GÜNDEM - 07 Mayıs 2021 Cuma 14:23

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan yeni anayasa açıklaması

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan yeni anayasa açıklaması

Cumhurbaşkanı Erdoğan Hz. Ali Camiinde Cuma namazının ardından yaptığı açıklamada korona virüs aşıları ile ilgili, “İlimde kıskançlık olmaz. İnsanlığın sağlığıyla alakalı böyle bir konuda “bunu biz ürettik, dolayısıyla kimseye vermeyiz” gibi bir mantık, bir anlayış yanlış bir yaklaşımdır” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ayrıca anayasa çalışmaları ile ilgili olarak, “Bizim hazırlığımız da şu anda bitti, bitmek üzere” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Hz. Ali Camiinde Cuma namazının ardından basına açıklamalarda bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizdeki tüm azınlık grupları ve dini cemaatlerin liderleriyle bir araya gelerek yaptığımız iftarda özellikle Türkiye’deki herhangi bir sıkıntıları var mı, yok mu, bunları kendilerinden dinleme fırsatını buldum ve kendilerinin memnuniyetini duymuş olmak beni de ayrıca memnun etti. Tabii birçoğuna elimizden geldiğince her türlü desteği verdik, veriyoruz. Bundan sonra da vereceğiz ki bunlardan bir tanesi biliyorsunuz Demir Kiliseyi onlarla beraber Balat’ta açtık. Şimdi de Bakırköy’de Süryani cemaatine ait orada temelini attığımız kilise var. İnşallah bir yıl içinde orası da bitecek, oranın da açılışını yapacağız. Ve bu süreç içerisinde bu tür dini cemaatlerin, azınlıkların nerede herhangi bir ihtiyacı varsa bu konularda yardımcı olabileceğimizi kendilerine tekrar taahhüt ettik” dedi.

“İLİMDE KISKANÇLIK OLMAZ”

Kovid aşılarındaki patent tartışmalarına değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İlim, tüm insanlığın ortak malıdır. İlimde kıskançlık olmaz. Ve bu konuda da, hele hele insanlığın sağlığıyla alakalı böyle bir konuda “bunu biz ürettik, dolayısıyla kimseye vermeyiz” gibi bir mantık, bir anlayış yanlış bir yaklaşımdır. Biz nasıl ki Çin aşısıyla sürece başladık. Bunun dışında Almanların ürettiği, bir Türk olan Uğur beylerin eşiyle beraber üretmiş oldukları aşıdan aynı şekilde istifade ediyoruz. Şimdi de Rus aşış Sputnik’le alakalı olarak da sayın Putin’le görüşmelerimizi yaptık. Oradan da çok ciddi oranda aşı ülkemize alacağız ve daha sonra da Türkiye’de ortak üretime gireceğiz. Böyle bir durum söz konusu. Kaldı ki ülkemizde de şu anda ciddi bir çalışma, yoğun bir çalışma var. Eylül, Ekim aylarına yetiştirmeyi planladığımız bu çalışmayla yerli aşımızı İnşallah yapacağız. Ve biz bunları da sadece ülkemizde kullanmak değil tüm dünyada nereden bir talep varsa hepsiyle de paylaşmaya hazır olduğumuzu söylemiş olduk” ifadelerinde bulundu.

“MISIR HALKINI ZORLA YUNAN HALKIYLA BİRLİKTE GÖRMEK BİZİ ÜZER”

Mısırla ilişkileri hakkında konuşan Erdoğan, “Bizim Mısır halkına yönelik tavrımız çok çok olumludur. Mısır halkıyla Türk milletinin tarihe dayalı olan bir birlikteliği var. Onun için de bir düşman kardeşler olarak değil dost olarak Mısır halkıyla olan tarihten gelen bu birlikteliğimizi yeniden kazanmak, yeniden devam ettirmenin gayreti içerisindeyiz. Ve daha önce de söylediğim gibi Mısır halkını zorla Yunan halkıyla birlikte görmek bizi üzer. Onlarla dayanışma içerisinde olduğunu görmek bizi üzer. Bunu da daha önce zaten söylemiştim. Ve şimdi yeni süreç başladı ve bu süreç içerisinde önce istihbarat örgütlerimiz görüşmelere başladılar. Daha sonra Dışişleri Bakanlığı teşkilatımızın mensupları başladı ve bunu genişleterek geliştirerek devam ettireceğiz” dedi.

“BİZİM HAZIRLIĞIMIZ DA ŞU ANDA BİTTİ, BİTMEK ÜZERE”

Yeni anayasa hazırlıkları hakkında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu yeni anayasayla alakalı olarak biliyorsunuz bizim zaman zaman Devlet Bey’le yaptığımız görüşmeler var. Kah külliyede yaptığımız görüşmeler, kah sayın Devlet Bey’in evinde yaptığımız görüşmeler, bu görüşmelerde zaten birçok meseleyi ülkemizin meselesini, görüşme imkanını buluyoruz. Bunların arasında son dönemde de yeni anayasayla ilgili konuları da görüştük ve hazırlıklarımızı kendileriyle paylaşacağımızı da konuştuk, görüştük. Ve şu anda onlar belli bir noktaya geldiler bu hazırlıklarını da bize aktardılar, gönderdiler. Bizim hazırlığımız da şu anda bitti, bitmek üzere. Bittiği andan itibaren biz de aynı şekilde yaptığımız anayasa hazırlığımızı kendilerine takdim edeceğiz. Ve daha sonra da bunlar üzerinde bir ortak çalışmayı yapacağız. Bununla da kalmayıp muhalefete de takdim edeceğiz. Bununla da kalmayacağız, daha sonra sivil toplum örgütleriyle de bu yaptığımız hazırlıkları paylaşmak suretiyle milletin genelinin kabul edebileceği bir yeni anayasayı İnşallah çıkartalım istiyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasının devamında, “Neşet Ertaş’ın biliyorsunuz “aşkınan koşan yorulmaz” ifadesi var. Biz de bu 18-19 yılda aşkla koştuk. Gece gündüz demedik bütün teşkilatımızı bu istikamette özellikle koşmaya sevk ettik. Ve başta eğitim olmak üzere sağlıkta, adalette, emniyette, tarımda, ulaşımda, bütünüyle enerjide, uluslararası ilişkilerde attığımız bu adımlarda aşkla koştuk. Eğer o aşk olmazsa zaten bütün bu eserler yapılamazdı. Eğer bugün Türkiye’nin dört bir yanında eserlerimiz varsa, eğer Türkiye’nin dört bir yanında bugün, 76 üniversiteden 207 üniversiteye çıktık eğitimde. Ve bu üniversitelerle üniversitesi olmayan ilimiz kalmadı. Bunların hepsini yaptık. Niye yaptık? Hakkari’deki bir gencin üniversite için İstanbul’a gelmesi değil Hakkari’de kurulmuş olan bir üniversitede eğitim öğretimini görsün. Aynı şekilde Kars’taki öyle görsün. Iğdır’daki öyle görsün. Biz onları üniversitesiz bırakmayalım. Yani Batı’daki neyi görüyorsa aynı şekilde doğudaki de onu görsün. Bunun yanında sağlıkta attığımız adımlar. Bu şehir hastanelerini biz niye yaptık? Şu anda bizim bu şehir hastanelerimiz bütün bu içeriğe sahip, doktorlarımız zaten kariyer olarak kalifikasyon olarak buna sahip. Bütün bunlarla beraber şu anda Türkiye’ye gelen yurt dışından özellikle İskandinav ülkeleri, Balkanlar buralardan gelenler hastanelerimizin bütün bu özelliklerine hayran kalıyorlar. 45 günde biz bu Covid döneminde sadece Yeşilköy Havalimanı’nda bin 8 odalı hastaneyi yaptık, bütün donanımlarıyla beraber. Sancaktepe’de, Samandıra’da aynı şekilde aynı kapasitede hastaneyi yaptık. Niye? Yurt dışından gelenler hemen uçakla oraya insin oradan da 5 dakikada hastaneye geçsin. Bütün bunlar Türkiye’nin muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkmasının görüntüleridir. Korona virüs döneminde maalesef artık her şeyi video konferansla yapmak durumunda kaldık. Böyle bir dönemde de çocuklarımızın hepsine imkanları yaygınlaştırmak suretiyle “orada da senin de bu imkanların var. Şimdi sen video konferansta bunu takip edebilirsin” dedik. Bunu da başardık.

Türkiye şu anda dünya ile yarışıyor. Göreve geldiğimizde elimizdeki imkanlar ulaşımda belliydi. 6 bin kilometre yol vardı. Şimdi 28 bin kilometre bizim artık adeta otoyollarımız var. Bu kalitede yollar yaptık. İstanbul’u İzmir’e bağladık. Aynı şekilde havalimanlarında sayımız 26 iken şimdi 50 küsur havalimanına sahip olduk. Dış politikada Türkiye artık kalkıp da birilerinin çeki düzen vermesi gereken bir ülke değil. Tam aksine Türkiye dimdik ayakta durabilen bir ülke. Bundan sonraki süreçte de bunu devam ettireceğiz. Tarımda aynı şekilde gayet iyi bir konumdayız. Ve bunu sürekli arttırmanın gayreti içerisindeyiz. Hayvancılıkta gayet iyi bir konumdayız. Bunu da arttırmanın gayreti içerisindeyiz. Ve yoğun bir çalışmayla geleceğe de hazırlanıyoruz” şeklinde konuştu.

Metin Başar - Yusuf Enes İnce

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Fenerbahçe - Beşiktaş maçları hırçın geçiyor Süper Lig’in 34. haftasında yarın karşı karşıya gelecek Fenerbahçe ile Beşiktaş arasında son dönemde oynanan müsabakalar hırçın geçiyor. Son 10 yıldaki derbilerde 13 kırmızı ve 124 sarı kart olmak üzere toplam 137 kart çıktı. Trendyol Süper Lig’in 34. haftasında Fenerbahçe ile Beşiktaş, 27 Nisan Cumartesi günü kozlarını paylaşacak. Kadıköy’de oynanacak mücadele öncesi ezeli rekabette son dönemlerde sarı ve kırmızı kartların çokluğu dikkat çekiyor. İki takım arasında oynanan son 20 lig maçında hakemler, toplam 13 kırmızı ve 124 sarı kart gösterdi. Sarı-lacivertli futbolcular, söz konusu müsabakalarda 61 sarı, 4 kırmızı kartla cezalandırıldı. Siyah-beyazlı oyuncular ise 63 sarı, 9 kez de kırmızı kart gördü. Söz konusu süreçte Fenerbahçe 6 kez sahadan galibiyetle ayrılırken, Beşiktaş da 5 maçta gülen taraf oldu. 9 karşılaşma ise berabere sonuçlandı. 339 faul, 13 penaltı Nisan 2014’ten bu yana oynanan iki ekip arasındaki lig maçlarında 339 kez faul düdüğü çalındı. En fazla faul yapılan mücadele, 25 Şubat 2019’da Beşiktaş’ın ev sahipliğindeki 3-3’lük müsabaka oldu. İki takım lehine toplam 41 faul kararı verildi. 24 Eylül 2017’de Kadıköy’deki karşılaşmada ise 5 kırmızı, 9 sarı kartın yanı sıra 2 penaltı kararı çıktı. Son 20 maçta toplam 13 kez beyaz noktaya gidildi. Sarı-lacivertliler, 9 penaltının 7’sini gole çevirirken, 2 penaltıdan yararlanamadı. Siyah-beyazlılar ise 4 penaltının 3’ünde gol sevinci yaşadı.
Şanlıurfa İş yerine arı istilası: Binlercesi iş yerini bastı, esnaf neye uğradığını şaşırdı Şanlıurfa’nın Ceylanpınar ilçesinde nereden geldiği belli olmayan arılar, sanayideki işyerlerini bastı. Arıların baskınına çalışırken yakalanan esnaf neye uğradığını şaşırdı. Edinilen bilgiye göre olay, Şanlıurfa’nın Ceylanpınar ilçesindeki Küçük Sanayi Sitesinde yaşandı. Bölge esnafı her zaman olduğu gibi sabah sanayiye giderek işyerlerini açtıktan sonra çalışmaya başladı. Bir anda bastılar İşyerinde çalışan esnaf gökyüzünden bulut şeklinde bir karartı olduğunu gördü. Yaklaşan karartıya dikkatlice bakan esnaf, binlerce bal arısının kendilerine doğru geldiğini fark etti. İlk şoku atlatan esnaf, dışarı kaçarak arı sokmalarına karşı kendilerini korumaya çalıştı. Arıları uzaklaştırmak için her yolu denediler Sanayi esnafı, işyerlerini istila eden arılardan kurtulmak için her yolu denedi. İlk önce ateş yakıp duman yaparak arıları uzaklaştırmaya çalışan esnaf, bunu başaramayınca bu defa hava tabancasıyla arılara müdahale etti. İşyerlerine hava sıkan esnaf, arıların dışarı kaçmasını sağlamaya çalıştı. Bunun da işe yaramadığını gören esnaf, bu defa tazyikli su ile arıları uzaklaştırmaya çalıştı. Yaklaşık 2 saat mücadele eden esnaf, sonunda arılardan kurtulmayı başardı. Geçen yıl da aynı olay yaşandı Geçen yıl da aynı şekilde arıların baskınına uğradıklarını söyleyen sanayi esnafı Halil Ölmezler, “İşyerinde çalışırken aniden bulut şeklinde arıların geldiğini gördük. Neye uğradığımızı şaşırdık. Ondan sonra kendi imkanlarımızla, onlara da zarar vermemek için hafif bir duman yaptık. Bizi de rahatsız ettiler çünkü burada iş yapamaz olduk. Aynı şekilde geçen yıl da bunu yaşadık. Nereden geliyorlar, ne şekilde geliyorlar bilmiyorum” diye konuştu.
Adana F-16’lar, pilotların kumandasında vatanı koruyor...10’uncu Ana Jet Üs Komutanlığı, kapılarını İhlas Haber Ajansı’na açtı Adana’da 10’uncu Ana Jet Üs Komutanlığında bulunan ve "Savaşan Şahin" olarak anılan F-16 savaş uçakları, görevli pilotların kumandasında vatanı korurken dosta güven, düşmana korku salıyor. Hava Pilot Binbaşı, “Artık MSÜ Hava Harp Okuluna yeni girecek silah arkadaşlarımız Türkiye’nin ürettiği milli uçakları kullanma onuruna erişecekler. MSÜ Hava Harp Okulu sadece göklerin değil uzayın da anahtarı olacak” dedi. Çok amaçlı, tek jet motorlu savaş uçağı olarak tanımlanan Türk Hava Kuvvetleri bünyesindeki F-16, “Fighting Falcon”, diğer adıyla “Savaşan Şahin”, Türkiye’nin gökyüzündeki vurucu güçlerinden sadece bir tanesi. Terörle mücadelede etkin şekilde görev alan F-16’lar, 7 yılı aşkın zorlu eğitim süreci ile psikolojik ve fiziksel testleri başarıyla tamamlayan savaş pilotlarının da kumandasında göklere yükseliyor. F-16 savaş uçakları dosta güven, düşmana ise korku salıyor. 10’uncu Ana Jet Üs Komutanlığı, kapılarını İhlas Haber Ajansı’na (İHA) açtı. Adana 10’uncu Ana Jet Üs Komutanlığı 152’nci Jet Filo Komutanlığında görev yapan Hava Pilot Binbaşı, 17 yaşında Hava Harp Okulunda başlayıp F-16 sandalyesine uzanan hikayesini İHA’ya anlattı. “Farkında olmadığım savaş pilotluğu kanıma karıştı” 2002 Dünya Kupası’nda 3. olup ülkemizi gururlandıran A Milli Futbol takımımızın uçağına, Türkiye’ye dönüşünde F-16’ların eşlik etmesi üzerine televizyonda bu anları izleyen ve pilot olmaya karar veren Hava Pilot Binbaşı, “Pilot olmak bir noktadan sonra çoğu gencin olduğu gibi benim de hayalim olmaya başladı. Ben lise son öğrencisiyken A Milli Futbol takımımız Dünya 3.sü oldu. Onlar ülkemize gelirken 2 tane F-16 uçağı, onları havada karşıladı. Bu beni çok etkiledi. Daha önce açıkçası farkında olmadığım savaş pilotluğunun kanıma karışmasını sağladı. Bu vesileyle Hava Harp Okulu seçme aşamalarına katıldım. Ben de bir asker çocuğuyum. İlk seçildiğimde çok mutlu oldum. Ben ailenin tek çocuğuyum, bu nedenle annemin çekinceleri vardı. Fakat ben sahip olmadığım kardeşlerimi Hava Harp Okulunda kazandım” diye konuştu. “Türk hava sahasını korumak çok ciddi bir görev” Türk hava sahasını korumanın çok ciddi bir görev olduğunu anlatan Hava Pilot Binbaşı, “Bu meslek çok farklı bir duygu. Türk hava sahasını korumak çok ciddi bir görev. Bilginin güç olduğu ama aynı zamanda da fiziksel ve mental olarak güçlü olmanız gereken bir meslek. Bunu, uçacağınız her gün sağlamanız gerekiyor. Savaş pilotluğu tamamen disiplin işi. Sabah uyandıktan gece yatana kadar günlük rutinlerin dışına çıkmamaya çalışıyoruz. Genel brifing ile başlayan mesaimiz daha sonra lider brifingi, uçuş ve dönüş brifingi ile devam ediyor. Sağlığımıza, beslenmemize ve uykumuza çok dikkat etmemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı. “Eğitimlerimiz meslek hayatımız boyunca devam ediyor” Savaş pilotluğunun ciddi disiplin, çalışma ve fedakarlık gerektirdiğine işaret eden Hava Pilot Binbaşı, “Bizim eğitimlerimiz meslek hayatımız boyunca devam ediyor. İlk olarak MSÜ Hava Harp Okulunda mühendislik diploması alıyoruz. MSÜ Hava Harp Okulunda İngilizce dil eğitimine çok önem verilir ve bir havacı için İngilizce çok önemlidir. MSÜ Hava Harp Okulundan mezun olan herkes, pilot olmuyor. Belirli sınavları geçenler pilot adayı oluyor. Daha sonra uçaklarda eğitim alıyorlar ve bu eğitimleri tamamlayanlar Türk Hava Kuvvetleri envanterindeki uçaklara pilot oluyor. Harbe hazırlığın devamı olarak nitelendirilen birlik içi eğitimler, meslek hayatımız boyunca devam etmektedir. Farklı silahların eğitimleri filolardaki öğretmen pilotlarımız tarafından pilotlara veriliyor.” dedi. “Hem dersler hem de İngilizce çok önemli” Hava Pilot Binbaşı, pilot olma hayali kuran gençler için de şu tavsiyelerde bulundu: “Havacılık dünyada sürekli büyüyen bir sektör ve pilot açığı her zaman oluyor. Çok cazip bir kariyer planı. Öncelikle İngilizce havacılık dili olduğu için çok önemli. Bunun yanı sıra Milli Savunma Üniversitesi sınavlarında Hava Harp Okulu en yüksek puanlarla öğrenci kabul eden bir bölüm. Bu nedenle derslere çalışmak şart. Bunun dışında sporcu kişiliğe sahip olmalı, sporu hayatınızın rutini haline getirmelisiniz. Ayrıca sosyal bir kişiliğe sahip olmak çok önemli.” “MSÜ Hava Harp Okulu göklerin değil uzayın da anahtarı olacak” Türkiye’deki savunma sanayinin her geçen gün geliştiğini ve kendi uçaklarımızın envantere girmesiyle çok gururlandıklarını vurgulayan Hava Pilot Binbaşı, “Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi “İstikbal Göklerdedir”. Bu söz o kadar çağın ötesinde bir söz ki kendisini sürekli yeniliyor. Günümüzde artık Türk havacılığı kendi uçaklarını yapar hale geldi. Umuyorum ki çok kısa zamanda operasyonel anlamda da kullanacak. Artık MSÜ Hava Harp Okuluna yeni girecek silah arkadaşlarımız Türkiye’nin ürettiği milli uçakları kullanma onuruna erişecekler. Türkiye artık uzaya çıkarak insanlı uzay misyonunun parçası haline geldi. Bu demektir ki artık MSÜ Hava Harp Okulu sadece göklerin değil uzayın da anahtarı olacaktır.” ifadelerini kullanarak tüm pilotların Dünya Pilotlar Günü’nü kutladı. (UMT-