EKONOMİ - 27 Mayıs 2020 Çarşamba 15:42

Deniz Emniyet Derneği: 'Denizcilerin ruh sağlığı tehdit altında'

A
A
A
Deniz Emniyet Derneği: 'Denizcilerin ruh sağlığı tehdit altında'

Deniz Emniyet Derneği Başkan Yardımcısı Harun Şişmanyazıcı, gemide uzun süre kalmaktan çok sürecin belirsizliğinin kişinin ruh dünyasını etkilediğini ve gemi çalışanlarının gemide uzun süre kalmaktan ziyade, ne zaman evlerine dönebilecekleri hususunda bir açıklığın olmamasından olumsuz etkilendiklerini söyledi.

Deniz Emniyet Derneği Başkan Yardımcısı Harun Şişmanyazıcı, yaptığı açıklamada uzun süre gemide çalışma sonucu hasıl olan aşırı yorgunluğun oluşturduğu konsantrasyon zafiyeti ve hata yapma riskinin denizde can ve mal emniyetinin yanı sıra, tedarik zincirinin gerçekleşmesinde kilit rol oynayan deniz taşımacılığını da tehdit ettiğini açıkladı.

"Dünya ekonomisi küçülüyor"
Şişmanyazıcı, açıklamasında 2019 aralık ayından itibaren dünyayı etkisi altına alıp hayatı olumsuz etkileyen salgının sosyal, ekonomik ve psikolojik sorunlar oluşturduğu, dünya ekonomisinin 2020 de yüzde 3,2 küçüleceği, küresel işsizlik oranının yüzde 17 olacağı, dünya ticaretinin ise miktar olarak yüzde 13-32, parasal olarak yüzde 11 daralacağının tahmin edildiğini belirtti.

"Deniz taşımacılığını da etkileyecek"
Bu sorunların tedarik zincirinin gerçekleşmesinde kilit rol oynayan deniz taşımacılığını da etkilendiğini belirten Deniz Emniyet Derneği Başkan Yardımcısı Şişmanyazıcı, açıklamaya şöyle devam etti: "Büyük tonaja sahip tanker armatörlerinin dışındaki segmentlerde deniz taşımacılığı yapan şirketler maliyetlerinin altında, ya da başa başnoktasında çalışmaya devam ederek kan kaybetmekte, ya da gemilerini servis dışına çıkartarak atıl olarak bekletmek zorunda kalmaktadırlar. Tedarik zincirinde uluslararası deniz taşımacılığının önemini herkesin kavradığını ancak devam etmekte olan ve gemi adamlarının hareketlerini sınırlandıran kısıtlamaları mevcut. Bundan daha önemli olan, mal ve taşımacılık hizmetlerinin akışkanlığına müsaade edilirken, miktar olarak uluslararası mal ticaretinin genelde yüzde 85’inin taşınmasını gerçekleştiren deniz taşımacılığında, gemi adamlarının hareketliliğine sınırlamalar getirilmeye devam emektedir.".

"Kısıtlamalar ve düzenlemeler gemi personelini gemilerde mahsur bırakıyor"
İçinde bulunulan durumu özetleyen Şişmanyazıcı, denizcilerin psikolojilerinin günden güne kötüye gittiğini söyleyerek, kontratı sona ermesine rağmen gemide kalan personelleri hatırlattı. Uluslararası örgütlerin her ay 150 bin gemi adamı değişikliğinin gerekliliğini vurgulamasına rağmen, hükümetlerin kısıtlamalara devam etmesinin, gemi personellerini dolayısıyla tedarik zincirini kötü etkilediğini söyledi.

Uçak seferlerinin birçok ülkede belli süre için durdurulması, sınır geçişi ve ülke içi seyahat yasakları, bazı ülke limanlarında gemi personelinin karaya çıkmasına ve personel değişikliklerine müsaade edilmemesi ve benzer uygulamalar, şu an dünya üzerindeki gemilerde bulunan 1 milyon 200 bin gemi adamından 200 bininin kontratları sona ermesine rağmen hala gemide mahsur kalarak çalışmaya devam etmelerine sebep olduğunu kaydeden Şişmanoğlu "Birleşmiş Milletlerin denizcilik alanındaki hükümetler arası bir örgütü olan IMO (Uluslararası Denizcilik Örgütü) her ay 150 bin gemi adamının değişmesi gerekmesine rağmen bunun hükümetlerin koyduğu sınırlama ve yasaklar yüzünden gerçekleşmemesi nedeniyle bu personelin psikolojilerinin bozulduğunu, refah ve huzurlarının ters yönde etkilendiğini, iş verimliliğinin düştüğünü ileri sürmektedir." dedi.

"Konsantrasyon eksikliği can ve mal kaybını tehdit ediyor"
Harun Şişmanyazıcı, uluslararası örgütlerin de denizcilerin uzun çalışma süreleri ve belirsizlik içerisinde yapacağı hataların can ve mal kaybına neden olabileceğine dikkat çektiğini işaret ederek, "ICS (Uluslararası Deniz Ticaret Odası) ve ITF (Uluslararası Taşıma İşçileri Federasyonu) de benzer hususları ortak basın bildirilerinde dile getirmektedirler. Hatta bu uygulamaların hükümetlerin hak sahiplerini korumak için hem normal şartlar altında hem de bu tür krizler sırasında geçerli olan temel yükümlülükleri üzerine inşa edilmiş Birleşmiş Milletler İş ve İnsan Hakları Rehberi ilkelerine aykırı olduğunu belirtmektedirler. Ayrıca, uzun süre gemide çalışma sonucu hasıl olan aşırı yorgunluğun oluşturduğu konsantrasyon zafiyeti ve hata yapma riskinin denizde can ve mal emniyetini tehdit ettiği vurgulanmaktadır." ifadelerini kullandı.

"Sorun gemide uzun kalmak değil, belirsizliktir"
Gemide uzun süre kalmaktan çok sürecin belirsizliğinin kişinin ruh dünyasını etkilediğini ve gemi çalışanlarının gemide uzun süre kalmaktan ziyade, ne zaman evlerine dönebilecekleri hususunda bir açıklığın olmamasından olumsuz etkilendiklerini belirten Deniz Emniyet Derneği Başkan Yardımcısı Harun Şişmanyazıcı, "Bu da zaten uzun süredir gemide kalan personelin ruh dünyasını ters yönde etkilemekte ve strese neden olmaktadır. Daha da ötesinde kovid-19 gibi ölümcül bir salgının dünya genelinde etkin olduğu bir sırada ailelerinin ve sevdiklerinin yanında olamama ve onları koruyamama duygusu ruhsal çöküntüye neden olmaktadır. Bu konudaki önemli tedbirler; sürekli aileleri ile ilgili bilgi akışının sağlanması, ailelerinin her ihtiyacının karşılandığı hususunda bir inanca sahip olmalarının temini, kendi başlarına bırakılmamaları ve kendilerini dinlemelerine imkân tanınmaması olmaktadır. Bunun bilincinde olan bazı deniz nakliye şirketleri gerekli tedbirleri alsalar da dünya genelinde bunun tam olarak uygulanması mümkün olmamaktadır. Kaldı ki bu rahatsızlık kişiden kişiye değişmekte, tamamen kişiye özel bir seyir izlemektedir. Kimisini çok fazla etkilerken bir diğerinde aynı belirtiler görülmemekte ve sadece birkaç saat ve bir gün sürebilmektedir. Bu nedenle 4 safha ya da derecede tezahür etmektedir. İleri safhalarda bu ruhsal bozukluk birkaç haftadan birkaç aya kadar sürebilmekte, hatta kalıcı etki oluşturabilmektedir."

"Mürettebat değişikliklerinin önünü açacak protokol düzenledi"
Uluslararası örgütlerin denizcilerin içinde bulunduğu bu çıkmazı uzaktan izlemediklerini ve gerekli adımların atıldığını söyleyen Şişmanyazıcı, "Bu durumun farkında olan ve IMO içinde istişare/danışman statüsünde temsil edilen deniz taşımacılığı ile ilgili örgütler (ICS, ITF, BIMCO, INTERTANKO, INTERCARGO, CLIA, PandI Kulüpleri, INTERMANAGER, FONASBA,INTERFERRY, IPTA, IMCA ve WSC) 'koronavirüs (kovid-19) - Salgını Süresince Gemi Adamlarının Değişimlerini ve Seyahatlerini Sağlamak için Tavsiye Edilen Protokol Çerçevesi' başlıklı 61 sayfalık bir Çerçeve Protokolü’nü IMO Genel Sekreterliğine sunmuşlardır. IMO Genel Sekreteri de bunu destekleyerek, uygulanması için üye ülkelere bir sirküler halinde yayınlamıştır. Bu protokol gemi adamlarının gemiye katılmaları ve ayrılmalarını ve bu amaçla yapacakları seyahatlerini salgından korunarak gerçekleştirmeleri için konu ile ilgili resmi ve özel tüm paydaşlardan yerine getirmeleri tavsiye edilen önemli düzenlemeleri içermektedir." dedi.

"Deniz Emniyet Derneği olarak Çerçeve Protokol’ü destekliyoruz"
Gemi adamlarının sağlıklarının ve diğer risklerin önüne geçmek için alınan bu aksiyonu bir çözüm olarak değerlendiren Şişmanyazıcı, "Sonuç olarak bu çerçeve protokol, önemli bir girişim olup, gemi adamlarının ve denizcilik şirketlerinin bu konudaki sorunlarını, salgından korunmayı göz ardı etmeden çözebilecek niteliktedir. Bu nedenle Deniz Emniyet Derneği olarak bu çerçeve protokol tarafımızdan da desteklenmektedir. İnancımız ve temennimiz resmi hükümet otoritelerinin ve özel kuruluşların bu düzenlemelerin uygulanmasını gerçekleştirmeleri ve böylece başta gemi adamlarının sağlığı olmak üzere muhtemel sorun ve risklerin önüne geçilmesidir." şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Mersin Mersin’in ’Kıyı Ekosistemlerinin Restorasyonu’ çalışmaları Barcelona’da tanıtıldı Mersin Büyükşehir Belediyesi tarafından geçtiğimiz günlerde düzenlenen ’Kentsel Kıyı Ekosistemlerinin Doğa Temelli Çözümlerle Restorasyonu’ çalıştayının sonuçları, Barcelona’da düzenlenen Birleşmiş Milletler Okyanus On Yılı (UN Ocean Decade) konferansında sunuldu. Dünyanın dört bir yanından konferansa katılan kentler, okyanus ve denizlerin korunması ve restorasyonu konusunda konuştu. Avrupa komisyonu tarafından düzenlenen oturuma konuşmacı olarak katılan Dr. Kemal Zorlu, Mersin’in iklim değişikliği ve etkileriyle mücadelesi ile bu konudaki projeleri ve uygulamaları anlattı. “Önemli olan Mersin’in desteğini ve güçlü heyecanını sürdürmek” Okyanus ve denizlerin korunması için verdiği çabaları Avrupa kentleri için ilham verici bulan, Avrupa Komisyonunun Okyanuslar ve Suların Restorasyonu Politika Temsilcisi Claudia Pecoraro, “Önemli olan Okyanus ve Sular Misyonu için Mersin’in desteğini ve güçlü heyecanını sürdürmektir. Mersin’in bu konudaki çalışmaları açıkça görülmüştür. Diğerlerini de güçlendirmek ve yerel düzeyde bir şeyler yapmak için sizin gibi insanlara ihtiyacımız var’’ dedi. “Mersin, sorunların üstesinden gelmek içim bilimle çalışıyor” MedCities’in katkılarıyla Birleşmiş Milletler konferansında bir araya gelen tüm Akdeniz kentleri, İspanya’dan Barcelona, İtalya’dan Ancona ve Türkiye’den Mersin’de düzenlenen kentsel kıyı ekosistemleri çalıştaylarının sonuçlarını değerlendirdi. Çalıştayların düzenlenmesine öncü olan OC-NET (Okyanus Şehirleri Ağı) Koordinatörü Dr. Vanessa Sarah Salvo, “Akdeniz’de kentsel kıyı ekosistemlerinin restorasyonu ve dayanıklılığı hakkında bilim insanları ve politikacılar arasında diyalog kurulması çok önemlidir. Mersin Büyükşehir Belediyesi de tıpkı Barcelona, Ancona Belediyeleri gibi kentsel kıyı ekosistemlerindeki temel sorunların üstesinden gelmek için bilimle olan iş birliğini sağlam şekilde devam ettiriyor. Böylece iklim değişikliği ile birlikte gelen sorunların çözümüne bir adım daha yaklaşıyoruz" ifadelerini kullandı. ‘Kentsel Kıyı Ekosistemlerinin Doğa Temelli Çözümlerle Restorasyonu’ nedir? Mersin’in doğasını korumak adına hem karada hem denizde birçok çalışma yürüten Mersin Büyükşehir Belediyesi, kıyı ekosistemini koruyabilmek ve restore edebilmek adına birçok paydaşla çalışmalar yürütüyor. O çalışmalardan biri de paydaşlarını MESKİ, ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü, MedCities, Mersin Deniz Ticaret Odası, Türkiye Akdeniz Hub’ının oluşturduğu, ‘Kentsel Kıyı Ekosistemlerinin Doğa Temelli Çözümlerle Restorasyonu’ çalıştayı oldu. Mersin Büyükşehir Belediyesi, düzenlemiş olduğu çalıştay ile kıyı alanlarının korunmasına yönelik iyi uygulamaların paylaşılması ve gelecek için atılacak adımların değerlendirilerek deniz ve kıyı ekosistemi üzerindeki iklim değişikliği baskılarının azaltılmasını amaçlıyor.
İstanbul Arnavutköy’ün bu mahallesinde, yoldan geçenler gözlerine inanamıyor Arnavutköy’un Sazlıbosna Mahallesi her sene göç yolundaki leyleklerin uğrak noktası oluyor. Köylüler tarafından kış sezonunda hazırlanan yuvalar, leyleklerin konaklama noktası haline geliyor. Mahalle içerisinden geçen yolların kenarlarındaki direklerin ve evlerin tepelerindeki leylekler, vatandaşları şaşırtıyor. Her yıl düzenli olarak göç eden leylekler İstanbul’un Arnavutköy ilçesinde bulunan Sazlıbosna Mahallesi’ni mesken tuttu. Göç eden leylekler Sazlıbosna Mahallesi’ndeki belli alanlarda bir süre konaklıyor. Arnavutköy Merkez ile Hadımköy Mahallesi arasında bulunan Sazlıbosna Gölü kıyısındaki Sazlıbosna Mahallesi’nde yol kenarlarındaki elektrik direkleri ve evlerin çatıları leylek yuvalarıyla doldu. Mahalleden geçen vatandaşların da gözlerine inanamadığı görsel şölen havadan görüntülendi. “Eylül ayında giderler. Burada veda uçuşu yaparlar“ Leyleklerin mahalle ile ilişkisine uzun yıllardır şahitlik eden mahalle sakinlerinden Saip İlkbaş, “Leylekler köyleri seçerler başka mahallelere gelmezler bize gelirler. Yuvalarını yapıyorlar. Ben 75 yaşındayım kendimi bildim bileli var. Dedemler buraya Kırım’dan gelmiş. Onlarla beraber leylekler de buraya gelmiş. Eylül ayında giderler. Burada veda uçuşu yaparlar. Biz anlıyoruz gidecekler mi ne yapacaklar hepsini biliyoruz. Leylekler için buraya çok gelen oluyor. Fark edenler duruyorlar ve fotoğraf çekiyorlar. Biz elimizden geldiğince yardımcı oluyoruz" ifadelerini kullandı. “Mart ayında gelip, Ağustos ayında giderler” Leylekler ile ilgili konuşan Sazlıbosna Mahalle Muhtarı Oktay Teke, “Leylekli köy denir buraya. Her sene Mart ayının başında buraya gelerek yuvalarını yaparlar. Ağustos sonu gibi de geldikleri yer olan Afrika’ya göç ederler. Biz onlar geldiklerinde baharın geldiğini anlıyoruz. Baharın müjdeleyicisiler. Leylekler her yere yuva yapmazlar sevdikleri yere yuva yaparlar. Biz de onları seviyoruz. Biz sahip çıkıyoruz hatta daha fazla gelmeleri için projeler üretiyoruz. Bilinmeyenler çok şaşırıyor ve bize soruyorlar. Bilenler de görmek için geliyorlar bizden konum istiyorlar” diye konuştu.
Bursa Bursa merkezli 7 ilde düzenlenen suç örgütü operasyonunda 24 kişi yakalandı Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı, Emniyet Genel Müdürlüğü KOM Başkanlığı koordinesinde; Bursa İl Emniyet Müdürlüğü KOM Şube Müdürlüğünce yapılan çalışmalar sonucu Bursa merkezli 7 ilde düzenlenen eş zamanlı “Mahzen-32” operasyonunda elebaşının da içerisinde bulunduğu organize suç örgütü üyesi 24 şüpheli yakalandı. Bursa merkezli İstanbul, Ankara, Trabzon, Sakarya, Yalova ve Diyarbakır’da düzenlenen “Mahzen-32” operasyonları ile elebaşılığını cezaevinde olan Ümit Saral’ın kardeşi Hakkı Saral’ın yaptığı suç örgütünün çökertildiğini açıkladı. Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan yapılan açıklamaya göre, düzenlenen operasyonlarda organize suç örgütü üyesi şüphelilerin; Bursa merkez ve İnegöl’de vadeli araç alım satım faaliyetlerinde bulunarak vatandaşlardan silah zoruyla yüksek miktarlarda para tahsilatı yaptıkları, Bursa’ya il dışından getirdikleri tetikçiler vasıtasıyla para vermeyi kabul etmeyen kişilere ve bu kişilerin işyerlerine yönelik silahlı saldırı düzenledikleri, Bursa’ya farklı illerden gelerek vadeli araç alımı yapanların adreslerini tespit ettikleri ve bu kişileri hürriyetlerinden yoksun bırakarak darp ettikleri, araç alım satımı nedeniyle kişiler arasında meydana gelen alacak verecek konularına müdahil oldukları ve sözde mahkemeler kurarak haksız menfaat sağladıkları, silahla ölüm tehdidinde bulundukları kişilerin iş yerlerine ve araçlarına zorla el koydukları ve bu malları örgüt üyelerinin üzerine geçirdikleri, silah ve tehdit zoru ile el konulan araçları hediye adı altında örgütün elebaşına verdikleri ve suç faaliyetleri esnasında, güvenlik güçlerine yönelik silahlı saldırıda bulundukları tespit edildi. Operasyonlarda elebaşının da içerisinde bulunduğu organize suç örgütü üyesi 24 şüpheli yakalandı. Operasyonlar sonucu, 15 adet ruhsatsız tabanca, çok sayıda çek ve senet ile çok miktarda nakit paraya el konuldu. 10 ayda 454 organize suç örgütü çökertildi İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, organize suç örgütlerine yönelik düzenlenen operasyonlar hakkında bilgi verdiği paylaşımında, “10 aylık süre içinde; 454 organize suç örgütünü çökerttik. Bu suç örgütlerini isim isim kamuoyu ile paylaştık. Organize suç örgütlerine yönelik toplam bin 201 operasyon düzenledik. 8 bin 260 şüpheli yakalandık. Bunlardan; 3 bin 58’i tutuklandı. Bin 740’ı hakkında adli kontrol kararı verildi" ifadelerine yer verdi. Öte yandan, Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı yaptığı açıklamada soruşturmanın titizlikle yürütüldüğünü ifade etti.
Rize Taşkın Güngör: “Pazarspor’u bu zor şartlardan ayağa kaldırmayı başardık” Pazarspor’un başarılı teknik direktörü Taşkın Güngör, “Pazarspor’u bu zor şartlardan ayağa kaldırmayı başardık” dedi. Bu yıl TFF 3. Lig’de mücadele eden Pazarspor, sezon başında kötü bir başlangıç yaptı. Oynadığı maçlarda galibiyet sıkıntısı çeken Pazarspor ekibi, sürekli olarak teknik direktör değişimi yaptı. Son olarak takımın başına geçen Tolga Kerimoğlu’yla da istediği sonucu alamayan mavi-beyazlılar teknik direktörleri ile tekrardan yolunu ayırdı. Boşalan teknik direktörlük koltuğunu bu sefer Taşkın Güngör devir aldı. Bulvarspor maçıyla ilk maçına çıkan teknik adam 1 puan ile deplasmandan geri döndü. Güngör, ligin bitimine az kalmasına rağmen takımına güvenerek iyi işler çıkarmaya çalıştı. Pazarspor’u bir alt lige düşürmemek için elinden geleni yaparak 7 maçtan 10 puan topladı ve takımını ligde tutmayı başardı. Pazarspor’u ligde tutmak için ellerinden gelen her şeyi yaptıklarını ifade eden Taşkın Güngör, “Son lig maçımızı oynayacağız. Geldiğimizde çok zor şartlarda bir Pazarspor vardı. Kaosta olan 4 maçta sıfır çeken bir takım vardı. Zor bir görev olduğunu biliyoruz. Bu görevi alırken de daha önceki deneyimlerimize dayanarak sorumluluğu aldık. En azından bizleri bu göreve layık görmeleri bile bizim için bir şerefti. Biz de buna kayıtsız kalmadık. Zor bir sorumluluğun altına girdik ama lige bir hafta kala en azından hedeflediğimiz ana ulaştık. Bir taraftan baktığımızda kümede kalma ligde kalmanın mutluluğunu yaşarken, bir taraftan da son haftaya belki play-off’a girebilirdik. İyi 12 ay geçirdiğimizi düşünüyorum. Bize güvenenleri mahcup etmediğimizi düşünüyorum. Biz de elimizdekiyle bütün katkıyı kendi toprağımızı kendi memleketimize yapmaya çalıştık. Burada 3 puan almak istiyoruz. Lig bitince buradaki görevimiz sona eriyor. Ondan sonrası tabii bize bağlı şeyler değil. Bizim ana hedefimiz 3 aylık bu süreçte Pazarspor’u bu zor şartlardan ayağa kaldırmayı başardık. Altyapıdan 34 tane çocuğu aramıza katmaya çalıştık, hepsini bir arada yaptık. Ligde kalmak birinci önceliğimiz ve çok önemliydi. Evdeki mazimle en iyisini yapmaya çalıştık. Peki çok göze hoş gelen bir futbol oynatmadık. Yani daha çok skoru oynayan ve çok acil kaostan çıkmamızı sağlayacak sonuç almak istiyorduk. Onu da başardık ama hafta sonu daha keyifli, daha güzel bir karşılaşma seyrettireceğiz” şeklinde konuştu.