GÜNDEM - 14 Kasım 2019 Perşembe 16:00

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan ABD ziyareti sonrası önemli açıklamalar

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan ABD ziyareti sonrası önemli açıklamalar

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beyaz Saray'daki görüşmelerine ilişkin, "(Senatör Lindsay Graham) Ben kendisine gerekenleri söyledim. Bugün dersini aldı" dedi. Erdoğan ayrıca, "Amerika’da ülkemiz aleyhine oluşturulan siyasi iklimin hangi saiklerle yapıldığını ve arkasında kimler olduğunu biliyoruz" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD dönüşü uçakta gazetecilere önemli açıklamalarda bulundu. ABD ziyaretinde yaptıkları görüşmelerde Suriye’deki gelişmeler, ABD ile varılan 17 Ekim mutabakatı, PKK/YPG terör unsurlarının bölgeden tamamen çıkartılması, DEAŞ’la mücadele, DEAŞ’lı tutukluların durumu, siyasi sürecin ilerletilmesi, güvenli bölgenin kurulması, S-400, Patriot ve F-35 programı, iki ülkenin NATO’daki dayanışması, 3-4 Aralık’ta Londra’da yapılacak NATO Liderler Zirvesi ve genel olarak terörle mücadele konularının görüşüldüğünü belirten Erdoğan, "FETÖ konusunu da ayrıca konuştuk. Tabii ABD’deki siyasi ortamı da ele aldık" dedi.

"Bu sorunların karşılıklı saygı ve milli çıkarlar temelinde çözümü için Sayın Trump’ın samimi bir çaba içinde olduğunu söyleyebilirim. Trump’a karşı olan çevrelerin ilişkilerimizin bozulması için yoğun bir çaba içinde olduğunu da ifade etmemde fayda var" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "1915 olaylarıyla ilgili tasarının bir yaptırım yasasıyla birlikte Temsilciler Meclisi’nden geçirilmesinin temel sebebi de zaten bu. Özellikle Ermeni meselesi ve 1915 olaylarıyla ilgili olarak hem Sayın Trump’a hem Beyaz Saray’da buluştuğumuz senatörlere detaylı bilgi verdim ve tarihi hadiselerin siyasileştirilmesinin büyük bir hata olduğunu kendilerine anlattım" diye konuştu.

Görüşmede Trump'a Türkiye'nin F-35 programının müşterisi değil ortağı olduğunu hatırlattığını söyleyen Duytefı. 'Sayın Trump’ın Oval Ofis’e davet ettiği beş senatöre Suriye’deki durumu, YPG’nin bir terör örgütü olduğunu ve S400 konusunu anlatma imkanımız oldu. Patriotları almaya hazır olduğumuzu Sayın Trump’a söyledim. F-35 programının müşterisi değil ortağı olduğumuzu da kendilerine hatırlattım. Biz NATO’nun ikinci büyük ordusuna sahibiz. Amerika ile de güçlü ilişkilerimiz var. Fakat savunma kaynaklarımızı çeşitlendirmek de ulusal çıkarlarımızın ve egemenlik haklarımızın bir gereğidir. 'S-400’ü de savunma sistemlerimizin içerisinde önemsiyoruz. Uygun şartlarda verecekseniz biz Partiotları da alabiliriz' dedik. 'Patriotları alırken S-400’ü tamamen kaldırma teklifini biz egemenlik haklarımız üzerinde bir tasarruf olarak görüyoruz ve kesinlikle doğru bulmuyoruz.

Aynı şeyi Yunanistan için bugüne kadar hiç söylemediniz. Şu anda Yunanistan’da S-300 var. Orası için hiç böyle bir ses çıkmadı. Orası için böyle bir adım atmıyorsunuz' dedik. Dolayısıyla bu konudaki tavrı biz özellikle egemenlik haklarımız üzerinde bir tasarruf olarak görüyoruz. Bu kadar ısrarı görünce S-400 meselesinin çözümü için dedik ki 'Gelin bizim tarafta İbrahim Bey, öbür tarafta ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı O'Brien birlikte NATO’nun koordinatörlüğünde savunma bakanlıklarımızı da devreye sokmak suretiyle bir çalışma başlatalım ve bu çalışmanın neticesinde durumu görelim.' Çünkü diyorlar ki 'S-400 F-35’le koordineli bir savunma sistemi değil.' Zaten F-35’i vermiyorsun ki. Bu da ayrı bir olay. 2 milyar 400 milyon dolar bir total fiyatı var. Biz şu ana kadar 1 milyar 400 milyon dolarını ödemişiz ve siz bize daha bir tane F-35 vermiş değilsiniz. Hep söylediğimiz şey şu; biz müşteri değil ortağız. Şu anda bu görevlendirmeyi yaptık. Temennim odur ki çalışmalar sonunda olumlu bir netice alırız. Fakat ben burada da yine Trump’ı çok daha olumlu gördüm. Yaklaşımlarında daha yapıcı gördüm" dedi.

"Amerika’da ülkemiz aleyhine oluşturulan siyasi iklimin hangi saiklerle yapıldığını ve arkasında kimler olduğunu biliyoruz"

Heyetler arası görüşmede ise 100 milyar dolarlık ticaret hacmi hedefine nasıl ulaşılacağı, Halkbank meselesi ve karşılıklı yatırımların teşvik edilmesi konularının ele alındığını açıklayan Erdoğan, "Amerika’da ülkemiz aleyhine oluşturulan siyasi iklimin hangi saiklerle yapıldığını ve arkasında kimler olduğunu biliyoruz. Dezenformasyon faaliyetlerine karşı haklı tezlerimizi her platformda anlatmaya devam edeceğiz. Bu hususlar dikkate alındığında ziyaretimizin genel manada olumlu geçtiğini söyleyebilirim. Görüş ayrılıklarını aşmanın yolu, doğru bilgiye dayalı sağlıklı diyalogdur. Bu alandaki çalışmalarımıza da ara vermeden devam edeceğiz" diye konuştu.

Görüşme sırasında masada Türkiye’nin terörle mücadelesini anlatan kitapçık ve izlettiği video ile ilgili soru üzerine Erdoğan, "Biz bunları kendilerine verdik. Bir de FETÖ’nün burada yaptıklarıyla ilgili ayrıntılı bir kitabı bütün o senatörlere verdik. Döner dönmez senatörlerin tamamına bir set olarak bunların tamamını göndereceğiz ve büyükelçilik vasıtasıyla bunları kendilerine dağıtacağız. Bu videoyu izledikten sonraki tavırlarında, bana göre en önemli hava Sayın Başkan’da oldu. O bayağı etkilendi. Diğerleri de zaten Abdi Şahin olayına farklı baktıkları için onu hala sahiplenmeye çalışıyorlar ve en önemlisi de olaya hala 'Türkiye Kürtlere karşıymış' gibi bakıyorlar. Benim parlamentomda 50 tane Kürt milletvekilim var. Olaya bir de buradan bakın. Biz Güneydoğu başta olmak üzere bölgelerin şehircilik anlayışını değiştirdik. Alt yapısıyla, üst yapısıyla buraya bizim iktidar dönemimizde yapılan yatırımı, geçmişten bugüne hiçbir hükümet yapmamıştır. Örneğin Diyarbakır’ın hali bundan 15-20 sene önce neydi, bizim dönemimizde ne oldu? Özellikle terör örgütünü def ettikten sonra yaptıklarımızla aynı şekilde Şırnak nereden nereye geldi. Van’a bizim iktidarımız döneminde yapılan yatırım bedeli 26 milyar liradır. TOKİ vasıtasıyla yaptığımız konutlarla bütün buraların havasını, çehresini değiştirdik. Kendilerine de söyledim; 'Bir gezin oraları. Kürtlere yönelik olumsuz bir yaklaşım var mı yerinde görün. Görmeden kalkıp terör örgütü mensuplarına ‘bunlar Kürt’ diyorsunuz. Böylece Kürtlere de saygısızlık yapıyorsunuz” ifadelerini kullandı.

"CIA Ferit Abdi Şahin’in nasıl bir terörist olduğunu belge ile bizim istihbarat teşkilatımıza gönderdi"

"Terörist Mazlum Kobani ile ilgili bir de CIA belgesinden bahsettiniz. Bu ilk defa açıkladığınız bir şeydi? O belgenin içeriği neydi, ona nasıl tepki gösterdiler?" sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Tabii bu gizli bir belge. CIA Ferit Abdi Şahin’in nasıl bir terörist olduğunu belge ile bizim istihbarat teşkilatımıza gönderdi. Biz de 'Buyurun, biz söylemiyoruz, CIA sizin istihbarat teşkilatınız, size onun evrakını veriyoruz' dedik" yanıtını verdi.

"FETÖ’nün ABD tarafından himaye edilmesine son verilmesi konusunda eskiye nazaran farklı bir tutum söz konusu mu, bir değişiklik gözlemlediniz mi?" sorusuna Erdoğan, "5 senatöre ve kendisine bu konuyu izah ettim. Zaten basın toplantısında da bütün dünyanın gözü önünde söyledim. Ama şu an itibarıyla hala bizim beklediğimiz noktada değiller. Söylediklerinde elle tutulur bir şey yok. Biz şimdi yine bütün adli deliller ile dosyaları kendilerine verdik. Adalet bakanlıkları arasındaki görüşmeler hala devam ediyor, edecek. Yılmadan usanmadan takip edeceğiz' cevabını verdi.

Senatörler ile görüşmesine ilişkin ise Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Her şeyden önce şunu söylemem lazım; Sayın Trump bana göre çok farklı. Senatörlerin ön kabulleri var. Senatörlerin gelmesi teklifini Trump kendisi yaptı. Onları benim ikna etmemi ve dolayısıyla kendisi de rahatlamak istedi. Fakat işin enteresan yanı şu; ben dedim ki 'Sayın Başkan uygun bulursanız ben Kongre’ye hitap edeyim. Kongrede bunu bir konuşalım ki işin aslı nedir, bunu bizzat bizden duysunlar, görsünler. Böyle çok daha isabetli olur.' Sayın Trump 'Bu işi geniş bir basın toplantısı ile yapalım. Soru cevaplarla ulaşmak istediğimiz yere ulaşırız. Şimdilik Senato’dan bir grubu alalım. Onlarla konuşmamızda fayda var' dedi. Buraya öyle geldik" dedi.

"Kılıçdaroğlu’na da mektup iade edildi diye bir haber vermek lazım"

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan ABD ziyareti sonrası önemli açıklamalar

ABD'nin gönderdiği mektubun geri iadesi ile ilgili soru üzerine Erdoğan, "Tepkileri olmadı. Böyle bir teröristle ABD Başkanı’nın görüşme yapmasını ben yadırgıyorum. Bunu basın toplantısında söylediğime göre ikili toplantıda hayli hayli söyledim. ABD gibi bir ülkenin başkanı böyle bir teröristle nasıl görüşür? Biz bu şekilde uluslararası terörle mücadeleyi nasıl yürüteceğiz? Bir terörist önemli bir devletin başı ile görüşebiliyorsa ve arabuluculuk için de böyle bir terörist teklif edilebiliyorsa bu işin suyu çıkmış demektir. Bu şekilde bir yere varmak mümkün değil. Yani terörü akladılar pakladılar. Tabii Kılıçdaroğlu’na da mektup iade edildi diye bir haber vermek lazım" dedi.

"Gelin şimdi şu güvenli bölgeyi halledelim dedik, Trump buna yanaştı"

ABD'nin silah verdiği PKK-PYD'nin dışına çekilmesi istenen 32 kilometre hat sonunda PKK-PYD ilişkisi bu hattın ötesinde devam ederse Türkiye’nin stratejisi nasıl olacağı sorusu üzerine Erdoğan, "Sayın Trump ve senatörlerle konuşurken kendilerine de söyledim burada en önemli konu 20 mil yani 32 kilometre derinlik. Sayın Trump 444 km genişlik olarak kendisi söyledi bunu. Biz şu anda Tel Abyad ile Rasulayn arası 120 kilometreyi kontrol altına aldık. Tabii derinlikle birlikte alan 4 bin kilometrekarenin üzerinde. 'Güvenli bölge teklifini biz Obama’ya yapmıştık. Sizin döneminizde de yaptık. Gelin şimdi şu güvenli bölgeyi halledelim' dedik. Trump buna yanaştı, 'Bunu Avrupa ülkelerine de söyledim' dedi.

Allah nasip ederse 3-4 Aralık NATO Liderler Toplantısı’nda da ben güvenli bölge konusunu gündeme getireceğim. Orada güvenli bölge konusunu gündeme getirdiğimizde NATO ülkelerinin tavrı ne olacak göreceğiz. Bu iş lafla olmuyor. Türkiye olarak biz zaten şu ana kadar yapacağımızı yaptık, yapıyoruz. NATO Zirvesi’nde olumlu yaklaşımlar alabilir ve en azından bir uluslararası donörler ya da NATO ülkeleri donörler toplantısından bir şeyler çıkartabilirsek, zaten bunun plan proje çalışmasını yaptık. İlk etapta kuzeyde bir barış koridoruyla ilgili adımları atabiliriz. Barış koridorunda biz konutlar, sağlık merkezleri, okullar ve kamu binaları inşa ettiğimiz anda buranın havası zaten değişecek" dedi.

“Demografik yapıyı mı değiştiriyorsunuz? diyorlar. Bunun demografik yapıyla ne ilgisi var? Orada oturanlar varsa biz zaten onları direkt kendi yerlerine taşırız. Kim bunlar? Suriyeliler. Oraya onlar gelip oturacak" diyen Erdoğan, "Diyorlar ki 'Siz İdlib’dekileri mi oraya getireceksiniz?' İdlib’deki ile bunun alakası yok ki. Şu anda bizim derdimiz Türkiye’de olanları bir an önce kendi topraklarına kavuşturmak. Gayretimiz bunun için. Yapacağımız iş bu. Bu bizi biraz rahatlatacak. Biz şu anda çadır kentleri neredeyse tamamen kaldırdık. Konteyner kentler var bir de. Bunun dışında şehirlere yayıldılar. Mesela Trump dedi ki “Bunları vatandaş olarak alamaz mısınız?” Dedik ki “Biz zaten şu anda seçici olarak alıyoruz. Bunların içinde doktoru var, mühendisi var, avukatı var, öğretmeni var, ebeler var.

Bunlar şehirlerde kendileri yerleşiyorlar. Biz bunları zaten vatandaş yapıyoruz. Fakat bir de bunların dışında çok çok zor durumda olup, kötü şartlarda yaşayanlar da var. Biz istiyoruz ki bunları da buralardan kurtaralım ve onlar da kendi topraklarında çok daha huzur içinde yaşama imkanı bulsunlar. Trump 'Bu konuda ben Avrupa ülkelerine gerekli çağrıyı yaptım' diyor. Kendisi 'Biz şu kadar veririz' demedi ama ben zorlayacağım" diye konuştu.

"Bizim kalkıp S400’ü bırakıp tamamen Patriot’a yönelmemiz gibi bir şey olamaz“

S-400 ve F-35’lerle ilgili soru üzerine Erdoğan, "Bu fakiri biraz tanıyorsunuz. Milletimizi tanıyorsunuz. Dolayısıyla biz kendilerine çok açık söyledik, arkadaşlarımız da söyledi. Bizim şu anda Rusya ile de ikili ilişkilerimiz var. Bu ilişkimizi bozamayız. Ki bunun içinde stratejik ilişkimiz var. Nedir bu stratejik ilişki? Doğalgaz meselesi. Benim bizzat Sayın Trump’a da söylediğim gibi, Dışişleri Bakanımız Mevlüt Bey muhatabı Pompeo’ya söyledi, Hazine ve Maliye Bakanımız Berat Bey muhatabına söyledi, İbrahim Bey muhatabına söyledi. Biz de etraflıca bir markaja alıyoruz. Bizim şimdi Türk Akımı’nı hesaba katmama şansımız var mı? “Hakkınızdır devam edin ama S400’lerin üzerinden de traktörle geçin” gibi laf ediyorlar. Dedik ki böyle bir şeyi yapmak bir defa mümkün değil.

Bizim stratejik anlamda bu ürünlerle alakalı bu tür ilişkimizi bir kenara atamayız. Şu anda turizmde Rusya bütün ülkeleri geçti ve bu noktada bir numaralı ortağımız. Bize geçen yıl Rusya’dan 6,5 milyon turist geldi. Bu yıl belki daha da artacak. Diğer ürünlerde ciddi manada bizim ortağımız durumunda. Ticaret hacmimiz 30 milyar dolara doğru gidiyor. Geçen yıl 25 milyar doları yakalamıştık. Bu yıl daha ileri götürmeyi hedefliyoruz. Putin zaten bu konuda kararlı olduğunu ortaya koyuyor. Şimdi böyle bir konumdayken bizim kalkıp S400’ü bırakıp tamamen Patriot’a yönelmemiz gibi bir şey olamaz. “Ama biz Partiot’u da alalım” dedik. Ama S400’ü de alacağız. Çünkü bizim çok yönlü bir savunma sistemini kurma anlayışımız var. Silahlı Kuvvetler olarak kendi programımızı böyle belirledik. Yani elimizde o da olacak, o da olacak" dedi.

"İhtiyacımız var mı peki?" sorusuna Erdoğan, "Bu bizi daha güçlü kılar, düşmanımızı da muarızımızı da ürkütür, caydırır. Mesela, isim vermeyeceğim bir tanesi dedi ki “Rusya mı size düşman ABD mi?” Yani bunlar bu şekilde siyasetçi. Böyle bir siyaset anlayışı olur mu? Ben de tabi burada sadece bir şey söyledim, “Ben düşman oluşturmak istemiyorum” dedim. Amerika da Rusya da benim dostum olsun istiyorum. Bizim gayretlerimiz bunun için. Adımlarımızı da buna göre atıyoruz. Tabi bu da onları biraz rahatsız ediyor. Bizim ağzımızdan illa öyle bir şey koparmak istiyorlar. Şu anda bir taraftan her şeyi kazan-kazan esasına göre bizim üzerimize bina edeceğini söyleyeceksin, bir taraftan da “o mu düşman ben mi düşman” diye soracaksın. Böyle bir şey olamaz. Bu siyaset bitti artık. Öbür taraftan da petrol falan diyeceksin. Biz dedik ki bizim Suriye’nin petrolünde gözümüz yok. Ama sizin var? Mefhumu muhalifinden denir ya. Zaten orayı paylaşanlar paylaşmış. Kamışlı malum, Deyrizor malum. Bazen gülüyorlar, bazen farklı bir yere doğru savruluyorlar" diye konuştu.
"Suriye’nin yeniden inşası için bu petrol gelirinin kullanılması teklif edilebilir mi?" sorusu üzerine Erdoğan, "Benim şu anda hafıza kaydımda o var. Amerika’ya ve Rusya’ya gerekirse bizim onu teklif etmemiz lazım. Tabi bir de şu var; gerek Deyrizor’un gerekse Kamışlı’nın petrolünün kalitesi çok düşük. Oralarda kaliteli bir petrol yok. Tabi Deyrizor petrollerini daha çok PYD-YPG alıyor, rejime satıyor ve buradan mali noktadaki imkanlarını elde ediyor" dedi.

"Lindsay Graham'a gerekenleri söyledim, dersini aldı"

Beyaz Saray’a çağrılan senatörlerden Lindsay Graham'ın Türkiye dostu açıklamalar yaparken bir anda dönüş yaparak Türkiye karşıtı cephenin sözcülerinden biri haline geldiği hatırlatılarak, "Görüşmede bu çelişkiyi kendisine hatırlatıp nedenini sordunuz mu?" sorusu üzerine Erdoğan, "Ben kendisine gerekenleri söyledim. Bugün dersini aldı" dedi.

"S400 meselesinin çözümü için ABD ile oluşturulması planlanan koordinasyon çalışmasının muhtevası nedir?" sorusu üzerine Erdoğan, "S400’ü alıyoruz. Bir parti kaldı sadece. Onlarla görüşülecek olan işin teknik, teknolojik boyutu. NATO Genel Sekreteri Stoltenberg bu konuda ne diyor? “NATO üyesi ortaklarımızın hangi silahı alacağının ya da almayacağının kararını biz vermeyiz. Bu kendi takdirleridir” diyor. Kayıtlarımızda bunlar var. Onlar da hiçbir şey diyemediler. Tabi İbrahim Bey’in O’Brien ile yapacağı görüşme ve Savunma Bakanlığından katılacak arkadaşların yapacakları görüşmeler neticesinde bizim geleceğimiz yer bundan daha farklı olmayacak. Yine budur. Kaldı ki en sıkı bağlayıcı husus şudur; bizim bu noktada Rusya ile stratejik bazı çalışmalarımız var.

Rusya’dan yılda 20-25 milyar metreküp doğalgaz alıyoruz. Şimdi tabi yeni bir şey başlıyor. Avrupa bu hattan bizden doğalgaz çekecek. Putin orada da çok mert bir davranış yaptı. “Türkiye kime olur verirse biz de ona veririz” diyor. Ayrıca geçiş için Türkiye’nin ayrı bir ücret alma şansı var. Bir taraftan Türk Akımı, öbür taraftan da TANAP geliyor şimdi. Doğalgaz Avrupa’nın pek çok ülkesine giderken biz stratejik bir önem kazanıyoruz. Ben şimdi Patriot sebebiyle S400’ü bırakamam ki Sen bana Partiot vereceksen ver. Yunanistan’a aynı şeyi söyleyebiliyor musun? Söyleyemiyorsun. Peki Türkiye’ye niye bunu söylüyorsun? Orada S300 var. Hadi ona da sat Partiot. Bizim elimizdeki donelerimiz güçlü. Adımlarımızı da ona göre atıyoruz, atacağız" dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Lokanta ve kafelerde KDV oranında değişiklik Resmi Gazete’de Lokanta ve kafelerde yüzde 8 olan KDV, yüzde 10’a, yüzde 18 olan KDV’nin, yüzde 20’ye çıkarılmasına ilişkin tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Katma Deper Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Tebliğe göre, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 26 Nisan 2014 tarihli Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde yer alan ’yüzde 8’ ibarelerinin ’yüzde 10’, ’yüzde 18’ ibarelerinin ’yüzde 20’ olarak değiştirilmesine karar verildi. Buna göre, lokantaların hizmetlerini, et, su, meyve suyu gibi gıda malzemesi satışı göstererek yüzde 10 yerine yüzde 1 KDV ile faturalandırmasının önüne geçilecek. Hizmet sunan lokanta, kafe, pastane gibi işletmeler kendilerinin hazırlayıp sundukları yiyecek ve içecekler ile dışarıdan temin edilerek buralarda sattıkları ürünler için yüzde 10 oranında KDV hesaplayacak. Bu işletmelerin telefonla veya internet üzerinden sipariş suretiyle adrese gönderme, gel-al gibi yöntemlerle yaptıkları tüm satışlar da aynı kapsamda değerlendirilecek. Öte yandan, yiyecek ve içecek hizmetlerine yönelik işyeri ruhsatı bulunmadığı halde müşterilerine masa, oturma yeri, tezgah gibi servis yapılabilen alanlarda yiyecek ve içecek hizmetleri sunanların bu yerlerde yaptıkları satışlar da bu kapsamda olacak. Tebliğin yayımını izleyen ayın başında yürürlüğe gireceği belirtilirken hükümlerinin Hazine ve Maliye Bakanınca yürütüleceği belirlendi.
Bitlis Ahlat’ta ‘Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun’ anma programı düzenlendi Eski Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun vefatının 5. yılında Bitlis’in Ahlat ilçesinde anıldı. Ahlat ilçesinde Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun anısına “Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun” anma programı düzenlendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın katkılarıyla Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği tarafından düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Daha sonra konuşma yapan Bitlis Valisi Erol Karaömeroğlu, “Haluk Dursun’un hatırasına sahip çıkan bu anlamlı program dolayısıyla sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Bugün ülkemizin yetiştirmiş olduğu mümtaz bir ismi anmak üzere buradayız. Prof.Dr.Haluk Dursun’u ebedi aleme uğurlayalı tam 5 yıl oldu. Van Erciş’te kendi aracıyla seyir halindeyken meydana gelen elim bir trafik kazası sonucu maalesef hocamızı 19 Ağustos 2019 tarihinde kaybettik. Kültür birikimi ve hitabetiyle araştırmayı, bildiğini ve gördüğünü meraklısına aktarmayı seven, hayatını görevine adayan bir bilim insanıydı. Ahmet hocamızı bir kez daha rahmetle, özlemle, şükranla yad ediyorum. Değerli ailesine, dostlarına, mesai arkadaşlarına tekrar başsağlığı diliyorum. Rabbim Haluk hocamızdan razı olsun, mekanı ali olsun. Bu anlamlı buluşmanın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Ardından konuşan AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, “Gerçekten bir ideal, ülkü ve niyet uğruna yola koyulanlardandı Haluk hoca ve bugün bizi burada bir araya getirdi. Bunu da yaparken bir mekan ve bellek ilişkisi kurmaya yönelik en önemli noktalardan birinde Ahlat’ta bizleri buluşturdu. Gerçekten nereden geldik nereye doğru yürüyeceğiz duygusunu bize pekiştirebilecek bir noktada bir araya gelmiş olduk” ifadelerini kullandı. MHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy’da, “Ahlatın maneviyatıyla gençliğin enerjisini bir araya getiren bu tarihi ve bu mukaddes şehirde Kubbet-ül İslam’da sizlerle beraber olmaktan tarihe adanmış, adanmış olduğu bir ülküsünde yol yürürken rahmeti rahmana kavuşmuş değerlerimizi anma vesilesiyle sizlerle olmaktan bende kıvanç duyuyorum. Ahlat’ı anlamak, tanımak ve bu değerler etrafında dertlenen Ahmet Haluk Dursun profili, şahsiyetleri, onun etrafında neşet etmiş yetiştirmiş olduğu gençlerin yeniden filizlenmesine iklim oluşturmaktır. Bizim muradımız ve mefkuremiz budur. Siyasetten de, devlet hayatından da anladığımızda budur, bu olmalıdır. Bu sebepten dolayı bugün bu saatte bu salonu dolduran her bir arkadaşım bu atmosferin bir parçası olmuştur. Bu programın hayat bulmasında dertlenerek Ahmet Haluk Dursun hocanın derdini kendine dert ederek yola çıkıp kamu imkanlarıyla bu iş yürümüyorsa milletle yürüyebiliriz, dernekleşiriz diyerek devletimizin kapısını çalarız diyerek yolculuğa başladı. Bugünün anlamını bir bütün halinde program bitene kadar hissedip yaşayalım” şeklinde konuştu. Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Ferit İzci ise, “Bizim medeniyetlerimiz başka medeniyetlere benzemez. Bizim medeniyetlerimiz işte böyle şahsiyetler ve gençler üzerine inşa edilmiş ilelebet varlığını devam ettirecek medeniyetlerdir. Başka medeniyetlerin hayal bile edemeyecekleri zirvelere çıkmış olan ecdadın nesilleriyiz. Hayatını bu şekilde mücadeleyle geçiren başta sayın Ahmet hocamız olmak üzere bu ülkede ve coğrafyada yetişmiş değerlerli şahsiyetlere huzurlarınızda saygıyla ve minnet duyuyorum” dedi. Düzenlenen program hakkında gazetecilere açıklamada bulunan Anadolu Tarih ve Kültür Birliği Derneği Başkanı Doğan Güngör, “Kültür ve Turizm Bakan yardımcısıyken çok sevdiği Ahlat’ı ziyaretinin hemen sonrasında geçirdiği trafik kazasıyla hayatını kaybeden Prof.Dr.Ahmet Haluk Dursun hocayı anmak, Ahlat’ı anlatmak ve gençlerle hemhal olmka için buradayız. Dernek olarak hocamızı anmak üzere yaptığımız ikinci program. İlkini Çanakkale’de yine tarihimizin müstesna mekanlarından birinde, bugünde Ahlat’ta yaptık” dedi. Anma programına katılan Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kızı Nilay Dursun’da duygularını şöyle ifade etti; “Babamın hayatının son yıllarında özellikle çok önem verdiği Anadolu Tarih ve Kültür Birliği projesinin yaşatılıyor olabildiğini görmek gerçekten çok mutluluk verici. Yıllar önce babamın vefatından sonra tanıştığım bu değerli ekiple 5.yılında da bu tarz etkinliklerle bir araya gelmeyi sürdürüyoruz. Babamı anmayı, onun öğretilerini, gençlere aktarmaya çalıştığı bilgileri bir arada tekrar hatırlayarak belki yeni kitlelere aktarmaya çalışıyoruz. Bu gerçekten çok önemli. Dolayısıyla bu etkinliklerde desteği olan herkese çok teşekkür ediyorum.” İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü son sınıf öğrencisi Kenan Toprak Çatkın’da, “Ahlat’a ikinci gelişim. Bundan önce de bir program aracılığıyla gelmiştim. Haluk hoca bizde çok önemli ve derin etkiler bıraktı. Zaten bu etkileri panelimizde de anlatacağız” dedi. Yapılan konuşmaların ardından program Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği Musiki Grubunun Haluk Dursun’un sevdiği müzikleri seslendirmesiyle devam etti. Arından Ahmet Haluk Dursun hocayla anısı olan çeşitli üniversite öğrencilerin paneli ve BEÜ öğretim üyesi Doç.Dr.Hasan Buğrul’un Ahlat’taki tarihi mezar taşları üzerindeki övgü içerikli yazılar adlı sunumuyla program sona erdi. Anma programı sonunda toplu hatıra fotoğrafı çektirildi. Ahlat Halk Eğitimi Merkezi konferans salonunda düzenlenen anma programına Ahlat Kaymakamı Batuhan Bingöl, Ahlat Belediye Başkanı Yavuz Gülmez, Bitlis İl Emniyet Müdürü Ortaç Şekeroğlu, Bitlis İl jandarma komutanı Tuğgeneral Eyüp Subaşı, bazı kurum amirleri, çok sayıda akademisyen, yazar, eğitimci ve öğrenci katıldı. Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kaza sonucu vefatı 2019 yılında Malazgirt Zaferi’nin 948. yıl dönümü etkinlikleri öncesi Ahlat’ta gezi ve incelemelerde buluna merhum Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, buradaki incelemeleri sonrası kara yoluyla Van’a hareket etmişti. Dursun’un içinde bulunduğu araç, Erciş’in Bayramlı Mahallesi yakınlarında kaza yapmış, kazada Ahmet Haluk Dursun hayatını kaybetmişti.
Antalya Otomobil su kanalına uçtu: Öldüğü düşünülen sürücünün yüzerek kaçtığı ortaya çıktı Antalya’da kontrolden çıkıp su kanalına uçan otomobildeki sürücü, kanaldan yüzerek çıkıp olay yerinden kaçtı. Aracın yaklaşık 1 buçuk ay önce satışını yapıp devrinin henüz alınmadığını belirten ruhsat sahibi kadın ise olay yerine geldiğindeki ilk sözü, “Allah’tan içinde kimse yok” oldu. Kazanın görgü şahidi bir genç ise, “Sürücü çok paniklemişti, yüzerek kanaldan çıktı, ardından kaçtı” dedi. Kaza, saat 22.00 sıralarında Kepez ilçesine bağlı Göksu Mahallesi’ndeki Nene Hatun Caddesi ile İbn-i Sinan Sokak kesişiminde meydana geldi. Henüz sürücüsünün ismi öğrenilemeyen 16 LUB 73 plakalı otomobilin önce kaldırıma çarpıp ardından su kanalına uçtuğunu görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbarın ardından olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Belirtilen adrese gelen itfaiye ekipleri, araçta yaptıkları kontrolde herhangi bir kişinin olmadığını tespit etti. Bunun üzerine görgü şahitlerinin ifadesine başvuran polis, sürücünün araçtan çıktıktan sonra yüzerek kanaldan çıktığını ve ardından panikleyerek kaçtığını belirledi. Trafik polisinin araç plakasından yaptığı sorgulamada, aracın Gülfer Hanedar adına kayıtlı olduğu belirlendi. “Arabayı sattım, parasını aldım ama devrini almadı” Ekiplerin haber vermesiyle kaza yerine gelen Hanedar, aracı Halil isminde bir galerice yaklaşık 1 buçuk ay önce sattığını, parasını almasına rağmen karşı tarafın devrini henüz üzerine almadığını söyledi. Gazetecilere de açıklamada bulunan Hanedar, “Arabayı satmıştım, parasını aldım ancak devrini henüz üzerine almadı. Kaza olunca beni aradılar. Allah’tan içinde kimse yok, ona sevindik. Galericiye satmıştım. Onun sürüp sürmediği de belli değil, ulaşamıyorum da” diye konuştu. Kazayı görenlerden Musa Kont isimli genç ise “Araba aniden fren yaptı ve kanala uçtuktan sonra sürücü yüzerek çıktı. Adam çok panik yapıyordu, sakinleştirmeye çalıştık ama kaçtı gitti” dedi. Polis ekipleri sürücüyü bulmak için çalışma başlatırken, araç çekiciyle su kanalından çıkartılarak otoparka götürüldü.