GÜNDEM - 15 Temmuz 2021 Perşembe 18:22

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan 15 Temmuz mesajları!

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan 15 Temmuz mesajları!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Millete silah çekenin, milletin kanını dökenin, milletin bayrağına ve ezanına göz dikenin, milletin geleceğini karartmaya kalkanın affı da olmaz müsamahası da olmaz" dedi.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü Anma Programı ile Demokrasi Müzesi Açılış Töreni’ne katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin tarihi boyunca pek çok saldırıya ve tuzağa maruz kaldığını belirterek, "Böylesine büyük mücadele müktesebatına sahip bu millet, gerektiğinde düşmanlarını affetmesini gerektiğini de yeni ittifaklar kurmayı da bilir ama asla affetmeyeceği bir şey varsa; kendi içinden çıkan hainlerin yaptığı ihanetlerdir. Bu millet ihaneti affetmez, haini de affetmez, hainlerin arakasında duranları da affetmez. Güya kendi aklınca onları kullanarak siyasi çıkar devşirmeye kalkanları da affetmez. Ne olursa olsun, FETÖ'nün son ferdi de etkisiz hale getirilene, cezasını çekene, ülkenin ve milletin kazan defterinden düşürülene kadar mücadelemiz sürecektir. Bir kez daha altını çizerek ifade ediyorum. Millete silah çekenin, milletin kanını dökenin, milletin bayrağına ve ezanına göz dikenin, milletin geleceğini karartmaya kalkanın affı da olmaz müsamahası da olmaz. Devleti karanlık mahfilerin eline sunmak için uğraşanların affı da müsamahası olmaz" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan 15 Temmuz mesajları!

"Gerekirse kan kusar kızılcık şerbeti içtik deriz" diyen Erdoğan, "Ülkemizi ve milletimizi böyle bir ayıbın içine sokmayız. Kim dışarıda veya içeride FETÖ-PKK ve diğer terör örgütleriyle ilgili hak hukuk adalet edebiyatı yapıyorsa bilin ki kafasının arkasında karanlık bir amaç vardır. Bize nasihat çeken var, o nasihati kendinize saklayın biz ne yaptığımızı ne yapacağımızı gayet iyi biliyoruz. 5. yıl dönümünde şehit yakınlarımız, gazilerimizin ve milletimizin huzurunda bu kararlığımızı bir kez daha ifade ediyoruz" ifadelerini kullandı.

En kısa zamanda vatandaşlara 15 Temmuz Müzesi'ni ziyaret etmeleri tavsiyesinde bulunan Erdoğan, Kıbrıs'a geniş bir katılımla gidileceğini aktardı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşması öncesinde saygı duruşu yapılması ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından Millet Camii İmam Hatibi Adem Kemaneci Kur’an-ı Kerim okudu. Erdoğan’ın konuşmasının ardından Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş dua etti. Vatandaşlara günün anısına PTT tarafından bastırılan ve üzerinde “Türkiye Geçilmez” ifadesinin yer aldığı pullar hediye edildi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Şehadete yürümek için bir an bile tereddüt etmeyecektim”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Allah şahittir, milletim de emin olsun ki, eğer o gece darbeciler Marmaris’te veya İstanbul’da Atatürk Havalimanı’nda karşımıza dikilselerdi şehadete yürümek için bir an bile tereddüt etmeyecektim. Rabbimiz bize bu makamı nasip etmediğine göre bu dünyada yapmamız gereken işler, yerine getirmemiz gereken vazifeler var demektir” dedi.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü Anma Programı ile Demokrasi Müzesi Açılış Töreni’ne katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “FETÖ’nün son ferdi de etkisiz haline getirilene, cezasını çekene, ülkenin ve milletin kazan defterinden düşürülene kadar mücadelemiz sürecek” açıklamasında bulundu.

Önce Demokrasi Müzesi’nin açılışını yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra da 15 Temmuz Anıtı’na eşi Emine Erdoğan ile birlikte çiçek bıraktı, dua etti. Erdoğan ve beraberindeki davetliler daha sonra tören alanında düzenlenen ve çok sayıda vatandaşın katıldığı 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü Anma Programı’na katıldı.

Kürsüye eşi Emine Erdoğan ile birlikte çıkan Cumhurbaşkanı Erdoğan, tören alanında çalan “vatanına göz dikeni ez oğlum” isimli şarkıyı dinledi. Tören alanında toplanan vatandaşlarda ellerindeki Türk Bayrakları ile şarkıya eşlik etti.

“Tüm tehditlere karşı teyakkuz halinde olmayı sürdüreceğiz”

“15 Temmuz gecesi FETÖ’cü hainlerin kurşunları ve bombaları altında son nefesini veren 251 şehidimize Allah’tan rahmet yakınlarına başsağlığı diliyorum, aynı gece yaralanarak gazi olan kardeşlerime sağlık ve afiyet diliyorum” ifadeleri ile konuşmasına başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, açılışı yapılan müze hakkında bilgi verdi.

Demokrasi Müzesini milletin hizmetine sunarak Türkiye’de demokrasi, hak, özgürlük, adalet mücadelesinin kolay kazanılmadığını tüm dünyaya göstermek istediklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Müzemizde 15 Temmuz hadisesi; Türkiye ve dünyada darbeler, bir mermi tehdidi, karanlığa atılmak, en uzun gece, iz bırakanlar, sala, şehitlere saygı, demokrasi nöbetleri başlıkları altında 8 farklı tema ile 8 ayrı salonda anlatılıyor. Müzemizde 15 Temmuz gecesi milletimizin sergilediği o direniş ve ertesi gün aydınlık Türkiye’ye nasıl ulaşıldığı dijital teknolojiler yardımı ile ziyaretçilere gösterilecek. Müzemiz salonları ve diğer üniteleri ile bu büyük mücadelenin sembol mekanlarından birisi olacak. Yaklaşık 66 bin metrekarelik müze bölümü, 57 metreye 75 metrelik elips kubbesi, açık hava vadili 93 bin metrekarelik peyzaj alanı, 809 araçlık otoparkı ile bu eser inşallah şehitlerimizin hatırasını hep yaşatacak. Kubbe bölümü dışında tamamının yerin altında bulunması ve dünyada ilk defa tüm kapalı alanların salgın tehdidine karşı ozon teknoloji ile temizleniyor olması da müzemizin diğer özellikleridir. Müzenin tasarlanmasında ve inşasında emeği geçen tüm kurumlarımızı, mimarından mühendisine, işçisine herkesi tebrik ediyorum. Rabbimden bir daha milletimizi 15 Temmuz gibi imtihanlara maruz bırakmamasını diliyorum. Türkiye’nin benzer ihanetlere uğramaması için FETÖ başta olmak üzere tüm terör örgütlerine, gizli açık her türlü fitne fesat odaklarına, varlığımıza ve birliğimize kast eden tüm tehditlere karşı teyakkuz halinde olmayı sürdüreceğiz” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan 15 Temmuz mesajları!

“Bu dönemin amacı Türkiye’ye diz çöktürmek, Türk milletini esir etmekti”

15 Temmuz’un ardından 27 gün süreyle 81 vilayetin tamamında 24 saat kesintisiz sürdürdüğü demokrasi nöbetlerine katılan vatandaşlara teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu nöbetler ülkemizin istiklaline ve istikbaline göz dikenlere ‘topunuz birden gelin’ diyerek meydan okuduğumuz bir başka destan olmuştur. İhanet nöbetini FETÖ’nün bırakıp PKK’nın devraldığı, onun bırakıp DEAŞ’ın devreye girdiği, onların yetmediği yerde başkalarının sahne aldığı bu dönemin amacı Türkiye’ye diz çöktürmek, Türk milletini esir etmekti. Bu ihanet zincirinde her şeyi düşünen, her şeyi inceden inceye planlayanlar, tek bir şeyi hesaba katmamışlardır, bu büyük oyunu kuranlar Türk milletinin ülkesini ve devletini canı pahasına koruyacağını, en modern savaş araçlarının karşısında göğsünü siper ederek ezanına, bayrağına, Meclis’ine, Cumhurbaşkanına sahip çıkacağını hesap etmemişlerdi. Bir şeyi daha hesap etmemişlerdi, o da, Rabbimiz öyle buyuruyor, hesapların üstünde Allah’ın da bir hesabı vardır. İşte Allah’ın hesabı bütün hesapların üstündeydi. O hesabı bunlar hiç düşünmemişlerdi. TSK’nın, FETÖ’nün veya kendini onun sahibi zannedenlerin değil, Türk milletinin ordusu olduğunu düşünememişlerdi. Bizim milletimiz tarih boyunca sayısız defa ‘her şey bitti’ denildiği anda adeta küllerinden doğarak çok daha büyük atılımlar içine girmiş bir millettir. Hamdolsun 15 Temmuz gecesi aynı dirayeti, aynı azmi, aynı cesareti bir kez daha göstermiştir. Hem de öyle göstermiştir ki, tüm dünyanın ağzı açık kalmıştır. O gece şehitler tepesini boş bırakmamak için sokaklara çıkan, darbecileri önüne katıp kovalayan kahramanlarımız sayesinde Türkiye’nin geçilmez olduğu bir kez daha görülmüştür. Elbette her büyük mücadele gibi burada da kayıplarımız oldu. FETÖ’cü alçaklar tarafından şehit edilen 251 kardeşimizin her birinin hikayesi tek başına bu millete asırlarca ilham verecek ayrıntılarla dolu. Bunlardan bir tanesi de Ömer Halis Demir kardeşimizdi, kendi yakın çalışma arkadaşlarımdan Erol Olçok bunlardan bir tanesiydi, Prof. Dr. İlhan Varank bunlardan bir tanesiydi. Pek çok şehitlerimiz oldu. Çeşitli vesilelerle bizzat tanıştığımız, görüştüğümüz kardeşlerimizden şehitlik makamına uğurladıklarımız var. Hemen şu karşımızdaki cadde üzerinde birçok şehitlerimiz oldu. Tek bir damlası bile boşa akmayan bu kanları vatan topraklarına vurduğumuz yeni istiklal mühürleri olarak görüyoruz” ifadelerini kullandı.

“Şehadete yürümek için bir an bile tereddüt etmeyecektim”

İstiklal Marşı’ndan bir dörtlük okuyan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Allah şahittir, milletim de emin olsun ki, eğer o gece darbeciler Marmaris’te veya İstanbul’da Atatürk Havalimanı’nda karşımıza dikilselerdi şehadete yürümek için bir an bile tereddüt etmeyecektim. Çünkü havalimanındaki onbinler oraya şehadet için gelmişlerdi. Hiçbir tereddütleri olmadığını gözlerimle görmüş ve o anı yaşıyor gibiyim. Nasıl o gece TBMM’ye ulaşabilen milletvekillerimiz ‘öleceğiz ama burayı terk etmeyeceğiz’ demişlerse, nasıl Genelkurmay ve Meclis’in önünde, Külliye’nin etrafında, Ankara Emniyet Müdürlüğü önünde, İstanbul’da 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nde, Üsküdar’da, Saraçhane’de onbinlerce vatandaşımız adeta şehadet sırasına girmişse, nasıl ülkemizin dört bir yanında milyonlarca yürek aynı gaye ile harekete geçmişse, nasıl dünyanın dört bir yanında yüzlerce milyon kalp ülkemiz için duaya durmuşsa, nasıl henüz bıyıkları terlememiş delikanlılardan pir-i fanilik mertebesine ulaşmış büyüklerimize kadar bir millet topyekun kıyama kalkmışsa biz de aynı hissiyat içindeydik. ‘Şehitler ölmez’ ifadesi bizim için kuru bir slogan değil, uğruna her şeyimizi feda edebileceğimiz bir inanç akidesidir. Per şey gibi şehitlik de nasip işidir. 15 Temmuz gecesi bu şerefe nail olan kardeşlerimize gıpta ile bakıyoruz, ne mutlu size, ne mutlu eşlerinize, annelerinize, babalarınıza, evlatlarınıza. Ne mutlu size ki, sevgililer sevgilisine komşu oldunuz, ne mutlu size ki, geriden gelecek olanları cennette karşılayacaksınız. Onları her hatırlayışımızla geride bıraktıkları emanetleri ile her karşılaşmamızda, gazilerimiz ile her bir araya gelişimizde aynı duyguyu tekrar tekrar yaşıyoruz. Rabbimiz bize bu makamı nasip etmediğine göre bu dünyada yapmamız gereken işler, yerine getirmemiz gereken vazifeler var demektir. Bu anlayışla ve şehitlerimize layık olabilmek için, onların uğruna canlarını feda ettikleri ülkemizi güçlendirmek, büyütmek, geliştirmek, vatanımızın bütünlüğünü korumak, milletimizin aydınlık ve müreffeh geleceğini inşa etmek gayesiyle gece gündüz çalışıyoruz, çalışacağız. İnşallah büyük ve güçlü Türkiye hedefine ulaşana kadar da durup dinlenmeden mücadeleyi sürdüreceğiz. Allah’ın yardımı ve milletimizin desteği ile önümüze çıkartılan engelleri birer birer aşarak, tuzakları birer birer bozarak hedeflerimize doğru yürüyoruz. Kritik yol ayrımlarının çoğunu geride bıraktık. Şimdi önümüzde 2023 hedeflerimize Cumhur İttifakı olarak o bütünleştirdiğimiz son bir eşik var, onu da aştığımızda ülke ve millet olarak yeni bir döneme giriyoruz. Türkiye’yi bu seviyeye getirdiğimizde şehitlerimize layık olabilmenin sevincine ve huzuruna kavuşmuş olacağız” dedi.

“Bu millet ihaneti affetmez, haini de affetmez, hainlerin arkasında duranları da affetmez”

Türkiye’nin tarihi boyunca pek çok saldırıya, pek çok tuzağa maruz kaldığını, Türk milleti için vatanı korumanın, hakkını almak gayesiyle mücadele etmenin, bu uğurda şehitler vermenin adeta ekmek yemek, su içmek kadar tabi şeyler olduğunu belirten Erdoğan, böylesine büyük bir mücadele müktesebatına sahip bir milletin gerektiğinde düşmanını affetmesini de, gerektiğinde yeni ittifaklar kurmasını da bildiğini söyleyerek, “Ama bu milletin asla affetmeyeceği bir şey varsa, o da kendi içinden çıkan hainlerin yaptığı ihanetlerdir. Bu millet ihaneti affetmez, haini de affetmez, hainlerin arkasında duranları da affetmez. Güya kendi akılınca onları kullanarak siyasi çıkar devşirmeye çalışan mülevvesleri de affetmez. Bunun için diyoruz ki, ne olursa olsun FETÖ’nün son ferdi de etkisiz haline getirilene, cezasını çekene, ülkenin ve milletin kazan defterinden düşürülene kadar mücadelemiz sürecek” diye konuştu.

Programa Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yanı sıra eşi Emine Erdoğan, TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici, AK Parti Genel Başkanvekili Binali Yıldırım, Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, kuvvet komutanları, yüksek yargı başkanları gaziler ve şehit yakınları ile çok sayıda vatandaş katıldı.
Törene katılan vatandaşlara PTT tarafından 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü dolayısıyla basılan üzerinde Türkiye Geçilmez yazılı pullar hediye edildi.

Hülya Keklik - Derya Yetim

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul İstanbul’da “Daltonlar” suç örgütüne yönelik “Mahzen-37” operasyonları: 14 şüpheli yakalandı İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, İstanbul’un Kağıthane Esenyurt, Beylikdüzü, Başakşehir, Bahçelievler, Küçükçekmece ve Beşiktaş ilçelerinde “Daltonlar” suç örgütüne yönelik düzenlenen “Mahzen-37” operasyonlarında 14 şüphelinin yakalandığını açıkladı. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın paylaştığı bilgilere göre, İstanbul’un Kağıthane Esenyurt, Beylikdüzü, Başakşehir, Bahçelievler, Küçükçekmece ve Beşiktaş ilçelerinde elebaşılığını yurt dışı firar olan Beratcan Gökdemir’in yaptığı Daltonlar organize suç örgütüne yönelik operasyon düzenlendi. Emniyet Genel Müdürlüğü KOM Başkanlığı ve İstihbarat Başkanlığı koordinesinde İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce gerçekleştirilen operasyonlarda yakalanan şüphelinin; Esenyurt ilçesinde 31.03.2024-05.04.2024 tarihleri arasında M.O.S., B.T. ve C.T. isimli 3 ayrı iş yerinin kurşunlanması eylemlerini gerçekleştirdikleri, Beylikdüzü ilçesinde 31.03.2024 tarihinde E.B.G.R. isimli iş yerinin kurşunlanması eylemini yaptıkları, Başakşehir ilçesinde 02.04.2024 tarihinde B.S. isimli iş yerine el bombası atılması ve 14.04.2024 tarihinde iş yerinin kurşunlanması eylemlerini gerçekleştirdikleri, Bahçelievler ilçesinde 04.04.2024 tarihinde P. ve C.C. isimli iş yerlerinin, 16.04.2024 ve 19.04.2024 tarihilerinde S.G.L. ve İ.P isimli işyerlerinin kurşunlanması eylemlerini gerçekleştirdikleri, Küçükçekmece ilçesinde 22.04.2024 tarihinde 80. Yıl Parkı’nda kurşunlama eylemini yaptıkları, Bakırköy ilçesinde 16.04.2024 ve 25.04.2024 tarihlerinde G.B. isimli kuyumcunun kurşunlanması eylemlerini gerçekleştirdikleri, Esenyurt ve Avcılar ilçelerinde 08.04.2024 ile 13.04.2024 tarihlerinde meydana gelen 4 adet ikamet ve iş yeri kurşunlama eylemini yaptıkları, Beşiktaş ilçesinde 05.04.2024 ile 11.04.2024 tarihlerinde 2 ayrı kasten öldürmeye teşebbüs eylemini yaptıkları ve Esenyurt ilçesinde 12.04.2024 tarihinde kişiyi hürriyetinden yoksun kılma eylemini yaptıkları tespit edildi. Operasyonlar sonucu, 1 adet AK-47 uzun namlulu tüfek, 3 adet tam otomatik tabanca, 2 adet çalıntı motosiklet ile çok sayıda balistik yelek ve kar maskesi el geçirildi.
Çorum Nörolojik hastalıkları elektrik uyarısıyla tedavi eden cihaz geliştirildi Hitit Üniversitesinde yürütülen proje ile nörolojik hastalıkları elektrik uyarısıyla tedavi edebilen cihaz geliştirildi. Hitit Üniversitesi Tıp Fakültesi Doktor Öğretim Üyesi Güven Akçay, nörolojik hastalıkları ilaçsız tedavi edebilmek amacıyla çalışma başlattı. Makine ve İmalat Teknolojileri alanında desteklenen proje çerçevesinde hastaları ilaçların toksik doz ve yan etkisine maruz kalmadan tedavi edebilecek yerli ve milli cihaz üretildi. Cihazın geliştirilmesi için yürütülen çalışmalarda Hitit Üniversitesi Mühendislik Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Fatih Işık ve Doktor Öğretim Üyesi Serkan Dişlitaş yer aldı. Doktor Öğretim Üyesi Güven Akçay, geliştirdikleri cihaz ile beyne her hangi bir cerrahi operasyon yapılmadan beyindeki oluşacak olan elektrik uyarısıyla nörolojik rahatsızlıkları tedavi etmeyi amaçladıklarını söyledi. Nöromodülasyon (sinir dokularının yeniden düzenlenmesi) yönteminde 1950’li yıllardan itibaren ses, elektrik uyarısı ve manyetik uyarılardan faydalanmaya başlandığını ifade eden Akçay, bu tedavi yönteminin invaziv ve non-invaziv olarak iki şekle ayrıldığını kaydetti. Akçay, non-invaziv (kesi yapılmadan) olarak adlandırılan; beyne her hangi bir cerrahi operasyon yapılmayan tedavi yönteminde beyinde oluşacak elektrik uyarısıyla tedavinin amaçlandığını belirterek 2000’li yıllardan sonra bu tedavi yönteminin klinikte yer almaya başladığını ifade etti. “Beyine elektrik uyarısı vererek tedavinin gerçekleştirilmesini hedefliyoruz” Geliştirdikleri cihaz ile beyne elektrik uyarısı vererek tedavinin gerçekleştirilmesinin hedeflendiğine dikkat çeken Akçay, şunları söyledi: “Beyne elektrik uyarısı vererek yapacağımız bu tedavi yöntemini diğer tedavi yöntemleriyle kıyasladığımız zaman; örneğin ilaçlarda toksik doz veya yan etkisi gibi durumlar olurken bu tedavi yönteminde ise yan etkisi diğerlerine göre neredeyse yok denecek kadar çok az olup avantajları, tedavi etkinliği daha yüksektir. Klinik çalışmalara daha fazla ihtiyaç olduğundan dolayı ekibimizin geliştirmiş olduğu cihazla yapılan tedavi yönteminin preklinik çalışmaları tamamlanmış olup şimdi ki aşamalarımızda ise klinikteki çalışmalarımızı özellikle epilepsi, nöropatik hastalarında Hitit Üniversitesi Tıp Fakültesi Doktor Öğretim Üyesi Sinan Eliaçık hocamız ile uygulamayı amaçlamaktayız.” Yurt dışına göre 50 kat daha az maliyetle üretebiliyoruz Geliştirilen cihazın tamamen yerli ve milli olduğunu vurgulayan Akçay, “Yurt dışında üretilen cihazların Türkiye’ye maliyeti ortalama 30 bin dolar civarında. Yerli üretim olanlarda ise yaklaşık maliyet 5-6 bin dolar civarında. Biz ise cihazı yurt dışına göre 50 kat daha az maliyetle üretebiliyoruz. Yapmış olduğumuz cihazı diğerlerinden farklı olacak şekilde ürettik. Sabit bir akım vermek yerine beyindeki elektrik direnci ve kafa direnci ölçülerek bu dirence uygun olan yani tedavideki etkin ilaç diye tabir edebileceğimiz gerçek elektrik değerini verip beyne modüle ederek hastalarımızın tedavisini amaçlıyoruz. Böylelikle sabit bir tedavi değil bireye özgü elektrik uyarısı vererek tedavi hedeflenmiş oluyor. Bu amaçla da tedavinin etkinliği daha da arttırmayı sağlamış oluyoruz.” diye konuştu.
Denizli PAÜ Hukuk Fakültesinde ‘Meclis Simülasyonu’ etkinliği düzenlendi Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Hukuk Fakültesi ve Hukuk Topluluğu tarafından öğrencilerin yasama faaliyetini deneyimledikleri ve yasa yapım sürecine tanık oldukları, hoşgörü ve uzlaşma ortamında ideal meclisin nasıl gerçekleşeceğini görüp, pratikte uygulayabildikleri bir etkinlik olan Meclis Simülasyonu etkinliği düzenledi. 3-6 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşecek olan ve Denizli’de ilk kez düzenlenen Pamukkale Üniversitesi Meclis simülasyonu etkinliği Eğitim Fakültesi Melek Sözkesen Konferans Salonu’nda gerçekleşen açılış töreni ile başladı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından program açılış konuşmaları ile devam etti. Adalet Demokrasi ve Hukuk Orjinli Çalışmalar (ADHOC) Derneği Koordinatörü Şebboy Deren Güçlü yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Burada Pamukkale Üniversitesi ekibine baktığımda 5-6 aylık inanılmaz bir organizasyon sonucunda gerek divan üyeleri olsun gerek akademi ekibi organizasyon ekibimiz olsun, sponsorluk ekibimiz olsun gerçekten çok güzel bir çalışma ortaya koydular ve gerçekten çok güzel de bir organizasyon ortaya çıkaracaklar. Önümüzdeki dört gün boyunca bunu deneyimliyor olacaksınız. Dilerim ki gerçekten çok güzel bir şekilde eğlenirsiniz ve keyif alırsınız demek istiyorum. Burada dört gün boyunca hepiniz milletvekili olacaksınız. Farklı farklı partileri temsil edeceksiniz. Ancak burada unutmamız gereken bir şey var ki hiçbirimiz birbirimizi kırmadan gerçekten dostluk çerçevesinde hep beraber tanışarak ve keyifli vakit geçirerek buradaki arkadaşlığımızın baki kalacağını umut ederek ve olmasını sağlayarak da keyifli vakitler geçirmenizi istiyorum. Lütfen birbirinizi genel kurulda olsun komisyonlarda olsun birer parti için kırmayın. Gerçekten çok güzel bir organizasyona imza atılacağına eminim. Şimdiden herkese keyifli bir yasama dönemi diliyorum.” “Bu simülasyonda öğrencilerimiz, kanun tekliflerini inceleyecek, tartışacak, fikir alışverişi yapacak ve yasamanın işlevini öğrenecektir.” Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hülya Kabakçı Karadeniz yaptığı konuşmada şunları ifade etti: “Hukuk fakültesi olarak amacımız, Evrensel hukuk ilkelerini ve insan haklarını benimseyerek, hukuki sorunları teorik ve pratik anlamda çözme yetkinliğine sahip hukukçular yetiştirmektir. Bu nedenle meclis simülasyonu çok önemlidir. Bu simülasyonda öğrencilerimiz, kanun tekliflerini inceleyecek, tartışacak, fikir alışverişi yapacak ve yasamanın İşlevini öğrenecektir. Öğrencilerimizin yasama faaliyetlerinde bizzat bulunmalar ve etkin rol almaları, fikirlerini özgür bir şekilde dile getirmeleri önemlidir. Meclis simülasyonu etkinliğinde farklı fakültelerden milletvekilleri ver almaktadır. Ancak sunu da belirtmeliyim ki hukukçuların milletvekilliğine ilgisi fazladır. 28. Dönem Milletvekillerinin Meslekleri incelendiğinde; TBMM’de en fazla iş insanı, avukat ve akademisyenin yer aldığı görülmektedir. Milletvekillerinin %20’sinin hukukçu olması bu ilginin kanıtıdır. Gerek Öğrenci Topluluklarımız gerekse Dekanlığımız yıl içinde sayısız akademik, sosyal, kültürel ve benzeri alanlarda çalıştay, panel, eğitim, konferanslar ve geziler düzenlenmektedir. Fakültemizin gerçekleştirdiği eğitim faaliyetleri ve başarılı etkinlikler, üniversite ve eğitime katkı veren ilgili kamu kurum ve kuruluşların, Rektörlüğümüz ve Denizli Barosunun uyumlu iş birliği ve ortak çabanın sonucudur. Fakültemizin gerek daha iyi Fiziki alana kavuşması için gerekse akademik kadrolar noktasında verdikleri büyük destek ve etkinliklerimize gösterdiği ilgi için rektörümüz sayın Prof. Dr. Ahmet Kutluhan’a, teşekkür ederim. Hukuk Topluluğu Danışmanı Öğr. Üyesi Fatih, Yurtlu’ya ve Hukuk Topluluğu öğrencilerine böyle bir etkinliği düzenledikleri için teşekkür ediyor ve meclis simülasyonunun verimli geçmesini diliyorum.” Pamukkale Kaymakamı Uğur Bulut yaptığı konuşmada şunları dile getirdi: “Hukuk fakültelerindeki kaliteli eğitimin kamu yönetimine etkisini bizzat meslek itibariyle gören bir durumdayız. Kaliteli hâkim ve savcı yargı kararlarını okurken bizlerin içini açıyor. Yine, avukatlık hizmetinde verilen kaliteli bir hukuk eğitiminin de toplum yaşamından adaletin tecellisine katkısı hiçbir zaman yadırganamaz. Bu faaliyetin düzenlenmesinde emeği geçen tüm öğretim üyelerimizi ve öğrencilerimizi tebrik ediyorum.” “Demokrasi dediğimiz şey gerçekten meclisten geçmekte” Rektör Prof. Dr. Ahmet Kutluhan yaptığı konuşmada şunları kaydetti: “Pamukkale Üniversitesi, son akreditasyonla 208 üniversiteden 70 üniversitenin arasına girmiştir. Bu gurur, üniversitemizdeki tüm akademik-idari personelinin ve tüm öğrencilerinin katkısı ile olmuştur. Ben bu süreçte emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum. Akreditasyon, Yükseköğretim Kalite Kurulu’nun vermiş olduğu bir belge. Bu belge “Kurumsal Akreditasyon” belgesi. Bu belge ile Üniversitemiz, ÖSYM kılavuzunda akredite olan üniversiteler içerisinde yer almış oldu. Bu ne demek? Bu yarın Pamukkale Üniversitesi’nden alınan diplomalar, Avrupa ve Amerika geçerli demek. Dolayısıyla, böyle bir sevinci bu etkinlikte paylaşmak istedim. Çünkü Pamukkale Üniversitesi hak ettiği yer hali hazırda bulunduğu yer değil. Daha yükseklere çıkması gereken bir üniversite. Çünkü Denizli, Türkiye’de ilk onda yer alıyor, Pamukkale Üniversitesi ilk onda yer alması abartılı olur diyorum, yirminci sırayı kollaması gerekiyor. Bunun için biz elimizden geleni yapacağız ama geleceğimiz olan bu gençler belki bu yirmili sıraları bizlere gösterirler. Çünkü yapmış oldukları etkinlikler gerçekten muhteşem. Ben, üniversitemizin öğrenci toplulukları ile çok gurur duyuyorum. Topluluklarla buluşalım dediğimizde hemen buluşabiliyoruz. Topluluk başkanları geliyor, yardımcıları geliyor. Bu bizim çok aktif bir üniversite olduğumuzu ve öğrencilerimizin çok bilinçli olduğunu gösteriyor. Şimdi mesela, Filistin yürüyüşü yapacağız. Dün yirmi iki topluluk hemen geldi iki saat içerisinde geldiler ve neler yapacağımızı beraber konuştuk. Ben çok gurur duyuyorum. Demek ki öğrencilerimiz şu andaki Pamukkale Üniversitesi’nin seviyesinden memnun değiller. Onların bu yapmış oldukları çalışmalar inşallah Üniversitemizi ilk yirmilere çıkaracak ve bizler de onlarla gurur duyacağız. Demokrasi dediğimiz şey gerçekten meclisten geçmekte. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir sözüyle kendini tescil etmiş bir kurumdur TBMM. TBMM Milli Mücadele kahramanı olduğu gibi 15 Temmuz’un da kahramanıdır. TBMM ile gurur duyuyorum, ebediyen var olsun diyorum. Diğer taraftan küçük bir anımı paylaşayım. 1996’da Amerika’ya gittim. Tabi Amerika’da gittiğimiz yerde ormanlık alanlar, şehirle doğa ile bir bütün halindeydi. Bana dediler ki: Hocam, burada yanına sincaplar gelir oturur bir şey yapma onlara. Bunlara bir şey yapmanın çok büyük cezaları vardır. Nasıl bir özgür dünyaymış burası dedim. Gerçekten hayran olmamak elde değil ama son zamanlarda gördüğümüz gibi şu anda yaşanan Amerikan üniversitelerde Filistin mitinglerinin nasıl bir karşılık bulduğunu da hepimiz gözler önünde seyrediyoruz. Bu durum, demokrasinin de yine her yerde her zaman aynı olmadığını da bize göstermiş oldu. Dolayısıyla, milletler kendi varlıklarını koruyabilmek için devletlerin idamesini sağlayabilmek için ciddi kararlar alabilmekteler” Açılış konuşmalarının ardından program, milletvekili yeminlerini gerçekleştirmek üzere simülasyonun divan başkanı PAÜ öğrencisi Aleyna Ece Sönmez’in, tüm milletvekilleri ile birlikte ettiği yemin ile sona erdi. Etkinliğin devamında program sergi salonunun gezilmesi ile sona erdi.