POLİTİKA - 13 Ocak 2018 Cumartesi 13:47

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Teslim olmazlarsa orayı başlarına yıkacağız

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Teslim olmazlarsa orayı başlarına yıkacağız

Partisinin Elazığ 6. il kongresinde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Afrin'deki teröristler teslim olmazsa orayı da başlarına yıkacağız. Münbiç'te bize verilen sözler tutulmazsa kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz. Bir haftaya kalmaz ne yapacağımızı görecekler." dedi.

Elazığ’da konuşan Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Terör örgütünü ülkemizde eylem yapamaz hale getirince bu defa güney sınırlarımız boyunca bir terör koridoru oluşturma çabasıyla karşı karşıya kaldık. Fırat Kalkanı Harekatı ile bu koridoru tam ortasından tabiri caizse bıçakla keser gibi böldük, attık ve bir gece ansızın vurduk. Şimdi İdlip operasyonu ile bu koridorun batı kanadını çökertiyoruz. Afrin’deki teröristler teslim olmazsa orayı da başlarına yıkacağız bu böyle biline. Bize verilen sözler tutulmazsa kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz" dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Elazığ’da partisinin 6. Olağan Kongresine katıldı. Elazığ’ın cesaret abidesi kahramanlar çıkarttığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bunun bir örneğini de 5 Ocak'ta İzmir Adliyesine saldırarak katliam yapmak isteyen teröristleri tabancasındaki son kurşuna kadar çarpışarak durduran ve ardından şehit olan Fethi Sekin kardeşimizdir. Şehidimizin İzmir adliyesi önündeki çatışmasının görüntüsünü her izleyişimde dilimin ucuna hemen şu şiir geliyor. ‘İnsan büyür beşikte, mezarda yatmak için ve kahramanlar can verir yurdu yaşatmak için.’ Evet Fethi Sekin tıpkı 15 Temmuz şehitlerimiz gibi yurdu yaşatmak için can veren kahramanlardan biri oldu. Milletimizin ve ülkemizin tarihine ismini yazdırmıştır. Kendisine ve tüm şehitlerimize bir kez daha Allah’tan rahmet yakınlarına ve milletimize baş sağlığı diliyorum" diye konuştu.

"Amerika da seni bir yere kadar taşır FETÖ bunu bilesin, Amerika’da seni kapıya koyacak kaçak delik arayacaksın"

Türkiye’nin 1984 yılından bu yana kesintisiz şekilde terörle mücadele eden bir ülke olduğuna değinen Erdoğan, "Dünyanın en eli kanlı, vahşi, ahlaksız, bu terör örgütlerinden biri olan PKK’nın milletimize musallat oluşunun üzerinden 34 yıl geçti. Asker, polis, güvenlik korucusu,jandarma, kamu görevlileri, vatandaş olarak 10 binlerce kardeşimizi teröre kurban verdik. Elazığ ve Elazığlılar bu uzun terörle mücadele döneminde cesur duruşlarıyla, mücadele azimleriyle örnek oldu. Elazığ’ı geçmeden ne kuzeye ne batıya gidemezsiniz. Sizler adeta bir set olup, terör bulutunun ülkemize yayılmasını engellediniz. Bu mücadelenin elbette bir bedeli oldu. Fethi Sekin örneğinde olduğu gibi pek çok kardeşimiz şehit oldu. Kim bu ülke için ne yapmış hangi fedakarlıkta bulunmuş hepsinin de farkındayız. Ne diyor Arif Nihat Asya, ‘Işığını önüne al yürü, gölgen arkadan ister gelsin ister gelmesin.’ Elazığlılar vatan sevgisini millet, bayrak, devlet, ezan sevgisini önüne alıp yürümüşler, geriye de dönüp bakmamışlar. Gençler yine Arif Nihat Asya’nın değişiyle, şehitler tepesini boş bırakmamışlar, cesaretleri ve sadakatleri ile dalgalanmak için bekleyen bayrağın rüzgarı olmuşlardır. Elazığlıların kahramanlığı en güzel türkülerde görülür. Bugünde ülkemizin yedi düvele verdiği mücadelede en büyük desteği aldığımız kardeşlerimizin başında Elazığ geliyor. Şimdi bugün Elazığ’dan rabiamızı öyle bir haykıralım ki dostlarımızın yüreği ferahlasın, düşmanlarımızın kalbi daralsın. Türküyle, Kürdüyle, Zazasıyla, Gakgoşuyla, Arabıyla, Arnavutu ile velhasıl 80 milyon tek millet ve bizi bölemeyecekler. Tek bayrak. Bayrağımızın rengi belli. Şehidimizin kanı. Hilal bağımsızlığımızın ifadesi, yıldız şehitlerimizin ta kendisi. Tek Vatan. 780 bin kilometre kare ile tek vatan. Vatanımızı bölemeyecekler, kim ki bölmeye teşebbüs ederse, işte F-16’larımızla, helikopterlerimizle, tanklarımız ve toplarımızla inlerine gireriz. Gabar’da girdik mi, Tandürek’te girdik mi, Cudide girdik mi, Kato’da girdik mi ve yetmedi ta kandile kadar gittik yetmeyecek daha da gideceğiz. Herkes haddini bilecek. Bu millete saldıranlar bunun bedelini ağır ödeyecekler bunu bilecekler. Fırat Kalkanı Harekatı bunun örneğidir. Ve inşallah durmak yok aynen yol devam. Türkiye Cumhuriyeti Devletinden başka devletimiz yok. Yok paralel devletmiş, yok şu devletmiş, bu devletmiş. Nerede Pensilvanya’da. Ne işin var orada. Hadi sıkıyorsa buraya gel. Arkana Amerika’yı almak suretiyle Pensilvanya’da durmanın sana kazandıracağı bir şey yok. Amerika da seni bir yere kadar taşır FETÖ bunu bilesin. Ondan sonra Amerika da seni kapıya koyacak kaçak delik arayacaksın. Sen kaçacaksın biz de seni kovalayacağız. İşte bu coşku, işte bu azim, işte bu kararlılık bizlerde olduğu sürece evellallah bu ülkenin, bu milletin sırtını kimse yere getiremeyecektir" diye konuştu.

"Afrin’deki teröristler teslim olmazsa orayı da başlarına yıkacağız"

Türkiye’nin terörle mücadele tarihi aynı zamanda siyasi, ekonomik ve bu bağımsızlık mücadelelerin de korunması tarihi olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Son 200 yıldır nerede bir terör hadisesi nerede bir kargaşa varsa değerli kardeşlerim nerede bir kaos varsa orada mutlaka bir takım güçlerin çıkarı, hesabı, tezgahı vardır. Koskoca bir balkan coğrafyasının Osmanlı’nın elinden çıkışı, fiili azınlıkların kışkırtılması sonucu önce asayiş sorunları, ardından büyük isyanlar ve nihayetinde dış güçlerin müdahalesi ile gerçekleşmiştir. Hele Balkan Savaşı dediğimiz felaket sırasında ordumuzun neredeyse tek bir kurşun atmadan İstanbul sınırlarına kadar gerilemesi tarihimizin en büyük utançlarından biridir. Çanakkale Savaşı sırasında milletimizin gösterdiği olağan üstü çabanın ve yaptığı fedakarlıkların gerisinde işte bu Balkan faciasından alınan ders hatta duyulan mahcubiyet vardır. Nitekim Gazi Mustafa Kemal, Çanakkale’de kendilerinden kat ve kat üstün düşman güçlerine karşı, hücum emri verdiğinde askerlerine Balkan utancını bir daha görmektense burada ölmeyi tercih edeceğini söylüyor. Biz şanlı ecdadımızın başarıları ile öğrendiğimiz kadar tarihimizden ders almasını da bilen bir milletiz. Son 200 yıldır yaşadıklarımız ve son 34 yıllık terörle mücadele geçmişimizden aldığımız dersle Suriye’de, Irak’ta sınırlarımız boyunca her yerde aktif bir politika izliyoruz. Ülkemize yönelik tehditleri artık karakollarımızın kapısında, şehirlerimizin caddelerinde, vatandaşlarımızın günlük hayatı içinde değil, doğrudan kaynağında tespit ve imha kararı aldık. Bu stratejiyi adım adım hayata geçirdik. Terör örgütünü ülkemizde eylem yapamaz hale getirince bu defa güney sınırlarımız boyunca bir terör koridoru oluşturma çabasıyla karşı karşıya kaldık. Fırat Kalkanı Harekatı ile bu koridoru tam ortasından tabiri caizse bıçakla keser gibi böldük, attık ve bir gece ansızın vurduk. Şimdi İdlip operasyonu ile bu koridorun batı kanadını çökertiyoruz. Afrin’deki teröristler teslim olmazsa orayı da başlarına yıkacağız bu böyle biline. Bize verilen sözler tutulmazsa kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz. Irak’a kadar, sınırlarımız boyunca tek bir terörist kalmayıncaya kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. Suriye’deki terör örgütün destekleyen sözüm ona müttefiklerimizi bir kez daha kendilerini test etmeye davet ediyorum. Suriye’de terör örgütüne ABD’nin gönderdiği silah sayısı 4 bin 900 tır. Bunları biz biliyoruz. Böyle müttefiklik olmaz. Böyle stratejik dayanışma olmaz. Sen gideceksin YPG’ye bu silahları vereceksin, ondan sonra da bize, biz sizinle stratejik ortağız diyeceksin. Ve 2 bin uçak dolusu silahı da derme çatma havaalanlarına indirerek örgüte teslim ettiğini biliyoruz. Artık kimse bize bu silahlar alandaki kuvvetlerimize lazım safsatasını tekrarlamasın. Karşımıza geçip, bu silahların Suriye’deki Amerikan askerleri için gönderildiğini söyleyen kişi asker başına 1 kamyon, 1 tır silah gerektiğini iddia ediyor demektir. Kimse bizim zekamızla alay etmesin. Bugüne kadar bize söylediği her şey yalan. Manipülasyon olanlara Suriye’de çözebileceğimiz sorun kalmamıştır. Yarın öbür gün bölgede hiç birimizin istemediği bir sıkıntı yaşanırsa, bilinsinki sebebi bu yalanlarla bizi oyalayanlardır. Teröristin üzerine üniforma giydirince, barındığı binanın tepesine de kendi ülkenizin bayrağını dikince hakikatler ortadan kalkmıyor" diye konuştu.

"Yılanla yatağa giren neticelerine katlanır"

Bölgeye getirilen binlerce tır ve uçak dolusu silahın bir kısmının karaborsada satılmaya, bir kısmı da Türkiye'ye karşı kullanılmaya başlandığına dikkat çeken Erdoğan, "Bunu biz Irak’ta yaşadık. Türkiye olarak hala ve tüm samimiyetimle bölge politikalarımızı ABD ile yürütmek istiyoruz. Ancak bu tek tarafından isteği ile olmaz. Yılanla yatağa giren neticelerine katlanır. Amerika kaldırıp, kandırıyor. Yılan çukuruna atmakta bu kadar ısrarcıysa kendi bilir. Biz kendi başımızın çaresine bakarız. Bir araya toplayıp ordu kurdukları sandıkları çapulcuları biz bir haftayı bulmaz nasıl darmadağın edeceğimizi görecekler. Dün Cerablus’tan Elbab’a olan hatta 3 bin DEAŞ’lıyı imha etmiştik, yarın gerekiyorsa 3 bin teröristi daha burada imha ederiz. Biz bu fitne çukurunu kapatmakta kararlıyız. Güneydoğu, doğuda kapattık mı, evelallah buralarda da kapatırız. Bu mücadele de karşımızda yer alacak olanlar dönüp kendilerine baksınlar. Çünkü biz bu ülkenin tek bir çakıl taşını, bu milletin tek bir evladını kimseye kaptıracak değiliz. FETÖ ile içer,den fethedemedikleri Türkiye’yi bu şekilde kuşatarak teslim alacaklarını sananlar varsa daha çok beklerler. Bu ülkede nasıl Fethi Sekin’ler, Ömer Halisdemirler bitmezse, Alparslanlar, Ertuğrullar, Fatihler, Yavuzlar, Gaziler de bitmeyecektir. Bunu bilsinler. Bizim kendi milletimiz, bölgedeki kardeşlerimiz ve dünyadaki tüm insanlar için gerçekten çok güzel, çok hakkaniyetli, kapsamlı hayallerimiz var. Gece gündüz çalışıyoruz" ifadelerini kullandı.

"İhracatımız 158 milyar dolara çıktı bu onları rahatsız ediyor"

Son yıllardaki istikrarsızlıklar, çatışmalar olmasa Türkiye’de sağladıkları büyük atılımların bölgedeki herkesin hayatına olumlu yansımaları başladığına değinen Erdoğan, "Irak’ta, Suriye’de, Kuzey Afrikanın tamamında, Orta Afrikada, Balkanlarda, Kafkasya’da öyle ümit verice gelişmeler yaşanıyordu ki, kardeşlerimiz adına çok büyük heyecan duyuyorduk. Göreve başladığımızda IMF’ye olan borcumuz 23,5 milyar dolardı ve 2013 bizim artık IMF’ye borcumuz kalmadı sıfırladık. IMF bizden borç istedi 5 milyar Avro. Merkez bankasında döviz rezervi 27,5 milyar dolardı, şimdi 120 milyar dolar. Nereden nereye geldik. 3’üncü çeyrekte büyümede dünyanın bir numarası olduk. Bunlar durup dururken olmadı. Çalış seninde olsun. Çalıştık oldu. Bölgeyi kana ve ateşe boğanlar, bizimle kardeşlerimizin irtibatını tamamen kesmek için terör dahil her yöntemi kullanıyor. Artık kendi silahlarımızı da yapar hale geldik. Artık silahlı insansız hava aracı yapar hale geldik. Tanklarımızı üretir hale geliyoruz. İşte bunlar birilerini rahatsız ediyor, yapacağız. Biz ileriye doğru yürümekten kararlıyız. En çok saldırı altında kaldığımız alanlar neydi ekonomi. Başarabildiler mi başaramadılar. Orada da onları çökerttik. İhracatımız 158 milyar dolara çıktı bu onları rahatsız ediyor. Neredeydik 36 milyar dolardaydık. 36 milyar dolar nere, 158 milyar dolar nere. Birileri bizim önümüzdeki kapıları kapatmaya çalıştıkça, Rabbim bize 10 ayrı yerde 10 ayrı kapı daha açıyor. Ülkemiz üzerindeki kurgular ve senaryoların çökmesi bu sayededir. Çalışkan ve becerikli bir milletimiz var. Bir ayağını Türkiye’de sabitleyip diğer ayağıyla dünyayı dolaşıyor" şeklinde konuştu.

Erdoğan'dan Bahçeli'ye teşekkür

Konuşmasını sürdüren Erdoğan, "Elazığ kalkınacak, güçlenecek, büyüyecek ki Türkiye’ye katkı versin. Türkiye büyüyecek güçlenecek ki Türk milletimize kalbini ve dualarını yöneten kardeşlerimize umut ışığı olabilsin. Bunun için 2019 çok önemli. AK Parti Teşkilatlarının çok iyi hazırlanması gerekiyor. Kongrelerimiz bu süreçte yeni bir nefes yeni bir heyecan, yeni bir enerji vesilesi olarak görüyoruz. Önümüzdeki yılın Kasım ayında Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği seçiminde de o derece güçlü moralli gireriz. MHP Genel Başkanı Sayın Bahçeli’ye, Cumhurbaşkanlığı seçiminde şahsımıza yönelik destekleme kararını açıklamış olması da şüphesiz bir dayanışın, bir milli mutabakatın ne denli güçlü oluştuğunun ifadesidir. Kardeşlerim bu vesile ile şahsım, partim ve milletim adına teşekkür ediyorum. Zira bu ümmetin birliği çok önemli. Birilerinin ülkemizin ve milletimizin geleceği ile ilgili karanlık senaryolar peşinde koştukları dönemde yapılan açıklama, yerli ve milli duruş sahiplerinin saflarını sıkıştırmaları durumundan önemli. Bu süreçte partili kardeşlerimizden ricam, birliğimizden, kardeşliğimizden en küçük bir taviz vermemelidir. Türkiyeyi sarsmak için önce AK Parti’yi sarsmaları gerektiğini bilenler şimdiden kolları sıvamış.Kendilerince birtakım aktörleri de saha sürmeye başlamışlar. Biz kendi işimize bakacağız, kendi hedeflerimize odaklanacağız. AK Parti olarak çalmadık kapı, sıkmadık el bırakmamak, girmedik gönül bırakmamak suretiyle, milletimize ne kadar çok gidersek o kadar iyi netice alırız. 15 yıldır bunu yaptık, 2019 yılı için de yapacağımız budur" diyerek sözlerini tamamladı.
Erdoğan, daha sonra helikopterle Bingöl'e geçti. 

Kamil Cankılıç - Yunus Özhanlı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya ALTSO’dan ALKÜ Araştırma Hastanesine yoğun bakım ünitesi Alanya Ticaret ve Sanayi Odası (ALTSO) Başkanı Eray Erdem, ALTSO öncülüğünde Alanya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne yapılacak olan yoğun bakım ünitesi için Antalya Valisi Hulusi Şahin ile protokol imzaladı. Protokol töreninde, Antalya İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Evren Ekingen ile Alanya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Yılmaz Güler de hazır bulundu. Protokol töreni sonrası açıklama yapan ALTSO Başkanı Erdem, Alanya ekonomisi için yapılan çalışmaların yanı sıra toplumu ilgilendiren sorunların çözümü için de çalıştıklarını ifade etti. “Sorumluluğumuzun farkındayız” Başkan Erdem, imzalanan protokolle ilgili açıklamalarında şunları ifade etti: “Alanya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne yapmayı taahhüt ettiğimiz, her yaştan insana hizmet edecek yoğun bakım ünitesi için Antalya Valimiz Sayın Hulusi Şahin ile protokol imzaladık. Başhekimimiz Doç. Dr. Yılmaz Güler ile Antalya İl Sağlık Müdürümüz Uzm. Dr. Evren Ekingen’in de yer aldığı protokol töreninde, yoğun bakım ünitesini hızlı bir şekilde hastanemize kazandıracağımızı ifade ettik. Odamız öncülüğünde çok sayıda hayırseverin de destek vereceği yoğun bakım ünitesi; hastanemizde oluşan yoğunluğu bir nebze olsun azaltıp, nitelikli sağlık hizmetine de büyük katkı sunacaktır. Alanya ekonomimiz için yaptığımız çalışmaların yanı sıra ALTSO olarak vatandaşlarımız için de sorumluluğumuzun farkındayız. Alanya’mız yararına yapılacak her çalışmaya, Alanya’mızı kalkındıracak her projede elimizi taşın altına koymaya devam edeceğiz.” Antalya Valisi Hulusi Şahin ise yoğun bakım ünitesinin yapımını üstlenen Başkan Erdem’e teşekkür ederek, “ALTSO Başkanımız Eray Erdem’e çok teşekkür ediyorum. İnşallah hızlı bir şekilde yoğun bakım ünitesini hastanemize kazandıracağız” dedi. Antalya İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Evren Ekingen ile Alanya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Yılmaz Güler de Başkan Erdem’e yoğun bakım ünitesi için teşekkür ettiler.
Çorum Dışişleri Bakanlığı Araştırma ve Güvenlik İşleri Genel Müdürü Fatma Ceren Yazgan: Dışişleri Bakanlığı Araştırma ve Güvenlik İşleri Genel Müdürü ve Büyükelçi Fatma Ceren Yazgan, “PKK’nın Türkiye içerisinde İçişleri Bakanlığına yönelik eylemi sonrasında Avrupa’da zemin kaybettiğini gördüm. Avrupa bunu kınadı. Bu nedenle terör örgütü listesinde kalmaya devam ediyor” dedi. Hitit Üniversitesi ve Terörizm ve Radikalleşme ile Mücadele Araştırma Merkezi tarafından düzenlenen “2. Terörizm ve Radikalleşme ile Mücadele ve Türkiye’nin PKK terörizmiyle Mücadelesi (1984-2024)” konulu kongreye davetli olarak katılan Dışişleri Bakanlığı Araştırma ve Güvenlik İşleri Genel Müdürü Fatma Ceren Yazgan, “Güvenlik Diplomasisinde ve Terörizmle Mücadelede Turnusol Kağıdı PKK” başlıklı bir sunum yaptı. "Bir örgütün varlığını devam ettirmesi için devletin gücü karşısında ancak uluslararası destekle var olabiliyor" Terörü onkolojik bir vaka olarak tanımlayan Yazgan, “Bünyemizde nasıl bir hücre bozulması olduğunda kanser oluyorsak bunun içeriden gelen genetik sebepleri var. Geçmişten gelen bazı atılmış adımlar, verilmiş kararlar var. Siz bunun içerisinde doğuyorsunuz. Siyasal şiddet terör bunun bir biçimi taktiksel bir davranış biçimi. Normal şiddetten farkı siyasi, kimlik gibi anlamlarla bütünleşmiş olması. Onkolojiyi anlamak için alt bilimler çalışıyor. Terör de böyle, siyaset bilimi çalışacak. Psikoloji çalışacak. Sosyal psikolojiyi çalışacak. Terörle mücadele değil ama terör çalışmaları uluslararası ilişkiler bölümlerinin altında kurulmuş. Neden uluslararası ilişkiler bölümlerinin altında terörizm kuruluyor, niye uluslararası ilişkiler bu bölümü üstleniyor. Çünkü bu bir konjonktür anlamakla ilgili. Uluslararası şiddetin katmanları var. Terör bunun bir yan ürünü. Toplum içinde şiddet ortaya çıkar sonra yok olur. Bir örgütün varlığını devam ettirmesi için devletin gücü karşısında ancak uluslararası destekle var olabiliyor. Toplumsal olarak ne kadar yanlış yaparsanız yapın kendi içinizde o iş bir şekilde bitiyor. İşin içine uluslararası konjektör girdiğinde o iş bitmiyor” ifadelerini kullandı. Terör kavramının tarihçesi hakkında da açıklamalarda bulunan Yazgan, “Bu bir ekosistem. Kökü var. Yaprağı var. Dalları var. İklimler içinde gelişiyor. Devletin akademiden beslenmesi gerekiyor. Akademinin devlete doğru söylemesi gerekiyor. Devletin kendine doğru söylemesi gerekiyor. Zor konuları konuşmamız gerekiyor. Her şeyi açıktan konuşmamız gerekiyor. Bazı konularda terör bizi izliyor. Terörist rasyonel bir aktör. Belli bir plan ve strateji kuruyor. İzleyicisi sadece terör ve korku oluşturmak isteyen katmanlı bir izleyici grubu. Destek almak istediği bir grup var” dedi. “PKK’nın uluslararası yapılanması 1999 yılında gün yüzüne çıktı” “PKK neden turnusol kağıdı” diye soran Büyükelçi Yazgan, “Terörist başı Öcalan’ın yakalandığı dönemki rotayı düşünelim. Suriye’den çıkarıldı. Bir süre çeşitli ülkeleri dolaştı. SSCB döneminde destek aldığı yerlerde bulunmasına izin verilmedi. Roma’da aylarca kaldı. İtalya Türkiye’nin NATO müttefiki. AB tarafından terör örgütü listesinde olan birisi nasıl orada oturur. Bunun sırrı geçmişe dayanıyor. Neden İtalya, oradaki ilişkileri neydi? Kenya’da yakalandı, Yunan büyükelçiliğinde. O yakalandıktan sonra çeşitli ülkelerde teröristler kendini yaktı. Ortalığı birbirine kattılar. Birden bire PKK’nın uluslararası yapılanması 1999 yılında gün yüzüne çıktı. Bundan sonra Türkiye-Yunanistan bir diyalog geliştirdi. 2000’li yıllarda yasaklama kararı geldi. Almaya ve İsveç’te yasaklamalar oldu. Mesele yasaklama veya listelemede de değil. Madem listelendi, bugüne nasıl geldi? Burada olay güç dengelerini kim nasıl kullanıyor? Bütün ülkeler kendi çıkarını, kamu güvenliğini düşünür. Türkiye’de bunu yapıyor. PKK. 1994 yılında Avusturya’da ofisini açtı. PKK, neden AB tarafından listelendi? Çünkü 11 Eylül oldu. Genel farkındalık, güvenlik tehdidi ve Türkiye ile güvenlik işbirliği ihtiyacı arttı. Suriye’den nasıl çıktı. Kenya’da nasıl çıktı. İstihbarat işbirliği vardı. İstihbarat işbirliğinden o istihbaratı verenlerin bugün Suriye’de PKK’yı, YPG’yi desteklediği döneme nasıl geldik” diye konuştu. “Terör örgütü Türkiye’de yapamadıklarını, asla yapamayacaklarını, yurt dışında yapıyor” Terör örgütünün Türkiye’de yapamadıklarını, yurt dışında yaptığına dikkat çeken Yazgan, “Türkiye’yi hedef alan bütün terör örgütlerinin hiçbirinin merkez karar verici kadroları, merkez finans, propaganda örgütsel organları Türdkiye içinde değil. Hepsi yurt dışında. DEAŞ’a bakın, yurt dışında Türkiye’yi hedef alıyor. Türkiye, kendi içinde terörle mücadelede sahada çok başarılı bir ülke. Sahadaki başarılarla biz yurt dışında PKK’nın varlığını neden sonlandıramıyoruza gelince bir PKK 50 senelik bir terör örgütü. İsveç’te PKK’nın beslendiği Kürtçülük olarak adlandırılan ideolojinin geçmişine baktığınız zaman 1950’lere iniyorsunuz. PKK kendisinden başka bir Kürt varlığına kimliğine izin verir mi asla izin vermez? PKK, kendisinden başka bir kimliğe izin vermez. Suriye’de son dönemde izliyoruz, PKK, KDP’ye saldırıyor. İzin vermiyor. Aynı şeyi İsveç’te de yaptı. PKK’yı konuşuyorsak uluslararası arenada kimlerle eklemlendiğine bakabilirsiniz” şeklinde konuştu. “PKK’nın Türkiye Cumhuriyetinin temel ilkelerine düşman” PKK’nın Türkiye Cumhuriyetinin temel ilkelerine düşman olduğunu vurgulayan Yazgan, “Bir örgüt varolmak için eylem yapmak zorunda. Eylem yapmayan terörist ne olur, emekli olmuyor bunlar. Avrupa’ya gidiyor, haraç toplamazsa, uyuşturucu ticareti yapmazsa para kazanamaz. FETÖ’nün düzeneği ile farklı mı, değil. Aşağı yukarı aynı şeyi yapıyorlar. Bütün terör örgütleri aynı şeyi yapıyor. O ülkeler önlem alıyor. Terörün finansmanı ile mücadelede ne zaman önemli hale geldi terör örgütleri havale sistemini kullanmaya başladığı zaman. Bunun üzerine devletler bunun üzerine gitmeye başladı. Bunu sadece DEAŞ kullanmıyor PKK’da kullanıyor. Bir örgüt paramator alıp, bunu Suriye’de birleştirip paramotorla Hatay’a gelmeye kalkıştı. Sonra yakalandılar. Nerden geldi o paramotorlar? Örgütler uluslararası teknolojiyi ediyorlar. Avrupa Birliği’nin merkezinde Brüksel’de üç tane televizyonu olan kaç terör örgütü var. Birisi 7-8 dilde haber yapabiliyor. Nerede? Hollanda da. Avrupa Birliği içerisinde bunlar. Dolaysıyla bu ülkeler kendi kabul ettikleri terör tanımı içerisinde terörün finansmanı konusunda kararlar alıyorlar. Mahkeme kararları mevcut. Hiçbir şey yapmıyorlar değil, PKK’ya da yapıyorlar. Ama PKK onların önceliği olmuyor. Orda eylem yapmıyorlar. Orada kamu düzenini, istihbaratı, halkı rahatsız edecek eylem yapmıyorlar. Ne zaman yaparsa o zaman onlara karşı tedbir ve kontrol altına alma başlıyor. Sonra rahat duruyorlar” ifadelerini kullandı. “PKK’nın amacı Avrupa’dan çıkmak değil” PKK’nın amacının Avrupa’dan çıkmak olmadığının altını çizen Yazgan, “Aslında Avrupa’nın bir PKK problemi var. Belçika’daki son olaylar mesela. Belçika’da olaylar olduğunda herkes tepkisini belirtti ve ’PKK terör örgütü’ dedi. Baktıklarında birincisi bu işi tetikleyenin Suriyeli PKK olduğunu gördüler. İki, oradaki yapıyı kontrol eden PKK’lılar Almanya’da adam örgütleyip otobüslerle geldiler. Kimi hedef aldılar, oradaki Türk kökenli Belçika vatandaşlarını hedef aldı. İç huzur konusunda ciddi bir tehdit olarak varlar. Bunu kullanıyorlar. Yerel belediyelerde bunu kullanıyor. Avrupa’da 350 tane örgütsel yapısı var. Ama sadece Avrupa’da yoklar. Örgüt Avrupa’da siyasi lobi, finansman, propaganda yapıyorlar. Türkiye Cumhuriyeti üzerinde algı kurmak için varlar. Eğer dünyada terör tehdidi artarsa o ülkelerin siyasi kadroları bu tehdit karşısında seçmenlerinden gelen talep üzerine hassaslaşırlarsa o hassasiyet, güvenlik bürokrasine sokağa yansırsa PKK’ya karşı önlemler, yasalar işliyor. Bazı ülkelerde terörle mücadele yasası yoktu. Bugün bazı Avrupa ülkeleri Hamas’ı terör örgütü olarak kabul ediyor. Sokak’ta çok ciddi önlem alınmaya başlıyor. Kendi tehdit algıları arttığı zaman demokratik ülkeler genel uygulama yaparsa PKK’de etkileniyor” dedi. “Terörle mücadelemiz devam edecek” Genel konjoktürde güçler dengesi değişiminin örgütü de etkilediğini anlatan Yazgan, “PKK’nın yüzde 25’i Suriyeli diyebiliriz. Bu sayı muhtemelen arttı. Filistin olaylarından sonra örgüt elebaşları açıklama yapıyor. Ulus devlet fikrinden vazgeçin. Biz olsak Filistinlilerin yerinde ulus devlet fikrinden vazgeçeriz diyorlar. Örgüt ulus devlet fikrinden vazgeçiyor, bunlara ne istediği sorulduğunda nasıl bir şeyse biz dört parçalı demokratik konfederasyon istiyoruz diyorlar. PKK’nın Türkiye içerisinde İçişleri Bakanlığına yönelik eylemi sonrasında Avrupa’da zemin kaybettiğini gördüm. Avrupa bunu kınadı. Bu nedenle terör örgütü listesinde kalmaya devam ediyor. PKK, kendisini bir meşru müdafaa örgütü olarak konumlandırmaya çalışıyor. O kadar dallanıp budaklandı ki kendi içlerinde bu uluslararası konjonktürde parçalı biryere doğru gidiyorlar. Burada önemli olan Türkiye’nin terörle mücadelesinde tutarlı, meşruiyet zemini asla kaybetmeyen hukuk kuralları içinde uluslararası dengeleri iyi koruyarak kendi işini hatasız yaparak yoluna devam etmesi gerekiyor. Bu mücadele devam edecek. Bu mücadeleyi ne kadar iyi yaparsak o bilgiyi ne kadar iyi yönetirsek, bilgiyi yönetirken derdimizi de anlatmamız gerekiyor. Örgütün Türkiye’ye karşı kullandığı aparatların ve yapının bulunduğu ülkeler Doğu’da, Güneyimizde, Batı’da mevcut. Bu imkanlara sahip PKK tek bir örgüt değil. DHKP-C yine aynı. Biz işimizi iyi yaparsak devlet olarak adalet sistemimiz, cezaevlerinde radikalleşme sadece DEAŞ’a özgü mü değil. Güneydoğu’da niye kız çocukları örgüt tarafından kolay devşirildi. Bunun sosyoljik, eğitim sistemiyle bir yanıtı var. Terörle mücadelede sadece güvenlik güçlerinin konusu değil. Terörle mücadele onkolojik kavramlar hepimizi ilgilendiriyor. Herkes işini iyi yaparsa bizim bu mücadeleyi uzun dönemde değil kısa dönemde kazanma imkânımız var. Bizim dostumuz kim düşmanımız kim bunu bilelim. Kime neyi ne zaman söyleyeceğimizi de bilelim. Bu konuyu biz çözeceğiz. Bize başkası yardım etmeyecek. Terörün kolu bacağı dışarda olmakla beraber çözüm yeri her zaman ülkenin içi” sözleriyle konuşmasını sürdü.
Düzce Ringe Türkiye şampiyonu olmak için çıktılar Gençlik ve Spor Bakanlığı, Türkiye Okul Sporları Federasyonu ve Düzce Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü organizasyonu ile düzenlenen Okul Sporları Türkiye Boks Şampiyonası nefes kesti. Okullu boksörler Türkiye şampiyonu olmak için yumruk salladı. Gençlik ve Spor Bakanlığı, Okul Sporları federasyonu ve Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü organizasyonu ile düzenlenen Okul Sporları T Gençler A grubu Türkiye Boks Şampiyonası, yapıldı. Şampiyonaya 54 şehirden 500 sporcu 4 gün boyunca kıyasıya mücadele etti. Turnuvanın son günüde yapılan final mücadeleleri ile nefes kesti. Okullu boksörler Türkiye Şampiyonu olmak için ringe çıkarken boksörlerin mücadelesi nefesleri kesti. Düzce Valisi Selçuk Aslan’ında izlediği final müsabakalarında şampiyon olan erkek ve kadın boksörlerin madalyalarını ve kupalarını da verdi. Madalya töreni sonrası konuşan Düzce Valisi Selçuk Aslan, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim” sözlerini vurgulayarak yaptığı konuşmasında şunları söyledi: “Türkiye Cumhuriyeti’nin en genç vilayeti olan Düzce’de sizleri misafir etmekten mutluluk duyuyoruz. Okul sporları branşında yaklaşık 4 gündür boks müsabakaları yapılıyor. 54 farklı vilayetten 500 sporcu Düzce’de. İnşallah aranızdan büyük hedeflerle büyük umutlarla önemli yerlere kendisini taşıyacak kardeşlerimiz olacak. Büyük Atatürk’ün sözünü hatırlatmak istiyorum. Ben sporcunun zeki çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim, spor disiplin işidir, spor kondisyon işidir, ama hepsinden ötesi ahlak işidir.” İl Gençlik ve Spor Müdürü İsa Yazıcı ise turnuva hakkında bilgiler vererek, “Şampiyonada dereceye giren sporcularımız gelecekte şanlı bayrağımızı ulusal arenalarda temsil edecek. Bakanlığımızın Okul Sporları kapsamında Boks A grubu gençlerin Türkiye şampiyonası Düzce’mizde yapılıyor. 54 vilayetten 500 sporcu mücadele ediyor. Bugün final müsabakaları yapılıyor. Bu şampiyonada dereceye giren gençlerimiz gelecekte şanlı bayrağımızı ulusal ve uluslararası müsabakalarda temsil edecek" dedi.
Ankara Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kuveyt Emiri es-Sabah’ı resmi törenle karşıladı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kuveyt Emiri Meşal el-Ahmed el-Cabir es-Sabah’ı resmi törenle karşıladı. Konuk Kuveyt Emiri Meşal el-Ahmed el-Cabir es-Sabah’ın içinde bulunduğu makam aracını Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin önündeki caddede karşılayan süvariler, es Sabah’a protokol kapısına kadar eşlik etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, es Sabah’ı Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin ana giriş kapısında karşıladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Es Sabah’ın tören alanındaki yerlerini almalarının ardından, 21 pare top atışı eşliğinde iki ülkenin milli marşları çalındı. Es Sabah, Muhafız Alayı Tören Kıtası’nı ’Merhaba Asker’ diyerek selamladı. Törende, tarihte kurulan 16 Türk Devletini temsil eden bayraklar ve askerler de yer aldı. Heyetlerini birbirine takdim eden Erdoğan ve Es Sabah merdivenlerde Türkiye ve Kuveyt bayrakları önünde gazetecilere poz verdi. Baş başa görüşmeye geçen Erdoğan ve Es Sabah, ikili ve heyetlerarası gerçekleştirecekleri görüşmelerin ardından Devlet Nişanı Tevcih ve Anlaşmaların İmza Töreni’ne katılacak. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanı Metin Kıratlı, Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün, Cumhurbaşkanı Güvenlik ve Dış Politika Başdanışmanı Akif Çağatay Kılıç ile Ankara Valisi Vasip Şahin de yer aldı.
İzmir Stanimir Stoilov: “Agresif ve hücum oyunu için çalışmalar yaptık” Göztepe Teknik Direktörü Stanimir Stoilov, “Geldiğimizde ilk olarak oyun tarzımızı değiştirdik ve Daha atak, daha agresif bir oyun oynamaya çalıştık. Bununla ilgili oyuncularımızla çalışmalar yaptık” dedi. Trendyol 1. Lig’de şampiyon olarak Süper Lig’e çıkan Göztepe’de Teknik Direktör Stanimir Stoilov, Urla Adnan Süvari Tesisleri’nde basın mensuplarıyla bir araya geldi. Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Bulgar teknik adam, şampiyonluğa ve takımdaki yapıya dair önemli açıklamalarda bulundu. Göztepe’ye göreve geldiğini stadın yarı yarıya dolduğunu dile getiren Stoilov, "Bunu bizim kesinlikle tam olarak doldurmamız ve kapalı gişe oynatmamız gerekiyordu. Futbol tarzımızı biraz değiştirdik. Daha atak, daha agresif bir oyun oynamak istedik ve bununla ilgili de oyuncularımızla çalışmalar yaptık ve oyuncularımız ne istediğimizi çok iyi bir şekilde anladılar ve son 10 maçı da taraftarlarımızla kapalı gişe oynadık stadımızda" dedi. “Futbolda zor günler var” Taraftarlara verdiği destekten dolayı teşekkür eden Stoilov, “Futbolda zor günler de var, Onların her zaman bizim yanımızda olacağına inanıyorum. Futbolda ne yapmayı biliyorsanız, aklınızda bir şeyler varsa istediklerinizi gerçekleştirmek daha kolaydır. Benim de zaten geldiğimde aklımda bir plan vardı. Daha önce çalıştığım kulüplerde de planım hazırdı ve planımın üzerine çalışmaları gerçekleştirdim daha sonra da başarı geldi” diye konuştu. İlk geldiğinde taraftarları ve kulüp yapısını göründe Süper Lig’e yükselmenin zor olmayacağını düşündüğünü aktaran Stoilov, "İnsanlar bu ligin ne kadar zor olduğunu hatta Süper Lig’den daha zor olduğunu söylese de biz Süper Lig’e yükselmeyi güzel bir şekilde başardık. Şimdi sıkı bir şekilde çalışmaya devam edeceğiz." dedi. “Yolumuza her gün güçlenerek devam ettik” Kazanmayı sevdiğini ifade eden söyleyen Stoilov, sözlerini şöyle noktaladı: "Benim için beraberlik hiçbir zaman iyi bir sonuç olmadı. Bunu oyuncularıma da aynı şekilde hiçbir zaman kabul edilmeyeceğini ilettim. Oyuncularım da zaten bu dediğim şeylere sahip, bunu kalbinde hisseden oyuncular. Zaten onların da desteğiyle bir birlik olduk ve bununla beraber iyi sonuçlar gelmeye başladı ve bu sonuçlarla beraber yolumuza her gün güçlenerek devam ettik. Dediğim gibi benim hoca olarak en önemlisi oyuncularıma her gün daha iyi olmaları için zorlamamdı. Çünkü ben onlar geliştiği zaman iyi olurum ama gelişmezlerse iyi olmam."