POLİTİKA - 16 Nisan 2018 Pazartesi 17:42

Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Uçum: '50+1’i almak demek Türkiye toplumunun tamamından destek almak demektir'

A
A
A
Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Uçum: '50+1’i almak demek Türkiye toplumunun tamamından destek almak demektir'

‘Cumhurbaşkanlığı Sisteminin Yapılanması Sempozyumu’nda konuşan Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Mehmet Uçum, "Hükümetin kuruluşunda 50+1’i alabilmek için her kimlikten oy almak gerekir. Aslında 50+1’i almak demek Türkiye toplumunun tamamından destek almak demektir" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Başdanışmanı Avukat Mehmet Uçum, İstanbul Üniversitesi tarafından düzenlenen ‘Cumhurbaşkanlığı Sisteminin Yapılanması’ başlıklı sempozyuma katıldı. Sempozyumda, ‘Anayasa Değişiklikleri Kapsamında Yeni Sistem’ başlıklı bir konuşma yapan Mehmet Uçum, Türkiye’de ilk kez Cumhurbaşkanlığı Sistemi ile birlikte halkın doğrudan hükümeti kurma iradesine sahip olduğunu belirterek, "Burada büyük bir reform niteliğinde olabilecek değişikliği hükümeti artık doğrudan halkın kurması olarak tanımlayabiliriz. Yaklaşık diyelim ki 1839’dan başlayan reform sürecimiz açısında ele aldığımızda Türkiye’de halk ilk kez yönetim modeli konusunda kendi iradesiyle bir sistem değişikliği yaptı ve bu değişiklikle hükümeti doğrudan kurma hakkını elde etti. Bu son derece önemli çünkü dolaylı yoldan hükümet kurma modelinden doğrudan halkın iradesiyle kurulan hükümet modeline geçmiş durumdayız. En genel hatlarıyla Cumhurbaşkanlığı Sistemi bir demokratik başkanlık sistemidir. Elbette bazı yönleriyle geliştirilmesi gerekir uyumu yasalarıyla içeriklendirilmesi gerekir ilerideki anayasal reformlarda da güçlendirilmesi gerekir. Ama en genel hatlarıyla bir demokratik başkanlık sistemine geçiş yapılmıştır ve burada da halk doğrudan hükümeti kuracaktır" diye konuştu. 

"Aslında 50+1’i almak demek Türkiye toplumunun tamamından destek almak demektir" 

Başdanışman Mehmet Uçum, yeni sistemle birlikte hükümetin kurulabilmesi için her kimlikten oy alınması gerektiğini söyledi. Uçum, şu ifadeleri kullandı: 

"Yüzde 50+1 olarak ifade ettiğimiz bu model Türkiye açısından son derece önemli bir imkan açmıştır siyaset için. Siyasetin makulleşmesi, normalleşmesi, siyasetin çoğulculuğunun hükümetin kuruluşunda merkeze geçmesi gibi. Şunu demek istiyorum; Türkiye’de 50+1 almak bir çoğunluk elde etmek değildir tek başına. Çoğunluğun içinde bir çoğulcu destek almak demektir. Çünkü Türkiye’de hiçbir aidiyet üzerinden kendini tarif eden sosyal grup çok kimlikli bir sosyolojiye sahibiz bunun farkındayız ama tek bir kimlik üzerinden kendinizi tarif edin dediğinizde hiçbir sosyal grup yüzde 30’un üzerine çıkamamaktadır. Yani bunu dinsel, etnik, politik, coğrafi hangi kimlik açısından ele alırsanız alın hiçbir grup Türkiye’de çoğunlukçu bir iradeyle 50+1’i sağlayabilecek bir sosyolojik tabana ve bir sosyal desteğe sahip değildir. Bunun anlamı şudur; hükümetin kuruluşunda 50+1’i alabilmek için her kimlikten oy almak gerekir. Aslında 50+1’i almak demek Türkiye toplumunun tamamından destek almak demektir". 

"Halk siyasi partilerin gösterdiği adaylara muhtaç olmayacaktır" 

Avukat Mehmet Uçum, Cumhurbaşkanlığı’na aday göstermede artık siyasi parti tekelinin kalktığına vurgu yaparak, "Hükümetin kuruluşu aday gösterme açısından da son derece önemli özellikler içeriyor. Dikkat edilirse bu anayasa değişikliğinde birinci nokta şu; evet siyasi partiler belli şartlarda aday gösterebilir ama halk siyasi partilerin gösterdiği adaylara muhtaç olmayacaktır. Yüz bin seçmen bir araya gelip hükümete aday gösterme hakkını kullanabilecektir. Dolayısıyla aday göstermede de siyasi parti tekeli ortadan kalkmıştır. İkinci özellik de şu evet siyasi partiler belli şartlarda aday gösterebilir ama gösterilen aday asla artık tek bir siyasi partinin adayı olmayacaktır" dedi.  

Rıfat Fırat - Fatih Gavuz

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Erzincan’da görev yapan öğretmen kazada hayatını kaybetti Erzincan TOBB Binali Yıldırım Kız İmam Hatip Lisesi öğretmenlerinden Dücane Muhammed Sadık, memleketi Elazığ’da meydana gelen trafik kazasında hayatını kaybetti. Alınan bilgiye göre, kaza dün Elazığ- Diyarbakır karayolunun 23’üncü kilometresinde meydana geldi. Diyarbakır’dan Elazığ’a psikolojik rahatsızlığı bulunan hastayı getiren C.D. idaresindeki 21 ABT 378 plakalı ambulans ile Dücane Muhammed Sadık idaresindeki 24 EC 290 plakalı hafif ticari araç çarpıştı. Kazada 1’i ağır 2’si polis, 2’si sağlık personeli olmak üzere toplamda 6 kişi yaralandı. Hastaneye kaldırılan yaralılardan Erzincan TOBB Binali Yıldırım Kız İmam Hatip Lisesi öğretmenlerinden Dücane Muhammed Sadık, tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Arapça dersi öğretmeni Dücane Muhammed Sadık’ın ölüm haberi Erzincan TOBB Binali Yıldırım Kız İmam Hatip Lisesini yasa boğdu. Okulun sosyal medya hesaplarından paylaşımda bulunularak, “Okulumuz bugün çok eksik, çok sessiz, çok üzgün. Değerli Arapça öğretmenimiz Dücane Muhammed Sadık kardeşimiz, elim bir trafik kazası sonucu Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur. Hocamıza Allah’tan rahmet diliyoruz, mekanı cennet olsun. Biz hocamızdan razıydık, Allah da ondan razı olsun. Dualarınızı hocamızdan eksik etmeyin.” ifadelerine yer verildi. Öte yandan, Dücane Muhammed Sadık bugün öğlen namazına müteakip Elazığ Merkez Camisinde kılınan cenaze namazının ardından toprağa verildi.
Van Van’da yaşanan balık ölümlerinin nedeni araştırılıyor Van Tarım ve Orman İl Müdürlüğü Balıkçılık ve Su Ürünleri Şubesi ekipleri, Özalp ve Saray ilçesinde bulunan göletlerdeki balık ölümlerine ilişkin çalışma başlattı. Özalp ilçesinde bulunan Yumruklu ve Saray ilçesindeki Beyarslan (Çeçen) göletlerinde balık ölümlerinin olduğu ihbarı üzerine ekipler harekete geçti. Balıkçılık ve Su Ürünleri Şubesi ekipleri tarafından bölgeye gidilerek yerinde incelemeler yapıldı. Yapılan ilk incelemelerde göletlerin çevresinde ölmüş sazan balıklarının iskeletlerinin olduğu görüldü. Yumruklu ve Beyarslan (Çeçen) göletlerinde yerinde yapılan analizlerde (PH, çözünmüş oksijen, sıcaklık, iletkenlik, tuzluluk) herhangi bir olumsuzluğa rastlanmadı. Ayrıca göletlerde su numunesi alınarak incelenmek üzere Elazığ Su Ürünleri Araştırma Enstitüsüne gönderildi. Konuya ilişkin yapılan açıklamada; yerinde ölçülen parametre (PH, Ç.O., sıcaklık, tuzluluk, E.İ.) değerleri sazangiller için uygun olduğu, kışın göletlerin yüzeyinin buzla kaplı olmasından dolayı havayla temasının kesildiği ve göletlere kış aylarında su girişi olmadığından dolayı göletlerin içerisinde su sirkülasyonu meydana gelmediği, bu nedenle sazan balıklarının çözünmüş oksijen yetersizliğinden ölmüş olabileceği, ancak kesin ölüm nedeninin enstitüde yapılacak diğer su analiz sonuçlarından sonra belli olacağı belirtildi. Ayrıca ekipler, laboratuvar sonuçları belli oluncaya kadar göletteki balıkların tüketilmemesi ve hayvanlara gölet suyunun içirilmemesi uyarısında da bulundu.