EĞİTİM - 21 Ekim 2017 Cumartesi 12:14

Daha elverişli bir eğitim için ‘BüyükAile’ modeli

A
A
A
Daha elverişli bir eğitim için ‘BüyükAile’ modeli

Sakarya Üniversitesi tarafından geliştirilen ‘BüyükAile’ modeli Sakarya’da pilot uygulama olarak başladı. Yetkililer, bu yeni modelin öğrenciye çok faydalı olacağını belirtti. Sakarya Üniversitesi Rektörü Muzaffer Elmas konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Dünyanın uygulamaya çalıştığı, Türkiye'de de değişik adımlarda uygulanmaya çalışılan sisteme bir örnek teşkil edecek” dedi.

Eğitim ve öğretimde yapılan köklü değişiklikler sonucu, yeni sistem için gerek hükümet gerekse akademisyenler çeşitli adımlar atmak için çaba gösteriyor. Yeni eğitim sistemi konusunda Sakarya Üniversitesi bir ilke imza atarak ‘BüyükAile’ modelini oluşturdu. Model’de okul öncesi eğitim gören minik öğrenciler kendini zihinsel, bedensel ve becerilerine yönelik olan eğitimlerini açılan sınıflarda görüyor. Öğrenciler bu sınıflarda birçok beceri elde ederken, yaşarken yapması gereken ahlaki değerleri de içine alarak sıfırdan öğrenerek başlayacak. Sakarya’da pilot uygulamaya başlayan model için yetkililer öğrenciye çok faydalı olacağını belirtiyorlar.

“Sisteme bir örnek teşkil edecek”

Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Rektörü Muzaffer Elmas, “Bu proje aslında Türkiye'de yapılmakta olan projeleri birleştiren bir proje adıyla birlikte hem aileleri, hem öğretmenleri, hem öğrencileri, hem bunların gelişimlerini, bilişimlerini, her şeyi içerisine kattığımız bir model. Bu modelin esasında öğrencilerin gelişimlerini; ruhsal, sosyolojik, psikolojik bilgi bakımından her türlü gelişmelerini anında izleyip paydaşlar ile birlikte değerlendirip bunun geri bildirimlerini tekrar eğitim-öğretim sürecini yürütme, sonra kademelerden sonra okul öncesinden başlayıp ilk, orta, lise ve üniversite kademelerine geçişlerde de bu değerlendirmeleri de kullanarak aslında Dünya'da ki bugün evrensel yaklaşımlara uygun bir modeli başlatmış olduk. Bu model de şuanda birinci aşaması tamamlandı, eğitimler kısmı. Bundan sonra öğrenciler ile birlikte, öğrencilerin gelişimini her alanda dikkate alacak süreç başlayacak. Sonrasında yaygınlaşacak, ülkemiz için çok tartışılan süreçlere önemli bir katkısı olacağını düşünüyoruz. Öğrencileri erkenden yönlendirme gerek mesleki, gerek akademik alana hangisiyse bunlarla ilgili eğilimlerini anında izlemek, bunlarla ilgili aileleriyle paylaşıp yol gösterme şeklinde olacak. Bugün Dünya'nın uygulamaya çalıştığı, Türkiye'de de değişik adımlarda uygulanmaya çalışılan sisteme bir örnek teşkil edecek" dedi.

“Milli Eğitim Bakanlığı'nın okullarında uygulanmasını arzu etmekteyiz”

Sakarya Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Firdevs Karahan, “Bizim burada ki amacımız Sakarya Üniversitesi bünyesinde kalite ve akreditasyon çalışmalarımızın yine ilköğretim ve anasınıfından başlayarak, ilköğretim, orta ve lise öğretimimize de yansıtmak. Bu kalite çalışmalarımız çerçevesinde öğrencilerimizin ilk günden itibaren, okulumuza adım attıkları günden itibaren bireysel özelliklerini tespit edip sonrasında eğitim-öğretim süreçleri içerisinde de günlük davranışlarını geliştirdiğimiz yazılım çerçevesinde tek tek takip etmek. Olası dalgalanmaları velilerimiz ile paylaşmak, öğretmenlerimiz ile neler yapılabileceğini anında ve kısa vadede çözmeye gayret etmek. Geliştirdiğimiz yazılım ile beraber öğrencilerimizin her tür bireysel özelliklerini takip etme şansımız var, bu çerçevede öğretmenlerimize de eğitimler veriyoruz, materyallerimizi geliştiriyoruz, öğretmenlerimizin sınıf içi uygulamalarını takip ediyoruz. 15 günde bir yaptığımız düzenli toplantılarla aksayan yönlerini anında tespit edip çözüm üretmeye gayret ediyoruz. Bu modelin umarım milletimize ve milli eğitimimize faydalı bir model olmasını arzu etmekteyiz. Geliştirdiğimiz materyal, öğretmen eğitimi ayağı ve yazılım ayağı ile beraber bir bütün olarak Milli Eğitim Bakanlığı'nın okullarında uygulanmasını arzu etmekteyiz" diye konuştu.

“Öğrenme esnekliğine de ihtiyaç var”

SAÜ Eğitim Fakültesi Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Mustafa Koç ise yaptığı açıklamada, “Model aslında esnekliğe dayalı, bu kavram zaten artık dünyada birçok alanla ilişkilendirilmiş. Mesela bilinçsel esneklik, baş etme esnekliği gibi. Öğrenme esnekliğine de ihtiyaç var. Yani her öğrencinin bir öğrenme tarzı, stili var. Fakat biz bu öğrenme stilini bilmeden klasik anlayış ile öğrenciyi belki sadece dinleyerek öğretmeye veya sadece yaparak öğretmeye, görerek öğretmeye zorluyoruz. Ama aslında öğrencinin bu üç öğrenmeye yaklaşımını da kullanabileceği bir ortama ihtiyacı var ve bir ayarlamaya ihtiyacı var, daha doğrusu ortam düzenlemeye ihtiyaç var. Biz öğrencinin bilinçsel, duygusal düzeyi, psikolojik, sosyal destek sistemleri, gelişimsel süreçte yaşadığı herhangi bir eksiklik veya zorluk var mı, öğrenme güçlüğü var mı konularının tümünü belirliyoruz, güçlü olan yönlerini koruyabilecek, eksik olan yönlerini tamamlayabilecek ve zayıf olan yönlerini geliştirebilecek etkinlikler hazırlıyoruz sınıf içi, sınıf dışı ve ailede" şeklinde konuştu.

“60 öğrenci bu sisteme entegre olmuş durumda”

Koç sözlerinin devamında, “Üç sınıf okul öncesinde ve üç sınıf ise ilkokul birinci sınıfta şuanda proje sınıfı olarak dizayn edildi ve uygulamaya başlanıldı. Okul öncesinde anaokulu dediğimiz yani 6 yaş kısmında 60 öğrenci ve ilkokul birinci sınıf 7 yaş kısmında ise 60 öğrenci bu sisteme entegre olmuş durumda. Aynı zamanda aileleri de sisteme entegre etme ile ilgili bir bilişim altyapısı oluşturuluyor. Ve ailelerinde çocukları ile ilgili yapacağı davranışsal gözlemler formları oluşturulmuş aileye bir kullanıcı adı ve şifre veriliyor. Aile o şifre ve kullanıcı adı ile sisteme girdikten sonra öğrenci ile ilgili davranışsal gözlemleri yapıyor ve o yapmış olduğu gözlem sonuçları anında bizim sisteme düşüyor. Ve bizde orada aileye gerekli bilgilendirmeleri yapıyoruz anında. Bizim istediğimiz en büyük şey; okul öncesini, ilk ve ortaokulu biz iyi insan yetiştirme ile ilgili potansiyellere sahip çocuklar da yetiştirirsek ve o anlamda biz kendimizi ayarlar, yeniden revize edersek lise zaten üniversiteye hazırlık dediğimiz bir dönemdir, bütün bu özellikler ile kendini tanıyan, sahip olduğu gücü, yetenekleri aidet duygusuyla birlikte bilen, sınırlarını ve haddini bilen çocuklar oluşursa bu süreçte ister istemez lise zamanında çocuğunuza siz git ders çalış, test çöz demeniz gerekmez artık o çocuk ona hazır hale gelecek. En büyük eksikliğimiz bu bizim" ifadelerini kullandı.

Burak Can Tokyürek - Remzi Şimşek

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir Efes Antik Kenti’ndeki ‘gece müzeciliği’ lansmanına yoğun katılım UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alan Efes Antik Kenti’nin turistler tarafından gece de ziyaret edilebilmesi için ışıklandırılmasının ardından "gece müzeciliği" lansmanı gerçekleştirildi. Helenistik, Roma, Bizans, Beylikler ve Osmanlı dönemlerinden taşıdığı izlerle Anadolu’nun eşsiz zenginliğini gözler önüne seren İzmir’in Selçuk ilçesindeki Efes Antik Kenti, Kültür ve Turizm Bakanlığının ‘gece müzeciliği’ uygulaması kapsamında ışıklandırılmıştı. Türkiye’de ilk kez Efes’te uygulanan ışıklandırma çalışmalarının ardından ‘gece müzeciliği’ tanıtım toplantısı düzenlendi. Yenilenen ışıklandırma çalışmalarıyla yerli ve yabancı binlerce ziyaretçi, 2 bin 300 yıllık Efes Antik Kenti’ni gün batımından sonra da ziyaret edebiliyor. Uygulama ilk kez ‘Efes Antik Kenti’nde hayata geçirildi Tanıtım toplantısında konuşan İzmir Valisi Süleyman Elban, ‘gece müzeciliği’nin ören yerlerinde ve tarihi kentlerde bu yıl ilk kez uygulamaya konulduğunu belirterek, “Bugün ülkemiz turizmciliğiyle ilgili çok farklı ama çok özel bir programı başlatmak üzere buradayız. İlk başlanan lokasyon da Efes’imiz oldu. Efes gibi bazı tarihi alanlarımızda çok fazla talep var. Hem ülkemizden hem de yurt dışından birçok insan bu alanları görmek istiyor. Fakat bu alanların da maalesef kapasitesi sınırlı. Dolayısıyla buradaki ziyaret saatlerini daha da ileri saatlere almak gerekiyor ancak gün ışığı yetersizdi. Kültür Turizm Bakanlığımız burada ciddi bir aydınlatma projesi hazırladı. Artık 00.00’a kadar da Efes’imizde gece müzeciliği şeklinde tabir ettiğimiz ziyaret saatlerini uzatmış olduk” dedi. “Gece deneyimi yaşamak farklı duygu oluşturacak” Tarihi kentlerin bulunduğu alanların Ege ve Akdeniz’de özellikle yılın 6 ayında çok sıcak dönemlere denk geldiğini belirten Vali Elban, sıcak dönemlerde insanların gündüz bu alanları gezmekte ciddi anlamda zorlandığını aktardı. İnsanların sıcaktan etkilenmemesi ve tarihi alanları daha kolay gezebilmeleri adına gece serin saatlerde ziyarete açılmasının konfor sağladığını vurgulayan Elban, şunları kaydetti: “Ayrıca bir diğer faydası da gündüz görünüyor ama gece deneyimini de yaşamanın farklı bir duygu oluşturacağını düşünüyoruz. Dolayısıyla inşallah gece deneyimi de tarihi alanlarda insanlara ayrı bir haz, ayrı bir keyif verir diye düşünüyorum. Ülkemiz turizmine, kültür hayatına, dünya kültür hayatına ve bakanlığımızın bundan sonra yapacağı projelere de katkı sağlamasını diliyorum. Bu projenin hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum. İnşallah hem ülkemiz hem dünya turizminin hizmetine de yeni yeni projelerin gireceğini düşünüyorum.” “Gece ilk kez geldim, çok etkileyici” Antik kenti görmeye 80 kişilik kafileyle birlikte geldiğini belirten ziyaretçi Elif Toy, atmosferi çok beğendiğini söyledi. Toy, “Tiyatro gibi etkinliklerle Bergama’da ve daha farklı yerlerde bu şekilde etkinlikler oluyordu. Fakat bu düzenli bir şekilde halka açılan bir şey değildi. Daha önce gündüz de birkaç kere gelmiştik Efes’e. Bu şekilde daha güzel olmuş. Gece ilk kez geldim, bizim için çok etkileyici" dedi. Antik kenti görmek isteyenlere gelmeleri tavsiyesinde bulunan Toy, buradaki atmosferi daha fazla kişiye ulaştırabilmek amacıyla daha büyük etkinliklerin yapılması gerektiğini söyledi. “Ülkemizde antik kentlere değer vermemiz gerekiyor” Selçuk’ta yaşayan, antik kenti görmeye eşi ve arkadaşlarıyla birlikte gelen Gürbüz Gök ise, “Gündüz gelmiştik ama gece açılması aslında iyi olmuş. Dışarıdan çok fazla kişinin geldiğini gördük. Talep ve yoğunluk var. Güzel bir uygulama olmuş. Işık, ambiyans Efes’e çok fark katmış. Bayağı bir sevindik. Ülkemizde tarihi eserlere değer vermemiz gerekiyor” şeklinde konuştu. “En çok kütüphane ilgimi çekti” İzmir’de hemşirelik bölümünde okuyan Merve Nur Tekin de daha önce hiç Efes’e gelmediğini belirterek, “Akşam ışıklandırmasını duyunca arkadaşlarımızla gelmek istedik. Gerçekten geldiğim için çok mutluyum. En çok ilgimi çeken kütüphanesi ve tiyatro alanı oldu. Gayet hoş bir ortam var. Işıklandırması çok güzel olmuş. Kesinlikle herkes gelmeli” dedi. Tanıtım toplantısına İzmir Valisi Süleyman Elban, Ege Ordu Komutanı Orgeneral Kemal Yeni, Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkilileri, protokol üyeleri, turizm sektöründeki paydaşlar ve birçok vatandaş katıldı.
Kütahya Türk iş insanı Ferhat Süleyman Çınar’ın başarı öyküsü Dünyada birçok ülke ile güçlü bağlantıları bulunan, NATO ve Birleşmiş Milletler Diplomatlığı gibi görevler yapan 46 yaşındaki iş insanı Ferhat Süleyman Çınar, başarı öyküsünü anlattı. Birleşmiş Milletler ve NATO’da önemli görevler üstlenen, Türkiye ve Birleşmiş Milletler arasındaki ilişkide önemli bir konuma sahip Ferhat Süleyman Çınar, 1978 yılında Ankara’da, üç çocuklu memur bir ailenin en küçük çocuğu olarak dünyaya geldi. Çocukluğu, dönemin zorlu şartları altında geçti ve Ankara’da memur bir ailenin ferdi olarak yaşamak ona mücadeleci bir ruh kazandırdı. Çınar, henüz ortaokul çağlarındayken, ailesinin beklentileri ve kendi davranışları arasında bir denge kurmaya çalıştı. Ailesi, onun abisi ve ablası gibi iyi bir eğitim alıp üniversiteye gitmesini ve kendileri gibi memur olmasını istiyordu. Ancak, Çınar, kendi geleceğini belirleme konusunda oldukça kararlıydı ve daha farklı bir yol izlemeye karar verdi. 80’ler ve 90’lar, Türkiye’nin ve dünyanın önemli dönüşümler yaşadığı yıllardı. Bu dönemde, Çınar, çevresindeki değişimleri yakından gözlemledi ve bu değişimlerin etkilerini bizzat deneyimledi. Soğuk Savaş’ın sona ermesi ve küresel sistemin dönüşümü gibi büyük olaylar, onun dünya görüşünü şekillendiren önemli faktörler oldu. “13 yaşında geleceğini şekillendirecek önemli kararlar almaya başladı” Çınar, sadece 13 yaşında olmasına rağmen, geleceğini şekillendirecek önemli kararlar almaya başladı. Geleneksel eğitim sistemi yerine gerçek okul olarak iş hayatını gördüğü için daha genç yaşlarda iş dünyasının içine adım attı. İş dünyasında içindeki erken deneyimleri, ona farklı bir bakış açısı kazandırdı. Matbaa sektöründe çalışmaları, ona sadece bir iş kolunun ötesinde, büyük bir resim olduğuna inanıyor ve küresel pazarın önemli bir parçası olarak görüyordu. Matbaacılığı, sadece basılı malzemelerin üretimi olarak görmek yerine, toplumun derinliklerine etki eden bir araç olarak değerlendiriyordu. Bu süreçte Ankara da Türk Siyasetinin kalbinde tanıştığı ve ortaklık kurduğu önemli kişiler başta Süleyman Demirel olmak üzere Ali Çetin Şener, Şahbettin Çimen, Cavit Çağlar gibi isimlerde onun Türk ve Dünya siyasi yapısını okumasında büyük önem taşıdı. “Sahip olduğu işleri bölgesel çaptan küresel bir boyuta taşıdı” Zamanla sahip olduğu işleri bölgesel çaptan küresel bir boyuta taşıyan Ferhat Süleyman Çınar, bu süreçte, uluslararası alanda geniş bir ağ oluşturdu ve işlerini küresel bir perspektifle genişletti. Ferhat Süleyman Çınar, insanlığı bir bütün olarak ele aldı ve küresel işbirliğinin, içinde bulunduğumuz sorunların tek çözümü olduğuna inandı. Ona göre insanlar kalıplarını devletler ise sınırlarını aşmalıydı, bu kaçınılmaz bir sondu ve elbet ki olacaktı. Bu gün bu amaca ulaşmak için Birleşmiş Milletler ve çeşitli STK’larda önemli misyonlar üstlenen Ferhat Süleyman Çınar bunun yanı sıra Orta Doğu’daki küresel işbirliğini geliştirmeye ve bölgede barış ve istikrarı sağlamak amacıyla Bölgedeki önemli Kraliyet Ailelerine danışmanlık yapmakta. ’’Ülkemiz ve dünya adına çok çalışıyoruz” Türkiye ve Dünya adına çok çalıştıklarını söyleyen Ferhat Süleyman Çınar ’’Ülkemiz Ekonomik, sosyal, kültürel ve insani nitelikteki uluslararası sorunları çözme düsturuyla, ırk, cinsiyet, dil veya din ayrımı gözetmeksizin herkesin insan haklarına ve temel özgürlüklerine saygının geliştirilip güçlendirilmesinde uluslararası işbirlikleri ile gelişmekte olan ülkelerin desteklenmesi ilkeler ile yola çıktık. Türk İş İnsanlarının Dünya’da temsili için güçlü lobilerde aktif rol alıyoruz. Birleşmiş Milletler misyonun gerçekleşmesi ve Türkiye’nin Misyon içerisindeki rolünün daha aktif olması için buradayız. Her zaman dediğimiz gibi bizler Türkiye ile Dünya arasında bir köprü görevi görüyoruz’’ ifadelerine yer verdi.
İzmir Efes Antik Kenti’ndeki ‘gece müzeciliği’ lansmanına yoğun katılım UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alan Efes Antik Kenti’nde, gece müzeciliği lansmanı gerçekleştirildi. Yerli ve yabancı turistler, antik kenti böylece gece saatlerinde de ziyaret edebiliyor. Helenistik, Roma, Bizans, Beylikler ve Osmanlı dönemlerinden taşıdığı izlerle Anadolu’nun eşsiz zenginliğini gün yüzüne çıkaran İzmir’in Selçuk ilçesindeki Efes Antik Kenti, Kültür ve Turizm Bakanlığının ‘gece müzeciliği’ uygulaması kapsamında ışıklandırılmıştı. Türkiye’de ilk kez Efes’te uygulanan ışıklandırma çalışmalarının ardından, ‘gece müzeciliği’ tanıtım toplantısı düzenlendi. Yenilenen ışıklandırma çalışmalarıyla birlikte yerli ve yabancı binlerce ziyaretçi, 2 bin 300 yıllık Efes Antik Kenti’ni gün batımından sonra da ziyaret edebiliyor. Tanıtım toplantısına, İzmir Valisi Süleyman Elban, Ege Ordu Komutanı Orgeneral Kemal Yeni, Kültür ve Turizm Bakanlığı protokolü, devlet görevlileri, turizm sektöründeki paydaşlar ve birçok vatandaş katılım gösterdi. Uygulama ilk kez ‘Efes Antik Kenti’nde hayata geçirildi Toplantıda konuşan ve ‘Gece müzeciliği’ kavramının açık alanlarda, ören yerlerinde ve tarihi kentlerde bu yıl ilk kez uygulamaya konulduğunu söyleyen İzmir Valisi Süleyman Elban, “Bugün ülkemiz turizmciliğiyle ilgili çok farklı ama çok özel bir programı başlatmak üzere buradayız. İlk başlanan lokasyon da Efes’imiz oldu. Efes gibi bazı tarihi alanlarımızda çok fazla talep var. Hem ülkemizden hem de yurtdışından birçok insan bu alanları görmek istiyor. Fakat bu alanların da maalesef kapasitesi sınırlı. Dolayısıyla buradaki ziyaret saatlerini daha da ileri saatlere almak gerekiyor ancak gün ışığı yetersizdi. Kültür Turizm Bakanlığımız burada ciddi bir aydınlatma projesi hazırladı. Artık 00.00’a kadar da Efes’imizde gece müzeciliği şeklinde tabir ettiğimiz ziyaret saatlerini uzatmış olduk” ifadelerine yer verdi. “Gece deneyimi yaşamak farklı duygu oluşturacak” Tarihi kentlerin bulunduğu alanların, Ege ve Akdeniz’de özellikle yılın 6 ayında çok sıcak dönemlere denk geldiğini belirten Vali Elban, sıcak dönemlerde insanların gündüz bu alanları gezmekte ciddi anlamda zorlandığını aktardı. İnsanların sıcaktan etkilenmemesi ve tarihi alanları daha kolay gezebilmeleri adına, gece serin saatlerde ziyarete açılmasının konfor sağladığını vurgulayan Elban, şunları kaydetti: “Ayrıca bir diğer faydası da gündüz görünüyor ama gece deneyimini de yaşamanın farklı bir duygu oluşturacağını düşünüyoruz. Dolayısıyla inşallah gece deneyimi de tarihi alanlarda insanlara ayrı bir haz, ayrı bir keyif verir diye düşünüyorum. Ülkemiz turizmine, kültür hayatına, dünya kültür hayatına ve bakanlığımızın bundan sonra yapacağı projelere de katkı sağlamasını diliyorum. Bu projenin hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum. İnşallah hem ülkemiz hem dünya turizminin hizmetine de yeni yeni projelerin gireceğini düşünüyorum.” “Gece ilk kez geldim, çok etkileyici” Antik kenti görmeye 80 kişilik kafileyle birlikte geldiğini belirten ziyaretçi Elif Toy, atmosferi çok beğendiğini söyledi. Sözlerini sürdüren Toy, şunları aktardı: “Tiyatro gibi etkinliklerle Bergama’da ve daha farklı yerlerde bu şekilde etkinlikler oluyordu. Fakat bu düzenli bir şekilde halka açılan bir şey değildi. Daha önce gündüz de birkaç kere gelmiştik Efes’e. Bu şekilde daha güzel olmuş. Gece ilk kez geldim, bizim için çok etkileyici. Antik kenti görmek isteyenlere gelmeleri tavsiyesinde bulunan Toy, buradaki atmosferi daha fazla kişiye ulaştırabilmek amacıyla daha büyük etkinliklerin yapılması gerektiğini söyledi. “Ülkemizde antik kentlere değer vermemiz gerekiyor” Selçuk’ta yaşayan, antik kenti görmeye eşi ve arkadaşlarıyla birlikte gelen Gürbüz Gök ise “Gündüz gelmiştik ama gece açılması aslında iyi olmuş. Dışarıdan çok fazla kişinin geldiğini gördük. Talep ve yoğunluk var. Güzel bir uygulama olmuş. Işık, ambiyans Efes’e çok fark katmış. Bayağı bir sevindik. Ülkemizde tarihi eserlere değer vermemiz gerekiyor” şeklinde konuştu. “En çok kütüphane ilgimi çekti” İzmir’de hemşirelik bölümünde okuyan öğrenci Merve Nur Tekin de daha önce hiç Efes’e gelmediğini belirterek, “Akşam ışıklandırmasını duyunca arkadaşlarımızla gelmek istedik. Gerçekten geldiğim için çok mutluyum. En çok ilgimi çeken kütüphanesi ve tiyatro alanı oldu. Gayet hoş bir ortam var. Işıklandırması çok güzel olmuş. Kesinlikle herkes gelmeli” dedi.
Aydın AKUT ödülleri sahiplerini buldu AKUT Kuşadası ekibi tarafından düzenlenen ‘Haydi Gençler, Haydi Çocuklar AKUT ile El Ele’ yarışmasının ödülleri verildi. Türkiye’nin ilk arama kurtarma derneği olan AKUT tarafından bu yıl 3’üncü kez düzenlenen ‘Haydi Gençler, Haydi Çocuklar AKUT ile El Ele’ yarışmasının ödülleri sahiplerini buldu. Tarihi Kervansaray’da düzenlenen yarışmaya Kuşadası Belediye Başkan Vekili Tibet Özer, AKUT Kuşadası Ekip Lideri Tağmaç Saraçoğlu, AKUT 2’nci Başkanı Esra Üstünkaya, Proje ve Kaynak Oluşturma Bölüm Sorumlusu Saliha Sönmez, yarışmada dereceye giren çocuklar ve aileleri katıldı. Yarışmada, 6 Şubat Kahramanmaraş depremlerinde hayatını kaybedenleri anmak ve AKUT gönüllülerinin deprem zamanı yürüttüğü çalışmalara dikkat çekmek için ilkokul ve ortaokul öğrencileri tarafından yazılan ve dereceye girenlerin mektuplar okundu. Sosyal sorumluluk oluşturmak ve duyarlılık kazanımlarını arttırmak amacıyla düzenlenen yarışmada konuşan AKUT Kuşadası Ekip Lideri Tağmaç Saraçoğlu, “Kurulduğu yıldan beri özveriyle çalışan ekibimiz, birçok alanda gönüllülük ile toplum hizmeti vermektedir. Geleceğimizin temsili çocuklarımız da bizlerin en hassas noktasıdır. Emek verip yarışmamıza katılmış tüm öğrencilerimize ve velilerine teşekkür ediyorum. Ayrıca bizlerden hiçbir zaman desteğini esirgemeyen, her zaman dayanışmamızı sürdürdüğümüz Kuşadası Belediyesi ve Başkan Ömer Günel’e teşekkür ediyorum. AKUT varsa hayat var” dedi. Haydi Gençler, Haydi Çocuklar AKUT ile El Ele’ Yarışması’nda dereceye giren çocuklara Belediye Başkan Vekili Tibet Özer, Kuşadası AKUT Ekip Lideri Tağmaç Saraçoğlu, Akut İkinci Başkanı Esra Üstünkaya ve Proje ve Kaynak Oluşturma Bölüm Sorumlusu Saliha Dönmez tarafından başarı belgeleri ve ödülleri verildi.