GÜNDEM - 27 Ocak 2020 Pazartesi 08:32

Depremi çocuklara böyle anlatmalı

A
A
A
Depremi çocuklara böyle anlatmalı

Ekranlardaki görüntüler çocukta korku ve endişeyi büyütüyor. Seyrettirmemek en doğrusu ama bundan da pek kaçış yok. En iyisi doğru bilgileri öğrenip depremin sebebi ve sonucunu anlatmak, hazırlığa dair bilgilendirmek...

Ülkemiz deprem kuşağında. Ne zaman hangi şiddette olacağını bilmemizi sağlayan teknoloji dünyanın hiçbir yerinde yok ne yazık ki... Depreme en fazla maruz kalan ülkelerden olan Japonya’da insanların sakinliği ve deprem anında sistematik bir şekilde davrandığını görmüşsünüzdür. Paniğe kapılmadan, konuşmayı öğrendiği günden itibaren kendilerine öğretildiği gibi davranıyorlar. Bizim de bunu çocuklardan başlayarak bütün bireylere anlatmamız gerekiyor. Çünkü aslında hiç bilmediğimizi, 35 can götüren Elâzığ depremi bir defa daha gösterdi. Şimdi çok çok önemli olan bir konu var. Ekranlarda sürekli dönen yıkıntı ve can kaybı görüntülerini görüp, acı hayat hikâyelerini dinleyen çocukların iç dünyası... En doğru davranış şekliyle çocukların hayatında kalıcı hasar bırakmadan depremi ve nasıl korunacağını anlatmak. Öncelikle çocukların sorularını asla geçiştirmemek gerekiyor. İzleyip de hiç soru sormayan çocuk ise daha zor. O zaman ya endişelenmedi ya da korkuyu, endişeyi içinde yaşıyor, kendi kendisine büyük bir travmaya sebep olacak süreçten geçiyor demektir. Bu sebeple soran çocuk için şükredip doğru bilgi vermeliyiz. Ben, Çocuk İletişim Uzmanı Ayşe Şule Bilgiç ile Psikolog Aslıhan Sönmez’den, çocuklara depremi nasıl anlatmamız gerektiğine dair görüşler aldım. Bu bilgiler ışığında, çocuğunuz için en doğru yöntemi seçerek anlatmanızı öneriyorum.

ÇOCUK İÇİNE KAPANIR
“Yetişkin olarak olayları daha kolay idrak edip, travmatik durumda yardım isteyebiliyoruz ama ya bu durum çocuğumuzun başına gelirse?” diye sorarak başlıyor Psikolog Aslıhan Sönmez ve şunları vurguluyor: Öncelikle ebeveyn olarak, çocuğun ruhunda derin yaralar açan olayı algılaması ve yorumlaması için ona yardımcı olmaya çalışmalıyız. Yaşanan olay muhtemelen çocuğun ilk defa yaşadığı bir durum olacağından, o olayla ilgili çocukta herhangi bir davranış örüntüsü gelişmemiştir. Böyle bir durumda çocuğun ilk yapacağı şey çevresindeki yetişkinlerin bu olaya vereceği tepkileri izlemek ve benzer tepkiler geliştirmek olacaktır. Bunun bilinciyle tepkilerinize kendiniz yön verin. Çocuklarla ölüm hakkında konuşmak çok zordur. Ölüm çocukta da çaresizlik hissine sebep olur. Çocuğunuzdan ölüm gerçeğini saklamayın. Çocuklar duygularını ifade edecek sözel yeteneğe sahip olmadığından, konuşmaları için zemin hazırlamak gerek. Ağlamasını engellemeyin, konuşmaları için yüreklendirin.

BİLİNMEYENDEN DOĞAN KAYGIYI TETİKLEMEYİN
Türkiye’de ilk yerli çizgi filmi Pepee’ye imza atan, ardından bunu bir TV kanalına dönüştürüp dünyaya açan Ayşe Şule Bilgiç’in konu hakkında söyleyeceği çok şey var. Sosyal medya kanallarından çocuk gelişimi ile ilgili interaktif yayınlar yapan, binlerce annenin sorularını cevaplayan Düşyeri kurucusu, Çocuk İletişim Uzmanı Ayşe Şule Bilgiç, depremi çocuklara anlatma yolu ile ilgili şu bilgileri veriyor:

Hepimizin kalbi, Elâzığ’da ağır hayat tecrübesi yaşayan canlar için atıyor. Herkes bir ucundan tutup yardım ediyor, hiçbir şey yapamayan dua ediyor.
Bu konuda ele alınması, hassas olunması gereken çok taraf var ama ben bu tarafların “duyumlara maruz kalan çocuklar” tarafına değinmek istiyorum. Hayattaki en kaygı verici şey bilinmezliktir. Bilinmezlik kaygıyı tetikler. Bilmediğimiz şeylerin çok tehlikeli olabileceğini söyleyen beynimiz, bilmediği şeyde tehdit arar ve bu tehdit her yönü ile bireyin gerçek yaşam potansiyelini aşağı çeker. Çocuklarımız yetersiz ve sadece kaygı verici bilgilerle ‘deprem’ kelimesini zihinlerine kodlarsa, bu onların bazen ömür boyu yakasını bırakmayacak travmatik hayat tecrübesine sebep olabilir. Peki aramızdaki konuşmalar... Hepimiz depremi konuşurken onlara ne demeliyiz?
Öncelikle açık televizyonlara dikkat edin. Bugün ana haber bültenleri çocuklar için sayısız travmatik haberle dolu. Özellikle de bir yetişkinin çocuğa açıklamasından uzakta, sadece haberlerdeki bilgilerle depremi gören çocuk için kaygı treni hareket etmeye başlar. Bu noktada ilk tavsiyem, ana haber bültenlerine çocuklarınızı maruz bırakmayın. Hatta siz yanındayken dahi izlemese keşke. Oldu da izledi, duydu, merak etti ve sorular sormaya başladı. Mümkün olduğu kadar soğukkanlı, rasyonel bilgiler verin. Olağan ve çok üzücü olduğunu söyleyin ama soruyu geçiştirmek en kötü yok. Asla ve asla “Niye üzülüyorsun, bizim başımıza gelmedi ki” gibi bir cümleyle kaş yaparken göz çıkaran cümleler kurmuyoruz. “Üzülmeni anlıyorum, gerçekten üzücü” diyerek düşüncelerini yok saymadığınızı ifade etmek için harika bir yol. Deprem sırasında yapılması gerekenler konusunda bilinçlenmek ve çocuğumuzu bilinçlendirmek, bilinmezlikten kaynaklanan kaygıya güzel bir ilaç olabilir. Öte yandan kaygılanmamış, merak etmemiş bir çocuğa durup dururken depremden bahsetmek de ters bir etkiyle kaygıyı tetikleyebilir.

OKUL VE AİLE AYNI YÖNDE DAVRANMALI
Depreme hazır olmak diye bir deyim var. Önleyip, erken öğrenemediğimize, nerede yakalanacağımızı bilmediğimize göre ne yapacağımızı bileceğiz, bunu çocuklara öğreteceğiz. Bunun için de okul ve ailenin iş birliği içinde, bilinçle hareket etmesi gerekiyor. İşte bazı tavsiyeler:
¥ Anlayabildiği dilde anlatın, anladığından emin olun, hatta size anlatmasına izin verin. Konuşmanız sırasında korkmasını, kafasının karışmasını sağlayacak bilgiler vermeyin, soru sormasını sağlayın.
¥ Deprem çantası hazırlamanın şart olduğunu anlatın, o çantayı da birlikte hazırlayın. Çantaya şunları koyun: Enerji veren yiyecekler, yedek piller, radyo, fener, ilkyardım çantası, kişisel ilaçlar, 1 kat giysi, düdük, günümüz şartlarında varsa yedek telefon bataryası ve önemli telefon numaralarına dair not.
¥ Eşyaların sabitlenmesi konusunu da anlatmakta yarar var.
¥ Depremin nasıl oluştuğunu küre üzerinde anlatabilirsiniz.
* Deprem anında güvenli yaşam alanını anlatın, deprem anında sığınabileceği yer ve şekli anlatın. Ne kadar bilirse o kadar soğukkanlı olacaktır. Deprem olduğunda yanında olamayabilirsiniz.
¥ Deprem devam ederken balkona çıkmaması, merdivene koşmaması gerektiğini bilmeli. Deprem anında asansörü kullanmaması gerektiğini de.
¥ Şömine ve sobadan uzak durması gerektiğini anlatın.
¥ Deprem anında bina dışındaysa, toplanma alanı konusunda bilgilendirin, ayrı yerlerdeyseniz nerede buluşacağınızı anlatın, telefon numaralarını ezberletin.
¥ Evinizdeki en güvenli ve tehlikeli yerleri gösterin.
¥ Ev dışında da ağaçlar, tabelalar ve elektrik direklerinden uzak durması gerektiğini anlatın.
¥ Ona görev verin. Mesela elektrik, doğalgaz gibi vanaları kapatmanızı hatırlatmasını isteyin.
¥ Kaygılı olduğunu görürseniz, bu da 2 haftadan uzun sürerse uzmana danışmalısınız.
Türkiye Gazetesi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Manisa Kırkağaç’ın “Çakal Pideli Paça” yemeği tescil belgesini aldı Manisa’nın Kırkağaç ilçesindeki zengin mutfak kültürünün öne çıkan örneklerinden olan Çakal Pideli Paça yemeği tescil belgesini aldı. Kırkağaç Kavunu ve Topalak yemeğinin ardından Çakal Pideli Paça yemeği, Kırkağaç’ın 3. Coğrafi Tescil alan ürünü oldu. Daha önce Kaymakam Murat Büyükköse döneminde Kırkağaç Kaymakamlığınca Coğrafi Tescil Belgesi için Patent ve Marka kurumuna başvurusu yapılan yemek, patent kurumu tarafından ’Kırkağaç Çakal Pideli Paça’ adıyla tescillendi. Patent ve Marka Kurumu tarafından 15 Aralık 2023 tarih ve 163 sayılı bültende yayımlanan Kırkağaç Çakal Pideli Paça yemeği için üç aylık itiraz süresi sonunda herhangi bir itiraz olmadığı için, Patent Kurumu tarafından düzenlenen Tescil Belgesi’nin Kaymakamlığa teslim edildiğini belirten Kırkağaç Kaymakamı Zafer Oktay, “İlçemizde faaliyet gösteren Kırkağaç Tarihi Gurme Şehri Kalkınma Derneği tarafından başlatılan ve yapılan çalışmalarla ilçemizin zengin yemek kültürü ön plana çıkarılmış ve Kırkağaç Gurme şehri olma yolunda önemli hamleler geçekleştirilmiş, bu konuda büyük bir özveri ile çalışan derneğimizin başkanı Cahit Uslu’ya ve onun nezdinde tüm dernek yönetimine ve AB Proje Ofis Koordinatörü Mustafa Tıpırtın’a katkılarından dolayı çok teşekkür ediyorum. Daha önce de Kırkağaç Topalak yemeğimiz Patent ve Marka kurumu tarafından tescillenmişti, Kırkağaç Kavunumuz ile birlikte artık Kırkağaç’ın üç adet tescil almaya hak kazanan değeri bulunuyor, ayrıca Kırkağaç Kavununa Avrupa Birliği Coğrafi Tescil ile Kırkağaç Zeytinyağına yerel tescil için değerlendirme süreci devam ediyor, inşallah kısa sürede sonuçlanır” dedi.
İzmir Prof. Dr. Budak: "Dünyanın en yeşil ve sürdürülebilir üniversiteleri arasında ilk 100’deyiz" Ege Üniversitesi (EÜ)’nde düzenlenen Greenmetric Türkiye Ulusal Çalıştayında konuşan Rektör Prof. Dr. Necdet Budak, "Yaptığımız çalışmalar neticesinde üniversitemiz, Greenmetric Dünya Yeşil Üniversiteler sıralamasında bin 183 üniversite arasında 96’ncılığa yükseldi. Ege Bölgesinin en yeşil ve sürdürülebilir üniversitesi olduk" dedi. Dünyanın en yeşil üniversitelerinin sıralandığı ve Ege Üniversitesi (EÜ)’nin de ilk 100 üniversite içerisinde yer aldığı Greenmetric Dünya Yeşil Üniversiteler sıralaması, Türkiye’deki ve dünyadaki üniversiteleri çevre dostu uygulamaları hayata geçirme konusunda motive ediyor. Greenmetric Türkiye Ulusal Çalıştayının açılış toplantısı ise Ege Üniversitesinin ev sahipliğinde gerçekleştirildi. Fen Fakültesi Konferans Salonunda yapılan çalıştaya; EÜ Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, üniversite üst yönetimi, EÜ Çevre Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi (ÇEVMER) Müdürü Prof. Dr. Armağan Kınal, Greenmetric Araştırma ve Geliştirmeden Sorumlu Başkan Yardımcısı Dr. Nyoman Suwartha, Greenmetric Veri, Sistem ve Bilişim Teknoloji Uzman Üyesi Dr. Ruki Harwahyu, Türkiye’nin çeşitli üniversitelerinin çevre, atık ve enerji birimlerinin yöneticileri, akademisyenler ve öğrenciler katıldı. Çalıştayın açılış konuşmasını gerçekleştiren EÜ Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, “Ege Üniversitesi; 1955 yılından bu yana Türkiye’nin dördüncü, bölgenin ilk ve en köklü üniversitesi olarak, bölgedeki üniversitelerin kuruluşlarında öncü ve garantör olmuş, tam akredite, öğrenci odaklı araştırma üniversitesidir. Yükseköğretim Kalite Kurulu (YÖKAK) tarafından hayata geçirilen Kurumsal Akreditasyon Programı kapsamında yapılan değerlendirme neticesinde 5 yıllık kurumsal tam akreditasyon belgesini alarak Türkiye’de kurumsal olarak akredite edilen ilk devlet üniversitesidir. YÖK’ün Araştırma Odaklı Misyon Farklılaşması Programı kapsamında Ege Üniversitesi, araştırma üniversiteleri arasında yer almaktadır. Hayata geçirdiği 90’dan fazla öğrenci odaklı uygulama ve Avrupa’nın en büyük kariyer fuarını yapan üniversitemiz, ‘Öğrencilerin Kariyer Gelişimini En Etkin Şekilde Destekleyen Üniversite’ ödülünü alan ilk ve tek devlet üniversitesidir. YÖK Milli Yenilik Ödülüne sahip bir devlet üniversitesidir” dedi. “Ege Bölgesinin en yeşil ve sürdürülebilir üniversitesiyiz” Ege Üniversitesinde hayata geçirilen çevre dostu uygulamaları dile getiren Prof. Dr. Budak, “Üniversitemizde, çevre bilincini yaşam felsefesi haline getirerek öğrencisinden çalışanına bir kültüre dönüştürdük. Yeşil yönetim, çevre dostu ulaşım, enerji yönetimi, iklim ve farkındalık, entegre atık yönetimi ve iklim değişikliğiyle mücadele alanlarında oluşturduğumuz komisyonlarımız, sürdürebilir bir üniversite için var gücüyle çalışıyor. 2018 yılında Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın doğa dostu üniversiteler vizyonu ve değerli eşi Emine Erdoğan Hanımefendi’nin himayesinde; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yürütülen ‘Sıfır Atık Projesi’ kapsamında pilot üniversite seçilen üniversitemizde sürdürdüğümüz çalışmaların sonucu olarak, 2020 yılında İzmir’de ‘Sıfır Atık Belgesi’ almaya hak kazanan ilk eğitim kurumu olduk. Yükseköğretim Kurulu, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı arasında imzalanan ‘Sürdürülebilir ve İklim Dostu Kampüs Oluşturulması Alanında İş Birliği Protokolü’ kapsamında 10 pilot üniversiteden biri olarak seçildik. Üniversitemizde, sıfır atık Komisyonu kurarak ve Sıfır Atık Eylem Planı hazırlayarak sıfır atık sisteminin sorunsuz işlemesini sağladık. Eylem planımız kapsamında kampüsümüzün farklı noktalarına ‘Mobil Atık Getirme Merkezleri’ yerleştirdik. Kampüs metro girişi, diş hekimliği fakültesi ve tıp fakültesine yerleştirdiğimiz atık merkezlerinde; kağıt, cam, plastik, metal, elektronik atık, atık yağ ve atık pil üniteleri yer alıyor. Bu noktada atıkların bertarafı ve geri dönüşümü ile ilgili çalışmalarımızda önemli bir adımı atmış olduk. Kampüsümüz yemekhanesinden çıkan biyobozunur atıkların satın alınan kompost makinesi ile yüzde 60 oranında kedi-köpek mamasına, yüzde 40 oranında ise komposta dönüştürülmesini sağladık. 2023 yılında tüm kampüsümüz genelinde ISO 9001 Kalite Belgesi ve ISO 14001: Çevre Yönetim Sistemi sertifikasını almaya hak kazandık. Tüm bu yaptığımız çalışmalar neticesinde de greenmetric sıralamasında üniversitemiz 2016 yılında 337’nci sırada yer almaktayken, 2023 yılında bin 183 üniversite arasında 96’ncılığa yükseldi. Bu durum üniversitemizi; Türkiye’deki devlet üniversiteleri arasında 4’üncü, Ege Bölgesinde ise ilk sıraya yerleştirerek Ege Bölgesinin en yeşil ve sürdürülebilir üniversitesi olmamızı sağladı” dedi. Prof. Dr. Budak, “Çalıştayımızda amacımız; ülkemizdeki üniversitelerin sürdürülebilirlik alanında dünya sıralamalarındaki başarılarının artırılması, iyi uygulama örneklerinin ülkemizdeki diğer üniversitelere örnek teşkil etmesi ve uluslararası rekabette güçlü bir ülke olabilmektir. Ayrıca çalıştay kapsamında Türkiye’deki üniversiteler birbirleri ile deneyimlerini paylaşacak ve sürdürülebilirlik alanında daha ileri adımlar atmaya teşvik sağlanacaktır. Çalıştayın verimli geçmesini temenni ediyorum” diye konuştu. “Greenmetric çevre bilincini artırmayı hedefleyen bir platform” ÇEVMER Müdürü Prof. Dr. Armağan Kınal da, “GreenMetric Dünya Üniversiteleri Sıralaması, 2010 yılında Endonezya Üniversitesi tarafından üniversite kampüslerinin sürdürülebilirlik uygulamalarını küresel ölçekte değerlendirme ve karşılaştırma amacı güden, tüm dünyadan prestijli üniversitelerin katılımını sağlayan ve çevre bilincini artırmayı hedefleyen bir platformdur. Tüm dünya çapındaki yükseköğretim kurumlarına açık olan bu platformda, her yıl, çeşitli ülkelerden birçok üniversite, Greenmetric tarafından altyapı, enerji ve iklim değişikliği, atıklar, su kaynakları, ulaşım ve eğitim gibi alanlarda değerlendirilmektedir” dedi. Greenmetric Araştırma ve Geliştirmeden Sorumlu Başkan Yardımcısı Dr. Nyoman Suwartha ise Greenmetric sistemini ve değerlendirme kriterlerini anlatan bir konuşma gerçekleştirdi. Konuşmaların ardından Rektör Prof. Dr. Necdet Budak, Dr. Nyoman Suwartha’ya teşekkür belgesi verdi. Ardından tüm üniversite yetkilileri tarafından UI Greenmetric Ağı üyelik anlaşması imzalandı. Etkinlik kapsamında Türkiye’nin çeşitli üniversitelerinden gelen çevre, atık ve enerji birimlerinin yöneticileri, yaptıkları sunumlarda kendi üniversitelerinde gerçekleştirilen iyi uygulama örneklerini katılımcılarla paylaştı.
Bursa Bursa’da startup yatırımcı ekosistemi bir araya geldi Bursa Eskişehir Bilecik Kalkınma Ajansı (BEBKA) ev sahipliğinde in4startups dijital platformunun koordinasyonunda gerçekleşen "Startup Yatırımcısı Nasıl Olunur?" programı, Bursa’da yoğun katılımla gerçekleştirildi. Girişimciler ve yatırımcılar arasında değerli bir buluşma olan ve BEBKA’nın ev sahipliğinde düzenlenen "Startup Yatırımcısı Nasıl Olunur?" programı, Bursa’da yoğun katılımla gerçekleştirildi. Program boyunca katılımcılara, startup yatırımları konusunda bilgiler sunulurken, gerçek yaşamdan alınmış örneklerle yatırım süreçleri detaylı bir şekilde işlendi. Alanında uzman pek çok konuşmacı, geçmişte gerçekleştirdikleri başarılı yatırımları ve yatırımcı ile girişimci arasındaki ilişkilerin nasıl kurulup sürdürülmesi gerektiğini katılımcılarla paylaştı. Programda konuşan BEBKA Planlama Birim Başkanı Elif Boz Ulutaş, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı koordinasyonunda faaliyet gösteren BEBKA’nın girişimcilik ve yatırım ekosistemine sağladığı destekler ve programlardan bahsetti. Ardından in4startups kurucu ortağı Ahmet Sefa Bir,sunulan yenilikçi hizmetleri anlatırken, Asya Ventures Yönetici Ortağı Şerafettin Özsoy da Startup Yatırımcısı Nasıl Olunur? konusunda bilgiler verdi. Program daha önce başarılı bir yatırım süreci geçirmiş Bursalı CoolREG firmasının yatırım alma süreçlerinin girişimci, yatırımcı ve hukuki yönden ele alındığı panelle son buldu. Programın sunduğu ağ kurma fırsatları, katılımcılara benzer düşünen profesyoneller ve potansiyel yatırımcılarla etkileşimde bulunma imkanı tanıdı. Etkinlik, Bursa ve çevre illerdeki girişimcilik ekosisteminin güçlenmesine ve startup yatırımcılığına ilgi duyan bireysel yatırımcıların farkındalıklarının artırılmasına katkı sağladı.
Kayseri Kadınlar ‘sürdürülebilirlik’ için bir araya geldi Kayseri’de Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu desteği ile Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı (KEDV) ve Simurg Kadın Kooperatifleri Birliği ortaklığı ile düzenlenen ‘Sürdürülebilirlik İçin İletişim Köprüleri Kuruyoruz Projesi’ çerçevesinde düzenlenen programda kadın kooperatifleri bir araya geldi. Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından başlayan programa Kayseri Vali Yardımcısı Ömer Tekeş, Türkiye İş Kurumu Kayseri İl Müdürü Ayşe Ak, Kayseri Büyükşehir Belediyesi daire başkanları, KEDV yönetim üyeleri, Simurg yönetim üyeleri, kadın kooperatifleri yönetimleri ve üyeleri katıldı. Programın kadın kooperatiflerinin sürdürülebilirliği konusunda katkıda bulunacağını söyleyen Kadın Çiftçiler Ekolojik Eğitim, Üretim ve İşletme Kooperatifi Başkanı Şükran Başdoğan, “Bu programda KEDV, Avrupa Birliği Projesi çerçevesinde açmış olduğu proje yarışmasında Kayseri’yi temsilen biz de kazandık. Türkiye’deki 24 kadın kooperatifinden biri olduk. Burada bizim yaptığımız şey kadın kooperatiflerinin sürdürülebilirliğini sağlamak için iletişim köprülerini kurmak adında bir projeydi. Burada da şu anda Kayseri’deki bütün kadın kooperatifleri misafir ettik. Türkiye’de başarılı olan 2 kadın kooperatifimiz var; Hatay’dan Hazek Kadın Kooperatifi ve Malatya’dan Toprak Ana Kadın Kooperatifi’nin yetkilileri burada. Yine Habitat Derneği’nin yetkilisi burada. KEDV bir de Türkiye Kadın Kooperatifleri Üst Birliği Simurg burada. Burada hedef şu şekilde; kadın kooperatiflerinin aslında kurulmasından ziyade sürdürülebilirliği çok önemli olduğu için bunların sürdürülebilirliğini sağlamak ve birlikte bir iletişim ağı oluşturmak. Birlikte hareket etmek, birlikten güç doğar diyerek kadın kooperatiflerinin birbiri ile güçlenmesini sağlamak. Kadın üretir herkes tüketir. Bununla yola çıkan bu kadın kooperatiflerine destek olunmasını, biraz daha kadın kooperatiflerinin ürettiği ürünlere hassasiyet gösterilmesini istiyoruz biz. Bu da Kayseri’de o kadar kolay ulaşılabilecek yerlerde ki, sağ olsun bu konuda Kayseri Valimiz Gökmen Çiçek, Vali Yardımcımız Ömer Tekeş’e sonsuz teşekkür ediyorum. Bugün Büyükşehir Belediyesi olarak projemize iştirak ettiler, yetkililere de ayrıca teşekkür ediyorum. Yani bizi, kadın kooperatiflerini desteklesinler ve ekonomiye sağladığımız katkıda bize katkı sağlasınlar istiyoruz” ifadelerini kullandı. Düzenlenen programa katılan kadın kooperatifleri, üretimde sürdürülebilirlik ve iletişim konusunda istişarelerde bulundu.