EKONOMİ - 17 Mayıs 2018 Perşembe 12:32

Eğitim’de Endüstri 4.0 ve Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi

A
A
A
Eğitim’de Endüstri 4.0 ve Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi

Ankara Congresium'da gerçekleşen Eğitim’de Endüstri 4.0 ve Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi'nde konuşan Mektebim Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Kalko, ''Eğer eğitimli bir girişimci olursanız çok daha başarılı olursunuz. Bizler Mektebim olarak her daim sizlerin yanında olacağız'' dedi.

Küresel çapta eğitime yön verme vizyonunda olan Mektebim Okulları, Endüstri 4.0 ve 21. yüzyıl becerilerinin geliştirilmesi için hazırlanan eğitim programları ile çağın gerekliliklerine göre değiştirip, geliştirerek yoluna devam ediyor. Endüstri 4.0'ın teknolojik unsurlarını 21. yüzyılın becerileriyle entegre ederek eğitim sistemine dahil eden Mektebim, lise kademesinde uyguladığı M-LEAD modeli kapsamında bu yıl dördüncüsünü düzenlediği Mektebim Zirvedekiler etkinliğini Ankara Congresium’da gerçekleştirdi. 

Etkinlikte bir konuşma yapan Mektebim Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Kalko, ''Ülkemizin 2 şeye çok ihtiyacı var. Bunlardan birisi eğitim birisi de girişimcilik. Bizler her iki sorunu da kendi içimizde çözmeye devam ediyoruz. Okul seçmek yaşam gibi bir şeydir. Okul seçmek bir kültür seçmektir. Okuduğunuz okuldan aldığınız kültür tüm hayatınıza tamamıyla sirayet edecektir. Özellikle 15 Temmuz hain darbe kalkışmasıyla beraber artık çocuklarımızın hangi eğitim kurumuna gönderirsek başımıza bir iş açılır korkusu da kaygısı da artık kalmamış durumda. 15 Temmuz darbe kalkışmasının eğitim sektörüne çok büyük etkileri oldu. Bugüne kadar bütün aile bireylerine sorduğunuzda çocuklarımız için en önemli şey nedir? dediğimizde eğitim derdik. Ama bundan sonra beklentilerimizin sırası değişti; vatan sevgisi, millet sevgisi ve bayrak sevgisi. Neden? Çünkü söz konusu darbe girişimini yapanların hepsi eğitimli insanlardı. Değerli öğrencilerim sizlere en büyük tavsiyem, öncelikle vatanınızı, milletinizi ve bayrağınızı daima en üst mertebede tutun ve onları son ana kadar yüreğinizde taşımaya devam edin'' ifadelerini kullandı. 

Kalko, internetin bulunmasıyla birlikte insanların hayatında birçok şeyin ortaya çıktığını belirterek, ''Füturistler şunu söylüyor; bundan 20 yıl sonra dünyadaki mesleklerin yüzde 50'si artık olmayacak. Bu anlamda biz eğitimcilerin geleceği şimdiden gören bir mimar olarak o ihtiyaçlara uyan eğitimle cevap vermemiz gerekmektedir. Bu bağlamda okullarımızda Endüstri 4.0 denilen yenilikle uyumlu tüm eğitim içeriklerini aldık ve bütün öğrencilerimiz artık 20 sene sonra mesleğe ulaşma kaygısından daha uzak olacak. Kendilerini birçok alanda yetiştirmiş olacak. Girimci olmanın bir özelliği, özgürlüklerinizin elinizden alınmaması. Hata yapma özgürlüğünüzün elinizden alınmasına kesinlikle müsaade etmeyin. Eğer eğitimli bir girişimci olursanız çok daha başarılı olursunuz. Bizler Mektebim olarak her daim sizlerin yanında olacağız'' şeklinde konuştu. 

Microsoft Türkiye Eğitim Direktörü Dr. Anıl Çekiç, ''Hiçbir zaman mutlak bilgiye sahip olma şansımız olmayacak'' diyerek, ''Çünkü biz bilgiye sahip olduğumuzu düşündüğümüz anda karşımıza farklı bir şey çıkacak, farklı bir şey öğrenme ihtiyacı hissedeceğiz ve mutlaka öğrenerek gelişme ihtiyacımız sürekli devam edecek. Dünya değişiyor, farklılaşıyor. 21. yüzyıl, yıl 2018, elimizde birtakım veriler var. Geleceğin meslekleri 20 sene içerisinde bankacılık. Bendeki bilgi şu, n26 bankası var Almanya merkez olarak 2013'te kuruldu. n26 bankasında çalışan bankacı sayısı sayılamayacak kadar az. Demek ki bankacılık sektörü aslında belli bir iş kolu olarak düşündüğümüz bir sektör ama ne oluyor az kişiyi çalıştırdığınızda? Bankacılık maliyetleri düşüyor. Bu düştüğü zaman rakip markaları değerlendirdiğinizde rakip markaların masraflarına göre sizin bankanızın işletme giderleri daha düşük oluyor. İşletme gideri düşük olduğunda bankacılık hizmetlerinden faydalanmak isteyen kişilere sunacağınız ürün ve hizmetler de daha cezbedici ürün ve hizmet haline geliyor. Her sektör için bu geçerli'' açıklamalarında bulundu. 

Çekiç, ilerde güvenliği ya da temizliği robotların yapabileceğine değinerek, ''Amerika'da Uber 85 bin tane şoförsüz araç siparişi verdi. Hatta geçenlerde bir tanesi bisikletliye çarptı, şoförü yok. Yasal zemini hazırdır, değildir bunun bir zamanı olabilir ama görünen o ki şoförlük de meslek olarak tarihe karışıyor. Şöyle bir tüme varabiliriz; önümüzdeki 5-6 sene içerisinde özellikle kas gücü gerektiren işler içinde, işlerin yavaş yavaş robotlar tarafından yapılabileceğini öngörebiliriz. Bir diğer bacaksa tasarım. Tasarımın içine duygu giriyor, ruh giriyor, hayal gücü giriyor. Günlük hayat içinde hayal ettiğiniz ,düşündüğünüz, insan olarak farkımızı koyabildiğimiz alanlar farklı gerçeklik gösterebileceğimiz alanlar. Çünkü robotların hiçbir zaman oluşturuculuk noktasında yaptığı hiçbir şey taklidin ötesine geçemeyecek. Daha doğmamış oluşturucu bir insanın yapacağını yapamaz çünkü var olanı analiz eder, var olan üzerinden tasarım yapar.'' 

İnovasyon Danışmanı Doğan Taşkent ise 22 yıl yurt dışında çalışmalar yaptıktan sonra Türkiye'ye geri döndüğünü ve yapması gerekenleri bildiğini kaydederek,''Yapmam gereken, bu ülkede teknolojinin gelişmesine destek vermek, gerekirse o konuda öncülük etmekti. Bu çerçevede son 5 sene diyebilirim 2 bin 200 teknoloji start appıyla beraber onları dinledim ve bunların 300'ünün hayata geçmesinde destek sağladık. Türkiye'de bulunan 55 tane teknoloji transfer ofisiyle tüm Anadoluyu gezip bu 55 teknoloji transfer ofisi ve tekno kentle beraber çalıştım. Bu çerçevede ülkemde birkaç yanlışı fark ettim. Birincisi tanımları iyi anlamıyoruz. İçi boş kullanıyoruz. İkincisi bardağın hep boş tarafına bakıyoruz, mağduruz diyoruz, sonra buna kadermiş diyoruz ve içimize kapanıyoruz. Benim istediğim bardağın dolu tarafını görmek, oradan becerilerimizi öne çıkarmak. Tabii ki bardağın boş tarafına bakıp neyi daha yapabiliriz diye de karar vermek ve bütün olaya bütüncül yaklaşmamız lazım'' diye konuştu. 

''Ben Endüstri 40.'dan korkmuyorum, iyi ki geliyor diyorum. Bütüncül baktığımız zaman bunu anlayabiliriz'' 

Taşkent, '' Gözümüzü açıp, küçük sınıfımızdan çıkıp, küçük şehrimizden çıkıp, küçük ülkemizden çıkıp, büyük dünyanın parçası olmamız lazım'' diyerek, ''Sanayi Devrimi 4 ne diyor biliyor musunuz? ''Bırak onu robotlar yapsın, siz tekrar geriye dönün ve bireysel olun'' diyor. Hayat o kadar kötü değil. Robotlar gelecek ama zaten yapmaları gereken işleri yapacaklar. Sanayi Devriminin en büyük özelliği nedir? Bize tekrar insanlığı öğretecek ve insan odaklı çalışmamızı sağlayacak. Bizi ne tür bir dünya bekliyor Endüstri 4.0'da? Eğer bu kas gücüyle işleri, tekrarlanan işleri robotlara bıraktıktan sonra elimizdeki işlerle biz ne yapacağız insanlık için, bunları yapmaya başlayacağız. Bir, kişisel tıp gelişecek. Yeni teknolojiyle artık her kişiye özel, bünyesinin kaldırabileceği ilaçları verebileceğiz. Bir başka konu önleyici tıp. Diğeri ise kişisel eğitim. Bu çok kritik. Okullar dijitalleşiyoruz diyorlar. Verimlilik ne zaman artacak? Teknolojiyi doğru kullanırsak ve kişi bazında eğitim sürati belirlersek verimlilik artacak. Beceri ülke sınırları dışına çıkacak. Teknoloji böyle gökten inmiyor. Biraz bilim kurgu filmlerine bakarsak bizi ne beklediğini göreceğiz. Bu adım adım geliyor. Gözümüzü açıp, küçük sınıfımızdan çıkıp, küçük şehrimizden çıkıp, küçük ülkemizden çıkıp, büyük dünyanın parçası olmamız lazım. Olan biteni ciddi bir şekilde takip etmemiz lazım. Sahada olmamız ve teker teker gezmemiz lazım. Gelecekten kaçamayız ve buna dikkat etmemiz lazım. Endüstri 1,2,3 daha çok üretime, daha çok satışa, daha çok mekaniğe gitti. Endüstri 4.0 ile robotların sayesinde insanlar insanların problemini çözebilmek için zaman harcayacaklar. O yüzden ben Endüstri 4.0'dan korkmuyorum, iyi ki geliyor diyorum. Bütüncül baktığımız zaman bunu anlayabiliriz'' değerlendirmelerinde bulundu. 

Eğitim’de Endüstri 4.0 ve Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi'ne Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Akarca, BMC Otomotiv Yönetim Kurulu Başkanı Ethem Sancak, Kültür Bakanlığından Genel Müdürler ve Milli Eğitim Bakanlığından Danışmanlar da katıldı. Programının sonunda katılımcılar ve öğrenci konseyi başkanları plaket aldı.  

Cem Geçim

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Zonguldak Enkazdan sağ çıkan Hediye hayırseverlerin desteğiyle dünyaevine girdi Hatay’da yaşanan depremde enkazdan beş gün sonra sağ kurtulan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı ile ertelediği düğününü hayırseverlerin de desteğiyle Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesinde gerçekleştirdi. Hatay’da yaşayan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı Muhammet Yıldız ile birlikte düğün hazırlıkları yaparken 6 Şubat 2023’te yaşanan depremlerde annesi ve kardeşi ile enkaz altında kaldı. Deprem sonrası enkazın arasında nişanlısını arayan Muhammet Yıldız, günlerce umudunu kaybetmeden molozların arasında Hediye Demirkol’dan bir iz aradı. Ekiplerin çalışmaları sonucu beş gün sonra enkazdan sağ kurtulan Hediye Demirkol’un kolu ampute edildi. Enkazda annesini kaybeden ve kardeşinin de iki ayağı ampute edilen Hediye Demirkol, sevk edildiği Adana’da tedavisinin tamamlanmasının ardından kardeşiyle birlikte Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesine taşındı. Türk Kızılay Şubesi ve hayırseverlerin de desteğiyle bir eve yerleştirilen Hediye Demirkol, Şube Başkanı Kürşat Yağız’a deprem nedeniyle ertelenen düğün planından bahsetti. Çiftin hayalini gerçekleştirmek isteyen Kızılay, düğün için hazırlık başlattı. Davul zurna eşliğinde gelin alma adetinin yerine getirilmesiyle birlikte çeyizler de eve taşındı. Yapılan duaların ardından konvoy halinde Gülüç Belediyesi Düğün Salonu’na gelen çift, burada dünyaevine girdi. “Evlilik sürecimiz depremden sonra çok farklı boyuta geldi” Hayırseverler ve sevenleri genç çifti düğünde yalnız bırakmadı. Dört senelik nişanlılık süreci sonrası düğün hazırlığı yaptıkları sırada depremin olduğunu anlatan Hediye Demirkol, “Birbirimizi görüp tanıştık. Uzun bir hikayemiz var. Zamanla konuşa konuşa ileriye dönük sürecimiz başladı. Söz takıp nişanlandık. Yaklaşık dört senedir birlikteyiz. Deprem bizim dönüm noktamız oldu. Önceleri evlilik sürecini düşünüyorduk ama depremden sonra çok farklı boyuta geldi. Birbirimizden kopamadığımızı o zaman anladık. Düğünü erteledik. Deprem olmasaydı geçen yaz düğün olacaktı. Tedavi süreçleri oldu" dedi. Karadeniz Ereğli’ye geldiklerinde nikah yaparak dünyaevine girmeyi planladıklarını ve Kızılay’ın desteğiyle düğün yaptıklarını anlatan Demirkol, “Bu şekilde bize güzel bir düğün organize ettiler. Hatay’dan Karadeniz Ereğli’ye geldik. Orada hiçbir şeyimiz kalmadı. Buradaki güzel insanlarla tanışma sürecimiz oldu. Birçok insanla tanıştık. Sağ olsunlar hiçbir zaman desteklerini ayırmadılar” diye konuştu. “Küs öleceğimizi bilmek beni kahretti” Depremin kendileri için dönüm noktası olduğunu söyleyen Muhammet Yıldız ise, “İnsan sevdiğinden asla kopamaz. Depremin olduğu gün kendisiyle küstük. Öleceğine değil de küs öleceğimize çok üzüldüm. Sürekli bunu düşünüyordum, kahroldum. Neden kavga ettiğimizi düşündüm. Demek ki iki günlük dünyaymış, kavga etmeye hiç gerek yokmuş” dedi. İlk depremin yaşanmasında bir saat sonra nişanlısının evinin enkazının başına geldiğini anlatan Yıldız, “Enkazdan araçlar geçemiyordu. Yakınlarında bir tane park vardı. İnsanlar ateş yakmış duruyordu. Bir umut oradadır diye kendisini, annesini ve küçük kardeşini aradım. Kimseyi bulamadım. Enkaz başında gördüğüm tablo her şeyi anlamama yetti. Oradan birisinin çıkması imkansız gibi bir şeydi. Arkadaşlarım da bunu söylüyordu. İlk başta Hediye’nin ölmediğini söylüyordum. Boşuna ümitlenmememi ve durumu kabullenmemi söylediler. Sonuna kadar Hediye’nin yaşadığını düşünüyor ve inanıyordum. Sonra Hediye’nin sesini duyduk ve yaşadığını öğrendik” ifadelerini kullandı.