ASAYİŞ - 22 Ağustos 2021 Pazar 10:12

DEAŞ’lı teröristin cep telefonundan “canlı bomba” yeleği yapımı videoları çıktı

A
A
A
DEAŞ’lı teröristin cep telefonundan “canlı bomba” yeleği yapımı videoları çıktı

Adana’da terör örgütü DEAŞ’a yönelik yapılan operasyonda gözaltına alınan 6 zanlıdan 4’ü tutuklanırken, bir zanlının cep telefonundan 52 sayfa “canlı bomba yeleğinin” nasıl yapıldığını anlatan videonun çıktığı öğrenildi.

Adana Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri İstihbarat Şube Müdürlüğü ile birlikte terör örgütü DEAŞ’ın faaliyetlerini deşifre etmek için çalışma başlattı. Polisin yaptığı bu çalışmada DEAŞ’ın yabancı uyruklu yapılanması tespit edildi.

Polis bu yapının içinde 7 kişinin olduğunu bunların daha önce Suriye’de terör örgütü DEAŞ içinde faaliyet yürüttüklerini ve örgütün Suriye’deki hakimiyetini kaybetmesinin ardından yasa dışı yollardan Türkiye’ye giriş yapıp Adana’ya yerleştiklerini belirledi. Bu tespitin üzerine Adana Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 7 zanlı hakkında gözaltı kararı verildi.

DEAŞ’lı teröristin cep telefonundan “canlı bomba” yeleği yapımı videoları çıktı

Terör ekipleri bu 7 zanlıyı yakalamak için çalışma başlattı. 18 Ağustos günü şafak vakti adreslere özel harekat polisiyle birlikte girildi. Yapılan operasyonda 6 zanlı gözaltına alındı. Polis evlerdeki dijital malzemelere el koydu. Zanlılar adli tıp biriminde sağlık kontrolünden geçirildikten sonra sorgulanmak üzere emniyete götürüldü. Zanlıların emniyette sorguları sırasında çarpıcı detaylara ulaşıldı.

Gözaltına alınan 6 şüpheliden biri olan Ahmet Veyis’in cep telefonundan ‘canlı bomba yeleği’ yapımı ve kullanımıyla ilgili 52 sayfalık görsel ve açıklayıcı bilgilerin yer aldığı belgeler çıktı. Veyis’in, daha önce Suriye’de örgüt içinde aktif rol alıp, çatışmalara katıldığı da belirlendi.

Şimdi Veyis’in Türkiye’de canlı bomba olarak eylem yapıp yapmayacağı araştırılıyor. Aynı operasyonda yakalanan Mahmut el-Hasan’ın (32) çatışma bölgelerinde elinde uzun namlulu silahla çekilen fotoğrafları ortaya çıktı.

Gözaltına alınan diğer şüpheliler; Abdulkerim el-Ubeyt (41) ve Yusuf Abdulkadir’in (21) de yine örgütün Suriye’deki kamplarında silahlı eğitim alıp, bölgedeki çatışmalarda aktif rol aldıkları tespit edildi. Ali el-Mustafa ve Ahmet Ali Eyüp Nacar, emniyetteki ifadeleri sonrası savcılık talimatıyla sınır dışı edilirken, adliyeye sevk edilen; Ahmet Veyis, Mahmut el-Hasan, Abdulkerim el-Ubeyit ve Yusuf Abdulkadir tutuklandı.

Fatih Keçe - Serkan Çetinkaya - Elif Ayşenur Bay
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.