GÜNDEM - 13 Ağustos 2019 Salı 12:41

Denizlerimiz BM’nin merkezinde sergiyle anlatılacak

A
A
A
Denizlerimiz BM’nin merkezinde sergiyle anlatılacak

Türk Deniz Araştırmaları Vakfının hazırladığı “Türkiye Denizlerini Keşfedelim” isimli sergi, BM’nin New York’taki merkezinde ziyarete açılıyor.

Türk Deniz Araştırmaları Vakfının denizlerimizi ve denizel biyoçeşitliliği tanıtmak için hazırladığı “Türkiye Denizlerini Keşfedelim” isimli sergi, Birleşmiş Milletler (BM) Örgütünün New York’taki merkezinde ziyarete açılıyor. Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı Birleşmiş Milletler Daimi temsilciğinin himayesinde sergilenecek 34 fotoğraf, 100’den fazla ülke temsilcisinin katılacağı Hükümetler Arası Açık Denizlerin Korunması ve Yönetimi Konferansı’na denk gelen 19- 23 Ağustos tarihleri arasında açık kalacak. Sergide Türkiye’nin doğu Akdeniz’de deniz çevresinin korunması için yaptığı bilimsel araştırmalardan örnekler de bulunuyor.

Uluslararası konferansta Türk denizleri 

Denizlerimizin korunması için önemli projelere imza atan ve uluslararası arena da ülkemizi başarıyla temsil eden Türk Deniz Araştırmaları Vakfı, Birleşmiş Milletler Örgütü’nün ABD’nin New York kentinde ki merkezinde bir sergi açıyor.
Sergide Türkiye’nin dört denizini temsil eden 50X70 santimetre boylarında 34 resim, açıklamalarıyla birlikte 193 ülkenin temsil edildiği BM merkez binasında ziyarete açık olacak. Yüzden fazla ülke temsilcisinin katılacağı Hükümetler Arası Açık Denizlerin Korunması ve Yönetimi Konferansı’na denk getirilen sergiyle daha çok delegeye ulaşmak ve Türkiye denizleri hakkında bilgi verilmesi amaçlanıyor.

Kurtarılan balinadan nesli tükenen orfoza 

Sergilenecek fotoğraflar arasında 2002 yılında Fethiye’de kurtarılan Kaşalot Balinası, küresel iklim değişikliğinden etkilenen deniz canlıları, yabancı istilacı türler ve etkileri, koruma altındaki köpekbalıkları, tehdit altındaki deniz çayırları ve nesli tükenme tehlikesindeki orfozlar var. Mavi ekonomi için önemli hale gelen balık çiftlikleri, balık üretimi ve kadın balıkçılara ilişkin fotoğraflar da serginin iddialı öğelerinden olurken orkinos, palamut ve deniz kaplumbağaları gibi göçmen türler de sergide görülecek deniz canlıları arasında yer alıyor.
Sergide ayrıca dünya deniz ve okyanuslarında giderek artan plastik kirliliği konusunda Türk Deniz Araştırmaları Vakfının yaptığı çalışmalar da anlatılacak.

“Doğu Akdeniz’de ki imajımıza katkı sağlayacak” 

Sergiye ilişkin değerlendirmelerde bulunan TÜDAV Başkanı Prof. Dr. Bayram Öztürk, “Sergi, son zamanlarda Doğu Akdeniz’de ki enerji arayışıyla ilgili tartışmalarda Türkiye’nin imajına katkı sağlayacak. Ayrıca, beş deniz bilimleri uzmanımız, New York’ta açık denizlerin korunması ve yönetimi konferansında değişik projeler için görüşmelerde bulunacak” dedi.  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Giresun Doğu Karadeniz’de sürüler yaylalara çıkmaya başladı Giresun’da ilkbaharın gelmesi ile birlikte koyun sürüleri, yaylalara çıkarılmaya başladı. Yaklaşık 3-5 gün sürecek yolculuğun ardından sürüler yaz aylarını Giresun’un yaylalarında geçirecek. Yaylalarda Mayıs ayında yaşanan süpriz kar yağışına rağmen besiciler, küçükbaş hayvanlarını otlatmak için kış aylarında şehir merkezlerinde bulunan mandıralarından ayrılıp yüksek rakımlı yaylalara yolculuk etmeye başladı. Piraziz’den yola çıktıklarını belirten Damızlık Koyun-Keçi Yetiştiricileri Birliği Başkanı Adem Yavuz, “300 koyunumuzla birlikte 2 bin rakımlı Eğribel Yaylasına yolculuğumuz başladı. Tahmini 3 günde varacağımızı düşünüyoruz fakat hava koşulları varış zamanımızı değiştirebilir. Her yıl mayıs ayının başında uzun bir yolculuk yaparak obalara çıkıyoruz. Eylül ayının sonlarına doğru ise şehirdeki mandıramıza geri dönüş yapıyoruz. Yolculuğumuz sırasında sürümüze 2 çoban ve 1 bekçi köpeği eşlik ediyor” dedi. Sürünün doğada daha iyi beslendiğini de dile getiren Yavuz, “Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte trafiğin sakinliğinden faydalanarak, şehir içinden yolculuklarına başlıyoruz. Yaylada 4-5 ay boyunca yaylalarda kalacak olan hayvanlarımız bu süre zarfında doğal ortamlarda bol bol otlamasını sağlanarak, sağlıklı bir şekilde büyümesi ve gelişmesi sağlanıyor” diye konuştu.
Trabzon Prof. Dr. Osman Bektaş: "Doğu Karadeniz 3 riskli fay ortasında yer alıyor" Doğu Karadeniz Bölgesi’nde dolgu ve heyelanlı alanlarındaki yapılaşma deprem riskini büyütüyor. Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Osman Bektaş, bölgenin 3 tane fay arasında bulunduğuna dikkat çekerek yerel yöneticilerinin deprem algısını benimsemeleri gerektiğini söyledi. Doğu Karadeniz Bölgesi’nin dik ve engebeli arazi yapısı tehlikeli yapılaşmayı beraberinde getirdi. Son yıllarda dolgu ve heyelanlı alanlarda yükselen yüksek katlı binalar deprem riskini arttırdı. 3 riskli fay ortasında bulunan Doğu Karadeniz Bölgesi’nde uzmanlar özellikle dolgu ve heyelanlı alanlara yapılan yüksek katlı binalara karşı uyarılarda bulundu. Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Osman Bektaş, Trabzon’daki yapı stokunun depreme dayanıklı olmadığını belirterek “Yerel yöneticilerin Doğu Karadeniz’in deprem tehlikesini kabullenmesi gerekir. Maalesef yıllardan beri burada deprem olmaz buranın deprem tehlikesi yoktur diye Doğu Karadeniz’in yapı stoku maalesef depreme dayanıklı değildir. Yani hem şu andaki yapı stokumuz depreme dayanıklı değil hem şehirleşme, heyelan sahaları üzerinde, yamaçlarda veya kumsal alanda yapılaşmalar mevcut. Kumsaldaki bir apartman üç depremi hissetti. Şimdi bu durumda burada deprem tehlikesi yok demek mümkün mü? Mümkün değil. Yani her şeyden önce yöneticilerin bu deprem algısını benimsemeleri lazım. Halkın daha duyarlı olması lazım. Toplum ve yöneticiler ile el birliği verirsek bu gelecek kuşağı daha sağlıklı, daha güvenli bir yaşam ortamı bırakmış oluruz” dedi. Trabzon’da Yomra, Beşirli ve Akyazı’da riskli yapıların olduğuna dikkat çeken Bektaş, “Deprem açısından eğer değerlendirecek olursak en riskli yerlerden bir tanesi Yomra’da Şana mevkii. Kumsal alan üzerindeki binalar veya dere yatağındaki büyük binalar. Ayrıca Beşirli ve Akyazı mahallelerinde heyelan sahaları üzerinde dikilmiş çok katlı binalar. Bunlar her an sallanıyor. 10 kilometre açıkta kuzeyimizde Karadeniz fayı var. Deprem kaynağı. Güneyimizde 100 kilometre uzaklıkta Kuzey Anadolu fayı var. Türkiye’nin en büyük fayı. Doğumuzda Kuzeydoğu Anadolu fayı var. Bu üç tane deprem kaynağı arasında ben kumsalın üzerindeyim ve her depremi de hissediyorum. O zaman deprem tehlikesi yok demek ne kadar doğrudur?” ifadelerini kullandı.