POLİTİKA - 16 Ocak 2019 Çarşamba 20:39

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Münbiç'teki saldırıya ilişkin açıklama

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Münbiç'teki saldırıya ilişkin açıklama

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mümbiç’teki bombalı saldırıyla ilgili, “Bendeki bilgilerde 5 ABD askerinin olduğu, toplamda 20’yi bulduğu istikametinde bir haber. Bu olayı DEAŞ üstlendi. Ama anlaşılan o ki, buradaki Amerika’nın aldığı kararı etkileme anlamında olabilir. Ben Sayın Trump’ın bu noktadaki kararlılığını gördüğüm için bu tür bir terör eylemine karşı geri durmayacağına inanıyorum. Çünkü bir geri durma söz konusu olabilirse bu bir defa DEAŞ’ın zaferi olur” dedi.

Resmi ziyarette bulunmak üzere Türkiye’ye gelen Hırvatistan Cumhurbaşkanı Kolinda Grabar Kitaroviç ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yapılan başbaşa ve heyetlerarası görüşmelerin ardından anlaşmaların imzalanması ve ortak basın toplantısı için kameraların karşısına geçti.

“Aramızda başka bir hedef var, o da 1 milyar dolarlık bir hedeftir” 

Yarımların ve ticaret hacminin artırılması yönündeki çabaların yoğunlaştırılacağını, kültür ve sanat alanlarında işbirliği olduğunu söyleyen Erdoğan, Hırvatistan Cumhurbaşkanı Kolinda Grabar Kitaroviç ile bölgesel gelişmeler ve uluslararası gelişmeler hakkında fikir teatisinde bulunduklarını söyledi. Erdoğan, “Ülkelerimizi yakından ilgilendiren birçok bölgesel ve uluslararası sorunda aynı hassasiyetleri paylaştığımızı ifade etmek isterim” diye konuştu. 

Türkiye-Hırvatistan-Bosna Hersek Üçle Danışma Mekanizmasının yeniden canlandırılması gerektiğine inandıklarını kaydeden Erdoğan, Hırvatistan’ın Türkiye’nin AB üyelik sürecinin en büyük destekçilerinden birisi olduğunu, bu desteğin Hırvatistan’ın dönem başkanlığı sırasında daha da güçleneceğini söyledi. 

AB’nin Brexit meselesi nedeniyle hassas bir dönemden geçtiğini söyleyen Erdoğan, bu süreci yakından takip ettiklerini kaydederek, “Brexit ihtimali karşısında Birleşik Krallık ile ticari, ekonomik ilişkilerimizin etkilenmemesi için görüşmelerimiz sürüyor. Ayrıca vatandaşlarımızın Türkiye-AB ortaklık hukukundan kaynaklanan haklarını koruyacak önlemlerin alınması için muhataplarımızla temas halindeyiz” şeklinde konuştu. 

2017 yılında ikili ticaretin yüzde 29 artış ile 531 milyon dolara ulaştığını, 2018’in ilk 11 ayı itibariyle bu rakam 575 milyon dolar seviyesinde olduğunu, 2018’in sonu itibariyle bu rakamın 600 milyon dolara ulaşmasını temenni eden Erdoğan, “Aramızda başka bir hedef var, o da 1 milyar dolarlık bir hedeftir. Bu hedefe 2019 senesinde biraz daha yaklaşırız diye temenni ediyorum” ifadelerini kullandı.

“1 milyar dolarlık düzeyini bir an önce yakalamak istiyoruz” 

Türkiye ile Hırvatistan arasında çok derin ve tarihi ilişkiler olduğunun altını çizen Hırvatistan Cumhurbaşkanı Kolinda Grabar-Kitaroviç, “Ekonomik ilişkilerimizin derinleştirmemiz gerek. Bu istediğimiz boyuta yaklaşmak için 1 milyar dolarlık düzeyi bir an önce yakalamak istiyoruz. Biz ayrıca, enerji alanını da ele aldık, ulaştırma konusunu görüştük” dedi. 

Hırvatistan’ın AB dönem başkanlığı yürüttüğü zaman da Türkiye’nin AB üyeliğine destek vereceklerini belirten Kitaroviç, İslam Kültür Merkezi Projesi ile ilgili mutabakat zaptının imzalanmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi. 

Güneydoğu Avrupa’nın kalkınmasını konuştuklarını belirten Cumhurbaşkanı Kolinda Grabar-Kitaroviç, Bosna Hersek’in gelişmesini de konuştuklarını söyledi. Mülteci krizinin çok önemli olduğunu ve Türkiye’nin çok önemli bir rolü olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Kolinda Grabar-Kitaroviç, özellikle güvenlik ve Ortadoğu konularını da masaya yatırdıklarını belirtti.

“Aslında bana göre Dayton Anlaşması gözden geçirilmesi şarttır” 

Bosna Hersek’teki siyasi durum hakkında sorulan soruya cevap veren Erdoğan, “Üçlü mekanizma dediğimiz Türkiye-Hırvatistan-Bosna Hersek mekanizmasını bizler samimi niyetlerle başlattık. Şuanda bir ara verildi diyebilirim. Bosna Hersek’te hükümet kurulmuş değil. Temennim odur ki, hükümetin kurulmasından sonra bu üçlü mekanizmayı çalıştırmamız. Ülkelerin samimiyetiyle ilgili olarak Bosna Hersek’teki sıkıntıların aşılmasına gerek Türkiye gerek Hırvatistan tarafından katkı sağlama zemini hazırlayacaktır. Aslında bana göre Dayton Anlaşması gözden geçirilmesi şarttır. Dayton Anlaşması bu haliyle Bosna Hersek’in geleceğine yönelik bir çözüm üretemediği bugüne kadar geçen sürede ortaya çıkmıştır. Bununla ilgili olarak BM’nin yeniden devreye girmesi, güçlü bir adımın atılması gerekir. Bütün o sıkıntılı dönemlerden sonra çok acil bir şekilde, aklımda kaldığı kadarıyla 21 gün içinde Dayton Anlaşması yapıldı, onun da ne kadar eksiklikleri olduğu ortaya çıkmıştır ve bir çözüm üretememiştir. Şuanda da görülüyor, 8 aylık dönemler halinde orada dönem başkanlığının olması, daha doğru dürüst bir ordusunun dahi oluşamaması Bosna Hersek için ciddi sıkıntılardır. Bosna Hersek’in Boşnak’ı ile Hırvat’ı ile Sırp’ı ile dayanışma içinde olması, bunun neticesinde barış içinde yaşayan bir Bosna Hersek yeniden tesis edilmelidir” diye konuştu. 

Aynı soruya cevap veren Kitaroviç, “Hırvatistan kadar hiçbir ülke Bosna Hersek’in bütünlüğü ve refah içinde yaşaması kadar destek vermiyordur. Bosna Hersek’in AB’ye girme yolunda biz destek veriyoruz. Bosna Hersek içindeki reformlar konusunda da destek veriyoruz. Bosna Hersek diğer Avrupa ülkelerinin birçoğundan farklı bir ülke. Üç kurucu milletten oluşan bir devlettir. Dayton Anlaşmasından bu yana birçok değişiklik yaşandı orada. Diyalog çök önemli. Bazen bize içişlerine karışıyoruz gibi şeyler söylüyorlar, biz devlet olarak, Bosna Hersek’e en yakın ülke olarak Dayton Anlaşmasının imza atan bir ülkeyiz. Biz Hırvatistan dışında yaşan Hırvatları da korumak zorundayız. Biz Bosna Hersek’in Hırvatlar ve Boşnaklar arasında işbirliği olmalıdır. Dolayısıyla diyalog çok önemli” şeklinde konuştu. 

Bosna Hersek’te yapılan seçimlere ilişkin soruya cevap veren Erdoğan, “Bu seçimlerde kullanılan oylar hangi iradeler tarafından hangi tür kullanılmıştır bunun tespitini yapmak bizim haddimize değil. Sandıkta irade oy kullananındır. Bu iradesini nasıl gerçekleştirmiştir bunu bilemem. İrade seçmenindir. Seçmen nasıl oyunu kullanmışsa ona saygı duymak durumundayız. Bizim tek hedefimiz şudur, ortaya bir netice çıkmıştır, bu netice ile gerek Boşnak gerek Hırvat ve gerek Sırplarla ilgili olarak önümüzdeki süreçte bir dayanışmanın, beraberliğin olması önemli. Bosna Hersek’in buna ihtiyacı var. Bir AB sürecini yaşan Bosna Hersek var, Hırvatistan en önemli desteklerden birisi. Dönem başkanlığı sürecinde atılacak adımlar önem arz ediyor” ifadelerini kullandı.

“Bir spekülasyon var” 

ABD Başkanı Donald Trump ile yapılan telefon görüşmesinde Suriye’de terör örgütüne verilen silahların geri toplanması konusunun gündeme gelip gelmediği sorusuna cevap veren Erdoğan, “Bu mesele gündeme gelmedi. Bizim Sayın Trump ile yaptığımız görüşme ağırlıklı olarak bölgeden Amerika askerlerinin çekilmesi ve bu çekilme esnasında müşterek neler yapabiliriz. Bir diğer önemli konu da buradaki 20 mil güvenli bölge konusu, bunun üzerinde hassasiyetle durduk. Biz bu güvenli bölge ile ilgili üzerimize düşen her türlü görevi yapmaya hazır olduğumuzu, buradaki tüm terör örgütleri ile sonuna kadar mücadele etmekte biz varız, biz onlarla savaşırız. Bütün mesele Suriye’nin bütünlüğünü korumaktır. Bir spekülasyon var. Nedir bu spekülasyon? Türkiye’nin Kürtlere karşı farklı bir uygulama içinde olduğu. Bunun tamamen uydurma bir haber olduğu, zira böyle bir şey olmuş olsa, biz sadece Kobani’den 300 bin Kürt’ü ülkemizde halen misafir ediyoruz. Bunun dışında Suriye’deki Hristiyanlara karşı PYD-YPG terör örgütleri acımasız uygulamalar yaptılar, zulmettiler, öldürdüler, biz hepsine kapımızı açtık. Bunları konuşma fırsatı bulduk. Bu çekilme sürecinin devam edeceği noktasında Sayın Trump’un kararlılığını gördük” dedi.

“Biz DEAŞ’ı ve diğer terör örgütlerini o ülkede bitireceğiz” 

Mümbiç’teki bombalı saldırıyı da değerlendiren Erdoğan, “Bendeki bilgilerde 5 ABD askerinin olduğu, toplamda 20’yi bulduğu istikametinde bir haber. Bu olayı DEAŞ üstlendi. Ama anlaşılan o ki, buradaki Amerika’nın aldığı kararı etkileme anlamında olabilir. Ben Sayın Trump’ın bu noktadaki kararlılığını gördüğüm için bu tür bir terör eylemine karşı geri durmayacağına inanıyorum. Çünkü bir geri durma söz konusu olabilirse bu bir defa DEAŞ’ın zaferi olur. Biz tam aksine DEAŞ’ın üzerine ülkemizde dahil olmak üzere gitmeye devam edeceğiz. Biz DEAŞ’ı ve diğer terör örgütlerini o ülkede bitireceğiz. Suriye halkı bu teröristlerle iç içe yaşayamaz. 20 mil meselesi güvenli bölge olarak önümüzdedir. Hedefimiz bir an önce oradaki huzuru, Suriye’nin bütünlüğünü sağlayabilmektir” açıklamasında bulundu.

Derya Yetim - İbrahim Berat Yılmaz
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kocaeli Hayvan koruma dernekleri: "Vali Yavuz’un açıkladığı maddelerden biri cımbızla alınarak infial oluşturuldu" Kocaeli’de Valiliğin sokak hayvanlarıyla ilgili alınacak tedbirlere ilişkin yaptığı açıklamaya gösterilen tepkilerin ardından açıklama yapan hayvan koruma dernekleri, Vali Yavuz’un açıkladığı maddelerden biri cımbızla alınarak infial oluşturulduğunu belirtti. Kocaeli Valiliği, vatandaşların şikayetleri üzerine sokak hayvanlarıyla ilgili alınacak tedbirlere ilişkin açıklamalarda bulunmuştu. 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu ve Hayvanların Korunmasına Dair Uygulama Yönetmeliği kapsamında belediyelerin görev ve sorumlulukları hatırlatılırken vatandaşlar insan sağlığını tehdit eden hayvanların itlaf edilmesiyle ilgili maddeye tepki gösterdi. Olayların büyümesi üzerine hayvanları koruma dernekleri Kocaeli Valiliği ile görüşerek basın açıklaması yaptı. "Vali Seddar Yavuz’un açıkladığı maddelerden biri cımbızla alınarak infial oluşturuldu" Kocaeli Hayvanları Koruma Derneği Başkanı Selma Pilatin Pek, "Valimiz Ali Aday’la görüşme yaptık. Valimiz yeni bir komisyon oluşturduklarını söyledi. Bu komisyonda artık belediyeleri, bakımevlerini DKMP’ler, emniyet müdürlüğü, tarım il müdürlüğü, çevre ve şehircilik müdürlüğü, il sağlık müdürlüğü olarak denetimlerine başlayacak. Vali Seddar Yavuz’un açıkladığı maddelerden biri cımbızla alınarak infial oluşturuldu. Biz Kocaeli Dernekleri olarak Kocaeli mükemmel demiyoruz. Ama Kocaeli’mizde de biz böyle sorunları istemiyoruz” diye konuştu. "Her ilçe belediyesi bakımevi yapmak zorunda" Valiliğin yaptığı açıklamayla tamamen yasa metninin paylaşılmasıyla ilgili olduğunu belirten KOHAYDER Başkanı Semra Çelikkaya, "Valilik, ’Belediyelere işinizi yapın’ demiş. Kanuna göre nüfusu 100 binin üzerinde olan her ilçe belediyesi bakımevi yapmak zorunda. Belediye bütçesini de yüzde 5’ini bakım evi yapıp hayvanların kısırlaştırılması için harcamak zorunda. 5199 Sayılı Kanunun yönetmeliği de yasada var olan bir şey. Peki Kocaeli’de bütün belediyeler bunu yapmış durumda mı? Hayır. Ülkemizde bin 395 belediyenin sadece bin 112’si kısırlaştırma yapmış. Sonra diyoruz ki ’Niye sokaklarda hayvanlar var?’ Çünkü kısırlaştırmıyorsunuz. Avrupa sokaklarında, ’Hayvanları yok’ deniliyor. Avrupa yüzyıllar önce kısırlaştırma işine başlamış. Avrupa itlaf da ediyor ama kısırlaştırma işlemine de yüzyıllar önce başlamışlar. Bizim belediyelerimiz maalesef bu işi ciddiye almadı, yapmak istemedi. Valimizin açıklaması da tamamen bununla ilgilidir" şeklinde konuştu. "Kocaeli’de hayvanların uyutulmasına ilişkin uygulama duymadım" Açıklamada yasa maddesi dışında bir şeyin olmadığını belirten Çelikkaya, "Yasada itlaf var mı diye soracak olursanız Türk Medeni Kanun’un birinci maddesidir. Yasalar kanunlar konuluş sebebiyle birlikte özü ve sözü birlikte yorumlanır. Hayvanları koruma yasasının böyle bir itlafa izin vermesi söz konusu değildir, bu özüyle beraber yorumlanır. Oradaki maddede hayvanın iyileşme şansı yok ve acı içindeyse hayvanı uyutuyorlar. Bunları veteriner hekimlerde yapıyor. Bu madde yanlış anlaşılmalar sebep olabiliyor. Diğer illere bilemem ama hayvanların uyutulmasına ilişkin Kocaeli’de böyle bir uygulama duymadım" ifadelerini kullandı.
İstanbul Cem Garipoğlu’nun otopsi görüntüleri ortaya çıktı Münevver Karabulut’u canice katleden ve cezaevindeyken intihar eden Cem Garipoğlu’nun otopsi görüntüleri ortaya çıktı. Otopsi görüntülerine ilişkin hazırlanan rapora karşı dilekçe sunan Karabulut ailesinin avukatı Rezan Epözdemir, fethi kabir taleplerinin olduğunu belirtti. Münevver Karabulut’u 3 Mart 2009 tarihinde canavarca hisle ve hunharca öldüren Cem Garipoğlu, 2014 yılında Silivri’de kaldığı koğuşta intihar etmişti. Ölen kişinin Cem Garipoğlu olup olmadığı yönündeki iddialar üzerine Karabulut ailesi avukatları aracılığıyla fethi kabir işlemi yapılmasını talep etmiş ancak bu talep Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından reddedilmişti. Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’ndan Cem Garipoğlu’nun otopsi sırasında yapılan işlemlerine ait fotoğraflar ve video kayıtlarının hazırlanıp gönderilmesi istenerek dosyaya bilirkişi atanmıştı. Tamamlanan bilirkişi raporunun içerisinde Cem Garipoğlu’nun otopsi görüntüleri de yer aldı. Öte yandan mağdur Karabulut ailesinin avukatı Rezan Epözdemir tarafından bilirkişi raporuna karşı bir dilekçe sunuldu. Dilekçede, Münevver Karabulut’un Cem Garipoğlu tarafından 3 Mart 2009 tarihinde canavarca hisle ve hunharca katledildiği ve olayın kamuoyu gündemine oturduğu belirtildi. Cem Garipoğlu‘nun hakkında hükmedilen cezanın infazı sırasında intihar ettiğinin açıklanması üzerine toplumun büyük bir kesiminde Garipoğlu‘nun intihar etmeyip cezaevinden firar ettiğine dair kanaat oluştuğu da dilekçede aktarıldı. Bunun üzerine 17 Ağustos 2023 tarihinde başsavcılığa başvurarak fethi kabir yapılması talep edildiği dilekçede belirtildi. Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı’na sunulan dilekçenin devamında, "Başsavcılığınız tarafından ise İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığına müzekkere yazılarak 12 Kasım 2014 tarihli otopsi işlemine ilişkin fotoğraf ve video kayıtları celp edilmiş akabinde dosya bilirkişiye gönderilmiştir. Daha sonra bilirkişi tarafından kendisine teslim edilen materyaller içinde bulunan görseller rapor haline getirilmiştir” denildi. Dilekçede, daha önce Münevver Karabulut cinayeti hakkında tahkikat yürütülürken maktulün iç çamaşırı ile otopsi ve ilk inceleme yapıldığı, otopsi incelemesinin ilk aşamada hiçbir tıp eğitimi almamış olan bir teknisyen tarafından gerçekleştirildiği ve aynı eldivenle 11 otopsi işlemi yapıldığı açıklandı. Otopsi yapan teknisyenin eldiveninden maktulün iç çamaşırına aynı anda otopsi yapılan bir başka cesede ait sperm bulaştığı da dilekçede belirtildi. Cinayet mahallinde bulunan 700 bin dolar tutarındaki paranın kolluk tarafından tutanağa kaydedilmediği ve kaybedildiği de açıklanan dilekçede, “Kameraların kırık olmamasına rağmen ‘kırıktır’ şeklinde tutanak tutulması, faili yakalamaya giden kolluk görevlilerinin cinayet zanlısının kaçmasına imkan tanır türde yol vermesi, ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle cinayete iştirakten yargılanan Garipoğlu ailesi fertlerinin hiçbir delil olmaksızın tahliyesine karar verilmesi ve haklarında yurtdışına çıkmamak şeklinde adli kontrol tedbirinin dahi uygulanmaması, bu gerekçelerle tarafımızca reddi hakim yoluna gidilmesi, reddi hakim taleplerimiz hakkında karar verilmeden kovuşturma yürüten ağır ceza mahkemesi başkanının re’sen dosyadan el çekmesi ve bir başka yargılamada Garipoğlu ailesi için beraat kararı vermiş bir hakim olduğunun ortaya çıkması gibi skandalların yaşanması, Garipoğlu ailesinin tesadüf denemeyecek zamanlarda manidar paylaşımlar yapması hasebiyle müvekkilde hasıl olan şüphenin giderilmesi söz konusu olamamıştır” ifadeleri kullanıldı. Dilekçede bilirkişi raporuna itiraz ettiklerini belirten mağdur avukatı Epözdemir, fethi kabir işlemi yapılmasını ve sonuca göre ilgililer hakkında iddianame düzenlenerek dava açılmasını talep etti.
Manisa ’Lüks makam odası’ iddiasıyla ilgili eski başkandan açıklama Eski Yunusemre Belediye Başkanı Mehmet Çerçi, hakkındaki “lüks makam odası yaptığı" iddialarıyla ilgili, "Bunların hepsi benim ve eşimin yıllardır biriktirdiğimiz eşyalarımız ve maliyeti de öyle çok yüksek değil. Birçoğunu da bit pazarından almışız. Başkan onurlu bir şekilde ‘Başkanım çok güzel eşyalar, makam odası da güzel olmuş, Yunusemre’ye de yakışıyor. Şahsi eşyalarınız ya bunu da belediyeye hediyeniz olsun’ dese yemin ediyorum hayırlı uğurlu olsun derdim" dedi. Manisa’da 31 Mart Mahalli İdareler seçimlerini kaybeden AK Parti’li Mehmet Çerçi, AK Parti Manisa İl Başkanlığında basın toplantısı düzenledi. AK Parti Manisa İl Başkanı Salih Hızlı’nın da katıldığı toplantıda eski Başkan Çerçi, Yunusemre Belediye Başkanı Semih Balaban tarafından “Kendine lüks ve gösterişli makam odası yaptı” şeklindeki iddialara cevap verdi. Çerçi’nin açıklamalarından önce konuşan AK Parti Manisa İl Başkanı Salih Hızlı, “Büyükşehir belediye başkanımızın, ilçe belediye başkanlarımızın bir sürü vaatleri vardı. Bu vaatleri önlerine aldıklarında bunlar seçim heyecanıyla kazanma heyecanıyla hesap kitap yapılmadan söylenmiş şeylerdi. Şimdi bunların yapılabilme imkanı olmadığını gördükleri için şimdi ön alıyorlar. Devri sabık oluşturuyorlar. ‘Biz enkaz devraldık’ edebiyatıyla kamuoyunun tepkilerini almaya çalışacaklar” dedi. Projelerinin yetersiz kaldığı algısına kapıldığını belirten Başkan Çerçi, "Projelerimizi yaptınız ama biz sizden sonra bu insanları seçiyoruz bu insanlardan daha çok proje bekliyoruz’ öyle ya. Bizim projelerimiz yetersiz kaldı. Olabilir. Biz çok proje yaptık ama milletimizin daha çok talebi var. Beklentisi daha yüksek. Bunlara da saygılıyız. ‘Daha çok proje, eser üreteceğine inandığımız bu arkadaşları biz seçiyoruz’ dediler” diye konuştu. Kendisi hakkında seçimin ardından Amerika’ya kaçtığı yönünde sosyal medyada bir takım iddiaların dolaştığını ancak bel rahatsızlığından dolayı tedavide olduğunu belirten Çerçi, basın mensuplarına pasaportunu göstererek iddialar yalanladı. Çerçi, “Başlamadan önce bu benim pasaportum. Dün bana ‘Çerçi yurt dışına kaçtı’ demişler. Bir tane kendini bilmez, ‘Amerika’dan hoş geldin’ demiş. Ahlaksız, kendini bilmez, çok insan var. Öncelikle şunu söyleyeyim. Buradan ayrılırken bayramın hemen öncesinde yakın arkadaşlar bilir iki bastonla yola çıktık. Bazen tek bastonla eşimin omzuna tutunarak belimdeki zaman zaman nükseden ağrılar çok aşırılaştı. Seçim yorgunluğunda, aşırı efordan dolayı. Öncelikle bir kaplıca tedavisine gittik. Çok istifade ettik. Kaplıca tedavisinden sonra da İstanbul’a gittik” ifadelerini kullandı. "Bunların hepsi benim ve eşimin yıllardır biriktirdiğimiz eşyalarımız” Yunusemre Belediyesinin borcunu açıklayan Başkan Semih Balaban’a cevap veren Çerçi, "1,1, milyar borç diyor ya. Bunun 200 milyonu enerji santraline gitmiştir. Ve ödemeleri, taksitleri devam ediyor. Bakın şimdi 4 megavatlık bu 65 dönüm üzerine kurulu güneş enerji santrali yılda 8 milyon saatten ortalama şu anda EPDK birim fiyatları 2,7 TL, 22 milyon lira yıllık getirisi var. Şu anda. Biliyorsunuz dolara endekslidir. EPDK üç ayda bir altı ayda bir bu rakamı sent üzerinden yeniler. 4 milyar 373 milyon TL kayıtlara girsin. Bu yatırımların içinde belediyemizin yaptığı kültür, sanat projeleri, sosyal yardım destekleri, sağlık hizmetleri destekleri, gençlik spor destekleri, deprem ve pandemi dönemi yardımları yer almamaktadır. Yatırım bu. Şimdi şatafat lüks deyince 10 yıllık son hayat döngümü söylüyorum. Ev belediye, vatandaş, cami. 100 seneden öncekilere ancak antika denir. 50-60 senelik öncekileri antika denmez. Bu tür dekorasyon ürünleriyle hepsi ikinci el, üçüncü el malzemelerle yapılan iç mimariye vintage diyorlar. Biz hanımla bu tür işlere merak sardık. Burada şimdi retro denir. Bunların hepsi benim ve eşimin yıllardır biriktirdiğimiz eşyalarımız ve maliyeti de öyle çok yüksek değil. Birçoğunu da bit pazarından almışız. Şimdi ben bunları istiyorum. Siz bu belediyenin bu makam odasına bir büro mobilyasından, şuradan buradan bunların yenisini yani modern mobilya tarzında mobilya aldığınızda eminim sizin maliyetiniz benim aldığım maliyet daha da üzerine, belki 2-3 katı olacak. Benim evimde böyledir. Evime kaç kişi gelmiştir burada. Yeni bir tane mobilya yoktur. Biz bunları seviyoruz. Bu bizim medeniyetimiz. Şimdi yıllardır biriktirdiğimiz koleksiyonlarımızdan aldığımız kendi eserlerimiz” diye konuştu. "Zorluk çıkarma. Eşyalara da zarar verdirtme” Yarın eşyaları geri almak için kamyonla Yunusemre Belediyesine gideceğini belirten Çerçi, "Getirdiğimiz kendi eserlerimiz. Şimdi burada 7 tane memurun imzası var. Belgede yazılanlar ise aynen şöyle: ‘Mehmet Çerçi’nin makam odasındaki ekte fotoğrafları bulunan sayı ve isimleri yazılan eşyalar Mehmet Çerçi’nin şahsi eşyalardır. Görevde bulunduğu süre içerisinde kullanılmak üzere makam odasına yerleştirilmiştir. Kendi isteğiyle talep etmesi durumunda eşyalar kendisi tarafından alınacaktır’ Ben arkadaşlara dedim ki ‘5 sene sonra kim öle kim kala. Ondan sonra da bunları belediyeye hibe ederiz ne olacak. Bizim de belediyemize bir hediyemiz olur. Tutanağı falan boş verin dediğim halde arkadaşlar dediler ki ‘Başkanım önümüzde seçim var, şu var, bu var. Ne olur ne olmaz. Biz bunları tutacağız’ Ne yazdıklarını bile görmedim. Tutanağı tuttular. Şunu deseydi başkan onurlu bir şekilde ‘Başkanım dediniz çok güzel eşyalar, makam odası da güzel olmuş, Manisa’ya, Yunusemre’ye de yakışıyor. Şahsi eşyalarınız ya bunu da belediyeye hediyeniz olsun’ dese yemin ediyorum hayırlı uğurlu olsun demezsem beni bilen bilir. Elimdeki yüzüğü beğenen adama yüzüğümü veririm ben. Bu ahlaki bir şey değil. Bu belediye başkanlığı makamına yakışan bir şey değil. Herkesin bir onuru var. Ben 22 yıldır bu şehirde siyaset yapıyorum. Böyle bir kepazelikle karşılaşmadım. Bunlar başkana yakışıyor mu? Satacağım diyorsun. Hani kaydın yok. Kimin malını satıyorsun sen? Bakın buradan duyuruyorum arkadaşlar. Siz de gelin. Yarın, cuma günü saat 18.00’de. Kamyonu işçileri ayarladım. Siz de buyurun. Kalabalık olmaz. Orada güvenlikçiler var. Sayın başkan talimatı ver. İki tane görevli koy. Sen orada olursun, olmazsın. Lütfen eşyalarıma zarar verme. Bunlar ileride müze yaparsak müzenin de eşyaları olacak. Zorluk çıkarma. Eşyalara da zarar verdirtme. Yoksa mahkemede bunları görüşeceğiz” dedi. Belediyeye fazladan personel alındığı iddialarına cevap veren Çerçi, “Bakın ben delillerle, belgelerle konuşuyorum. Bu arada aşağıdaki salondaki eşyaları da ben aldım. Onlar zaten salonun güzel dekorasyonu. Onlar da benimdi. Onlar için ‘çocukları salonu falan bırakın. Onları falan kayda almayın’ Onlar da 5 beş kuruş belediye parası yoktur. Masalar hariç. Koltuk var orada 3 takım. Onların hepsini ben şahsımdan ödedim, oraya koydum. 4 milyon dolarlık makam odası diye yazdılar. Bunu yazan basın. 4 milyon dolarlık. Bunların sayılardan haberi yok. Belediye binasını 110 milyon liraya mal ettik. Otoparkı, meydanı, belediye binasını. Bugünkü rakamı 487 milyon. Şimdi bir de bu şeyi söylüyor. Bankamatik memurları ve çok fazla personel almışlar. Bizde bir tane bankamatik personeli yok. Bir tane yok” diye konuştu. Seçim gecesi belediyede evrakları düzenlediklerini söyleyen Çerçi, “Seçime doğru firmalar telaş ederler. 1 milyonluk mal vermişsiniz, iş yapmışsınız. Endişe ederler. insanlar bir an önce faturasını keserler, verirler. Sizin de bunun karşılığında fatura kesmeniz lazım. Niye kesmeniz lazım? Bu bir kanuni zorunluluk. Bu dosya tekemmül ettirilmiştir. Belediyeye 5 kuruşluk yükü de yoktur, maliyeti de yoktur. İşlem tamamlanmıştır. Çünkü pazartesi yeni belediye başkanı adamlarını gönderecek. Evrakları inceleyecek” dedi. Gündeme gelen dekoratif sobayı da 2 yıl önce kendi cebinden 55 bin TL’ye aldığını belirten Çerçi, tüm mobilyaların şahsına ait olduğunu ve bazılarının taksitlerinin halen ödemeye devam ettiğini söyledi. Maaşını da açıklayan Çerçi, eşinin 50 bin TL maaş aldığının kendisinin de 100 bin TL maaş aldığını belirterek belediyeden de 150 bin TL ayrıca maaşı olduğunu söyledi. Basın açıklamasına AK Parti Manisa İl Başkanı Salih Hızlı, AK Parti Manisa Tanıtım ve Medya Başkanı Emre Şener, AK Parti Yunusemre İlçe Başkanı İlkcan Durmaz katıldı.
Ankara Cumhurbaşkanı Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Özel görüşmesine ilişkin detaylar belli oldu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile yakın zamanda iadeyi ziyaret konusunda mutabık kalındığı, milli bayramlar bir araya gelinmesi konusunda anlaşıldığı ifade edildi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in görüşmesine ilişkin detaylar belli oldu. AK Parti kaynaklarından edinilen bilgilere göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın CHP Genel Başkanı Özel ile yakın zamanda iadeyi ziyaret konusunda mutabık kalındığı milli bayramlar bir araya gelinmesi konusunda anlaşıldığı ifade edildi. Kaynaklar, ikili arasında yeni anayasa konusunun da konuşulduğu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın değişen şartlara göre anayasanın güncellenmesi gerektiğini söyledi. Kaynaklar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a CHP Genel Başkanı Özel’e 15 Temmuz gecesi gösterdiği direniş için teşekkür ettiği, Özel’in ise, “Tiyatro olduğunu hiç düşünmedim” dediği ifade edildi. CHP Genel Başkanı Özel, 28 Şubat davasında hüküm giyen mahkumlara ilişkin talebini ilettiği Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ise değerlendirilelim dediği öğrenildi. Özel’in Gezi davası yargılamasında 18 yıl hapis cezası alan Avukat Şerafettin Can Atalay ve Osman Kaval’a konusunu ilettiği öğrenildi. Özel’in Cumhurbaşkanı Erdoğan’a mülakatların kaldırılması yönünde talepte bulunduğu ifade edildi. Erdoğan ayrıca seçim başarısından dolayı CHP Genel Başkanı Özel’i tebrik ederek, "Sizin başkanlığınızda ivmelenen bir süreç var" dediği belirtildi.