SPOR - 07 Mart 2018 Çarşamba 10:30

'Dört büyüklerin menajere ihtiyacı yok'

A
A
A
'Dört büyüklerin menajere ihtiyacı yok'

Beşiktaş Dış İlişkiler Sorumlusu Erdal Torunoğulları, Türk futbolunun içinde bulunduğu durumla ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Beşiktaş Dış ilişkiler Sorumlusu Erdal Torunoğulları, Türk futbolunun içinde bulunduğu durumla ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu. Torunoğulları, menajerlik sistemi başta olmak üzere futbol kulüplerinin altyapıları, yabancı sınırlamasıyla ilgili açıklamalarda bulundu.

''Türk futbolunun geleceği hakkında iyi düşüncelere sahip değilim''

Türk futbolunun geleceği hakkında iyi düşüncelere sahip olmadığımı maalesef bütün samimiyetimle söylemek zorundayım diyen Torunoğulları, ''95 yıllık futbol tarihimiz boyunca kayda değer sadece üç başarımız bulunmaktadır; rakibimiz Galatasaray'ın UEFA Kupası, milli takımımızın Dünya Kupası üçüncülüğü ve Avrupa Şampiyonası üçüncülüğü. Son olarak geçtiğimiz iki yılda Beşiktaş'ın ülkemizi iyi temsil etmesinden de bahsedebiliriz. Bu süre içinde yurtdışına üst düzey liglere çok az sayıda oyuncu gönderdik. Bu en son Cenk Tosun oldu, fakat kaç senede bir gönderiyoruz? Giden oyuncuyu da geri getirmek için büyük çaba gösteriyoruz. Yeterli oyuncu yetiştiremiyoruz. Teknik direktörlerden ise bahsedebileceğimiz sadece Fatih Terim var. Kendisi teknik direktörlük kariyerinde o kadar başarı sağlamış olmasına rağmen yurtdışında uzun yıllar yürütemedi.

Bu gidişat Türk futbolunun dünyada nerede olduğunu gözler önüne sermektedir. Kendimizi lütfen kandırmayalım. Futboldaki kalite anlayışımızı tekrar gözden geçirelim. Futbolu yönetenler neye göre analiz yapıp çalışma sağlıyor bilmiyorum fakat çalışmalar ve raporlar tartışılmalıdır. Çünkü mevcut sistemin sonuçları ortadadır. Yıl 2018, dünya ile beraber futbol da gelişiyor ve bizimde bu gelişime ayak uydurmamız bir seçenek değil zorunluluktur. Yaşadıklarımızı unutmamalıyız ve bildiklerimizi göz arda etmemeliyiz ancak bu şekilde ilerleme kaydedebiliriz. Gördüğümüz yanlışları örtbas etmek bize başarı getirmeyecektir'' şeklinde konuştu.

''Futbol kulüplerinin özelleşmesi gerek''

Futbol kulüplerini özelleştirilmesine vurgu yapan Torunoğulları, ''Yapılması gereken çok şey var ve bunlardan biride futbol kulüplerinin özelleştirilmesidir. Derneklerden çıkması gerekiyor. Futbol kulüpleri anonim şirketleri gibi yönetilmelidir. Hiç kimse şirketinin zarar etmesini istemez. Siyasi otoritenin bu konuyu gündeme alıp gerekli değişiklikleri sağlayarak uygulaması taraftarıyım. Büyük statlar yapıldı ancak bu statlarda yetiştirilecek geleceğin oyuncuları için altyapı eksikliği bulunmaktadır'' dedi.

''Federasyon da denetlenmeli''

Federasyonun denetlenmesi gerektiğini savunan Torunoğulları, ''Kulüplere destek amaçlı TFF belirli konu başlığı altında bütçe tanımaktadır. Bu bütçeler nereye harcanıyor? Altyapı için alınan bütçenin transferlerde kullanıldığını hepimiz duyuyoruz, peki bunun önüne neden geçilmiyor? TFF bütçeyi 'kötü' kullanmanın şartlarını ağırlaştırmalı, gerekirse ceza verebilmeli. Tabii ki bunu yapabilmesi için harcamaları iyi denetliyor olabilmeli ancak bu şekilde doğru amaçlı kullanım sağlanabilir ve kağıt üzerinde yazan bütçeye tanımlanmış olan kalemler giderilebilir. Kulüp dernek veya özelleştirilmiş olsun, TFF’ye bütçe kontrol ve denetleme izni verilerek her kulübün aynı şekilde denetlenmesi sağlanmalı. Mevcut duruma baktığımızda TFF’nın denetleme izni olmasına rağmen bütçe harcamalarını kontrol etmediğini ve konu ile ilgili kimsenin yorum yapmadığını söyleyebiliriz. Bu neden kimseyi rahatsız etmiyor siz düşünün. Konuyla ilgili söylenecek çok şey var'' diye konuştu.

''Altyapıya gerekli önem verilmiyor''

Altyapı çalışmalarına değinen Torunoğulları, ''Türkiye'de altyapı çalışmaları ile öne çıkan takımlar Altınordu, Bursaspor ve kısmen Trabzonspor olarak gözlemliyorum. Birkaç kulüp ile Türkiye'deki altyapı sorunu giderilemez, ciddi anlamda zaman kaybediyoruz. Bunun en büyük sebeplerinden biri teknik direktörünün kontratına göre hareket edilmesidir. Hocanın gittiği gün bütün sistem durur ve yeni gelen hoca tarafından ele alınarak değişiklikler getirilir yani sil baştan yapılır. Bu durum bu şekilde devam ettiği sürece ilerleme kaydedemeyiz. Bir diğer konu ise; Bazı A takımı çalıştıran hocaların altyapı maçlarını veya idmanlarını izlediğini düşünmüyorum. Keşke haftada bir kez izleseler, oyunculara çok büyük bir motivasyon olur. Ne yazık ki izlemeyi bırak altyapı oyuncularından bile bir haberler. Biz böyle mi milli takımımıza oyuncu yetiştiriyoruz? Ayrıca bazı eski futbolcular tanıdıklar aracılığı ile kulüplerde çalışmaya başlayabiliyorlar. Oysa kendi çabaları ve bilgileri ile bunu hak etmelilerdir. Bu durum gelişmeye yönelik atılmış olan bir adım değildir aksine futbolumuz için çok yıpratıcıdır'' ifadelerini kullandı.

''Anı kurtarmak amaçlı değil, geleceğe yönelik hareket edilmeli''

Torunoğulları sözlerine şöyle devam etti: ''Altyapının sistemini ayrı tutarak, ülke genelinde taslak altyapı programını uygulamaya alarak eğitim kaldığı yerden durdurulmadan devam edebilmelidir. Bunun üzerine yoğunlaşmamız gerekir, geçen süre bizim için kayıp bir zamandır. Altyapı hocalarının elinde çocuk gelişimi ve ders programlarının olduğu sürekli kullanabilecekleri hatta kullanmak zorunda olduğu TFF tarafından baskıya alınmış kitaplar olmalıdır. Dünya futbolunda yer edinmiş ülke takımlarını analiz ettiğimizde temeli geçmişe dayanmaktadır. Yönetim 10, 20 hatta 50 yıllık planlama yaparak dönem içinde değişiklikler yaşasa da programdan şaşmayarak uyum içinde hareket ettiği görülmektedir. Bizde ise hoca değişikliğinde kulüpteki sistem resmen altüst olmaktadır. Bu duruma artık dur demeliyiz. Aksi taktirde büyük hedefleri kurşun kalemle yazabiliriz''.

''Altyapımızın altyapısı yok''

Daha önce uzun yıllar Avrupa'da yaşadığımdan ve hala süre gelen bağlantılarım olduğundan dolayı net kıyaslama yapabildiğini belirten Torunoğulları, ''Mesela Hollanda'da yaşadığım köyün amatör takımının altyapı tesislerini henüz Türkiye'de göremedim daha doğrusu tesisimiz yok. İşin acı tarafı bizim altyapımızın altyapısı yok. Her kulüpte tek bir sahada çalışarak geleceğin yıldızlarını yetiştirmeye çabalıyoruz. Altyapıdaki hocaları yetersiz ve egoları yüksek buluyorum. Yurtdışındaki bu konuda gelişmiş kulüplerden destek sağlamalıyız. Örneğin, bu konu ile ilgili Çin Futbol Federasyonu Ajax ve Bayern Münih'le 10 yıllık bir anlaşma yaptı. Bizde altyapı hocaları kiralayabiliriz. Eğitim için bu tarz adımları atmaktan çekinmemeliyiz. Kulüplerin yapısı değişmeli. Yedek üye dahil sayı 12'yi geçmemeli.

Gelen yöneticilerin egolarından dolayı asıl konu olan kulüp yönetimi doğru ve gereğine uygun yapılamıyor. Zengin işadamları devri de kapanmalı. Tamamen profesyonel kişilerden oluşan bir yönetim kurularak kurumsallaşmaya gidilmeli. Kulüpleri yönetenler görev süresince almış oldukları kararlar ve eylemlere ilişkin alınan sonuçları üstlenip her zaman her şekilde hesap verebilmeleri gerekmektedir. Bir önceki yönetimin yaptığı yanlışları yeni yöneticiler omuzlamamalıdır. Avrupa'daki gibi yöneticiler maaşlı çalışmalıdır. Herkes kendi adamını yönetime sokmaya çalışmamalıdır ancak bu şekilde profesyonelleşebiliriz'' açıklamasında bulundu.

Menajere yetki veriliyorsa orada sıkıntı var

Menajere yetki veriliyorsa orada da sıkıntı olduğunu ifade eden Torunoğulları, ''Neredeyse 80 milyon nüfusa sahip olan bir ülke olarak konu futbol olduğunda neden başarı sayımız sıfıra yakındır? Bu, şu zamana kadar yönetmiş ve yönetenlerin eseridir. Futbolumuza zarar veren, kulüplerin borç batağında olmalarının nedenlerinden biri menajerlerdir. Konuyla ilgili bana muhakkak tepki verenler olacaktır fakat fikirlerimden eminim ve düşüncelerimde kararlıyım, çünkü işin içindeyim. Kulüpler bütçelerinin neredeyse tamamını transfere ayırıyor ve maalesef menajerlerin baskısı altında kalarak yanlış kullanıyorlar. Doğru transferler doğru kişilerle yapılmalıdır. Başkan ve yöneticiler menajer ile içli dışlı olmamalıdır. Profesyonel liglerde kulüpler menajere yetki vermez, yetkisi olan menajerle görüşür. Kulüp menajere yetki veriyor ise; iyi niyetten uzak başka hesap ve ilişki vardır. Üst düzey kulüpler almak istediği oyuncuya ve oyuncunun kendi menajerine rahatlıkla ulaşırlar.

Bunun haricindeki kişiler bu tabloda fazladır ve fazlalık zarar getirir. Daha çok zarara uğramamak için tablonun dışında kalan fazlalıklardan kurtulmamız gerekir. Sadece bununla da sınırlı değil; Kulübe zarar veren diğer fazlalıklar ise başkanların etrafında dolaşan yancılardır. Bu şahısları şu şekilde tanımlayabiliriz; ellerini taşın altında koymayan, en iyi şekilde ağırlanan, asla maddi destek sağlamayan hatta kendi hesabını bile ödemeyen ama ne yazık ki karar aşamalarında çok etkili olanlardır. Kulüplerde yaşanan sıkıntılar maalesef milli takıma kadar yansıyor. Örneğin bir menajerin elinde milli takımda oynayan 4-5 futbolcusu var ise söz sahibi oluyor. Milli takımlarda etkisi oluyor. Bunun sıkıntısını çektik. Bunun kırılması gerekiyor'' dedi.

''Yabancı transferine yaş kotası getirilsin''

Yabancı transferinde yaş kotası getirilmese dikkat çeken Torunoğulları, ''Yabancı oyunculara yaş sınırlaması getirilerek yaşlı futbolcuya uzun kontrat verilmesini önlemiş oluruz. Kulüpler bu kontratların altında eziliyor. Örneğin; Negredo varken biz, Kanada'dan genç bir oyuncu aldık. Bakıldığı zaman çok doğru bir hamleydi. Doğru bir projeydi. Bunun üzerine de Vagner Love'u transfer ettik. Bu durumda daha genç oyuncumuzu oynatmadan hamlemiz boşa gitti. İlk hedeflediğimiz projemizi uygulamadan bitirdik. Bu tarz hataları önlemek gerekir, kulübe zarardan başka bir şey getirmedi. Şunu söylemeden de geçemeyeceğim; yabancı oyuncu sayısının 14 olması bizim liglere göre çok fazladır. Altyapıyı vurgulamamız gerekirken sayının bu denli yüksek oluşu durumu tutarsızlaştırıyor. Kulüp giderlerinin transfer ağırlıklı olması nedeniyle altyapıya gereken önem verilemiyor. Bu döngü kırılmalıdır'' şeklinde konuştu.

''Şampiyon Beşiktaş olacak''

Torunoğulları, sözlerini şöyle tamamladı: ''Bu sene şampiyonluk yarışı kıran kırana geçiyor. Dört takımda şampiyon olabilmek için çalışıyor ama yöneticisi olduğum Beşiktaş şampiyonluğun en büyük favorisidir. Şenol Güneş Beşiktaş’ın en büyük şansıdır''.  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Mardin "Mardin’de tüketilen kaçak elektrik 4.8 milyon kişiye yeter" Dicle Elektrik tarafından Mardin’de yapılan yatırım, şebeke iyileştirme bakım ve onarım çalışmalarına rağmen kayıt dışı kullanım nedeniyle özellikle Derik ve Kızıltepe ilçelerinde şebekenin çökebileceği ve bu ilçelerin enerji almama riskinin olduğu uyarısı yapıldı. Mardin’de tüketilen kaçak elektriğin 1.2 milyon haneye ve 4 milyon 800 bin nüfusa yetecek güçte olduğu belirtilirken, ekonomiye zararının 6 milyar 250 milyon lira olduğu açıklandı. Dicle Elektrik, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yer alan altı ilde kaliteli, kesintisiz ve kayıpsız enerji dağıtımı vizyonuyla çalışmalarını sürdürüyor. Yatırımlarını Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun (EPDK) tüketici hizmetleri ve hizmet kalitesi yönetmeliklerine uygun olarak gerçekleştiren ve Mardin’de 358 bin 600 aboneye hizmet sağlayan dağıtım şirketi, özelleştirmeden bu yana Mardin’e 10 yılda 3 milyar 200 milyon liralık yatırım yaptı. Yetkililer, yeni yatırım dönemi için, “Bu yıl Mardin’e 1 milyar TL’ye yakın bir yatırımı daha hizmete almayı hedefliyoruz. Böylece toplam yatırımımız bölgede 4 milyar TL’yi geçecek” dedi. Dağıtım şirketi, teknolojiyi odağına alarak yaptığı yatırımlarla altyapısını güçlendirmesine rağmen özellikle tarımsal sulamada kayıt dışı kullanım nedeniyle şebekenin aşırı yüklenme kaynaklı uyarı verdiğini aktardı. Dicle Elektrik’in 28 milyar TL’lik toplam alacağının 3’te birinin Mardin’e ait olduğu bildirildi. Dicle Elektrik yetkilileri tarafından yapılan açıklamada, “2023 yılında Mardin ilinde 5 milyar kWh enerji çekişi oldu. 2 milyar 465 milyon kWh’ın kayıt içinde olduğu tespit edildi. İl genelinde 2.5 milyar kWh kayıp kaçak enerji çekişi mevcut. Bu kaçak enerjinin ülkeye maliyeti ise 6 milyar 250 milyon liradır. Sadece Mardin’de tüketilen kaçak enerji, 1.2 milyon hanenin tüketimine eşittir. Her hanede 4 kişinin yaşadığını varsayarsak, bu da 4 milyon 800 bin kişinin enerji tüketimine denk gelmektedir. Enerji çekişi her geçen gün artmakta. Şehrimizin kesintisiz ve kaliteli enerji alması için olağanüstü bir çabayla çalışmalarımıza devam ediyor, kayıt dışı kullanımla mücadele ediyoruz” denildi. Kayıt dışı kullanıma bağlı olarak her geçen gün enerji çekişinin artmasının hem şebekeye hem de milli ekonomiye ciddi zararlar verdiği belirtilen açıklamada, Kızıltepe ve Derik’teki kaçak tüketim vurgusu dikkat çekti. Mardinli tarımsal sulama aboneleri üç kat fazla elektrik harcıyor Tarımsal sulamanın etkisi ile elektrik tüketiminde astronomik artış gerçekleştiğine ilişkin örnek tüketim verisi paylaşan Dicle Elektrik yetkilileri, “Mardin’de 272 bin aktif abone bulunuyor ve aboneler sulama dönemi öncesi bir günde yaklaşık 5.4 milyon KWh elektrik harcıyor. Sayıları 7 bin olan Mardinli tarımsal sulama abonesi, toplam abone sayısı içinde yaklaşık yüzde 2.5’luk bir kesimi oluşturuyor. Söz konusu 7 bin tarımsal sulama abonesinin sulamanın başlaması ile birlikte günlük tüketim miktarının 18 milyon KWh’ın üzerine çıktığını görüyoruz. Diğer bir tabirle Mardinli tarımsal sulama aboneleri, ildeki diğer abone gruplarının üç katına yakın yükseklikte elektrik tüketimi gerçekleştiriyor” ifadelerini kullandı. "Kızıltepe ve Derik’e hiç enerji verilmemesi riski var" Kaçak trafolara karşı da aralıksız mücadele verdiklerini ifade eden Dicle Elektrik yetkilileri, “Yılda 6.5 milyar kWh elektriği, tarlalarını yeraltı suyu ile sulamak için kullanan bölge genelindeki 35 bin abonenin 7 bini aşkın kısmı Mardin’de bulunuyor. Bu abonelerden 5 bin 600’ünün birikmiş olan elektrik borcu ise 10 milyar TL’ye ulaşmış durumda. Tarımsal sulamanın en yoğun olarak yapıldığı Kızıltepe ve Derik’teki kaçak kullanımın bu şekilde devam etmesi durumunda, bu iki ilçede şebekelerin tamamen çökeceğini ve bu ilçelere enerji verilememe riskini göz önünde bulundurmak gerekir” dedi. Kamuoyunda zaman zaman dile getirilen elektrikteki dalgalanmalara ilişkin de bilgi veren yetkililer, yüksek kayıp kaçak oranı sebebi ile kırsalda enerji dalgalanmalarının başladığına vurgu yaptı. Yetkililer, bu durumun kırsalda yürütülen tüm faaliyetleri sekteye uğrattığının da altını çizdi.