KÜLTÜR SANAT - 22 Haziran 2021 Salı 14:12

Emine Erdoğan: "Kültürün zayıfladığı yerde, 'biz' duygusu mevzi kaybeder"

A
A
A
Emine Erdoğan: "Kültürün zayıfladığı yerde, 'biz' duygusu mevzi kaybeder"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Eşi Emine Erdoğan, ”Kültür, doğup büyüdüğümüz evin verdiği aidiyet hissini bulduğumuz, ikinci yerdir. Kimliğimizdir. Dolayısıyla, kültürel miras, titizlikle muhafaza etmemiz gereken bir birikimdir. Çünkü kültürün zayıfladığı yerde, 'biz' duygusu mevzi kaybeder. Bununla birlikte, her toplumun ürettiği kültür, bir ırmak gibi, dünyanın kültür denizine karışır” dedi.

Türkiye’nin Dokuma Atlası Sergisi açılış töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Eşi Emine Erdoğan, ”Türkiye Dokuma Atlası Projesi’nin dokuma sanatının belleklerdeki yerini kaybetmeden, yoluna devam edeceğinin müjdecisi olduğunu söyledi.

“Geleneksel sanatlarımızın yitik birer hazine olmaması, bizim onları göz önünde tutmamıza bağlı”
Emine Erdoğan, ”Tüm bu değerlerin, coğrafya üzerinde çizdiği bir rota olduğunu, bu kültürel zenginliğin yeniden gün yüzüne çıkmasında projenin önemli bir rol üstelendiğini belirterek, ”Akdeniz’in pamuk ipi, Doğu Anadolu’nun yünü, Bursa’nın ipeği, Karadeniz’in keteni, Denizli’nin buldanı gibi, zevk-i selimle karşılaştığımız nice durak var. İnanıyorum ki tüm bu harikalar, işte bu proje vesilesiyle yeniden gün yüzüne çıkacak. Geleneksel sanatlarımızın yitik birer hazine olmaması, bizim onları göz önünde tutmamıza bağlı” dedi.

“Genç nesillerin, zihnini ve ruhunu bu zengin anlam dünyası ile beslemeliyiz”

Kültürel zenginliğin gelecek nesillere aktarımının önem taşıdığını kaydeden Emine Erdoğan, ”Ayrıca genç nesillerin, zihnini ve ruhunu bu zengin anlam dünyası ile beslemeliyiz. Dünya ne kadar değişirse değişsin, gelenek, sanat, zanaat ve yerel üretim her zaman ayakta kalmalıdır. Bu nedenle, Türkiye Dokuma Atlası Projesi’nin hayat bulmasını son derece kıymetli buluyorum. Beylerbeyi Sabancı Olgunlaşma Enstitümüzü, bu öncü çalışması nedeniyle tebrik ediyorum” diye konuştu.

“Kültürel miras, titizlikle muhafaza etmemiz gereken bir birikimdi”

Proje kapsamında Türkiye’nin yedi bölgesine ait dokumaların tespit edilip, kimliklendirilerek çok titiz bir çalışma yürütüldüğünü aktaran Erdoğan, ”Şimdi tekstil ve moda dünyası, Dokuma Atlası’nın çizdiği bu rotada ilham dolu seyahatlere çıkabilir. Kültür, doğup büyüdüğümüz evin verdiği aidiyet hissini bulduğumuz, ikinci yerdir. Kimliğimizdir. Dolayısıyla, kültürel miras, titizlikle muhafaza etmemiz gereken bir birikimdir. Çünkü kültürün zayıfladığı yerde, “biz” duygusu mevzi kaybeder. Bununla birlikte, her toplumun ürettiği kültür, bir ırmak gibi, dünyanın kültür denizine karışır” diye konuştu.

“Geleneksel sanatların modern zamanlarda tutunacak bir dal bulması çok zor”

Türk dokumacılığının kültürel mirasların en güzide parçası olduğunu söyleyen Emine Erdoğan, ”Medeniyetimizin, tarih boyunca, küresel kültüre büyük katkılar yaptığını takdir edersiniz. Türk Dokumacılığı ise, kültürel mirasımızın en güzide parçalarından biridir. Bu yerel zenginliği evrensel düzleme taşıyabilirsek ne mutlu bize. Tabii, geleneksel sanatların modern zamanlarda tutunacak bir dal bulması çok zor” ifadelerini kullandı.

“Trendler ve beğeniler, ışık hızıyla değişiyor”

Trendlerin ve beğenilerin ışık hızıyla değiştiğini ifade eden Erdoğan, “Ama inanıyorum ki geleneksel sanatları günümüze adapte edebilirsek, yaşamalarını sağlayabiliriz. Ama bunu yaparken, geleneksel sanatların ruhunu anlamadan, onları ticarileştirmeyelim. Bazen, geleneksel sanatların, özünden koparılarak, ticari bir meta olarak tekstil ve modada kullanıldığını görüyoruz. Oysa geleneksel sanatları, özüne sadık kalarak, modern tasarımlarla buluşturmak pekâlâ mümkün. İşte bu, Türkiye Dokuma Atlası Projemizin de vizyonunu oluşturuyor. Kumaşın özündeki anlam dünyasını ortaya çıkarabilirsek, belki tüketim sorununa da bir çare bulabiliriz. Bildiğiniz gibi, tekstil sektörü, küresel ölçekte çevreyi en olumsuz etkileyen sektörler arasında” şeklinde konuştu.
“Tüm dünyada insanlar, kısır bir küresel tasarım havuzundan beslenmeye çalışıyorlar, otantik olanın değeri kaybolmuş durumda”
Dünyada tekstil sektöründe yaşanan israf kültürünü devam ederken farklı bir bilinç de uyandığına dikkat çeken Erdoğan, ”Yoğun su tüketiminin yanında, tekstil sektörünün, eko sistem üzerinde oluşturduğu başka baskılar da mevcut. Oysa geleneksel üretime baktığımızda, kullanılan doğal elyaftan, boyama tekniklerine kadar doğayla dost bir süreç görüyoruz. Dünya tekstil sektöründe israf kültürü devam ederken, diğer yandan yeni bir bilinç uyanıyor .İnsanların, organik, doğa dostu ve sürdürülebilir giyim talepleri, çığ gibi büyüyor. Geleneksel dokuma kültürümüzdeki doğa dostu özellikleri, dünyanın ilgisine sunabiliriz. Malumunuz, ülkemiz tekstil sektöründe son derece güçlü bir aktör. Türkiye’nin tekstil gücü, küresel olarak giyim kültürünün yeni değerler kazanmasına katkı sağlayabilir. Tüm dünyada insanlar, kısır bir küresel tasarım havuzundan beslenmeye çalışıyorlar. Otantik olanın değeri kaybolmuş durumda. İşte bu noktada, Türk Dokumacılığının ve son derece yetenekli tasarımcılarımızın, yeni bir açılım sağlayacağına inanıyorum. Kültür Bakanlığımızın, UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras listelerine bu yıl sunduğu 6 kültürel değerden birisi; ‘İpek Böcekçiliği ve İpek Dokuma Kültürü’dür. İnanıyorum ki bu tür çabalar, kültürümüzün uluslararası alanda tanınırlığını artıracaktır. Elele verirsek, çok şey başarabiliriz" ifadelerini kullandı.

Anadolu'nun çok zengin bir kültüre sahip olduğunu belirten Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, "Öncülük hepimiz için çok kıymetli kütüphanelerde bir yerlerde duran çok birikimi kıymeti bir ekosisteme dönüştürüp hadi birlikte yapalım sevincini ortaya koyuyorsunuz. Kendi başına bir değeri olan hepsi bir araya geldiğinde daha yüksek bir kıymetin önünü açıyorsunuz. Bu salondaki herkes ayrı ayrı büyük bir teşekkürü hak ediyor. Her birinizin elini sıkıp teşekkür etmek istiyorum. MEB meseleyi sadece müfredatlarda yer alan kazanım olarak görmüyor, hayat sahnesi olarak görüyor. Bir yolculuk olarak görüyor. Bizim iklimimizin değeri olan her şey bizim hafızamızda kültürümüzde değer skalamızda yüksek ve ulvi şekilde yer alamı diye düşünüyorum.100 yıllık kilimin dokusunda gördüğünüz bütün dokular bize çok daha büyük bir hikayeyi hatırlatıyor" dedi.
Projenin amacına ilişkin bilgi veren İstanbul Tekstil İhracatçıları Birliği (İTHİB) Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Öksüz, "Türkiye Dokuma Atlası projesiyle biz dokuma kültürümüze sahip çıkmış olduk. Amacımız, bu kültür mirasını günümüze taşıyarak bu konuda farkındalık oluşturup ticarileştirmek ve yeni nesile taşımak. Hem ihracatta hem istihdamda ilk sırada gelen bir sektör, bunu özellikle yeni tasarımcılarla buluşturmak onlara ilham kaynağı oluşturmak ana fikrimiz. Bunu yurt dışına uluslararası boyuta taşımak istiyoruz .Burada çok önemli bir kültür varlığından bahşediyoruz. Dünyanın en büyük 5. İhracatçıyız. Sektöre ekonomik fayda sağlamak hedefimiz. Amacımız hem maddi hem manevi. Hem bölge ekonomisi hem ülke ekonomisine katkı sağlamayı hedefliyoruz" açıklamasında bulundu.

Cumhurbaşkanlığı Beştepe Sergi Salonu’nda gerçekleşen Türkiye Dokuma Atlası Proje Tanıtımı ve Sergi açılışına, Emine Erdoğan’ın yanı sıra Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, Türkiye Belediyeler Birliği ve Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, İstanbul Tekstil İhracatçıları Birliği(İTHİB) Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Öksüz katıldı.

Hülya Keklik - İbrahim Berat Yılmaz
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Minibüsteki turist sayısı görenlere pes dedirtti Antalya’da trafik ekiplerinin gerçekleştirdiği fazla yolcu taşıyan toplu taşıma araçlarına yönelik denetimlerde birçok minibüse fazla yolcudan ceza uygulanırken, turizm bölgesinden gelen minibüsten inen yolcu sayısı görenleri şaşkına çevirdi. 16 kişi kapasiteli minibüsten tam tamına 35 turist inerken, ortaya ilginç görüntüler çıktı. Manavgat Emniyet Müdürlüğü Trafik Denetleme Büro Amirliği ekipleri, trafik kazalarının önlenebilmesi amacıyla Manavgat’ın farklı noktalarında denetimlerini aralıksız sürdürüyor. Denetimler sırasında karşılaşılan bazı olaylar görenleri hayrete düşürüyor. Turizm bölgesinden gelen 16 kişi kapasiteli bir minibüsten 35’in üzerinde yolcu inerken ortaya ilginç görüntüler çıktı. Denetim sırasında kapısı açılan minibüsten fazla yolcudan dolayı turistlerin hızla inmek zorunda kaldığı gözlendi. Fazla yolcu taşıdığı tespit edilen minibüs şoförlerine 540 TL para cezası ve 10 ceza puanı uygulandı. ATV’li turist kırmızı ışıkta geçmediğini iddia etti Yanında eşiyle birlikte kiraladıkları ATV araç ile Manavgat’a gelen yabancı uyruklu turist ise kırmızı ışık ihlali yaptığı için trafik ekipleri tarafından durdurulurken trafik ekiplerine itiraz etti. Uzun süre itiraz eden turist, kendisinin geçtiği sırada trafik ışığının turuncu olduğunu söylemesine rağmen ceza yemekten kurtulamadı.
İstanbul İletişim Başkanı Altun: “Bizim mücadelemiz, sömürge düzenine son verme, küresel adaleti tesis etme mücadelesidir” İletişim Başkanı Fahrettin Altun, TRT İspanyolca dijital haber platformunun tanıtım programında yaptığı konuşmada, “Batı’nın konuştuğu, Batı dışı dünyanın sustuğu, Batı’nın söylem imal edip, Batı dışı dünyanın bu söylemleri tükettiği bir dünyada adalet olmaz. Batılı sömürge düzeni derinleşir, kökleşir. Bunun için her şeyden önce toplumlar olarak birbirimizi daha yakından tanımaya ihtiyacımız var. Bizim mücadelemiz, bu sömürge düzenine son verme, küresel adaleti tesis etme mücadelesidir" dedi. Uluslararası yayın kuruluşlarıyla Türkiye’nin sesini dünyaya duyurulmasını hedefleyen TRT; TRT World, TRT Arapça, TRT Rusça, TRT Almanca, TRT Fransızca, TRT Balkan ve TRT Afrika’dan sonra TRT İspanyolca dijital haber platformunu hayata geçirdi. TRT İspanyolca dijital haber platformunun tanıtımı, TRT - İspanyolca Konuşan Ülkeler 1. Yayıncılık Zirvesi’nin ikinci gününde TRT Genel Müdürü Mehmet Zahid Sobacı ev sahipliğinde gerçekleşti. Törene İspanya, Meksika, Kolombiya, Arjantin, Peru, Venezuela, Guatemala, Ekvator ve Bolivya’nın da aralarında bulunduğu İspanyolca konuşulan ülkelerin medya kurumlarından 17 genel müdür, 21 gazeteci, 16 yönetici ve Türkiye’de öğrenim gören Latin Amerikalı ve İspanyol 40 öğrenci ile üst düzey yabancı misyon temsilcileri ve basın mensupları katıldı. ‘‘İnsanın önemsendiği yer’’ sloganıyla yayın hayatına başlayan TRT İspanyolca, bağımsız haber vizyonuyla, dünyada olup bitenleri farklı bir bakış açısıyla aktırmayı hedefliyor. Lansman İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve TRT Genel Müdürü Mehmet Zahid Sobacı’nın açılış konuşmalarıyla başladı. “Batı dünyasında toplumlar, tarihin ve mekanın hızlanması karşısında kurumsal çözümler üretememektedir” Lansmanda konuşan İletişim Başkanı Fahrettin Altun, “TRT İspanyolca, inşa etmek için yoğun bir çaba sarf ettiğimiz Türkiye İletişim Modelimizin pratik uzantılarından, somut çıktılarından biridir. Sayın Cumhurbaşkanımızın başlattığı ’iletişim seferberliği’ ile kurumsallaştırdığımız Türkiye İletişim Modeli bir yandan küresel adalet ve hakikat mücadelesine katkı sunmak, diğer yandan da Türkiye’nin haklı tezlerini tüm dünyaya duyurmak hedefleri doğrultusunda şekillendi. 19. yüzyılda eser vermiş Batılı edebiyatçı Alfred Musset kendi dönemini anlatırken der ki ’Asrın bütün marazları iki sebepten ileri gelmektedir. Vaktiyle ne var idiyse ortadan kalkmış, gelecekteki hiçbir şey ise henüz meydana çıkmamıştır.’ Musset’nin bu sözleri esas itibariyle modernliğin o gününden bugününe modern insanın yaşadığı sıkışmışlığı, çaresizliği gözler önüne sermektedir. Geleneğin sarsıldığı, modern olanın inşa edilemediği ve hızla değişen bir dünyada yaşamak zorunda kalmak. Bütün modernist anlatılara rağmen bugün Batı dünyasında dahi toplumlar, tarihin ve mekanın hızlanması karşısında kurumsal çözümler üretememektedir. Tarihin ve mekanın bu denli hızlandığı çağımızda toplumların önünde iki meydan okuma vardır. Bugün her ne kadar küresel adaletsizliği doğuran temel sebep sağlıklı bir toplumlararası iletişim sisteminin yokluğu olmasa da, toplumlararası ilişkilerde karşılıklı ve iyi işleyen iletişim köprülerinin azlığı, zayıflığı küresel adaletsizliği derinleştirmektedir. Bugün küresel alanda karşı karşıya kaldığımız zulümlere bir bakın. Zalimlerin kulakları sağır eden gürültüleri olmasa bu zulümler devam edebilir mi, mazlumlar daha fazla konuşabilse, insanlık mazlumları anlamak için onları dinlese bu zulüm düzeni devam eder mi?” dedi. “Toplumlar olarak birbirimizi daha yakından tanımaya ihtiyacımız var” İçinde, toplumların gerçek ve sağlıklı bir iletişim kurabildiği bir dünya sistemi kurmanın zorunluluk olduğuna değinen Altun, “Bunun için her şeyden önce toplumlar olarak birbirimizi daha yakından tanımaya ihtiyacımız var. Önyargı, sömürünün gıdasıdır. Önyargısız sömürü sistemi kurulamaz. Sömürü sistemlerini yıkmak önyargıları ortadan kaldırmakla mümkündür. Önyargıları ortadan kaldırmaksa iletişim kurmakla mümkündür. Tek taraflı değil, çok taraflı bir iletişim. Batı’nın konuştuğu, Batı dışı dünyanın sustuğu, Batı’nın söylem imal edip, Batı dışı dünyanın bu söylemleri tükettiği bir dünyada adalet olmaz. Batılı sömürge düzeni derinleşir, kökleşir. Bunun için her şeyden önce toplumlar olarak birbirimizi daha yakından tanımaya ihtiyacımız var. Bizim mücadelemiz, bu sömürge düzenine son verme, küresel adaleti tesis etme mücadelesidir. Biz, uluslararası yayıncılığı da, TRT’nin farklı dillerde giderek artan oranda yaptığı yayınları da bu bağlamda değerlendiriyoruz. TRT, son iki yılda TRT Fransızca’yı, 3 farklı Balkan dilinde yayın yapan TRT Balkan’ı, 4 ayrı dilde yayın yapan TRT Afrika’yı hayata geçirdi. Yeni açılan bu kanallar, çok kısa süre içerisinde milyonlarca takipçi kazandı. TRT Uluslararası Dijital Haber Kanallarının takipçi sayısı 44 milyonu geçti. Ben eminim ki bugün lansmanını gerçekleştirdiğimiz TRT İspanyolca Dijital Haber Platformu da aynı ilgiye mazhar olacak” ifadelerini kullandı. “TRT Farsça dijital haber platformumuzun açılması için çalışmalarımızı sürdürüyoruz” Açılışta konuşan TRT Genel Müdürü Mehmet Zahid Sobacı ise, “Dünyadaki birçok ülkeyle güçlü bağlar geliştirmeyi hedefleyerek, önemli bir bölgesel güç ve küresel aktör olma konumunu pekiştiriyor. Ülkemiz, İspanya’dan Latin Amerika’ya uzanan ve yaklaşık 560 milyon İspanyolca konuşan insanın bulunduğu bu geniş bölge ile köklü iş birliği bağları ve stratejik ortaklıklar tesis ederek, ilişkilerimizi her alanda geliştirecek çalışmalar yürütüyor. Bugün gerçekleştirdiğimiz TRT İspanyolca Lansmanı ve TRT - İspanyolca Konuşulan Ülkeler 1. Yayıncılık Zirvesi ise, TRT ile İspanyolca konuşulan ülkelerin medya kuruluşları arasında güçlenen iletişimin en somut göstergesidir. Bugün, TRT İspanyolca dijital haber platformumuzun yayın hayatına başlamasıyla, uluslararası yayın ailemizin en yeni üyesi yolculuğuna başlıyor. Bunun yanı sıra, TRT Farsça dijital haber platformumuzun açılması için de çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Türkiye’nin kamu yayıncısı olarak bizler, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde Türkiye’nin küresel ölçekte verdiği ’daha adil bir dünya’ mücadelesine medya alanında elimizden gelen tüm katkıyı vermek için çaba sarf ediyoruz" dedi.