SAĞLIK - 25 Kasım 2017 Cumartesi 01:08

Diyabet hakkında bilinmesi gerekenler

A
A
A
Diyabet hakkında bilinmesi gerekenler

Diyabet hastalığının kanser, kalp ve damar hastalıkları gibi ciddi hastalıların tetikleyicisi olarak görüldüğünü bildiren Doç. Dr. Ayla Harmancı, diyabet, insülinin eksikliği ya da yeterince etkili olamaması nedeniyle kan şekerinin yükselmesine neden olan kronik bir metabolizma hastalığı olduğunu belirterek, "İnsülinse pankreas adı verilen organdan salınan bir hormondur. İnsülin olmadığında ya da yeterince etkin olmadığında vücut alınan gıdaları uygun şekilde kullanamaz." dedi.

Yemek yedikten sonra kanda bir tür şeker olan 'glukoz'un yükseldiğini söyleyen Doç. Dr. Ayla Harmancı, "Günlük yaşamda gerekli aktiviteleri sürdürebilmemiz için vücudumuz bu şekere ihtiyaç duymaktadır. Kanda şekerin yükselmesi insülin salgılanmasına neden olur. İnsülin şekerin hücre içine girmesini sağlar ve böylece kan şekeri normal seviyelere geri döner" diye konuştu.

Diyabet başlıca 4 ana grup olarak sınıflandırıldığını belirten Koru Ankara Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bölümü Doç. Dr. Ayla Harmancı bu grupları şöyle anlattı; "Tip 1 Diyabet: İnsülin hormonu tamamen eksiktir. Genellikle çocuklukta ya da genç erişkinlerde ortaya çıkar. Tip 1 diyabetli hastalar yaşam boyu insülin kullanmak zorundadırlar. Tip 2 Diyabet: İnsülin hormonu vardır ancak miktarı yetersizdir veya dokularda insüline karşı direnç vardır. Genellikle 35 yaşından sonra görülür. Tip 2 diyabetli hastalar diyet, egzersiz ve ağızdan alınan ilaçlarla tedavi edilebilir. Bu hastalarda da özel durumlarda geçici olarak ya da ilerleyen dönemlerinde sürekli insülin kullanılması gerekebilir. Gestasyonel Diyabetes Mellitus 'Gebelik Diyabeti': Gebelikten önce bilinen diyabeti olmayan kadınlarda gebeliğin 2. ya da 3. trimesterinde ortaya çıkan diyabettir. Çoğunlukla uygun diyet ve egzersiz kan şekeri kontrolü için yeterli olur. Ancak bazı hastaların insülin kullanması gerekebilir. Diğer özel tipler: Başka hastalıklar ve ilaç kullanımına bağlı ortaya çıkan diyabet ya da monogenetik diyabet."

Kimlerde diyabet araştırılmalıdır?

Tip 1 diyabet için tarama önerilmediğini ancak tip 2 diyabet açısından riskli gruplar için tarama gerektiğini ifade eden Doç. Dr. Ayla Harmancı, "Fiziksel aktivitesi yetersiz olanlar, birinci ve ikinci derece akrabalarında diyabet öyküsü olanlar, gebelik diyabeti ya da 4,5 kilonun üzerinde bebek doğurma öyküsü olan kadınlar, hipertansiyonu 'kan basıncı' ya da antihipertansif ilaç kullanımı veya lipid bozukluğu olanlar, Polikistik Over Sendromu olan kadınlar, daha önce yapılmış olan tetkiklerinde açlık glukozu ya da şeker yükleme testi sonucu 2. saat glukozu 140 mg/dl ölçülmüş olanlar, insülin direnci ile ilgili cilt bulguları ya da belirgin obezitesi olanlar, koroner arter hastalığı, büyük damar hastalığı veya inme öyküsü olanlar, düşük doğum tartılı doğan kişiler, doymuş yağlardan zengin ve posa miktarı düşük beslenme alışkanlıkları olanlar, şizofreni hastaları ve atipik antipsikotik ilaç kullanan kişiler, organ (özellikle böbrek) nakli yapılmış hastalar tarama yapılmalıdır" diye belirtti.

Doç. Dr. Ayla Harmancı, risk grupları dışında kalan genel popülasyon için de Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği tarafından 40 yaşından başlayarak 3 yılda bir tarama önerilmekte olduğunun da altını çizdi.

Diyabetin belirtileri neler?

Çok fazla idrar yapma, çok fazla su içme, çok fazla yemek yeme veya iştahsızlık, halsizlik, çabuk yorulma, ağız kuruluğu, gece boyunca 3 ya da daha fazla idrar yapma, bulanık görme, açıklanamayan kilo kaybı, inatçı infeksiyonlar, tekrarlayan mantar infeksiyonları ve kaşıntının diyabetin belirtisi olduğunu ifade eden Doç. Dr. Ayla Harmancı, "Günümüzde diyabet tanısı için 4 farklı test mevcuttur. Bunlar açlık plazma glukozu, 75 gram ağızdan glukoz yükleme testi, hemoglobin A1c, rastgele ölçülen plazma glukozudur. Diyabet tanısı dört yöntemden herhangi birisi ile konulabilir. Diyabet belirti ve bulgularının bulunmadığı hastalarda, tanının başka bir gün, tercihen aynı (veya farklı bir) yöntemle doğrulanması gerekir. Eğer başlangıçta iki farklı test yapılmış ve test sonuçları uyumsuz ise sonucu eşik değerin üstünde çıkan test tekrarlanmalı ve sonuç yine tanısal ise diyabet tanısı konulmalıdır" dedi.

Yapılan çalışmalarda vücut ağırlığının yüzde 7 azalması, haftada 150 dakika orta derecede egzersiz gibi yaşam şeklinin düzenlenmesiyle tip 2 diyabet gelişim riskinin yüzde 60’lara varan oranlarda azaltılabildiğini belirten Doç. Dr. Ayla Harmancı, "Bugün için kanıta dayalı tıp verilerine göre tip 1 diyabeti önleyecek etkin ve güvenilir bir yöntem mevcut değildir." diye konuştu.

Açıklamasında Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği’nin diyabetin önlenmesi için tavsiyelerini de dile getiren Doç. Dr. Ayla Harmancı, şunları söyledi; "Diyabet açısından yüksek riskli bireylere hafif kilo kaybı sağlayacak ve fiziksel aktiviteyi artıracak şekilde düzenlenmiş yaşam tarzı değişimi programları önerilmelidir. Tip 2 diyabet yönünden yüksek riskli bireyler, her bin kalori için 14 gram diyet lifi tüketimi sağlamaları ve tahıl alımının yarısını tam taneli tahıllardan karşılamaları konusunda desteklenmelidir. Tip 2 diyabet yönünden yüksek riskli bireylere, şeker ile tatlandırılmış içecek tüketimini sınırlandırmaları için gerekli eğitim verilmelidir. Düşük glisemik yüklü diyetlerin diyabet riskini azalttığına dair yeterli veri yoktur. Ancak, liften ve diğer önemli besin öğelerinden zengin düşük glisemik indeksli besinlerin tüketimi önerilebilir.
Gençlerde tip 2 diyabetin önlenmesi ile ilişkili spesifik öneri olmamakla birlikte, normal büyüme ve gelişmeyi sağlayacak ve koruyacak beslenme önerileri ile yetişkinler için etkili olduğu gösterilen yaklaşımlar uygulanabilir. Gerekli görüldüğünde diyabet açısından yüksek riskli bireylerde diyabet riskini azaltmak için ilaç tedavisi önerilebilir."

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kütahya Kütahya’da Teknoloji Festivali Dumlupınar Üniversitesinde (DPÜ) heyecanla beklenen BBT Hackathon ve Teknoloji Festivali başladı. Yazılım yarışmasının merakla beklenen temasını Valimiz Sayın Musa Işın açıkladı. 48 saat sürecek yazılım yarışmasının teması, Sayın Valimiz tarafından "Akıllı Kampüs" olarak açıklandı. Vali Musa Işın, DPÜ Teknoloji Yarışmaları Koordinatörlüğü ve Bilgisayar Bilişim Topluluğu tarafından Kütahya Valiliği, DPÜ ve DPÜ Mühendislik Fakültesi desteğiyle düzenlenen festivale katıldı. Teknolojinin günümüzde ne kadar önemli olduğunu ve Türkiye’nin geleceğinin de teknolojiye bağlı olduğunu belirten Vali Musa Işın, "Bütün dünyanın geleceği olduğu gibi Türkiye’nin de geleceği, teknoloji üzerinedir. Bu inkar edilemeyecek bir gerçektir. Biz teknolojide ne kadar ilerlersek kendimizi o kadar müreffeh, kalkınmış ve güçlenmiş bir ülke olarak kabul ederiz. Bugün artık savaşlar bile teknoloji üzerinden yapılmaktadır" diye konuştu. İdare olarak her türlü desteği vermeye hazır olduklarının da altını çizen Işın, "Yeter ki gençler üretsin ve bu konuda gayret göstersin. Onların önünde maddi olarak hiçbir engel tanımayacağız. Devletimiz ve Valiliğimiz de güçlüdür ve hepsi gençlerin emrine amadedir. Yeter ki memleketimiz için güzel şeyler olsun" ifadelerini kullandı. Konuşmaların ardından Rektör Süleyman Kızıkıltoprak ile birlikte stantları ziyaret eden Vali Musa Işın, öğrencilerle sohbet edip çalışmaları hakkında bilgi aldı.
Muğla MSKÜ’de Eğitim-Öğretim Çalıştayı düzenledi Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi (MSKÜ), eğitim-öğretim süreçlerini geliştirmek amacıyla ’Eğitim-Öğretim Çalıştayı’ düzenlenirken, çalıştayda eğitim-öğretim süreçlerindeki sorunlar ve çözüm önerileri ele alındı. MSKÜ’de geçen yıl Aralık ayında ve bu yılın Ocak ayında gerçekleştirilen AR-GE başlıklı kurumsal gelişim çalıştaylarının ardından düzenlenen etkinliğe, üniversitenin akademik birimlerinden 32 akademisyen ve yöneticiler katıldı. MSKÜ Rektörü Prof. Dr. Turhan Kaçar ve Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Deniz Ülgen’in yanı sıra, eğitim-öğretimden sorumlu Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ali Sülün’ün yönetiminde gerçekleşen çalıştayda, üniversitenin eğitim-öğretim alanındaki güçlü ve zayıf yönleri değerlendirildi. Öğrencilerin de katılımıyla gerçekleşen etkinlik, katılımcıların ortak aklıyla çözüm önerileri geliştirmesine imkan sağladı. Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ali Sülün, Genç Kalite Topluluğu adına yapılan çalıştayın önemine vurgu yaparak, bu tür etkinliklerin üniversitenin sürdürülebilirliği ve gelişimi için kritik olduğunu belirtti. Ayrıca, gelecekte farklı konu başlıkları altında daha geniş katılımlı çalıştayların düzenleneceğini duyurdu. Bu tür inisiyatiflerin, MSKÜ’nün eğitim kalitesini artırmak ve öğrenci memnuniyetini yükseltmek adına önemli bir adım olduğu belirtilirken, benzer çalışmaların devamının beklendiği ifade edildi.
Aydın CHP’li Başkana gelen tebrik çiçekleri Abdurrahmanlar imamına ev oluyor Mart ayında gerçekleştirilen yerel seçimlerinde Germencik Belediye Başkanı Seçilen CHP’li Burak Zencirci’ye gelen tebrik çiçekleri ilçeye bağlı Abdurrahmanlar Köyü imamına ev oluyor. Mazbatayı aldıktan sonra Belediye Binası’na gelen yüzlerce tebrik çiçeği özel bir firmaya satılarak geliri Abdurrahmanlar Köyü Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’ne bağışlandı. Cuma günü akşamı mesai bitiminden sonra Belediyeye gelen çiçekçiler, belediyenin girişinden başkanlık makamının bulunduğu 3. kata kadar sıralanan yüzlerce çiçeği topladı. Amaçlarının hem farkındalık oluşturmak hem de çiçeklerin kamuya yararlı bir işte kullanılmasını sağlamak olduğunu belirten Germencik Belediye Başkanı Burak Zencirci, çiçeklerin atışından elde edilen geliri makbuz karşılığı dernek yönetimine bağışladı. Belediye Başkanı Zencirci’ye anlamlı davranışından dolayı teşekkür eden Abdurrahmanlar Köyü Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Hasan Hüseyin Kara ve Köy Muhtarı Akif Şahan, “Başkan köye geldiğinde söz vermişti. Sağ olsun sözünü yerine getirdi. Bu bağış, köyümüzde görev yapacak imama lojman yapımında kullanılacak” diye konuştular. Germencik Belediye Başkanı Burak Zencirci, "Seçimlerden önce muhtar beye bu sözü vermiştik. Köyümüzün bazı sıkıntıları var. O sıkıntıları gidermek adına seçimden 25 gün önce muhtarımıza, ’Seçimi kazandıktan sonra Mayıs ayının ilk haftası geleceksin. Değerli dostlarımızdan ve vatandaşlarımızdan gelen tebrik çiçeklerimizi çiçekçiye satıyoruz. Buradan elde ettiğimiz geliri de derneğe bağışlıyoruz. Dernek de o sıkıntılı buradan elde edilecek gelirle karşılayacak’ demiştik. Bugün de bu sözümüzü tutuyoruz. 30 bin TL civarında bir gelir elde ettik. Bu rakam derneğimiz için fena bir rakam değil. Bu son olmayacak. Köy derneklerimize elimizden geldiğince bu yardımlarımız devam edecek" diye konuştu.
Gaziantep 4 Mayıs Dünya Ankilozan Spondilit Günü SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı, Romatoloji Bölümü Öğr. Üyesi Prof. Dr. Bünyamin Kısacık, iltihaplı bel ve kalça romatizmasının (Ankilozan Spondilit) en belirgin özelliğinin sabahları ortaya çıkan bel ve kalça ağrısı olduğunu bildirdi. 4 Mayıs Dünya Ankilozan Spondilit Farkındalık Günü nedeniyle açıklama yapan Prof. Dr. Kısacık, “Mayıs ayının ilk cumartesi günü, Dünya Ankilozan Spondilit Günü olarak kutlanır. Tüm dünyada kutlanan Ankilozan Spondilit Günü’nde bu yıkıcı hastalığa dikkat çekerek, hastalığın etkilerini anlamak ve toplumu bilgilendirmek amaçlanmaktadır” dedi. Kronik iltihaplı bir romatizmadır Ankilozan spondilitin öncelikle omurgayı etkileyen kronik iltihaplı romatizma olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Kısacık, toplumlar arasında sıklığı değişmekle birlikte her bin kişiden 1-10’unda bu hastalığın görülebildiğine vurgu yaptı. Ankilozan spondilitin en belirgin özelliğinin sabahları ortaya çıkan bel ve kalça ağrısı olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Kısacık, geceleri hastayı uykudan uyandıran bel ağrılarının da belirtiler arasında bulunduğuna dikkat çekti. Genellikle 20-30 yaşlarında ortaya çıkan bu hastalıkta diz ekleminde ağrı şişlik, topuklarda ağrı, gözde üveit olarak adlandırılan iltihabi durumların da ortaya çıkabildiğini ifade eden Prof. Dr. Kısacık, şu bilgileri paylaştı: “Hastalık tanı konmadığı zaman maalesef şekil bozukluğu, erken emeklilik ve iş gücü kaybına neden olabilmektedir. Tanı için hastalarının şikayetlerinin yanı sıra ilgili eklemlerin manyetik rezonans (MR) ya da röntgen gibi yöntemlerle görüntülenmesi gerekmektedir.” Tedavi “Ailesel geçişi oldukça yüksek olan bu hastalık, erken tanı sonrası çok başarılı şekilde tedavi edilmektedir” diyen Prof. Dr. Kısacık sözlerini şöyle tamamladı: “İlaç tedavisinin yanı sıra egzersiz, kilo kontrolü gibi genel yaşam önerileri de büyük önem taşımaktadır. Ankilozan spondilit hastalarının doğru bilgi edinebilmeleri için bu konuyla yakından ilgilenen Romatoloji Uzmanları, ilgili hasta dernekleri ve Romatoloji Derneklerine ulaşmaları en sağlıklı yol olacaktır.”