoruz. Akdeniz’deki hak ve hukukumuzu korumaya yönelik attığımız adımlar, enerji dışa bağımlılığımızı ortadan kaldırmak için hayati öneme sahiptir” diye konuştu.

“Türkiye’nin Doğu Akdeniz’den Libya’ya kadar farklı cephelerde yürüttüğü mücadele bir istikbal mücadelesidir”

‘Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de ne işi var?’ diye soran muhalefet partilerine seslenen Erdoğan, Türkiye’nin Doğu Akdeniz meselesini bir istikbal mücadelesi olarak tanımladı. Erdoğan, “Türkiye’nin Doğu Akdeniz’den Libya’ya kadar farklı cephelerde yürüttüğü mücadele sadece bir hak mücadelesi değil bir istikbal mücadelesidir. Vatanımızı savunmak için ne kadar önemli gayretler veriyorsak, bugün mavi vatanı savunmak da o derece önemlidir. Bir asır önce millet olarak nasıl Serv’i yırtıp attıysak, bugün de Doğu Akdeniz’de ülkemize dayatılmaya çalışılan Serv’e boyun eğmeyeceğiz. Yüzde 100 haklı olduğumuz bu meselede şayet korsanlığa prim verirsek gelecek nesillerin yüzüne bakamayız. Evlatlarımıza kendi haklarını dahi savunmaktan aciz, özgüven ve cesaret yoksunu bir ülke teslim edemeyiz. Maalesef biz siyasette, ekonomide, enerjide ve birçok alanda geçmişte yapılan hataların bedelini ödemek zorunda kaldık” ifadelerini kullandı.

“CHP’nin anakaramızdan bir taş atımı mesafedeki adaların nasıl elimizden alındığını milletimize izah etmesi gerekiyor”

Cumhuriyetin kurulduğu tek partili dönemlere atıfta bulunan Erdoğan, CHP’nin bu dönemdeki dış politikasını eleştirdi. Erdoğan, “Özellikle tek parti CHP’sinin dış politikada bıraktığı kötü mirasın ceremesini 83 milyon olarak hala biz çekiyoruz. Misak-ı Milli sınırlarımıza sahip çıkılmamasıyla, adalar meselesinde ürkek davranılmasının ülkemize çok büyük maliyetleri olmuştur. Sadece uğrunda şehitler verdiğimiz toprakları kaybetmedik, aynı zamanda güneyimizdeki zengin enerji kaynaklarının da dışında bırakıldık. Ege ve Akdeniz’de yüzleştiğimiz kronik sorunların temelinde bu dönemde yapılan yanlış hamleler bulunuyor. Zamanın şartlarına sığınarak hataları örtmeye çalışmak kolaycılıktır. CHP’nin ana karamızdan bir taş atımı mesafedeki adaların nasıl elimizden alındığını, milletimize izah etmesi gerekiyor. CHP bu kötü mirasıyla hesaplaşmak yerine pişkince bizi eleştirmekte, bizi suçlamakta, Rum ve Yunan tezlerinin savunuculuğunu yapmaktadır. Ülkemizin hemen her meselesinde olduğu gibi CHP kontrolü kaybetmiş, muhasebeyi tamamen yitirmiştir. Siyasi hırslarını ülkenin çıkarlarının önüne koyan bir partiden; milli ve yerli bir tavır beklemek elbette gerçekleşmesi zor bir hayaldir” dedi.

“Biz medeniyetler beşiği Akdeniz’de gerilim ve kavga istemiyoruz”

“Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de attığı adımlar, günlük siyasete kurban edilemeyecek kadar stratejik öneme sahiptir” diyen Erdoğan, CHP’nin de bu konuda milletin hissiyatına uygun davranmasını istedi. Erdoğan, “CHP’den yurt dışındaki dostlarına taşeronluk yapmak yerine Doğu Akdeniz meselesinde Türkiye eksenli hareket etmesini istiyoruz. CHP yönetiminden Rum ve Yunan tezlerine sözcülük yapmasını değil, milli bir meselede milletin hissiyatına uygun davranmasını istiyoruz. Türkiye, Doğu Akdeniz’de hakkını sonuna kadar aramakta kararlıdır. Hiçbir sömürgeci güç ve tehdit ülkemizi bu bölgede var olduğu düşünülen zengin petrol ve doğal gaza kayaklarından mahrum bırakamaz. Biz hiç kimsenin hakkına, hukukuna el uzatmıyoruz. Biz medeniyetler beşiği Akdeniz’de gerilim ve kavga da istemiyoruz. Biz, sadece milletimizin hakkını, Kıbrıs Türklerinin hukukunu savunuyoruz. Şimdiye kadar karşılaştığımız onca çifte standartlara rağmen; uluslararası hukuktan taviz vermedik. Bugün de aynı samimiyetle hareket ediyoruz. Muhataplarımızdan da gerilimi tırmandıracak değil, diyalog yolunu açacak adımlar bekliyoruz. İnşallah bu meseleyi ülkemizin hak ve hukukunu temin edecek şekilde çözüme kavuşturacağımıza inanıyorum” ifadelerini kullandı.

“Açıklarsam bu işin heyecanı kaybolur”

Türk milletini yakından ilgilendiren bir hususta 21 Ağustos Cuma gününü hedef gösteren Erdoğan, müjdeli bir haber vereceğini belirtti. Erdoğan, “Yarın malum Perşembe, ardından Cuma. İnşallah Cuma günü tüm milletimize bir müjdeyi vermekle karşı karşıya olacağımızı tahmin ediyor ve inanıyorum. Bu müjdenin hayalleri ve rüyası içindeyiz. Cuma günü bu müjdeyi tüm milletimize vermek suretiyle Türkiye’de yeni bir dönemin açılacağına inanıyorum. Açıklarsam bu işin heyecanı kaybolur” dedi.

Derya Yetim - Emin Kuvat - Hülya Keklik

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ağrı Patnos’ta trafik ışıkları yeniden faaliyete geçti Patnos ilçe merkezinde birkaç gündür devre dışı olan trafik ışıklarının yeniden faaliyete geçmesiyle birlikte hem sürücüler hem de yayalar rahat bir nefes aldı. Özellikle yoğun araç ve yaya trafiğinin yaşandığı kavşaklarda ışıkların çalışmaması zaman zaman aksamalara ve tehlikeli anlara neden olurken, sorunun çözümü için İlçe Emniyet Müdürlüğü Trafik Şube ekipleri yoğun bir çalışma yürüttü. Patnos İlçe Emniyet Müdürü’nün koordinesinde Trafik Şube Birimi tarafından başlatılan çalışmalar kapsamında, arızanın kaynağı kısa sürede tespit edildi. Trafik güvenliğini önceleyen ekipler, gerekli teknik incelemeleri yaparak sorunun giderilmesi için Karayolları ekipleriyle koordinasyon sağladı. Karayolları yetkililerinin de destek verdiği çalışmalar kapsamında trafik ışıklarının altyapısı kontrol edildi, gerekli bakım ve onarımlar titizlikle gerçekleştirildi. Yapılan teknik müdahalelerin ardından trafik sinyalizasyon sistemi yeniden devreye alınarak sağlıklı şekilde çalışır hale getirildi. Yetkililer, trafik ışıklarının yeniden faaliyete geçmesiyle birlikte ilçe merkezinde trafik akışının normale döndüğünü, olası kazaların önüne geçildiğini belirtti. Vatandaşlardan gelen geri bildirimlerin dikkate alındığını ifade eden Trafik Şube yetkilileri, benzer durumlarda hızlı müdahale için ekiplerin 7/24 görev başında olduğunu vurguladı. Sürücü ve yayaların trafik kurallarına uyması çağrısında bulunan yetkililer, yapılan çalışmaların temel amacının can ve mal güvenliğini sağlamak olduğunu ifade etti. Patnos İlçe Emniyet Müdürlüğü Trafik Şube ile Karayolları ekiplerinin iş birliği içerisinde yürüttüğü bu çalışma, ilçe genelinde memnuniyetle karşılandı.
Ağrı Denetimli serbestliğin toplumdaki rolü Patnos’ta ele alındı Patnos Cumhuriyet Başsavcılığı ile Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Patnos Meslek Yüksekokulu arasında yapılan iş birliği protokolü kapsamında, Türk Denetimli Serbestlik Sisteminin 20. yılı dolayısıyla kapsamlı bir konferans programı düzenlendi. "Denetimli Serbestliğin Toplumdaki Rolü ve Önemi" konulu konferans, 22 Aralık 2025 tarihinde Patnos Meslek Yüksekokulu Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. Programa yargı mensupları, akademisyenler, emniyet personeli, kamu kurum temsilcileri ve öğrenciler yoğun ilgi gösterdi. Programın açılış konuşmasını Patnos Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Emin Çıplak yaptı. Çıplak konuşmasında, denetimli serbestlik sisteminin sadece bir denetim mekanizması olmadığını, aynı zamanda bireyin topluma kazandırılmasını amaçlayan önemli bir sosyal adalet uygulaması olduğunu vurguladı. İş birliği protokollerinin bu anlayışın sahaya yansıması açısından büyük önem taşıdığını ifade etti. Konferans kapsamında Cumhuriyet Savcısı Emin Burak Sürezli, Türk Ceza Hukukunun temel amacı hakkında katılımcılara bilgi verdi. Patnos Denetimli Serbestlik Müdürü Volkan Fırat Çoban, denetimli serbestlik sisteminin yapısı, işleyişi ve uygulamada yürütülen çalışmalar hakkında kapsamlı bir sunum gerçekleştirdi. Programda ayrıca Psikiyatrist İrem Hacısalihoğlu Aydın bağımlılık ve ruh sağlığı konularını ele alırken, Polis Memuru Mesut Bekir Nevik "Narko Gençlik" başlığı altında özellikle gençlerin korunmasına yönelik yürütülen mücadele ve farkındalık çalışmalarını anlattı. Sosyal Hizmet Uzmanı Zafer Can ise denetimli serbestlik sürecinde eğitim, iyileştirme faaliyetleri ve gönüllülük çalışmalarının bireyin yeniden topluma kazandırılmasındaki rolüne dikkat çekti. Bilgi ve deneyim paylaşımlarının yapıldığı konferans, katılımcıların sorularının yanıtlanmasının ardından sona erdi. Programın, denetimli serbestlik sistemine yönelik toplumsal farkındalığın artırılmasına önemli katkı sunduğu ifade edildi.
Sakarya Akyazı’da 5 mahallenin altyapısı baştan sona yenilendi SASKİ, Akyazı’da 5 mahalleyi içine alan altyapı projesini planlanan tarihten önce tamamladı. Toplam 9 bin metrelik hattın yenilendiği projeyle, bölge kesintisiz içme suyu ve güvenli atık su ağı ile buluştu. Sakarya Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi (SASKİ), ‘Sağlam altyapı, güvenli gelecek’ vizyonu doğrultusunda Akyazı’nın kronikleşen altyapı sorunlarına neşter vurdu. 6 farklı noktada eş zamanlı yürütülen çalışmalar çerçevesinde proje kısa sürede tamamlandı. Bölgeye 5 bin metresi içme suyu, 4 bin metresi ise kanalizasyon olmak üzere toplam 9 bin metrelik güçlü bir altyapı hattı kazandırıldı. Projenin içme suyu kısmında Altındere Osmanağa, Altındere Cumhuriyet, Altındere Gündoğan, Yağcılar ve Gazi Süleyman Paşa mahallelerindeki ekonomik ömrünü tamamlamış hatlar yenilendi. 5 bin metrelik yeni isale hattı ve yenilenen abone bağlantıları sayesinde, bölgede yaşanan basınç düşüklüğü ve su kesintileri tarihe karıştı. Ayrıca kayıp-kaçak oranının minimize edilmesiyle mevcut su kaynaklarının korunması sağlandı. Çevresel sürdürülebilirliği ön planda olduğu projede, Altındere Cumhuriyet, Altındere Gündoğan ve Altındere Osmanağa mahallelerine 4 bin metrelik yeni kanalizasyon hattı inşa edildi. Bu sayede atık suların doğrudan doğaya karışma riski ortadan kaldırıldı. Güçlü hatlarla toplanan atık sular, güvenli bir şekilde arıtma tesislerine iletilerek bölgenin ekolojik dengesi güvence altına alındı.