POLİTİKA - 02 Ekim 2018 Salı 12:39

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan stokçulara ve fırsatçılara tepki

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan stokçulara ve fırsatçılara tepki

Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan, "Alışılmadık, görülmedik şekilde ürünlerde fiyat farkları varsa bunları hemen belediye zabıtalarına iletin" dedi.

TBMM 27. Dönemin ilk grup toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, stokçuluk ve fırsatçılık yapanlara karşı vatandaşlara seslendi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sevgili milletim, marketlerde şurada burada sizler işi en yakından teftiş eden insanlarsınız. Gerçekten alışılmadık, görülmedik şekilde ürünlerde fiyat farkları varsa bunları hemen belediye zabıtalarına iletin.

Belediye başkanlarımıza da sesleniyorum, lütfen zabıtalarınızı bu konuda hassasiyet üzere olmaya teşvik edin. Nerede bu tür fiyatlarda ciddi manada oynamalar varsa, hatta stoklar varsa bunların stoklarını basmak ve onlara gereğini yapmak bizim de devlet olarak milletimizin buradaki haklarını koruma bakımından görevimizdir" diye konuştu. 

"Kimse ‘bu benim yakınım, buyum, şuyum’ diye bize aday teklifi ile gelmesin" 

Mahalli idareler seçimlerine değinen Erdoğan, "Cumhurbaşkanlığı ve TBMM seçimlerinden milletimizin teveccühüne mazhar olarak başarı ile çıktık. Mahalli idareler seçimlerinden de hem oy oranı hem belediye başkanlığı sayısı bakımından benzer bir başarıyı, hatta daha iyisini elde etmemiz gerekiyor. AK Parti şahsım başta olmak üzere mahalli idarelerdeki başarıları ile tevayüz etmiş bir kadro tarafından kurulmuştur. Bugün de milletimizle aramızdaki bağı güçlü şekilde muhafaza etmemizi büyük ölçüde mahalli idarelerdeki başarımıza borçlu olduğumuzu düşünüyorum. Milletimizin doğrudan hayatına dokunan hizmetlerin ifa edildiği mahalli idarelerde ne kadar güçlü olursak Cumhurbaşkanlığında ve Mecliste o derece rahat ve etkin hizmet vereceğimize inanıyorum" şeklinde konuştu. 

AK Parti kampının 5 yıl aradan sonra tekrar Kızılcahamam’da yapacağını belirten Erdoğan, mahalli seçim hazırlıklarına 24 Haziran’ın hemen ardından başladıklarını belirterek, "Kızılcahamam kampında bunları enine boyuna konuşacağız. Mahalli seçimlerde en isabetli adayları belirleyerek, en verimli çalışmaları gerçekleştirerek hedeflerimize ulaşmalıyız. Kimse ‘bu benim yakınım, buyum, şuyum’ diye bize aday teklifi ile gelmesin. Bunu özellikle ifade ediyorum. Burada ehliyet ve liyakat esastır ve buna göre adımlarımızı atmakta kararlıyız. Bütün prensiplerin üstünde bu prensip vardır. Sizlerden partimize, şehirlerimize ve ülkemize en iyi katkıyı sağlayacak bir yaklaşım içinde olmanızı bekliyorum. Bize tevazu ehli isimler getirin. Halkına tepeden bakacak adamları bize getirmeyin. Hem işini iyi bilecek hem çalışacak hem de bu davayı iyi hazmetmiş olacak. Şehirlerimize ve ülkemize en iyi hizmetleri getirecek en iyi isimlerle seçimlere girdiğimizde bundan milletimizle birlikte partimiz ve bizler kazançlı çıkarız.

Yani adayın da bir karşılığının olması lazım. Sadece partinin karşılığına sığınarak adaylık değil. Adayın da bir karşılığı olacak. Başarıları ve hizmetleri ile milletimizin gönlünde yer eden arkadaşlarımızla zaten devam edeceğiz. Bunun yanında FETÖ ve PKK gibi terör örgütlerine bulaşmamış olması, milletimizin değerleri ile çatışmaması, birikimi ve projeleri ile hizmet etmeye uygunluk arz etmesi şartıyla AK Parti’nin kapıları herkese açık. Hatta bu vasıflara sahip isimleri partimize gelmeleri beklemeden gidip kendimiz arayıp bulacağız.

Partimizin saflarına katılan her adayı kendimiz ve ülkemiz için bir kazanç olarak görürüz. ‘Bu benim akrabam, bu benim yakınımdır, bu bizim sendikadandır.’ Arkadaşlar işin ehli mi, değil mi? İşin ehli olur, beraber yıllarca aynı STK’da hizmet vermiş olabilirsiniz, o ayrı konu. Bugün bu çerçeveden hareket ederek ilçe başkanlarımızla iki grup halinde bir araya geliyoruz. İlk grubun ilk toplantısı bu sabah başladı. İl başkanlarımızla zaten sık sık bir araya geliyorum, en kısa zamanda istişarelerimizi yapacağız. Böylece aday tespiti ve kampanya hazırlıklarını erkenden tamamlamayı planlıyoruz" açıklamasında bulunarak partililere seçim öncesinde yapılması gereken çalışmalarla ilgili bilgiler verdi. 

"Şu anda bir ateşkes süreci devam ediyor"

Suriye’de yaşanan gelişmeler, Cenevre ve Astana süreçleri ve Rusya ile yapılan İdlib anlaşmasına değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bizler Rusya ile bir Soçi zirvesini yaptık ve İdlib’te kötü giden bir süreci, sürekli bombalanan ve İdlib halkının İdlib’i terk ettiği bir dönemde artık duramazdık ve Sayın Putin ile ikili temaslarımız neticesinde bunu Soçi zirvesine dönüştürdük. Ve hamdolsun orada bir muhtırayı Savunma Bakanlarımız imzaladı. Şu anda bir ateşkes süreci devam ediyor. İdlib çevresinde 12 gözlem noktası bize ait, 10 gözlem noktası Rusya’ya, 6 gözlem noktası İran’a ait. Rejimin İdlib’i tehdidi noktasında Rusya her türlü tedbiri alıyor, içeride radikal uçlara karşı Türkiye olarak biz her türlü tedbiri alıyoruz, gerektiğinde Rusya ile birlikte hareket ediyoruz. Buradan yeni yeni bazı ne terör ne de bombalama olayları çıkmasın istiyoruz. Bunu Amerika’da da aynı masada yemek yediğimiz Lavrov ile etraflıca konuştuk" diye konuştu.

"Bu tezimizi inşallah dünyaya da kabul ettireceğiz"

Bölgede masada olunması gerektiğinin altını çizen ve masada olunmaması durumunda hiçbir söz sahibi olunamayacağını kaydeden Erdoğan, "Eğer alanda varsanız, masada varsanız sözünüz geçer, yoksanız sözünüz geçmez. Onun için biz hep dünya 5’ten büyüktür dedik. Bu alana bizim sürdüğümüz bir tezimizdir. Bu tezimizi inşallah dünyaya da kabul ettireceğiz. Buraya doğru bir oluşumu sağlamamız lazım. Amerika bir 7’ler düzenlemesi ‘small group’ adı altında yapıyor, biz de ona karşı, ben bir latife yaptım, biz de 4 ülkenin katılımı ile Türkiye, Rusya, Almanya, Fransa İstanbul zirvesini yapacağız. Bu da büyük bir ihtimalle ya bu ay sonuna kadar veya önümüzdeki ay itibariyle gerçekleşecek. Hedefimiz yine bu bölgede, yani koalisyon güçleri ile beraber Rusya-Türkiye burada masaya oturup ne yapacağımızın kararını verelim istiyoruz. İdlib’de rejim ile muhalifler arasında bir görevli bölge oluşturma ve tarafları çatışmalardan uzak tutma kararımız sayesinde hem büyük bir katliamın hem de ülkemizi hedef alacak göç dalgasının önüne geçtik. 3,5 milyon zaten var, bir 3,5 milyon daha gelirse bizim halimiz ne olur? Onun için bu tedbirleri aldık.

Bu kararları hayata geçirmenin kolay olmadığını, çok büyük gayret gerektirdiğini, büyük riskler içerdiğini elbette biliyoruz. Kiminle, hangi liderle görüştüysem, 14 liderle dar kapsamlı görüşmeler yaptı, hepsi teşekkür etti, ‘sizin bu yaptığınızı kimse yapmaz.’ Bu 3,5 milyon dünyaya dağılsaydı o zaman halleri ne olacak bunu çok iyi biliyorlar. Bugüne kadar Suriye’de attığımız hiçbir adımın yanlış olmadığını gördüğümüz için İdlib’deki imtihanda da yüzümüzün akıyla çıkacağımızdan şüphe duymuyoruz. Suriye’deki iç savaşı ülkemize taşıma hesaplarından, Suriye halkının geleceğini kendi topraklarında güvence altına alma inisiyatifine gelmiş olmamız gerçekten tarihi bir başarıdır" şeklinde konuştu.

"Bunları dünyaya nasıl izah edeceksiniz?"

Suriye halkının doğrudan muhatap alınarak çözüme gidilmesi gerektiğini söyleyen Erdoğan, "Suriye halkı diyorum, yönetim demiyorum. Bazıları bunu birbirine karıştırıyor. Türkiye’nin sınırları boyunca oluşturulmaya çalışılan terör koridoruna destek veren ülkelerle ancak bu teşebbüsten vazgeçilmesi halinde bölgede birlikte çalışma imkanı bulabiliriz. İşte Suriye’nin kuzeyinde 19 bin tırı silahlarla oraya gönderdi, YPG-PYD’ye. Bunlar PKK’nın yan kolları, bunun yanında Amerika’nın 22 tane üssü var, 3 bin civarında kargo uçakla sürekli silah mühimmat gönderildi. Bunlar kime kullanılacak veya kime karşı kullanılacak. Sınırın öbür tarafında Türkiye var. Biz sizinle stratejik ortak değil miyiz? Biz paramızla silah istedik veren yok ama terör örgütüne bedava veriyorsunuz. Bunları dünyaya nasıl izah edeceksiniz?. Bu emperyal mantıkla bir yere varmak mümkün değil. Ama insanlık bunları görüyor. Biz de dilimiz döndüğü kadar anlatacağız. Bu ekonomik savaş, ticaret savaşı bunlardan kopuk değil, hepsi iç içe. Türkiye’ye rağmen yapılan hiçbir işin bu bölgede başarıya ulaşmayacağını herkes görmeli ve bilmeli. Aynı durum Kıbrıs ve çevresinde gelişen hadiseler için de geçerlidir. Ülkemizin burnunun dibinde, Türkiye’ye rağmen ve hatta Türkiye’ye karşı işler yapabileceklerini sananlar yanıldıklarını yakında anlayacaklar" dedi.  

Derya Yetim - Ömer Çetin 



 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sivas Sivas’ta otobüs şoförü ’insanlık ölmemiş’ dedirtti 2018 yılında kolu kırılan çocuğu hastaneye götüren, 2023 yılında kaza yapan motosikletli kuryeye yardım eden halk otobüsü şoförü, bu kez de evinin yolunu kaybeden yaşlı kadın için seferber oldu. Yardımsever şoförün yaptığı hareket takdir topladı. 2018 yılında Özel Halk Otobüsü ile sefer halindeyken kolu kırılan çocuğu hastaneye yetiştiren, 2023 yılında yağmurlu yolda kaza yapan motosikletli kuryeye yardımcı olan şoför Muhammet Cin, örnek bir davranışa daha imza attı. 23 Nisan tarihinde duraktan otobüse binerek, tansiyonunun yükseldiğini ve yolunu kaybettiğini söyleyen yaşlı kadını, görevli olduğu hattan çıkarak evine bıraktı. Halk otobüsü şoförünün bu hareketi ‘insanlık ölmemiş’ dedirtti. Rahatsızlanan yaşlı kadını duraktan aldığını belirten şoför Muhammet Cin, “23 Nisan günü akşam Gülyurt seferine çıktım. Meydana geldim bir teyze Deveci Camisini sordu. Deveci Camisini bilmediğimi söyledim, tekrar hattıma devam ettim. Kılavuz Mahallesine gittim, orada teyze inmek istediğini söyledi. Yolcular da Deveci Camisinin burada olmadığını söyledi. O an caminin uzak olduğu aklıma geldi. ‘Teyze sen burada dur, gerekirse ben seni evine kadar bırakacağım. Burada inip mağdur olma’ dedim. Teyze, tansiyonunun yükseldiğini ve gözlerinin zor gördüğünü söyledi. Ailesini aradım, kızıyla irtibata geçtik. Evinin adresini öğrendim. Hattan çıkarak teyzeyi evine kadar bıraktım. Ailesi teşekkür etti, teyze dua ederek indi. Onlardan da Allah razı olsun, dualar ettiler. Yolcular da sağ olsun tepki göstermediler. İnsanlık görevimizi yaptık, kim olsa yapardı. İyilik yapmak asil Türk insanının kanında vardır” şeklinde konuştu.
Van Öğretmen ile öğrencinin gülümseten diyalogu Van’ın Gürpınar ilçesinde görev yapan sınıf öğretmeni ile öğrencisinin sosyal medyaya yansıyan diyalogu izleyenleri gülümsetirken öğrencinin oğlağına ise çok sevdiği öğretmeninin ismini verdiği ortaya çıktı. Gürpınar ilçesinde yer alan Kırkgeçit İlkokulunda görevli sınıf öğretmeni Umut Gürpınar ile öğrencisi Umut Berge’nin ‘yeni doğan oğlak’ görüntüsü sosyal medya platformlarında milyonlara ulaştı. İzleyenleri gülümseten diyalog, sınıf öğretmeni Gürpınar ile kucağında oğlak olan öğrenci Berge arasında geçti. Sınıf öğretmeni Gürpınar, evine döndüğü sırada kucağında yeni doğan sevimli bir oğlakla öğrencisi Berge geldi. Berge, "Öğretmenim bakın bizim keçimiz oldu" dedi. Bu sırada oğlağın güzel olduğunu söyleyen öğretmen, ayrıca oğlağın adını sordu. Öğrencinin ise ‘Emrah’ diye cevap vermesi izleyenleri gülümsetti. “Paylaşılan video çok beğenildi” İHA muhabirine konuşan Sınıf Öğretmeni Umut Gürpınar, okuldan çıkıp eve doğru giderken Umut isimli öğrencisinin kucağında oğlakla kendisine doğru geldiğini belirtti. Bunun güzel bir anı olacağını düşünerek cep telefonunu çıkarıp kayıt altına aldığını ifade eden Gürpınar, “O anda spontane olarak oğlağın adını sordum. Umut da o an düşünerek oğlağın adının ‘Emrah’ olduğunu söyledi. Bunu sosyal medyada paylaştığımda çok fazla insanın beğendiğini, insanların talep gösterdiğini gördüm. Bu da bizi çok mutlu etti. Köy öğrencileri merkezde yer alanlara göre daha naif, daha temiz, biraz daha yaşantıları az çocuklar oluyorlar. Ben köy öğretmeni olmayı çok seviyorum. Öğretmenliğin en kutsal yapıldığı yerler. Umut; akıllı, zeki ve akademik başarısı yüksek bir öğrencimizdir” dedi. Köyde yaşayan çocukların tamamında hayvanlara karşı bir sevgi olduğunu dile getiren Gürpınar, “Çocuklar, bir keçiyle karşılaşınca korkmak, çekinmek yerine sarılıp, kucaklayıp öğretmene koşarak getirebiliyor” diye konuştu. Hayvanları çok sevdiğini söyleyen minik öğrenci Umut Berge ise oğlağa çok sevdiği ‘Emrah’ öğretmenin ismini verdiğini kaydetti.
İstanbul TAV Havalimanları ilk çeyrekte 17,1 milyon yolcuya hizmet verdi TAV Havalimanları 2024’ün ilk üç ayına ilişkin finansal ve operasyonel sonuçları açıkladı. TAV bu dönemde 321 milyon avro ciro ve 86 milyon avro FAVÖK elde etti. Havalimanı işletmeciliğinde Türkiye’nin dünyadaki lider markası TAV Havalimanları yılın ilk üç ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 22 artışla 17,1 milyon yolcuya hizmet verdi. TAV’ın işlettiği havalimanlarında dış hat trafiği geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 27 arttı. TAV Havalimanları İcra Kurulu Başkanı Serkan Kaptan, “Kış döneminde yolcu trafiğimiz uzayan turizm sezonu ve havalimanlarımıza uçan havayollarının yürütmekte olduğu filo genişletme stratejilerinden olumlu etkilendi. Böylece birinci çeyrekte, geçen seneye göre dış hat yolcumuz yüzde 27, toplam yolcumuz da yüzde 22 büyüdü. Gerek İzmir, gerekse Ankara havalimanlarımız iç hattan dış hata transfer stratejisine odaklanan AJet, Pegasus ve SunExpress’in filo büyümesinden olumlu etkileniyor. Faaliyetlerimizdeki başarının tamamını finansal sonuçlarımıza da yansıtmayı başardık. Ciromuz yüzde 28 artarak 321 milyon avroya ve FAVÖK de yüzde 97 artarak 86 milyon avroya ulaştı. Düşük sezonda olmamıza rağmen net kar da pozitife döndü ve 9 milyon avro oldu. İyi bir başlangıç yaptığımız 2024’ün yüksek sezonu olan yaz aylarında da canlı bir trafik beklemeye devam ediyoruz. Erken rezervasyonlar da bize bu yönde olumlu sinyaller veriyor" dedi. "Antalya yatırımımızı 2025’in ilk çeyreğinde, Ankara yatırımımızı da 2025’in son çeyreğinde bitirmeyi planlıyoruz" Tarihi ölçekteki büyük yatırım programlarının planladıkları takvime uygun bir şekilde ilerlediğini söyleyen Kaptan, "Bu program doğrultusunda Antalya, Almatı ve Ankara Esenboğa havalimanlarımızla birlikte diğer havalimanı ve hizmet şirketlerimize yatırım yapıyoruz. Almatı yatırımımız yüzde 94 oranında tamamlandı ve Haziran 2024’te yeni dış hat terminalinin açılışını yapmaya hazırlanıyoruz. Yeni terminalin Almatı yolcusu için hizmet kalitesi ve seyahat tecrübesinde iyileşme oluşturmasını bekliyoruz. Yüzde 77 oranında tamamlanan Antalya yatırımımızı 2025’in ilk çeyreğinde ve yüzde 42 oranında tamamlanan Ankara yatırımımızı da 2025’in son çeyreğinde bitirmiş olmayı planlıyoruz. Bu yatırımlarımıza ek olarak, Medine Havalimanı’nın kapasitesini yıllık 8 milyon yolcudan 18 milyon yolcuya çıkaracak ve iki etap halinde yapılacak olan ek yatırımlara da katılma kararı aldık. Bu büyük yatırım programımız sonucunda 2020 yılında 8 sene olan ortalama işletme süremizi 2024 yılında 29 yıla çıkardık. Satın alma bedelleri ve kira peşinatlarını dahil ettiğimizde 2025 yılına kadar toplam yaklaşık 2,5 milyar avro yatırım büyüklüğüne ulaşmış olacağız. Bu büyüklük sektörümüzün geleceğine olan güvenimizin en önemli göstergesidir. Programımızda mesafe kaydettikçe yatırımlarımızın meyvelerini de almaya başlıyoruz. Bu kapsamda, 2024 yılı için 430 milyon ile 490 milyon avro arasında FAVÖK beklemeye devam ediyoruz. İlerleyen senelerde yatırımlarımızdan daha da artan geri dönüşler bekliyoruz ve kendimize orta vadede 2018 yılında yakaladığımız tarihi en yüksek FAVÖK seviyesi olan 573 milyon avroyu geçme hedefi koyuyoruz. Bu hedef artık kısa zamanda ulaşılabilir bir mesafede duruyor. Çalışanlarımızın büyük gayretleri ve hissedarlarımızla iş ortaklarımızın destekleri sayesinde TAV Havalimanları’nı bir dünya markası haline getirmeyi başardık. Orta vadeli hedefimiz olan tüm zamanların en yüksek FAVÖK rakamına ulaşmak hedefimizi de yakın zamanda birlikte gerçekleştireceğimize olan inancım tam” diye konuştu.