POLİTİKA - 26 Kasım 2016 Cumartesi 17:02

Erdoğan: Ben Hans’ın ağzına bakarak karar vermem

A
A
A
Erdoğan: Ben Hans’ın ağzına bakarak karar vermem

İstanbul Büyükçekmece’de toplu açılış töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, vatandaşlardan gelen idam cezası tezahüratları üzerine "Ben Hans’ın ağzına bakarak, George’nin ağzına bakarak karar vermem. Şimdi AB’deki birileri ‘niye siz idam istiyorsunuz?’ diyor sana ne" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 90 yıl sonra yeni bir Kurtuluş Savaşı verildiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Büyükçekmece’de gerçekleştirdiği dört yeni ileri biyolojik atıksu arıtma tesisi ve çevre yatırımları toplu açılış törenine katıldı.

" Ataköy’den Tekirdağ sınırına kadar 100 kilometre sahil bandı, atık su tehdidinden kurtuluyor"
Törende konuşan Erdoğan, yapılacak tesislerle Ataköy’den Tekirdağ sınırına kadar olan 100 kilometre sahil bandının atık su tehdidinden kurtulacağını belirterek, "Arıtmadan elde edilecek su da park ve bahçeler ve sanayide kullanılacak. Bu bölgede 1 milyon 200 bin kişiye hizmet verecek bu tesislerde arıtma sonucu çıkan diğer ürünler yakıt ve biyogaza dönüştürülerek İstanbul’a katkı sağlayacak. Şehir genelinde 67 kilometreyi bulan dere ıslahı ve sterilizasyon tesisi de bulaşıcı hastalıklar başta olmak üzere pek çok sorunun çözümüne vesile olacak. 1 milyar 873 milyon TL olan bu tesislerin şehrimize kazandırılmasında emeği olanları tebrik ediyorum. İstanbul için ne yapılsa azdır" diye konuştu.

"Amaç, Türkiye’yi girdiği ve başarı ile sürdürdüğü hızlı büyüme sürecinden, alıkoymaktı"
"14 yılda içeride ve dışarıda bize kurulan tuzaklarla mücadele ederken, bir yandan da ülkemize ve milletimize eşi görülmemiş hizmetler getirme çabasında olduk" diyen Erdoğan, "Eğitimde, sağlıkta, adalette, emniyette, enerjide, tarımda, sporda, savunma sanayiinde, şehirleşmede, her alanda devrim niteliğinde reformlar yaptık. Her biri Cumhuriyet tarihinde yapılanların kat be kat fazlasını ifade eden bu hizmetleri anlatmaya kalksam, değil saatler haftalar yetmez. Biz ülkemize hizmet için sürekli çalışırken, birileri ayağımıza çelme takmaya çalışıyordu. 2007 yılı Cumhurbaşkanlığı seçimi, ardından kapatma davası. Pek çok kriz aynı amaca yönelikti. Amaç Türkiye’yi girdiği ve başarı ile sürdürdüğü hızlı büyüme sürecinden, tüm dostlarına el uzatan bir ülke olma yolundan alıkoymaktı. Dünyada nerede garip gureba var biz oradayız" şeklinde konuştu.

"90 yıl sonra yeni bir Kurtuluş Savaşı veriyoruz"
Türkiye’nin son 3 yıldır adeta bir ateş çemberinden geçtiğini ifade eden Erdoğan, "Cumhuriyetimizin kuruluşundan 90 yıl sonra yeni bir Kurtuluş Savaşı veriyoruz. İçinde bulunduğumuz durumun adı tam olarak budur. Bu savaşı tek bir cephede değil, askeri, siyahi, diplomatik, ekonomik her alanda veriyoruz. Gezi ile milletimizin belli kesimlerindeki hassasiyeti tahrik ederek kaos çıkarmak istediler. Bu ahlaksızlara sorun hayatınızda kaç tane ağaç diktiniz. Biz milyonlarca değil milyarlarca ağaç ve fidan diktik. Şu anda diktiğimiz ağaçlar her yerde yeşeriyor. Bunlar Taksim’de tuttular 12-13 tane ağacın yeri değiştirildi yeri. Bunun için neler yapmadılar. Bunlar her şeyi yapar. Niye, cibiliyetlerinin gereği bu. Milletimiz ile birlikte tuzağı çabuk gördük. Kararlı bir duruş sergileyerek bu saldırıyı boşa çıkardık. Ardından 17-25 Aralık emniyet-yargı darbesi geldi. Yani FETÖ. Bu ahlaksızlık ‘yolsuzluk, hırsızlık’ dediler. Bu ülkeyi ayakta tutan ne kadar dinamik varsa hepsine saldırdılar. Halbuki hırsızın ta kendileri kendileriydi. Ülkenin iş adamlarını tehdit ediyorlardı. ‘Şuraya şu kadar yardım ettin, etmedin içeridesin’ diyorlardı" ifadelerini kullandı.

"Ben Hans’ın ağzına bakarak, George’nin ağzına bakarak karar vermem"
Vatandaşların idam cezası ile ilgili tezahüratlarına karşılık veren Erdoğan, "Ben Hans’ın ağzına bakarak, George’nin ağzına bakarak karar vermem. Ben hakka ve halka yönelerek cevabını veririm. Halkım ‘idam’ mı diyor, parlamentoya gelir. Parlamento eğer ‘idam’ diyorsa bana gelir. Ben de böyle bir kararı onaylarım. Şimdi AB’deki birileri ‘niye siz idam istiyorsunuz’ diyor. Sana ne. Demokrasi milli irade değil mi? Milli irade bunu vekillere emrediyorsa yasalara gören onun geleceği yer Cumhurbaşkanı. Cumhurbaşkanı olarak ben de kararımı bu istikamette veririm. Niye çünkü benim 248 şehidim var. Bekara karı boşamak kolaydır, bunların böyle bir durumu yok. Bunlar rahat. Dertliyiz dertli. Parlamentom yakılıp yıkılacak, özel harekat binamız bombalanacak, Boğaz Köprüsü bombalanacak, bunlar hala utanmadan kalkacaklar ‘böyle bir şey isteyemezsin’ diyecekler. Milli irade ne diyorsa odur. Parlamento bunun kararını verecektir" şeklinde konuştu.

"Bunlara gereken dersi ilk seçimlerde vermeniz lazım"
Yapılan anayasa değişikliğinde iktidar partisi ile MHP'nin ortaklaşa çalışmalar yürüttüğünü belirten Erdoğan, "Temenni ederim ki buradan hayırlı bir adım atılır. Bu atılacak adımla da tabii ki anayasa değişikliğine bu iki partinin milletvekili sayıları yeterli değil. Ana muhalefet içinden de buraya destek gelirse bu parlamento içinde hallolur. Öyle de olsa böyle de olsa ‘biz yine de bunu millete götürelim’ diyorlar. Ben milletin ne diyeceğini gayet iyi biliyorum. Evelallah milletim bundan önce nasıl yüzde 72 ile nasıl bir anayasa değişikliği yaptıysa, burada da bu işe destek vererek bu anayasa değişikliğini yapacaktır. Bakın 2014 mahalli seçimlerinde, ardından Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde gezinin ve 17-25 Aralık’ın siyasi ayağını tamamlamak istediler. Millet müsaade etmedi. Daha kanlı eylemleri devreye soktular. Güneydoğu Anadolu’da çukur eylemleri yaptılar. Yüzlerce güvenlik görevlimizi, vatandaşımızın şehadeti ile sonuçlanan bu eylemler halkın bölücü terör örgütünün yüzünü görmesiyle başladı. Bunlara gereken dersi ilk seçimlerde vermeniz lazım" dedi.

Suriye ve Irak’ta güvenlik krizini ülkeye taşımak için DEAŞ’ı kullanarak canlı bomba eylemlerine girişildiğini söyleyen Erdoğan, "Gittim hastanede ziyaret ettim. 6 yaşındaki yavrunun kolu kopmuş. Bunlar böyle vicdansız, alçak, adi. Bütün bunlara karşı biz dik duracağız. Yolumuza da böyle yürüyeceğiz. Hem güvenlik güçlerimizin ve istihbarat teşkilatlarımızın bütün gayreti, hem de milletimizin tavır koyması ile bu terör örgütü de kendisinden bekleneni veremedi. Türkiye Suriye’de hayata geçirdiği yeni güvenlik anlayışı ile mücadele alanını sınırlarının dışına taşıdı. Şu anda Cerablus’u Rai’yi DEAŞ’tan kurtardık. El Bab’ı kuşattık, orayı da kurtarıyoruz" şeklinde konuştu.

"Hiçbiri 15 Temmuz kadar büyük bir ihanet değildi"
15 Temmuz darbe girişiminin 3 yıldır maruz kalınan en alçak saldırı olduğunu sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "FETÖ ihanet çetesi bu milletin devletine verdiği kaynaklarla alınan silahları, uçakları, helikopterleri, tankları topları millete çevirdi. Türkiye geçmişte iki darbe, iki darbe tehdidi ile siyaseti dizayn operasyonu yaşamış bir ülkeydi. Bu darbelerin her biri halkımız gönlünde derin acılar bıraktı. Bunların hiçbiri 15 Temmuz kadar büyük bir ihanet değildi. Çünkü 15 temmuz Türkiye’nin kendi iç dinamiklerinin değil, iradesini dış güçlerin eline peşkeş çekmiş bir güruhun darbe teşebbüsü idi. Hiçbir darbe girişiminde devletin silahları ile millet katledilmemiştir. Bunun için de 15 Temmuz’u diğer özelliklerinin yanında büyük bir terör saldırısı olarak kabul ediyoruz. Elbette 15 Temmuz TSK içinde yuvalanan asker elbisesi giymiş hainler tarafından gerçekleşmiş olması nedeniyle bir cunta girişimidir. 15 Temmuz günü güneş batarken herkesin bir hesabı vardı ama hiç beklenmeyen bir hesap devreye girdi ve diğer tüm hesapları bozdu. Türk milleti milletlerden bir millet olmadığını, tarihe altın harflerle yazdırdığı şanına boşuna sahip olmadığını gösterdi" dedi.

"Yasalar neyi emrediyorsa bunun bedelini ödeyecekler"
15 Temmuz'da vatandaşların verdiği mücadelenin büyük bir öneme sahip olduğunu dile getiren Erdoğan, "Ülkemiz, 15 Temmuz gecesi nasıl bir imana, nasıl bir cesarete sahip olduğunu dosta düşmana göstermiştir. Pensilvanya’ya da göstermiştir. Pensilvanya takımı kaçıp gidiyor ya yurtdışına kaçtılar, ya burada cezaevlerinde duruyorlar. Onlarla hesabımız var. Yasalar neyi emrediyorsa bunun bedelini ödeyecekler. Kopyalarla Kamu personeli sınavlarındaki yolsuzlukların bedelini ödeyecekler. Ne insanlar hakkı olduğu halde devlet dairelerine giremedi. Bunlar kopyalarla girdiler, bedelini ödeyecekler" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan konuşmasının devamında şu ifadelere yer verdi:
"Bu vesile ile 15 Temmuz Şehitler Köprüsü, Saraçhane, Çengelköy ve havalimanı başta olmak üzere darbecilere kaşı kahramanca direnen İstanbullulara şükranlarımı sunuyorum. Allah onlara rahmet eylesin. Havalimanına indiğimde beni karşılayan bakanımı, eşimi, kızımı, torunlarımı karşılayan ve adeta vücutlarını siper ederek darbecilerin helikopterlerinden, uçaklarından koruyan onbinlerce kardeşime şükranlarımı iletiyorum. Meydanlara inin dediğimde facetime’ın bu görüntüleri ile meydanları dolduran milletime şükranlarımı sunuyorum. Bu millet büyük bir millet. Bu millet korkmadı, ürkmedi ve herşeyin üzerine üzerine gitti .Darbe girişimini de geride bıraktık ama mücadele bitmiş değil. Hanım kardeşlerim o gece büyük mücadele verdiler. 11 hanım kardeşim şehit oldu. Siz Nene Hatun’ların torunlarısınız. Bu meydanlar boş kalmadı. İçeride FETÖ’nün, PKK’nın DEAŞ’ın teröristleri ile mücadeleyi sürdürüyoruz. Suriye ve Irak’ta PYD ile YPG ile mücadelemizi sürdürüyoruz." 

Başak Akbulut - Tugay Saday

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aksaray Hatalı sollama kazaya neden oldu: 3 ağır yaralı Aksaray’da bir otomobilin hatalı sollama yaparken önündeki araca çarptığı kazada 3 kişi ağır yaralandı. Kaza, Aksaray-Nevşehir Karayolu Hassas Kavşağında yaşandı. Edinilen bilgiye göre, Nevşehir’den Aksaray istikametine seyreden B.S. (20) idaresindeki 64 NR 568 plakalı Lada marka otomobil, önünde seyreden E.K. (23) yönetimindeki 06 GB 7309 plakalı Ford marka otomobili sağdan sollamak istedi. Bu sırada direksiyon hakimiyetini kaybeden Lada marka otomobilin sürücüsü hızla önündeki araca çarptı. Kazada otomobil hurdaya dönerken sürücüyle birlikte araçta yolcu olarak bulunan R.A. (25) ve B.U. (15) olmak üzere 3 kişi ağır yaralandı. Aracın ön koltuğunda bulunan yolcu R.A. araçta sıkıştı. Kazayı gören diğer araç sürücüleri durumu hemen 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbar üzerine olay yerine polis, itfaiye, İl Afet Acil Durum (AFAD) ve sağlık ekipleri sevk edildi. Kısa sürede olay yerine gelen Aksaray Belediyesi İtfaiye Müdürlüğü ve AFAD ekipleri sıkışan yaralıyı kurtarma çalışmasıyla kısa sürede çıkardı. Yaralılara ilk müdahale olay yerinde yapılırken daha sonra ambulanslarla Aksaray Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Servisine kaldırıldı. Burada tedavi altına alınan yaralıların sağlık durumlarının ciddiyetini koruduğu öğrenilirken Ford marka aracın sürücüsü ifadesi alınmak üzere polis merkezine götürüldü. Arkadan çarpılan araçta yolcu olarak bulanan vatandaş kendilerine aniden arkadan çarptıklarını belirterek kazayı anlattı. Kazayla ilgili Aksaray Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından tahkikat başlatıldı.
İzmir Uluslararası Urla Enginar Festivali başladı Uluslararası Urla Enginar Festivali, 10’uncu kez misafirlerini ağırlamaya başladı. Kortej yürüyüşü ve resmi törenle açılan festivalde konuşan Urla Belediye Başkanı Selçuk Balkan, “Bu festival bir Urla hikayesidir. Bu hikayeyi çiftçilerimiz, aşçılarımız yazdılar” dedi. Bu yıl 10’uncusu düzenlenen Uluslararası Urla Enginar Festivali kortej yürüyüşü ve açılış töreniyle ziyaretçilerini ağırlamaya başladı. Üç gün boyunca renkli ve coşkulu programlarla devam edecek olan festival pazar günü sona erecek. Festivalin ilk gününde Urla Jandarma Kavşağından Cumhuriyet Meydanına doğru yapılan kortej yürüyüşü ve törene İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, CHP Genel Başkan Yardımcıları Deniz Yücel ve Gülşah Deniz Atalar, Urla Belediye Başkanı Selçuk Balkan, Urla Kaymakamı Mustafa Gözlet, milletvekilleri, siyasi parti temsilcileri, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, oda başkanları, çiftçiler ve çok sayıda vatandaş katıldı. Urla Jandarma Kavşağından Cumhuriyet Meydanına kadar kalabalık bir kortejle belediye binasına kadar yürüyen grup ardından korteje katılan çiftçileri, üreticileri ve STK’ların geçişini izleyerek selamladı. Kortej geçişinin ardından resmi açılış törenine geçildi. Festivalin açılışında konuşan Urla Belediye Başkanı Selçuk Balkan, festivalin tüm Urlalıların emeği olduğuna dikkat çekerek, "Enginarın hikayesini bugün yeniden daha güçlü ve daha lezzetli yazmanın heyecanını yazıyoruz. Bu festival bir Urla hikayesidir. Bu hikayeyi çiftçilerimiz, aşçılarımız yazdılar. Bu festivalde Ahmet amcanın Fatma teyzenin alın teriyle topladığı ürünlerin tadına bakacaksınız. Birbirinden farklı lezzetlerle buluşacaksınız. Bu festivalde stantları başında 100’den fazla enginar üreticimiz sizleri ağırlayacak. Urla’da toplam bin 900 ton enginar üretiliyor” diye konuştu. "Toprağımız üreticide kalsın" Festivalin temel amacının üretimde kalkınma olduğunun altını çizen Balkan, “Bu festival bizlere atalarımızın mirası. Asıl amacımızın, alacağı ile vereceğini denk getirmeye çalışan esnafımızın yüzünü güldürmek için olduğunu bilmeliyiz. Bu festivalin asıl amacının; üreticimizin alın teriyle okuttuğu çocukları için olduğunu bilmeliyiz. Bu festivalin asıl amacının; topraktan sofranıza aracısız sağlıklı ürünler götürecek olan sizler için olduğunu bilmeliyiz. Bu bereketli topraklar bizlere asırlardır Yarımadaya özgü çok özel tarım ürünleri armağan ediyor. Enginarımız, kınalı bamyamız, susuz kavunumuz, çileğimiz, kuşkonmazımız, üzümümüz, otlarımız, hurma zeytinimiz ve çok daha fazlası Bu coğrafya bize çok cömert davranıyor. bizim görevimiz de bu coğrafyaya ve tarım arazilerimize sahip çıkarak gelecek nesillere bırakmaktır. Biz istiyoruz ki, bizim toprağımız üreticide kalsın. Tarım arazilerimizi korumak, sürdürülebilir kırsal kalkınma politikaları geliştirip, pazar payımızı büyütmek en büyük hedeflerimizden biri. Amacımız katma değeri yüksek pazar payı olan ürünler yetiştirmek. Bizim amacımız, enginar gibi anlatacağımız yeni hikayeler yazmak. Bugüne kadar yanlış tarım politikaları yüzünden toprağına küsen çiftçimizin ekonomisine can suyu sağlamak boynumuzun borcu. Ülke kalkınması yerelden başlar diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yolundan giderek kooperatiflerimizi desteklemek bizim boynumuzun borcudur. Ülkemizi kalkındıracak politikanın üretim politikası aşikarken bizler ürünlerimizi ithal etmek yerine kendimiz yetiştireceğiz” dedi. "Selçuk Başkanımızı tebrik ediyorum" İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay ise Urla’nın kayyumdan alındığına dikkat çekerek başladığı konuşmasında şunları söyledi: "Bizler kısa bir süre önce İzmir’imize hizmet etmeye talip olduk bunu yaparken en önemli amaçlarımızdan biri kentimizi bir demokrasi kenti yapmaktı. Binaların depreme dayanıklılığı nasıl sağlam bir temel üzerine inşa edilmesine bağlıysa bizim de belediyeler olarak alacağımız yol demokrasi zeminine bağlıdır. Selçuk Başkanımızı tebrik ediyorum. Bizler de Büyükşehir Belediyesi olarak tüm çalışanlarımızla birlikte İzmir’in tüm ilçelerinin yanında olmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. "Urla dayanışma ile kalkınmaya devam edecek" Festivalin Urla ekonomisine olan katkısına da değinen Başkan Tugay, “Güzel İzmir’imize hizmete talip olduğumuzda temel hedeflerimizden biri İzmir’i kalkınmada örnek bir kent yapmaktı. Bu hedefe kültürel, sosyal, güvenlik ve ekonomik boyutlarıyla bir bütün olarak ulaşabiliriz. Urla’ya baktığımızda şunu görüyoruz. Uzun yıllardır uygulanan yanlış politikalar sonucu çiftçimiz artık toprağını ekip biçmekte zorlanmaktadır. En temel gıdalarımız bile ithal ediliyor. Ama şartlar ne kadar zor olursa olsun bu zor şartlara rağmen Uluslararası Urla Enginar Festivali bugün 10 yaşında. Üretiyorlar. O ürünler ehil ellerde inanılmaz lezzetlere dönüşüyorlar. Festival, Urla’nın tanınırlığını uluslararası boyutta artırıyor. Şehrimizin turizm hacmi artıyor, satış kapasitesi artıyor. Urlalı esnafımızın yüzü gülüyor. Urla bir dayanışma içinde kalkınmaya devam edecek. Şaha kalkmada İzmir’in öncü ilçelerinden biri olacak. Sorunlarımızı biliyoruz. İzmir’in parlayan yıldızı Urla için çalışmalar yapıyoruz. Bugüne kadar yarım kalan her işi tamamlamakta kararlıyız” şeklinde konuştu. Urla Ziraat Odası Başkanı Muharrem Uslucan da zorlu ekonomik şartlara rağmen üretime devam eden çiftçilerin ülkede umudun artmasına katkı sağladığını belirtti.
Çanakkale Çanakkale’de kök hücre dolandırıcılığından tutuklanan 2’si doktor 5 sanığın yargılanmasına başlandı Çanakkale’de 60’tan fazla hastayı, kök hücre uygulamasında kullanılan ve piyasa değeri 200 lira olan kitleri 20 bin ila 100 bin liradan satarak dolandırdıkları iddiasıyla tutuklanan 2’si doktor 5 sanığın Çanakkale 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanmasına başlandı. Çanakkale’de 5 Şubat tarihinde meydana gelen olayda, İl Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi ekiplerince yapılan teknik takip sonucunda Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Hastanesi’nde (ÇOMÜ) Ortopedi ve Travmatoloji bölümünde tedavi gören 60 hastaya, piyasadan 200 liraya temin edilen kök hücre uygulamasında kullanılan kitlerin 20 bin ila 100 bin lira arasında satıldığı tespit edildi. Bunun üzerine düzenlenen operasyonda, Prof. Dr. H.Y.E., Doç. Dr. T.K., medikal firma sahibi Ö.Ç, firma çalışanları B.C.T. ve Y.C.İ. gözaltına alındı. Polisteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen şüphelilerden Ö.Ç., B.C.T. ve Y.C.İ. ’dolandırıcılık’ ve ’icbar suretiyle irtikap’ suçuna yardımdan tutuklanırken, Prof. Dr. H.Y.E. ile Doç. Dr. T.K. adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Daha sonra savcılığın itirazının ardından Prof. Dr. H.Y.E. ile Doç. Dr. T.K. yeninden tutuklandı. Soruşturmanın tamamlanmasının ardından iddianame hazırlandı. İddianamede, Ömer Ç, Bilgecan T. ve Yunus Can İ’nin ‘nitelikli dolandırıcılık’ ve ‘icbar suretiyle irtikaba yardım’, Hüseyin Yener E. ve Tolgahan K’nin ise ‘zincirleme şekilde icbar suretiyle irtikap’ suçundan 20’şer yıla kadar hapsi istendi. Tutuklu sanıkların yargılanmasına bugün 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlandı. Duruşmaya tutuklu sanıklar Ömer Ç., Bilgecan T., Yunus Can İ., Hüseyin Yener E. ve Tolgahan K. hazır bulunurken, olaydan etkilenen 60’a yakın hasta ve yakını katıldı. Sanık Hüseyin Yener E., savunmasında, kendisinin 24 yıllık hekim olduğunu belirterek, üzerine atılı hiçbir suçlamayı kabul etmedi. Hüseyin Yener E., "Kök hücre tedavisi bir ameliyat değil ek işlemdir. Ben anestezi altında yapmayı tercih ediyorum. Bu yaptığım işlemden fakültenin haberi yoktu. Üniversite SGK ödemesi almadığı için kamu zararı oluşmaması adına yapılan bu işlemleri not almadık. Ameliyat öncesi raporlarda kök hücre tedavisinin nasıl yapılacağını belirttim. Hastalara da bunu belirttik. Ameliyatlara ek olarak bu işlemleri yapıyorduk. Kitler hastanede satılmıyor. 3 yıldır Çanakkale’de çalışıyorum. Bu kiti getirecek firma Çanakkale’de yoktu. Sağlık Bakanlığından onaylı, ameliyata girme yetkisi olan firmalarla çalışılabiliyordu. Bu yüzden bu firmayla çalıştık. Kök hücreden her hangi bir kazancım yok. Firma çalışanları ve firma sahibinin iddialarını red ediyorum. Hastalarla maddi konularda konuşmadım. Konuşmayı da tercih etmiyorum. Fiyatları firma belirliyordu. Ben hiç bir hastaya fiyat söylemedim. Hastalara benim fiyat verdiği şeklindeki beyanları kabul etmiyorum” dedi. Sanık Tolgahan K. 3 yıldır ÇOMÜ’de görev yaptığını söyledi. Kendisine gelen hastalara tek bir medikal firma önermediğini belirten Tolgahan K., “Hastalar bana doğal olarak soruyordu. Nasıl ve nerden temin edebilecekleri konusunda. Bende kendilerine birden fazla firma öneriyordum. İnternetten araştırmaları gerektiğini söylüyordum. Kimseye fiyat vermedim ancak hastalardan ve firma sahiplerinden duyduğum kadarıyla aralıklı bir fiyat söyleyebiliyordum. Ben firma sahibinin iddialarını kabul etmiyorum. Kendileri bana iftira attı. Benim paraya ihtiyacım yok. Maddi durumum iyi. Ailemin durumu iyi. Böyle bir şey için kariyerimi riske atmam, itibarımı zedelemem” diye konuştu. Firma sahibi Ömer Ç. ise sektörde 19 yıldır faaliyette bulunduğunu söyledi. Resmi ve özel hastanelere ameliyat malzemesi temini sağladıklarını kaydeden Ömer Ç., "Doktorların talebi üzerine ilgili kök hücre kitini buldum. Fiyat belirledim. İthal olarak ilk etapta bin 500 liraya sonra da yerli olarak 600 liraya buldum. Bunun fiyatı ithal ve yerli olmak üzere değişiyor. Doktorlar daha sonra aldığım ürünleri uygun gördüler. Hastalar kabul ve uygun görürse temin edebileceğimi söyledi. Böylece kitler kullanılmaya başlandı. Tolgahan hoca bana hastalar size ulaşırsa benim dediğin fiyatı uygulayacaksınız dedi. Biz bu fiyatın içinden belirlediğimiz ücreti alıyorduk. Burada hastalar parayı elden veriyordu ya da bankaya yatırıyordu. Bizde parayı çekip elden doktorlara veriyorduk. Tolgahan beyin tavsiyesi üzerine Hüseyin bey bizi çağırdı. Özel ameliyatlar için kök hücre tedavisi uygulayacağını söyledi. Hüseyin beyle de çalışmaya böyle başladık. Hastalarının özel olduğu için ücreti kendisinin belirleyeceğini söyledi. Bununla ilgili telefonda yazışmalarımız var. Ben 19 yıllık sektör tecrübemde hiç böyle bir durumla karşılaşmadım. Biz hocaları amirlerimiz gibi gördüğümüz için bunun yasal olduğunu düşünerek bu işi yaptık. Bana ’senlik bir durum yok, hastalar bizim hastalarımız’ dediler. Bana atılı suçlamaları kabul etmiyorum" şeklinde konuştu. Firma çalışanlarından Yunus Can İ. ise firma sahibi Ömer Ç’nin talimatları doğrultusunda hareket ettiğini belirterek, Çanakkale’deki bir banka şubesinden bu şekilde hesap açtığını ifade etti. Yunus Can İ., "Hastalar kitlerin ücretlerini nakit veriyorlardı ya da banka hesabına yatırıyorlardı. Doktorlara para vereceğim zaman para havale ile gönderildiyse bankadan çekip öyle veriyordum. Eğer elden aldıysam direkt götürüp elden teslim ediyordum. Paraya verdikten sonra kalan parayı firma sahibi Ömer beye veriyordum. Ben iki doktora da para verdim. Paraları siyah bir el çantasına koyuyordum. Ödemeleri Ömer beyin söylediği tarihlerde veriyordum. Ben hastalarla pazarlık yapmadım. Doktorların pazarlık yaptığını görmedim. Kitlerin hazırlanmasında bende sağlıkçı olduğum için ameliyatlarda aktif olarak bulunuyordum. Ameliyatlarda kullanılmayan kit olmadı” dedi. Diğer şirket çalışan Bilgecan T. savunmasında söz konusu işlemlerde paranın kendi hesabına yatmasından dolayı tedirgin olduğunu aktararak, geçen yıl Şubat ayında firmadan istifa dilekçesini yazdığını belirtip, “Firma sahibi 45 gün ihbar sürem boyunca çalışmamı istedi. Bu süre sonunda arabanın anahtarlarını teslim etmek için odasına girdim. Bana, eleman yetersizliği nedeniyle bir süre daha devam etmemi söyledi. Bende bir süre daha çalışmaya devam ettim. Benimde Çanakkale’deki bankadan hesap açmamın nedeni işlemlerin hızlı yapılması ve bankanın daha az komisyon kesmesi. Tolgahan hoca hastalara fiyatı kendi veriyordu. Hüseyin hoca ise Ömer bey ile görüşüp fiyatları buna göre belirliyordu. Her iki hocaya da elden para teslim ettim. Ameliyatlara bende giriyordum. Kök hücre uygulanmayan hasta olmadığını görmedim” diye konuştu. Sanıkların ardından müştekilerin ifadeleri dinlendi. Mahkeme heyeti, sanıkların yurt dışı çıkış yasağıyla tutuksuz yargılanmak üzere tahliyesine karar verirken, mahkeme heyeti davayı ileri bir tarihe erteledi.