ÇEVRE - 19 Haziran 2021 Cumartesi 10:24

Derelere düşerek mahsur kalan hayvanlar için uzmanlardan uyarı

A
A
A
Derelere düşerek mahsur kalan hayvanlar için uzmanlardan uyarı

Sellerin yoğun olarak yaşandığı Karadeniz Bölgesinde yapılan akarsu ıslahı çalışmaları kapsamında kenarlarına ve zemine yapılan betonlama çalışmaları, yabani hayvanlarının yaşamlarını olumsuz yönde etkiliyor. Son yıllarda dere kenarlarına su içmeye gelen hayvanların özellikle yüksek duvarlar nedeniyle dereye düşerek mahsur kaldıkları gözlenirken, uzmanlar dere ıslahı çalışmalarının mutlaka yaban hayatına göre düzenlenmesi gerektiğini vurgu yapıyor.

Son yıllarda Doğu Karadeniz Bölgesi’nin bir çok yerinde özellikle geyik, karaca, yaban domuzu ve köpeklerin sık sık derede mahsur kalırken bazılarının taşkın suyuna kapılıyor.

Mahsur kalan yabani hayvanlarını kurtarılma çalışmalarına itfaiye ekiplerinin yanı sıra vatandaşlar da katılırken, Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Orman Fakültesi Yaban Hayatı Ekolojisi ve Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şağdan Başkaya, dere ıslahı çalışmalarının yaban hayatının yaşamını dikkate alınmadan yapıldığına dikkat çekiyor.

Derelere düşerek mahsur kalan hayvanlar için uzmanlardan uyarı

“Akarsu ıslahı denilince yapılan çalışmalar, genel anlamda betonlama, taşlama çalışmaları”

Dere ıslahı çalışmalarının yaban hayatını olumsuz yönde etkilediğini kaydeden Başkaya, “Yaban hayatının akarsuyu kullanması, akarsudan karşıya geçebilmesi dahil olmak üzere yapılan akarsu ıslahı, dere ıslahı çalışmaları bu olayı tamamen engelliyor. Akarsu ıslahı denilince yapmış olduğumuz bütün çalışmalar genel anlamda betonlama, taşlama çalışmaları. Halbuki akarsu, dere ıslahı dediğimiz zaman o dereyi doğal haline döndürmekten bahsediyor olmamız lazım. Dolayısıyla biz dereyi doğal haline döndürmüş olmuyoruz. Belki de doğal akan bir dereyi etrafına sel ve taşkın yapmasın diye tarlaları, bahçeleri, işyerlerini, binaları, köyleri basmasın diye tutsak ediyoruz. Akarsuyu esaret altına alıyoruz, dümdüz akar vaziyete mahkûm ediyoruz. Kimi az çok kıvrılarak akan akarsu bu durum onun hızını da keser oradaki doğal yaşamı da destekleyen bir akış şekli, biz onu hızlı akan tabanı, yan tarafı da betonlanmış resmen bir kaydırak içinde akar bir suya dönüştürüyoruz. Halbuki bir akarsuyun içi ve kenarı dâhil olmak üzere yaban hayatının çok iyi olduğu yani biyolojik çeşitliliğin yüksek olduğu yerlerdir. Mesela bir akarsuyun kenarını kuşlar, balıkçıllar, yalı çapkınları memeli hayvanlardan tutun su samurları, kaplumbağalar, yılanlar, geyikler, karacaya kadar hepsi gelerek kullanır. Bir akarsuyun kenarı çok çeşitli canlılar tarafından yüzlerce diyebileceğimiz omurgasız hayvan tarafından kullanılır” dedi.

Derelere düşerek mahsur kalan hayvanlar için uzmanlardan uyarı

Yapılan çalışmayla dereyi tutsak ediyoruz

Bu yönde yapılan çalışmaların dereyi tutsak ettiğine dikkat çeken Başkaya, “Maalesef yaptığımız ıslah çalışması değil dereyi esaret altına alma tutsak etme çalışmaları oluyor. Çünkü bir akarsuyu ıslah ettiğinizde onu doğal haline döndürmüş olmanız gerekir. Eğer orada betonlama, taşlama çalışması yapıyorsak bu bir akarsu ıslahı olmaktan çıkıyor. Eğer yapmaya mecbur kalırsak akarsuya hayvanın ulaşabileceği yerler düzenlenmesi lazım. Akarsuya, yaban hayvanının ulaşmasını karşıdan karşıya geçebileceği yerleri yapmamız gerekir. Kırsalda öyle örneklere rastlıyoruz ki iki duvar arasında dere uzun kilometreler boyunca gidiyor. Buna akarsu ıslahı demişiz bir tilki bile karşıdan karşıya geçemiyor. İnsanların, ineklerin, koyunların geçmesi için yaptığımız yeri kullanmak zorunda kalıyorlar. Hâlbuki insana yakın o geçitleri değil de, daha ücra yerlerdeki yaban hayvanları için uygun yerler görmemiz oralarda geçitler yapmamız gerekiyor. Maalesef bu konuda gereken adımların yıllardır atılmadığını görüyoruz. Canlıların dereye inme noktaları çok azaldığı için o geldikleri yerler de yırtıcıların pusuda beklediği yerler oluyor. Hayvan gelip su içerken ya kendisi suya kapılıyor ya da karşıdan karşıya geçebilirim diye umut ediyor girince geçemiyor çıkamıyor çıkış yeri bulamıyor. Ya da yırtıcının saldırısına uğrayınca kendini suya atıyor ve orada kalıyor. Çoğu deremize yetişkin bir insan düşse bir daha çıkma şansı yok. Maalesef imdat çıkışı bile bırakmamışız” diye konuştu.

Bekir Koca-Yusuf Genç
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muğla Bodrum’da kedi ve köpek katliamı Muğla’nın Bodrum ilçesinde 5 köpek ve 2 kedi zehirlendi. Hayvanlardan 3’ü yapılan müdahale ile kurtulurken, 4’ü telef oldu. Yalıçiftlik Mahallesi’nde kimliği belirsiz kişi veya kişilerce bırakılan zehir, mahalleye bir ay önce taşınan Gizem Sümer’in köpeğinin zehirlenmesine neden oldu. Köpeğini ölü bulan Sümer, evinin çevresinde ölü halde başka bir köpek ile bir kedi de buldu. Bölgede yapılan aramada Sümer’in komşunun 3 köpeği de zehirlenmiş halde bulundu. 3 köpek ise, sahiplerinin erken fark etmesiyle müdahale edilerek kurtarıldı. Aynı bölgede inşaat işçileri tarafından da bir kedinin zehirlenmesi sonucu telef olduğu belirlendi. 6 aylık Yoda isimli köpeği telef olan Gizem Sümer, "Ben Yalıçiftlik’e yeni taşındım. Bir ay oldu. Dün maalesef köpeğimi ölü buldum, zehirlenmiş. Dün akşam da bir tane ölü kedi buldum. Bu sabah evimin bahçesinin yukarısında bir ölü köpek daha buldum. Bir komşumun 3 tane köpeğini zehirlemişler. Onlar fark edip zeytinyağı içirmişler. Kusunca iyileşmişler, bir tanesi pek iyi değilmiş. Onlara köylülerden birisi köpeklerini öldüreceğini söylemiş fakat kim yaptı, nasıl oldu hiç bilmiyorum. Kameralara bakacağım ama ben başka hayvanların da başka bu şekilde ölmesini istemiyorum. Elimden ne geliyorsa yapmak istiyorum. Bodrum Belediyesi Veterinerlik İşleri Müdürlüğü’nden gelip ölü köpekleri aldılar" diyerek hayvanların zehirlenmesine tepki gösterdi.
Mersin Kuzey Makedonya Büyükelçisi Manasijevski’den Başkan Seçer’e ziyaret Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, kente ziyarette bulunan Kuzey Makedonya’nın Ankara Büyükelçisi Jovan Manasijevski’yi ağırladı. Başkan Seçer, Büyükelçi Manasijevski’yi kentte ağırlamaktan dolayı duyduğu mutluluğu dile getirdi. Mersin’in hem Türkiye hem de bölge açısından önemli bir noktada yer aldığını belirten Seçer, "Bölgemiz sektörel anlamda oldukça hareketli. Ticaret, sanayi, tarım, lojistik ve kısmi olarak da turizm olmak üzere birçok sektör faaliyet gösteriyor. Bunlar hem ülkemizin ekonomisine hem de şehrimizin ekonomisine yüksek potansiyel sağlıyor" dedi. Mersin Limanı’nın Türkiye’nin en büyük limanlarının başında geldiğini ifade eden Seçer, limanın Akdeniz çanağında dünyaya açılan bir kapı olduğunu kaydetti. 31 Mart Yerel Seçimleri’nin ardından rekor bir oyla yeniden başkanlık görevine seçildiğini aktaran Başkan Seçer, "Geçtiğimiz ay sonunda yüzde 60 ile seçimi kazandım. İkinci 5 yıl için göreve devam ediyoruz" diye konuştu. Seçer, Büyükelçi Manasijevski ile ilk kez bir araya geldiklerini vurgulayarak, ziyaretin ikili ilişkilerin gelişmesine katkı sunacağını dile getirdi. "Tarihi ve kültürel anlamda ortak bir geçmişe sahibiz" Büyükelçisi Manasijevski de Türkiye ve Kuzey Makedonya arasında tarihi ve kültürel anlamda ortak bir geçmişe sahip olduklarını belirterek, "Ortak ve üretken bir geçmişe sahibiz. İnsanların kültürel değerleri ve kentlilik anlayışında da bu ortaklıktan bahsedebiliriz. Çok kültürlü ve etnik kökenli bir topluluğumuz var. Osmanlı tarihi mirasının yanı sıra biz sizlerle modern Cumhuriyet anlamında da benzer tarihi paylaşıyoruz” dedi. Büyükelçi Manasijevski, Atatürk’ün babası Ali Rıza Efendi’nin de Kuzey Makedonya’da doğduğundan söz ederek, Atatürk’ün de ilk eğitimiin orada aldığını belirtti. Büyükelçi Manasijevski, "Biz, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü Makedonya’nın bir evladı gibi görürüz ve dolayısıyla da Türkiye’nin modern Cumhuriyeti ile ilgili kendimizde pay görüyoruz” dedi. Türkiye ve Kuzey Makedonya ikili ilişkilerine değinen Manasijevski, ekonomik, politik ve kültürel ilişkileri geliştirmek ve iş birliğini artırmak adına Mersin’i ziyaret ettiklerini kaydetti. "Kardeşlik ilişkimizi ticarete de yansıtmaya niyetimiz var" Manasijevski ayrıca, Mersin Valiliği ile Mersin Ticaret ve Sanayi Odası yetkilileriyle de görüşme yapacağını belirterek, "Burası çok önemli bir liman kenti ama çok önemli bir ticari merkezi aynı zamanda. Bu kardeşlik ilişkimizi ticarete de yansıtmaya niyetimiz var" ifadelerini kullandı. İkili ilişkileri sürdürmenin ve kültürel değerlerin yaşatılmasının önemine işaret eden Manasijevski, Kuzey Makedonya’da Türklerle uyum içerisinde yaşamaya özen gösterildiğini ifade etti. Başkan Seçer, ziyaret sonunda Büyükelçi Manasijevski’ye Roma mitolojisinde çiçek ve bahar tanrıçası olan Flora büstü hediye ederken, Manasijevski de Seçer’e aralarındaki dostluğun sembolü olarak Taş Köprü Üsküp resmi takdim etti. Ziyarette Kuzey Makedonya Ankara Büyükelçiliği Ekonomi Müsteşarı Suzana Tuneva ile Büyükşehir Belediye Başkan Danışmanı İbrahim Evrim de yer aldı.