GÜNDEM - 09 Aralık 2012 Pazar 11:39

Duvarın arkasındaki ressamlar

A
A
A
Duvarın arkasındaki ressamlar

Bozüyük Açık İnfaz Kurumu’nda bir grup mahkumun ortaya çıkardıkları yağlı boya tabloları herkesin beğenisini topluyor. Cezaevi duvarlarını süsleyen tablolar ile mahkumlar cezaevini adeta sanat merkezine çevirdi.


Bozüyük Açık Cezaevi'nde kalan 5 hükümlünün resimleri herkesin dikkatini çekiyor. İşledikleri suç sebebiyle cezaevine düşen mahkumlar, günlerini 30 metrekarelik resim atölyesinde geçiriyor. Birçok mesleki eğitim kurslarının verildiği cezaevini adeta sanat yuvasına dönüştüren mahkumların eserleri Türkiye’deki cezaevlerinin duvarlarını da süslüyor. Zaman zaman mahkumların el emeği resimleri ise sergiler de sergileniyor. Sabahleyin cezaevinde kendileri için tahsis edilen merkeze gelen mahkumlar çaylarını yudumladıktan sonra elleride aldıkları fırçalarla işe koyuluyor. Hayal dünyalarındaki düşüncelerini resme aktaran hükümlüler, tahliye olana kadar sanatla uğraşıyor.

BU CEZAEVİNDEN RESSAM ÇIKIYOR
Cezaevine gelmeden önce farklı meslekler icra eden mahkumların resim atölyesinde geçmişteki hatalarını unuttuğunu belirten Bozüyük Açık Cezaevi Müdürü Kerim Çiflikli, “Resim atölyemizde mahkumlar, çeşitli tablolar üzerinde yağlı boya yapıyor. Atölye şefinin eğitimleri ile kendilerini geliştiren mahkumların sergilerde satışa çıkarıyoruz. Bu ekibimiz, ceza infaz kurumları ve ziyaretçi salonlarının duvarlarına çizgi film karakterlerinin de resimlerini yaptı. Bu iş yetenek isteyen bir iş. Biz burada sanatı öğretiyoruz. Bu mahkumlarımızın güzel tablolar ortaya çıkartması ise bizi mutlu ediyor. Çünkü onlar mutluluklarını tabloya yansıtıyorlar” dedi.

“İNGİLTERE’DE RESSAMLIK YAPAN MAHKUM VAR”
Mahkumlara resim sanatının inceliklerini öğreten Atölye Şefi Hasan Üstün, hükümlülerin sanata meraklı olmaları dolayısıyla güzel eserlerin ortaya çıktığını ifade ederek, “Resimde süreklilik şart. Sürekli kendimizi geliştiriyoruz. Bazen bazı renkleri yeni yeni keşfettiğimiz de oluyor. Hükümlü arkadaşlar bu işi tahliye olduktan sonra da yapıyor. Mesela bir arkadaşımız İngiltere’de bu işi yapıyor. Biz sanatla uğraşıyoruz” şeklinde konuştu.

DUVARLAR ARKASINDAKİ RESSAMLAR
Genel misafirlerin cezaevlerindeki resimleri mahkumların yaptığını görünce şaşırdığını kaydeden Üstün, “Gelen misafirlerimizden şu kelimeyi çok duyduk; ‘Allah Allah duvarlar arkasında sanat evi olur mu?’ Çok güzel bir ortamımız var. Arkadaşlarımız, sanatı çok seviyor. Hatta bazı arkadaşlarımız, ilk zamanlarda arabesk müzik dinlerlerdi. Şimdi ise klasik müzik dinlemeye başladılar” şeklinde konuştu.
Gün boyu atölyede birbirinden güzel resimler yapan mahkumlar, süs balığı da yetiştiriyor. 2005 yılından bu yana ressam yetiştiren cezaevinde, şimdiye kadar onlarca mahkum tahliye olduktan sonra bu mesleğe devam etmeyi başardı. Mahkumların bazı eserleri ise kültür sanat dergilerinde de yer alıyor.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Zonguldak Enkazdan sağ çıkan Hediye hayırseverlerin desteğiyle dünyaevine girdi Hatay’da yaşanan depremde enkazdan beş gün sonra sağ kurtulan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı ile ertelediği düğününü hayırseverlerin de desteğiyle Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesinde gerçekleştirdi. Hatay’da yaşayan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı Muhammet Yıldız ile birlikte düğün hazırlıkları yaparken 6 Şubat 2023’te yaşanan depremlerde annesi ve kardeşi ile enkaz altında kaldı. Deprem sonrası enkazın arasında nişanlısını arayan Muhammet Yıldız, günlerce umudunu kaybetmeden molozların arasında Hediye Demirkol’dan bir iz aradı. Ekiplerin çalışmaları sonucu beş gün sonra enkazdan sağ kurtulan Hediye Demirkol’un kolu ampute edildi. Enkazda annesini kaybeden ve kardeşinin de iki ayağı ampute edilen Hediye Demirkol, sevk edildiği Adana’da tedavisinin tamamlanmasının ardından kardeşiyle birlikte Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesine taşındı. Türk Kızılay Şubesi ve hayırseverlerin de desteğiyle bir eve yerleştirilen Hediye Demirkol, Şube Başkanı Kürşat Yağız’a deprem nedeniyle ertelenen düğün planından bahsetti. Çiftin hayalini gerçekleştirmek isteyen Kızılay, düğün için hazırlık başlattı. Davul zurna eşliğinde gelin alma adetinin yerine getirilmesiyle birlikte çeyizler de eve taşındı. Yapılan duaların ardından konvoy halinde Gülüç Belediyesi Düğün Salonu’na gelen çift, burada dünyaevine girdi. “Evlilik sürecimiz depremden sonra çok farklı boyuta geldi” Hayırseverler ve sevenleri genç çifti düğünde yalnız bırakmadı. Dört senelik nişanlılık süreci sonrası düğün hazırlığı yaptıkları sırada depremin olduğunu anlatan Hediye Demirkol, “Birbirimizi görüp tanıştık. Uzun bir hikayemiz var. Zamanla konuşa konuşa ileriye dönük sürecimiz başladı. Söz takıp nişanlandık. Yaklaşık dört senedir birlikteyiz. Deprem bizim dönüm noktamız oldu. Önceleri evlilik sürecini düşünüyorduk ama depremden sonra çok farklı boyuta geldi. Birbirimizden kopamadığımızı o zaman anladık. Düğünü erteledik. Deprem olmasaydı geçen yaz düğün olacaktı. Tedavi süreçleri oldu" dedi. Karadeniz Ereğli’ye geldiklerinde nikah yaparak dünyaevine girmeyi planladıklarını ve Kızılay’ın desteğiyle düğün yaptıklarını anlatan Demirkol, “Bu şekilde bize güzel bir düğün organize ettiler. Hatay’dan Karadeniz Ereğli’ye geldik. Orada hiçbir şeyimiz kalmadı. Buradaki güzel insanlarla tanışma sürecimiz oldu. Birçok insanla tanıştık. Sağ olsunlar hiçbir zaman desteklerini ayırmadılar” diye konuştu. “Küs öleceğimizi bilmek beni kahretti” Depremin kendileri için dönüm noktası olduğunu söyleyen Muhammet Yıldız ise, “İnsan sevdiğinden asla kopamaz. Depremin olduğu gün kendisiyle küstük. Öleceğine değil de küs öleceğimize çok üzüldüm. Sürekli bunu düşünüyordum, kahroldum. Neden kavga ettiğimizi düşündüm. Demek ki iki günlük dünyaymış, kavga etmeye hiç gerek yokmuş” dedi. İlk depremin yaşanmasında bir saat sonra nişanlısının evinin enkazının başına geldiğini anlatan Yıldız, “Enkazdan araçlar geçemiyordu. Yakınlarında bir tane park vardı. İnsanlar ateş yakmış duruyordu. Bir umut oradadır diye kendisini, annesini ve küçük kardeşini aradım. Kimseyi bulamadım. Enkaz başında gördüğüm tablo her şeyi anlamama yetti. Oradan birisinin çıkması imkansız gibi bir şeydi. Arkadaşlarım da bunu söylüyordu. İlk başta Hediye’nin ölmediğini söylüyordum. Boşuna ümitlenmememi ve durumu kabullenmemi söylediler. Sonuna kadar Hediye’nin yaşadığını düşünüyor ve inanıyordum. Sonra Hediye’nin sesini duyduk ve yaşadığını öğrendik” ifadelerini kullandı.