POLİTİKA - 28 Temmuz 2015 Salı 14:11

Demirtaş'tan HDP'nin kapatılması iddialarına sert tepki

A
A
A
Demirtaş'tan HDP'nin kapatılması iddialarına sert tepki

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, parti kapatma iddialarına yönelik sert açıklamalarda bulundu.

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "Artık tek başınıza iktidar değilsiniz. Kararları tek başınıza veremezsiniz" dedi. HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş, partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu. Sözlerine "Zor bir dönem, zor bir görev başlıyor, başarılı olacağımızdan da kuşkum yok" diyerek başlayan Demirtaş, HDP'li 25. Dönem Milletvekillerine başarı diledi.

7 Haziran seçimlerine ilişkin değerlendirme yapan Demirtaş, "Seçim döneminde hep birlikte Türkiye'nin nasıl bir tehdit, nasıl bnir tehlike ile karşı karşıa olduğunu yaşadık, tartıştık, çabaladık, bütün ülkemize, halklarımıza anlattık. Bütün ezilenlere seçimin ne demek olduğunu, seçimden seçimden nasıl çıkması gerektiğini anlattık, dilimiz döndüğünce, yüreğimizi samimiyetle herkese açtık. Neyse içimizden geçen biz onu kendi kardeşlerimize, seçmenlerimize, yurttaşlarımıza anlattık" dedi.

Adaletsiz olmayan seçim koşullarına rağmen yüzde 13.1'lik oyla 6 milyon seçmenin HDP'yi parlamentoya gönderdiğini savunan Demirtaş, şöyle devam etti:

"Çok zorlu bir seçim kampanyası yürüttük. Buna rağmen 'sandıktan ne sonuç çıkarsa herkes buna razı olmalı' dedik. HDP olarak 'Barajın altında kalsak da parlamentoya giremesek de yeniden çabalayacağız, çalışacağız, kusur, hata bizde diyeceğiz hatta eş başkanlar olarak istifa edeceğiz, görevimizi başka arkadaşlara devredeceğiz ama demokrasi yarışından vazgeçmeyeceğiz' dedik. O dönem ülkenin yönetiminden sorumlu olan Başbakan da seçim kampanyası yürütüyordu ve bize şu çağrıları yapıyordu, 'Baraj altında kalırsanız sakın mızmızlanmayın, seçim sonuçlarına şimdiden razı olun, ne çıkarsa onu herkes kabul etsin' değil mi? Hatırlıyorsunuz. Bakın şimdi bunları niye anlatıyorum, 'Milletin iradesinin üzerinde beşeri irade yoktur, biz milletin iradesiyle geldik, millet iradesiyle gideriz' diyenler, 13 yıldır 'Millet millet, sandık sandık' diye her yerde bunu temcit pilavı gibi tekrar tekrar ısıtıp önümüze getirenler, bugün halkın tercihi karşısında bir darbe, bir cunta devleti, hükümeti kurma yolunu tercih etmişlerdir."

"7 HAZİRAN SONRASI RECEP TAYYİP ERDOĞAN DARBESİ YAPILMIŞTIR"
"Ülkemiz 7 Haziran'dan alnının akıyla çıkmayı başarmıştır" diyen Demirtaş, şöyle devam etti:
"Toplum üzerine düşen görevi yapmıştır. Sandığa gitmiş yurttaşlarımız, birçok yerde bakın haksız, hukuksuz uygulamalara rağmen oyunu cumhuriyet tarihinde en yüksek katılım oranlarına riayet ederek oyunu kullanmış ve parlamento şekillenmesi yaratmıştır. Buradan bir koalisyon çıkması talimatı vermiştir. Fakat 13 yıldır, 'Ben milli irade ile geldim vesayet tanımam, darbelerle mücadele ettim, ordu içinden dışından her türlü vesayete karşı mücadele ederek geldim' diyenler HDP'nin başarısı karşısında bugüne kadar savunduğunu zannettikleri ilkeleri bir tarafa bırakıp ülkeye darbe yapmışlardır. 7 Haziran sonrası halkın iradesine açıkça bir Recep Tayyip Erdoğan darbesi yapılmıştır. Şu anda sivil cunta yönetimi Türkiye'de hükümete, devlete el koymuştur. Yetkisiz, hukuksuz, gayri meşru, nereden alıyorlar yetkilerini? Şu anda aldıkları kararların ülkeyi savaşa götürecek kararların, üst düzey bürokratik atamaların, yaptıkları olağanüstü gizli, örtülü ödenekten yaptıkları harcamaların yetkisini nereden alıyorlar?. 7 Haziran'da bu yetki elinizden alındı, siz artık tek başınıza iktidar değilsiniz. Artık bu ülkede kararları tek başınıza veremezsiniz. Bunu yapmaya çalışanlar 7 Haziran sandık sonuçlarına açıkça darbe yapmışlardır. Mevcut durum budur. Darbenin bir de kuyrukçuları vardır. Kendilerine 'Milliyetçiyim' diyenler şimdi bu darbenin ortağı olmaktan utanç duymadan şakşakçılığını yapmaktadırlar. Hatırlarsanız ne diyordu 'Partimizden Saray'a gideni partimizden atarım' diyordu bu milliyetçiler. Bak, dün Saray'da elpençe divandılar. Hani Bilal'i istiyordunuz. Bak Bilal'i alamadınız Hilal'i verdiniz. Gördünüz değil mi?"

"NEDİR BİZİM ŞUÇUMUZ?"
Demirtaş, "Nedir bizim suçumuz? Yüzde 13 oy almış olmak. Halkın taleplerini sandığa ve parlamentoya yansıtmış olmak. Bunun dışında bize atfedilebilecek tek bir suç yoktur. Biz demokrasi gelişsin, bu ülkede adaletsizlikler giderilsin, eşitlik, özgürlük, bizim kalıcı sistemimiz yeni yaşamımız olsun diye mücadele ettik. Buraya gelen 80 parlamenter arkadaşımla parti yönetimimizle birlikte Türkiye'ye verdiğimiz sözü, barışı gerçekleştirmek için daha ilk akşamdan 7 Haziran akşamı barış görevine hazır olduğumuzu ilan ettik. Fakat yıllardır çözüm süreci, milli birlik beraberlik kardeşlik süreci yürütüyoruz, bunun için baldıran zehiri içeriz, bunun için kefen giyeriz diyenler 7 Haziran'da iktidarlarını yitirince onlar için barışın ne kadar önemsiz olduğunu ilan ettiler. Darbenin anlamı budur" diye konuştu.

DOLMABAHÇE MUTABAKATI
Dolmabahçe Mutabakatı'na ilişkin açıklama yapan Demirtaş, "Bizim parlamenter heyetimiz, İmralı heyetimiz, hükümet yetkililer, AKP'nin Meclis Grubu birlikte ortak bir açıklama yaptılar. O açıklama Türkiye Cumhuriyeti siyasi tarihinin en önemli siyasi işlerden biridir. Küçümsenecek bir belge, küçümsenecek bir açıklama değil çok kutsal, saygın, çok ahlaki bir iştir. O metnin açıklandığı dakikaya kadar katkı sunan herkese teşekkür ediyorum. Teşekkürü hak ediyorlar. Gerek devlet heyeti gerek AKP heyeti gerek bizim heyetimiz ve özellikle o belgeyi kararlı siyasi iradesiyle arkasında durarak ilan ettiren Sayın Öcalan her biri ayrı ayrı teşekkürü hak ediyor. Çünkü barışın anahtarını Türkiye toplumuna teslim ettiler, o açıklamayla birlikte. Artık kirli güçler, kontra güçler, derin güçler, uluslararası güçler yani barış düşmanı kim varsa onların elinden barışın rehin olarak tutulmasını aldılar ve Türkiye toplumuna emanet ettiler. Dolmabahçe açıklaması budur" ifadelerini kullandı.

"DOLMABAHÇE MUTABAKATI VATANA İHANET DEĞİL KARDEŞLEŞME MANİFESTOSUYDU"
Selahattin Demirtaş, şunları kaydetti:

"Dolmabahçe açıklaması vatana ihanet değil bir bölünme, parçalanma beyannamesi değil bir kardeşleşme, özgürlük, demokrasi manifestosu, yol haritası ve silahsızlanmasının da çağrısıydı. İşte biz 7 Haziran'da halkımızdan aldığımız destekler 'Buyrun onun arkasındayız, hemen bunu hayata geçirelim' dedik. 'Koalisyonda kim olursa olsun biz desteklemeye hazırız, barışı gerçekleştirelim' dedik. Dolmabahçe Mutabakatı'ndan nasıl vazgeçtiklerini, nasıl caydıklarını hep birlikte ibretle izledik. Sayın Cumhurbaşkanını o fotoğrafın, görüntünün yanlış olduğunu, masanın olmadığını, görüşme, müzakere, süreç, mutabakat diye bir şeyin olmadığını, olamayacağını hatta 'Kürt sorunu yoktur, böyle bir sorunumuz olmamıştır' noktasına getirdi meseleyi. Sayın Cumhurbaşkanını gerçekten anlayabiliyorum, bir sarayı var, saraylar yaptırmış kendine, içini döşetmiş, daha oturamamış, hevesi var, koltuğu seviyor, iktidarı seviyor, parayı seviyor. Dolayısıyla çözüm demek, barış demek, demokrasi demek bunların kaybedilmesi demek. Ben onu anlıyorum. Ben o mutabakatın altına fiilen imza atan, orada oturan, açıklamayı yapan, bizatihi bu çalışmaların içerisinde gece gündüz emek harcayanları anlayamıyorum. Onlar niye sahip çıkamadılar? Bizim kadar siz de uğraştınız. Ahlaksız, gayri meşru bir iş yapmadık. Beraber Türkiye toplumuna barış sözü verdik, kamuoyunun gözleri önünde. Ve 1 hafta sonra bu iş bitiyordu artık. Şimdi bize çağrı yapan, efendim bize 'Gelin deklarasyon imzalayalım, şunu kınayın, bunu kınayın, siz silahtan, savaştan, kandan besleniyorsunuz' diyen AKP cenahına, sözcülerine, Sayın Başbakana, Sayın Cumhurbaşkanına Dolmabahçe Mutabakatı'nı hatırlatmak istiyorum."

"NEDEN VAZGEÇTİNİZ?"
"Türkiye'nin en büyük sorunu, 40 yıllık akan kanın kati suretle kalıcı olarak duracağı günlere 1 hafta, 10 günümüz vardı, 2.5 yıl çalıştık neden vazgeçtiniz?" diye soran Demirtaş, "Bunu neden kamuoyuna açıklamıyorsunuz. Düşünün bir örgüt var, dağda silahlı, o örgütün lideri '1 hafta sonra çağrı yapacağım' diyor. 'Kongre toplansın diye haftaya çağrı yapacağım' diyor. 'Sadece heyet olarak tekrar geleceksiniz, oturacağız müzakereye başladığınız saatte ben çağrı yapacağım, silahlar bırakılacak artık.' Biz bundan büyük bir memnuniyet duyduk, siz neden bundan dolayı paniklediniz? Sayın Cumhurbaşkanı PKK silah bırakacak diye neden paniklediniz? Siz engellediniz. Öyle görünüyor ki bugün PKK'liler dağdan silahla inseler önüne geçecek, 'Aman durun, inmeyin' diyecek. Böyle bir niyet yok çünkü. Çok açık söylüyorum, kardeşlerimiz, yurttaşlarımız, Türkiye'de yaşayan herkesin bunu çok iyi anlaması lazım. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı PKK'nin silahsızlanmasını durdurmuştur, önlemiştir. Dolmabahçe Mutabaktı'nda geldiğimiz o kritik noktada her şeyi tuzla buz ederek bütün süreci bitirmiştir. Çünkü önüne gelen anketler, önüne gelen kamuoyu araştırma sonuçları, bu sürecin ona başkanlık getirmeyeceğini görmüştür. 'Ben başkan olamayacaksam, bu işten bana hayır yoksa masa niye olsun, süreç niye olsun, mutabakat niye olsun' noktasına gelmiştir. Bize 'vatan haini, bölücü, terörist' diye seslenen zatlar bizatihi bu ülkeyi ateşe atmışlardır. Bakın bunu bütün inançlarım üzerine, kutsallarım üzerine yemin ederek ifade ediyorum, durum bu kadar nettir" ifadelerini kullandı. 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Denizli Gökyüzünde beyaz cennet manzaralı tıraş hizmeti Denizli’de sosyal projelere verdiği destekle tanınan kuaför Mehmet Çağdaş, sıra dışı bir etkinliğe imza attı. Müşterisini yerden 300 metre yükseklikten Pamukkale’yi izlerken tıraş eden Çağdaş, balondaki yerli ve yabancı turistler tarafından ilgiyle izledi. Denizli’nin sosyal projelere verdiği desteklerle tanınan kuaförü Mehmet Çağdaş, bu kez mesleğini icra ettiği mekan itibariyle gündem oldu. Pamukkale ve Merkezefendi ilçelerinde faaliyet gösteren Mehmet Çağdaş Hair Artist firmasının sahibi olan ve daha önce de gerçekleştirdiği ilklerde gündeme gelen Çağdaş, iş yerini UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alan beyaz cennet Pamukkale semalarına taşıdı. Sürekli müşterisi olan Nuri Ersoy’u yerden 300 metre yükseklikte tıraş olmaya ikna eden Mehmet Çağdaş, yerli ve yabancı turistlerin meraklı bakışları arasında eline makas ve tarağı alarak tıraşa başladı. Yaklaşık 1 saat süren balon turu boyunca müşterisinin tüm saç bakımını tamamlayan Çağdaş, verdiği sıra dışı bu hizmetle beğeni topladı. Çağdaş’ın müşterisi gökyüzünden Pamukkale’yi izlerken yaptığı tıraşla ilgili olarak yayınlanan videosu, sosyal medyada binlerce kişi tarafından izlendi. Farklı olmayı ve yenilikler yapmayı çok sevdiğini belirten kuaför Mehmet Çağdaş, “Ne yapabilir diye düşünürken dünyaca ünlü Pamukkale’mizin gökyüzünden seyredilebildiği balonda tıraş yapmak fikri geldi. Bu fikrimi müşterime söylediğimde ilk başta biraz endişelendi ama sonrasında ikna oldu. Müşterimi, o gökyüzünden Pamukkale’yi izlerken onu tıraş ettik. Balkondaki yerli ve yabancı turistler, ilk başta çok şaşırdılar ama sonra hayranlıkla bizi izlediler. Aynı heyecanı yaşamak isteyen birçok kişi bize ulaştı. Tabii bu bizim her zaman yapabileceğimiz bir şey değil ama ben farklı yeniliklere imza atmaya devam edeceğim. Farklı ve sıra dışı mekanlarda mesleğimi icra etmek beni çok mutlu ediyor” dedi.
İstanbul İstanbul’da “Daltonlar” suç örgütüne yönelik “Mahzen-37” operasyonları: 14 şüpheli yakalandı İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, İstanbul’un Kağıthane Esenyurt, Beylikdüzü, Başakşehir, Bahçelievler, Küçükçekmece ve Beşiktaş ilçelerinde “Daltonlar” suç örgütüne yönelik düzenlenen “Mahzen-37” operasyonlarında 14 şüphelinin yakalandığını açıkladı. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın paylaştığı bilgilere göre, İstanbul’un Kağıthane Esenyurt, Beylikdüzü, Başakşehir, Bahçelievler, Küçükçekmece ve Beşiktaş ilçelerinde elebaşılığını yurt dışı firar olan Beratcan Gökdemir’in yaptığı Daltonlar organize suç örgütüne yönelik operasyon düzenlendi. Emniyet Genel Müdürlüğü KOM Başkanlığı ve İstihbarat Başkanlığı koordinesinde İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce gerçekleştirilen operasyonlarda yakalanan şüphelinin; Esenyurt ilçesinde 31.03.2024-05.04.2024 tarihleri arasında M.O.S., B.T. ve C.T. isimli 3 ayrı iş yerinin kurşunlanması eylemlerini gerçekleştirdikleri, Beylikdüzü ilçesinde 31.03.2024 tarihinde E.B.G.R. isimli iş yerinin kurşunlanması eylemini yaptıkları, Başakşehir ilçesinde 02.04.2024 tarihinde B.S. isimli iş yerine el bombası atılması ve 14.04.2024 tarihinde iş yerinin kurşunlanması eylemlerini gerçekleştirdikleri, Bahçelievler ilçesinde 04.04.2024 tarihinde P. ve C.C. isimli iş yerlerinin, 16.04.2024 ve 19.04.2024 tarihilerinde S.G.L. ve İ.P isimli işyerlerinin kurşunlanması eylemlerini gerçekleştirdikleri, Küçükçekmece ilçesinde 22.04.2024 tarihinde 80. Yıl Parkı’nda kurşunlama eylemini yaptıkları, Bakırköy ilçesinde 16.04.2024 ve 25.04.2024 tarihlerinde G.B. isimli kuyumcunun kurşunlanması eylemlerini gerçekleştirdikleri, Esenyurt ve Avcılar ilçelerinde 08.04.2024 ile 13.04.2024 tarihlerinde meydana gelen 4 adet ikamet ve iş yeri kurşunlama eylemini yaptıkları, Beşiktaş ilçesinde 05.04.2024 ile 11.04.2024 tarihlerinde 2 ayrı kasten öldürmeye teşebbüs eylemini yaptıkları ve Esenyurt ilçesinde 12.04.2024 tarihinde kişiyi hürriyetinden yoksun kılma eylemini yaptıkları tespit edildi. Operasyonlar sonucu, 1 adet AK-47 uzun namlulu tüfek, 3 adet tam otomatik tabanca, 2 adet çalıntı motosiklet ile çok sayıda balistik yelek ve kar maskesi el geçirildi.
Çorum Nörolojik hastalıkları elektrik uyarısıyla tedavi eden cihaz geliştirildi Hitit Üniversitesinde yürütülen proje ile nörolojik hastalıkları elektrik uyarısıyla tedavi edebilen cihaz geliştirildi. Hitit Üniversitesi Tıp Fakültesi Doktor Öğretim Üyesi Güven Akçay, nörolojik hastalıkları ilaçsız tedavi edebilmek amacıyla çalışma başlattı. Makine ve İmalat Teknolojileri alanında desteklenen proje çerçevesinde hastaları ilaçların toksik doz ve yan etkisine maruz kalmadan tedavi edebilecek yerli ve milli cihaz üretildi. Cihazın geliştirilmesi için yürütülen çalışmalarda Hitit Üniversitesi Mühendislik Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Fatih Işık ve Doktor Öğretim Üyesi Serkan Dişlitaş yer aldı. Doktor Öğretim Üyesi Güven Akçay, geliştirdikleri cihaz ile beyne her hangi bir cerrahi operasyon yapılmadan beyindeki oluşacak olan elektrik uyarısıyla nörolojik rahatsızlıkları tedavi etmeyi amaçladıklarını söyledi. Nöromodülasyon (sinir dokularının yeniden düzenlenmesi) yönteminde 1950’li yıllardan itibaren ses, elektrik uyarısı ve manyetik uyarılardan faydalanmaya başlandığını ifade eden Akçay, bu tedavi yönteminin invaziv ve non-invaziv olarak iki şekle ayrıldığını kaydetti. Akçay, non-invaziv (kesi yapılmadan) olarak adlandırılan; beyne her hangi bir cerrahi operasyon yapılmayan tedavi yönteminde beyinde oluşacak elektrik uyarısıyla tedavinin amaçlandığını belirterek 2000’li yıllardan sonra bu tedavi yönteminin klinikte yer almaya başladığını ifade etti. “Beyine elektrik uyarısı vererek tedavinin gerçekleştirilmesini hedefliyoruz” Geliştirdikleri cihaz ile beyne elektrik uyarısı vererek tedavinin gerçekleştirilmesinin hedeflendiğine dikkat çeken Akçay, şunları söyledi: “Beyne elektrik uyarısı vererek yapacağımız bu tedavi yöntemini diğer tedavi yöntemleriyle kıyasladığımız zaman; örneğin ilaçlarda toksik doz veya yan etkisi gibi durumlar olurken bu tedavi yönteminde ise yan etkisi diğerlerine göre neredeyse yok denecek kadar çok az olup avantajları, tedavi etkinliği daha yüksektir. Klinik çalışmalara daha fazla ihtiyaç olduğundan dolayı ekibimizin geliştirmiş olduğu cihazla yapılan tedavi yönteminin preklinik çalışmaları tamamlanmış olup şimdi ki aşamalarımızda ise klinikteki çalışmalarımızı özellikle epilepsi, nöropatik hastalarında Hitit Üniversitesi Tıp Fakültesi Doktor Öğretim Üyesi Sinan Eliaçık hocamız ile uygulamayı amaçlamaktayız.” Yurt dışına göre 50 kat daha az maliyetle üretebiliyoruz Geliştirilen cihazın tamamen yerli ve milli olduğunu vurgulayan Akçay, “Yurt dışında üretilen cihazların Türkiye’ye maliyeti ortalama 30 bin dolar civarında. Yerli üretim olanlarda ise yaklaşık maliyet 5-6 bin dolar civarında. Biz ise cihazı yurt dışına göre 50 kat daha az maliyetle üretebiliyoruz. Yapmış olduğumuz cihazı diğerlerinden farklı olacak şekilde ürettik. Sabit bir akım vermek yerine beyindeki elektrik direnci ve kafa direnci ölçülerek bu dirence uygun olan yani tedavideki etkin ilaç diye tabir edebileceğimiz gerçek elektrik değerini verip beyne modüle ederek hastalarımızın tedavisini amaçlıyoruz. Böylelikle sabit bir tedavi değil bireye özgü elektrik uyarısı vererek tedavi hedeflenmiş oluyor. Bu amaçla da tedavinin etkinliği daha da arttırmayı sağlamış oluyoruz.” diye konuştu.