GÜNDEM - 22 Mayıs 2023 Pazartesi 21:43

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Sinan Bey ile pazarlık yapmadık

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Sinan Bey ile pazarlık yapmadık

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sinan Oğan'ın cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçimlerindeki desteğine ilişkin, "Sinan Bey ile aramızda pazarlık olmadı. Kendisinin dile getirdiği bazı hususları biz açıklığa kavuşturduk. Muhalefet bu tür şeyler üzerinde spekülatif arayışlara girerler. Böyle bir talep olmadı. Terör örgütüne karşı tutumumuzu inlerinde yok ettiğimiz teröristlere sorsunlar. Türkiye sınırları olmadığı kadar güvendedir. Başından beri sığınmacıların güvenli dönüşünü zaten destekliyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TRT canlı yayınında gündeme dair açıklamalarda bulundu. Sinan Oğan ile aralarında bir pazarlık olmadığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kendisinin dile getirdiği bazı hususları biz açıklığa kavuşturduk. Bu güç birliğinin milletimizin faydasına olacağını düşünüyorum. Sığınmacılar konusunda, briket evlerden başlamak üzere 450 bin mülteci yurtlarına döndüler. Hedefte 1 milyon mültecinin evlerine döneceği bir plan var. Güven ortamı içerisinde ülkelerine dönüşünü sağlama gayreti içinde olacağız. İlham Aliyev kardeşim olmak üzere Türk devletleriyle burada yaptığımız toplantılar vardı. Bunlar Türk dünyasıyla olan hassasiyetimizin en güzel örnekleridir. Sinan Bey ile aramızda pazarlık olmadı. Muhalefet bu tür şeyler üzerinde spekülatif arayışlara girerler. Böyle bir talep olmadı. Afet bakanlığı kurulması gibi tespiti var. AFAD var da bakanlık boyutunda değil. Bakanlık boyutuna çıkarmak gibi bir durum söz konusu. Bunlar ilke olarak üzerinde durulabilir. Bakanlık olarak yarın bir gün gündeme gelinebilir. Dernekten başladı AFAD'a dönüştü, şimdi bakanlık da olabilir” dedi.Erdoğan, “Derdimiz pazar gününü atlatmak. Atlattıktan sonra mülteciler noktasında yol haritası çıkarılabilir. Dörtlü olarak Moskova'da yapılan bazı çalışmalar var. Çalışma devam ediyor. Ne kasar kısa zamanda mültecileri döndürülebilir bakabiliriz. Kılıçdaroğlu maalesef yalan üzerine bina edilmiş bir anlayışı var. Yalanı tanımlamak istiyorsanız Kılıçdaroğlu'na bakmanız lazım. Nefret söylemleriyle günü kurtarmaya çalışıyor. Türkiye'nin hiçbir meselesi fevri adımlarla çözülmez. Türkiye sınırları olmadığı kadar güvendedir. Başından beri sığınmacıların güvenli dönüşünü zaten destekliyoruz. STK ve kardeş ülkelerin destekleriyle yapılan briket evlerle ilgili projeleri yürütüyoruz. Kılıçdaroğlu'nun yapmak istediği Boraltan utancını yaşasın istiyor. Biz bu meselede başından beri vicdani ve insani duruş sergiledik. Alman kalkıp Suriyeli alıyorsa biz benzer şeyi seçerek güvenle niye yapmayalım. Bizim beklentimizdir, Sinan Bey'e karşı muhalif kesim linç meselesi beklentimizdi. Tahakkuk etti. Farklı bazı ağızlar da çıkabilir. Ama Sinan Bey duruşu ve bugünkü açıklamasıyla tavrını ortaya koymuş vaziyette. 28'indeki milletimizin duruşu Sinan Bey'in duruşuyla birleşerek cevap gereken yerlere verilecektir. Biz özellikle sevgi kültürü hâkim olsun istiyoruz, CHP'de böyle bir anlayış söz konusu değil” dedi.

"2. turda milletim bu oyuna gelmeyecek gerekeni yapacaktır"

Erdoğan, “Parmaklarla kalp işareti yapmakla iş bitmiyor. Bay bay Kemal'in bu tür yaklaşımları tutmaz. Herkes istikametini belirlemiş durumda. Kılıçdaroğlu'nun karakterinin ne olduğunu milliyetçi kanat iyi biliyor. Bu değişmez. Kararını veren milliyetçi kesim atılacak adımları atacaktır. Terör örgütü uzantılarıyla yol yürüyenlere millet birinci turda gereken cevabı verdi. Diyarbakır'da 51 Kürt vatandaşımızın ölümüne neden olan değil mi? Dağdaki teröristlerden hapistekine ne kadar millet düşmanı varsa CHP başkanına oy istediler. Meydan meydan dolaşıp cezaevlerini boşaltacaklarının sözlerini verdiler. Dillerinden sayınlar, beyler eksik olmadı. İBB Başkanı Van'da yaptığı konuşmada, oradakiler 'kan kan, intikam' dediler. Belediye başkanının önünde söyledi. Buradaki görevini bırakıp oraya gidiyor. Terör örgütü işaretiyle selamlamalar. 2. turda da milletim bu oyuna gelmeyecek, gerekeni yapacaktır. Kılıçdaroğlu 2. tura kalınca milliyetçiliğin önemini anladı. Milletim bunları yutmaz. Bunlar yalanda olduğu gibi takiyede bir numara. CHP Genel Başkanının çıkarı için suistimal etmeyeceği ilke olmadığını gördük. Milliyetçilerin adresi bellidir, Cumhur İttifakı'dır” diye konuştu.

"Terör örgütüne karşı tutumumuzu inlerinde yok ettiğimiz teröristlere sorsunlar"

Terör örgütleriyle el ele olanın CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kılıçdaroğlu peşine taktıklarında da akıl izan bırakmadı. Bunlara hem yalancı hem cahil, ne derlerse deyin. Güya 2003, 2006, 2013'de AK Parti terörist başına af için girişimde bulunmuş. Böyle bir yalan olabilir mi? Abdullah Gül, Mehmet Ali Şahin o zaman bakanlar kurulu üyesi bile değiller. Geçmişte 1985'e dayanıyor, birkaç kez revize dilmiş. MGK'dan çıkış süreci var. Bu kanun çerçevesinde MGK kararları belirleyici. Gösterdiği içerikten bile haberi yok. Terör örgütünü sevk ve idare edenler bundan yararlanamazlar. Bu yalanı söyleyenler, bu kanunun terörist başına uygulanmayacağını bilmiyorlar. AK Parti hükümetleri döneminde hiçbir düzenleme yapılmamıştır. Bu külliyen yalandır. Terör örgütüne karşı tutumumuzu inlerinde yok ettiğimiz teröristlere sorsunlar. Bizim bu konuda defterimiz tertemiz. Buradan bunlara ekmek çıkmaz. Terör örgütleriyle el ele olan bay bay Kemal değil mi? Uzantılarla parlamentoda görüşmeleri yapan Kılıçdaroğlu değil mi?” ifadelerini kullandı.

"Sandıktan çıkan sonuçlar CHP yöneticilerinin kimyasını bozdu"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “14 Mayıs gecesi yapılanlar tamamen utanç verici bir tablo. Vatandaşın gözüne baka baka genel başkanları gibi bunlar da yalan söylüyorlar. Ellerindeki veriler yanlış. İşin içinde CHP yöneticileri varsa yalan da vardır. Sandıktan çıkan sonuçlar CHP yöneticilerinin kimyasını bozdu. Baktılar kaybediyorlar hemen yalana sarıldılar. AA'yı itham etmeye kalktılar. Kendilerinde hiçbir hata bulmazlar. Bizim gibi vatandaşlarımız da görüyor, oyunun rengini ayarlıyor. Milletim bunlara 2. turda gereken yanıtı verecektir. Bizim rakibimiz ne Kılıçdaroğlu ne CHP'dir. Rakibimiz rehavettir, zafer sarhoşluğudur. Bu fark rehavete götürürse yanlış olur. Sinan Bey'in destek açıklaması bir yerde güç devşirmesidir. Bu potansiyel devşirme pazarla ilgili inşallah farklı gelişmeye vesile olacaktır. Yerli ve milli söylem Sinan Bey'in söyleminde hâkim. Yalanın olmadığı netice inşallah sandıktan çıkacaktır” dedi.

"Deprem felaketinde başkanlık sistemi olmasaydı altından bu kadar hızlı kalkamazdık"

"Deprem felaketinde başkanlık sistemi olmasaydı altından bu kadar hızlı kalkamazdık" diyen Erdoğan, “Güçlendirilmiş parlamenter sistemle ilgili kampanya süreci başladığında kullandılar. Artık konuşmadılar. Biz ise başından itibaren başkanlık sistemini ifade ettik, yararlarını ortaya koyduk. Karar almada sürecin seri işlemesi ve adım atmada koalisyonda çekilen çilelerin çekilmeyeceği. Türkiye 10 ayda bir seçimler yaşadı. Bu zamanlarda çok kan kaybedildi. Deprem felaketinde başkanlık sistemi olmasaydı altından bu kadar hızlı kalkamazdık. Defne Hastanesi'ni 3 aya varmadan bitirdik. Hasta kabulüne başladı. Bu nasıl oluyor. Meral Hanım'ı ben neden davet edeyim. Eser ortada. Arzu ederse gider ziyaret eder. Bunların hayatı yalan. Hasta kabulüne başladık. Yalancı arıyorsan başlarındaki yalancı. Defne'de yüzde 90 civarında CHP oyu var bizim yüzde 8. Ne lüzumu var çadırdan sahra hastanesi kurarsın olur biter demedik. Covid'de Murat Dilmener ve Pakize Öz Hastanelerini yaptık. Dışardan hasta gelse, Avrupa'dan hasta gelse uçakla insin hastaneye geçsin düşüncesiyle bunu yaptık. Depremzedelere yönelik 14 Mayıs sonrası nefret söyleminin ana sorumlusu CHP lideridir. Millete ve seçmene açıkça yalan söylediler. Oy yoksa hizmet yok diyorlardı. Tekirdağ'da otelleri boşaltmaları bunun neticesi. Defne'deki katılım muhteşemdi. Meydana gelenlerin tavrı her şeyi söylüyordu” diye konuştu.

Erdoğan, “Hala KYK yurtlarında hizmet veriliyor. Yeter artık denilene kadar süreci devam ettiriyoruz. Yurt inşası devam edecek. Devletimizin yurtlarını depremzedelere açtık. 383 bin depremzedeyi yurtlarda ağırladık. 132 bin kardeşimizi hala misafir ediyoruz. Üç öğün sıcak yemek hizmeti veriyoruz. Kreş çağı için sınıflar oluşturduk. Sınava hazırlanan yavrularımız için takviyeler düzenledik. Depremde yakınlarını kaybeden, evi, iş yeri hasarlı öğrencilerin tamamına burs verilecek. Kredi alanların kredileri bursa dönüştürülecek. Yurtlara öncelikli onlar yerleştirilecek. Bakanlığa başvurarak yararlanabilecekler. Kılıçdaroğlu hesap uzmanıyım diyor. Böyle uzmanlık olabilir mi? Böyle hesap yaparak CHP'yi bu hale düşürdüyse pazar günü önemli hesaplar yapılacaktır. Yüzde 1'i bulmayan 4 partiye 40'a yakın vekilliği altın tepside hediye etti. Kılıçdaroğlu önce SSK'yı batırdı, şimdi de CHP'yi batırdı. Kendi seçmenine sürekli benim istediğime tıpış tıpış oy vereceksiniz diyen zatın kendi partisine faydası olabilir mi? CHP'ye oy verenlere hakarettir” dedi.
Yeni anayasa çalışmaları hakkında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cumhur İttifakı olarak değerlendirme yapacağız, konuşacağız sonra uzlaşı arayacağız. İnşallah uzlaşı sağladıktan sonra diğer tekliflere bakacağız. Sandıklardan çıktığımız takdirde devran tamamen dönüşüyor. Bunlar siyasi mevta olacak. Yeni bir aritmetik ortaya çıkıyor. Yeni yapıda Türkiye geleceğe farklı bakacak. Milletimi zafer sarhoşluğuna girmeyin, sandıklara hücum, sandıklarda 2. turun neticesini Erdoğan evladına sahip çıkarak neticelensin diyorum. Karşı tarafta menfaat temelli birliktelik var. İlke ve ahlak temelli birlikteliklerde dava arkadaşlığı esastır. Pazar günü de dava kardeşliğinin neticesini milletimiz sandıklarda bize gösterecektir” şeklinde konuştu.

“Terörün kökünü kazıdığımız için bizden nefret ederler”

“Terörün kökünü kazıdığımız için bizden nefret ederler” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Millet bizim yanımızda yer aldığı sürece terör örgütlerinin hepsiyle mücadele edebiliriz. Batılıların Erdoğan gitsin demesini yadırgamam. Terörün kökünü kazıdığımız için bizden nefret ederler. Otel lobilerinde CHP sözcüsü ve İYİ Parti'nin sözde MB başkanı olan zat görüşmeler yaptılar. Görüşmelerde IMF nasıl borç verecek kulislerini attılar. IMF'yi 2013'te borcunu ödeyerek çıkarmış oldu Türkiye, hesabı kapattık. Bu arada kültürel anlamda bazı adımlar attık. Ayasofya'yı özgürleştirdiğimiz için bizden nefret ederler. TCG Anadolu uçak gemimiz Sarayburnu'na geliyor, kuyruklar tükenmiyor. Bu ülke kendi gemisini kendi yaptı. Yeni dönemde İspanyol, İngilizlerle bunun bir büyük segmentini yapacağız. Denizlerde Türk ordusu çok daha güçlü hale gelecek” dedi.

"Saadet Partisi'nin hocamızın partisinin devamı niteliği yoktur"

Saadet Partisi ile ilgili konuşan Erdoğan, “Saadet Partisi'nin Erbakan hocamızın partisi olması mümkün değil. Oğlunun zaten kendi partisi var. Saadet Partisi'nin hocamızın partisinin devamı niteliği yoktur. Yeniden Refah Partisi'nin 5 vekil çıkarması ne kadar onurlu olduğunun göstergesidir" dedi.

“Savunma sanayiinde hep yalnız bırakıldık”

Savunma sanayisinde yenilikçi hamlelerin önünü kimsenin kesemeyeceğini belirten Erdoğan, “Savunma sanayiinde atacağımız adımlar Batı'nın gücünü alt ediyorsa, biz ileri çıkıyorsak tabii ki rahatsız olurlar. Siz bizim çalışmalarımızdan dolayı Azerbaycan'ın, Katar'ın rahatsızlık duyduğunu gördünüz mü? Hayır. Savunma sanayiinde hep yalnız bırakıldık. Yenilikçi hamlelerimizin önünü kimse kesemeyecek. Savunma sanayimize program çerçevesinde devam edeceğiz. Muhalefetle bu kesinlikle yapılamaz, bunların böyle bir durumu yok. Kendi milli yerli savunma sanayiine, 'ona dokunacağız' derken bu ülke yalnız değil ki. Kimsin, sen böyle yetkiyi nereden aldın. Pazar günü milletimiz inanıyorum ki Erdoğan'a desteğini güçlü şekilde verecektir” ifadelerini kullandı.

"PKK ve uzantılarına karşı mücadelemizi sürdürmeye kararlıyız"

“Kılıçdaroğlu'nun terör örgütleriyle ortaklığı alenileşmiştir” diyen Erdoğan, “İş belli oluyor. Daha tamamen ele geçirmeden iş terse döndüğü an 5 şehidimiz oldu. Şehitlerimizin kanı yerde kalmadı, gereği yapıldı. Karşı operasyonlarımız devam ediyor. PKK ve uzantılarına karşı mücadelemizi sürdürmeye kararlıyız. Masa arkadaşlarına sözler verdiler. Biz kimseye sözler vermedik. Kılıçdaroğlu'nun terör örgütleriyle ortaklığı alenileşmiştir. Onlarla yol haritası belirlemişler, video çekimleri yapmışlardır. Kılıçdaroğlu bir askerimizin şehit olduğu saldırıda PKK'nın adını söylemekten kaçınmıştır. Kılıçdaroğlu'nun Kandil'dekilerle çekimleri var. 'Haydi haydi' diye çekimleri var. PKK'lılar bunlara destek verdiler" diye konuştu.

“14 Mayıs seçimleri balon anketlere en güzel cevap oldu”

Seçim için anket yapmaya gerek olmadığını söyleyen Erdoğan, “Bu hafta sonu Hatay'a gittik. Defne'de tabloları gördük. Meydanda 40 bin kişi var. Gaziantep'te 100 bin kişi var. 14 Mayıs seçimleri balon anketlere en güzel cevap oldu. Benim için en doğru analiz meydanlardır. Hiç yanılmadım. 100 bin kişinin anketle izahı olmaz. 28 Mayıs'ta anket yapmaya gerek yok diyorum. Bazı firmaların neticeleri elimde. En gerçekçi anketi milletim sandıklarda yapacak diyorum. Milletim en doğru olanı yapacaktır. Bu millet aldatılmaya layık değil” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir İzmir’de 7 metrekarelik dükkanda 100 yıllık tatlı durağı İzmir Konak’ta, 1930 yılında açılan ve 3 kuşaktır dededen toruna 7 metrekarelik bir dükkanda tatlı satışı gerçekleştirilen tarihi işletme, vatandaşların uğrak noktası haline geldi. 100 yıla yakın bir zamandır hep aynı yerde, ilk günkü şekilde hizmet veren tatlıcının ünü ise İzmir sınırlarını aştı. Halil İbrahim Efendi tarafından 1930 yılında kurulan, o zamandan bu yana 3 kuşaktır Konak ilçesindeki Basmane’de hizmet veren tatlı dükkanı, 7 metrekarelik alanda 100 yıla yakın bir süredir İzmirlilerin vazgeçilmezi oldu. Dededen toruna müşterilerini ağırlayan işletme, günlük taze bir şekilde tatlıların satışını gerçekleştirirken, 7 metrekarelik iş yerinde zaman zaman ise sıra oluşuyor. Dedelerinin kurduğu işletmeyi bugünlere getiren işyeri sahipleri, tarihi dükkanda değişiklik yapmayarak ilk günkü şekilde hizmet veriyor. Adresi bir asırdır değişmeyen tatlıcıdan alışveriş yapmak için İzmir dışından bile gelenler var. “Lokma, aşure, helvanın yanı sıra diğer tatlı çeşitlerimiz de var” Ürünlerin günlük ve doğal olarak hazırlandığını anlatan Halil İbrahim Efendi’nin 3’üncü kuşak torunu Fatih Öztapacı (55), 15 çeşit tatlı sattıklarını söyledi. Fiyatları piyasaya göre biraz daha uygun tuttuklarını ifade eden Öztapacı, “Lokma, aşure, helvanın yanı sıra diğer tatlı çeşitlerimiz de var. Kaç tepsi tatlı sattığımız günden güne değişiyor. İmalatını da biz kendimiz yapıyoruz. Fiyatlarımızı mümkün olduğu kadar normal tutmaya çalışıyoruz. Piyasaya baktığımızda fiyatlarımız biraz daha aşağıdadır. Bu bizim yıllardan beri süren fiyat politikamızdır. Dedemizden bu yana torunu olarak bizlerde 3’üncü kuşağız. Biz de çocuklarımızı yetiştirmeye çalışıyoruz; ama şimdiki şartlar zor” ifadelerini kullandı. “Çok dikkat ediyoruz malzemelerimize” ’Doğal malzeme’ vurgusu yapan Öztapacı, şöyle devam etti: “Mesela antep fıstığımız Gaziantep’ten gelmektedir. Tereyağımız, sadeyağımız Diyarbakır yöresinden; cevizimiz Ege Bölgesi’nden gelmektedir. Bunlar önemli tat açısından; çünkü bunların verdiği tadı alamazsınız. Müşterilerimiz bizi tercih ediyor, bizde onun içi çok dikkat ediyoruz malzemelerimize. 5-10 yıldır maliyetler zorluyor; ama ayakta kalmaya çalışıyoruz müşterilerimiz sayesinde” diye konuştu. "5 tepsi yenilecekse onu 6 yapmıyorlar" 40 yıldır aynı tatlıcıdan alışveriş yaptığını ve oğlunun sünnet merasiminde de buradan lokma döktürdüğünü belirten 60 yaşındaki Nurgül Kahyaoğlu, “Yıllardan beri Basmane’de bulunan muhteşem bir lokmacı. Hiçbir yere benzemiyor lokması. Sırrını biz de çözemedik. Soruyoruz; ama söylemiyorlar, hiçbir yerde de bu lezzeti bulamıyoruz” dedi. Yaklaşık 2 yıldır tatlıcıdan alışveriş yaptığını belirten Serkan Kaya da, “Standartları aşmıyorlar. 5 tepsi yenilecekse onu 6 yapmıyorlar. Tadı mükemmel, ben evime de buradan alıyorum” ifadelerini kullandı. Rahim Yeşilbursa isimli vatandaşta, 10 yıldır aynı lokmacıdan alışveriş yaptığını, bunun sebebinin ise ürünlerin doğal ve lezzetli olmasından kaynaklandığını belirtti.
İzmir Duayen tiyatrocu Göksel Kortay’a unutulmayacak 60’ıncı yıl kutlaması Sahne Tozu Tiyatrosu, "İkinin İkisi" oyununun muhteşem gala gecesini gerçekleştirdi. Duayen sanatçı Göksel Kortay’ın yönetmenliğini, Çağlar İşgören’ in yardımcı yönetmenliğini yaptığı bu özel oyun, izleyicilere unutulmaz kahkaha dolu bir gece yaşatırken, oyun sonrasında Göksel Kortay’ın tiyatro sahnesine adım atışını 60’ıncı yılı muhteşem bir sürprizle kutlandı. Sürpriz karşısında usta tiyatrocu Kortay, gözyaşlarını tutamadı. Göksel Kortay’ın usta rejisi ve ekibin başarılı performansıyla sahnede hayat bulan "İkinin İkisi", izleyicilerden tam not aldı. Gala gecesinde, tiyatro dünyasının önde gelen isimleri, sanatçılar ve davetliler bu eşsiz oyunun galasına tanıklık etti. Galada, Haldun Dormen, Sema Özcan Sarper, Mehmet Sarper, Suna Keskin, İzzet Günay, Bige Kırca, Terry Davis, Serpil Günseli, Salih Güney ve Oya Başak gibi ünlü isimler de yer aldı. Sahne Tozu Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmeni Çağlar İşgören, sahnede Göksel Kortay’a unutulmayacak bir sürpriz yaptı. Oyuncular selam verdikten sonra sahneye çıkan İşgören Göksel Kortay’ın 60. Sanat hayatının kutlamasını gerçekleştirdi. Sürpriz kutlama karşısında gözyaşlarını tutamayan Göksel Kortay “Böyle bir şey beklemiyordum. Bugün benim sahneye adım atışımın 60’ıncı yılı. Ne mutlu bana ki, bu kutlamayı güzel İzmir halkıyla birlikte, 60 yıllık dostlarım ve bu güzel pırıl pırıl gençlerle kutluyorum“ dedi. 60 yıl boyunca tiyatro sanatında birçok prodüksiyonda birlikte yer aldığı duayen sanatçı Haldun Dormen, Suna Keskin, İzzet Günay ve Salih Güney başta olmak üzere tüm konuklar ayakta alkışladı. Göksel Kortay, gala gecesinde yaptığı konuşmada, "Mükemmel bir sürpriz oldu, hiç böyle bir şey beklemiyordum. Oyunun ardından oyunun yönetmeni olarak sahneye çıkacağım diye bekliyordum. Sürprizi görünce çok heyecanlandım ve çok duygulandım. Böyle bir ekiple birlikte çalıştığımız için çok gururluyum. Sahne Tozu ekibiyle çalışmak çok büyük bir mutluluk; hepsi tiyatroya büyük bir aşkla tutkulu. Bu sahnede sayısız deneyim yaşadım ancak beni en çok heyecanlandıran an buydu sanırım. Tüm Sahne Tozu ekibimize ve Çağlar İşgören’e yaşamlarında başarıla diliyorum" dedi. Tiyatronun duayen ismi Haldun Dormen ise, "Göksel benim vazgeçilmezlerim arasında ilk sırada gelen dostumdur ve oyuncularımdan biriydi. Son zamanlarda oyunlarda bir araya gelemiyoruz ama dostluğumuz devam ediyor. Onun bu zamana kadar yaptığı her şeyi zevkle izliyorum. Bu birliktelikten dolayı çok mutluyum" ifadelerine yer verdi. "İkinin İkisi" oyununun gala gecesine katılan tüm tiyatro severler, bu kahkaha dolu anları yaşadıkları için büyük mutluluk duydular. Sahne Tozu Tiyatrosu, bu özel gecede gösterdikleri ilgi için tüm seyircilere teşekkürlerini sundu.
Rize 82 yıl önce yazılan kitabın basılması için çalışma başlatıldı Rize’de 82 yıl önce çayın Rize’ye ilk gelişinden itibaren yapılan çalışmalar ve bilgilerin içerisinde olan, bugüne kadar gün yüzüne çıkmayan kitabın basılması için çalışma başlatıldı. 1934 yılında Rizeli Fen memuru olan Rauf Başar, Ziraat çay bahçesinde yıllar önce ilk çay araştırmalarını gerçekleştirdi. 1942 yılında yapılan araştırmaları kitap haline getirmek isteyen Başar daktilo ile 130 sayfalık ‘Çay Ziraatı ve Sanatı’ isimli kitabı yazdı. Verem hastalığına yakalanmasından ötürü hayatını kaybeden Yaşar’ın yıllar sonra kitabın sayfalarına ulaşan torunu Tanıl Başar, kitabı Rizeli arşivci yazar Recep Koyuncu’ya teslim etti. Recep Koyuncu ve yazar Recep Usta birlikte kitabı incelemeye başlatarak Rauf Başar’ın çay ile ilgili yazdığı kitabın basılması için çalışma başlattı. Öyle ki arşivler açıldığında Rauf Başar’ın 1942 yılında yazdığı kitapta ÇAYKUR’un 2 yıl önce yasakladığı beyaz gübreden de söz edilerek ’Kullanılmamalı’ şeklinde ifadeleri var. “Bugün çay ile ilgili olan bütün kitaplar ve belgeler bizde mevcut” İnternette yanlış bilgilerin dolandığını ve gerçek bilgilerin insanlara kazandırılması için çalıştıklarını ifade eden Recep Koyuncu, “Bizim amacımız şehrimize ait yanlış bilgileri gerçekleri ile literatüre kazandırmak. Ulusal Çay kongresine katılmamızla birlikte bir şey daha gördük ki şehrimize çayın gelişinin 100. Yılı olmasına rağmen tarihi ile ilgili herhangi bir sunum yok. Katılımcıların bulduğu tarihlendirmelerin bir çoğunda hatalar var. Biz elimizde ki Rauf Başar’ın arşivi ışığı altında, çayın şehrimizde ki üretim aşamalarını belgelenmesinde hem de tarihlendirilmesinde, ayrıca ziraat çay bahçesinde yapılan çalışmaların tamamını belgeli halde sunmak için burada bulunduk. Çay bakıldığı zaman 1938 ile 1939 tarihlerinde üretime başlandığı söylenmekte. Bizim kütüphanemizin arşivi ile çayın 1930 yılında üretildiğini biz ispatlayabiliyoruz. 1938 yılından sonra fabrikasyon işlemine geçilmiştir. Üretim ile fabrikasyon aşaması çok farklı. Bugün çay ile ilgili olan bütün kitaplar ve belgeler bizde mevcut. Osmanlıdan günümüze kadar gelen makaleler var. Bu arşivde yayınlanmamış bir adet kitap bulunmakta. Biz bunları araştırmacıların hizmetine sunmak amacıyla oluşturmuş olduğumuz kütüphanede araştırmacıları bekliyoruz Çay 1924 yılında 407 sayılı kanunla Rize’de denenmeye başlandı. Rize’de müthiş bir fakirlik vardı. Bunlar yazılı kaynaklarda var. Çay 1924 yılından itibaren Rize’de yetiştirilen ve halka ısrarla bunun dikimi anlatılan ve 1945’ten sonra çok büyük getirisi olan bir ürün haline geldi. Bilgilerimizde çok büyük yanlışlar var” ifadelerini kullandı. “Çayın o yıllarda Rize’ye tanıtılması için hazırlanan bir kitap” Çay ile ilgili bütün bilgilerin yer aldığı bir kitabın olduğuna vurgu yapan Rizeli yazar Recep Usta ise “Kitap 1942 yılına kadar Rize’de tarım ve ziraat ile ilgili memur olarak çalışmış olan Rauf Başar’ın aslında kendisinin yayınlamak üzere olan birtakım notlardan oluşuyor. Üzerinde çok çalışmış ama ömrü yetmemiş. Çayın o yıllarda Rize’ye tanıtılması için hazırlanan bir kitap. Çay için uygun iklim ve doğa şartları, ne şekilde bahçeleme yapılması gerektiği, toplanma biçimi, nasıl muhafaza edilmesi gerektiği gibi çayla ilgili her konuda yapılan araştırmaların ilk kitabı” şeklinde konuştu. “Rize’de çay ziraatı ile ilgili 1930lu yıllarda yapılmış olan ciddi boyutta çalışmalar hakkında bilgi sahibi olacaklar” Geçmiş dönemde Rize’de görev yapan amcası ve dedesinden kalan belgeleri karıştırdıklarında ortaya 80 yıl önce yazılmış ve basılmamış bir kitap çıktığını ifade eden Tanıl Başar isimli vatandaş da “Bende bulunan arşiv amcamdan ve dedemden kalma belgeler mevcuttu. Bunları ben babamdan devir alınca sakladım. İçeriği hakkında fazla bir bilgi sahibi değildim. Aslında babamda değildi. Rauf Başar’ın yazılmış bir kitabı olduğu hakkında bilgimiz olsaydı bu kitap daha önce kitabı basılmış olacaktı. Fakat biz bu kitabın varlığından haberdar olmadığımız için bu çok uzun yıllar aldı. Yaklaşık 80 yıl sonra ortaya çıktı. İleri yaşlarımda bir görevi teslim aldım. Benim tahmin etmediğim ve beni mutlu kılan bir durumla karşılaştık. Bu kitabın varlığını ben de tahmin etmiyordum. Bu kitabın yakında basımı da gerçekleştirilecek. Herkes Rize’de çay ziraatı ile ilgili 1930’lu yıllarda yapılmış olan ciddi boyutta çalışmalar hakkında bilgi sahibi olacaklar” dedi.
Diyarbakır Diyarbakır’da bahis çetesine ‘backup’ operasyonu: 9 tutuklama Diyarbakır’da yasadışı bahis çetesi 2 aylık takibin sonucunda “backup” operasyonu ile çökertildi. Gözaltına alınan 12 şüphelinden 9’u tutuklandı. İl Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şubesince yasadışı bahis yapan çete, 2 aylık çalışma ile takibe alındı. Siber takibe alınan yasadışı bahis çetesi 12 şüpheli, ev ve işyerlerine gerçekleştirilen eş zamanlı operasyonda yakalandı. Örgüt liderinin dijital bahis adı altında kurduğu suç örgütü polisin siber araştırmaları sonucu deşifre edildi. Şüpheliler, internet kafe görünümlü işyerlerine güvendikleri kişileri aldığı belirlendi. Çete üyeleri, siber polisine yakalanmamak için yasadışı bahis oynayan kişilerden parayı elden aldıkları, oynamak isteyen kişiye gerçekten oynadığını göstermek ve güven vermek için yasadışı bahis sitesi üzerinden 2 sıfır silerek kupon oluşturdukları, kupon tutmayınca paranın örgütün kasasına girdiği anlaşıldı. Bin lira yasadışı bahis oynayan kişiye site üzerinden 10 TL’lik kupon oluşturulduğu, kuponu tutmayınca 10 TL’nin bahis sitesine ödendiği, 990 TL’lik tutarın yasadışı bahis örgütünün kasasına girdiği tespit edildi. Aramalarda yüksek miktarda paraya, çok sayıda cep telefonu, sim kart ve harddiske incelenmek üzere el konuldu. Lice ilçesinde olan çetenin 8 üyesi, siber ekibi ve personelle yapılan eş zamanlı operasyon sonucu yakalanarak Diyarbakır’a getirildi. Örgütün hesaplarında çok yoğun ve yüksek hacimde para trafiği olduğu anlaşılarak, bankalarla yazışmalar yapıldı. Gözaltına 12 şüphelinden 9’u emniyet işlemlerinin ardından sevk edildikleri mahkemece tutuklandı. 1’i adli kontrol ile 2’si ifadesi akabinde bırakıldı.