Bakan Çavuşoğlu, 2018 Merkezi Yönetim Bütçe ve 2016 Kesin Hesap Kanun Tasarısı ile Sayıştay Raporları görüşmelerine katıldı ve milletvekillerinin sorularını cevapladı. Suriye konusunda Çavuşoğlu, "Suriye konusunda, Rusya'nın oraya inmesinin sorumlusu biz değiliz. Gelinen noktadaki sorumlusu da biz değiliz. Doğruya doğru, yanlışa yanlış demek yetmez. Suriye’de İran'ı yok sayarsanız ateşkesi sağlayamazsınız. Bu Rusya için de geçerlidir. Siyasi çözüme gidebilmek için önce ateşkesi sağlamak lazım. Cenevre’de insanlar gitti boş boş odalarda bekleyip geri döndü. Herkes 'Esad gitmelidir' dedi. Geçen seneye göre önemli mesafe kaydedildi. Ateşkesin üzerine siyasi çözüm için odaklanalım" ifadelerini kullandı.
“Objektif tutum sergiledik”
Katar ilgili olarak da Çavuşoğlu, "Katar'ın yanında yer almadık. Objektif tutum sergiledik. Ramazan ayında ambargonun doğru olmadığını söyledik" şeklinde konuştu.
Çavuşoğlu şöyle konuştu:
"Müslüman kardeşleri terör örgütü olarak görmüyoruz. Katar da Suudi Arabistan da görmüyor. Diğer taraftan Hamas ile El Fetih'in birleşmesi için çok çaba sarf ettik. Buralarda zigzag çizmiyoruz. Bir ülke seni eleştirdi diye ilişkilerini tamamen kesemezsin. Irak Başika kampıyla ilgili haddini aşan sözler söyleyince mesafe koyduk ama sonsuza kadar kötü olacağız anlamına gelmez."
“Sağlığı yerinde, güvende diye cevap verilmiş”
Rıza Sarraf ile ilgili soru üzerine Çavuşoğlu, "Sarraf ortadan kaybolduğu bilgiler çıkınca daha ikinci günde biz yazılı bir notayla sorduk. Bizim vatandaşımızdır. Böyle haberler var. Durumu nedir. Aradan 3-4 gün geçti. ABD'den ses çıkmadı. Dün itibariyle arkadaşlarımız tekrar bir notayla bir soru sorduk. Sizden bir dönüş olmadı dedik. Dün hem Adalet Bakanlığı hem de Dışişleri Bakanlığından dönüşler olmuş. Sağlığı yerinde, güvende diye cevap verilmiş. Biz konsolosluk işlerinde vatandaşlarımızın başına bir şey geldiği zaman resmi bir şekilde sorarız ve vatandaşlarımızın haklarını, hukukunu ararız" diye konuştu.
Çavuşoğlu şunları kaydetti:
"Halkbankası'nın ABD ambargosunu deldiğine inanmıyoruz. Hiçbir işlemi ABD ambargosuna aykırı değildir. Ama görülüyor ki, bu 17-25 Aralık FETÖ'nün bir darbe girişimidir. Polisi ve yargıçları kullandığı bir darbe girişimidir. Ve aynı iddianamenin ABD de FETÖ iltisaklı bir savcının, FETÖ ile birlikte başlattığı bir davadır. Bunu da görmemiz lazım."
"Hollanda'ya Bakanımızın girememesi, benim değil, Hollanda'nın ayıbı”
Hollanda krizine ilişkin soruya Çavuşoğlu, "Hollanda'ya Bakanımızın girememesi, benim değil, Hollanda'nın ayıbı. Demokrasi özgürlükler konusunda ders veren bir ülkenin, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı'nın uçuş iznini iptal etmesi uygun değil. Ben 'haftaya geleyim' dedim.'Seçimler sorunsa sizdeki seçimlerden sonra gelirim' dedim. Hollanda Başbakanı 'Seçimden sonra da gelemez. Önce de gelemez. Laleleri görür' dedi" karşılığını verdi.
Eski YARSAV Başkanı Murat Arslan ile ilgili soru üzerine Çavuşoğlu, "İnadına yargılanan bir kişiye ödül vermelerini kabul etmedik. Bu şahıs Bylock kullanıyormuş. Kim kullanıyor Bylock'u, FETÖ üyeleri. Hükümetin aldığı bir karardır. Sorumluluğu da bizdedir. Bylock kullanan bir kişiye ödül veren bir kuruma ilaveden milletin parasını veremem" şeklinde konuştu.
“Bu adaların fiili durumları 1996'dan önce oluşmuştur”
Yunanistan ile 18 ada sorununa ilişkin soru üzerine Çavuşoğlu, "Bizim dönemimizde 1996'ydı, Kardak krizinden sonra bu adaların fiili statüsünde ya da hukuki statüsünde hiçbir değişiklik olmamıştır. Bu adaların fiili durumları 1996'dan önce oluşmuştur. Bu konular siyasete malzeme edilecek konular değildir. İtilaf olduğu zaman adımlar atarsınız. Diplomasi, uluslararası mahkemeler, savaş ilanı. Peki istikşafi görüşmeler ne zaman başlatılmıştır? Yunanistan ile 2002'de. İktidarda kim vardı, Dışişleri Bakanı kimdi? Neden başlatıldı? Bu sorunları diplomasi yoluyla görüşmek için başlatıldı. Biz iktidara gelmeden önce görüşmeler oldu. 1996 yılından bu yana bu adaların hukuki ve fiziki statüsüyle ilgili herhangi bir değişiklik olmamıştır" ifadelerini kullandı.
ABD ile diplomatik krize ilişkin soru üzerine ise Bakan Çavuşoğlu, "Hiçbir diplomat görevinden dolayı bu şekilde işleme tabii tutulamaz ama herhangi birisi resmi görevin dışına çıkıp terör suçu işlerse işleme tabi tutulur. Bu kişiler bizim vatandaşımız. Elbette yasal işlemler yapılır. Bir komisyon oluşturalım dedik, karşılıklı. İşbirliğimiz güçlensin dedik. Kariyer diplomatıysa zaten prosedür belli" diye konuştu.
Ahmet Umur Öztürk
