POLİTİKA - 13 Ağustos 2020 Perşembe 11:42

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Batı Trakya’daki soydaşlarımıza saldıranlar bunun hesabını verirler'

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Batı Trakya’daki soydaşlarımıza saldıranlar bunun hesabını verirler'

Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan, “Doğu Akdeniz’e sahildar bir ülkenin de kışkırtmalarıyla Yunanistan ve Rum yönetiminin yanlış adımlar attığını görüyoruz. Kimse kendini dev aynasında görmemeli. Çok açık, net konuşuyorum, şov peşinde de koşmamalı. Batı Trakya’daki kardeşlerime, soydaşlarıma saldırınlar şunu bilmeli ki, bunun uluslararası hukukta da, diğer yöntemlerle de hesabını verirler” dedi.

AK Parti İl Başkanları Toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Doğu Akdeniz’de Yunanistan ile yaşanan gerilime dikkat çekerek, Batı Trakya’daki Türklere saldıranların hesabını vereceklerini belirtti.

Hayata geçirdikleri her reformda karşılarında her defasında CHP’yi ve ortaklarını bulduklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Darbe dönemlerinin insanımızın gönlünde bıraktığı izleri temizlemek istedik, karşımızda vesayetçi CHP’yi bulduk. Başörtüsü, kılık kıyafet üzerindeki anti demokratik kısıtlamaları kaldırmak istedik. Karşımızda yasakçı CHP’yi bulduk. Ekonomimizi büyütmek, ihracatımızı artırmak, 81 vilayetimizi yollarla, barajlarla, hastanelerle donatmak istedik, karşımızda CHP’yi bulduk. Onlara rağmen biz bunları yaptık, yapmaya devam ediyoruz. Hızlı tren, köprü yaptık, dünyanın en büyük havalimanlarından birini yaptık, Avrasya Tünelini, Marmaray gibi asrın projesini yaptık, karşımızda yine CHP’yi bulduk. Şimdiye kadar ne yaptık, neyi başardıysak, CHP’nin takoz ve gerilim siyasetine rağmen başardık. Gezi olaylarında milletin iradesine kast eden çapulculara meydanları boş bırakmadık. Onların, çapulcuların arkasında ve yanında yer aldılar. FETÖ paçavraları önünde sabahlara kadar nöbet tutanlar, 15 Temmuz gecesi tankların arasından kaçıp belediyesine sığınanlar, milletin direnişine ‘kontrollü darbe’ iftirası atanlar her defasında kaybettiler, karşılarında bizi buldular. Terörle şiddetle, gazete manşetleri ile iktidar hayali kuranlar AK Parti’nin çelikten iradesi karşısında gayelerine ulaşamadılar” diye konuştu.

CHP Genel Başkanının 15 Temmuz’da milletin gururuna ortak olmak yerine kışkırtma ve yalan siyaseti ile gölgelemeye çalıştığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aradan 4 yıl geçmesine rağmen o gece darbecilerin kendisine niçin yol verdiğini halen açıklığa kavuşturamadı. Kimlerle ne pazarlıkların döndüğü 4 yıl sonra bile milletimize izah edilmedi. CHP Genel Başkanı milletin huzuruna çıkıp karanlık noktaları aydınlatmak varken, tüm enerjisini 15 Temmuz’u itibarsızlaştırmak, darbeci alçakları aklamak için harcadı. Ancak, hakikatlerin gün yüzüne çıkmak gibi bir huşu vardır. CHP Genel Başkanı ne kadar kaçarsa kaçsın, önünde sonunda be gerçeklerle yüzleşmek zorunda kalacaktır. Kendisine tavsiyemiz, 15 Temmuz sendromunu sağa sola çamur atarak değil, şüphe bulutlarını ortadan kaldırarak aşmasıdır” şeklinde konuştu.

Ayasofya-i Kebîr Cami-i’nin açıldığını hatırlatan Erdoğan, “Hamdolsun, gençlik yıllarımızın bir rüyası olan bu hedef, önünde yıllarca yaptığımız mitinglerle, ‘zincirler kırılsın, Ayasofya açılsın’ diye sloganlar attığımız Ayasofya-i Kebîr Cami-i Şerifinin yeniden ibadete açılmasının milletimize ümmete ve tüm insanlığa tekrar hayırlı olmasını diliyorum” açıklamasında bulundu.

“Birileri gibi şov yapmak değil, ezeli ve ebedi kardeşliğimizin gereği olarak biz Lübnan’dayız”

Beyrut’ta yaşanan patlama ve Türkiye’nin yardımları hakkında bilgi veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Başbakanlığım zamanında Sayda’da bir hastane yaptık. maalesef mezhebi bazı taassup sebebiyle o günden bu güne hastanedeki bütün araç gereç paketlerin, sandıkların içinde duruyor, hastane hizmete hala açılmadı. Şimdi sözünü aldık. Kendilerine de söyledik. Gerekirse biz size doktorları da göndermek suretiyle hem burada doktor yetiştiririz hem de belli bir süre bizim doktorlarımız bu histi size verirler. Birileri gibi bizim derdimiz fotoğraf çektirmek, kameralar karşısında şov yapmak değil, ezeli ve ebedi kardeşliğimizin gereği olarak biz Lübnan’dayız. Giden arkadaşlarımız Mocron’un yaptıklarını değil, tam aksine insanlığımızın gereğini yerine getirdik. Macron falan bunların derdi, tekrar sömürgeci yapıyı ayağa kaldırmak. Bizim böyle bir derdiğimiz yok. Biz İslami ve insani görevimizi yerine getiriyoruz” dedi.

Önceki dönem yaptığı Lübnan ziyaretini hatırlatan Erdoğan, “Maalesef mezhep taassubundan kurtulamayan İslam dünyasında nice ülkelerimiz var. Bizde ne ırki taassup ne de mezhep taassubu kesinlikle inancımızda yok. Gerek Lübnan makamları, gerek Lübnan halkı tarafından heyetimize gösterilen hüsnükabul, bir tarafta Lübnan, bir tarafta Türk bayrakları bunun en güzel ispatıydı. Bu, çalışmalarımızın adeta karşılığı olmuştur. Farklı dini, mezhebi ve etnik gruplardan tüm Lübnanlılar Türk heyetini büyük bir hasretle bağrına basmıştır” diye konuştu.

“Kimse kendini dev aynasında görmemeli, şov peşinde de koşmamalı”

Türkiye’nin dış siyasette daha aktif, daha kararlı bir tavır takınmasının birilerini rahatsız ettiğini, bölgeyi kardeş kavgasına sürüklemeye çalışanların Türkiye’nin barışı ve adaleti savunan politikalarından rahatsız olduklarını belirten Erdoğan, “Sadece dışarıda değil, içeride de rahatsız oluyorlar. Ülkemizi enerji rekabetinin dışında bırakmak isteyenler bizim haklarımıza sahip çıkmamızdan rahatsız oluyorlar. Özgüven yoksunu bir Türkiye hayali kuranlar bizim diklenmeden dik duruşumuzdan da rahatsız oluyorlar. Ülkemizin Doğu Akdeniz’deki hak ve menfaatlerini garantiye almaya yönelik adımları hem iç politikada hem dış politikada bir turnusol kağıdına dönüşmüştür. CHP’de kimi siyasetçiler ve CHP medyası böyle milli bir meselede dahi devletimize destek vermek yerine Yunan medyasının ağzı ile konuşmayı tercih etmiştir. Şüphesiz CHP’li vatandaşlarımız oy verdikleri partinin bu derece savrulmasını sandıkta inanıyorum ki soracaktır. Bizim için önemli olan CHP’nin ve rakiplerimizin savundukları tezler değil, milletimizin meseleye nasıl baktığıdır. Başkalarının etki ajanlığını yapan marjinaller dışında 83 milyonun tamamı devletimizin uluslararası hukuk çerçevesinde attığı adımları güçlü bir şekilde desteklemektedir. Doğu Akdeniz’de Türkiye bu güne kadar ne yaptıysa meşruiyet temelinde ve Libya ile olan mutabakat muhtıralarına göre yapmıştır. Akdeniz’de gerginliği artıran Türkiye değil, Türkiye’yi ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini yok saymaya çalışan Rum, Yunan zihniyetidir. Rum kesimi 2003 yılından beri adayı adeta tapulu malı gibi görüyor, hiçbir hakkı olmadığı adanın deniz yetki alanlarında petrol, doğal gaz arama faaliyetlerinde bulunmaya yönelik imtiyaz ruhsatları veriyor. Rum kesiminin sözde ruhsat sahalarından bazıları ise Türkiye’nin kıta sahanlığı ile açıkça çakışıyor. Yunanistan ve Rum yönetimi, Kıbrıs Türklerinin bu coğrafyadaki hidrokarbon kaynakları üzerindeki haklarını gasp etmeye çalışıyor. Hukuksuz adımların bir başka amacı da Akdeniz’e en uzun kıyı şeridi olan ülkemizi Antalya körfezine hapsetmektir. Tüm bunlar Türkiye’yi denizden çevrelemeye dönük hamlelerdir. Biz daha önce defalarca böyle bir oyuna asla gelmeyeceğimizi ilan ettik. Hiçbir yabancı ülke, şirket veya geminin deniz yetki alanlarımızda izinsiz olarak arama çıkartma faaliyetlerinde bulunamayacağını dile getirdik. Ancak, son dönemde Doğu Akdeniz’e sahildar bir ülkenin de kışkırtmalarıyla Yunanistan ve Rum yönetiminin yanlış adımlar attığını görüyoruz. Kimse kendini dev aynasında görmemeli. Çok açık, net konuşuyorum, şov peşinde de koşmamalı. Türkiye olarak şimdiye kadar Yunanistan ile sorunlarımızın çözümünü hep diplomaside, müzakere masasında aradık. Kimi zaman karşılık bulamasak da komşuluk hukukumuzu gözeten bir anlayışla hareket ettik. Buradan şu gerçeğin altını kalın çizgilerle çizmek istiyorum, bizim kimsenin hakkında gözümüz yok, ancak, hiçbir ülkeye de hakkımızı yedirtmeyiz. Türkiye’yi ve Kıbrıs Türklerini dışlayan, hak ve hukuku çiğneyen hiçbir girişim ve anlaşmanın başarı şansı yoktur. Oruç Reis’in pazartesi günü başlattığı çalışma Türkiye’nin BM’ye bildirdiği kıta sahanlığı içindedir. Kimse endişe etmesin. Bu saha 2012 yılında Türkiye Petrollerine verdiğimiz ruhsat sahalarında yer alıyor. Biz ruhsatları Resmi Gazetede yayınlayarak kendi kamuoyumuzla hem de dünya ile paylaştık. Oruç Reis gemimiz bölgede 23 Ağustos’a kadar sismik araştırma faaliyetlerini yürütecektir. Yunanistan’ın Ege ve Akdeniz’de ortaya koyduğu tavır art niyetlidir. Türk kıyılarına 2 kilometre, Yunan ana karasına ise mesafe 580 kilometre uzaklıktaki Meis Adası üzerinden deniz yetki alanı talep etmek, akıl ve sağduyu ile izah edilemez. 10 kilometrekarelik bir adanın 40 bin kilometrekare deniz alanına sahip olduğu iddiası uluslararası hukuk açısından hem komik hem de temelsizdir. Buradan Yunanistan’ı Türkiye’nin hak ve hukuklarına riayet etmeye tekrar davet ediyorum. Doğu Akdeniz’de çözümün yolu diyalog ve müzakeredir. Sağduyu ile hareket edilirse herkesin hakkını koruyan, kazan kazan temelli bir formül bulunabilir. Biz asla gereksiz macera peşinde değiliz, gerilim de aramıyoruz. Ancak benim Batı Trakya’daki kardeşlerime, soydaşlarıma saldıranlar şunu bilmeli ki, bunun uluslararası hukukta da, diğer yöntemlerle de hesabını verirler. Buradan AB’yi de uyarıyorum. AB olarak üyeniz olan bir ülkenin AB hukukuna göre azınlıkların hukukunu koruma sorumluluğu yerine getiriyor mu, getirmiyor mu, bunun hesabını Yunanistan yönetimine AB’nin sorması lazım. Bugün yapacağımız görüşmelerde her iki siyasetçiye bunu hatırlatacağım. Biz sadece adalet, hakkaniyet istiyoruz. Soydaşlarımızın hukukunu korumak da bizim görevimizdir, bunu da hatırlatmak istiyoruz. Tüm muhataplarımızın ülkemizin ve Kıbrıs Türklerinin haklarına saygı göstermelerini bekliyoruz” şeklinde konuştu.

“Bu dönemde eğlencelere ara verin”

Temizlik, maske ve mesafe uyarısı yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, maskeyi çenesinin altına takanlara dikkat çekerek uyarıda bulundu. Erdoğan, “Toplu yerlerde yapılan eğlenceler vesaire, ara verin, bu dönemde eğlencelere ara verin. Herhalde hastane yataklarında komada yatmaktansa eğlenceye ara vermek daha evladır. Aileleri üzmeyelim, bunu yapmayalım. Tedbirle hareket edelim” dedi.

4 ilden; 5 ilçe, 3 belde belediye başkanı AK Parti'ye katıldı

Erdoğan’ın konuşmasının ardından 4 ilden; 5 ilçe, 3 belde belediye başkanı olmak üzere 8 belediye başkanı AK Parti’ye katıldı. AK Partiye katılan isimler ise şöyle:
Ağrı Eleşkirt Belediye Başkanı Ramazan Yakut, Ağrı Eleşkirt /Yayladüzü Belde Belediye Başkanı Selami Demirtaş, Ağrı Eleşkirt / Yücekapı Belde Belediye Başkanı Nurettin Öztürk, Batman Kozluk Belediye Başkanı Ayhan Eren, Batman Kozluk / Bekirhan Belde Belediye Başkanı Fırat Karabulut, Erzurum Oltu Belediye Başkanı Necmettin Taşcı, Erzurum Tortum Belediye Başkanı Muammer Yiğide, Trabzon Hayrat Belediye Başkanı Mehmet Nuhoğlu.

31 Mart 2019 Yerel Seçimlerinden sonra bugüne kadar 15 farklı ilden; 16 ilçe, 15 belde belediye başkanı olmak üzere; toplam 31 belediye başkanı AK Parti’ye geçiş yapmış oldu. Böylelikle AK Partili belediye sayısı toplam 794 oldu.

Derya Yetim

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kastamonu Devlet desteği ile kuruldu: Kadınlar modern serada üretime başladı Kastamonu’nun İnebolu ilçesinde Kaymakamlık tarafından Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı’nın destekleriyle kurulan serada kadın kooperatiflerine üye kadınlar, üretime başladı. Serada üretilen ürünler kadınların ekonomik kazanç elde etmelerini sağlayacak. Kastamonu’nun İnebolu ilçesinde, İnebolu Kaymakamlığı ve Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı’nın (KUZKA) iş birliğinde yürütülen “Serada Üreten Kadınlar” projesinde desteklenen kadın kooperatiflerine üye kadınlar, serada ekim yaptı. İnebolu Kaymakamlığı tarafından ilçede kurulumu gerçekleştirilen seralarda günlerde çilek fidesi dikildi. Akabinde kadın kooperatiflerine üye kadınlar, topraklı alanda da domates, fasulye, biber ve salatalık fidesini toprakla buluşturdu. Yetiştirilecek ürünlerin satışından elde edilecek gelirle, kadınların ekonomik gelir elde etmesi sağlanacak. Aynı zamanda verilecek modern tarım eğitimleri ile ilçedeki çiftçilerin üretim kapasitesini arttırması sağlanacak. İnebolu Kaymakamı Ahmet Vezir Baycar, Kastamonu Orman Bölge Müdürü Fahri Sönmezoğlu ile İlçe Tarım ve Orman Müdürü Hülya Karaaslan, serada fide dikimi yapan kadınları ziyaret etti. Ziyarette kadınlarla bir süre sohbet eden Kaymakam Baycar, İnebolu’da üretim yapmak isteyen her kadını eğiterek üretime kazandırmayı hedeflediklerini söyledi. "Tarıma elverişli arazinin az olması seraya olan rağbeti arttırıyor" Proje çerçevesinde ilk aşamada yaklaşık 2 dönümlük bir seranın kurulduğunu söyleyen Kaymakam Baycar, “İnebolu, Kastamonu’da sera potansiyeli en fazla olan ilçemizdir. İnebolu, 650’ye yakın sera ile iştigal eden ve 115 bin metrekare sera alanımız buluyor. Kastamonu’nun tarıma elverişli arazisinin az olması seraya olan rağbeti arttırıyor. Çünkü başka hububat noktasında herhangi bir tarım yapacak alan kıtlığımız var. Dolayısıyla da serada da ciddi bir verimlilik var. Vatandaşlarımızın geleneksel olarak böyle bir eğilimi var ve serada pazarlama sıkıntısı yaşanmıyor. Gerekse İnebolu’da köylü pazarında gerekse yerel marketlerde gerek ise İstanbul’daki İnebolu pazarında satışları çok kolay oluyor” dedi. "Bu seramızı 2 milyon 500 bin liraya mal ettik" KUZKA’nın destekleriyle İnebolu’da sera kurulumunu tamamladıklarını söyleyen Kaymakam Baycar, “Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı tarafından desteklenen İnebolu Seracılık Projemizin son aşamasına geldik. İnebolu’da kurduğumuz kadın kooperatiflerimizle birlikte topraklı kesimdeki üretimde bugün son aşamasını da gerçekleştirdik. Topraklı kesime biber, domates, salatalık ve fasulye ekimlerimizi yaptık. Kadın kooperatifindeki üyelerimizle birlikte bu ekimleri gerçekleştirdik. Bundan yaklaşık 2 hafta öncesinde de topraksız kesime çileklerimizi ekmiştik. Çileklerimiz şu anda çiçek açtılar. İnşallah iki veya üç hafta içerisinde artık çilek toplama aşamasına geleceğiz. Artık iki yılın burada emekleri bulunuyor. Bu seramızı 2 milyon 500 bin liraya mal ettik. Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı’nın ve Sayın Valimizin Özel İdareden destekleriyle bu seranın kuruluşunu gerçekleştirdik. Bugün ki bütçe ile 67-70 milyon liraya yapacağımız bir tesis var. Buradaki amacımız modern tesis yöntemlerini kullanmak. Toprak analizi olmak üzere, modern sulama, gübreleme yöntemlerini İnebolulu çiftçilerimize rehberlik niteliğinde bir uygulama kazandırıp, uygulama tarım serası alanına dönüştürmek. Çiftçilerimize aynı zamanda eğitim de veriyoruz. Burada da pratik eğitimi de gerçekleştireceğiz. Tarım Müdürlüğümüzden ziraat mühendislerimiz yaklaşık 2 aydır teorik eğitimler veriyorlar. Uygulamalı seracılık eğitimini de başlatacağız” diye konuştu. "Kadınların ekonomik değer elde etmelerini hedefliyoruz" “Tarım İnebolu” adı altında bir marka oluşturmak için çalışma başlattıklarını ifade eden Kaymakam Baycar, “Aynı zamanda Tarım İnebolu diye bir marka oluşturuyoruz. Pazarlama stratejilerini de belirleyip kadınların biraz daha ekonomik değer elde etmelerini hedefliyoruz. Buradaki konteynerlerde paketleme makineleri de olacak. Bu şekilde hem İnebolu pazarında hem de İstanbul’daki köy pazarında satışını sağlayacağız. Kadın kooperatiflerimize ve ilçemize seramızın hayırlı olmasını diliyorum” şeklinde konuştu.
Antalya Muratpaşa afet gönüllülerine, AFAD’dan eğitim Antalya’da Muratpaşa Belediyesi’nin kısa adı MAG olan afet gönüllüsü programına katılan 32 kişi, AFAD eğitim ve tatbikatını başarıyla tamamlayarak GEA Arama Kurtarma ekibinin üyesi oldu. Muratpaşa Belediyesi’nin Türkiye’yi sarsan ikiz deprem felaketi sonrası her mahallede afet gönüllü grubu oluşturmayı hedefleyen Muratpaşa Afet Gönüllüsü (MAG) programı devam ediyor. Felaket sonrası 297 gönüllüsüyle İskenderun ve Antakya’da arama kurtarma çalışmalarına katılan ve 40 depremzedeyi göçük altından kurtaran GEA Arama Kurtarma Antalya ekibiyle yürütülen program kapsamında 420 gönüllüye eğitimler verildi. Olması muhtemel bir doğal afet anında ilk müdahalecinin yapması gerekenlerin anlatıldığı eğitim 8 hafta devam etti. İlk müdahale, afet bilinci, afet anatomisi, gönüllülük, ilk yardım, arama kurtarma gibi teorik eğitimlerin tamamlanmasının ardından 63 MAG üyesi AFAD Eğitim ve Tatbikat alanında 6 saat süren arama kurtarma tatbikatına katıldı. MAG üyelerinden 32’si ise ulusal bir afet durumunda gönüllü olabilecek düzeye ulaşması üzerine GEA Arama Kurtarma ekibine dahil edildi. Muratpaşa Belediyesi, MAG programının yanı sıra depreme dayanıklı bir kent için Protection Civile Federation isimli Fransız sivil savunma derneğinin desteğiyle Muratpaşa’nın 10 ayrı noktasına temel arama kurtarma malzemelerinin yer aldığı ‘Dayanıklılık Merkezleri’ de kuruyor.
Nevşehir 2024 YÖKAK Uluslararası Kalite Güvencesi ve Akreditasyon Konferansı Başladı Yükseköğretim Kalite Kurulu (YÖKAK) tarafından düzenlenen ‘2024 YÖKAK Uluslararası Kalite Güvencesi ve Akreditasyon Konferansı başladı. Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar ve YÖKAK Başkanı Prof. Dr. Ümit Kocabıçak’ın katılımlarıyla Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi ev sahipliğinde düzenlenen konferansa NEVÜ’yü temsilen Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mutluhan Akın, Kalite Ofisi yardımcıları Yabancı Diller Yüksekokulu Müdürü Doç. Dr. Bengü Aksu Ataç, Meslek Yüksekokulu Müdürü Doç. Dr. Yasin Polat katıldı. Konferansın açılış töreninde konuşan YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, evrensel düzeyde geleceğe yön veren yenilikçi ve rekabetçi bir yükseköğretim sistemi kurmayı hedeflediklerini belirterek; uluslararasılaşma ve kalite çerçevesinde üniversitelerin uluslararası görünürlüklerini artırmak, uluslararası sıralamalardaki üniversite sayısını yükseltmek, akademisyenlerin yer aldığı uluslararası projelerle nitelikli ve etki değeri yüksek yayınların sayısını çoğaltmayı amaçladıklarını ifade etti. Mevcut istatistiklere göre Türkiye’deki üniversitelerin 73’ünün kurumsal akreditasyona sahip olduğunu belirten Özvar, 2027’ye kadar üniversitelerin tamamına yakınının akreditasyon sürecini tamamlamasını beklediklerini söyledi. Ana teması ’Yükseköğretimde Kalitenin İyileştirilmesi’ olarak belirlenen ve yükseköğretimde kalite güvencesi alanındaki bilimsel gelişmeleri, yenilikleri, deneyimleri ve farklı bakış açılarını bir araya getirmeyi amaçlayan konferans çerçevesinde; ’Kalite Güvencesi Uygulamaları ve Sorunları’, ’Kalite Güvencesinin Etkileri’, ’Kalite Güvencesinde İyi Uygulama Örnekleri’ ve ’Kalite Güvencesinin Geleceği’ ana başlıklarında oturumlar düzenlenecek. 25-26 Nisan tarihleri boyunca 16 farklı oturumda bildiri ve sunumların gerçekleştirileceği konferansta; uluslararası ve ulusal düzeyde kalite güvencesi ajansları, akreditasyon kuruluşları ve yükseköğretim kurumları gibi paydaşlar bir araya gelecek.
Denizli CHP lideri Özel’den Başkan Çavuşoğlu’na övgü CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu’nu ziyaret etti. CHP Genel Başkanı Özgür Özel ziyarette, Başkan Çavuşoğlu’na başarılar dileyerek, “Denizli ittifakı, Türkiye ittifakı kazandı” dedi. Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel bir dizi ziyaret ve temaslarda bulunmak üzere Denizli’ye geldi. CHP Lideri Özgür Özel, 31 Mart Mahalli İdareler Genel Seçimleri öncesi Denizli Büyükşehir Belediyesi seçimlerini partisinin kazanması durumunda CHP Denizli İl Başkanı Ali Osman Horzum’a söz verdiği kırmızı motorsiklet ile belediye binasına geldi. Vatandaşların yoğun sevgi gösterileri arasında Delikliçınar Meydanı’ndan giriş yapan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu’nu ziyaret ederek, çalışmalarında başarılar diledi. Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu, ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirerek, “Genel Başkanım şehrimize, Denizli’mize hoş geldiniz. Sizleri burada ağırlamak bizim için büyük bir onur. Türkiye’de başlattığınız değişim yolculuğunun Denizli’de taçlanıyor olması bizim açımızdan bir keyif. Bu sürecin içinde gerek şahsıma, gerek Denizli örgütüne duymuş olduğunuz güvenden dolayı sizlere çok teşekkür ediyorum. Bizler de umarım sizleri mahcup etmemişizdir ki bu yolculuğumuzun sonunda sizleri Denizli Büyükşehir Belediyemizde ağırlıyoruz” dedi. “Denizli ittifakına, Türkiye ittifakına minnettarız” CHP Genel Başkanı Özgür Özel de, seçim sonrası 2018’de Çorlu’da yaşanan tren kazası davasını takip etmek için gittikleri Tekirdağ’dın ardından ilk ziyareti Denizli’ye yaptıklarını ve keyifli bir ziyaret gerçekleştirdiklerini belirtti. CHP lideri Özel, “Dün gece Denizli’de kaldım bu sabah Cumhuriyet Halk Partisi’nin yönettiği Denizli Büyükşehir ve Merkezefendi ilçesinde uyandım, birazdan hemen yanımızda olan Pamukkale’miz var. Denizli’de 4 küçük ilçe belediyesi hariç bütün belediyeleri CHP kazandı. Bunu tek başına partiye mal etmiyoruz, Denizli ittifakı, Türkiye ittifakı kazandı. Denizli’deki uzun yıllardır mücadele eden çok sevgili sosyal demokratlar, Cumhuriyet Halk Partililer Denizli ittifakını kurdular. Her görüşten insanlarla bu ülkenin vatanına, bayrağına saygılı olan herkesle el ele, omuz omuza kazandık. Denizli ittifakına, Türkiye ittifakına minnettarız” ifadelerini kullandı. “Başkanlık makamına Denizlililer kimi seçtiyse, O oturur” Genel Başkan Özel, Başkan Çavuşoğlu’nun makam koltuğuna oturmasını rica ettiğini ifade ederek konuşmasına şöyle devam etti; "Başka siyasi partilerin liderleri geliyorlar ve belediye başkanın koltuğuna oturuyorlar. Bu koltuğa bir kişi oturabilir, Denizlililer kimi seçtiyse O oturur. Cumhuriyet Halk Partisi lideri olmak, siyasi parti lideri olmak kamu görevini yapan birisinin partisinden seçilmiş olduğu koltuğunu hak etmiş anlamına gelmez. Bu koltuğa 5 yıl boyunca Denizlililer Nuri Çavuşoğlu’na otur dedi. Bu koltuk onun koltuğudur. Nuri Başkan bu koltukta oturdukça tüm Denizli’ye karşı sorumluluğu vardır. Oy veren, vermeyen herkese karşı sorumludur " diye konuştu. Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu’nun hiçbir ayrım etmeksizin kent geneline hizmet edeceğini vurgulayan Genel Başkan Özel konuşmasına şöyle sürdürdü; “Ben kendisini biliyorum. İl Başkanlığı yaptığı süreçte, parti meclisindeki görevinden, Denizli Büyükşehir Belediyesi adaylığı sürecinden biliyorum. Son derece enerjik ve çalışkan bir arkadaşımız. Denizli’nin de birikmiş sorunlarını çözecek. Kamuoyunda çokça konuşulan borçlarını ödeyecek, hizmeti aksatmadan sürdürecek” dedi. Konuşmaların ardından CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Denizli Büyükşehir Belediyesi Şeref Defterini imzaladı.