GÜNDEM - 21 Mayıs 2019 Salı 16:59

Emine Erdoğan: '132 milyondan fazla insan yardıma muhtaç'

A
A
A
Emine Erdoğan: '132 milyondan fazla insan yardıma muhtaç'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, “132 milyondan fazla insani yardıma muhtaç kişinin yaşadığı bir dünyada, bizlere pek çok sorumluluk düşüyor” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, 20-28 Mayıs'ta Cenevre'de düzenlenen 72. Dünya Sağlık Asamblesi kapsamındaki yüksek düzeyli toplantıda “İnsani ve hassas durumlarda kadınların, çocukların ve ergenlerin sağlık ve esenliklerinin evrensel sağlık kapsayıcılığı ile uyumlu hale getirilmesi” konulu bir konuşma yaptı. Emine Erdoğan, "Hepinizi en kalbi duygularla selamlıyorum.

Sağlık gibi dünyanın bugününü ve yarınını ilgilendiren çok önemli bir konuyu konuşmak üzere, sizlerle buluşmaktan büyük memnuniyet duyuyorum. Davetlerinden dolayı Dünya Sağlık Örgütüne ve organizasyonda emeği geçen herkese şükranlarımı sunuyorum. Sağlık, yaşamın en önemli gereklerinden biridir. Öyle ki, eğer toplumsal sağlık göstergeleri iyi değilse bireysel sağlığımızın iyi olması, aslında çok anlam ifade etmiyor. Sağlıklı olma hali, herkesçe paylaşılan bir hal olduğunda, yaşam kalitesi kitlesel olarak yükseliyor. Bu nedenle, evrensel sağlık kapsayıcılığı ilkeleri tüm dünyayı kapsamalıdır” dedi.

“132 milyondan fazla insani yardıma muhtaç kişinin yaşadığı bir dünyada, bizlere pek çok sorumluluk düşüyor”

Emine Erdoğan, “Nasıl ki dünyanın geçmişi ortak mirasımızsa, geleceği de ortak çabamızın ürünü olacaktır. Özellikle insani ve hassas durumlarda kadınların, çocukların ve gençlerin yaşam şartları hepimizi ilgilendiriyor. 132 milyondan fazla insani yardıma muhtaç kişinin yaşadığı bir dünyada, bizlere pek çok sorumluluk düşüyor. Türkiye olarak, dünyanın dertlerine kayıtsız kalmayan tarihsel bir geleneğe sahibiz. Bu yaklaşımımız, Dünya Sağlık Örgütüyle on yıllardır devam eden iş birliğimiz sayesinde, birçok insanın derdine derman olmayı sağladı.

Dünya Sağlık Örgütünün Evrensel Sağlık Kapsayıcılığı ilkelerini çok önemli buluyorum. Büyük bir memnuniyetle ifade etmek isterim ki Türkiye, Evrensel Sağlık Kapsayıcılığı konusunda önemli başarı hikayelerine sahiptir. Biz bu başarıyı sağlık hizmetlerimizdeki “önce insan” yaklaşımına borçluyuz. “Önce insan” diyerek tüm sağlık politikalarımızın merkezine insanın mutluluğunu koyduk. Organizasyon yapısını, finans, kaynak yönetimi ve hizmet sunumunu sağlık hakkı doğrultusunda yapılandırdık. Hasta memnuniyetini sağlayabilmek için verimlilik, erişilebilirlik, sürdürülebilirlik ve kaliteye yöneldik” diye konuştu.

"Ülkemizde sağlık sigortası kapsamına dahil olan nüfus, yüzde 99.5 oranına ulaştı"

Türkiye'deki temel sağlık hizmetlerine değinen Erdoğan, “Türkiye’de, geliştirdiğimiz aile hekimliği sistemi ile tüm ülke genelinde temel sağlık hizmetlerine erişimi mümkün kıldık. Bu sayede, başta dezavantajlı gruplar olmak üzere anne, yeni doğan ve 5 yaş altı ölüm oranlarında önemli düşüşler kaydettik. Bildiğiniz gibi Evrensel Sağlık Kapsayıcılığında en önemli husus sağlık hizmetlerinin herkes tarafından erişilebilir olmasıdır. Biz bu noktada farklı sigorta havuzlarına ait hastaneleri Sağlık Bakanlığımızın çatısı altında topladık.

Böylelikle tüm vatandaşlarımız diledikleri hastaneden faydalanabilir hale geldi. 10 yıllık süre içinde sağlık hizmetlerindeki insan gücümüzü 3 kat artırarak radikal bir gelişme sağladık. Bununla beraber Sosyal Güvenlik Reformlarımızla, tüm sigorta havuzlarını da tek bir çatı altında birleştirdik. Genel Sağlık Sigortasını yürürlüğe soktuk. Bu uygulamadan sonra ülkemizde sağlık sigortası kapsamına dahil olan nüfus, yüzde 99.5 oranına ulaştı. Genel Sağlık Sigortası, çalışan ve çalışmayan tüm nüfusu kapsamaktadır. İlaçta vatandaşların kendi ceplerinden yaptıkları harcamaları asgari düzeye indirdik. Kanser gibi pahalı tedaviler ise devletimiz tarafından tamamen ücretsiz karşılanmaktadır" ifadelerini kullandı.

"8 milyar doların üzerinde gerçekleştirdiğimiz insani yardımlarla, gayri safi milli gelirine oranla, dünyanın “en cömert” ülkesi olma sıfatını taşıyoruz"

Erdoğan, "Bildiğiniz gibi Türkiye çok hassas bir coğrafyada bulunuyor. Biz bu coğrafyada yaşanan sorunların çözümünde aktif rol alan bir ülke olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. 8 milyar doların üzerinde gerçekleştirdiğimiz insani yardımlarla, gayrisafi milli gelirine oranla, dünyanın 'en cömert' ülkesi olma sıfatını taşıyoruz. Topraklarımız tarih boyunca savaşlardan, zulümden ve ayrımcılıktan kaçan milyonlara yurt olmuştur. Türk insanının yabancıya karşı gösterdiği misafirperverlik refleksi uzun bir tarihsel deneyimin bakiyesidir. Bugün sınırlarımız içinde 4 milyonun üzerinde mülteciyi misafir ediyoruz.

Kırılgan coğrafyalarda yaşanan sorunlara çözüm üretme noktasında hatırı sayılır bir bilgi ve tecrübe biriktirmiş durumdayız. Bu tecrübelere dayanarak, çatışmaların hiç dinmediği coğrafyalarda artık yeni çözümlere ihtiyacımız olduğunu söylemek istiyorum. Dünya Sağlık Örgütünün de üzerinde durduğu gibi uluslararası toplum olarak insani krizlerde, daha çok, hayatta kalma ve acil durumlara odaklanıyoruz. Fakat ilk şok atlatıldıktan sonra, insanlar içinde bulundukları zor koşullarla baş başa kalıyor. Dolayısı ile afetlerin ya da çatışmaların yaşandığı bölgelerdeki durum iyileşme göstermiyor. Evrensel sağlık kapsayıcılığı ilkesi bu nedenle çok önemli” şeklinde konuştu.

Emine Erdoğan konuşmasını şu şekilde sürdürdü:

“Biz Türkiye olarak, sınırlarımız dahilinde yaşayan mültecilerin sağlık gereksinimlerini bir endişe konusu olmaktan çıkardık. Tüm mülteciler sağlık hizmetlerinden ücretsiz olarak faydalanıyorlar ki, bunun dünyada bir benzeri sanırım yoktur. Suriyeli misafirlerimiz için özel bir uygulama olarak, Suriyeli sayısının 20 bin ve üzeri olduğu yerlerde Güçlendirilmiş Göçmen Sağlığı Merkezi konseptini geliştirdik. Bu merkezlerde göçmenlere temel sağlık hizmetlerinin yanında dahiliye, çocuk ve kadın doğum branşlarında uzmanlık hizmetleri ile görüntüleme imkanları sunuyoruz. Halihazırda Suriyelilerin yoğun olarak bulunduğu illerde 180 adet göçmen sağlığı merkezi faaliyet göstermektedir. Ülkemizde 8 yıl boyunca 410 bin çocuk dünyaya gelmiştir. 1,5 milyon Suriyeli kardeşimiz yatarak tedavi görmüş, 1 milyon kişi ise ameliyat edilmiştir. Türkiye, uluslararası platformda da, farklı alanlarda birçok sağlık hizmeti götürmektedir. Mesela Sağlık Bakanlığımız Sudan’da, Somali’de, Bangladeş’te hastaneler kurmuştur.

Önümüzdeki dönemde ise Gazze’de, Bişkek’te, Libya’da hastaneler açılacaktır. Ayrıca, himayemde yapımı tamamlanan Türkiye Anne ve Çocuk Hastanesi, Nijer’de yakın bir gelecekte faaliyete başlayacaktır. Bununla beraber 3 kıtada, 20 ülkede, 45 Sağlık Haftası düzenledik. Burada amacımız bilgi ve deneyimlerimizi ihtiyacı olanlara götürmektir. Farklı sebeplerle tedavi imkânı bulamayan insanların ameliyatlarını yerinde ve ücretsiz olarak gerçekleştirmektir. Bu çalışmalarımız kapsamında diğer ülke sağlık personeline mesleki kapasitelerini geliştirmeleri için eğitim veriyoruz. Bugüne kadar gerçekleştirdiğimiz 45 Sağlık Haftasında 4 bin ameliyat, bin sünnet, 25 bin muayene gerçekleştirdik ve 5 bin yabancı sağlık personeline eğitim verdik. Diğer ülkelerle yaptığımız ikili işbirliği anlaşmaları ile bugüne kadar, 46 farklı ülkeden 10 bin yabancı hasta ülkemizde ücretsiz olarak tedavi edildi. Bu hastaların üçte biri kadın ve çocuklardan oluşuyor.

Ayrıca Afrika başta olmak üzere, dünyanın zor coğrafyalarında salgın hastalıklar, doğal afetler, savaşlar ve beslenme yetersizlikleri ile ilgili sıkıntıların giderilmesinde hibeler veriyoruz. 2012 yılından beri Yemen, Sudan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Somali, Bulgaristan, Gürcistan, Sırbistan, Karadağ, Ukrayna, Pakistan, Suriye ve Cibuti’ye ilaç, sarf malzemesi, aşı, serum, sahra hastanesi, gıda, ambulans ve sağlık tarama araçları hibe edilmiştir. Bütün bu süreçlerde, devletimiz yanında sivil toplum kuruluşlarımız çok aktif çalışmalar yapıyor. Sadece sağlık hizmeti götürmek üzere kurulmuş çok önemli derneklerimiz var. Sürdürülebilirlik her konuda olduğu gibi sağlık hizmetlerinde de en çok aradığımız unsur.

Sağlık hizmetlerinde sürdürülebilirliği sağlamak için balık vermekle beraber balık tutmayı öğretmenin önemine inanıyoruz. Dolayısıyla hekimlerimizin bilgi ve tecrübe aktarımı bizim için çok önemli. Bu kapsamda başta Balkanlar, Türk Cumhuriyetleri ve Afrika ülkeleri olmak üzere birçok ülkedeki yüzlerce sağlık personeline eğitim faaliyetleri düzenliyoruz.

Umarım uluslararası toplum olarak, tüm dünya halklarını, hayatı eşit şekilde yaşayacak fırsatlara kavuşturabiliriz. Türkiye, dünyanın yaralarını sarmak için her türlü iş birliğine açıktır. Bilgi ve tecrübemizi, Dünya Sağlık Örgütünün bu dönüştürücü sinerjisini katmaya seve seve talibiz. Bu duygularla, toplantımızın tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Toplantıya emeği geçen herkese bir kez daha şükranlarımı sunuyorum."  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kayseri Kocasinan’da çocuklar, geri dönüşüm ve sıfır atık bilinciyle büyüyor Kocasinan Belediyesi, geri dönüşüm ve sıfır atık konusunda bilinçlenmeyi ve çevre konusunda daha duyarlı olmayı sağlamak amacıyla öğrencilere yönelik eğitim seminerleri düzenliyor. Yeni dönemde de çevre belediyeciliğini ön planda tutan projeler hazırlayan Kocasinan Belediye Başkanı ve Başkan Adayı Ahmet Çolakbayrakdar, çevreyi korumak ve atıkları ekonomiye yeniden kazandırabilmek amacıyla öğrencilere yönelik bilinçlendirme çalışması yürüttüklerini söyledi. Çevre dostu belediyecilik anlayışıyla projeler ve hizmetler ortaya koyduklarını belirten Başkan Çolakbayrakdar, Kocasinan Belediyesi olarak çocuklara çevre bilincini aşılamak için miniklere geri dönüşüm semineri verdiklerini ifade ederek, “Çevre bilincini çocuklara küçük yaşta vermeyi amaçlıyoruz. Geri dönüştürülebilir; cam, plastik, metal ve kağıt gibi değerli atıkların ekonomiye nasıl geri kazandırıldığını gelecek nesillere anlatmak, onlara sağlıklı ve yaşanabilir bir çevre bırakmak amacıyla bilgilendirme çalışmaları yapıyoruz. Gelecek nesillere daha temiz bir çevre, daha iyi imkan ve mekanlar bırakmak, belediyeler olarak bizim en önemli görevlerimizden biridir. Doğal kaynakların sınırsız olmadığı, israf edildiği takdirde bir gün tükeneceği göz önünde bulundurulduğunda geri dönüşümün ve Sıfır Atık Projesi’nin öneminin çok daha net biçimde anlaşılacağını anlatıyoruz. İşte bu gerçeği çocuklarımıza, çocuklarımız vasıtasıyla da anne ve babalarına aktararak hem bugünü hem de yarınları kazanmak istiyoruz” ifadelerini kullandı. Kocasinan Belediyesi olarak dönüştürülebilir atıkların geri kazanımı, doğal kaynakların korunması ve gelecek nesillere aktarılması için yoğun çalışmalar sergilediklerine dikkati çeken Başkan Çolakbayrakdar, “Gelecek nesillere daha iyi imkanlar bırakmak için geleceğin sahibi çocuklarımızı bilinçlendirme çalışmalarımız devam ediyor. Çevreye karşı duyarlılık gösteren herkese teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu. Kocasinan Belediyesi İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Müdürlüğü tarafından organize edilen eğitim seminerleri kapsamında Uğurevler Mahallesi’nde bulunan Şehit Üsteğmen Ümit Bekem İlkokulu’nda gerçekleştirildi. Çevre Mühendisi Ahmet Usta ile Onur Özden tarafından geri dönüşümün önemi konusunda verilen eğitimi minik öğrenciler ilgiyle izledi. Ambalaj atıklarının toplanarak ekonomiye tekrar kazandırılması yönünde konuları slayt eşliğinde öğrencilere anlatan Usta ve Özden, daha sağlıklı ve daha yaşanabilir bir çevre için uyulması gerekenler konusunda faydalı bilgiler verdi. Şehit Üsteğmen Ümit Bekem İlkokulu Müdür Yardımcısı Sinem Emre ise, öğrencileri geri dönüşüm hakkında bilgilendirdiği ve onlara çevre bilinci aşıladığı için Kocasinan Belediyesi çalışanları ile Başkan Çolakbayrakdar’a teşekkür etti.
Denizli Denizli’nin ilk ve tek Kent Müzesi ilk ziyaretçilerini ağırlamaya başladı Denizli’nin geçmişini ortaya yansıtan eserlerin hem dijital olarak hem de eserlerle sergilendiği Denizli Kent Müzesi, ilk ziyaretçilerine kapılarını ücretsiz olarak açtı. Denizli’nin kültür ve turizmine katkı sağlayacak olan müzenin restorasyon sürecini üstlenen Alfin Yapı, binanın tarihi dokusunu koruyarak modern bir müze konseptine dönüşmesine katkı sağladı. Denizli’nin ilk ve tek Kent Müzesi, kapılarını ilk ziyaretçilerine açarak geçmişin izlerini sergilemeye başladı. 9 ayrı sergileme salonunda binlerce kültürel varlık ve eserin sergilendiği Denizli Kent Müzesi, Denizli’nin kültür ve turizmine katkı sağlayacak değerli eserleri dijital ve fiziksel olarak bir araya getirerek ücretsiz ziyaretçilere sunuyor. 1 ay boyunca ücretsiz olarak ziyaret edilebilecek olan Müze, ilk ziyaretçilerine duygusal anlar yaşatırken, tarihin derinliklerine yolculuk yapma imkanı sağlıyor. Atölye binaları olarak inşa edilen ve geçmişte Yusuf Batur Endüstri Meslek Lisesi’nin uygulama birimleri olarak kullanılan yapının restorasyon süreci, Alfin Yapı Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından üstlenildi. 2016 yılında tescillenen taş atölyeler, Denizli Büyükşehir Belediyesi ile Alfin Yapı Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi arasında 20 Aralık 2021 tarihinde imzalanan sözleşmeyle yapının restorasyon sürecine başlandı. Tarihi binayı Denizli’nin kültür envanterine kazandıran Alfin Yapı, binanın tarihi dokusunu koruyarak modern bir müze konseptine dönüşmesini sağladı. Denizli Kent Müzesi, zengin sergi salonları ve etkileyici koleksiyonlarıyla ziyaretçilerini geçmişe doğru bir yolculuğa çıkarıyor. Kentin tarihine, kültürüne ve sanatına dair birçok değerli eseri bünyesinde barındıran müze, Denizli’nin ulusal ve uluslararası alandaki imajına katkı sağlayacak önemli bir turistik ve kültürel merkez olarak ön plana çıkıyor. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un ziyaretlere açtığı Denizli Kent Müzesi, kentin tarihi ve kültürel mirasına önemli bir katkı sağlıyor. Alfin Yapı, Sarayköy Kültür Evini de Denizli’ye kazandırıyor Denizli Kent Müzesini kente kazandıran Alfin Yapı, yine Denizli Büyükşehir Belediyesi’nin önemli bir projesi olan “Denizli Büyükşehir Belediyesi Sarayköy Kültür Evi”ndeki restorasyon çalışmalarına da tüm hızıyla devam ediyor. Sarayköy ilçesinde 19. yüzyılın sonlarında yapılan ve bölgenin tarihine tanıklık eden yapı, eşine az rastlanır özelliklere sahip olan geleneksel Türk evlerinden birisi konumunda bulunuyor. Restore çalışmalarıyla yeniden hayat bulacak olan Sarayköy Kültür Evi, Denizli Büyükşehir Belediyesi tarafından kamulaştırılarak kültür mirası olarak kazandırıldı. Aydın Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun da onayıyla Alfin Yapı tarafından sürdürülen restorasyon çalışmalarında bina aslına uygun olarak yeniden inşa edilecek. Zemin kat, üst kat ve cihannüma olmak üzere üç kattan oluşan Sarayköy Kültür Evi, 19. yüzyılın sonlarındaki gibi özgün haline getirilerek kent belleğine kazandırılacak ve vatandaşların hizmetine sunulacak. Denizli Kent Müzesini kente kazandıran Alfin Yapı Sanayi ve Ticaret A.Ş., Sarayköy’deki projenin de tamamlanmasıyla Türkiye’nin tarihi ve kültürüne ışık tutacak önemli restorasyon çalışmalarına bir yenisini daha eklemiş olacak. İshak Paşa Sarayı, Bitlis Kalesi, Gaziantep Gar Binası gibi önemli eserlerin restorasyonunda başarılı çalışmalar gerçekleştiren Alfin Yapı, restorasyon alanında öncü firmalar arasında yer alıyor.
Aydın Aydın’ın 93 yıllık canlı tarihi, küresel ısınmayı değerlendirdi Türkiye’de son günlerin en fazla konuşulan meselelerinin başında yer alan ‘Küresel ısınma’ ve buna bağlı yaşanan mevsimlerdeki değişikliğin yeni bir durum olmadığı periyodik aralıklarda Aydın’da bu tür durumların yaşandığı belirtildi. Aydın’ın en köklü Yörüklerinin başında gelen Karaçakal Yörükleri’nin en yaşlı fertlerinden alan 92 yaşındaki Ali Kingir, 1952 yılının Mart ayında çavdarların başak çıkardığını belirterek “Ciddi bir sıcaklık var ama bu durumu dünyanın sonu gibi nitelendirmek doğru değil. Yaşı müsait olanlar bilir. 1952 yılının Mart ayında çavdarlar başağa durmuştu” dedi. Son yıllarda yeryüzündeki ısının her geçen gün arttığını ve kış soğuklarının özellikle Kıyı Ege’de neredeyse yok denecek kadar azaldığını belirten Yenipazar Karacakal Yörükleri Beyi merhum Mustafa Kingir’in 93 yaşındaki oğlu Ali Kingir, “Yörükler yaşanması muhtemel meteorolojik olayların tahmininde güçlü olduğu gibi yaşanmış meteorolojik olayları da unutmazlar. Yazılı kaynak tutmasalar da yaşanan her olayı aklen malul olmadıkça unutmayacakları şekilde hafızalarına yazarlar. Şu anda memlekette ekonomi ve siyasetten sonra en çok konuşulan meselelerden biri adına ‘küresel ısınma’ denilen kışın bile havaların soğumaması meselesi oldu. Gerçekten her geçen gün kış soğukları azalıyor. Adeta kara kışın ortasında bahar mevsimi yaşanıyor. Biz Yörüklerin hesaplamalarına göre son 72 yılın en sıcak ve kışını yaşadık. Ancak bu durum biz yaşlılar için pek yadırganacak bir durum değil. Zaman zaman bu tür olaylar yaşanıyor. 1950 ve etrafındaki yıllarda bu tür durumları yaşamıştık. Hatta 1952 yılında Mart ayında çavdarlar başak çıkardı. Ancak iklim müsait gitmediği için başaklar evin yapamadığı için dane olmadan döküldü” diyerek iklimsel olarak yaşanan tarihi geçmişe bakarak 2030’lu yıllara doğru eski soğukların yeniden geri gelmesinin muhtemel olduğunu dile getirdi.
Erzincan Bakan Bayraktar İliç’teki maden sahasında incelemelerde bulundu Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Erzincan’ın İliç ilçesindeki maden ocağında 13 Şubat 2024 tarihinde meydana gelen toprak kayması olayının yaşandığı sahada incelemelerde bulundu ve toprak altında kalan işçilerin aileleri ile iftar yaptı. Bakan Bayraktar, toprak kayması bölgesindeki çalışmaları yerinde inceledi, ardından toprak altında kalan işçilerin aileleri ile iftarda bir araya geldi. Bakan Bayraktar, Erzincan’ın İliç ilçesindeki maden sahasında meydana gelen toprak kaymasının ardından çalışmaların sürdüğünü bildirdi. Bakan Bayraktar, sosyal medya hesabından yaptığı açıklama; "İliç’te maden sahasında yaşanan heyelanın 35’inci gününde de çalışmalarımız hız kesmeden devam ediyor. Her türlü imkan ve kabiliyetimizi kullanarak 9 işçi kardeşimize ulaşmak için çabamızı sürdürüyoruz" ifadelerini kullandı. Bayraktar, maden sahasındaki incelemelerinin ardından, toprak altında kalan işçilerin aileleri ile iftarda bir araya geldi. Sosyal medya hesabından paylaşımda bulunan Bakan Bayraktar, "İliç’te toprak altında kalan 9 işçi kardeşimizin aileleriyle birlikte orucumuzu açtık. Sahadaki çalışmalara ilişkin son durumu paylaştık. İlk andan itibaren sabırla bekleyen ailelerimizin her daim yanlarında olmaya devam edeceğiz. Bu mübarek ramazan ayında işçi kardeşlerimizden dualarımızı eksik etmiyor, bir an evvel ailelerin bekleyişlerinin son bulmasını temenni ediyorum" dedi.