GÜNDEM - 15 Şubat 2019 Cuma 10:22

Dr. Sadık Akyar: “MGK kararları hükümet için, iç hukuk dayanak noktasıdır”

A
A
A
Dr. Sadık Akyar: “MGK kararları hükümet için, iç hukuk dayanak noktasıdır”

Dr. M. Sadık Akyar, MGK kararlarının hükümete tavsiye niteliğinde olduğunu söyleyerek Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçildikten sonra ki MGK kararlarının yine tavsiye niteliğinde olmasına rağmen, hükümet tarafından yerine getirilecek bir işlem maddesi olarak algılanmakta, hükümet icraatları için adeta bir iç hukuk dayanak noktası oluşturduğunu söyledi.

Girne Amerikan Üniversitesi (GAU) Siyasal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi ve Güvenlik Araştırmaları Merkezi Direktörü Dr. M. Sadık Akyar katıldığı bir TV programın başlangıcında, yılın ilk MGK toplantısı sonucunda bazı konuların öne çıkarıldığını belirterek, bunların; firari olan FETÖ terör örgütü mensuplarının bulunduğu ülkelere çağrı yapılarak, bu şahısların bir an önce Türkiye’ye iadelerinin yapılması gerektiği olduğunu bildirdi.
Akyar açıklamalarının devamında ise şunlara değindi;

“Ege, Doğu Akdeniz ve Karadeniz’deki gelişmelerin yakından takip edildiği belirtildi”

Dr. M. Sadık Akyar, “Türkiye’ye iadeler konusunda bu çağrının muhatabının ise daha çok ABD, Almanya ve Fransa olduğu düşünülmektedir. İdlib’de statükonun korunması belirtilmiş, İdlib’in şu andaki durumu göz önünde bulundurulduğunda bunun daha çok Rusya ve hatta Suriye ile işbirliğini işaret ettiği, Menbiç yol haritasının hemen, Fırat’ın doğusu ile ilgili olarak da ilgili devletlerle varılan mutabakatların uygulanması konusu ile de ABD, Rusya ve hatta Suriye’nin hedef alındığı öngörülmektedir. Toplantı sonucunda ayrıca; Ege, Doğu Akdeniz ve Karadeniz’deki gelişmelerin de yakından takip edildiği belirtilmiştir. MGK kararları hükümete tavsiye niteliğindedir. Ancak, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçildikten sonraki MGK kararları yine tavsiye niteliğinde olmasına rağmen, Hükümet tarafından yerine getirilecek bir işlem maddesi olarak algılanmakta, hükümet icraatları için adeta bir iç hukuk dayanak noktası oluşturmaktadır. Bu nedenle, önümüzdeki günlerde firari durumda bulunan ‘FETÖ’cülere karşı yeni girişimlerin yapılacağı öngörülmektedir” dedi.

“Çipras bunlar için, iki ülke arasında “diken” oldukları tabirini kullanmış”

Yunanistan Başbakanı Çipras’ın Türkiye ziyareti iki ülke ilişkileri açısından önemli bir zamanda geldiğini söyleyen Dr. M. Sadık Akyar açıklamalarına şöyle devam etti. Dr. Akyar, “Çipras’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaptığı görüşmede Türk Akımı projesini daha ileriye götürmek için Yunanistan’ın hazır olduğunun ifadesi, bizlere Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon kaynaklarının çıkarıldığı takdirde, en uygun güzergâhın Türkiye olduğunu teyit eder niteliktedir. Görüşmede gündeme gelen önemli konulardan birisi de Yunanistan’da bulunan firari ‘FETÖ’cülerdir. Çipras bunlar için, iki ülke arasında “diken” oldukları tabirini kullanmış, her türlü darbeye karşı olduğunu belirtmiş ancak daha sonra Yunanistan’ın bir hukuk devleti olduğunu belirterek, diplomatik bir manevra ile sorulanları cevaplamıştır. Her iki lider her ne kadar direk olarak Ege ve Kıbrıs konusuna girmeseler de, Çipras’ın vücut dili Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamaları ile önümüzdeki dönemde Türk-Yunan ilişkilerinde bir artış olacağı algılanmıştır. 

“1933’de Venizelos’dan beri ruhban okulunu ziyaret eden ikinci Yunanlı lider Çipras’tır”

Ziyarette gündeme gelen konulardan birisinin de Heybeliada Ruhban Okulu’nun ziyaret edilmesi olduğunu söyleyen Dr. Akyar, “Çipras, 1933’de Venizelos’dan beri ruhban okulunu ziyaret eden ikinci Yunanlı liderdir. Heybeliada Ruhban Okulu 1971 yılında, Fener Rum Patriği’nin, okulun bağımsız olmasını istemesinden buna bağlı olarak, patriklikçe öğrenci gönderilmemesi sonucunda kapanmıştır. Açılması, kapandığı tarihten itibaren Türk Dış Politikasında tartışmaya neden olan konulardan biri haline gelmiştir. Çünkü, Ortodoks Kiliselerinin bir özelliği, milliyetçiliği körüklemeleri, siyasallaşmaları ve dini bir kurum olmalarına rağmen, milliyetçi akımlara silah dahil her türlü desteği vermeleri ile tanınmalarıdır” ifadelerine yer verdi.

“Türkiye, Suriye konusunda ilgili ülkelerden varılan mutabakatlara uymasını beklemektedir”

Açıklamalarında Suriye’de ki gelişmelere de yer veren Dr. M. Sadık Akyar, “Cumhurbaşkanı Sn. Erdoğan tarafından; Türkiye’nin krizin başlangıcından itibaren istihbarat örgütleri düzeyinde (muhtemelen MİT ve El Muhaberat) Suriye tarafı ile temas kurduğu, zaten böyle bir temasın olmamasının mantıklı olmadığı da belirtilmiştir. Bu ise; bizlere artık Türkiye’nin önümüzdeki süreçte, Suriye tarafı ile temas kuracağının bir işaretini vermektedir. Aslında; son MGK kararlarında da belirtildiği gibi Türkiye, Suriye konusunda ilgili ülkelerden varılan mutabakatlara uymasını beklemektedir. Aslında; Türkiye ikinci, üçüncü ülkeler ile mutabakat yapmaya ve yapılan mutabakata uyulmasını beklemek yerine, bir an öne Suriye ile, Şam’daki Türk Büyükelçiliğinin açılması dahil bir dizi güven artırıcı önlemi uygulamaya koyarak, “Adana Mutabakatı” çerçevesinde; gerektiğinde bu mutabakatın mevcut gelişmelere uyumlu hale getirerek “Genişletilmiş bir Adana Mutabakatı” uygulamasının daha akılcı olacağı kanaatindeyiz. Bu güven artırıcı önlemlerin başlangıcı olarak da yetkililere şu öneriyi getirmekteyiz. 1998 Adana Mutabakatından sonra, mutabakatın uygulanması ile ilgili sorunları Suriye tarafı ile anında çözmek için Dışişleri Bakanlığınca bir Büyükelçi görevlendirmişti” ifadelerinde bulundu.
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Filistin Dayanışma Platformu, İsrail’in Refah’ta başlattığı saldırıyı Ankara’da protesto etti Ankara’da bulunan Filistin Dayanışma Platformu, "Refah’ta Katliama Hayır" sloganıyla İsrail’in başlattığı saldırıyı protesto etmek için Amerikan Büyükelçiliği önünde toplandı. İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarının ardından 1 buçuk milyona yakın Gazzeli, Refah kentine sığınmıştı. İsrail’in Refah kentine yönelik başlattığı hava saldırısının ardından Filistin Dayanışma Platformu, "Refah’ta Katliama Hayır" sloganıyla saldırıyı kınamak için Ankara’da bulunan Amerikan Büyükelçiliği önünde çeşitli sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte İsrail’i protesto etti. Elçilik binası önünde toplanan kalabalık, İsrail’i protesto etmek için "İnsanlık onuru siyonizmi yenecek" ve "Susma haykır soykırıma hayır" sloganları attı. Öte yandan kalabalık, İsrail askerleri tarafından Kudüs’te öldürülen Hasan Saklanan’ı ise rahmetle anmayı unutmadı. Grup adına basın açıklamasında bulunan Zeynel Abidin Özkan, İsrail’in Gazze’ye yönelik düzenlediği saldırıların ardından Refah sınır kapısına sığınan yaklaşık bir buçuk milyona yakın Gazzeli’nin 214 gündür açlıkla boğuştuğuna dikkati çekti. "Soykırımın ortakları ahirete kalmadan dünyada da inşallah gereken cezayı bulacaklar" Refah’a başlatılan saldırılarla birlikte bölgede can güvenliği sorununun da başladığının altını çizen Özkan, “214 gündür dünyanın gözü önünde Filistin’de kardeşlerimiz İsrail soykırımına maruz bırakılıyor. Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde devam eden yargılamalara; İsrail, lobi faaliyetleriyle tüm ülkelere müdahale ettirmeye ve İsrail yetkililerinin ceza almaması için bir çaba içerisine girdi. Hepimiz gördük ki aslında adalet İsrail için varmış ve tüm ülkeler de İsrail’in soykırımını desteklemek için çalışıyormuş. Bugün ortaya çıkan belgelerde görüldü ki Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde İsrail’in soykırımına ortak olan yöneticilerinin ceza almamasına yönelik baskı içeren mektuplar mahkemeyi köşeye sıkıştırmak adına kullanılıyor. Biz inanıyoruz ki hem mahkemede görülen davada hem de Güney Afrika’da devam eden davada soykırımın ortakları ahirete kalmadan dünyada da inşallah gereken cezayı bulacaklar” ifadelerini kullandı.