SAĞLIK - 31 Ağustos 2019 Cumartesi 11:05

Dr. Can Tumba'dan mükemmelliyetçi ebeveynlere uyarı

A
A
A
Dr. Can Tumba'dan mükemmelliyetçi ebeveynlere uyarı

Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Can Tumba, mükemmeliyetçi ebeveynlere, "Bir projenin parçası olarak büyümek şüphesiz çocuğa belli başlı kazanımlar getirir. Ancak yanlış yapma hakkı elinden alınan bu çocuklarda ileride planlı olmayan her olay hayal kırıklığı ve başarısızlık olarak yaşanıyor" dedi.

Çamlıca Medipol Üniversite Hastanesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Can Tumba, günümüzde proje olarak yetiştirilen çocukların ileride yaşayabilecekleri olumsuzluklara karşı uyarılarda bulundu. Tumba, yaptığı açıklamada, ailesi tarafından 7 gün 24 saati planlanan çocuğun hayal gücü ve özgüveninin zarar gördüğünü belirtti. 

Dr. Tumba, proje çocuklarının bir gününü şu şekilde özetledi: "Hafta sonu programı çok dolu, sabah erkenden yüzme kursuna gidilecek, sonrasında özel bir etüt merkezinde yaşıtları arasından sıyrılıp en iyi okullara gidebilmesi için konular tekrarlanacak. Binlerce test sorusu çözülecek, akşamüstü eve döner dönmez kapıda bekleyen piyano öğretmeni, hiç olmazsa o biraz daha anlayışlı da. en azından yemek yenmesine izin verecek. Günümüz çocuklarının çoğunun programı doğmadan yapılmış durumda. Doğmadan kendisi adına açılmış olan instagram hesapları, kalabalık baby shower partileri, astrologlar ile konuşularak planlanmış doğum günleri hatta saatleri ve daha pek çok şey. İlk çocuklarını kucaklarına almadan ikinci çocuğun cinsiyetini ve doğum zamanını hesaplayan aileler bile var".

Gelecek kaygısının doğal sonucu

Bütün bunların içinde çocuklarının yerinin kaybolduğuna dikkati çeken Tumba, şu değerlendirmede bulundu: "Sadece kendisine sunulan ve uymak zorunda olduğu bu sistemden çocuk ne kadar memnun? Fırsat verilseydi neyi değiştirirdi? Ebeveynlerin ne yazık ki bu sorulara içtenlikle cevap verebilecek iç görüleri çoğunlukla olmayabiliyor.

Belki de çoğu, çocuklarının üreticiliğini ve öz güvenini kendisine pek çok fırsat sunarak ve onun hayatını kendisi adına düzenleyerek sağlayabileceklerine inanıyorlar. Aslında bu kavram gittikçe değişen toplumsal normlar, zorlaşan ekonomik şartlar, artan sosyokültürel sınıf farklılıkları, büyüyen maddi manevi beklentiler ve bunun doğurduğu yoğun gelecek kaygısının oluşturduğu bir yapı olan mükemmeliyetçi ebeveynlik sisteminin doğal bir sonucu olarak hayatımıza girdi".

Merkeze konanlar bocalıyor

Tumba, aile sisteminin merkezine konan çocuğun bocaladığına dikkati çekerek "Mükemmeliyetçi ebeveynler her şeyin en iyisinin çocuk tarafından eksiksiz ve zamanında yerine getirilmesini bekliyor. Çocuğun olduğu gibi kabul edilmesi, iyi özelliklerinin desteklenmesi, becerilerinin özgürce ifade edilebileceği bir alan oluşturulması yerine o dönemin modasına ve beklentilerine yönelik; ebeveynlerin kendilerinin de çoğunlukla yabancı oldukları bir yapı tasarlıyor. Çocuk bu yapı içinde bocaladığında ebeveynler ise bazen çaresizlik bazen de öfke içinde olayları telafi etmeye çabalıyor. Çocuk ise neresinde olduğunu tam olarak kavrayamadığı bu projede bir yandan ebeveynlerini memnun etmeye bir yandan da bireyselleşmeye ve kendisini inşa etmeye çalışıyor" ifadelerini kullandı.

Gri bölge onlar için tehlikeli

Proje olarak yetiştirilen çocukların kazanacakları kazanımların avantaj ve dezavantajlarının iyi ayarlanması gerektiğini belirten Tumba, şöyle devam etti: "Bir projenin parçası olarak büyümek şüphesiz ki çocuğa belli başlı genel geçer kazanımlar getirecektir. İyi okullardan mezun olmak, bir müzik enstrümanı çalabilmek, bir spor dalında başarılı olmak, disiplin sahibi olmak tabi ki artı özellikler. Ama bu kazanımları elde ederken yanlış tutumların sonucunda nelerin feda edildiğine dikkat etmek gerekiyor.

Proje çocuk mantığıyla yetiştirilen çocukların en temel ortak özelliği ileride kişilik yapılarının son derece katı ve değişime dirençli olacak yönde şekilleniyor olması. Ebeveynlerin tahammülsüzlüğü ve mükemmeliyetçiliği çocuğun yanlış yapma hakkını elinden aldığından bu çocukların düşünce yapıları ‘ya hep ya hiç’ ilkesine göre düzenleniyor. Dayatılan kurallar ile isyankar hayal gücü arasında sıkışan bu çocuklar için hepimizin hayatının en büyük kısmının geçtiği alan olan gri bölge ise ne yazık ki tehlikeli bölge. Çünkü bu bölge sürprizlere ve tesadüflere açık, her şey her zaman planlı değil ve planlı olmayan her şeyin de çocuk için bir başarısızlık ve hayal kırıklığı olarak yaşanma riski var" şeklinde konuştu.

Yönetmeyin yönlendirin

Tumba, sözlerini şöyle tamamladı: "Çocukları yetiştirirken onları yönlendirmek ile yönetmek arasındaki farka varalım. Her alanı tam olarak doyurmaya çalışırken doyumsuz bireyler yetiştirmekten kaçınalım. Kimse mükemmel olmak zorunda değil, mükemmel ebeveynlik kavramı olmadığı gibi mükemmel bir çocuk kavramının da olmadığını hatırlayalım. Winnicott’un dediği gibi temel olan ‘yeterince iyi ebeveyn’ olabilmek, yani her şeyin sınırsızca karşılanması değil kendisini olgunlaştırabileceği yeterli bir alan sunulması. Bunu yaparken de çocuğunuzun yanında olmak, ona güven vermek, onu iyi hissettirmek, bazen yanlış yapmasına da izin vermek, ama en önemlisi koşulsuz sevildiğini bilmesini sağlamak. O zaten sizin çocuğunuz olduğu için yeterince mükemmel. Bunu da kimseye ispatlamasına gerek yok".  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bayburt Bayburt’ta ’Eczane Teknisyenleri ve Teknikerleri Günü’ dolayısıyla etkinler düzenlendi Her yıl 26 Nisan’da kutlanan ’Eczane Teknisyenleri ve Teknikerleri’ günü dolayısıyla Bayburt’ta da çeşitli etkinlikler yapıldı, alanında uzman isimler ve öğrenciler Eczane Teknisyenleri ve Teknikerleri Günü’nü düzenledikleri programla kutladılar. Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Eczane Hizmetleri öğrencileri tarafından ’Eczane Teknisyenleri ve Teknikerleri Günü’ münasebetiyle panel, tiyatro, söyleşi ve stanttan oluşan etkinlikler organize edildi. Düzenlenen program, panelle başladı. ’Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp: Fitoterapi’ paneline konuşmacı olarak katılan Karadeniz Teknik Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ufuk Özgen ve Akademisyen/Yazar Doç. Dr. Kenan Taştan, bitkilerin tedavi süreçlerindeki temel ve yardımcı fonksiyonlarını anlatan çok yönlü sunumlarını katılımcılarla paylaştılar. Doç. Dr. Kenan Taştan konuşmasında Geleneksel tedavi yöntemlerinin önemine vurgu yaptı. Halk arasında çok fazla bilinen ve kullanılan hacamat yöntemine özellikle ayrı bir parantez açan Taştan, “Hacamat mutlaka işin uzamanı bir hekim tarafından ve gerekli tahliller yapıldıktan sonra uygulanmalıdır. Aksi halde özellikle kan hastalıkları olan bireylerde ya da enfeksiyondan kaynaklanan problemler ciddi rahatsızlıklara yol açması söz konusu olabilir” diyerek konuştu. Prof. Dr. Ufuk Özgen ise konuşmasında birçok ilacın hammaddesini oluşturan bitkilerin şifalı özelliklerine değindi. Ancak ilaçlarla birlikte kullanılan bitkisel çayların ya da bilinçsizce kullanılan bitkisel ürünlerin çok ciddi yan etkileri olabileceğine vurgu yaptı. Etkinliğin ikinci ayağında Eczane Hizmetleri öğrencileri Şehit Recep Eşiyok Ortaokulunda öğrencilerle bir araya geldiler. Öğrenci Ecem Şahin’in kaleme aldığı tiyatro oyunu ile ortaokul öğrencilerine akıllı ilaç kullanımının önemine ve gerekliliğine dikkat çektiler. Ardından Eczane Hizmetleri öğretim elemanlarından Dr. Öğr. Üyesi Ümit Karakaş, öğrencilere ilaçlar ve akılcı ilaç kullanımı konulu söyleşisini gerçekleştirdi. Etkinlik Bayburt şehir merkezinde Yakutiye Camisi önünde kurulan stant ile son buldu. Stantta ’Doğru İlaç Kullanımı’ konusunda vatandaşla buluşan gençler, konu ile ilgili el broşürü, ilaç zamanlama ve taşıma kutusu dağıttılar. Öğrenciler, vatandaşlara ilaç ile ilgili sorular sorarak, doğru ilaç kullanımına yönelik farkındalık kazandırmaya çalıştılar. Konu ile ilgili olarak düzenleme komitesi başkanı öğrenci Nazım Onur Bulut, akıllı ilaç kullanımı hakkında bilgiler vererek, "Akıllı ilaç kullanımı konusunda toplumun bilgilendirilmesi için oldukça önemli nedenler bulunmaktadır. Bu gerekçelerin ilki modern sağlık bakımındaki kimyasal ajanların önemli rolünün olmasıdır. İkincisi bireylerin sağlıkları ile ilgili sorumluluk alabilmelerini ve uygun tedavi edici stratejilerin belirlenmesini sağlamaktır. Üçüncüsü, bireylerin tedavi edici kararlarında rol almaları ve sonraki dozlar ve süreç ile ilgili bilgilendirilme haklarının olmasıdır. Dördüncüsü ise bireylerin akılcı ve güvenli ilaç teminini ve etik olmayan ticari tanıtımdan zarar görmemelerini sağlamaktır" dedi.