SAĞLIK - 15 Kasım 2015 Pazar 14:53

Doktorlardan 'antibiyotik' çağrısı

A
A
A
Doktorlardan 'antibiyotik' çağrısı

Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği (KLİMİK) Antibiyotik Direnci Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Çağrı Büke, Türkiye'de antibiyotik kullanımının Avrupa ülkelerine göre 2-3 kat daha fazla olduğunu belirterek, gereksiz antibiyotik kullanılmaması çağrısında bulundu.

Antibiyotikler 1940’lı yıllardan beri bakteriyel enfeksiyonların tedavisinde kullanılıyor. Bu ilaçlar sayesinde yıllarca bakterilerin neden olduğu enfeksiyon hastalıklarının çoğu tedavi edildi ve ölümler azaltıldı. Ancak günümüzde durum farklı. Antimikrobiyallere, özellikle de antibiyotiklere dirençli enfeksiyon hastalıkları toplum sağlığını tehdit eder hale gelmiştir.

Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği (KLİMİK) Antibiyotik Direnci Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Çağrı Büke, antibiyotiklerin akılcı kullanılmaları konusunda toplumda duyarlılık oluşturmak için 18 Kasım 2012’de "Avrupa Antibiyotik Farkındalık Günü" olarak ilan edildiğini kaydederek, “18 Kasım gününü 'Avrupa Antibiyotik Farkındalık Günü' olarak ilan edilmişken bu sene ilk defa 16-22 Kasım 2015 tarihleri 'Dünya Antibiyotik Farkındalık Haftası' olarak kabul edildi. 'Antibiotics: Handle with care' yani 'antibiyotikleri dikkatli kullanın, antibiyotikleri dikkatle koruyun' anlamına gelen ifadeyi bu yılın sloganı olarak kabul etti” dedi.

Prof. Dr. Çağrı Büke, antibiyotik direncinin ortaya çıkmasında en önemli faktörlerin başında antibiyotiklerin gelişigüzel kullanılması olduğunu dile getirerek, “Antibiyotiklerin gelişigüzel kullanımları ile ifade edilmeye çalışılan bunların sadece gereksiz olduğu grip ya da soğuk algınlığı gibi viral enfeksiyon hastalıklarındaki kullanımları değil, aynı zamanda gerekli olduğu durumda da yanlış kullanılmalarıdır. Söz konusu yanlış kullanımlar; antibiyotiklerin gün içerisinde gerektiği saatlerde alınmaması, bunların uygun ve yeterli dozlarda kullanılmaması ya da gerektiği gün sayısında alınmaması olarak sıralanabilir. İşte tüm bu durumlar bakterilerin antibiyotiklere karşı direnç geliştirmelerine olanak sağlamaktadır” diye konuştu.

“TÜRKİYE’DE HER YIL 130 MİLYON ANTİBİYOTİK REÇETESİ YAZILIYOR”

Prof. Dr. Çağrı Büke, Türkiye’de her üç reçeteden bir tanesinde antibiyotiklerin yer aldığını belirterek, “Yıllık kişi başına ortalama 26 kutu ilacın tüketildiği ülkemizde bunların yaklaşık 9 kutusunu antibiyotikler oluşturmaktadır. Türkiye’de Avrupa ülkelerine göre antibiyotik kullanımı 2-3 kat daha fazla olup bazı Doğu ve Güneydoğu Anadolu illerinde antibiyotik kullanım oranı Türkiye ortalamasının üzerinde seyretmektedir” şeklinde konuştu.

ENFEKSİYON HASTALIKLARI UZMANLARINDAN ÇARPICI SLOGANLAR

Prof. Çağrı Büke, enfeksiyon hastalıkları uzmanlarının antibiyotikle ilgili farkındalık yaratmak için sloganları ile fotoğraf çektirdiklerini dile getirerek, şunları söyledi:
‘‘İstanbul, Ankara, İzmir ve Türkiye’nin dört bir yanından uzmanlar, antibiyotiklerin akılcı kullanımı ile ilgili halkımızı uyarmak istiyor. Tüm enfeksiyon hastalıkları uzmanları olarak diyoruz ki, antibiyotikler ancak hekim tarafından reçete edildiğinde alınmalı, gereksiz kullanılmamalıdır. Antibiyotiklerin nasıl kullanılacağı, hangi dozlarda ve ne kadar süre ile kullanılacağı da çok önemlidir. Hekimler hastalarına antibiyotik reçete ettikleri durumlarda bunları mutlaka açıklamalı ve reçetelerde bunlara ilişkin bilgiler yer almalıdır. Eczacılar antibiyotik reçetelerinde hastalara bu ilaçların reçetede belirtildiği biçimde uygulanması gerekliliğini vurgulamalıdır. Antibiyotik direncinin toplumda yayılımının önlenmesinde veteriner hekimliğin de akılcı antibiyotik kullanımı ilkelerine uygun hareket etmesi bu konuda bir arada eğitimlerin yürütülmesi gelecek açısından çok gerekli bir durumdur.’’

O SLOGANLARDAN BAZILARI

Dr. Şafak Göktaş, İstanbul, ‘‘Soğuk algınlığı ve gripte antibiyotik kullanma, antibiyotik direncini artırma’’, Dr. Ezgi Gülten, Ankara, ‘‘Vurur yüze ifadesi, antibiyotik içme diyorsam var bildiğim birtanesi’’, Hemşire Özlem Durmaz, ‘‘Gereksiz antibiyotik isteme benden, buz gibi soğurum senden’’, Dr. Eyüp Arslan, Diyarbakır ‘‘Şimdi o elindeki o gereksiz antibiyotiği yavaşça yere bırak’’, Dr. Sinan Çetin, İstanbul, ‘‘Kullanma antibiyotiğin hasını, tutma hastanın yasını”
Prof. Dr. Çağrı Büke, konu ile ilgili 17 Kasım 2015, saat 11.00’de Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği’nde (KLİMİK) basın açıklaması yapılacağını söyledi. 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Maskot karganın ’firari’ karga olduğu ortaya çıktı Antalya’nın Serik ilçesinde daha önce restoranda müşterilerle birlikte kahvaltı yapan ve zabıta çalışanlarının maskotu haline gelen karganın, kedi korkusuyla evden kaçan firari karga olduğu ortaya çıktı. Yaklaşık 40 kilometreden onu almaya gelen ancak yine olduğu yerde bulamayan sahibi, adını ‘Zeytin’ koyduğu kargayı gece gündüz arıyor. Antalya’da yavru kargayı sahiplenen Özyücel ailesi, bebek gibi baktıkları karganın kaybolmasıyla büyük üzüntü yaşadı. Karga sahibi Sedat Özyücel, ‘Zeytin’ ismini verdikleri karganın Serik ilçesi, Boğazkent turizm merkezi sahilinde restoran ve zabıta çalışanlarına konuk olduğunu sosyal medyada yapılan paylaşımlardan gördü. Bunun üzerine kargayı bulmak için geldiği bölgede karganın uzun zamandır gelmediğini öğrenince hayal kırıklığına uğradı. "Kedi korkusuyla kaçtı" Yavruyken beslemeye başladığı kargayı bulmak için aramaya devam edeceğini anlatan Sedat Özyücel, "Evde ona aynı bir çocuk gibi baktık. O da bizi annesi, babası gibi benimsedi. Hiç ayrılmazdı bizden ama kedinin korkusundan kaçtı" dedi. Kargayı bulması halinde tekrar eve götüreceğini belirten Sedat Özyücel, "Evde yetiştirdiğim kargayı yavruyken almıştım. Bir kediden korkmasıyla kaçtı ve bir daha geri gelmedi. Şu anda onu arıyorum. Bulursam geri eve götüreceğim. Daha önce kargayla omzumda markete giderdim. Benimle beraber dışarıda gezerdi. Omzumdan inmezdi. Karga çok zeki bir hayvan. Hiçbir hayvanda ben böyle bir akıl görmedim. Bir insanın ne yapacağını hissediyor. Evde hanımın kucağından inmezdi. Nereye gitse arkasından gelirdi. İsmini Zeytin koymuştuk. İsmini söylediğim vakit hemen gelirdi. Evde ona aynı bir çocuk gibi baktık. O da bizi annesi, babası gibi benimsedi. Hiç ayrılmazdı bizden ama kedinin korkusundan kaçtı. Dışarıda da insanlardan kaçmayacağını düşünüyorum. Çünkü öyle alıştı" şeklinde konuştu.
Ankara Sağlık-Sen ‘Aile Hekimliği Yönetmeliğiyle’ İlgili Sağlık Bakanlığı yetkilileriyle görüştü Sağlık-Sen, kamuoyunda yer alan Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliğinde yapılan değişikliklerle ilgili Sağlık Bakanlığı ile görüştü. Kamuoyunda tartışmalara neden olan Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliğinde yapılan değişikliklerle ilgili Sağlık-Sen, Sağlık Bakanlığı yetkilileri ile görüşme gerçekleştirdi. Görüşmede Sağlık-Sen, mağduriyet oluşturan maddelerin yeniden düzenlenmesini ve sahada kafa karışıklığına neden olan maddeler için de yönerge yayınlanmasını talep etti. Yeni Aile Hekimliği Yönetmeliği’ni hukuk ve mevzuat uzmanlarıyla inceleyen Sağlık-Sen, yönetmeliği her boyutuyla değerlendirdi. Yapılan değerlendirmeler sonucunda bazı maddelerin mağduriyete neden olabileceğine dikkat çekilerek, hukuki sürecin başlatıldığı duyuruldu. “Sağlık Bakanlığı’nın yönetmelikte düzenleme yapması elzemdir” Öte yandan Sağlık-Sen yönetimi, yönetmelikle ilgili Sağlık Bakanlığı yetkileriyle de görüşmeler gerçekleştirdi. Görüşmede, Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliğinde Yapılan Değişikliklere ilişkin tekrar düzenleme yapılması istendi. Konuyla ilgili değerlendirme yapan Genel Başkan Mahmut Faruk Doğan, “Gerekli adımları kararlılıkla attık ve aynı kararlılıkla da devam ettireceğiz. Aile hekimimiz, aile sağlığı hemşiremiz ve ebemizin mağduriyetine neden olacak, yönetmelikte düzeltilmesini talep ettiğimiz hükümler için hukuki süreci yürütüyoruz. İtiraz ettiğimiz maddeler için davalarımızı hızla açarak takibini sürdüreceğiz. Ancak, yönetmelikte yer alan gri alanlar için de bakanlık tarafından yönerge marifetiyle düzenleme yapılması elzemdir” ifadelerini kullandı. Sağlık-Sen’in Sağlık Bakanlığı’ndan talep ettiği düzenlemeler şu şekilde: “Günlük yapılan muayene, izlem ve takiplerin teşvik ve HYP kapsamından ayrı değerlendirilmesi, Teşvik ve HYP işlemlerinde gelir kaybı olmaması için 4000 nüfusa göre değerlendirme yapılması ve birime müracaat etmeyen nüfus için kesinti yapılmaması, Entegre Sağlık Hizmeti Sunulan Merkezlerde tutulmayan nöbetlerden kesinti yapılmaması, Misafir hastalar için ayrı katsayı verilmesi, Yurtdışında yaşayan kayıtlı vatandaşların pasife alınarak aile hekimliği sorumluluğundan çıkarılması, Kayıtsız olan vatandaşların adrese dayalı kayıt işlemlerinin yapılması, Vatandaşa bağlı performans işlemlerinin sözleşme yenileme veya fesih kriterlerine dâhil edilmemesi, Cari gider ödemelerinde Aile Sağlığı Çalışanı için de düzenleme yapılması, Akılcı İlaç kullanım oranlarına göre kesinti ya da ek ödeme uygulamasının yeniden değerlendirilmesi, Vatandaşların, aile hekimi yerine hastanelere başvuruda bulunması halinde, aile hekimine yapılacak teşvik ödemesinden kesintiye sebep olan maddenin yeniden düzenlenmesi, Hasta memnuniyeti kriterinin sübjektif bir veri niteliğinde olması dolayısıyla suistimale de açık olacağı göz önüne alınarak iptal edilmesi.”
İstanbul Doğaseverler 438 metre yüksekliğindeki Kayışdağı Ormanı’nda dağ çileği topladı Ataşehir Belediyesi, Cumhuriyet Bayramı haftası dolayısıyla düzenlediği Geleneksel Dağ Çileği Toplama Festivali’ni büyük bir coşkuyla gerçekleştirdi. "Biriz, Birlikteyiz" sloganıyla hazırlanan etkinlikte, doğaseverler 438 metre yüksekliğindeki Kayışdağı Ormanı’nda organik dağ çileği topladılar. Eşsiz doğa manzarasında gerçekleşen etkinliğe Ataşehir Belediye Başkanı Onursal Adıgüzel önderlik etti. Cumhuriyet Bayramı kapsamında önemli etkinliklere imza atan Ataşehir Belediyesi, doğanın etkisinin hissettirilmesi ve sürdürülebilir bir yaşamın farkına varılması için Kayışdağı Ormanı’nda "Dağ Çileği Toplama Festivali" düzenledi. Toplumu bilinçlendirmeyi ve çevre duyarlılığını artırmayı hedefleyen Ataşehir Belediyesi, "Dağ Çileği Toplama Festivali" ile doğaseverleri bir araya getirerek, doğal kaynakların korunması konusunda önemli bir farkındalık çalışması gerçekleştirdi. 438 metre yüksekliğiyle İstanbul’un en yüksek 3. noktası olan Kayışdağı Ormanı’nda, Ataşehir Belediye Başkanı Onursal Adıgüzel’in katılımıyla başlayan etkinlikte doğa için bir araya gelen Ataşehirliler, sepetlerini organik dağ çilekleriyle doldurarak, ormanın içerisinde unutulmaz bir gün yaşadı. Festivale katılan doğaseverler, doğal güzellikler eşliğinde hem çilek toplamanın keyfini yaşadı hem de doğanın tadını çıkardı. Aileleriyle birlikte festivale katılan çocuklar keyifli anların yaşanmasına vesile olurken, katılımcılar arasında da dostluk bağları güçlendirildi. Başkan Adıgüzel: "Cumhuriyet’in kazanımlarını her alanda yaşatmak için var gücümüzle çalışıyoruz" Kürsüde yaptığı konuşmada, katılımcıların 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı yeniden kutlayarak konuşmasına başlayan Ataşehir Belediye Başkanı Onursal Adıgüzel, “Cumhuriyet, bizlere özgürlüğü, eşitliği ve bir arada yaşama kültürünü armağan etti. Bizler de bu değerler doğrultusunda Cumhuriyet’in kazanımlarını her alanda yaşatmak ve bu değerleri nesilden nesle aktarmak için var gücümüzle çalışıyoruz. Öncelikli olarak şunu belirtmek isterim ki, Ataşehir Belediyesi olarak, çevremizi korumaya, doğayla iç içe yaşamı teşvik etmeye ve yerel üretimi desteklemeye her zaman öncelik veriyoruz” dedi. "Kayyum hatasından dönülmeli" Esenyurt Belediye Başkanlığı’na kayyum atanması ve Belediye Başkanı Ahmet Özer’in tutuklanması hakkında konuşan Başkan Onursal Adıgüzel, “Biz Cumhuriyetimizin 101’inci yıl coşkusunu büyük bir heyecanla yaşarken, on binlerce Ataşehirli ile meydanlarda buluşup tek vücut halinde laik, demokratik bir Türkiye için Atamıza olan minnetimizi haykırırken, ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ vurgusu yaparken 30 Ekim sabahına, Esenyurt’ta millet idaresine yapılan müdahaleyle uyandık. İstanbul’un en büyük ilçesi olan Esenyurt’ta bir kayyum süreci hayata geçti. Bu sürecin hızlı bir şekilde Esenyurt halkının lehine sonuçlandırılmasını, derhal bu kayyum hatasından dönülmesini, sizlerin önünde tekrar etmek istiyorum" diye konuştu. “7 ay içerisinde 80 bin kişiye dokunduk” Festivaldeki konuşmasında sosyal belediyecilik hizmetleri kapsamında gerçekleştirdikleri projelere değinen Başkan Onursal Adıgüzel, “Sosyal politikaları yerel düzeyde uygulamayı esas alan ’sosyal belediyecilik’ anlayışıyla hareket edip, hayata geçirdiğimiz hizmetler ve vatandaşlara sağladığımız desteklerle hem ilçedeki refah seviyesini artırmayı hem de toplumsal dayanışmayı daha da güçlendirmeyi hedefliyoruz. Bu kapsamda ise göreve geldiğimiz günden bugüne ortaya çıkan rakamları sizlerle paylaşmak isterim. Gıda, sıcak yemek, eğitim, sağlık, kişisel bakım, kreş ve okul çağındaki çocuklar için beslenme ile kırtasiye desteği gibi birçok alanda sağlanan hizmetlerle son 7 ay içerisinde 80 binden fazla vatandaşımıza dokunmayı başararak sosyal belediyecilik alanında en iyi örneklerden biri olarak öne çıkıyoruz. Önümüzdeki hafta yine bu çerçevede yenilenen aşevimizi hizmete açıyoruz. Aşevimizde her gün 4 çeşit sıcak yemeği bin 700 komşumuza ulaştırırken, ilkokul çağındaki bin 500 evladımıza da haftanın beş günü beslenme paketleri hazırlıyoruz" dedi. Ataşehir Belediyesi’nin yakın bir zaman önce hayata geçirdiği Kent Bostanları ile ilgili de açıklamada bulunan Başkan Adıgüzel, “Kent Bostanı projemizle, toprakla olan bağımızı güçlendirerek, doğayla iç içe yaşayan bir toplum oluşturmayı hedefliyoruz. Geçtiğimiz günlerde ilk bostanımızı hayata geçirdik ve 180 ailemize belli metrekarelerde ekim yapabilecekleri alanları ücretsiz olarak tahsis ettik. Ben de açılışında yer aldım, komşularımızın yüzündeki mutluluğa tanıklık ettim. Bu mutluluğu ilçemizin geneline yaymak ve Ataşehir’i daha yeşil, daha yaşanabilir ve daha üretken bir kent haline getirmek için kararlılıkla çalışmaya devam ediyoruz" şeklinde konuştu. “Toplumsal bağlarımızı güçlendirmeyi hedefliyoruz” Başkan Adıgüzel, etkinlikle ilgili konuşmasında da, “Doğaya olan sevgimizi ve birlikteliğimizi pekiştirmek amacıyla düzenlediğimiz bu festivalimizde, Ataşehir’in doğal güzelliklerini hep birlikte keşfederken, toplumsal bağlarımızı da güçlendirmeyi hedefliyoruz. Doğa, bizlere sadece bir yaşam alanı değil, aynı zamanda birlikte olmanın ve paylaşmanın da bir yolunu sunuyor. İşte, bu farkındalığı yaşamak çok güzel” dedi. Başkan Adıgüzel, etkinliklerin ve festivallerin, toplumun bir araya gelmesine imkan tanıdığını da vurgulayarak, “Bu tür organizasyonlar, çocuklarımızın doğa ile barışık bir şekilde büyümesine katkı sağlıyor. Gelecek nesillere daha yeşil bir Ataşehir bırakmak için hep birlikte çalışmalarımızı şekillendiriyoruz” ifadelerini kullandı. Kürsü konuşmasının ardından etkinlik ile ilgili basına bilgilendirmede bulunan Başkan Onursal Adıgüzel, "Ataşehirimizin bitkilerinden bugün gençlerimiz de haberdar olsun istedik. Burada amacımız, gençlerimize çevre bilincini aşılamak, doğayı özleyen Ataşehirlilerin ellerinin toprağa, yeşile değmesi. Geçtiğimiz hafta yaşanan hain terör saldırısından dolayı etkinliğimizi ertelemiştik. Bugün burada Dağ Çileği Festivali’mizi gerçekleştiriyoruz. Önümüzdeki yıllarda da bu etkinlikleri artırarak sürdürüyor olacağız” dedi. Doğal güzellikleri bizzat yaşayarak hisseden çocuklar, etkinlik sayesinde çevre bilincinin farkına vararak sürdürülebilir yaşam biçimlerini de öğrenme fırsatı buldu. Etkinlik, doğaseverlerin topladıkları organik dağ çilekleriyle birlikte hatıra fotoğrafı çektirmesiyle sonlandı.