POLİTİKA - 21 Şubat 2018 Çarşamba 06:32

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan çiftçilere müjde

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan çiftçilere müjde

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “23 Şubat 2018 tarihinden itibaren çiftçilerimizin mazot maliyetinin yarısını biz ödemeye başlayacağız. Bu proje ile talep eden tarım kredi kooperatifleri üyesi yetiştiricilerimize TİGEM aracılığı ile Ziraat Bankasından kredi kullandırılarak 300 başa kadar damızlık koyunu ve yemini temin ediyoruz. Üreticinin bakım, hizmet bedeli ve sigortasını avans olarak ödüyor, doğacak kuzulara da alım garantisi veriyoruz” dedi.

“Çiftçilerimiz Milletin Evinde Cumhurbaşkanımız ile Buluşuyor” programında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin 81 ilinden gelen yaklaşık 2 bin çiftçiye hitap etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında çiftçilere müjde üstüne müjde verdi.

“Avuçlarını yaladılar”

Elinde zeytin dalı ile kürsüye çıkan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinden “Gazi mekan” olarak bahsederken, “Birilerinin ‘burası niye yapıldı, niçin yapıldı’ dedikleri şu milletin evinin sizlerle beraber niçin yapıldığı ortada. Buralarla ilgili yargıya gittiklerini biliyorsunuz. Gittiler, avuçlarını yaladılar. Yapılan yanlış bir şey yoktu, her şey bu millet için, her şey bu vatan için, bu ülke içindi, dolayısıyla hak yerini buldu” dedi.
15 Temmuz ihanet gecesinde çiftçilerin en ön safta hainlere karşı mücadele ettiklerini kaydeden Erdoğan, “Kimi bir yıllık hasadını, kimi traktörünü, kimi canını, kimi de canından aziz bildiği evladını feda etti. Bir dönem kılık kıyafetinden dolayı Kızılay’a alınmayanlar 15 Temmuz gecesi Kızılay’da demokrasi destanı yazdı. ‘Benim oyum ile dağdaki çobanın oyu bir mi’ diye soran kibir abidelerine büyük bir ders verdiniz. Sizler lafa gelince ‘tankın üzerine ilk ben çıkacağım’ diyen, ancak tankları görünce ilk kaçan korkaklara da cesaret ne demek onu öğrettiniz” diye konuştu.

“Güçlü Türkiye’nin yolunun güçlü tarımdan geçtiğini asla unutmamak zorundayız”

Açıklanacak yeni teşviklerin Türkiye’deki hayvan yetiştiriciliğine yeni bir ivme kazandıracağını söyleyen Erdoğan, “Güçlü ülke sadece ekonomisi, ordusu, diplomasisi güçlü olan ülke değildir. Güçlü ülke tarım, hayvancılık ve gıda alanlarında da kendini ispatlamış ülkedir. Bir milletin özgürlüğü için ekonomik imkanlar ne kadar elzemse tarım ve hayvancılıkta da kendi kendine yeter olması o kadar şarttır. Nüfus, silah ve asker bakımından güçlü olduğu halde gıda kaynakları yeterli olmadığı için yeryüzünden silinen toplumlar, devletler olduğunu biliyoruz. Bunun için Türk milletinin tarih boyunca iki ana mesleğe büyük önem verdiğine şehit oluyoruz. Bunlardan ilki askerlikse, diğeri de rençperliktir, tarım ve hayvancılıktır. Biz bu iki özelliğini daima korumuş bir milletiz. Biz toprağa sevdalı, gönülden bağlı bir milletiz. Toprak bizde anadır. Biz topraktan geldik, tekrar toprağa gideceğiz. Toprak bu kadar önemli. Bin yıldır onca saldırıya, ihanete rağmen Anadolu’da tutunmamızın sırrı işte buradadır, bu sevdadadır. Tarih boyunca sömürgeciler bizi vatan kıldığımız bu topraklardan atamamışsa bunda askerlik yanında tarım alanındaki gücümüzün çok büyük payı vardır. Güçlü Türkiye’nin yolunun güçlü tarımdan geçtiğini asla unutmamak zorundayız. Toprağın kahrını çekmeyenler onun kıymetini bilemez. Toprakla yaşamayan insanın toprağı anlaması mümkün değildir. Hayatında köye gitmemiş, çiftçi kardeşlerimizin nasırlı ellerinden tutmamış, yer sofrasına bağdaş kurup tandır ekmeğinden bölmemiş kişiler tarımla ilgili ahkam kesiyor. Kimi grup kürsülerinde, kimi televizyon ekranlarında sabah akşam hükümetimizin tarım politikalarını eleştiriyor. Atalar ‘cahil cesur olur’ derler. Namık Kemal de ‘zihni fukara olanın aklı ukala olur’ der. Bunlar da tarım konusundaki cehaletlerini, bilgisizliklerini ukalalıkları ile yüzsüzlükleri ile örtmeye çalışıyorlar. Oysa Türkiye’nin en başarılı olduğu alanlardan birisi tarım ve hayvancılıktır” şeklinde konuştu.

“Çiftçilerimizin mazot maliyetinin yarısını biz ödemeye başlayacağız”

“Ben özellikle grup kürsüsünde ahkam kesen, şecaat arz ederken sirkatin söyleyen, her konuşmasında tarım ve hayvancılık konusundaki cehaletini ifşa eden ana muhalefetin başındaki zata şunları hatırlatmak istiyorum” açıklamasında bulunan Erdoğan, tarım ve hayvancılık konusunda yapılan çalışmaları anlattı. Erdoğan, “Son 15 yılda nasıl ekonomide, ulaşımda, sağlık ve eğitimde ülkemizde çağ atlatmışsak hamdolsun tarım hayvancılık ve gıda alanında da Türkiye’yi çok farklı bir noktaya taşıdık. Tarım cumhuriyet tarihinin hiçbir döneminde görmediği desteğe bizim zamanımızda kavuştu. Üreticilerimize son 15 yılda 103 milyar lira nakit hibe desteği verdik. Ana muhalefetin başı sen böyle bir rakamla hiç tanıştın mı? 2002’de göreve geldiğimizde 1,8 milyar lira olan yıllık tarımsal destek rakamını 2012 yılında 13 milyar liraya çıkarttık. Çiftçilerimizin üretim maliyetini azaltmak için 2003 yılında ilk kez mazot desteğini biz başlattık. 23 Şubat 2018 tarihinden itibaren çiftçilerimizin mazot maliyetinin yarısını biz ödemeye başlayacağız. Hayırlı olsun. Rabbim bununla birlikte bereketini de lütfetsin. Gübre desteğini 2005 yılında yine doğrudan çiftçimize biz verdik. 2002 yılında sadece 4 ürüne veren prim desteğini 21 ürüne çıkarttık. Bu kapsamda 2003-2017 döneminde 30 milyar lira prim desteği verdik. Ayrıca üreticilerimizin uygun koşullarda finansmana ulaşmasını sağlayarak çiftçilerimizin omuzlarındaki faiz yükünü hafiflettik. 2002 yılında Ziraat Bankasından yüzde 59, tarım kredi kooperatiflerinden yüzde 69 faiz oranı ile kredi kullanıyorlardı biz göreve geldiğimizde, bu faiz oranlarını zaman içinde konulara göre sıfır ile yüzde 8,25 oranına kadar düşürdük. 2005 yılındaki Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile tarım topraklarımızın amaç dışı kullanımını engellemek suretiyle farklı bir adımı attık. 2014 yılında yapmış olduğumuz yasal düzenleme ile ülkemizin kanayan yaralarından olan verimli arazilerinin miras yolu ile bölünmesine son verdik. Arazi toplulaştırma çalışmaları ile yıllar içinde parçalanmış, küçülmüş, verimi düşmüş tarım arazilerimizi tekrar üretime kazandırmak için adımlar attık. Meşhur Toplulaştırma Yasası. Bizden önceki 41 yılda 450 bin hektar arazide toplulaştırma yapılmışken, son 15 yılda bu rakamı 13,5 kat artışla 6,1 milyon hektara çıkarttık. 2023 yılına kadar 14,3 milyon hektar alanda arazi toplulaştırmasını tamamlamayı, 8,5 milyon hektarlık alanın tamamını da modern sulama teknikleri ile suya kavuşturmayı hedefliyoruz. Tarımsal üretim potansiyeli yüksek toplam alanı 6,1 milyon hektar olan 192 büyük ovayı koruma altına aldık. Toplamda 834 bin hektarlık 59 büyük ovayı daha koruma altına alıyoruz. Böylece koruma altına alınan ova alanını 7 milyon hektara çıkartıyoruz. Milli Tarım Projesi kapsamında havza bazlı destekleme modeline geçtik. Belirlenen 941 havzada destekler bu modele göre verilmeye başlandı. 453 bin dekar alanda mera ıslahı yapıldı. Üretimde verimliliği ve kaliteyi doğrudan etkileyen sertifikalı tohum ve fidancılık ilk kez 2005 yılında destek kapsamına alındı. Son 10 yılda bu alana 1 milyar liranın üzerinde destek sağlandı. Ar-ge ve inovasyona yaptığımız yatırımlarla tohumluk üretimimizi yıllık 145 bin tondan 958 bin tona çıkarttık. Türkiye’yi tohum ihraç eden ülke konumuna getirdik. Tohumluk ihracatımız 17 milyon dolardan 1+53 milyon dolara çıktı. Türkiye tarımsal hasılada Avrupa birincisi oldu. 2002 yılında 3,7 milyar dolar olan tarımsal ihracatımız 2017 yılında 17 milyar dolara çıktı. Ama bunu ana muhalefetin başı bilmiyor, hangi ülkede yaşadığının farkında değil” ifadelerini kullandı.

“300 başa kadar damızlık koyunu ve yemini temin ediyoruz”

Rekabetin en yoğun olduğu sektörlerin başında tarımın geldiğini kaydeden Erdoğan, “Tarım ve hayvancılık alanında yeni bir dönemin kapılarını aralayacağını düşündüğüm bir projeyi bugün hayata geçiriyoruz. Ülkemizde hayvan yetiştiriciliğini geliştirmek, damızlık koyun ve sığır sayısını artırmak ve kırmızı et ihtiyacının karşılanmasına önemli katkı sağlanmak üzere bugün önemli bir adım atıyoruz. Bu proje ile talep eden tarım kredi kooperatifleri üyesi yetiştiricilerimize TİGEM aracılığı ile Ziraat Bankasından kredi kullandırılarak 300 başa kadar damızlık koyunu ve yemini temin ediyoruz. Üreticinin bakım, hizmet bedeli ve sigortasını avans olarak ödüyor, doğacak kuzulara da alım garantisi veriyoruz. Bunlara evlatlarınız gibi bakacaksınız. Yetiştiriciye verilen avansları da üreticilerden alınacak kuzuların bedelinden mahsup edeceğiz. Sığır yetiştiriciliğini geliştirmek, damızlık sığır sayısını artırmak ve kırmızı et ihtiyacının karşılanmasına katkı sağlamak üzere Ziraat Bankası kanalı ile yetiştiricilerimize hayvan ve yem temini için yüzde 10 sübvansiyonlu kredi sağlıyoruz. Tarım kredi kooperatifleri aracılığı ile damızlık düve ve bu düvelerin koyunlarda olduğu gibi veterinerlik, aşı ve küpe hizmetlerini bedelsiz karşılıyoruz. Ayrıca TARSİM sigortasının yetiştiriciye düşen kısmını devletin ödemişini sağlıyor, yetiştiricimizi sosyal güvence kapsamına alıyoruz. Yetiştiricimiz kredi borcunu ilk 2 yılı geri ödemesiz, bak bu kıyağı da unutmayın, 7 yılda bankaya ödüyor. Böylece hem başlangıçta imkan sağlayarak hem de üretime alım garantisi vererek hayvancılıkta yeni bir dönemin kapılarını aralıyoruz. Her köy bir işletme mantığı ile bitki üretimini de farklı bir vizyon kazandırıyoruz. Tarım kredi kooperatifleri aracılığı ile üreticilerimizin girdi teminlerini kolaylaştırıyor, elde ettikleri ürünlere yine alım garantisi veriyoruz. Bakanlık ve çiftçinin üretimin her aşamasında birlikte hareket ettiği bir sistemi hayata geçiriyoruz. Girdi temini ile çiftçilerimizin ekim sezonu öncesindeki finans problemini çözüyor, aracılara olan bağımlılığı azaltıyoruz. Bizim en önemli geleneklerimizden olan imece sistemini geliştireceğiz. Tüm bu yeni hizmetlerin hayırlı olmasını diliyorum” dedi. 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul İstanbul’da terör örgütü DEAŞ’a yönelik düzenlenen operasyondan yeni detaylar: 1 Mayıs’ta Taksim Meydanı’nda eylem planladıkları anlaşıldı İstanbul’da terör örgütü DEAŞ’a yönelik düzenlenen “Bozdoğan-32” operasyonunda yeni ayrıntılara ulaşıldı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı İstihbarat Şubesince yapılan çalışmalarda, örgüt içinde “Abbas İsa” kod adıyla anılan Suriye uyruklu K.A. (25) ile Afganistan uyruklu M.H. (29) patlayıcı yapımında uzman 2 terörist Beykoz’daki bir işyerinde yakalandı. Yaklaşan 1 Mayıs İşçi Bayram’ında sansasyonel eylem planı yapan DEAŞ’a bağlı bir hücre güvenlik ve istihbarat birimlerince çökertildi. İstanbul’u kana bulamaya çalışan teröristlerin, Taksim Meydanında eylem planladıkları anlaşıldı. DEAŞ silahlı terör örgütü ile bağlantılı olduğu ve bomba yapım konusunda bilgi sahibi olduğu tespit edilen; K.A. aynı işyerinde kalan M.H. ile birlikte İstanbul’un Beykoz ilçesinde yakalandı. K.A.’nın bombalı saldırı eylemi hazırlığında olduğu ve bomba yapımında kullanılan kimyasal maddelerle patlamanın gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini test ettiği tespit edildi. Ele geçirilen ve bomba yapımında kullanılacağı anlaşılan kimyasal maddelerin büyük çapta patlamaya sebebiyet verebilecek nitelikte kimyasal (patlayıcı) maddeler olduğu anlaşıldı. Hücrenin kilit ismi: “Abbas İsa” kod adlı Suriyeli tatbikat yapmış Hücre üyeleri ile ilgili İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı İstihbarat Şubesi ekipleri geniş çaplı çalışma gerçekleştirdi. İstanbul İstihbarat Şubenin yaptığı çalışmalarda, ilk etapta “Abbas İsa” kod adlı Suriye uyruklu K.A. (25) ile Afganistan uyruklu M.H. (29) yakalanarak gözaltına alındı. Operasyonun devamında söz konusu 2 teröristin Türkiye’deki bağlantıları mercek altına alındı. Bu iki teröristin bağlantılı olduğu 6 şüphelinin daha düzenlenen zincirleme operasyonlarda yakalandığı belirtildi. Operasyon bomba yapımında kullanılan hidrojen peroksit ile aseton ve sülfürik asit türü kimyasal madde ele geçirildi. Teröristlerin, eylem hazırlığındayken Beykoz’daki bir adreste küçük çaplı bir tatbikat yaptıkları öğrenildi. Irak ve Suriye’de DEAŞ’ın "havan topu birimi"nde yer aldı Suriye ve Irak’ta patlayıcı ve bomba eğitimi gören K.A.’nın, İdlip’te “Ebu Ömer” isimli DEAŞ emirinin yanında mühimmat doldurma ve temizleme biriminde faaliyette bulunduğu, ayrıca 2016 yılına kadar örgüt içinde DEAŞ’ın havan birliğinde yer aldığı öğrenildi. Elde edilen bilgi ve belgelere göre K.A., 2016’da Hatay üzerinden Suriye’den Türkiye’ye kaçak giriş yaptı, 2020’de ise İstanbul’a geldi. 4 yıldır İstanbul’da bulunan Abbas İsa kod adlı terörist, kentin kalabalık meydanlarında sansasyonel eylem planı yaptığı kaydedildi. 2014 yılında DEAŞ’ın sözde Irak’ın Musul valisi Ebu Leys Al-Hamduni’den hem şer-i, hem bombalı eğitim aldığı ortaya çıkan K.A.’nın, hangi noktaları hedef seçtiği araştırılıyor. Afganistan uyruklu terörist bu yıl Türkiye’ye gelmiş DEAŞ’ın eylem hücresine yönelik yürütülen soruşturma derinleştirilirken, Afganistan uyruklu K.H.’nın bu yılın Ocak ayında İran üzerinden Türkiye’ye geçiş yaptığı tespit edildi. Operasyon çerçevesinde yakalanan “Abbas İsa” K.A.’nın kardeşi “Abdullah Mustafa“ kod adlı isimli A.A.’nın da yurda 2014 yılında giriş yaptığı ve ilk olarak Muğla’da kaldığı, sonrasında da eylem için İstanbul’a geldiği ortaya çıktı.
Muğla Marmaris’te deniz turizmi masaya yatırıldı İMEAK Deniz Ticaret Odası’nca düzenlenen 4. Deniz Turizmi Çalıştayı, Muğla’nın Marmaris ilçesinde, İMEAK Deniz Ticaret Odası ev sahipliğinde ve Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Kıran’ın başkanlığında gerçekleştirildi. Bu yıl 4. kez düzenlenen çalıştay, aziz şehitler için bir dakikalık saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından başladı. Sektöre engel teşkil eden bazı sorunların izole edilmesine katkı sağlamak adına düzenlenen çalıştayın başarılı ve verimli geçmesini dilekleri ile konuşmasına başlayan İMEAK Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Kıran, "En temel sorunlarımızın içerisinde yer alan deniz turizmi araç sayımızın bugün beş bine ulaşmasıyla ilgili İstanbul’dan Alanya’ya kadar tüm kıyı şeridimizdeki araçların bağlama, yolcu indir bindir yerleri ile bu araçların tamir bakım ihtiyaçlarının giderilmesi yönünde, sektörün faaliyetini yapacağı araçlar ile faaliyetin türüne göre kullanılacak deniz araçların niteliği ve mevzuatlarının birbirine uyumlu hale getirilerek uygulama kaynaklı soruların giderilmesi yer alıyor. Sektörün 12 ay faaliyet yapmasına ilişkin dalış turizmi, kurvaziyer turizmi gibi alt branşların desteklenmesi ile uluslararası rekabet gücünün arttırılması, bugün tüm dünyaya tanıttığımız Mavi Yolculuğun temelini oluşturan koylarımızın marka değerinin arttırılmasıdır. İlgili kamu kurumlarının mevzuat uygulamaları ve sektörün gelişim sürecinde bölgesel uygulama kaynaklı sorunlarının giderilmesine yönelik sonuçlar elde edilmiştir" dedi. "Marmaris’in bir deniz kenti olduğunu ve denize önem verilmesi gerektiğini unutmamalıyız" Çalıştayda kürsüye çıkarak konuşan Marmaris Belediye Başkanı Acar Ünlü, denizin Marmaris için önemine değinerek, "Marmaris’ten denizi çektiğiniz anda normal Anadolu kasabası olması noktasına geliyor. Bütün deniz kentleri böyle ama üzerine denizi koyduğunuzda kültüründen tarihine, ticaretinden ekonomisine kadar birçok alanda yeni ufuklar açan bir durum söz konusu. Bu sebeple denizin Marmaris için ve bütün kıyı kentleri için önemi büyük, üzerinde hassasiyetle durulması, alanlarının düzenlenmesi gerektiği çok açık bir şekilde ortada. Marmaris özelinde baktığımızda Cruise turizminden daha fazla gelir elde etmeyi bekleyen. Deniz araçlarının fazlalığıyla oluşan kirliliğin doğa tahribatının en aza indirilmesi için önlemlerin ve düzenlemelerin yapılması gerektiği konusunda çalışmaların yapılacağı bir toplantı bekliyoruz. Aynı zamanda geçmiş zamanlarda yaşadığımız yangın felaketlerinin ardından oluşan deniz dolgusunun Marmaris turizmine etkisi olduğu gibi ilçenin liman temizliğine ve doğal yaşamına önemli olumsuzlukları olduğunun da bilincindeyiz" sözleri ile üzerlerine düşen tüm görevleri yapmaya hazır olduğunu iletti. "Yerel yönetimler olarak üzerimize düşen ne varsa elimizi taşın altına koymaya hazırız" Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras da Bodrum Belediye Başkanlığı yaptığı son 5 yılda denizcilik faaliyetlerine önem verdiklerini belirterek, "Sektörün sorunlarını çok açık bir şekilde biliyoruz. Özellikle son dönemde bağlama konusunda çok ciddi sıkıntılar var. Transferler konusunda çok ciddi problemler var. Limanlarımızın işletilmesinin yöntemi konusunda sektörün yöneticileriyle sık sık görüşüyoruz. Hem sektörümüzle hem de ilçe belediyelerimizle birlikte yürütüyoruz. Bir denizcilik iştiraki kurarak limanların ve barınakların, iskelelerin kontrolünü tamamen sektörün kontrolüne bırakacağım. Bununla ilgili duyuruları zaten yapmıştık, şimdi ise hazırlık aşamasındayız. Burada yat imalat, bakım, onarım sektörünün de değerini biliyoruz. Ören’deki yapılan organize sanayinin de farkındayız oraya da her zaman destek vermeye hazırız. Yine bütün Muğla’nın bin 480 kilometre kıyı uzunluğunun her bir bölgesinde denizcilikle ilgili her bir faaliyette biz de yerel yönetim olarak sektörümüzün yanında onları geliştirecek her türlü kararı almaya hazırız. Çok kıymetli Turizm Bakanlığımız, Ulaştırma Bakanlığımızla da yine ortak çalışmaya her zaman hazırız. Körfezlerimizin yapılaşmadan mümkün olduğunca korunması için ve deniz turizminin faaliyetlerinin engellenmemesi için her körfezimizde böyle olmak zorundayız. Deniz toplu taşıma meselesi malum bin 480 kilometre kıyımız var ancak nitelikli deniz trafiğini özellikle toplu taşıma açısından oluşturamamışız. Bunun için Datça ve Bodrum arasındaki feribot gibi Fethiye’den Marmaris’e oradan Datça’ya, Datça’dan Bodruma, oradan Milas’a, Didim’e kadar deniz trafik güzergâhı çalışmasını başlattık, bunu yapıyoruz. Bu hareketin ciddi olumlu etkileri olacağını biliyorum, tabii ki temsilcilerle yapacağımız toplantılarla masaya yatırarak daha doğru ilerleyeceğimizi düşünüyorum" şeklinde konuştu. "Bu çalıştay turizme katkı sağlayacaktır" Muğla’nın ülkenin en önemli turizm destinasyonlarından biri olan "Yeryüzü Cenneti" olduğu sözleri ile konuşmasına başlayan Muğla Valisi İdris Akbıyık, "Günümüzde turizm endüstrisinin en önemli sektörlerinden biri olarak gösterilen deniz turizmi, Türkiye’nin turizm faaliyetlerinin de lokomotifi konumundadır. Bu nedenle ülkemizin katma değerli turizm faaliyetleri oluşturma doğrultusundaki arayışlarında, üzerinde önemle durulması gereken turizm branşları arasında gösterilmektedir. Muğla ilimiz, yemyeşil çam ormanlarıyla turkuaz suların iç içe olduğu, birbirinden eşsiz koyları, kumsalları, huzur veren doğal ve tarihi güzellikleriyle, her yıl milyonlarca misafire ev sahipliği yapmaktadır. Bin 484 kilometrelik kıyı bandımız ve bu kıyı bandının çevrelediği tarihi ve doğal güzelliklerle dolu eşsiz coğrafya, Muğla’nın ülkemizin deniz turizmi faaliyetlerinin büyük bir kısmının gerçekleştirildiği cazibe merkezi haline gelmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Muğla’daki deniz turizmi kapasitesini rakamsal olarak ifade edecek olursak, 7 bin 93 yat kapasiteli 28 marina, 15 bin 743 yatak kapasiteli bin 512 ticari yat, 36 bin 500 yolcu kapasiteli 742 günübirlik tekne faaliyet göstermektedir. İlimiz genelinde 137 adet mavi bayraklı işletme bulunmaktadır. Geçtiğimiz yıl, 76 bin 910 yolcu kapasitesine sahip 92 adet kurvaziyer limanlarımızı ziyaret etmiştir. Ayrıca ilimizde 2 tane uluslararası havaalanının bulunması ve buralardan yat limanlarına karayolu ile ulaşımın kolaylıkla sağlanabilmesi, deniz turizmi için büyük bir avantaj sağlamaktadır" açıklamasında bulundu. "Muğla deniz turizmi dünya ile rekabet edebilir durumda" Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Nadir Alpaslan ise konuşmasında, "Ülkemizin turizmdeki potansiyelini görerek büyük bir ileri görüşlülük ve vizyonla sıfır mesafesinden bugün dünyanın en önemli turizm ülkelerinden birisi olmamızın yolunu açmıştır. Deniz turizmiyle Muğla turizmde en avantajlı rekabet edilebilir bir konumda. Deniz turizmimizi geliştirmeye devam edeceğiz. Çalıştayımızda tüm imkanlar, tüm yapılabilecekler enine boyuna görüşülecek. Biz de Bakanlık olarak hem katkılarımızı hem de buradan çıkan sonuçları çok dikkatle değerlendirerek tüm paydaşlarımızla gerekli adımları atacağız" ifadelerini kullandı. Marmaris’e bağlı İçmeler Mahallesi’nde düzenlenen, bölgesel deniz turizmi faaliyetlerinin değerlendirileceği çalıştaya; Muğla Valisi Dr. İdris Akbıyık, Kültür ve Turizm Bakanlığı Bakan Yardımcısı Nadir Alpaslan, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Denizcilik Genel Müdürü Ünal Baylan, Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, Marmaris Kaymakamı Nurullah Kaya, Marmaris Belediye Başkanı Acar Ünlü, Oda başkanları, STK temsilcileri ve liman başkanları katıldı. Bu sabah başlayan ve iki oturumdan oluşan çalıştay bu akşam sona erecek.