GÜNDEM - 21 Mart 2021 Pazar 08:56

Down sendromlu Osman, çalışma azmiyle herkese örnek oluyor

A
A
A
Down sendromlu Osman, çalışma azmiyle herkese örnek oluyor

Kırıkkale’de çalışma azmiyle herkese örnek olan down sendromlu Osman Kapucu, oto lastik işinden sonra unlu mamuller üzerine çalışmaya başladı.

Kırıkkale’de 32 yaşındaki down sendromlu Osman Kabucu, 20 yaşından beri aile şirketine ait işyerlerinde özveriyle çalışarak hayata tutunuyor. 10 yıldır oto lastik dükkânında motorlu araçların lastiklerini değiştirip tamirini yapan down sendromlu Kapucu, şimdi ise aile şirketine ait akaryakıt istasyonundaki kafede unlu mamuller üzerine çalışmaya başladı. İşini severek yapan Kabucu, çalışma azmiyle herkese örnek oluyor.
Korona virüs tedbirlerine de uyarak sabahın ilk saatlerinden itibaren mesaiye başlıyor. Simit, börek, poğaça gibi unlu mamullerin üretimini yapıyor. İşini büyük bir titizlikle yürütüyor, güler yüzüyle de dikkatleri üzerine çekiyor. Müşteriler ise Osman Kapucu’nun çalışma azminden dolayı bir hayli memnun kalıyor.
Osman’ın amcasının oğlu olduğunu ifade eden Özgür Kapucu, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, daha önce birlikte aile şirketinde birçok sektörde çalıştığını belirtti.

Down sendromlu Osman, çalışma azmiyle herkese örnek oluyor

"Aynı zamanda lastik ustası"

Daha önceden oto lastik dükkanında da çalıştığını anlatan Özgür Kapucu, “Aile akaryakıt istasyonunu açalı 8, simit dükkânını da 3 ay önce açtık. Osman benim amcaoğlum. Osman ile daha önce diğer sektörlerde de çalıştık. Aynı zamanda lastikçi, lastik ustası. O sektörde işimiz de devam ediyor. Osman ile de burada çalışıyoruz. Bu şekilde ilerliyoruz. Osman buranın bel kemiği. Osman olmaz ise iş yürümüyor" ifadesini kullandı.

"müşteriyi memnuniyetle gönderiyor"

Kapucu, “Müşteriler Osman’ı çok beğeniyor, çok seviyor. Biz ondan biraz erken geliyoruz. İmalat aşaması, pişirme aşaması, başlıyor bitiyor. Osman bey de satışa geliyor. Müşteriler onu görmeyince satın almak istemiyor. Hatta çoğu ‘Osman olmaz ise buraya gelmem’ diyor. Allah razı olsun hepsinden. Ürünlerimiz çok lezzetli. Osman’ın sayesinde. Hepimizin neşe kaynağı. Aynı zamanda Osman ile vaktin nasıl geçtiğini anlayamıyoruz. Osman’ın yapamadığı iş yok. Yani şu şekilde söyleyeyim; simidin pişirme aşamasından en son aşamasına kadar bütün her şeyini yapıyor. Müşteriye sunumunu da yapıyor. Çayını da ücretsiz ikram edip müşteriyi memnuniyetle gönderiyor” diye konuştu.
Down sendromlu Osman Kapucu ise simit poğaça yapmayı çok sevdiğini söyledi.

Kadir Arslan - Hasan Ay
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.