EKONOMİ - 23 Ekim 2021 Cumartesi 11:30

Dünya'daki şoför krizi Türkiye’ye de yansıyabilir

A
A
A
Dünya'daki şoför krizi Türkiye’ye de yansıyabilir

Dünya’nın dört bir yanında kriz haline gelen ve marketlerdeki rafların boş kalmasına kadar uzanan şoför eksikliği için, Türkiye’den binlerce kişi şoför olabilmek için yurt dışına gitmek için müracaat ediyor. Ülke içinde 100 bin şoför açığının kapanması için meslek liselerini işaret eden Düzce Kamyoncular Kooperatifi Başkanı Orhan Yılmaz, yurt dışına çıkışların artmasının ciddi sıkıntı yaşatacağını iddia etti.

İngiltere’de boy gösteren, daha sonra bir çok dünya ülkesinde de gündeme gelen şoför krizi için Türkiye’den şoför istenilmeye başladı. Türkiye’nin dört bir yanından binlerce kişi yurt dışına şoför olabilmek için müracaat ederken, Türkiye’de de ilerleyen yıllarda sorun oluşmaması için Düzce Kamyoncular Kooperatifi Başkanı Orhan Yılmaz şoförlüğün meslek liselerinde öğretilmeye başlaması gerektiğini söyledi.

Türkiye'de 100 bin şoför açığı var

Dünya genelinde şoför ihtiyacı olduğu gibi Türkiye’de de ihtiyacın var olduğunu işaret eden Yılmaz, “Hem Türkiye’miz de hem Düzce ölçeğinde şu görüldü ki, artık bir meslek grubunun çok önemli olduğu görüldü. Yani bir aracı bir yerden alıp bir yere getirmek kısacası sürücü mesleğinin önemi ortaya çıktı. Ticaret odalarımız, meslek odalarımız buna önem vermeli. Meslek liselerinde artık şoförlük mesleğinin oluşturulması lazım. Bugün dünyada şoför ihtiyacı var. Arkadan şoför gelmediği için sorun yaşanıyor. Fabrikada üretilen mallar yerine ulaştırılmazsa hiçbir anlam ifade etmez, olduğu yerde kalır.

Dünya'daki şoför krizi Türkiye’ye de yansıyabilir

Bunu getirecek, sevk ve idare edecek şoförler lazım. Arkadan gelmiyor. Şu anda Türkiye’de 800 bin ticari araç var, 700 bin şoför var. 100 bin şoför Türkiye’de de açık var. Birileri sürücü kursuna başvuruyor, ehliyetini alıyor daha sonra hayata giriyor. Bizler yıllardır bu işi yapmak istedik. Fakat eksiğimiz var, şoförlük mesleği artık itibar görmesi lazım dedik. Fakat arkadan ne meslek odaları bu işe girdi ne de başka birileri. Her dalda kurs açıldı ama şoförlük mesleğini geliştirecek kurslar açılmadı. Bugün dünyada ihtiyaç olarak karşımıza çıktı. İngiltere bize şoför gönderin diyor. Almanya bize şoför gönderin diyor. Yok arkadan gelen bir şoför yok” dedi.

Dünya'daki şoför krizi Türkiye’ye de yansıyabilir

“Şoförlük çok güzel bir meslek”

Ürünlerin taşınmasında baş rolde olan kamyon ve tır şoförlerinin mesleğinin güzel bir meslek olduğunu belirten Başkan Yılmaz, “Konya’dan un gelecek, Edirne’den un gelecek. Kim getirecek? Bu nasıl gelecek. Hava yolu ile olsa pilota ihtiyaç var. Tren ile olsa Makiniste ihtiyaç var. Bu kapıya nasıl taşınacak. Marketlere raflara nasıl ulaştırılacak? Biz kamyoncular taşıyacağız bunu. Kıymetimiz belli değil. Şoförlük çok güzel bir meslek. Geçmişte bunu develerle, kanı arabaları ile yapanlar vardı. Bu bir nevi taşıma. Bu insanların ihtiyaçları, çocukların ihtiyaçları evlerimizin ihtiyaçlarını bizler taşıyoruz. Avrupa ülkeleri şoför noksanlığı çekince ortaya çıktı. Geçmişte Amerika’da oldu. Oradan ders çıkaramadık. Türkiye’den bir kısım insan tır şoförü olmak için Amerika’ya gitti” diye konuştu.

Dünya'daki şoför krizi Türkiye’ye de yansıyabilir

Korona virüs salgınında insanların evlerinin kapısına kadar ürünlerin taşındığını belirten Düzce Kamyoncular Kooperatifi Başkanı Orhan Yılmaz, eşyaların drone ile taşınamayacağını belirterek, “Pandemi zamanında evinizin kapısına kadar internetten siparişini verdiğiniz ürün kapıya kadar geliyor. Bu gelen ürünleri kamyonlar, tırlar taşıyor. Drone ile taşımıyorlar ürünleri. Bunu bir şoför getiriyor. Bunların hepsi giderse ciddi bir sıkıntı olacak. Ürünler kapınıza kadar gelemeyecek. Ununuz taşınmayacak, bunun için önlem alınması gerekiyor” şeklinde konuştu.

Enes Bektaş-Ali Yıldız

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sakarya Dünya pazarında Türk Kuruyemişi ve kuru meyve tercihi yükseliyor 3 kıtada yer alan 30 farklı ülkeye Türkiye’den kuruyemiş ve organik ürünler ihraç ediliyor. Kuru meyve kategorisinde, tüketicilerin ilk tercihi genellikle kayısı olurken, kuruyemişte ise Antep fıstığı öne çıkıyor. Açılış konuşmasını Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in yaptığı Uludağ Ekonomi Zirvesi Sapanca’da devam ediyor. Bu yıl 13’üncü kez düzenlenen zirve, Türkiye ve dünya genelinden birçok iş dünyası lideri ve akademisyeni ağırlıyor. Dün açılış konuşmaları ve ilk gün oturumlarının olduğu zirve, bugün ise çeşitli paneller ile devam ediyor. İş insanları sektörleri ile alakalı konuları zirvede değerlendirirken, kuru yemiş ve kuru meyve ihracatındaki artış dikkat çekti. 3 kıtada yer alan 30 farklı ülkeye Türkiye’den kuruyemiş ve organik ürünler ihraç ediliyor. Kuru meyve kategorisinde tüketicilerin ilk tercihi genellikle kayısı, kuruyemişte ise Antep fıstığı olduğu ifade edildi. Türk ürünlerini diğerlerinden ayrılan en büyük özelliği ise organik tarım yöntemlerine dayalı olarak üretilmeleri oluyor. Organik tarım yöntemlerine dayalı olarak yetiştirilen Türk organik kuru meyve ve kuruyemişi global pazarda daha fazla tercih edilmeye başlandı. 3 kıtada yer alan 30 farklı ülkeye Türkiye’den kuruyemiş, kuru meyve ve bakliyat ihraç ettiklerini belirten Orgibite CFO’su Gökçen Şeker, Türkiye’den ihraç ettikleri ürünlerin genel profili hakkında bilgi vererek, tüketicilerin kuru meyve kategorisinde kayısı ve kuruyemişte Antep fıstığını tercih ettiğini dile getirdi. Ayrıca, Türk ürünlerinin diğerlerinden ayıran en önemli özelliğin organik tarım yöntemlerine dayalı olarak üretildiğinin altını çizdi. “En büyük fark organik tarım yöntemlerine dayalı olarak yetiştirilmeleri” Panel sonrası açıklamalarda bulunan Gökçen Şeker, Türkiye’den ihraç edilen kuru meyve ve kuruyemişlere en yoğun talebin Amerika Birleşik Devletleri’nden geldiğini belirtirken, Avrupa Birliği ülkeleri, Orta Doğu ve Asya pazarlarındaki ülkelerin de Türk ürünlerine ilgi gösterdiğini vurguladı. Türkiye’nin tarımsal potansiyeli ve ürün kalitesinin global pazarda rekabet avantajı sağladığını ifade eden Şeker, Türkiye’den 30 farklı ülkeye kuru meyve, kuruyemiş ve bakliyat gönderdiklerinin altını çizdi. Şeker, ayrıca ürün portföyleri içinde en çok tercih edilenin kuru meyve kategorisinde kayısı, kuruyemiş kategorisinde ise Antep fıstığı olduğunu belirtti. Türk organik ürünlerinin diğerlerinden farkının, organik tarım yöntemlerine dayalı olarak yetiştirilmesi olduğunun önemini anlatan Şeker, "Sağlık bilincine sahip tüketicilerin tercih sebebi haline geldi. 2023 yılında hem organik hem de konvansiyonel ürün ihracatında önemli bir artış yaşandı. Bu artışın devam edeceğine inanıyoruz. 2024’ün ikinci yarısı ve 2025 yıllarında organik kuru meyve, kuruyemiş ve bakliyat ihracatını artırarak global pazardaki varlığımızı güçlendirmeyi hedefliyoruz" dedi. “Dijital dönüşüm ile dünyada rekabet gücümüzü artırdık” Dijital dönüşümün, hem iç pazarda hem de dış pazarda rekabet gücünü artırdığını vurgulayan Şeker, "Dijital platformlara yapılan yatırımlarımızla, online satış kanalları ve dijital pazarlama stratejileri sayesinde organik ürünlerimizin geniş kitlelere ulaşmasını sağladık. Bu durum, hem müşteri memnuniyetini hem de operasyonel verimliliği artırmamıza imkan tanıdı. Dijitalleşme, tüketicilere daha hızlı ve etkili bir şekilde ulaşmamızı ve onların ihtiyaçlarını daha iyi anlamamızı sağlıyor. Ayrıca, Türk kuru meyve, kuruyemiş ve bakliyatlarının dünya genelinde tanınırlığını ve talebini artırmaya yönelik pazarlama stratejilerimizde de dijitalleşme önemli bir rol oynamaktadır" diye konuştu. “Organik ürünlerin sertifikalandırılması” Gökçen Şeker, pazarlama ve markalaşmanın önemine vurgu yaparak, "Türk organik ürünlerinin tanınırlığını artırdık. İhracat rakamlarını artırmak için, kalite standartlarının yükseltilmesi ve pazar çeşitliliğinin önemli olduğunu biliyoruz. Markalaşma çalışmalarını önemseyerek lojistik süreçlerde de verimliliği arttırdık. Ar-Ge yatırımları ve yeni pazarlara açılım da ihracatı artırmak için etkili stratejilerdir. Bununla birlikte, organik ürün ihracatını artırmak için, sektör olarak organik tarımın teşvik edilmesi ve organik ürünlerin sertifikalandırılması önemli. Pazarlama ve markalaşma çalışmalarıyla organik ürünlerin bilinirliğinin artırılması ve yeni pazarlara açılım sağlanması gerekmektedir" şeklinde konuştu.
Çanakkale Deprem bölgesindeki köy çocukları için verilen konsere, bilet yerine ayakkabıyla girdiler Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi tarafından “Müzikle Umuda Yolculuk” konseri gerçekleştirildi. Konsere gelenler, deprem bölgesindeki köy çocukları için verilen konsere, bilet yerine ayakkabıyla girdiler. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi, İletişim Fakültesi, Kurumsal İletişim Direktörlüğü ve Sosyal Sorumluluk Projeleri Koordinatörlüğü tarafından ortaklaşa organize edilen “Müzikle Umuda Yolculuk” konseri düzenlendi. Konsere, seyirciler, bilet yerine 28-42 numara yeni spor ayakkabı ile giriş sağladı. Bu ayakkabılar köy okullarındaki çocuklara ulaştırılacak. Bu konserle birlikte, ihtiyaç sahibi çocuklara yardım edilmesi amaçlanıyor. Konseri Çanakkale Belediye Başkanı Av. Muharrem Erkek, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Rektörü Prof. Dr. R. Cüneyt Erenoğlu, Çanakkale İl Emniyet Müdürü Selim Arıcı, Sosyal Sorumluk Koordinatörü Doç. Dr. Hicran Özlem Ilgın, akademisyenler, öğrenciler ve çok sayıda öğrenci izledi. Sosyal Sorumluk Koordinatörü Doç. Dr. Hicran Özlem Ilgın, “Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi toplumsal faaliyetlerinden bir yenisini daha gerçekleştiriyor. Şahane bir konser verilecek. Konserde temel amacımız köy okullarındaki öğrenciler için izleyici, dinleyicilerden birer spor ayakkabı getirmesini istedik. Bugün gelen misafirlerimiz bilet yerine spor ayakkabı getirdiler. Bu ayakkabılar bayramdan önce köy okullarındaki minik öğrenciler ile buluşturulacak. Konserde müzik ve sahne sanatları fakültesi orkestrası ile barış koromuz sahne alacak” dedi. Projeye spor ayakkabı ile destek vererek, konseri izlemeye gelen Osman Acar, “İhtiyacı olan çocuklar için bu birlikteliğin sağlanmış olması çok önemli. Bizde çorbada ki tuz misali bu katkıyı yapabildiğimiz için kendimizi çok mutlu hissediyoruz” diye konuştu.