SAĞLIK - 19 Ekim 2017 Perşembe 10:37

Doğayla birlikte insanlar için de ‘hazan mevsimi’ başladı

A
A
A
Doğayla birlikte insanlar için de ‘hazan mevsimi’ başladı

Acıbadem Eskişehir Hastanesi Uzman Psikoloğu Yelda Öge, sonbahar mevsimiyle birlikte havaların soğumasının ve güneşle olan ilişkinin azalmasının insanlarda ‘Sonbahar depresyonuna’ yol açabileceğini söyledi.

İlkbahar mevsiminin ardından doğayla birlikte kişilerde de canlanmalar meydana geliyor. Doğa tazelenirken insanlar da rutin işlerini askıya alıp rahatça tatillerini yapıyorlar. Ama bu durum sonbaharda biraz farklı. Yazın ardından güneş yerini genelde bulutlu, yağmurlu ve kısa günlere bırakıyor. Doğanın rengi de sararmaya başlarken insanlarda da ‘hazan mevsimi’ başlıyor. Kişi kendisini yorgun, halsiz ve mutsuz hissederken tüm bu durumlar ‘Sonbahar depresyonuna’ işaret ediyor. Acıbadem Eskişehir Hastanesi Uzman Psikoloğu Yelda Öge, bu dönemlerde görülen depresyonun belirtilerini ve karşı çıkabilmek için neler yapılabileceğini anlattı.

"Kadınlar bu süreçten daha fazla etkileniyor"

Sonbahar mevsimiyle doğayla birlikte vücutta da bir takım değişimler yaşandığını belirten Uzman Psikolog Öge, özelikle kadınların daha çok etkilendiğini dile getirdi. Uzman Psikolog Öge, “Sonbaharın gelmesiyle birlikte artık güneş ışınlarını daha az almaya başlıyoruz. Bu da doğal olarak vücuttaki bir takım kimyasalların işleyişini etkiliyor. Hatta bu kimyasalların işleyişince bozulmalara sebep oluyor. Durum böyle olunca insanlar kendilerini daha depresif, daha karamsar ve daha mutsuz hissetmeye başlıyorlar. Sonbaharda özellikle mevsimsel depresyon yaşayan ya da geçmişte bir depresyon öyküsü olan bireylerin depresyona girme riski biraz daha artıyor. Tabii bununla birlikte hiç depresyon yaşamayan kişilerde de sonbahar depresyonu ortaya çıkabilir. Özellikle sabahları uyanmakta çok fazla zorluk ve güçlük çekilmeye başlanıyor. Yatakta kalma isteği biraz daha artıyor güneşi görmediğimiz zamanlarda. İştahta çok belirgin değişimler ve artışlar olmaya başlıyor. Yorgunluk, mutsuzluk, çökkünlük, karamsarlık, halsizlikler, kas ve boyun ağrıları çok belirgin şekilde sonbahar depresyonunda ön plana çıkıyor. Kişi bir türlü kendisini yorgun hissetmekten alamıyor. Sürekli mutsuz ve karamsar oluyor. Bunun yanında sonbahar depresyonunda özellikle kadınlar bu süreçten daha fazla etkilenmeye başlıyor. Eğer böyle bir tablo gözlemleniyorsa mutlaka destek alınması ya da bir takım başa çıkma yöntemlerinin denenmesi gerekiyor” dedi.

"Güneşli görülen zamanları avantaja çevirmek gerekiyor"

Bu durumdan en çok öğrenci ve çalışanların etkilendiğini aktaran Acıbadem Eskişehir Hastanesi Uzman Psikoloğu Öge, baş etme yöntemlerinin de oldukça kolay olduğunu dile getirdi. Düzenli bir hayatın sorunlarla aşılabileceğini ve bu durumdan en az şekilde etkilenileceğini açıklayan Öge, şunları söyledi:
“Çalışanlar ve öğrenciler dikkat ve konsantrasyon gerektiren işlerle meşgul oluyorlar. Durum böyle olunca çalışanlarda biraz daha dikkat performansı düştükçe iş performansında da düşme yaşanabiliyor. Öğrenciler için de aynı şey geçerli. Okula gitmekte zorlanıyorlar, adaptasyonda güçlükler yaşanıyor. Ödev yapmak istemeye biliyorlar çünkü daha çabuk dikkatleri bozuluyor. Onlar da bu süreçte biraz daha zorlanıyorlar. Baş etme yöntemlerini öncelikle denenmesi gerekiyor. Özellikle yaz döneminin bitmesi ve havaların soğumasıyla dışarıda daha az zaman geçiriliyor. Güneşli görülen zamanları avantaja çevirmek gerekiyor. Dışarıda biraz zaman geçirmeliyiz. Hava soğuk olsa da güneşli günlerde dışarıda aktivitelere katılmalıyız. Biraz yürüyüş yapmalıyız ki güneş ışığını birebir alabilelim. Bunun yanında yatmadan önce ılık bir duş alabilirsiniz. Rahatlamak ve gevşemek için gevşeme egzersizlerini kullanabilirsiniz. Bununla beraber spor aktiviteleri önemlidir. Özellikle kış aylarında kapalı ortamlarda çok fazla zaman geçirildiği için hareket de azalmaya başlıyor. Bu yüzden mutlaka pilates, yoga gibi sporlar denenebilir. Günde 30 dakika yürüyüş yapılabilir. Kitap okumak, müzik dinlemek gibi hobi alanlarını da biraz daha zaman ayrılabilir. Bunları bir rutin haline getirerek haftada en az 3-4 defa tekrarlayan şekilde yapılması gerekiyor. Beslenme alışkanlıklarının ve yatma saatlerinin planlanması da bu süreçle başa çıkabilmekte etkin oluyor. Tüm bunlar denendiği halde sıkıntılar devam ediyorsa, kendimizi hala çökkün, mutsuz ve yorgun hissediyorsak mutlaka profesyonel bir destek almalıyız.” 

Kadir Arslan - Çağatay Gür

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bayburt Bayburt’ta basit yaralama suçunda taraflar TSK’ya bağış yapma şartıyla uzlaştılar Bayburt’ta ’Basit Yaralama’ suçunda taraflar Türk Silahlı Kuvvetlerine (TSK) 10 bin lira bağış yapılması noktasında anlaştılar, dosya mahkemeye intikal etmeden çözülerek kapatıldı. K.A ve B.N.K isimli iki arkadaş dışarıda vakit geçirdikleri sırada araçla yanlarına gelen H.A ve R.A isimli şahıslar tarafından darp edildiler. Darp edildikleri iddiasıyla emniyete başvuran iki arkadaş H.A ve R.A’dan şikayetçi oldular. Mağdurların şikayeti üzerine şüpheliler H.A ve R.A hakkında ’Basit Yaralama’ suçundan soruşturma başlatıldı. Cumhuriyet Başsavcılığının yürüttüğü çalışmalar sonucunda dosyadaki suçun uzlaştırmaya uygun bir suç olduğu belirlendi, dosya Bayburt Cumhuriyet Başsavcılığı Uzlaştırma Bürosuna gönderildi. Uzlaştırma bürosu ekipleri, mağdur taraflarla uzlaşma şartlarını görüşmek için bir araya geldiler. Mağdur K.A ve B.N.K, TSK’ya bağış yapılması şartıyla şüphelilerle uzlaşacağını uzlaştırma bürosu ekiplerine bildirdiler. K.A’nın ve B.N’K’nın uzlaşma talebini kabul eden şüpheliler, TSK’ya 10 bin lira bağışta bulundular. Uzlaştırma Bürosu görevlilerinin titizlikle yürüttüğü çalışmalar sonucunda dosya mahkemeye intikal etmeden, çözüme kavuşturularak kapatıldı. Bununla birlikte, Uzlaştırma Bürosunda görevli Cumhuriyet Savcısı Asya Büşra Alim, taraflarla görüşme sağlayan uzlaştırmacılara titiz çalışmalarından ötürü teşekkür ederek, kişi onarıcı adalet anlayışına hizmet etme gayreti içerisinde olduklarını, kamuya yararlı edimleri Uzlaştırma Bürosu ekipleriyle birlikte gerçekleştirdiklerini ve çalışmaların özenle yürütüldüğünü vurguladı.
Bayburt Uzlaştırma Büro ekiplerince bir dosya daha çözüme kavuşturuldu Bayburt’ta özel bir diş kliniğine tedavi olmak için başvuran H.H.O isimli hasta, kendisine yanlış tedavi uygulandığı gerekçesiyle B.S.G isimli doktordan şikayetçi oldu. Mağdur H.H.O, şikayetçi olduğu doktorla Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı’na (TEMA) bağış yapma şartıyla uzlaşmaya vardı. Anlaşma sağlanan dosya ise Uzlaştırma Bürosu ekiplerinin çalışmaları sonucunda kapatıldı. H.H.O isimli bir vatandaş, tedavi olmak için gittiği özel diş kliniğinde diş hekimi B.S.G’nin kendisine yanlış tedavi uyguladığı iddiasıyla doktordan şikayetçi oldu, B.S.G, hakkında ’Taksirle Bir Kişinin Yaralamasına Neden Olma’ suçundan soruşturma başlatıldı. Dosyanın Bayburt Cumhuriyet Başsavcılığına intikal etmesi sonucunda dosya incelendi, suçun uzlaştırmaya tabi olduğu belirlendi. Devreye giren Cumhuriyet Başsavcılığı Uzlaştırma Bürosu ekipleri, mağdur H.H.O ile görüşme sağladılar. Mağdur H.H.O, şüpheli B.S.G’den TEMA Vakfı’na 150 fidan bağışta bulunmasını istedi. Daha sonra şüpheli B.S.G ile bir araya gelen uzlaştırma bürosu ekipleri, H.H.O’nun talebini B.S.G’ye ilettiler. H.H.O’nun isteğini kabul eden doktor ise, 150 fidan karşılığında TEMA Vakfı’na 12 bin 800 lira bağışta bulundu. Mahkemelerin iş yükünün azaltılması amacıyla yapılan uzlaşma görüşmeleri sonucunda, taraflar edimli olarak uzlaşmayı kabul etmiş oldular. Uzlaştırma Bürosu ekiplerinin özverili çalışmalarıyla bir dosya daha sonuca vardırılarak, kapatıldı. Öte yandan, Uzlaştırma Bürosunda görevli Cumhuriyet Savcısı Asya Büşra Alim, kamu yararı gözeten çalışmaların özenle devam ettiğini bildirerek, Uzlaştırma Bürosu ekiplerine çalışmalarından ötürü teşekkürlerini iletti. Önceliklerinin kamu yararı olduğunun altını çizen Savcı Alim, Bayburt Cumhuriyet Başsavcılığı Uzlaştırma Bürosu olarak çalışmaları özenle ve önemle yürüttüklerini söyledi.
Erzincan Erzincan’da Filistin’e destek yürüyüşü yapıldı Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi (EBYÜ) öğrencileri tarafından, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarına tepki göstermek, Avrupa ve Amerika’da çeşitli üniversitelerde Filistin için yapılan protestolara destek vermek amacıyla ‘Gazze İçin Yürüyüş ve Dua’ programı düzenlendi. EBYÜ’de öğrenim gören öğrenciler ile akademik ve idari personelin yanı sıra çok sayıda Erzincanlı vatandaş, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını protesto etmek ve aynı amaçla ABD ile Avrupa’daki üniversitelerde yapılan eylemlere destek vermek amacıyla EBYÜ kampüsünde toplandı. Program, İlahiyat Fakültesi öğrencilerinden Eyüp Budak’ın okuduğu Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başladı. Daha sonra öğrenciler, İngilizce ve Türkçe, "Gazze’de katliam var, sesini yükselt", "Bugünün Nazi’si işgalci İsrail", "Kudüs için, ilk kıblemiz Mescid-i Aksa için, Filistin için" yazılı pankart açtı. Özgür Filistin eylemlerine destek olmak amacıyla gerçekleştirilen programda EBYÜ öğrencileri adına basın açıklamasını Furkan Çoban okudu. Açıklamada şu metne yer verildi: “Allah’ın ve sizin düşmanlarınızı ve onların gerisinde olup sizin bilmediğiniz, ama Allah’ın bildiklerini korkutup caydırmak üzere, onlara karşı elinizden geldiği kadar güç ve savaş atları hazırlayın. Allah yolunda harcadığınız her şeyin karşılığı, zerrece haksızlığa uğratılmadan size tastamam ödenecektir. Bir asırdır Filistin’i işgal etmeye çalışan Siyonist terör şebekesi yaklaşık 210 gündür Gazze halkına zalimce saldırmaya devam ediyor. Filistin’de göğe yükselen bebeklerin ve çocukların feryadı, katledilen binlerce masum çocuğun mazlumiyeti; arşı alayı titretti ve arştan arza, yeryüzü şeytanlarının ve zalimlerin fermanı olarak indi. Ve dünyanın dört bir tarafında yeryüzünün vicdan ehli insanları, bataklığa düşmüş insanlığın onurunu ayağa kaldırmak adına bir devrim ateşini tutuşturdular. Bu devrim ateşi elden ele tüm ülkelerin ve milletlerin ufkunu aydınlatmaktadır. Filistin davasına destek amaçlı yapılan bu eylemler Siyonizm’in temsil ettiği küresel şeytani düzene karşı haklı bir isyandır. Başta Amerika ve Fransa olmak üzere, Batı dünyasının birçok yerinde en saygın kabul edilen üniversitelerde gönüldaşlarımız ayağa kalkarak isyan ateşine destek vermiş ve küresel intifadanın bir parçası olmayı tercih etmiştir. Birçok akademisyen ve öğrenci, bu davaya destek olmuştur. İntifada ateşi, sinelerinde yürek taşıyan herkesi etkisi altına almıştır. Tüm tedbir ve baskılara rağmen, onurlu gençlerin ve akademisyenlerin isyanları engellenememektedir. Binlerce öğrenci ve akademisyenin tutuklanması, sonucu değiştirmemiştir. Buradan zulme sessiz kalmayan bu onurlu akademisyenleri ve öğrencilerini selamlıyoruz. Ey vicdanlı ve aziz halkımız; sizler de kalkın ve bu insanlık zincirinin halkalarını oluşturun. Bu insanlık devrimine siz de iştirak edin. Gönülleriniz bu dava için atsın, Diliniz bu davayı konuşsun ve kalemleriniz bu davayı yazsın. İnsanlığın ikiye ayrıldığı bir zamanda aziz ve özgür insanların saflarında yer alın ve küresel intifadanın şerefini bir madalya olarak taşıyın. Bu şeref sizden sonraki nesillere de aktarılsın. Küresel intifadaya ve bu intifadayı kuşanan özgür ruhlu cesur yüreklere selam olsun. Ve buradan tekrar hatırlatıyoruz: Ehli Vicdan, Ehli iman olan ve kalbinde zerrece İnsanlık taşıyan herkese diyoruz ki küresel boykot mallarını almayın-aldırmayın. Unutmayın ki alınan her boykot malı bir bomba, bir tank veya bir füzedir. Ümmetin ve insanlığın izzet örtüsüne dokunan Siyonist eller varsa, onlara karşı çıkan yiğitler, Sütçü İmamlarda vardır elbet. Nihayetinde Şanlıurfa’dan bir yiğit çıktı adı Hasan saklanan idi. İmanı gayreti cesareti kabul etmedi bu zilleti ve canını Rabbi Rahmana teslim etti. Rabbimizden niyazımız şehidimizin attığı bu adımın zulmün tahtını sarsması ve İslam dünyasının bu zelilce seyirciliğine son vermesidir. Gazze’yi unutmama ve unutturmama adına elimizden ne geliyorsa yapacağız, insanlık ve Müslümanlığın bağrına hançer saplanmış iken buna seyirci ve ilgisiz kalmak elbette mümkün değildir. Son olarak buradan tüm dünyaya haykırıyoruz: Kudüs ve Mescidi Aksanın kurtuluşu için yapılacak olan her türlü meşru eylemin yanındayız, tarafıyız ve destekçisiyiz. Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi öğrencileri.” Basın açıklaması sonrasında yapılan yürüyüş ile program nihayete erdi.