GÜNDEM - 01 Aralık 2021 Çarşamba 17:37

Dört yıllık çilenin ardından gelen mutluluk

A
A
A
Dört yıllık çilenin ardından gelen mutluluk

Mersin’den eşiyle birlikte Şubat 2018’de uluslararası bir fuara katılmak üzere gittiği Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) Dubai şehrinde terör örgütlerine yardım iddiasıyla tutuklanarak müebbet hapis cezasına çarptırılan eski Bayırbucak Türkmen Dağı Kültür Eğitim ve Yardımlaşma Derneği Başkanı iş adamı Mehmet Ali Öztürk, yaklaşık 4 yıl sonra serbest bırakıldı. Dün sabaha karşı Mersin’de ailesine kavuşan Öztürk, hala şokta olduğunu ve çok büyük bir mutluluk yaşadığını söyledi.

Suriye ve Irak'taki yardım faaliyetleriyle bilinen iş adamı Mehmet Ali Öztürk, eşi Emine Öztürk ile birlikte Akdeniz İhracatçı Birlikleri (AKİB) heyetiyle gittikleri Dubai Gıda Fuarı'nda kimliği belirsiz kişilerce kaldıkları otel odasında 20 Şubat 2018 tarihinde gözaltına alındı.

Otelden elleri ve gözleri bağlanarak çıkarılan Mehmet Ali Öztürk ve eşi, daha sonra yaklaşık 1 saatlik araç mesafesinde bilinmeyen bir yere götürüldü. Burada kocası Mehmet Ali Öztürk ile birlikte bir gece hücrede tutulan Emine Öztürk, sabah kendilerini gözaltına alan kişilerce Dubai'deki havaalanına götürülerek Türkiye'ye gönderildi.

Mehmet Ali Öztürk ise orada yargılanmaya devam etti. 11 ay hücrede kalan ve 4 celselik mahkeme sürecinin ardından müebbet hapse mahkum edilen Öztürk, başta eşi Emine Öztürk olmak üzere Türkiye’nin yaklaşık 4 yıldır devam eden girişimleri ve mücadeleleri sonucu önceki gün serbest bırakıldı. Uçakla Türkiye’ye gönderilen Öztürk, Mersin’deki ailesine kavuşmanın sevincini yaşıyor.

Dört yıllık çilenin ardından gelen mutluluk

“Hiçbir açıklama yapmadan eşimle beni otelden aldılar”

İş adamı Öztürk, Mersin’deki evinde mutluluğunu İHA muhabiri ile paylaştı. Başından geçenleri anlatan 4 çocuk babası 53 yaşındaki Öztürk, bakliyat üzerine ithalat-ihracat işi yaptıklarını ve her yıl şubat ayında Dubai’de düzenlenen fuara katıldıklarını söyledi. 17 Şubat 2018’de de eşiyle birlikte Dubai’ye gittiklerini, 3 günü fuarda geçirdikten sonra son gün 20 Şubat’ta otelde kahvaltı yaptıkları sırada 10 kişiden fazla bir grubun hiçbir açıklama yapmadan eşiyle birlikte kendilerini aldıklarını belirten Öztürk, “Pasaportumuzu sordular, odada olduğu için panikle hep birlikte odaya çıktık. Telefonlarımıza el koydular. Aşağıya indiğimizde resepsiyondaki Türklerden konsolosluğu aramalarını istedik. Daha sonra dışarıda büyük siyah ciplere bindirildik. Daha binerken ayaklarıma, ellerime kelepçe takıp, büyük bir maskeyle gözümü kapattılar. Aynı şekilde eşime de yaptılar. Eşim ağlamaya başladı. Yaklaşık bir saat yol gittik. Eşim sürekli panik olunca gözünü açmışlar, ben bir yıl sonra öğrendim ve ‘Çöle gittik’ diye anlattı telefonda bana. Bu sırada ben sürekli dua ediyorum, ‘Ne olabilir’ diye düşünüyorum” dedi.

“Dün geldiğimde ben eşimi ve çocuklarımı görebildim”

Polis merkezi gibi büyük bir yere götürüldüklerini aktaran Öztürk, eşini ertesi gün Türkiye’ye dönmek üzere aldıklarını dile getirdi. Öztürk, “Biz o gün 20 Şubat 2018’de eşimle ayrıldık, 46 ay oldu, iki ay sonra 4 sene olacak. Dün geldiğimde ben eşimi ve çocuklarımı görebildim. Bu süre içerisinde yüz yüze hiç görüşemedik. Eşim zaman zaman gelmek istedi izin vermedim” diye konuştu.

“Terör örgütlerine yardım ve sanal alemde onlar için para toplamakla suçlandım”

İki gün hiçbir şey sormadıklarını ve daha sonra 11 ay kalacağı hücreye attıklarını söyleyen Öztürk, “Çok soğuk bir yerdi. İki gün sonra sorguya başladılar ve aralıksız 3 hafta boyunca sabah başlayıp akşama kadar her gün Suriye ve faaliyetlerle ilgili sorular sordular. İkinci etapta biraz daha volümü artırarak Türkiye’nin ilişkilerini, Türkiye ile Arap ülkeleri ve Suriye’deki grupların ilişkilerini sordular. Dernek başkanı olduğum için bunlar bileceğim şeylerdi, çünkü Türkiye’nin, Kızılay'ın izniyle Suriye’ye gidip geliyorduk, zaman zaman iç bölgelere giriyorduk. Son noktada iddiaları, ‘izinsiz olarak yabancı bir ülkenin topraklarına girmek’, ki iznimiz var. O izin belgelerini eşim ve avukatım zorlanarak da olsa alıp mahkemeye sunmuşlar. Gayrimeşru bir şey yok, valilik izniyle karşıya geçiyoruz, kamplara, oradaki mücahitlere, unsurlara yardım için. Bununla suçlandık. Ayrıca oradaki ismi malum 2-3 örgüte yardım etmek ve sanal alemde terör örgütlerine para toplamak diğer suçlamalardı. Derneğimizin valilik izni var. Bunlar bana soruldu, ben de açıkladım, kanunumuz bu. Beni terör örgütlerine yardım etmekle suçladılar ve Türkiye’yi töhmet altına sokmak gibi bir iddiaları vardı” ifadelerini kullandı.

“Devletimle gurur duyuyorum”

11 ay hücrede kaldıktan sonra mahkeme sürecinin başladığını belirten Öztürk, “4 celseden sonra 25 sene hüküm verdiler. ‘Müebbet’ diyorlar, onların müebbedi 25 sene. 8 Ocak 2019’da cezaevine transfer oldum ve bugüne kadar da cezaevindeydim” şeklinde konuştu.
Serbest kalma sürecini de anlatan Öztürk, Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte küresel bir güç olma yolunda adım adım ilerlediğini, son dönemde BAE ile ilişkilerin gelişmesinin serbest bırakılmasında büyük etkisi olduğunu vurguladı. İstihbarat sürecinden mahkeme sonuçlanana kadar konsolosluk görevlilerinin her hafta, konsolosun da en az ayda bir kez kendisini ziyarete geldiklerini söyleyen Öztürk, bu ziyaretlerin korona virüs salgını başlayana kadar 16 ay boyunca devam ettiğini belirtti. Öztürk, “Devletimle gurur duyuyorum. Orada 27 ülkenin vatandaşı var, yalnızca Türkiye Cumhuriyeti’nin konsolosluk yetkilileri her hafta çarşamba günleri geldiler. Her hafta rutin yazı yazdılar. Bugün ne oldu? Biden ile değişen politikalar, dengeler, ekonomik etkiler, korona virüs sonucunda uluslararası politikalarda yenilenme oldu. Ağustos ayında BAE Ulusal Güvenlik Danışmanı Şeyh Tahnoun bin Zayed al Nahyan, Türkiye’yi ziyaret etti. ‘Türkiye’nin kokusu gelmeye başladı’ dedim. Peşinden geçen hafta BAE Veliaht Prensi Şeyh Muhammed bin Zayed El Nahyan Türkiye’ye geldi. 3 gün sonra da ben evime geldim” dedi.

“İstanbul’a ininceye kadar şoktaydım, aileme sürpriz yaptım”

3 gün önce sabah yine bir bilgi verilmeden serbest bırakıldığını ifade eden Öztürk, duygularını şöyle anlattı:
“İstanbul’a ininceye kadar şoktaydım. Eşim, annelerim, babalarım, kızım 3 yaşındaydı şimdi yaşında, mutlulukla sürpriz yaptım. Haber vermeden geldim ve gece saat 3,5 civarında evime geldim. Kapının şifresini unutmuşum, görevli açtı. Zile bastım, ikinciden sonra eşim kapıyı açtı ve şok yaşadı. O ağladı, ben ağladım. Üç oğlum şehirde değil, kızım evdeydi. Kızım uyandı, o da şok yaşadı. 1015 dakika sonra annesini banyoya çağırıp, ‘Anne ben rüyada mıyım? Babam geldi’ diyor. Kelimelere dökülemeyecek duygular. İki gündür akrabalar, eş-dost yalnız bırakmıyor. Demek ki güzel işler yapmışız, 4 sene boyunca güzel karşılıklar aldık. 10-15 gün kendimi dinleyeceğim. Mersin güzel, Türkiye güzel; kıymetini bilelim.”

“Cumhurbaşkanımız telefonla aradı, çok teşekkür ediyorum”

Bu süreçte kendisine destek veren başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere sürekli haber yapan gazetecilere teşekkür eden Öztürk, “Cumhurbaşkanımıza çok teşekkür ediyorum. Eşim, ailem 3 kez Cumhurbaşkanımızı ziyarete gitmişler, fotoğraflarını gördüm. Kızımı kucağına almış. Kızım Hira, ‘Benim üçüncü dedem’ diyor cumhurbaşkanımıza. 4 yıl tevekkülle davrandım. Bu günün geleceğini biliyordum. Bugün vatanımdayım, ailemle birlikteyim” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dün telefonla kendisini aradığını da söyleyen Öztürk, “Geçmiş olsun dileklerini iletti. ‘Kötü bir süreç yaşadın. Ortadoğu ülkeleriyle süreçler inişli çıkışlı olur her zaman. Bunun sen de farkındaydın. Gerekli mesajlar da sana iletiliyordu’ dedi. Ben bunun siyasi olduğuna ve 25 sene sürmeyeceğine inanıyordum” ifadelerini kullandı.

Dört yıllık çilenin ardından gelen mutluluk

“Çok güzel bir duygu, kızım adına çok mutluyum”

Dört yıl boyunca eşinin Türkiye’ye dönmesi için mücadele eden 48 yaşındaki Emine Öztürk ise, “Çok şükür eşim döndü, vatanına, ailesine kavuştu. Çok mutluyuz. Çok zorlu bir süreç yaşadık, çok şükür bitti. Cumhurbaşkanıma, devlet büyüklerime çok teşekkür ediyorum. Allah bir daha göstermesin. Hala şoku atlatamadım. Asla ümidimi kaybetmemiştim, önce vatanıma, ülkeme güveniyordum. Gecenin bir saatinde zil çalınca tabi ki korktum. Kapıyı azıcık açtım, baktım bir beyefendinin elinde çiçek var, şapka da var. Tanıyamadım ve kapıyı kapattım. Sonra tekrar açtım, ‘dokunma bana’ dedim, çünkü önce eşim olduğunu anlayamadım. Sonra kendime geldim ama hala alışamadım. Bazen dizlerimin titrediğini hissediyorum. Çok güzel bir duygu, kızım adına çok mutluyum” dedi.

Kıymet Gökçe-Koray Ünlü
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul “Dönerin anavatanı Türkiye’dir” Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier’ın Türkiye ziyaretine döneriyle birlikte gelmesi dünyada geniş yankı bulmuştu. Son günlerde devam eden döner diplomasisine Türk dönerciden yorum ‘Türkiye’ye döner getirilmesine gerek yok biz zaten dünyanın her yerine döner gönderiyoruz.’ Türkiye’ye yanında 60 kilo döner ile birlikte gelen Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier ülkesinde de eleştirilerin odağı oldu. Dönerin ana vatanına yanında dönerle gelen Steinmeier, İstanbul’da Alman Büyükelçiliği’ne ait yazlık Tarabya rezidansında döner keserek davetlilere ikram etmişti. Görüntüler üzerine ülkesinde de çeşitli eleştirilere maruz kalan Steinmeier’a dün Cumhurbaşkanı Erdoğan da akşam yemeği için döner ikramında bulundu. “Dünyanın her yerine döner gönderiyoruz” Döner diplomasisi ardından Türk döner ustası Harun Davut ‘Türkiye dönerin ana vatanıdır. Kimsenin Türkiye’ye gelirken yanında döner getirmesine gerek yok. Biz dünyanın her yerine döner gönderiyoruz. Dönerin buttan olması ve yaprak olarak kesilmesi önemlidir. Kuyruğuna, döşüne ve pişmesine dikkat edilmesi gerekir. Bu işin ustaları Türkiye’de yetişir. Döner Türkiye’de başladı Türkiye’de devam edecektir. “Dönerde etin kalitesi ve pişirilmesi çok önemli” Döner ustası Davut, “Bir döner ustası en alt tabakadan çırak olarak başlar. Bir ustanın yetiştirilmesi hiç kolay değil. Usta yetiştirmek yaklaşık 3 ila 5 yıl arasında olur. Döneri her usta yaprak gibi kesemez. Bunu özenle yetiştirdiğimiz ustalar kesebilir. Döner yaklaşık 180 derece sıcaklıkta pişirilir. Dönerin kalitesinden çok pişimi çok önemlidir. Lezzetli bir döner için kaliteli et, etin soslaması ve bunları yapacak kaliteli bir usta gerekir. Bu saydığım şartlar birbirine zincirlidir. Bizim için önemli olan lezzet ve kesim tekniğidir” dedi. “Dönerin en güzeli ve en lezzetlisi Türkiye’de” Dönerin ana vatanının Türkiye olduğunu belirten Döner Ustası Davut, “Yurtdışından gelenler yanlarına yemek almalarına gerek yok burada en güzel en lezzetli Türk dönerini yiyebilirler. Gelen misafirlerimize yurt dışına götürebilmeleri için paketleme yapıp gönderebiliyoruz. En iyi döner Türkiye’de yenir” şeklinde konuştu. Türk döneri tescilleniyor Öte yandan Türkiye tarafından Avrupa Birliği’ne (AB) dönerin geleneksel ürün adı olarak tescili için yapılan başvurunun ilanı, AB Resmi Gazetesi’nde yayımlandı. Dönerin 1800’lerin başından itibaren İstanbul’dan Osmanlı coğrafyasına yayıldığı kaydedilen ilanda, 1962’den 1979’a kadar devam eden Türklerin başta Almanya olmak üzere Avrupa’ya göçüyle yayıldığı anlatıldı. Dönerin 3 aylık itiraz süresinin dolmasının ardından tescil edileceği ve Türkiye’den AB’de tescillenen ilk geleneksel ürün adı olacağı kaydedildi.
İstanbul Beşiktaş, Fenerbahçe’ye aynı sezonda iki kez kaybetmedi Beşiktaş, Süper Lig’de uzun süredir Fenerbahçe’ye karşı aynı sezon içinde iki mağlubiyet yaşamadı. Siyah-beyazlılar, son olarak 2014-2015 sezonunda sarı-lacivertli takımla oynadığı iki maçtan da yenilgiyle ayrılmıştı. Trendyol Süper Lig’in 34. haftasında Beşiktaş, yarın Fenerbahçe’nin konuğu olacak. Sarı-lacivertliler, lider Galatasaray ile arasındaki puan farkını koruyarak şampiyonluk yarışında yara almamak için galibiyeti hedeflerken, siyah-beyazlı ekip de hem sezonu ilk 4’te bitirebilmek hem de taraftarını mutlu etmek adına 3 puan almak istiyor. Beşiktaş rakibine aynı sezonda iki mağlubiyet yaşamıyor Bu zorlu mücadele öncesi ise ilginç bir istatistik göze çarpıyor. Beşiktaş, ligde Fenerbahçe’ye karşı uzun süredir aynı sezon içerisinde oynadığı maçlarda iki yenilgi yaşamadı. Kartal, en son 2014-2015 sezonunda sarı-lacivertlilere 2-0 ve 1-0’lık skorlarla kaybetmişti. Bu süreçte iki takım arasındaki 16 karşılaşmanın 4’ünü Beşiktaş, 3’ünü Fenerbahçe kazanırken, 9 mücadelede beraberlikle sona erdi. 2014-2015 sezonundan sonra oynanan derbilerde alınan sonuçlar şöyle: 2015-2016 Beşiktaş: 3 - Fenerbahçe: 2 Fenerbahçe: 2 - Beşiktaş: 0 2016-2017 Fenerbahçe: 0 - Beşiktaş: 0 Beşiktaş: 1 - Fenerbahçe: 1 2017-2018 Fenerbahçe: 2 - Beşiktaş: 1 Beşiktaş: 3 - Fenerbahçe: 1 2018-2019 Fenerbahçe: 1 - Beşiktaş: 1 Beşiktaş: 3 - Fenerbahçe: 3 2019-2020 Fenerbahçe: 3 - Beşiktaş: 1 Beşiktaş: 1 - Fenerbahçe: 1 2020-2021 Fenerbahçe: 3 - Beşiktaş: 4 Beşiktaş: 1 - Fenerbahçe: 1 2021-2022 Fenerbahçe: 2 - Beşiktaş: 2 Beşiktaş: 1 - Fenerbahçe: 1 2022-2023 Beşiktaş: 0 - Fenerbahçe: 0 Fenerbahçe: 2 - Beşiktaş: 4
Kahramanmaraş Kahramanmaraş’ta depremde enkaz altında kalan ve belden aşağısı tutmayan kadına 11 yaşındaki ikiz çocukları bakıyor Kahramanmaraş’ta 6 Şubat depremlerinde enkaz altında kalan ve yatağa bağımlı hale gelen kadına 11 yaşındaki ikiz çocukları bakıyor. Dulkadiroğlu ilçesi Mehmet Akif Mahallesi’nde 5 katlı binanın 5. katında depreme yakalanan 31 yaşındaki Ayşe Çelik, üzerine beton gelmesi sonucu omurilik zarar gördü ve yatağa bağımlı hale geldi. Şuan Havaalanı Konteyner Kentte yaşayan Ayşe Çelik,"Deprem anında çocuklarımı kurtarmak için yatağın altına attım. Bana yer kalmayınca da ben onların üzerine yattım. Belime duvar geldi. Yatağıma mahkum kaldım. Bu zamana kadar ben onlara bakıyordum, şimdi onlar bana bakıyor ve onların omuzlarında kocaman bir yük var, anneye bakıyorlar" dedi. 11 yaşlarındaki ikiz çocuklarının Eren ve Kerem’in kendisine baktığını söyleyen Çelik,"Ben Kahramanmaraş depreminde Mehmet Akif Mahallesi’nde idim. Ben 5 katlı binanın 5. katında enkazda kaldım çocuklarımla birlikte.Deprem anında çocuklarımı kurtarmak için yatağın altına attım. Bana yer kalmayınca da ben onların üzerine yattım. Belime odanın duvarı geldi. Aldığım darbeler sonucunda omurilik zarar gördü. Ameliyat oldum. 4 aya yakın Mersin’de hastanede yattım. Şuan çocuklarımla birlikte Havaalanı konteynırkent’teyim. Ben böyle olunca eşimle ayrıldık. Şuan bana çocukların bakıyor"ifadesini kullandı. Çelik," 11 yaşındaki ikizlerim ilgileniyor. Yemeğimi hazırlıyorlar, ihtiyaçlarımı gideriyorlar, tekerlekli arabama binerken bana yardımcı oluyorlar. Duş almam konusunda bana yardımcı oluyorlar. Bu zamana kadar ben onlara bakıyordum, şimdi onlar bana bakıyor ve onların omuzlarında kocaman bir yük var, anneye bakıyorlar. 11 yaşındalar ve şuan omuzlarına kocaman bir yük aldılar. Kendilerini suçluyorlar bazen. Bizim yüzümüzden bu şekilde oldu diye. Kendilerini suçladıkları için de hep bana diyorlar anne,’keşke biz olsaydık diyorlar’ Ama bu Allah’tan geldi" dedi. 11 yaşındaki Eren Çelik,"Ben 5. sınıfa gidiyorum. İkiz kardeşimle birlikte bulaşıkları yıkıyoruz, yemek yapıyoruz. Anneme kahvaltı hazırlıyoruz. Evi temizliyoruz" diye konuştu. 11 yaşındaki Kerem ise, "Ben 5 sınıfa gidiyorum. Anneme yardımcı oluyoruz her konuda. Annemin kahvaltısını hazırlıyoruz. Yemek pişiriyoruz. Annem depremden dolayı bu hale geldi. Yatağa bağımlı hale geldi. Deprem oluyordu annem de bizim üzerimize yattı. Anneme yer kalmayınca annemin üzerine duvar düştü. yatağa bağımlı hale geldi. Anneme yardımcı olmaya çalışıyorum fizik tedavi hareketlerini yapmaya çalışıyorum. Benim çok param olursa annem yurt dışına gönderirim. Tedavi için" ifadesini kullandı.
Manisa Manisa’da Sefo coşkusu Bu yıl 484’üncü kez düzenlenen Uluslarlarası Manisa Mesir Macunu Festivali etkinlikleri kapsamında ünlü sanatçı Sefo Manisalılarla buluştu. Sevilen şarkılarını hayranlarıyla birlikte seslendiren Sefo, Cumhuriyet Meydanı’nı dolduran Manisalılara unutamayacakları bir gece yaşattı. UNESCO’nun İnsanlığının Somut Olmayan Kültürel Mirası Listesi’nde yer alan ve bu yıl 484’üncü kez gerçekleştirilen Uluslararası Manisa Mesir Macunu Festivali’nde karnaval havası yaşanmaya devam ediyor. Festival etkinlikleri kapsamında ünlü sanatçı Sefo Manisa’da sahne aldı. Binlerce Manisalının katıldığı konseri Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Mimar Ferdi Zeyrek, eşi Nurcan Zeyrek ve kızı Nehir Zeyrek, Şehzadeler Belediye Başkanı Gülşah Durbay da takip etti. Manisalılara muhteşem bir gece yaşatan ünlü sanatçı Sefo, şarkılarını hayranlarıyla birlikte seslendirdi. Konser sırasında Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Mimar Ferdi Zeyrek ve Şehzadeler Belediye Başkanı Gülşah Durbay da sahneye çıkarak sanatçıya çiçek ve mesir macunu takdim etti. Manisalılara seslenen Şehzadeler belediye Başkanı Gülşah Durbay, “Söz verdik, Manisa’yı gençliğin ve festivallerin kenti yapmaya. Kıymetli sanatçımız Sefo’ya teşekkür ediyorum ve festivalimizin hayırlı olmasını diliyorum” dedi. Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Mimar Ferdi Zeyrek ise, sözlerine Manisa’yı ve Manisalıları çok sevdiğini söyleyerek başladı. Başkan Ferdi Zeyrek, “Ben de inanın ki çok eğleniyorum. Sefo bu akşam Manisa’mı kırdı geçirdi. İyi ki geldin. Bundan sonra Sefo gibi birçok ünlü sanatçımız Manisa’mızda olacak. Artık hep birlikte çok eğleneceğiz, çok mutlu olacağız, hep güleceğiz” ifadelerini kullandı.