POLİTİKA - 27 Nisan 2020 Pazartesi 21:59

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Diyanet İşleri Başkanımıza yapılan saldırı devlete yapılan bir saldırıdır'

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Diyanet İşleri Başkanımıza yapılan saldırı devlete yapılan bir saldırıdır'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “(Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş) Söyledikleri de sonuna kadar doğrudur. Herkes yerini haddini bilecek. Zira Diyanet İşleri Başkanımıza yapılan saldırı devlete yapılan bir saldırıdır” dedi.

Cumhurbaşkanlığı Kabinesi, korona virüs tedbirleri kapsamında video konferans yöntemiyle toplandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29. Kabine toplantısının ardından yaptığı açıklamada, “Salgın nedeniyle adliyelerdeki dava, icra, şikayet, itiraz, bildirim süreleriyle ilgili ertelemenin 30 Nisan’da dolan tarihini 15 Haziran’a kadar uzatıyoruz.

Çiftçilerimizin Mayıs ve Haziran aylarında vadesi gelecek Ziraat Bankası ve Tarım kooperatiflerine olan hazine destekli kredi geri ödemelerini de faizsiz olarak 6 ay erteliyoruz. Araştırma Geliştirme Merkezleri ve Teknoparklarda uygulanan evden çalışma sürelerini de 27 Mayıs’a kadar uzatıyoruz. Attığımız her adımı sağlıkla ilgili önceliklerimizden asla taviz vermeden ve bilim insanlarımızın tavsiyeleri doğrultusunda hayata geçireceğiz.

Tüm bakanlıklarımız kendi sorumluluk alanlarıyla ilgili planlarını ve hazırlıklarını sürdürüyor. Diğer yandan salgınla mücadele için aşama aşama hayata geçirdiğimiz tedbirlerin tüm kesimler üzerindeki olumsuz etkilerinin önüne geçmek için de pek çok paketi devreye soktuk. Ekonomik istikrar kalkanı kapsamında verdiğimiz desteklerin toplamı kapsamında 200 milyar lirayı buldu. Böylece sıkıntılı dönemlerinde milletimizin yanına olduğunu gösterdik. Temel ihtiyaç desteği ile yaklaşık 4 milyon vatandaşımıza 22,3 milyar liralık bir kaynak tahsis edildi.

Yaklaşık 450 bin esnafımıza da 8,4 milyar liralık finansman tahsisi yapıldı. Ayrıca 303 binin üzerinde esnafımız 8 buçuk milyar liralık paraf kart finansmanından yararlandı. Kredi garanti fonu kefaletiyle çoğunluğu KOBİ olmak üzere 120 bin firmamız 108 milyar liraya yakın finansman desteği aldı. İstihdamı özellikle korumak için maaşların askeri ücrete kadar olan bölümünü kısa çalışma ödeneğinden karşılamaya başladık.

Bugüne kadar 3 milyon 190 bin çalışanımızla ilgili başvuru alınmış 1 milyon 360 bin çalışanımıza ödemeleri yapılmıştır. İşten çıkarmayı 3 ay süreyle kısıtlandırarak istihdamı koruma altına aldık. İhtiyaç sahibi olan herkese biner lira destek sağlayacağımız 3. bir destek paketi devreye aldık. “Biz Bize Yeteriz” kampanyamızda şuana kadar 1 milyar 850 milyon TL toplanmıştır. Hayırseverlerimizi kampanyamıza destek vermeye davet ediyorum. Sosyal yardım programlarımızın bütçelerini de arttırdık” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:

“Salgın krizi sonrası küresel sistemin çarpıklıklarıyla birlikte ülkemizdeki siyaset anlayışı da köklü bir sorgulamaya tabi tutulacak. Biz yıllardır eser inşaa etmeye hizmet getirmeye yatırım yapmaya çalıştıkça karşımıza çıkan istemezükçü siyaset anlayışının ne kadar içi boş olduğunu bu süreçte hep birlikte bir kez daha gördük. Eğer bugün Türkiye salgın dönemine 15 bine yakın birinci basamak 4 bine yakın tedavi kurumu bin 526 modern hastaneyle girmemiş olsaydı hep birlikte perişan olurduk. Avrupa’daki toplan yoğun bakım yatak kapasitesine ve toplam bilgisayarlı tomografi cihazı sayısına tek başımıza sahip olmamış olsaydık salgını bu derece soğuk kanlılıkla karşılayamazdık.

700 binden fazlasını son 18 yılda istihdam ettiğimiz 1 milyonu aşkın sağlık çalışanımızın gayreti ve fedakarlığı olmasaydı sokaklarda, bakım evlerinde, evlerde diğer ülkelerdekine benzer acılar yaşanırdı. Talep eden her vatandaşımızın dahil olabildiği bir sosyal güvenlik şemsiyesi kurmamış olsaydık insanlar hastane kapılarından geri dönmek zorunda kalacaktı.

Organize sanayi bölgelerimizin sayısını 122 ilave ile 315’e buralardaki istihdamı 1 milyondan fazla ilave ile 1 buçuk milyona teknoparkların sayısını 53 ilave ile 56’ya çıkarmamış olsaydık tıbbı malzeme ve cihaz üretiminde bu seviyeye ulaşamazdık. Burada dikkati çekmek istediğim husus tüm bu başarıları attığımız her adımda yapılan işlere katkı vermek yerine takoz olmayı kendine misyon edinmiş bir muhalefet anlayışına rağmen elde etmiş olmamızdır.”

“Yalanlar silsilesi devam ediyor”

“CHP’nin başını çektiği bu muhalefet anlayışı hep uzlaşma yerine çatışmayı birlik ve beraberlik yerine bölücülüğü, müsamaha yerine kin ve nefreti körüklemeyi esas almıştır” ifadelerini kullanan Erdoğan, “Son dönemde belediyelerin yardımlarını engellediğimiz yalanında ısrarında. İletişim başkanımızın ev ve aile mahremiyetine yönelik fütursuz saldırının da gerisinde işte bu hastalıklı zihniyet vardır. İletişim başkanımızın görevi gereği istediği yerde ikamet etme hakkı vardır. Kendisi ailesiyle birlikte İstanbul’un eski bir semtindeki 45 metrekare taban oturumu olan mütevazi bir evde yaşamayı seçmiştir. Hukuken evini kendi arsası içinde büyütme imkanı olduğu halde bunu da yapmamıştır.

Evinin ve bahçesinin hemen yanında bulunan tüm mahallenin de bizar olduğu 200 küsur metrekarelik mezbelelik bir alanı ise Vakıflar Genel Müdürlüğünden kiralayarak bakımını üstlenmiştir. Bu taktir edilmesi gereken çaba il ve ilçe başkanından medyasına kadar CHP zihniyeti tarafından topyekun bir iftira kampanyasına dönüştürülmeye çalışılmıştır. Bu zihniyetin arkadaşımıza ve ilesine karşı sürdürdüğüm çirkin saldırıdaki tutarsızlıklar siyasi kokuşmuşluğun en bariz örneğidir. Bu zat Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün söz konusu mezbelelik arazinin tamamen usullere uygun kira ihalesi konusunda da fütursuzca yalan söylüyor. Belediyelerin yardımlarıyla ilgili meselede de biz valiliklerle koordinasyon ve planlama yapılması gerektiğini söylerken onlar işi bambaşka yerlere götürmeye çalışıyorlar.

Yardım paketlerinin içine Alevi Bektaşi kardeşlerimiz İslam dışı gösteren kanun dışı eylemleri öven kitaplar koymak suretiyle kirli yüzlerini sinsi niyetlerini bir kez daha göstermeyi de ihmal etmediler. Çok açık net dağıttıkları kitapçıklarla Aleviliği din olarak takdim eden bu anlayışı özellikle milletimin huzurunda kınıyorum. Fuar alanını ve içindeki stant malzemelerini sahra hastanesi diye anlatan bu zihniyetin her şey gibi bu konudaki hassasiyetinin de sahte ve içi boş olması şaşırtıcı değil. Görüldüğü gibi yalanlar silsilesi devam ediyor. Bir taraftan talimat vermedim diyor, ilçe başkanı da aldığı talimat gereği oraya gittiğini ve fotoğraf çektiğini söylüyor” şeklinde konuştu.

“Adana’da cumhurbaşkanlığının dev hastane yapmadığından bahsediyor. Adana’da hastane falan söz konuş değil ki" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Adana’da fuar merkezini Belediye başkanı gelmiş oradaki stantları panellerle bölmek suretiyle ortaya hastaneye çıkardım diye girişine de sahra hastanesi diye bir yazı yerleştiriyorlar ama tabi yalancının mumu yatsıya kadar yanıyor. Hemen yanında da kongre merkezi yazıyor. Böyle bir durum var. Adana şu an zaten hastane yatak kapasitesi itibariyle doygun şehirlerimizden bir tanesi. Sahra hastanesi dediler. Gidip dedin bakın orada öyle bir şey var mı? Her şey yalan. Başakşehir Şehir Hastanesinin 2. Etabını 20 Mayıs’ta açıyoruz. Metro yapımı ile ilgili talimatları verdim. Metro çalışmaları daha da hızlanacak. Burayı AK Parti Büyük Şehir Belediyesi yolunu ve metrosunu yapacaktı. Bu beyefendi yeni gelen ne yazık ki ne yolu ne metroyu yapamam deyince biz de iyiki iktidardayız hemen talimatı verdik” dedi.

“Diyanet İşleri Başkanımıza yapılan saldırı devlete yapılan bir saldırıdır"

Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları kaydetti:

“Bu zihniyetin bir başka yansımasını da Diyanet İşleri Başkanımızın İslam'a ve Kuran'a göre yaptığı değerlendirmelere gösterilen tepkilerde görmek mümkündür. Diyanet İşleri Başkanlığı, devletin bir kurumudur ve başkanımız bir açıklama yaptı. Bu açıklamasıyla sadece inancının, ilminin, yürüttüğü görevin gereğini yerine getirmiştir. Söyledikleri de sonuna kadar doğrudur. Elbette Diyanet İşleri Başkanımızın sözleri sadece kendini Müslüman olarak tanımlayan kişiler için bağlayıcıdır. Kendini bu sıfatlarla tanımlamayanlar için söz konusu ifadeler sadece bir görüşten ibarettir.

Burada şu gerçeği çok net görmemiz lazım. Ülkemizde eğer İslam adına konuşması gereken biri varsa, bir kurum varsa Diyanet işleri Başkanlığıdır. Diyanet İşleri Başkanımız da herhangi bir konu dini noktada olduğunda çıkar bu konuyu gerek hutbelerinde, gerek nasihatlerinde gerekse kendilerini ziyarete gelenlere anlatmakla yetkilidir. Kalkıp da bu Ankara Barosu'nun yetkisinde olan bir konu değildir. Herkes yerini haddini bilecek. Zira Diyanet İşleri Başkanımıza yapılan saldırı devlete yapılan bir saldırıdır.

Diyanet İşleri Başkanımıza ve açıklamalarına karşı kullanılan her kavram yapılan her gönderme karşımızdaki zihniyetin ilkelliğin ve içindeki nefret bataklığının birer yansımasıdır. Milletimizin inancına, değerlerine ve onları temsil eden kavramlara böylesine kin duyulabildiğini, bu husumetin böylesine pervasızca ifade edilebildiğini görmekten üzüntülüyüz. Faşizmin en ilkel halini yansıtan bu yaklaşımların ülkemizdeki varlığı, demokrasi, çoğulculuk, inançlara saygı gibi ilkelerin hala yerli yerine oturmadığına işaret ediyor.”

“Artık tünelin ucu Allah'ın izniyle göründü”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Artık tünelin ucu Allah'ın izniyle göründü. İnanıyorum ki Ramazan Bayramı'nı iki bayram olarak Rabb'im bizlere kutlamayı nasip etsin. Bu duygularla bir kez daha Ramazan-ı Şerif'inizi tebrik ediyorum. Tuttuğunuz oruçların, eda ettiğiniz ibadetlerin Rabb'im katında kabul olmasını diliyorum ve milletimin özellikle de bu hafta sonu kısıtlamalarına göstermiş olduğu ilgiyi, alakayı ve onlara göstermiş olduğu riayete şahsım, özellikle Kabinem adına teşekkür ediyorum, kendilerini kutluyorum. İşte dayanışma budur, birlik beraberlik budur ve bu kardeşlik anlayışı içerisinde inşallah biz bu koronavirüsü yeneceğiz.

Salgında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı temenni ediyorum. Bütün sağlık çalışanlarımıza, bütün sağlık mensuplarımıza şahsım, milletim adına şükranlarımı özellikle bildirmek istiyorum. Bu süreçte onların içerisinde de ölenler oldu, onlara da Allah'tan rahmet diliyorum” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Rize Rize’de Hamsi Festivali’nin gözdesi ‘Hamsili su böreği ve hamsili döner’ oldu Rize’de 8. kez düzenlenen Hamsi Festivali’nde hamsi ile yapılan ürünler arasından hamsili su böreği ve hamsili döner büyük ilgi gördü. Rize Belediyesi tarafından geleneksel olarak gerçekleştirilen Hamsi Festivali’nin bu yıl 8’incisi düzenlendi. Festival öncesinde temizlenen hamsiler, programa saatler kala mangallarda pişirilmeye başlandı. Pişirilen hamsiler daha sonra ekmeklerin arasına konularak vatandaşlara tahin helvası ile servis edildi. Festivalde toplamda 2 ton temizlenmiş hamsi dağıtıldı. Hamsi almak için kuyruğa giren vatandaşlar hem güneşin hem de eğlencenin tadını çıkardı. Festivalde dağıtılan hamsiden çok kurulan stantlar dikkat çekti. İşletmeler ve kurumlar tarafından kurulan stantlarda hamsi ile yapılan yemekler rağbet gördü. Hemen her tezgahta hamsi koli ismi verilen hamsiden yapılan bölgeye özgü lezzet bulunsa da dikkat çekenler ise hamsili sezar salata, hamsili yaprak sarma, hamsili döner, hamsili gözleme hatta en dikkat çekicisi ise hamsili su böreği oldu. Döner tezgahında döner hamsiler herkesin fotoğraf karesine, hamsili su böreği ve hamsili sarma ise midesine yansıda. Festival çocuklar için kurulan şişme oyun parkı ve yerel konserlerle devam etti. "Bu yıl döner deneyelim dedik, güzel bir görüntü oldu’" Bu yıl festivale özel farklı bir ürün denemek istediklerini ve hamsi dönerinde bu şekilde ortaya çıktığını dile getiren döner ustası Mahmut Baş, "Hamsi zaten bölgemizin meşhur hamsisi. Izgarası, tavası hepsini yapıyorduk. Dönerini de yaptık. İnsanlarımız alışkın değil böyle şeylere ama bizde böyle bir görüntü yaptık. Güzel bir ürün çıktı ortaya. Görüntüsü ve tadı güzel. Herkesin hoşuna gidiyor" dedi. Festivalin gözdesi hamsili su böreği Hamsili su böreğinin hazırlanış aşamalarını anlatan Ekrem Orhon Turizm Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencisi Nilda Dilay Dalkılıç "Hamsili su böreği, hamsili pazılı tava böreğimiz var. Hamsili su böreği yaparken ilk önce hamurumuzu açıyoruz. Hamsili iç harcımızı baharatlarımızla hazırlıyoruz. Ekliyoruz ve sonrasında kızartıyoruz" ifadelerini kullandı. Aynı okulun bir başka öğrencisi Ecrin Eylül Baş ise hamsilerle süslü yemeklerle dolu stantlarındaki ürünleri sıralayarak, "Tatlılarımız güzel, sarmalarımızı sevgi ile hazırladık, su böreğimiz var. Hepsini özenle yaptık. Hamsili su böreği çok fazla denenmiş bir şey değil. Birazda kendi kafamızda ürettik. Ama güzel rağbet göreceğimizi umuyoruz. Görenler ilk şaşırıyorlar ama denedikleri zaman yüzlerindeki ifadeye bakınca hoşlarına gittiğini düşünüyoruz. Yeni ürün Rize için de güzel olacak" dedi.
Rize Rize’de hamsi festivalinin gözdesi ‘Hamsili su böreği ve hamsili döner’ oldu Rize’de 8. kez düzenlenen Hamsi Festivali’nde hamsi ile yapılan ürünler arasından hamsili su böreği ve hamsili döner dikkatleri üzerine topladı. Rize Belediyesi tarafından geleneksel olarak gerçekleştirilen Hamsi Festivali’nin bu yıl 8’incisi düzenlendi. Festival öncesinde temizlenen hamsiler, programa saatler kala mangallarda pişirilmeye başlandı. Pişirilen hamsiler daha sonra ekmeklerin arasına konularak vatandaşlara tahin helvası ile servis edildi. Festivalde toplamda 2 ton temizlenmiş hamsi dağıtıldı. Hamsi almak için kuyruğa giren vatandaşlar hem güneşin hem de eğlencenin tadını çıkardı. Festivalde dağıtılan hamsiden çok kurulan stantlar dikkat çekti. İşletmeler ve kurumlar tarafından kurulan stantlarda hamsi ile yapılan yemekler rağbet gördü. Hemen her tezgahta hamsi koli ismi verilen hamsiden yapılan bölgeye özgü lezzet bulunsa da dikkat çekenler ise hamsili sezar salata, hamsili yaprak sarma, hamsili döner, hamsili gözleme hatta en dikkat çekicisi ise hamsili su böreği oldu. Döner tezgahında döner hamsiler herkesin fotoğraf karesine, hamsili su böreği ve hamsili sarma ise midesine yansıda. Festival çocuklar için kurulan şişme oyun parkı ve yerel konserlerle devam etti. "Bu yıl döner deneyelim dedik, güzel bir görüntü oldu’" Bu yıl festivale özel farklı bir ürün denemek istediklerini ve hamsi dönerinde bu şekilde ortaya çıktığını dile getiren döner ustası Mahmut Baş "Hamsi zaten bölgemizin meşhur hamsisi. Izgarası, tavası hepsini yapıyorduk. Dönerini de yaptık. İnsanlarımız alışkın değil böyle şeylere ama bizde böyle bir görüntü yaptık. Güzel bir ürün çıktı ortaya. Görüntüsü ve tadı güzel. Herkesin hoşuna gidiyor" dedi. Festivalin gözdesi hamsili su böreği Hamsili su böreğinin hazırlanış aşamalarını anlatan Ekrem Orhon Turizm Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencisi Nilda Dilay Dalkılıç "Hamsili su böreği, hamsili pazılı tava böreğimiz var. Hamsili su böreği yaparken ilk önce hamurumuzu açıyoruz. Hamsili iç harcımızı baharatlarımızla hazırlıyoruz. Ekliyoruz ve sonrasında kızartıyoruz" ifadelerini kullandı. Aynı okulun bir başka öğrencisi Ecrin Eylül Baş ise hamsilerle süslü yemeklerle dolu stantlarındaki ürünleri sıralayarak "Tatlılarımız güzel, sarmalarımızı sevgi ile hazırladık, su böreğimiz var. Hepsini özenle yaptık. Hamsili su böreği çok fazla denenmiş bir şey değil. Birazda kendi kafamızda ürettik. Ama güzel rağbet göreceğimizi umuyoruz. Görenler ilk şaşırıyorlar ama denedikleri zaman yüzlerindeki ifadeye bakınca hoşlarına gittiğini düşünüyoruz. Yeni ürün Rize için de güzel olacak" dedi. (HFD-
Şırnak Şırnak İl Emniyet Müdürü Sazak, Cizreli muhtarlarla ilçenin güvenlik ve asayişini masaya yatırdı Şırnak İl Emniyet Müdürü Volkan Sazak, Cizre İlçe Emniyet Müdürü Emre Tufan ile birlikte mahalle muhtarları ile bir araya gelip ilçenin güvenlik ve asayişini masaya yatırdı. Şırnak İl Emniyet Müdürlüğü tarafından Cizre Öğretmen Evi’nde düzenlenen toplantıda Şırnak İl Emniyet Müdürü Volkan Sazak ve Cizre İlçe Emniyet Müdürü Emre Tufan, merkez mahalle muhtarları ile bir araya gelip, ilçenin sorunlarını mahalle muhtarlarından dinleyip, bu sorunlarla ilgili ilgili birim yetkililerine talimat verdi. İlçenin güvenlik ve asayişinin masaya yatırıldığı toplantıda muhtarlar kendi mahallelerindeki sorun, talep ve düşüncelerini emniyet yetkilileri ile paylaşıp, sorunların çözümü konusunda destek istedi. "Cizre’nin daha güvenli bir şehir olması için çalışıyoruz" Yaklaşık iki saat süren toplantıdan sonra gazetecilere açıklama yapan Şırnak İl Emniyet Müdürü Volkan Sazak, birçok şehirden büyük olan Cizre’nin daha huzurlu, daha mutlu, daha güvenli bir şehir olması için gece gündüz demeden çalıştıklarını söyledi. Sazak, "Huzurun şehri Şırnak dedik ve asayiş berkemal dedik. Bunu yaklaşık 94 gündür hem merkez Şırnak’ımızda, Cizre’mizde, Silopi’mizde, Beytüşşebap’ımızda, Uludere’mizde tüm ilçelerimizde uyguluyoruz" dedi. Cizre’de emniyet için yeni bir konsept oluşturduklarını belirten Sazak, "Bu oluşturmuş olduğumuz güvenlik stratejisi ile de Cizre’nin daha huzurlu, daha mutlu, daha güvenli bir şehir olması için elimizden geleni yapıyoruz" diye konuştu. "Uyuşturucuyu bitirmeye kararlıyız" Uyuşturucuyu bitirmede kararlı olduklarının altını çizen Sazak, "Bundan kesinlikle vazgeçmeyeceğiz. İlimizde aranan şahıs kalmayacak, aranan şahıslar ile mücadelemiz sonuna kadar devam edecek. Suç işleyen hiç kimse Şırnak’ımızın sokaklarında, dışarıda gezemeyecektir. Asayiş, trafik ve kaçakçılıkla mücadele tedbirlerimiz ile en üst seviyede devam ediyoruz. Bizim çalışma sistemimiz halk odaklı ama hem vatandaşımızın hem de personelimizin memnuniyetini sağlayacak şekilde bir çalışma sistemimiz. İnşallah bunu da vatandaşlarımız ile omuz omuza devam ettireceğiz" dedi. "Notumuzu alıyoruz, gereğini yapıyoruz" Cizre muhtarları ile birlikte yaklaşık iki saatlik bir toplantı gerçekleştirdiklerini belirten Sazak, "Ben her zaman söylüyorumdur, notumu alırım, gereğini yaparız. Notlarımızı aldık, güvenlikle ilgili çok güzel ve yerinde eleştirileri oldu. Muhtarlarımızın çok güzel tavsiyeleri oldu. Çünkü her zaman şunu söylüyorum, muhtarlarımız halkın içinde olan birinci seçilmişlerdir. Onlar halkın talepleri ile ilgili her şeyi bize ilettiler. Ve biz de bunları ilçe emniyet müdürümüze gerekli talimatımı iletiyorum. Önümüzdeki süreçte muhtarlarımızın bu taleplerini, 150 bin vatandaşımızın bu taleplerini en kısa sürede yerine getireceğimizden emin olsunlar. Halkımız bize destek olsun, biz halkımızın yanındayız. Cizre’mizin, Şırnak’ımızın, diğer tüm ilçelerimizin emrindeyiz. Omuz omuza şehri Nuh’un huzuru için çalışmaya devam edeceğiz" ifadelerini kullandı. Toplantı toplu fotoğraf çekimi ile son buldu.
İstanbul Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Dünyada kendi savaş gemisini geliştirip denize indiren 10 ülkeden biri Türkiye’dir" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Tersanesi Komutanlığı’nda düzenlenen "Deniz Platformlarının Hizmete Giriş, Bayrak Çekme ve İlk Sac Kesim" töreninde yaptığı konuşmada, "Dünyada kendi savaş gemisini geliştirip denize indiren 10 ülkeden biri Türkiye’dir" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Tersanesi Komutanlığı’nda düzenlenen "Deniz Platformlarının Hizmete Giriş, Bayrak Çekme ve İlk Sac Kesim Töreni"ne katıldı. Tören kapsamında; Pakistan MİLGEM Projesi 2’nci gemisi Khaibar’ın Pakistan Deniz Kuvvetleri’ne teslimi, Açık Deniz ve Karakol Gemisi Projesi kapsamında inşa edilen Akhisar’ın Romanya’ya teslimi, Koçhisar’a bayrak çekilmesi, Hızırreis Denizaltısı, Ç-159 Çıkarma Gemisi ve ULAQ İnsansız Deniz Aracı’nın hizmete girişi ve Açık Deniz Karakol Gemisi Projesi kapsamında inşa edilecek 7’nci geminin sac kesimi törenleri gerçekleştirildi. "Türkiye Pakistan dostluğu Allah’ın izniyle kıyamete kadar devam edecek serpilecek güçlenecek" Törende konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin savunma sanayisinde geldiği önemli noktalara dikkat çekerek, şunları aktardı: "Bugün çok özel bir program münasebetiyle İstanbul tersane komutanlığında sizlerle bir aradayız. Deniz Platformlarının Hizmete Giriş, Bayrak Çekme ve İlk Sac Kesim Töreni vesilesiyle sizlerle bir arada olmaktan memnuniyet duyuyorum. mavi vatanın dört bir yanında adanmışlıkla görev yapan tüm mensuplarımıza ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Türkiye için çalışan, mavi vatanın muhafazası ve müdafaası için gecesini gündüzüne katan herkesten Allah razı olsun. Bugün Türk tersaneciliği ve donanması açısından çok büyük bir gurur tablosuna şahitlik ediyoruz. İstanbul tersanesinin tüm mensuplarına şahsım ve milletim adına teşekkürlerimi sunuyorum. Ülkemiz tersanelerine güvenmekte ne kadar haklı olduğumuzu bugün bir kez daha görüyoruz. En son teknoloji ile donatılmış bu gemilerin kardeş Pakistan donanmasını şimdiden hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. Kökleri ortak tarihimizin derinliklerine uzanan ve asırlar boyunca sınanarak bugünlere gelen Türkiye Pakistan dostluğu Allah’ın izniyle kıyamete kadar devam edecek serpilecek güçlenecek." "ULAQ’ın bir özelliği Türk mühendislerinin geliştirdiği yüzde 90 yerlilik oranına sahip marin motorunu kullanmasıdır" Erdoğan, savunma sanayine kazandırılan ve son teknolojiyle donatılmış deniz araçlarının önemine dikkat çekerek, "Bugün burada denize uğradığımız ve bayrak çektiğimiz platformlar alın terimizin, aklın, emeğin, cesaretin ve adanmışlığın eseridir. Bunların en başında havadan bağımsız tahrik sistemi ve gelişmiş son teknoloji yetenekleri ile sessiz derinliklerinin milli bekçisi olacak TCG Hızır Reis denizaltımız var. Hizmete aldığımız bir başka platformumuz, Yeni Tip Çıkarma Gemimiz Ç-159’dur. Bu platform, hem askeri harekatlarda hem de barış dönemindeki insani yardım operasyonlarında fırtınalı sularda görev yapacaktır. ULAQ silahlı insansız deniz aracımız, bir diğer kıvanç kaynağımızdır. Dijital dönüşümün, yapay zeka tabanlı otonom sistemlerin denizlerdeki sembolü olacak ULAQ, geleceğin harekât sahasının ölçülerindendir. ULAQ SİDA’nın bir başka özelliği ise Türk mühendislerinin geliştirdiği, yüzde 90 yerlilik oranına sahip marin motorunu kullanmasıdır" şeklinde konuştu. "Denizde etkin olmadan karada caydırıcı olamazsınız" Savunma sanayinde başarının ancak bütüncül bir stratejiyle elde edileceğine vurgu yapan Erdoğan, "TCG Koçhisar karakol gemimiz, Mavi Vatan’daki hak ve hukukumuzu koruma irademizin nişanesidir. Barış zamanında milletimize hizmet edecek, kriz zamanlarında ise caydırıcı gücümüz olacaktır. Koçhisar’ı Mayıs ayı sonunda Donanmamıza katacağız. Son olarak, bugün ayrıca açık deniz karakol gemimiz Seferihisar’ın saç kesimini gerçekleştireceğiz. Türkiye olarak savunma sanayi alanında yürüttüğümüz her projede ürün geliştirmekle kalmıyor; teknoloji üretim kapasitesini de büyütmeyi hedefliyoruz. şurası bir gerçek ki savunmada başarı ancak bütüncül bir stratejiyle elde edilir. denizde etkin olmadan karada caydırıcı olamazsınız. Kapasitemizi günden güne artıyor, kendi teknolojimizi yine kendimiz üretiyoruz. ARGE’den tasarıma, yazılımdan seri üretime tüm süreçleri yerli ve milli kaynaklarımızla yönetiyoruz. şu an savunma ihracatında dünyanın 11. en büyük ülkesiyiz. Son 11 aylık dönemde savunma ve havacılık ihracatımız, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 30 artarak 7 milyar 445 milyon dolara ulaştı" diyerek aktardı. "Hem kendi ihtiyaçlarımızı hem de dost ve müttefiklerimizin ihtiyaçlarımızı karşılıyoruz" Türkiye’nin mevcut teknolojilerini her gün daha da ileriye taşıdığına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kendimize inandık, Türk savunma sanayine güvendik ve elbette burada durmayacağız. 2028 yılı için 11 milyar dolarlık ihracat rakamıyla savunma ve havacılık ihracatında ilk 10’a gitmektir. Bu hedefe doğru sağlam adımlarla ilerliyoruz. Dünyada kendi savaş gemisini geliştirip denize indiren 10 ülkeden biri Türkiye’dir. Sahadan aldığımız verileri titizlikle analiz ediyor ve mevcut teknolojilerimizi her gün daha da ileriye taşıyoruz. Başkanı olduğum Savunma Sanayi İcra Komitesi’nde aldığımız kararlar doğrultusunda, projelerimizin meyvelerini birer birer topluyoruz. Ana muhalefetin balıklar rahatsız oluyor diyerek eleştirdiği kızıl elmamız görüş ötesi bir hava füzesiyle vurarak etkisiz hale getirdik. TCG - Anadolu’nun abisi olacak uçak gemimizin inşa süreçlerini de başlattık. İnsansız hava araçlarından firkateyne kadar hem kendi ihtiyaçlarımızı hem de dost ve müttefiklerimizin ihtiyaçlarımızı karşılıyoruz" dedi. "Morallerimizi bozmaya, cesaretimizi kırmaya çalışanlara aldanmayın, prim vermeyin" Erdoğan, Türkiye’nin savunma sanayinde kat ettiği başarıların ve muhalefetin eleştirilerine rağmen yüzde 80 yerli sermayeye ulaşıldığının altını çizerek, şunları söyledi: "Buradaki başarıyı görmek için uzaklara gitmeye hiç gerek yok. Türkiye’nin savunma sanayinde son 23 senede kat ettiği başarıları görmek için 60’ları 70’leri eşelemeye de gerek yok. Bunun için kamuoyunda paylaşılan çalışmalarımıza bakmak yeterlidir. Türk savunma sanayinin gelişmesi ve güçlenmesi için ter döken tüm kardeşlerime ülkem ve milletim adına teşekkür ediyorum. Morallerimizi bozmaya, cesaretimizi kırmaya çalışanlara aldanmayın, prim vermeyin. sosyal medyada ve gazete köşelerinde sağa sola karamsarlık aşılayan felaket tellallarına lütfen kulak asmayın. Biz bugüne kadar neler yaptıysak bunlara rağmen yaptık. Şu an yüzde 80 yerli sermayeye yine biz ulaştık. Bizi yolumuzdan çevirmeye çalışanlara inat hep beraber omuz omuza vererek çok daha kararlı bir şekilde hedeflerimize yürüyeceğiz." "Amacımız savaşa hazırlanmak değil; barışı korumaktır" Son olarak Türkiye’nin hiçbir ülkeyle kriz, kavga ve çatışma istemediğini dile getiren Erdoğan, "Bu vesileyle hem Türkiye’nin hem de Pakistan’ın savunma sanayi açısından çok stratejik adımlar attık. Yakın zamanda inşallah başka müjdelerimiz de olacak. havada, karada, denizde ve siber vatanda caydırıcı olacak tüm projelerimizi tek tek hayata geçireceğiz. Her fırsatta vurguladığım bir hususu yeniden hatırlatmak isterim; bizim kimsenin toprağında ve egemenliğinde gözümüz yok. Biz hiçbir ülkeyle kriz, kavga ve çatışma istemiyoruz. Türkiye olarak herkesin emin olabileceği ve güven duyabileceği, en zor en sıkıntılı günlerinde sırtını yaslayabileceği ülke biziz. Bunun dışında hak ve hukukunun da çiğnenmesine asla müsaade etmeyecek olan bir ülkeyiz. Amacımız savaşa hazırlanmak değil; barışı korumaktır. Dost ve kardeş Pakistan halkına selamlarımı gönderiyorum, emeği geçen tüm kurum ve tersanelerimize şükranlarımızı sunuyorum" ifadelerini kullandı. Konuşmalarının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, Açık Deniz ve Karakol Gemileri 7. Gemisi Seferihisar’ın sac kesimini gerçekleştirdi. Ardından Erdoğan tarafından Pakistan Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Naveed Ashraf’a Pns Khaibar ile komutanlık sembolü verildi. Akabinde Pns Khaibar ve Koçhisar gemilerinin bayrakları; Hızırreis, Ç-159 ve Ulaq gemilerinin flandraları da Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından gemi komutanlarına verildi. Deniz Platformlarının Hizmete Giriş, Bayrak Çekme ve İlk Sac Kesim Töreni’ne Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Ercüment Tatlıoğlu, İstanbul Tersanesi Komutanı Tümamiral Recep Erdinç Yetkin, Pakistan Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Naveed Ashraf ve Pendik Belediye Başkanı Ahmet Cin katıldı.