ÇEVRE - 05 Kasım 2018 Pazartesi 11:06

Dünya Mersin'den gelen haberle sevindi

A
A
A
Dünya Mersin'den gelen haberle sevindi

Dünyada deniz kaplumbağalarının en önemli üreme merkezlerinden olan Mersin'in Kazanlı, Alata ve Davultepe sahillerinde, bu yıl yaklaşık 970 yuva oluştu. Her 3 sahilden yaklaşık 200 bin deniz kaplumbağası denizle buluşturulurken, bu yılki sayılar tüm dünyayı sevindirdi.

Deniz kaplumbağalarının üremesiyle ilgili açıklamalarda bulunan Mersin Üniversitesi (MEÜ) Deniz Kaplumbağaları Uygulama Araştırma Merkezi (DEKUYAM) Müdürü Prof. Dr. Serap Ergene, deniz kaplumbağalarının tüm dünyada nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu söyledi. 2 tür deniz kaplumbağası bulunduğunu vurgulayan Ergene, "Birisi caretta caretta diğeri ise yeşil deniz kaplumbağası. Mersin bölgesi için özellikle yeşil deniz kaplumbağası çok büyük öneme sahip. Çünkü tüm Akdeniz popülasyonunun yüzde 70’i Türkiye kıyılarında yumurta bırakıyor. Bu nedenle çok önemli bir bölgede bulunuyoruz. Deniz kaplumbağaları Mayıs ayında geliyor, yumurta bırakmaya başlıyor, Temmuz sonu Ağustos başı gibi yavrular çıkmaya başlıyor. Bu faaliyet Eylül’ün sonuna kadar devam ediyor. Bu yılda aynı şekilde deniz kaplumbağaları kıyıya doğru geldiler, yumurtaları bıraktılar, yumurtadan yavrular çıktı ve denize kavuştular. Bu yıl özellikle Mersin bölgesinde Alata ve Davultepe kumsallarında çalışmalarımızı yürüttük. Kazanlı kumsalında haftada 1 veya 2 defa kontrol altında tutmaya çalıştık" diye konuştu.

"Yaklaşık 200 bin yavru denizle buluştu"
Alata ve Davultepe’deki sonuçların sevindirici olduğunu vurgulayan Ergene, "Alata kumsalında 288, Davultepe kumsalında ise 240 yuva bulundu. Özellikle Davultepe kumsalı için bu rakamlar çok iyi rakamdı. Çünkü geçmiş dönemden günümüze kadar baktığımızda incelemelerimiz her zaman 120 ile 200 civarında gösteriyordu. Bu yıl 240 yuva ile oldukça güzel bir sayıya ulaşmış olduk. Bu tabi etkin bir korumanın sonucuydu. Gerek Davultepe’de gerekse Alata’da etkin bir koruma yönteminin belirlenmesi ve aynı yöntemle devam edilmesi koruma sürecini destekleyen önemli bir unsur oldu. Çalışma tarzının aynı şekilde devam etmesi, aynı ekiple devam etmesi çok önemli. Çünkü biz Davultepe’de 2009 yılından, Alata kumsalında ise 2000 yılından beri aralıksız çalışıyoruz. Çalışmalarımız çok güzel sonuçlara ulaşmaya başladı. Her iki kumsal açısından değerlendirdiğimizde Alata kumsalında yaklaşık 40 bin yavru, Davultepe kumsalında ise yaklaşık 30 bin civarında yavru denize ulaşmayı başardı. Bu demektir ki yaklaşık 70 bin yavruyu biz sadece 2 kumsaldan denize ulaştırdık. Kazanlı kumsalını da ara ara ziyaret ettik ve orada da yaklaşık 900 yuva tespit ettik. Tüm Mersin anlamında baktığımız zaman neredeyse 200 bine yakın yavruyu bizim kumsallarımızdan denize gönderdiğimizi söylemek mümkün" ifadelerini kullandı.

"Bin canlıdan bir tanesi ergin hayata ulaşıyor"
Ortaya çıkan sayıların çok önemli olduğunun altını çizen Ergene, "Çünkü canlının geleceğini bize ifade eden sayılar. Yaklaşık olarak bin canlıdan bir tanesi ergin hayata ulaşıyor. Bu kadar yavru gidince bu gelecek için iyi bir sayı anlamına geliyor. Hatta caretta caretta için rakamlar nispeten daha iyi görünüyor. Yeşil deniz kaplumbağası kritik olarak tehlike altında bulunuyor, caretta caretta ise yüksek risk altında bulunan deniz kaplumbağası olarak tanımlanıyor. Bu nedenle yapılan çalışmalar oldukça iyi sonuçlar verdi anlamına geliyor. Ancak yeşil deniz kaplumbağası için hale kritik durum devam ediyor. Sayı olarak oldukça azlar. Bizim kıyılarımızda tahmin edilen sayısı 800 ile bin arasında. Caretta caretta ise 2 bin ile 2 bin 500 civarında. Ancak bizim bulunduğumuz bölge daha çok yeşil deniz kaplumbağasının bulunduğu bir bölge. Bu nedenle çalışmaların devamlılığı, bu canlıların korunması için özellikle yapılması gereken en önemli faktör alanların korunması. Hem denizdeki hem kumsal alanlarının korunması çok önemli. Buraların doğasını bozmadan korumak gerekiyor. Çalışmalar yapıyoruz, çok güzel sonuçlar alıyoruz ama bu çalışmalar sadece kurtarmak için yeterli değil. Önemli olan canlının bulunduğu ekolojik ortamı koruyabilmek ve onları olduğu haliyle korunması sağlayabilmek. Elbette bu canlıların bulunduğu kumsallardan insanlarda yararlanacak ama insanca yararlansın. O nedenle bu tip kumsallardan yararlanırken insanların bilgilendirilmesi sağlamak gerekiyor. Biz yaz ayı boyunca kumsalda bulunduğumuz sürece insanları bilgilendiriyoruz, broşürler dağıtıyoruz, eğitim veriyoruz ve bununla ilgili çabalarımız var. Aynı zamanda bu alanların koruma statülerinin yerine getirilmesi gerekiyor. Buda önemli faktörlerden bir tanesini oluşturuyor" şeklinde konuştu.  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep Gaziantepli Halıcıları Senegal Türkiye Büyükelçisi Sağman makamında ağırladı Ticaret Bakanlığının desteği ile Batı Afrika ülkesi Senegal’de pazar arayışlarını sürdüren Gaziantepli halı ihracatçıları Türkiye Büyükelçiliğinde ağırlandı. Türkiye’nin Senegal Büyükelçisi Nur Sağman Güneydoğu Anadolu Halı İhracatçıları Birliği Başkanı Zeynal Abidin Kaplan’dan gerçekleştirilen görüşmeler ve Pazar araştırmaları hakkında bilgi alarak, “Türkiye’den gelecek bütün sektörlerimiz için burada elimizden gelenleri yapmaya hazırız. İş adamlarımızı ve ihracatçılarımızı bekliyoruz” dedi. Gaziantepli halıcıları Türkiye Senegal Büyükelçiliğinde ağırlayan Türkiye’nin Senegal Büyükelçisi Nur Sağman Afrika’nın Türkiye’de ki bütün sektörler açısından önemli fırsatlar barındırdığına dikkat çekerek Senegal’e gelerek halı ihracatını arttırmayı hedefleyen halı sektör temsilcilerini kutladı. Zeynal Abidin Kaplan başkanlığında ki heyetle bir toplantı gerçekleştiren Türkiye’nin Senegal Büyükelçisi Nur Sağman büyük elçilik olarak sadece halı sektör temsilcilerinin değil Türkiye’den gelecek bütün sektör temsilcilerinin Senegal pazarında gelişmesi için gerekli bilgilendirme ve desteği vereceklerini sözlerine ekledi. GAHİB Başkanı Zeynal Abidin Kaplan’da heyeti makamında kabul eden Türkiye’nin Senegal Büyükelçisi Nur Sağman’a teşekkür ederek Senegal’de ki çalışmalar hakkında bilgiler verdi. Kaplan yaptığı değerlendirmede “Türkiye’nin farklı ülkelerle ilişkilerinin gelişmesi ve karşılıklı ticaret hacminin artmasında elbette bu ülkelerde bulunan Türk Büyükelçiliklerinin önemli rolü vardır. 54 ülkeden oluşan Afrika’yla Türkiye’nin çok önemli tarihi bağları vardır, gönül bağı vardır. İnanıyorum ki Afrika’da görev yapan gerek büyükelçilerimiz gerekse Ticaret Bakanlığımızın temsilcilerinin bu ilişkilerin gelişmesinde önemli rolü olacaktır. Moritanya ve Senegal’de büyükelçiliklerimizin çok büyük desteğini gördük. Her iki ülkede de değerli büyük elçilerimiz bizleri en iyi şekilde karşıladı ve sorunlarımızın çözümü için büyük çabalar gösterdi. Gerek Moritanya Büyükelçimiz Prof. Dr. Burhan Köroğlu gerekse Türkiye’nin Senegal Büyükelçisi Nur Sağman’a ve büyükelçilik çalışanlarımıza teşekkür ediyorum” diye konuştu.
Ankara Kimlik dolandırıcılığı gerçeği trafik cezasından ortaya çıktı Ankara’da yaşayan Rümeysa Sivri Nalbat, hiç gitmediği Bitlis’ten gelen trafik cezası hakkında suç duyurusunda bulundu. Ankara’da ikamet eden ev hanımı Rümeysa Sivri Nalbat’a 34 BEM 307 plakalı otomobilden Elektronik Denetleme Sistemleri (EDS) cezası geldi. Nalbat’ın girişimleri neticesinde aracın kiralık olduğu ortaya çıktı. Adını haritalardan bilen, hayatı boyunca hiç Bitlis’e gitmeyen ve kullanmadığı araç ile kendisine trafik cezası gelmesini şaşkınlıkla karşılayan Nalbat, ceza ile ilgili suç duyurusunda bulundu. Hayatından hiç Bitlis’e gitmediğini ve araç kiralamadığını söyleyen Rümeysa Sivri Nalbat, "19 Nisan Cuma günü evimize bir ceza geldi. Bitlis’te Güroymak’ta bir ceza yediğim yazıyordu. Cezayı araştırdığımızda benim kimliğim adına bir araç kiralandığı ortaya çıktı. Hayatımda Bitlis’e gitmedim ve böyle bir araç kiralamadım. Onun için de bugün gelip bir suç duyurusunda bulunduk. Benim TC kimlik numaramdan ve ismim adresim yazıyordu. Bitlis’te bir araç kiraladığım yazıyordu. Ceza makbuzuna baktığımızda ceza 9 Mart’ta gelmiş görünüyor ve 9 Mart’ta ben evimdeydim. Ayrıca ben kimliğimi hiçbir zaman kaybetmedim. Kimliğim her zaman yanımdaydı. Hayatımda hiçbir zaman Bitlis’e gitmedim" dedi. Eşi Enes Nalbat ise, eşinin adına gelen ceza hakkında suç duyurusunda bulunduklarını ifade ederek, sahte kimliğin herhangi bir olaya karışmadan bu olaydan kurtulmak istediklerini belirtti.