GÜNDEM - 20 Temmuz 2016 Çarşamba 16:32

Doç. Dr. Savaş Zafer Şahin: “Devlet düzeninde ve idaresinde liyakat ve laiklik ilkelerini canlandırmalıyız"

A
A
A
Doç. Dr. Savaş Zafer Şahin: “Devlet düzeninde ve idaresinde liyakat ve laiklik ilkelerini canlandırmalıyız"

Ankara’da bulunan Atılım Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Savaş Zafer Şahin, 15 Temmuz’da gerçekleşen darbe girişimi stratejik planlama ve siyaset bilimi üzerinden değerlendirildiğinde tarihte eşi görülmemiş bir ‘kent darbesi’ tabirinin literatüre gireceğini söyledi.

Türkiye’nin 15 Temmuz’da şahit olduğu kanlı darbe girişimi akıllarda birçok soru bıraktı. Darbenin stratejilerini ve planlanmasını siyaset bilimi açısından değerlendiren Doç. Dr. Savaş Zafer Şahin, “Yaşadığımız olay Cumhuriyet tarihinde ve hatta Osmanlı tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir olay. Tabii ki her zaman devleti yöneten üst düzey kadrolar arasında çekişmeler ve darbe girişimleri ne yazık ki bizim tarihsel sürecimiz ve Türkiye’nin bir şekilde siyasi geleneğinin içerisinde karşı karşıya kaldığımız olgular. Ancak ne Osmanlı Döneminde ne de Türkiye Cumhuriyeti tarihinde devletin silahlarının kendi insanımıza, meclisimize ve karar verme yapılarımıza çevrildiği böyle bir olay yaşamadık. Henüz hepimiz anlamaya ve algılamaya çalışıyoruz. İşin doğrusu dünya tarihine de bakıldığında, Latin Amerika geleneğinde olsun Ortadoğu’daki devlet geleneklerinde olsun hepsinde darbe, askeri müdahale veya askeri kadrolar arasındaki çekişmelerden kaynaklanan şeyler olduğunu görürsünüz. Bütün bu durumların iç savaşa gittiği de görülmüştür. Ancak doğrudan hiçbir çatışma, karşıtlık oluşmadan böylesine büyük çaplı bir terör olayı çok örneği yaşanmış bir şey değil. Onun için bir kere bu olayın dünya siyaset bilimi ve kamu yönetimi literatürüne geçtiğini düşünüyorum” diye konuştu.

“BU BİR KENT DARBESİ GİRİŞİMİ
“Tarihi süreci değerlendirmeye devam edersek yine bütün bu askeri kalkışmalarda genellikle bir ülkenin bütünü hedef alınır. Ama ilk defa iki büyük kent hedef alınarak başlandı. Bu da çok ilginç bir durum diyen Doç. Dr. Şahin, “Kalkışmacıların stratejileri yeni yeni deşifre ediliyor. Anlaşılıyor ki iki büyük kenti bir şekilde paralize edip ele geçirmek, arkasından burada devşirilecek güçle diğer kentlerdeki kalkışmaları başlatmak hedefleniyordu, iki büyük kentin yaşamını durduracak saldırılar söz konusu. Bu dünya tarihinde çok rastladığımız bir şey değil. Çünkü kurumlar hedef alınırdı, kurumların başındaki kadrolar hedef alınırdı. İlk defa kentler hedef alındı. Bu da çok özgün bir mesele. Bunun için ben buna; Türk siyasi tarihine Ankara-İstanbul Darbe Girişimi olarak geçecektir diyorum. Hatta bunu biraz daha genelleştirerek bu bir kent darbesidir. Kentler hedef alınarak yapılan bir darbedir desek yeridir. Bunun kabul edilmesi gerekiyor” dedi.

“MODERN DEVLET DEMOKRASİ VE LAİKLİĞE SARILMALIYIZ”
Sağlıklı bakış açısıyla olan biteni yorumlamak için ihtiyaç duyulan olguların modern devlet, demokrasi ve laiklik olduğunu vurgulayan Şahin modern devletin tanımı ile ilgili açıklamalarına şöyle devam etti: “Modern devlet ve demokrasinin taraftarı olmak çok büyük önem taşıyor. Burada modern devletten kasıt nedir bunu açmak istiyorum. Modern devlet birçok şekilde tanımlanabilir. Örneğin eski Çin’de bir devlet vardı, Osmanlı da bir devletti. Ama modern devlet farklı bir şey. Modern devletin en önemli 2 büyük özelliği var. Biri akılcılık dediğimiz kavramı nasıl kullandığı. Akılcılık hem usul hem esas açısından akılcı olmayı gerektiren bir yapıdır. Yani hem kullandığınız yöntemlerin hem de erişeceğiniz sonucun akılcı olması beklenir. Şimdi görünen o ki dabreyi gerçekleştiren yapı kendince bir usul akılcılığına dayanmaya çalışıyor fakat sonuç akılcılığı yani sonuçta varmaya çalıştığı olgu akılcı değil. Yani sonuçta hepimizin tekrar Türkiye Cumhuriyeti Devletinin hem usul hem esasen evrensel değerlere dayalı bir akılcılığı hedef almasını savunmamız gerekiyor. Yani akıldışı senaryolara, akıldışı kurgulara yönelen bir devlet anlayışını hangi cemaat, hangi siyasi grup savunuyorsa bunlara karşı en başta fikri mücadele gerçekleştirmek gerekiyor. İkinci husus modern devlet dediğimizde en önemli esaslardan bir tanesi de usul ve esasta akılcılığı sağlamak için liyakat dediğimiz işi ehline teslim etmektir. İşi ancak yapabilecek insanların eline teslim etmek gibi bir anlayışla yürütebilir. Eğer bu, o cemaate mensup o, bu siyasi görüşe mensup şeklinde devletin kadrolarını oluşturmaya başlarsak bunun ne yazık ki kaçınılmaz sonuçları bu gibi grupların zaman içerisinde bundan yararlanması, bunu bir fırsat olarak görmesi ve ne yazık ki yaşadığımız olaylara kadar giden sürecin ortaya çıkmasıyla karşımıza çıkıyor. Dolayısıyla en başta Türkiye’nin modern devlet değerleri ve bununla birlikte de demokratik değerler üzerinde uzlaşması bu uzlaşma üzerinden de her tür girişime karşı bir cephe alması gerekiyor. Tabi bu yapılırken bu liyakat meselesinde Türkiye uzunca bir süre laiklik ilkesi konusunda ciddi bir kafa karışıklığı yaşadıktan sonra tekrar şunu farkediyoruz ki laiklik Türkiye için hakikaten vazgeçilmez bir ilke. Kırıp dökmeden, geçmişteki hatalara kapılmadan devlet düzeninde ve idaresinde tekrar işlevsel bir laiklik ilkesini yaşama geçirmemiz gerekiyor. Yarın başka bir cemaat ya da örgüt olmayacağının garantisini ancak laiklik ilkesinin kişi hak ve özgürlüklerini zedelemeden tekrar devlet kadrolarına geçirilmesiyle söz konusu olabilir. 

ORDUNUN NASIL ELE ALINMASI GEREKİYOR?
Şahin, TSK için bundan sonra nasıl hareket edilmesi gerektiği sorsunu ise şu sözlerle cevapladı: “İşi sıcağı sıcağına ele almak çok zor çünkü ortada inanılmaz bir dezenformasyon dolaşıyor. Doğru bilgiye ulaşmak çok zor ama ilkesel olarak şunu söylemek gerekiyor. Türkiye gibi bir ülkenin ordusunu itibarsızlaştırma ya da topyekûn yıkıp yeniden kurmak gibi bir lüksü yok. Çünkü içinde bulunduğumuz jeopolitik konum, mücadele edilen PKK, IŞİD ve Suriye sınırımız gibi hususları düşündüğümüzde böyle bir lüksümüzün olmadığını görüyoruz. Onun için bu yaşanan süreci biran önce hukuk sınırları içerisinde çözüme kavuşturarak orduyu tekrar liyakat sınırları içerisine çekmek zorundayız. Özellikle mücadele edilmesi gereken yerlerde orduyu pasifize etmek, orduyu güçsüz kılmak gibi çabalar içerisine girebilirler. Ben sevinerek şunu görüyorum birkaç münferit olay dışında Türk milleti ordusuna sahip çıktı, güvenlik kuvvetlerinin böyle bir itibarsızlaştırma içerisine sokulmasına da müsaade etmiyor. Bu gerçekten önemli bir husus bu anlayışı sürdürmemiz gerekiyor. Tüm milletimizin başı sağolsun.”
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kastamonu Devlet desteği ile kuruldu: Kadınlar modern serada üretime başladı Kastamonu’nun İnebolu ilçesinde Kaymakamlık tarafından Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı’nın destekleriyle kurulan serada kadın kooperatiflerine üye kadınlar üretime başladı. Serada üretilen ürünler kadınların ekonomik kazanç elde etmelerini sağlayacak. Kastamonu’nun İnebolu ilçesinde, İnebolu Kaymakamlığı ve Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı’nın (KUZKA) iş birliğinde yürütülen “Serada Üreten Kadınlar” projesinde desteklenen kadın kooperatiflerine üye kadınlar, serada ekim yaptı. İnebolu Kaymakamlığı tarafından ilçede kurulumu gerçekleştirilen seralarda günlerde çilek fidesi dikildi. Akabinde kadın kooperatiflerine üye kadınlar, topraklı alanda da domates, fasulye, biber ve salatalık fidesini toprakla buluşturdu. Yetiştirilecek ürünlerin satışından elde edilecek gelirle, kadınların ekonomik gelir elde etmesi sağlanacak. Aynı zamanda verilecek modern tarım eğitimleri ile ilçedeki çiftçilerin üretim kapasitesini artırması sağlanacak. İnebolu Kaymakamı Ahmet Vezir Baycar, Kastamonu Orman Bölge Müdürü Fahri Sönmezoğlu ile İlçe Tarım ve Orman Müdürü Hülya Karaaslan, serada fide dikimi yapan kadınları ziyaret etti. Ziyarette kadınlarla bir süre sohbet eden Kaymakam Baycar, İnebolu’da üretim yapmak isteyen her kadını eğiterek üretime kazandırmayı hedeflediklerini söyledi. "Tarıma elverişli arazinin az olması seraya olan rağbeti artırıyor" Proje çerçevesinde ilk aşamada yaklaşık 2 dönümlük bir seranın kurulduğunu söyleyen Kaymakam Baycar, “İnebolu, Kastamonu’da sera potansiyeli en fazla olan ilçemizdir. İnebolu, 650’ye yakın sera ile iştigal eden ve 115 bin metrekare sera alanımız buluyor. Kastamonu’nun tarıma elverişli arazisinin az olması seraya olan rağbeti artırıyor. Çünkü başka hububat noktasında herhangi bir tarım yapacak alan kıtlığımız var. Dolayısıyla da serada da ciddi bir verimlilik var. Vatandaşlarımızın geleneksel olarak böyle bir eğilimi var ve serada pazarlama sıkıntısı yaşanmıyor. Gerekse İnebolu’da köylü pazarında gerekse yerel marketlerde gerek ise İstanbul’daki İnebolu pazarında satışları çok kolay oluyor” dedi. "Bu seramızı 2 milyon 500 bin liraya mal ettik" KUZKA’nın destekleriyle İnebolu’da sera kurulumunu tamamladıklarını söyleyen Kaymakam Baycar, “Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı tarafından desteklenen İnebolu Seracılık Projemizin son aşamasına geldik. İnebolu’da kurduğumuz kadın kooperatiflerimizle birlikte topraklı kesimdeki üretimde bugün son aşamasını da gerçekleştirdik. Topraklı kesime biber, domates, salatalık ve fasulye ekimlerimizi yaptık. Kadın kooperatifindeki üyelerimizle birlikte bu ekimleri gerçekleştirdik. Bundan yaklaşık 2 hafta öncesinde de topraksız kesime çileklerimizi ekmiştik. Çileklerimiz şu anda çiçek açtılar. İnşallah iki veya üç hafta içerisinde artık çilek toplama aşamasına geleceğiz. Artık iki yılın burada emekleri bulunuyor. Bu seramızı 2 milyon 500 bin liraya mal ettik. Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı’nın ve Sayın Valimizin Özel İdare’den destekleriyle bu seranın kuruluşunu gerçekleştirdik. Bugünkü bütçe ile 67-70 milyon liraya yapacağımız bir tesis var. Buradaki amacımız modern tesis yöntemlerini kullanmak. Toprak analizi olmak üzere, modern sulama, gübreleme yöntemlerini İnebolulu çiftçilerimize rehberlik niteliğinde bir uygulama kazandırıp, uygulama tarım serası alanına dönüştürmek. Çiftçilerimize aynı zamanda eğitim de veriyoruz. Burada da pratik eğitimi de gerçekleştireceğiz. Tarım Müdürlüğümüzden ziraat mühendislerimiz yaklaşık 2 aydır teorik eğitimler veriyorlar. Uygulamalı seracılık eğitimini de başlatacağız” diye konuştu. "Kadınların ekonomik değer elde etmelerini hedefliyoruz" "Tarım İnebolu" adı altında bir marka oluşturmak için çalışma başlattıklarını ifade eden Kaymakam Baycar, "Aynı zamanda Tarım İnebolu diye bir marka oluşturuyoruz. Pazarlama stratejilerini de belirleyip kadınların biraz daha ekonomik değer elde etmelerini hedefliyoruz. Buradaki konteynerlerde paketleme makineleri de olacak. Bu şekilde hem İnebolu pazarında hem de İstanbul’daki köy pazarında satışını sağlayacağız. Kadın kooperatiflerimize ve ilçemize seramızın hayırlı olmasını diliyorum" şeklinde konuştu.
Kayseri Başkan Çolakbayrakdar, “Kentsel dönüşümün can damarı olan ana yolu tamamlıyoruz” Kocasinan Belediye Başkanı Ahmet Çolakbayrakdar, Kentsel Dönüşüm Projesi’nin devam ettiği Seyrani Mahallesi’nde Mustafa Kemal Paşa Bulvarı ile Bekir Yıldız Bulvarı’na bağlayacak olan ana aksın asfalt çalışmasını inceledi. Başkan Çolakbayrakdar, Seyrani kentsel dönüşümün can damarı olacak olan ana yolu, asfalt çalışmaların tamamlanmasıyla açacaklarını söyledi. Kentsel Dönüşüm Projeleri’nden biri olan Seyrani Mahallesi’nde asfalt çalışmalarını kontrol eden Başkan Çolakbayrakdar, çalışmalar hakkında yetkililerden bilgi aldı. Yolları, parkları ve sosyal donatılarıyla daha yaşanabilir bir Seyrani için durmaksızın çalıştıklarını vurgulayan Başkan Çolakbayrakdar, “İnsanların mutlu olarak yaşayabileceği bir Kocasinan’ı hazırlamak için gayret ediyor ve yoğun çaba gösteriyoruz. Bu doğrultuda Kocasinan’da hizmetlerimiz artarak devam ediyor. Kentsel dönüşüm alanlarımızdan biri olan Seyranı Mahalle’mizde Bekir Yıldız ile Mustafa Kemal Paşa Bulvarı’nı birbirlerine bağlayan ve projenin ana omurgasını oluşturan yol çalışmamız son aşamalarına geldi. Diğer altyapı kurumların çalışmalarını tamamlanmasıyla asfalt çalışmalarına başladık. Hızla tamamlayarak, yolu hizmete açacağız. Hem kentsel dönüşüm konutları yapımı devam ediyor hem de çevre düzenlemesi, yol ve park çalışmaları hızlı bir şekilde yapılıyor. Seyrani Kentsel dönüşüm, büyük bir alanı kapsıyor. 500 bin metrekare alanı kapsayan ve 64 bloğun yer alacağı dönüşümle şehrin yeni bir yaşam alanına kavuşmuş olacak. Birkaç yılda dönüşüm çalışmaları tamamlanmasını hedefliyoruz. Bu da Seyrani Kentsel Dönüşüm Projesi’nin çok hızlı devam ettiğinin göstergesidir. Hayırlı uğurlu olsun” ifadelerine yer verdi. Kayseri’de yaşayan tüm vatandaşların memnuniyeti ve yaşam kalitesini artırmayı hedeflediklerine dikkat çeken Başkan Çolakbayrakdar, kentsel dönüşümle bölgenin ihtiyacı olan yol, park ve yeşil alan gibi sosyal donatıları birer birer yaptıklarını sözlerine ekledi.
Erzurum Oltulu Saldıray Berk gelecek vadediyor Futbol yeteneği, zeki ve teknik kapasitesi üst düzeyde olan Saldıray Berk Aykut oynadığı futbolla antrenörlerinin gözdesi oldu. Oltu Mehmet Akif Ersoy Ortaokul birinci sınıf öğrencisi Saldıray Berk Aykut, iki yıldır düzenli olarak Oltu’da bulunan Trabzon futbol okulunda idmanlara devam ediyor. Trabzonspor alt yapısının bir yıldır gözlem altıla tuttuğu Saldıray Berk gelecek vadediyor. İdmanları izleyen spor severler “Oltu’dan bir Arda Güler yetişiyor” diye değerlendiriliyor. Oltu Gençlik personelinden Trabzon spor okulları Antrenörü Batuhan Ali Eti, “Bugüne kadar bizlere göstermiş olduğu yeteneği ve performansı ile gelecekte iyi bir futbolcu olacağının sinyalini veriyor. Bizler Saldıray Berk’in iyi bir futbolcu olabilmesi için elimizden geleni yapıyoruz, inşallah başaracağımıza inanıyorum” dedi. Trabzon futbol okulu antrenörlerinden Turan Yıldız, “Diğer oyuncular olduğu gibi Saldıray Berk’te bizim için çok değerli ve çok yetenekli 2012 doğumlu kendisi ilerisinde Saldırayberk’ten çok şey bekliyoruz. İnandığımız için buradayız yeteneklerine güvendiğimiz için buradayız. Antrenmanlarımız dışında bireysel çalışmalarımızda tüm hızıyla devam ediyor. Umarım verdiğimiz emeklerin sonucuna ulaşırız. Saldıray Berk Aykut yaşıtlarına göre buna Erzurum genelini de katabilirim zeki yetenekli teknik bir sporcumuz. Zaten en güvendiğimiz özelliği de bu biraz öncede söylediğim gibi Saldıray Berk’i güzel yerlerde göreceğiz” dedi.