SAĞLIK - 22 Mayıs 2017 Pazartesi 09:22

“Doymuş yağlar kalp krizi riskini artırıyor”

A
A
A
“Doymuş yağlar kalp krizi riskini artırıyor”

İstanbul Cerrahi Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Dr. Gülsüm Bingöl, doymuş yağ asidi içeren besinlerin direk damar sertliği yaparak damar tıkanıklığı riskini artırdığını söyledi.

İstanbul Cerrahi Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Dr. Gülsüm Bingöl doymuş yağ asitlerinin kalp krizi riskinin artırdığına dair önemli bilgiler verdi. Doymuş yağ asidi içeren besinlerin direk damar sertliği yaparak damar tıkanıklığı riskini artırdığını belirten Bingöl, “Yaklaşık yüzde 7 oranında tek başına doymuş yağlar damar sertleşmesini ve kalp krizi riskini artırıyor. Doymuş yağ asidi genellikle pastane ürünlerinde bulunur. Pastanelerde tüketilen içerisinde katı yağ konulan yaş pasta, börek gibi besinlerde bol miktarda bulunuyor. Bunlar direk damar sertliği yaparak, kalp krizi riskini artırıyor. Aynı zamanda kalp krizi riskinin azaltan iyi kolesterol oranını düşürüp, halk arasında kötü kolesterol olarak bilinen damar tıkanıklığı riskini artıran LDL kolesterol düzeyini de yükseltiyor. O yüzden doymuş yağları sağlıklı kalp beslenmesi açısından önermiyoruz” dedi.

“Besinleri yağda kızartmayın, ızgara şeklinde tüketin”
Hazır gıdalardan uzak durmak gerektiği uyarısında bulunan Bingöl, “Hazır meyve ve et suları, hazır çorbalar, Fast food besinler bunların tümünden uzak durmak lazım. Şarküteri ürünlerinden uzak durmak gerekiyor bunlar hem çok fazla katkı maddesi içeriyor hem de kolesterol içeriği yüksek besinler sucuk, salam, sosis gibi besinlerden mümkün olduğunca tüketilmemeli. Aynı şekilde sakatatlar çok yüksek miktarda kolesterol içeriyor. Sağlıklı yaşam için bunlardan da uzak durmak lazım. Pişirme tekniği çok önemli besinleri yağda kızartmak yerine ızgara şeklinde tüketmeyi öneriyoruz. Yine öğünlerde dengeli beslenmeyi tavsiye ediyorum. Her öğünde kırmızı et yemek yerine zeytinyağı ile pişirilmiş yeşil sebzeler, baklagilleri mutlaka öneriyoruz. Kırmızı et yerine öğünlerde beyaz eti ve balığın da tercih edilmesini hastalarımıza tavsiye ediyorum” diye konuştu.

“Kırmızı eti dengeli tüketin ve pişirme tekniğine dikkat edin”
Çok fazla kırmızı et tüketiminin de kötü huylu kolesterolün yükselmesine yol açtığını aktaran Dr. Bingöl, kırmızı etin haftada 3-4 öğün tüketilmesi gerektiğini ifade etti. Hiç et tüketilmemesinden bahsetmediklerini vurgulayan Dr. Bingöl, “Et tüketilmeli ama dengeli bir şekilde ve pişirme tekniği dediğim gibi çok önemli. Yağda kızartılmış besinleri hem kalp sağlığı açısından hem de diğer nedenlerle önermiyorum. Kırmızı et haftada 3-4 öğün tüketilebilir. Burada önemli olan her öğünde kırmızı etle beslenen hastalarımız oluyor. Örneğin öğlen sebze yemeği yiyorsak akşam kırmızı et tüketip, ertesi gün öğlen balık yeyip akşam sebze yemek şeklinde dağılım yapmak lazım. Kolesterol seviyelerini dengelemek için damar sertliğini riskini azaltmak için balığı da, yeşil sebzeleri de öğünlerimize eklemek lazım” açıklamalarında bulundu.

Gül Kaba - Adem Gürer 

 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Zonguldak Enkazdan sağ çıkan Hediye hayırseverlerin desteğiyle dünyaevine girdi Hatay’da yaşanan depremde enkazdan beş gün sonra sağ kurtulan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı ile ertelediği düğününü hayırseverlerin de desteğiyle Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesinde gerçekleştirdi. Hatay’da yaşayan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı Muhammet Yıldız ile birlikte düğün hazırlıkları yaparken 6 Şubat 2023’te yaşanan depremlerde annesi ve kardeşi ile enkaz altında kaldı. Deprem sonrası enkazın arasında nişanlısını arayan Muhammet Yıldız, günlerce umudunu kaybetmeden molozların arasında Hediye Demirkol’dan bir iz aradı. Ekiplerin çalışmaları sonucu beş gün sonra enkazdan sağ kurtulan Hediye Demirkol’un kolu ampute edildi. Enkazda annesini kaybeden ve kardeşinin de iki ayağı ampute edilen Hediye Demirkol, sevk edildiği Adana’da tedavisinin tamamlanmasının ardından kardeşiyle birlikte Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesine taşındı. Türk Kızılay Şubesi ve hayırseverlerin de desteğiyle bir eve yerleştirilen Hediye Demirkol, Şube Başkanı Kürşat Yağız’a deprem nedeniyle ertelenen düğün planından bahsetti. Çiftin hayalini gerçekleştirmek isteyen Kızılay, düğün için hazırlık başlattı. Davul zurna eşliğinde gelin alma adetinin yerine getirilmesiyle birlikte çeyizler de eve taşındı. Yapılan duaların ardından konvoy halinde Gülüç Belediyesi Düğün Salonu’na gelen çift, burada dünyaevine girdi. “Evlilik sürecimiz depremden sonra çok farklı boyuta geldi” Hayırseverler ve sevenleri genç çifti düğünde yalnız bırakmadı. Dört senelik nişanlılık süreci sonrası düğün hazırlığı yaptıkları sırada depremin olduğunu anlatan Hediye Demirkol, “Birbirimizi görüp tanıştık. Uzun bir hikayemiz var. Zamanla konuşa konuşa ileriye dönük sürecimiz başladı. Söz takıp nişanlandık. Yaklaşık dört senedir birlikteyiz. Deprem bizim dönüm noktamız oldu. Önceleri evlilik sürecini düşünüyorduk ama depremden sonra çok farklı boyuta geldi. Birbirimizden kopamadığımızı o zaman anladık. Düğünü erteledik. Deprem olmasaydı geçen yaz düğün olacaktı. Tedavi süreçleri oldu" dedi. Karadeniz Ereğli’ye geldiklerinde nikah yaparak dünyaevine girmeyi planladıklarını ve Kızılay’ın desteğiyle düğün yaptıklarını anlatan Demirkol, “Bu şekilde bize güzel bir düğün organize ettiler. Hatay’dan Karadeniz Ereğli’ye geldik. Orada hiçbir şeyimiz kalmadı. Buradaki güzel insanlarla tanışma sürecimiz oldu. Birçok insanla tanıştık. Sağ olsunlar hiçbir zaman desteklerini ayırmadılar” diye konuştu. “Küs öleceğimizi bilmek beni kahretti” Depremin kendileri için dönüm noktası olduğunu söyleyen Muhammet Yıldız ise, “İnsan sevdiğinden asla kopamaz. Depremin olduğu gün kendisiyle küstük. Öleceğine değil de küs öleceğimize çok üzüldüm. Sürekli bunu düşünüyordum, kahroldum. Neden kavga ettiğimizi düşündüm. Demek ki iki günlük dünyaymış, kavga etmeye hiç gerek yokmuş” dedi. İlk depremin yaşanmasında bir saat sonra nişanlısının evinin enkazının başına geldiğini anlatan Yıldız, “Enkazdan araçlar geçemiyordu. Yakınlarında bir tane park vardı. İnsanlar ateş yakmış duruyordu. Bir umut oradadır diye kendisini, annesini ve küçük kardeşini aradım. Kimseyi bulamadım. Enkaz başında gördüğüm tablo her şeyi anlamama yetti. Oradan birisinin çıkması imkansız gibi bir şeydi. Arkadaşlarım da bunu söylüyordu. İlk başta Hediye’nin ölmediğini söylüyordum. Boşuna ümitlenmememi ve durumu kabullenmemi söylediler. Sonuna kadar Hediye’nin yaşadığını düşünüyor ve inanıyordum. Sonra Hediye’nin sesini duyduk ve yaşadığını öğrendik” ifadelerini kullandı.