KÜLTÜR SANAT - 14 Aralık 2021 Salı 12:01

En eski medeniyet en genç nesille ekrana taşınıyor

A
A
A
En eski medeniyet en genç nesille ekrana taşınıyor

Yaklaşık 12 bin yıllık geçmişiyle dünya tarihinin yeniden yazılmasına neden olabilecek arkeolojik buluşlardan biri olan Göbeklitepe’den 3 bin yıl daha eski olduğu tahmin edilen Karahantepe, yeni nesil ile ekrana taşınıyor.

Dünyanın en büyük arkeolojik buluşlarından biri olarak gösterilen Göbeklitepe’den sonra keşfedilen Karahantepe, dikkatleri üzerine çekmeye devam ediyor. Arkeolojik kazıların devam ettiği alanın Göbeklitepe’den 3 bin yıl daha eski olabileceği belirtiliyor.

Belediye ve üniversite ortak çalışması
Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi ile İstanbul Gelişim Üniversitesi tarafından ortaklaşa düzenlenen Urfa Film Atölyesine katılan lise öğrencileri, Karahantepe'deki kazı çalışmalarının belgesel filmini çekti. Büyükşehir Belediyesi Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanlığı ve İstanbul Gelişim Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi işbirliğiyle düzenlenen Urfa Film Atölyesi toplam 3 gün sürdü. Katılan lise öğrencilerine senaryodan çekime çeşitli başlıklarda sinema eğitimi verilirken ellerine kameraları alan öğrenciler, dünyanın en eski medeniyetini ekrana taşımak için kayıt tuşuna bastı. Bölgede yaşayan vatandaşlar, belgesel çekimlerini meraklı gözlerle izledi.

En eski medeniyet en genç nesille ekrana taşınıyor

Belgeselin galası Şanlıurfa’da yapılacak
Atölye sonrasında öğrenciler tarafından çekilen görüntüler, İstanbul Gelişim Üniversitesi tarafından kurgulanacak ve hazırlanan belgesel gösterimi ise yine Şanlıurfa'da yapılacak olan galada izleyiciyle buluşacak. Atölyeye katılan öğrencilere ise sertifika verilecek.

Belgesel Film Yönetmeni ve İstanbul Gelişim Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi İletişim ve Tasarım Bölüm Başkanı Doç. Dr. Nagihan Çakar Bikiç, ”Lise öğrencileriyle birlikte gerçekleştirdiğimiz bu atölyede çok farklı hikayeler dinlemeleri için öğrenciler de burada bizimle birlikte belgesel çekiyorlar. Neden lise öğrencileriyle yapıyoruz? Aslında üniversite hocalarını buraya getirerek öğrencileri keşfetmeye başladık ve öğrencilerin farklı hikayelerini dinliyoruz. Öğrenciler de atölyemizde hem eğitim alırken hem de sahada uygulamalı olarak belgesel filmi çekiyorlar. Daha sonra bu belgeseli kurgulayacağız ve Şanlıurfa’da galamızı gerçekleştireceğiz” dedi.

En eski medeniyet en genç nesille ekrana taşınıyor

Filme meraklı gençler seçildi
Anadolu’nun bir çok yerinde atölyeler düzenlediklerini söyleyen İstanbul Gelişim Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Nail Öztaş, ”Biz üniversite olarak Anadolu’nun çeşitli yerlerinde lise öğrencilerine yönelik atölyeler düzenliyoruz. Bunlardan bir tanesi de film atölyesi. Burada Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesiyle işbirliği halinde 30’a yakın liseli, sinemaya, filme meraklı genç seçildi. Biz bunlara 3 gün boyunca Güzel Sanatlar Fakültemizin çok değerli, ödüllü hocalarıyla yönetmenlik, kamera, ses, ışık, senaryo gibi bir filmcinin bilmesi gereken konularda eğitim veriyoruz. Bu eğitimleri de uygulayarak öğrenebilmeleri için gittiğimiz kentlerin, burada da arkamızda bulunan bu çok önemli tarihi kalıntının, Karahantepe’nin belgeselini çekerken hem öğrenmiş hem de uygulamış oluyorlar. Bu çekimler tamamlandıktan sonra hocalarımız üniversitemizde kurgusunu tamamlayacaklar ve yaklaşık bir ay sonra çocuklarımızın sonunda, jenerikte isimlerinin yazdığı, hep beraber, canı gönülden alkışlayacağımız belgesel filmlerini gala ile halkın, protokolün izlemesine açacağız. Çocuklarımız şık giyinip eserleriyle övünecekler” ifadelerini kullandı.

Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı Zeynel Abidin Beyazgül, “12 bin yıl önceki bir medeniyet olduğunu fark ettik ancak bu medeniyetin nasıl olduğu henüz çok daha iyi bilinmiyor. Bu insanlar yaşam alanları olarak keşfedilen bu yerlerde neler yapmışlar, nasıl sanat eserleri geliştirmişler, Allah izin verirse şimdi bunlar gün yüzüne çıkacak. Hakikaten merak konusu, her bir taş, her bir eser bize farklı bir yorum getirebiliyor ama her bir insana da farklı bir yorum getirebiliyor. Herkesin üzerinde durduğu bir fikir oluşması için bilimsel bir araştırmaya ihtiyaç vardı. İşte hocam heyetiyle birlikte burada. Onların görüşleri bizim için çok önemli. Allah nasip ederse birlikte de bunun bir tanıtımını, belgeselini, tanıtımını yapacağız. O zaman dünyaya belki de çok farklı bir ses duyuracağız” diye konuştu.

Atölyenin proje yürütücülüğünü İstanbul GelişimÜniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şükran Güzin Ilıcak Aydınalp ve Doç. Dr. Nagihan Çakar Bikiç, atölye yürütücülüğünü Öğretim Görevlisi Yönetmen Ahmet Bikiç yaparken teknik ekipte Araştırma Görevlisi Okan Kırbacı ve İstanbul Gelişim Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi öğrencilerinden Enes Dalgıç ile Polat Bakırtaş, tasarım ekibinde ise Araştırma Görevlileri Ayten Bengisu Cansever, Başak Lale ve Büşra Kamacıoğlu yer aldı.

Ahmet Kolsuz

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Sergen Yalçın sezon sonunda Antalyaspor’dan ayrılacağını açıkladı Antalyaspor Teknik Direktörü Sergen Yalçın, 2-1 mağlubiyetle sona eren Pendikspor karşılaşması sonrası yaptığı açıklamada, “Başkan ve yönetimle hafta içinde yaptığımız toplantıda karşılıklı fikir alışverişinde bulunduk. Sezon sonu devam etmeme kararı aldık” dedi. Trendyol Süper Lig’in 35. haftasında Antalyaspor, sahasında Pendikspor’a 2-1 mağlup oldu. Karşılaşmanın ardından basın toplantısında maçı değerlendiren Antalyaspor teknik patronu Sergen Yalçın, 3 puan kaybettikleri için üzgün olduklarını söyledi. Zor bir oyun olduğunu ve Pendikspor’un iyi mücadele ettiğini kaydeden Yalçın, 10 kişi kaldıktan sonra işlerinin zorlaştığını belirterek, “Aslında bayağı da bir pozisyon yakaladık. İkinci yarı maalesef oyunu çeviremedik. Böyle oyunlar da olabiliyor. Kaybettiğimiz için doğal olarak üzgünüz” dedi. Hakemi sert bir dille eleştirdi Karşılaşmanın hakemi Tugay Kaan Numanoğlu da sert bir dille eleştiren Yalçın, sözlerini şöyle sürdürdü: “Tugay Kaan Numanoğlu arkadaşımız olmasaydı belki biraz farklı bir maç olurdu. Özellikle ilk golü attıktan sonra oyuncumuz kafasına aldığı bir darbeyle yerde yatarken oyunu devam ettirip bana göre yüzde yüz ofsayt olan bir goldü. O çizgi nasıl çizildi bilmiyorum, kim çiziyorsa artık. Oyunun durması gerekiyordu. Çünkü oyuncumuz kafasına darbe aldı. Normal bir sakatlık değildi oyunu durdurmadı ve devamında bize golü yedirtti. Bu futbol sahalarında çok olan bir davranış değil. Oyunun devamında rakip oyuncular sakatlandığında hemen oyunu durdurup ve normal sakatlıklarda bile hemen doktorları sahaya davet etti sağ olsun bu arkadaş. Böyle hakemler Türk futbolunda olduğu sürece maalesef Türk futbol hiçbir şekilde güvenilirliği kalmayacaktır bundan sonrası için. Özellikle bu arkadaşı işaret ederek bunu söylüyorum. Gerçekten kendisi adına çok üzücü bir maç oynattı. Bırak oyuncuları oynasınlar. Kim kazanıyorsa kazansın. Seni ilgilendiren bir şey yok aslında. Sen normal maçını yönetebilirsin. Maalesef talihsiz bir gece geçirdi diye düşünüyorum." "Sezon sonu devam etmeme kararı aldık" Sezon sonu takımdan ayrılacağını da açıklayan Yalçın, “Başkan ve yönetimle hafta içinde yaptığımız toplantıda karşılıklı fikir alışverişinde bulunduk. Tabii onların da bazı hedefleri, bizim de kendi adımıza hedeflerimiz var. Sezon sonu devam etmeme kararı aldık. Oynayacağımız son üç maç Antalyaspor’da. Özellikle Sinan Başkan’a, yönetime değerli Antalyaspor taraftarına teşekkür ediyorum. Bizi burada çok iyi ağırladılar. Hiçbir sıkıntı yaşamadık. Güzel bir beş ay geçirdiğimizi düşünüyorum. İstediğimiz yere getirdiğimizi düşünüyorum. İnşallah önümüzdeki senelerde tekrar yollarımız karşılaşır” ifadelerini kullandı.
Zonguldak Enkazdan sağ çıkan Hediye hayırseverlerin desteğiyle dünyaevine girdi Hatay’da yaşanan depremde enkazdan beş gün sonra sağ kurtulan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı ile ertelediği düğününü hayırseverlerin de desteğiyle Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesinde gerçekleştirdi. Hatay’da yaşayan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı Muhammet Yıldız ile birlikte düğün hazırlıkları yaparken 6 Şubat 2023’te yaşanan depremlerde annesi ve kardeşi ile enkaz altında kaldı. Deprem sonrası enkazın arasında nişanlısını arayan Muhammet Yıldız, günlerce umudunu kaybetmeden molozların arasında Hediye Demirkol’dan bir iz aradı. Ekiplerin çalışmaları sonucu beş gün sonra enkazdan sağ kurtulan Hediye Demirkol’un kolu ampute edildi. Enkazda annesini kaybeden ve kardeşinin de iki ayağı ampute edilen Hediye Demirkol, sevk edildiği Adana’da tedavisinin tamamlanmasının ardından kardeşiyle birlikte Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesine taşındı. Türk Kızılay Şubesi ve hayırseverlerin de desteğiyle bir eve yerleştirilen Hediye Demirkol, Şube Başkanı Kürşat Yağız’a deprem nedeniyle ertelenen düğün planından bahsetti. Çiftin hayalini gerçekleştirmek isteyen Kızılay, düğün için hazırlık başlattı. Davul zurna eşliğinde gelin alma adetinin yerine getirilmesiyle birlikte çeyizler de eve taşındı. Yapılan duaların ardından konvoy halinde Gülüç Belediyesi Düğün Salonu’na gelen çift, burada dünyaevine girdi. “Evlilik sürecimiz depremden sonra çok farklı boyuta geldi” Hayırseverler ve sevenleri genç çifti düğünde yalnız bırakmadı. Dört senelik nişanlılık süreci sonrası düğün hazırlığı yaptıkları sırada depremin olduğunu anlatan Hediye Demirkol, “Birbirimizi görüp tanıştık. Uzun bir hikayemiz var. Zamanla konuşa konuşa ileriye dönük sürecimiz başladı. Söz takıp nişanlandık. Yaklaşık dört senedir birlikteyiz. Deprem bizim dönüm noktamız oldu. Önceleri evlilik sürecini düşünüyorduk ama depremden sonra çok farklı boyuta geldi. Birbirimizden kopamadığımızı o zaman anladık. Düğünü erteledik. Deprem olmasaydı geçen yaz düğün olacaktı. Tedavi süreçleri oldu" dedi. Karadeniz Ereğli’ye geldiklerinde nikah yaparak dünyaevine girmeyi planladıklarını ve Kızılay’ın desteğiyle düğün yaptıklarını anlatan Demirkol, “Bu şekilde bize güzel bir düğün organize ettiler. Hatay’dan Karadeniz Ereğli’ye geldik. Orada hiçbir şeyimiz kalmadı. Buradaki güzel insanlarla tanışma sürecimiz oldu. Birçok insanla tanıştık. Sağ olsunlar hiçbir zaman desteklerini ayırmadılar” diye konuştu. “Küs öleceğimizi bilmek beni kahretti” Depremin kendileri için dönüm noktası olduğunu söyleyen Muhammet Yıldız ise, “İnsan sevdiğinden asla kopamaz. Depremin olduğu gün kendisiyle küstük. Öleceğine değil de küs öleceğimize çok üzüldüm. Sürekli bunu düşünüyordum, kahroldum. Neden kavga ettiğimizi düşündüm. Demek ki iki günlük dünyaymış, kavga etmeye hiç gerek yokmuş” dedi. İlk depremin yaşanmasında bir saat sonra nişanlısının evinin enkazının başına geldiğini anlatan Yıldız, “Enkazdan araçlar geçemiyordu. Yakınlarında bir tane park vardı. İnsanlar ateş yakmış duruyordu. Bir umut oradadır diye kendisini, annesini ve küçük kardeşini aradım. Kimseyi bulamadım. Enkaz başında gördüğüm tablo her şeyi anlamama yetti. Oradan birisinin çıkması imkansız gibi bir şeydi. Arkadaşlarım da bunu söylüyordu. İlk başta Hediye’nin ölmediğini söylüyordum. Boşuna ümitlenmememi ve durumu kabullenmemi söylediler. Sonuna kadar Hediye’nin yaşadığını düşünüyor ve inanıyordum. Sonra Hediye’nin sesini duyduk ve yaşadığını öğrendik” ifadelerini kullandı.