EKONOMİ - 12 Ocak 2018 Cuma 12:15

Doğal kaynaklar yüzde 17,5 su, yüzde 14 elektrik tasarrufuyla korundu

A
A
A
Doğal kaynaklar yüzde 17,5 su, yüzde 14 elektrik tasarrufuyla korundu

Doğal kaynakları korumayı ve sürdürülebilir kalkınmayı hedefleyen DeFacto, Enerji Tasarrufu Haftası kapsamında, Sürdürülebilirlik Raporu'nun ikincisinin sonuçlarını paylaştı. Sonuçlarına göre şirket yurtiçindeki mağazalarında elektrik tüketiminde aylık yüzde 14; merkez ofisindeki çalışan başına kullanım suyu tüketiminde ise yüzde 17,5 oranında tasarruf sağladı.

Türkiye’nin önde gelen moda markalarından DeFacto, Enerji Tasarrufu Haftası dolayısıyla çevresel, toplumsal ve kurumsal yönetim alanındaki faaliyetlerini kapsayan Sürdürülebilirlik Raporu’nun ikincisinin sonuçlarını paylaştı. DeFacto, Enerji Tasarrufu Haftası kapsamında, ikincisini yayınladığı Sürdürülebilirlik Raporu sonuçlarına göre su ve elektrik kullanımını önemli oranda azalttı. Buna göre merkez ofisindeki su tüketiminde yüzde 17.5, yurtiçindeki mağazalarındaki elektrik tüketimindeyse aylık bazda yüzde 14 oranında tasarruf sağlandı.

Raporun sonuçlarını değerlendiren DeFacto CEO’su İhsan Ateş, “Hem kurumsal hem de 200’ün üzerinde ana tedarikçilerimizle çevre ve toplum üzerinde etkilerimizin olduğunun bilincindeyiz. Günümüzde çevreye ve içinde yaşadığımız topluma karşı duyarlı şirket olmak finansal başarılar elde etmekten daha önemli. Bu yöndeki emeklerimizin sonuçlarını hesap verebilirlik ve şeffaflık ilkelerimiz çerçevesinde paylaşıyoruz. Sürdürülebilirlik Raporu’muzun ikincisini, ilk raporumuzda olduğu gibi tüm dünyada yaygın biçimde kabul gören ve uluslararası raporlama standardı olan GRI G4 Sürdürülebilirlik Raporlaması Rehberi’ni baz alarak hazırladık. Ayrıca kapsamını genişleterek iştirakimiz Ozon Tekstil’i dahil ettik” dedi.

6 bin ton su tasarrufu

Ateş sözlerine şöyle devam etti: “Üretim sırasında oluşan tüm çevresel etkileri yerel yasa ve yönetmeliklere uygun şekilde yönetiyoruz. Yüksek miktarda tüketilen suyu yenilikçi uygulamalar sayesinde daha tasarruflu olarak kullanıyoruz. Bu durum rakamlara da yansımış durumda. 2016 yılında yaklaşık 4 milyon 700 bin adet susuz ürünü mağazalarımızda satışa sunduk ve bu sayede 6 bin 220 ton su tasarrufu sağladık. Satılan susuz ürün adedi 2014 yılında 3 milyon 400 bin, 2015 yılında ise 3 milyon 500 bin olarak gerçekleşmişti. Özellikle organik pamuklu ürün satış adedimiz her geçen yıl artarak devam ediyor. 2015 yılında 65 bin adet olan organik pamuklu ürün satışımız 2016’da 105 bin adede yükselirken 2017 yılında yaklaşık 6 kat artarak 697 bin 500 adede ulaştı.”

Türkiye’deki mağazalarında metrekare başına aylık ortalama elektrik tüketimini önceki yıllara oranla yaklaşık yüzde 14 azaltmayı başardıklarının altını çizen Ateş, “ Mağazalarımız aracılığıyla bin 688 ton karton ve 338 ton ambalaj atığını geri dönüşüme kazandırdık. Ayrıca e-atık kampanyamız sayesinde TEMA’ya 970 kilogram elektronik atık bağışladık. Mağazalarımızda tercih ettiğimiz düşük elektrik tüketimli iklimlendirme sistemi ve yeni nesil LED armatürleri sayesinde enerji tüketiminde benzer büyüklükteki başka bir mağazalara kıyasla yüzde 35 tasarruf sağlıyoruz” diye konuştu.

Yeni nesil aydılatma ile yüzde 60 tasarruf

DeFacto Sürdürülebilirlik Raporu’nun sonuçlarına göre başta Ozon Tekstil genel merkez binası olmak üzere, Sivas ve Batman’daki fabrikaları ile Kıraç’ta bulunan deposunda aydınlatma amaçlı kullanılan balanslı ampuller ve floresan lambalardan tamamen vazgeçildi. Ortak alanlarda daha iyi aydınlatma sağlayan fotoselli LED armatürlere geçildi. Bu sayede aydınlatma için kullanılan elektrik enerjisinde yılda yaklaşık yüzde 60 tasarruf sağlandı.

2016 yılında T5 ve LED armatürlere geçerek yıllık toplam 86 bin kWh, başka bir deyişle 309 GJ elektrik tüketiminin önüne geçildi. Bu rakamlar ortalama dört kişilik 29 hanenin yıllık elektrik tüketimine denk geliyor. Enerji tüketimin yanı sıra kağıt, karton ve plastik gibi doğal kaynaklardan elde edilen malzemelerin verimli kullanılması markanın temel çevresel yaklaşım ilkelerinin ilk sırasında yer alıyor.

Ömrü dolan karton koliler ve ürünlerin paketlendiği plastik ambalaj malzemeleri mağazalarının bulunduğu illerde faaliyet gösteren atık toplama ve ayrıştırma lisanslı firmalarına teslim ediliyor. Buna göre, 2015 yılında bin 442 ton karton ve 288 ton ambalaj atığı, 2016 yılında ise bin 688 ton karton ve 338 ton ambalaj atığının geri dönüşüme kazandırıldı.

Tüketilen su arıtılıp kullanıma sunuluyor

Defacto Merkez ofis ve mağazalarda tüketilen suyun neredeyse tamamı bireysel ve temizlik için kullanılıyor. İstanbul’daki merkez ofiste çalışan başına su tüketiminde 2017 yılında yaklaşık yüzde 17,5 tasarruf sağlandı. Buna göre 2016 yılında kişi başına 17.43 metreküp olan yıllık su tüketimi 2017’de 14.37 metreküpe kadar düştü.

Su tüketimini daha da azaltmak için Genel Müdürlük binası ve yeni kurulan mağazalarda fotoselli bataryaları tercih ediliyor. Ozon Tekstil’e ait fabrikalarda kumaş boyama gibi su tüketimi yüksek olan üretim süreçleri bulunmuyor. Böylece görece daha düşük miktarda su tüketimi yapılıyor. Ozon Tekstil’in Sivas’taki iki fabrikasından 2016 yılında toplam 20 bin 500 ton atık su organize sanayinin içinde yer alan arıtma tesisine gönderildi. Batman’daki fabrikada üretimden kaynaklanan bir atık su bulunmuyor. 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bayburt Bayburt’ta ’Eczane Teknisyenleri ve Teknikerleri Günü’ dolayısıyla etkinler düzenlendi Her yıl 26 Nisan’da kutlanan ’Eczane Teknisyenleri ve Teknikerleri’ günü dolayısıyla Bayburt’ta da çeşitli etkinlikler yapıldı, alanında uzman isimler ve öğrenciler Eczane Teknisyenleri ve Teknikerleri Günü’nü düzenledikleri programla kutladılar. Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Eczane Hizmetleri öğrencileri tarafından ’Eczane Teknisyenleri ve Teknikerleri Günü’ münasebetiyle panel, tiyatro, söyleşi ve stanttan oluşan etkinlikler organize edildi. Düzenlenen program, panelle başladı. ’Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp: Fitoterapi’ paneline konuşmacı olarak katılan Karadeniz Teknik Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ufuk Özgen ve Akademisyen/Yazar Doç. Dr. Kenan Taştan, bitkilerin tedavi süreçlerindeki temel ve yardımcı fonksiyonlarını anlatan çok yönlü sunumlarını katılımcılarla paylaştılar. Doç. Dr. Kenan Taştan konuşmasında Geleneksel tedavi yöntemlerinin önemine vurgu yaptı. Halk arasında çok fazla bilinen ve kullanılan hacamat yöntemine özellikle ayrı bir parantez açan Taştan, “Hacamat mutlaka işin uzamanı bir hekim tarafından ve gerekli tahliller yapıldıktan sonra uygulanmalıdır. Aksi halde özellikle kan hastalıkları olan bireylerde ya da enfeksiyondan kaynaklanan problemler ciddi rahatsızlıklara yol açması söz konusu olabilir” diyerek konuştu. Prof. Dr. Ufuk Özgen ise konuşmasında birçok ilacın hammaddesini oluşturan bitkilerin şifalı özelliklerine değindi. Ancak ilaçlarla birlikte kullanılan bitkisel çayların ya da bilinçsizce kullanılan bitkisel ürünlerin çok ciddi yan etkileri olabileceğine vurgu yaptı. Etkinliğin ikinci ayağında Eczane Hizmetleri öğrencileri Şehit Recep Eşiyok Ortaokulunda öğrencilerle bir araya geldiler. Öğrenci Ecem Şahin’in kaleme aldığı tiyatro oyunu ile ortaokul öğrencilerine akıllı ilaç kullanımının önemine ve gerekliliğine dikkat çektiler. Ardından Eczane Hizmetleri öğretim elemanlarından Dr. Öğr. Üyesi Ümit Karakaş, öğrencilere ilaçlar ve akılcı ilaç kullanımı konulu söyleşisini gerçekleştirdi. Etkinlik Bayburt şehir merkezinde Yakutiye Camisi önünde kurulan stant ile son buldu. Stantta ’Doğru İlaç Kullanımı’ konusunda vatandaşla buluşan gençler, konu ile ilgili el broşürü, ilaç zamanlama ve taşıma kutusu dağıttılar. Öğrenciler, vatandaşlara ilaç ile ilgili sorular sorarak, doğru ilaç kullanımına yönelik farkındalık kazandırmaya çalıştılar. Konu ile ilgili olarak düzenleme komitesi başkanı öğrenci Nazım Onur Bulut, akıllı ilaç kullanımı hakkında bilgiler vererek, "Akıllı ilaç kullanımı konusunda toplumun bilgilendirilmesi için oldukça önemli nedenler bulunmaktadır. Bu gerekçelerin ilki modern sağlık bakımındaki kimyasal ajanların önemli rolünün olmasıdır. İkincisi bireylerin sağlıkları ile ilgili sorumluluk alabilmelerini ve uygun tedavi edici stratejilerin belirlenmesini sağlamaktır. Üçüncüsü, bireylerin tedavi edici kararlarında rol almaları ve sonraki dozlar ve süreç ile ilgili bilgilendirilme haklarının olmasıdır. Dördüncüsü ise bireylerin akılcı ve güvenli ilaç teminini ve etik olmayan ticari tanıtımdan zarar görmemelerini sağlamaktır" dedi.