GÜNDEM - 25 Ekim 2016 Salı 16:40

DEAŞ zulmünden kaçan Yezidiler Irak'a dönmek istemiyor

A
A
A
DEAŞ zulmünden kaçan Yezidiler Irak'a dönmek istemiyor

Irak’ın Sincar bölgesinde terör örgütü DEAŞ zulmünden kaçarak Batman’a sığınan Yezidiler, Musul operasyonunda başarılı olunsa bile yeni bir DEAŞ çıkacağı korkusundan bir daha Irak'a dönmeyi düşünmediklerini söyledi.

 Batman’ın Beşiri ilçesi İkiköprü beldesine bağlı Uğurca köyünde çadırlarda yaşayan 140 nüfuslu Yezidiler Irak’a dönmeye korktuklarını belirtti. Yaklaşık iki yıl önce DEAŞ zulmünden kaçarak Türkiye’ye sığınarak Beşiri ilçesi İkiköprü Uğurca köyündeki kampta yaşayan Hatim Şamo, bu şekilde Irak’a dönmek istemediklerini, şu ana kadar DEAŞ’ı gerçek anlamda vuran kimseyi görmediklerini söyledi. DEAŞ gelmeden önce kimsenin onlara karışmadığını belirten Şamo, “Bütün Yezidilerin nüfusu bir milyonu geçmezdi en fazla nüfusumuz 7 bindi. Ne merkezi hükumet ne de Kürt hükümeti bize karışmıyordu. Ama DEAŞ geldikten sonra katliam yaptı. Kızlarımızı ve binlerde gençlerimizi katletti, binlercesi halen ellerinde. Ellerinde olanlar Irak’ta, Suudi Arabistan ve İran’dadır, kimse durumlarını bilmiyor. O yüzden Irak’a dönmek istemiyoruz. Avrupa, Amerika bizi kabul ederse gideriz ama bu şekilde dönmeyeceğiz. Irak merkezi hükümeti bizi geri isterse bile dönmeyeceğiz, çünkü bizi koruyamadılar. Musul operasyonunda DEAŞ’ı bitirseler bile başka bir DEAŞ gelecek o yüzden dönmek istemiyoruz” dedi.

“Bir DAEŞ biter, diğeri başlar"
Aynı kampta yaşayan ve yaklaşık bir yıl boyunca DEAŞ’ın elinde rehin kalan Kalaş Salh ise bir DEAŞ'ın biteceğini, yerine başka DEAŞ'ların geleceğini ileri sürdü. Salh, “DEAŞ bitse bile başka bir DEAŞ çıkacak biz oradayken ne merkezi hükümet ne de Kürt partisi bizi koruyamadı. Kızlarımızı, kadınlarımızı götürdüler gençlerimizi öldürdüler, köylerimizi yaktılar. Bir daha Irak’a dönmeyeceğiz. Başka bir devlet bizi kabul ederse oraya gideceğiz. Bende bir yıl boyunca DEAŞ’ın elinde rehin kaldım, daha sonra kaçmayı başardım ve daha sonra Kürt hükumeti beni bir yıl tutukladı. Eşim, çocuklarım, annem, babam nerede olduklarını bilmiyordum. Irak’ta onları aramadığım yer kalmadı. Türkiye’ye geldikten sonra onları burada buldum. Şimdi de DEAŞ’ın elinde yüzlerce kızımız, gencimiz var. Kadınlarımızı, kızlarımızı onların elinden kurtarsınlar” diye konuştu.

5 çocuk annesi Base Alias isimli kadın ise çocuklarını DEAŞ’ın elinden kurtardıklarını Irak’a dönmeleri halinde bir daha çocuklarını da kurtaramayacaklarından korktuklarını söyledi. Aliaş, "Irak’a dönmek istemiyoruz, çünkü bizi öldürmelerinden korkuyoruz. Burada barınmışız oraya dönmeye korkuyoruz. En azından çocuklarımızı kurtardık, dönersek çocuklarımızı bir daha kurtaramayabiliriz” ifadelerini kullandı. 

Mehmet Şükrü Yıldırım

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Deniz kaplumbağaları Alanya sahillerinde yumurtlamaya başladı, ’Telefonunuzun ışığını açmayın’ uyarısı geldi Antalya’nın Alanya ilçesindeki sahillerde deniz kaplumbağalarının yumurtlama dönemi başlarken, konuyla ilgili konuşan Alanya Çevre Eğitim ve Mavi Bayrak Derneği Başkanı Şerefnur Kayhan, "Onların yerine kendimizi koyarak doğanın dengesini bozduğumuz zaman sadece onların dengesini bozmuyoruz, insanların da dengesini bozuyoruz. O yüzden nesli tükenmiş olan bu canlıların koruma altına alınması gerekiyor" dedi. Deniz kaplumbağalarının önemli yuvalama yerlerine sahip turizm bölgelerinden olan Alanya sahillerinde yumurtlama dönemi başladı. Nesli tükenme tehlikesi altında olan deniz kaplumbağalarının doğanın dengesinin bozulmadan uygun şartlar altında yumurtlama yapmaları gerekiyor. Alanya Çevre Eğitim ve Mavi Bayrak Derneği Başkanı Şerefnur Kayhan, konuyla ilgili açıklamalarda bulunarak Alanya bölgesinde yumurtlama yerlerinin yavaş yavaş çıktığını ifade etti. Sahilde deniz kaplumbağalarının yeterli alana sahip olması gerektiğine dikkat çeken Başkan Kaydan, "Deniz kaplumbağaları bölgemizde daha çok görülüyor. Onların artık yumurtlama dönemleri başladı. Bu süreçten sonra da devam edecek. Bölgemizde bir tane çıktı ama tam olarak Alanya bölgesinde değil Yeşilöz taraflarında. Onların yerine kendimizi koyarak doğanın dengesini bozduğumuz zaman sadece onların dengesini bozmuyoruz, insanların da dengesini bozuyoruz. O yüzden nesli tükenmiş olan bu canlıların koruma altına alınması gerekiyor. Bunlar uzun süre yaşıyorlar ama bölgemizde daha çok turizm bölgesi olduğu için şezlonglar ve kafelerin bulunması işgal edilmesi sonucunda zorluklar çekiyorlar. En azından sahilde yumurtlayabilecekleri yerlere kadar şezlongların geri çekilmesi gerekiyor. Özellikle akşamları, sabaha karşı saatlerde çıkıyorlar yumurtlamak için. Yumurtladıktan sonra da yine sabaha karşı denize ulaşıyorlar. O yüzden mümkün olduğu kadar şezlongları geri almamız gerekiyor" dedi. "Telefon ışıklarıyla üzerine gittiklerinde ürkerek denize dönüyorlar" Vatandaşlara uyarıda bulunan Başkan Kayhan, telefonun flash ve benzeri ışıklarının deniz kaplumbağalarını ürküttüğünü belirterek, "İnsanların caretta carettaların yumurtlama anında yetkililere haber vermesini rica ediyoruz. Onlar o heyecanla o güzelliği seyretmek için telefon ışıklarını yakıp onların üzerine gittikleri zaman maalesef ürkerek tekrar denize dönüyorlar. Yumurtasını bırakabilmek için geliyorlar ama yine aynı şeylerle karşılaştıkları zaman maalesef denize tekrar dönüp yumurtalarını denize bırakıp gidiyorlar" şeklinde konuştu. "Bin 500 yavrudan ancak bir veya ikisi erişkin hale geliyor" Vatandaşların sahilde caretta carrettaların yumurtlamalarını izlerken daha dikkatli olması gerektiğini ifade eden Başkan Kayhan, kırmızı ışığın önemine vurgu yaparak, "Çok severek izliyorlar, takip ediyorlar biliyorum ama mümkünse kırmızı ışıklarla takiplerinin yapılması lazım. Çünkü kırmızı ışığı hissetmiyorlar, görmüyorlar ve onlara zarar vermiyor. Mümkün olduğunca sahillerimizdeki yumurtlama döneminden sonra yavru çıkışlarında bütün kafelerin tüm ışıklarının kapatılması gerekiyor. Çünkü ışığa doğru giderek birçok yavrunun ölmesine sebep oluyoruz. Bin 500 yavrudan ancak bir veya ikisi erişkin hale geliyor. Buradan çıkan yavrular erişkin hale geldiği zaman yumurtlamak için yine aynı yere geliyorlar. Eğer yavruları elimize alıp denize bırakmadan, kendiliğinden denize ulaştıkları zaman mutlaka geliyorlar çıktıkları yere yumurtlama yapıyorlar. O yüzden kovalara koyup denize ulaştırmak için çaba sarf etmeyelim. Kendiliğinden denize ulaşmalarını sağlayalım. Elimize alarak denize bırakmayalım. Bunun gibi şeyleri dikkat edersek gerçekten onları samimiyetimize koruruz" diye konuştu.
Ankara RTÜK’ten 30. yıl özel resepsiyonu Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) 30. kuruluş yıl dönümü dolayısıyla resepsiyon düzenledi. 1994 yılında kurulan RTÜK, 30. kuruluş yıl dönümü dolayısıyla ana hizmet binasında resepsiyon düzenledi. Resepsiyona Arnavutluk Görsel-İşitsel Medya Otoritesi (AMA) Başkanı Armela Krasniki, KKTC Yüksek Yayın Kurulu Başkanı Feyzi Hansel ve Azerbaycan Yayıncılık Otoritesi Başkanı İsmet Sattarov, Üst Kurul Üyeleri Deniz Güçer, İlhan Taşcı, Necdet İpekyüz, Birlik Haber-Sen Başkanı Ömer Budak, Haber-İş Başkanı Veli Solak da katıldı. Resepsiyon RTÜK Başkan Yardımcısı Deniz Güler ile konuk otorite başkanlarının konuşmalarıyla başladı. “Kuruluşundan bugüne kadar görev yapan tüm RTÜK Başkanlarımıza, üyelere, halen çalışan veya emekli olmuş personelimize teşekkür etmeyi borç biliyorum.” Üst Kurul çalışanlarına hitap eden RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, kurumun tarihçesini özetledi. 30 yıl boyunca yapılan çalışmalardan övgüyle bahseden Şahin, emeği geçen herkese teşekkür ederek, “Üst Kurulumuz 30 yıl önce kuruldu. Her geçen gün artan kabiliyetleri ile büyüyen RTÜK, ek hizmet binası ve 4 farklı ildeki temsilciliklerinde görevli 800’ün üzerinde çalışanıyla hizmet veriyor. Malumlarınız 1990 yılında ilk özel radyo ve televizyonların ülkemizde yayına başlamasıyla birlikte bu alanı regüle edecek bir otoritenin gerekliliği ortaya çıktı. 1994 yılında Radyo ve Televizyon Üst Kurulu adıyla Üst Kurulumuz teşekkül ettirildi. RTÜK çatısı altında bugüne kadar çok güzel çalışmalar hayata geçirildi. Kuruluşundan bugüne kadar görev yapan tüm RTÜK Başkanlarımıza, üyelere, halen çalışan veya emekli olmuş personelimize teşekkür etmeyi borç biliyorum” ifadelerini kullandı. Milli ve manevi değerlerin korunması adına önemli projelerin hayata geçirildiğini anlatan RTÜK Başkanı Şahin, Üst Kurul çatısı altında özellikle çocuklar için yürütülen çalışmaların artarak devam edeceğinin sinyalini verdi. “Radyo ve televizyon yayınlarını düzenleyen, zararlı içeriklere yönelik tedbirler alan RTÜK, toplumsal ve kültürel hassasiyetleri her şeyin önünde tutuyor. RTÜK, bizi biz yapan milli ve manevi değerlerimize sahip çıkıyor” diye konuşan Şahin, RTÜK’ün 30 yıldır çocuk ve gençlerin ruhsal ve fiziksel gelişimlerine olumsuz etki edebilecek zararlı yayın içeriklerine geçit vermediğini vurguladı. Ebubekir Şahin, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere kurum çalışmalarına destek veren herkese teşekkür ederek, “30. kuruluş yıl dönümümüz vesilesiyle bizlere desteklerini hiçbir zaman esirgemeyen Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere Kültür ve Turizm Bakanımız Sayın Mehmet Nuri Ersoy’a, tüm devlet büyüklerimize, bizleri bu mutlu günümüzde yalnız bırakmayan Arnavutluk, Azerbaycan ve KKTC’nin siz değerli medya otoritesi başkanlarına, büyük bir özveriyle görev yapan kıymetli Üst Kurul Üyelerimize ve çalışkan mesai arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum” diye konuştu. Kurumda 30 yılını dolduranlara plaket Konuşmaların ardından RTÜK’te 30 yılını dolduran 15 çalışana plaket takdim edildi. RTÜK Başkanı Şahin ve RTÜK üyelerinin yanı sıra Arnavutluk, Azerbaycan ve KKTC yayıncılık otoriteleri başkanları da hak sahiplerine plaketlerini takdim etti. Program çekilen anı fotoğraflarının ardından sona erdi.