GÜNDEM - 16 Nisan 2021 Cuma 18:15

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Ersin Tatar'dan Yunan Bakan'a tepki: 'Çizmeyi aşmıştı'

A
A
A
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Ersin Tatar'dan Yunan Bakan'a tepki: 'Çizmeyi aşmıştı'

KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile düzenlediği ortak basın toplantısında, "Çavuşoğlu'nun yanıtı yerindeydi, haklarımızı yedirmeyiz. Yunan Bakan Dendias çizmeyi aşmıştı, cevabını aldı" dedi.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki (KKTC) resmi temasları kapsamında başkent Lefkoşa’da KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile ortak basın toplantısı düzenledi.

Bakan Çavuşoğlu yaptığı konuşmada, bugünkü ziyaret ve toplantıların amacının Cenevre’de yapılacak 5+1 gayri resmi konferans öncesi hazırlıkları gözden geçirmek olduğunu belirterek, son derece yararlı toplantılar yaptıklarını söyledi. Tatar’ın bu yola çıktığı günden itibaren “egemen eşitlik temelinde adada iki devletin iş birliğine dayalı çözüm modelini” savunduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, bu görüşe tek bir gecede varılmadığını belirtti.

"Federasyonu tekrar dayatmak istiyorlar"

Türk tarafının iki toplumlu, iki bölgeli federal çözüm için elinden geleni yaptığını söyleyen Bakan Çavuşoğlu, “Rum-Yunan ikilisi çözüm ister gibi gözüküp Kıbrıs Türkü’nün eşitliğini reddetti. Bundan sonra da Kıbrıs Türkü’nün eşitliğini kabul etmeyeceğini de her platformda vurguluyorlar. Ne iktidarı, ne refahı paylaşmak istiyorlar. Crans Montana’dan bu yana son 4 yılda değişen bir şey yok. Önümüzdeki siyasi süreçte, müzakerelerde elbette süresi geçmiş ve artık Kıbrıs Türk halkının iradesini yansıtmayan BMGK kararlarına işaret ederek, federasyon modelini tekrar dayatmak istediklerini görüyoruz. Söz konusu kararlar, Annan Planı’nda da Crans Montana’da da vardı. Hiçbir faydası olmadı. Bir faydası olmayan ve olmayacak kararları ve artık statükolara dönen parametreleri dayatmanın bir anlamı yok. İmkansızı dayatmanın sebebi ne? Birisinin bunu bize ve KKTC’ye anlatabilmesi lazım” dedi.

“Artık federal çözüm için zaman kaybetmeyeceğiz”

Bakan Çavuşoğlu konuşmasının devamında, “Kıbrıs müzakerelerine bir kez daha başlarken 2017 yılında Cenevre’de yapılan 1 günlük mini konferanstan Crans Montana’ya kadar tüm görüşmelerde ve Crans Montana’da Rum tarafının masayı devirmesi nedeni ile başarısızlıkla sonuçlandıktan sonra artık federasyonu müzakere etmeyeceğimizi söyledik. O gün KKTC adına müzakereleri yürüten arkadaşlar da bunu söyledi. Dolayısıyla biz artık federal çözüm için zaman kaybetmeyeceğiz ve yeni vizyonun görüşülmesi gerektiğine inanıyoruz. Tüm taraflar için kazan-kazan getirecek bir vizyon ortaya koyuyoruz" ifadelerini kullandı.
Önümüzdeki süreçte yapılacak toplantılara bu vizyon ile katılacaklarını belirten Çavuşoğlu, “Bu vizyon, Ada’daki iki devletin egemen eşitliği temelinde işbirliği yapması, iki tarafın eşit uluslararası statüye sahip olmaları ve birbirlerini karşılıklı tanımalarıdır. Bu sağlandıktan sonra iki devlet egemen eşitlikleri temelinde bugün de olduğu gibi Ada’da birlikte yaşayacaklar. Daha sonra iki devlet fırsatları değerlendirebilir” dedi.

“Crans Montana’da kaldığımız yerden devam etmeyeceğiz”

Gerçek anlamda eşit ve sonuç getirecek yeni müzakere sürecini başlatmak istediklerini vurgulayan Bakan Çavuşoğlu, Cenevre’de 5+1 formatında yapılacak gayri resmi toplantı ile yeni bir müzakere başlatılmadığını ifade etti. Gayri resmi toplantıda müzakere için ortak zemin olup olmadığına bakılacağını söyleyen Çavuşoğlu, “Kesinlikle Crans Montana’da kaldığımız yerden devam etmeyeceğiz. Bu söz konusu bile olamaz” sözlerini kaydetti.

Çavuşoğlu, "Önümüzdeki süreçte de Türkiye olarak biz her zaman KKTC ve Kıbrıs Türk halkının yanında olacağız. Kıbrıs Türk halkının güvenliği ve refahı Türk halkının güvenliği ve refahıdır" dedi.
KKTC Cumhurbaşkanı Tatar ise yaptığı konuşmada, "Bizlere bir anlaşma empoze edilmeyecekse Kıbrıs Türk halkı doğal olarak kendi egemenliği ile bir anlaşmaya girmek isteyecektir. Gelinen aşamada eski anlayışa göre fark şudur: Eski anlaşmada egemence kelimeler kullanıldı, onlar aldatmacaydı. Esas önemli olan bağımsızlıktı. Kıbrıs Türk halkı her zaman anavatan Türkiye'nin desteğini önemsemiştir. Garantörlüğünüz bizim için fevkalade önemlidir. Türkiye'mizin garantörlüğü bizim vazgeçilmezimizdir. Cenevre'deki konferansa bu anlayışla gidiyoruz" dedi.

Yunanistan’la son bir buçuk yıldır yaşanan gerginlik ve farklılıkların diyalog yolu ile çözülmeye çalışıldığını belirten Bakan Çavuşoğlu, “Yunanistan’ın istememesi nedeni ile 5 yıl hiç yapılmayan istişari görüşmeleri tekrar başlattık. Dışişleri bakanlıkları arasında siyasi istişareleri de gerçekleştirdik. Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias’ın Ankara ziyaretini de önemli bir yumuşatma fırsatı olarak görmüştük. Sayın Cumhurbaşkanımız nadiren dışişleri bakanlarını kabul eder ve lütfetti, Sayın Dendias’ı da kabul etti” dedi.

Söz konusu görüşmede her iki tarafın da farklı görüşleri dillendirmesine rağmen görüşmelerin dostane bir havada geçtiğini söyleyen Bakan Çavuşoğlu, “Bu kadar yaşanan gerginlikten sonra bir görüşmede bu farklılıkların çözülmesi mümkün değil ama istişari görüşmelerin başlamasının amacı da bunları görüşmeye devam etmektir. Basın toplantısında Sayın Dendias ve ekibinden bize şöyle bir talep geldi: ‘Biz basın toplantısında tartışma oluşturacak konulara değinmeyeceğiz, sizden de aynı yaklaşımı bekliyoruz.’ Ama basın toplantısının belli bir noktasından sonra Sayın Dendias gerçek dışı ithamlar ve çelişkili ifadelerle suçladı. Bunu kabul etmemiz mümkün değil" ifadelerini kullandı.

“Sayın Dendias haddini aştı, ben de gerekli cevabı Kıbrıs Türk halkı adına da vermek durumundaydım”
Doğu Akdeniz Konferansını kıyıdaş ülkeler olarak bir araya gelinmesi, hakça paylaşımı konuşulsun diye önerildiğini vurgulayan Bakan Çavuşoğlu, “Dünyanın hiçbir yerinde 6 millik karasularının üstünde 10 millik hava sahası talep eden bir ülke yok, sadece Yunanistan. Böyle hukuka aykırı bir talepte bulunuyorsun, bizim uçak geldi diye de ‘Türkiye benim egemenlik haklarımı ihlal etti’ diyorsun. Ev sahibi olarak gereken nezaketi gösterdik. Sayın Dendias haddini aştı, ben de gerekli cevabı devletim, milletim ve Kıbrıs ile ilgili de ithamlar olduğu için Kıbrıs Türk halkı adına da vermek durumundaydım” ifadelerini kullandı.

“Türkiye olarak biz yapıcı yaklaşımımızı devam ettirmek istiyoruz”

Bakan Çavuşoğlu, Yunanistan'ın samimi davranması ve kavgaya devam edip etmek istemediklerine dair karar vermeleri gerektiğini söyleyerek, "İki komşu ülke olarak bizim çözüm yollarını beraber konuşmamız gerekiyor. Türkiye olarak biz yapıcı yaklaşımımızı devam ettirmek istiyoruz” dedi.
Kıbrıs'ı ilgilendiren konularda Avrupa Birliği’nin (AB) KKTC'yi yok saydığını belirten Bakan Çavuşoğlu, “AB yüzde 100 hatalı da olsa Rum kesimini destekliyor. Böyle olunca da KKTC’nin AB’ye güvenmemesini anlamanız lazım " dedi.

“Anayasaya göre ya da hükmüne göre verilmiş bir karar değildir”

KKTC Anayasa Mahkemesi'nin geçtiğimiz günlerde ülkedeki Kur'an kurslarının kapatılması kararına ilişkin soruyu da yanıtlayan Çavuşoğlu, “Bu konu Türkiye’de de büyük bir hassasiyet oluşturdu. Yargının bağımsızlığı ilkesi ve Anayasa Mahkemesi'nin verdiği kararın bağlayıcılığına her ülke saygı duyar. Hukukun üstünlüğüne inanıyoruz fakat bu, mahkemenin verdiği bir kararı eleştirmemek demek değildir. Yani eleştirme hakkımız vardır. Çünkü mahkeme eğer hukukla uygun ya da talebe uygun karar vermediyse bunu eleştirebiliriz. Bu karar, ideolojik bir karardır. Anayasaya göre ya da hükmüne göre verilmiş bir karar değildir" ifadelerini kullandı.

İdeolojik verilen bu kararın içinde her ne kadar gerekçesinde ve içinde ibareler yer almasa da daha sonra bu karara yön veren ve bunun uzantılarının yaptığı açıklamaların çok açık olduğunu söyleyen Bakan Çavuşoğlu, “Yok laiklikmiş, yok başka bir şeymiş. Buna benzer ifadeleri ve yorumları da gördük. Laiklik, herkesin din özgürlüğünü inancını ve dinini öğrenme hakkının garantisidir. Peki, Anayasa Mahkemesi'ne başvuran kişiler ne talep etmiştir? Gerekçesi nedir, neyi talep etmişlerdir? Burada çalışan bazı sendika ve bireyler, bu kişilerin özlük hakları ile ilgili Anayasa Mahkemesi'ne başvurmuşlardır. Anayasa Mahkemesi'ne bu sebeple başvurdukları halde Anayasa Mahkemesi konuyu neden buna getirip karar veriyor?” sözlerini kaydetti.
“Bu karar ideolojik bir karardır”

Söz konusu kararının zamanlamasının da son derece manidar olduğunu belirten Bakan Çavuşoğlu, “Tam Ramazan ayının ilk haftasında, 2018'de yapılan bir başvurunun değerlendirilip karara bağlanması son derece manidardır. Hiç kimse kusura bakmasın, evet yargıya saygımız var ama bu karar ideolojik bir karardır. Bunun düzeltilmesi konusunda Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'ın ve Başbakan Hamza Ersan Saner'in yaptığı açıklamaları önemsiyoruz. Elbette buradaki tüm Müslümanlar arasında hassasiyet oluşturduğu gibi Türkiye'de de hassasiyet oluşturdu. Türkiye'de halkımızın hassasiyetini de bizzat Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dile getirdi” dedi.

Artık bu tür ideolojik yaklaşımların olmamasını temenni ettiklerini belirten Çavuşoğlu, “Gerçek anlamda hukukun üstünlüğü tesis edilsin, bizim temennimiz budur. Özellikle inançla ilgili konular hassastır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da söylediği gibi, herkesin inancı ve eğitim hakkı garanti altında tutulmalıdır” ifadelerini kullandı.

“Yunan Bakan Dendias çizmeyi aşmıştı, cevabını aldı"

KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ise Çavuşoğlu'nun Dendias’a verdiği yanıtın yerinde olduğunu söyleyerek, “Haklarımızı yedirmeyiz. Yunan Bakan Dendias çizmeyi aşmıştı, cevabını aldı" dedi.
Tatar, KKTC’de Kur'an kurslarının kapatılması hakkında da, "Anayasa Mahkemesi'nin gerekçeli kararının açıklanmasından önce bazı kimseler kışkırtıcı açıklamalarda bulunmuşlar. Bana verilen bilgiye göre KKTC'de öyle bir mesele olamaz. Bu çok hassas bir konudur, düzeltilmesi ve spekülasyona son verilmesi en büyük dileğim. Burada inanç özgürlüğü, ibadet özgürlüğü var" ifadelerini kullandı.

Emir Abdurrahman Bulut

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sakarya SGB Yönetimini ağırlayan Büyükşehir Belediye Başkanı Alemdar: “Sakarya’nın ilk sorunu depremdir” Sakarya Gazeteciler Birliği (SGB) Başkanı N. Müjdat Çetin, Onursal Başkan Zeki Aydıntepe ve yönetim kurulu üyeleri Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Alemdar’a hayırlı olsun ziyaretinde bulundu. Alemdar ziyarette, “Sakarya’nın ilk sorunu depremdir” dedi. SGB yönetimine ziyareti için teşekkür eden Başkan Alemdar, şehirdeki çalışmalar hakkında bilgilendirme yaptı. Başkan Alemdar, “Deprem, dönüşüm ve dirençli şehirler sloganı bir seçim sloganı değil. Birincisi insani bir yön, ikincisi bulunmuş olduğum bir görevin sorumluluğu, üçüncüsü herkesin geleceği. Onun için benim senin değil, şu şehirde bütün kesimin en az benim kadar mesuliyeti var. Müteahhit ve belediye deprem konusunda suçlanacak en son kısımdır. İlk suçlanacak, yer bilimciler jeoloji mühendisleridir. Plancılardır” dedi. Bir deprem olduğunda yer bilimcilerin çıkıp hepsinin konuştuğunu ve fikir beyan ettiğini ifade eden Alemdar, “Hepsi konuşuyor. Müteahhit konuşmuyor, belediye başkanı konuşmuyor. Ben rastgele bina yapılan yeri imara açtım demiyorum ki. Zemin etütcü, yer bilimci bana buradaki bütün gerçekleri söylemiş olsa, niye bunu yapayım buraya?.. Deprem hafife alınacak bir şey değil. Depreme hazırlık ben zarar ediyorum, benim kaybım var denilip yapılacak bir şey değil. Eğer dönüşüm rantsa siz alın rantı. Şehirde binaların çoğu yamuk. Biz şimdi burayı komple kaldırıp taşıma işlemini de geçtik, bunu artık yapamayız. Bu saatten sonra yapmamız gereken, alüviyon topraklara, yumuşak zeminlere, riskli bölgelere değil, sağlam zeminlere yapılar yapmalıyız” diye konuştu. “Deprem gerçeğini hafife almak bu şehre ihanettir” Başkan Alemdar, “Yer bilimci, şehir plancısı, mimar, mühendis, yapı denetim, belediye, müteahhit, el ele verecek ve şehirde herkes el birliği ile dönüşümü yapacak. Yoksa ben kahraman değilim. Tek başıma ne bütçem var, ne de o kadar gücüm var. El birliği ile ada olur, mahalle olur, bölge olur, uygun bir zamanda kentsel dönüşüme girilebilir. Tek tek bu iş çözülemez, kimse birbirini kandırmasın. Ben olaya çok yönlü bakıyorum. Her taraftan bakıyorum. Her taraftan bakan birisi tek başına karar veremez. Siz de elinizi değil, gövdenizi taşın altına koyacaksınız. Gittiğim her yerde söylüyorum, Her ziyarette ifade ediyorum. Bu şehirde depremi fantezi olarak konuşmak ihanettir, bu kadar net. Bu şehirde deprem gerçeğini hafife almak bu şehre ihanettir. Bu insanlığa ihanettir. Deprem için tarih verilmiyor ama tarih geldi. Ne zaman ne olacağı belli olmaz. Her şeyden daha önemli olan Sakarya’nın deprem gerçeği olduğudur. Yarınlara geleceğe güvenle bakmak için de önceliğimiz depreme hazırlık olmalı. Önce sağ kalalım sonrasında diğer hizmetlerimizi de yerine getiririz” şeklinde konuştu.