POLİTİKA - 24 Temmuz 2016 Pazar 12:44

Erdoğan: 'Gün hesap sorma günüdür'

A
A
A
Erdoğan: 'Gün hesap sorma günüdür'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Artık gün ’tereddüt’ değil, ’adaleti tesis etme ve sorumlulardan hesap sorma’ günüdür. Atalarımızın dediği gibi, ’kurda merhamet kuzuya zulümdür’." dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili Habertürk gazetesinde makale yazdı. İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın o makalesi:

"Ülkemiz, 15 Temmuz 2016’da merhum Cengiz Aymetov’un ifadesi ile "bir asra bedel olan” tarihi bir gün yaşamıştır. 15 Temmuz’u 16’ya bağlayan gece vuku bulan hadise asla sıradan bir olay değildir. Bu teşebbüs, Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) ülkemizin bağımsızlığına, birliğine ve dirliğine yönelik en pervasız, en alçak, en kanlı eylemidir. 30 yıldır silahlı kuvvetlerimiz başta olmak üzere devletimizin kritik birimlerine sızan FETÖ üyesi bir grup cuntacı, 15 Temmuz Cuma gecesi, komuta kademesini rehin alarak, bir darbe teşebbüsünde bulunmuştur. İradelerini Pensilvanya’daki çete liderine teslim etmiş, komutanları yerine oradaki zattan emir alan “asker elbisesi giymiş teröristler”, o gece uçaklarla, helikopterlerle, tanklarla, silahlarla, korumakla yükümlü oldukları bu devlete ve millete saldırmışlardır. Gece boyunca Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, Başbakanlık, Genelkurmay Başkanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı, MİT yerleşkesi, Boğaziçi Köprüsü ve birçok askeri tesisimiz gözü dönmüş bu caniler tarafından ateş altına alınmıştır. En utanç vericisi ise, ülke tarihimizde ilk defa Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin bombalanmasıdır. Bu utanç verici duruma rağmen Gazi Meclisimiz, adına ve tarihine yaraşır bir şekilde, tıpkı Kurtuluş Savaşı’nda düşman toplarının sesinin Polatlı’dan duyulduğu dönemde olduğu gibi, cesurca, kahramanca görevini yapmaya devam etmiştir."

"MİLLETİMİZ BÜYÜK BİR DİRENİŞ SERGİLEDİ"

Milletimiz, Sayın Başbakanımızın ve şahsımın yaptığı çağrılar üzerine, sokaklara, meydanlara koşarak darbecilere karşı büyük bir direniş sergiledi. Muhalefet partilerimiz ve medyamız, ülke tarihimizin bu en kritik dönüm noktasında gerçekten takdire şayan bir tavır takındı. 15 Temmuz gecesi inancı, meşrebi, etnik kökeni, siyasi görüşü ne olursa olsun tüm Türk Milleti, 79 milyon yekvücut olarak tam anlamıyla bir destan yazdı. O gece sokaklarda sadece belli bir partinin, inancın, siyasi görüşün mensupları yoktu; Alevi’si, Sünni’si, iktidarı, muhalefeti, Türk’ü, Kürt’ü, Laz’ı, Çerkez’i, hasılı tüm renkleri ve tüm toplum kesimleriyle 79 milyon Türkiye vardı. 15 Temmuz gecesi milletimiz iradesine sahip çıkarak, ülke tarihimizin en alçak darbe girişimini boşa çıkardı. Sokakları dolduran halkımızın çelikten iradesi karşısında tıpkı Çanakkale’de olduğu gibi tanklar, tüfekler, uçaklar soğuk bir demir yığınına dönüştü. Türkiye’nin kutlu yürüyüşünü engellemek isteyen üst aklın piyonları, FETÖ’nün gözü dönmüş teröristleri, milletin ortak iradesi, ortak direnci, sarsılmaz cesareti karşısında tarihi bir bozgun yaşadı.

"81 İLİMİZDEKİ VATAN KAHRAMANLARINI UNUTMAYACAĞIZ"

"O tarihi gece boyunca gözlerimizi yaşartan, göğsümüzü kabartan birçok kahramanlık hikâyesine şahit olduk. Füze rampalarının gidişini engellemek için bunların taşındığı kamyonun lastiklerini kesen Polatlılı vatandaşlarımı, yıl boyunca hasadını bekledikleri ürünleri yakarak jetlerin uçuşlarına engel olan Kazan halkını, elinde bayrağı ile tek başına darbecilere kök söktüren hanım kardeşimi, ’Gün, vatan müdafaası günüdür’ diyerek tankların üzerine yürüyen gençlerimizi, alnı secdede sabaha kadar gözyaşı döken, dua eden piri fanilerimizi, 81 vilayetimizin tamamındaki vatan kahramanlarını hiçbir zaman unutmayacağız. Şunu bir kez daha gördük ki, bu millet, istiklalimizin ve istikbalimizin en büyük sigortasıdır."

"GÜN SORUMLULARDAN HESAP SORMA GÜNÜDÜR"

Son hadise bize vatanımızın sınırlarının 780 bin kilometrekare ile sınırlı olmadığını da gösterdi. Sadece yurt içinde değil, dünyanın en ücra köşelerinde, Kudüs’te, Hartum’da, Bakü’de, Viyana’da, Londra’da, Mekke’de, Medine’de, çeşitli kıtalarda milyonlarca kardeşimiz camilere, meydanlara akın ederek bizim için, bu millet için dua etti. Darbenin ilk anlarından itibaren dost ve kardeş ülkelerin liderleri bizzat arayarak, mesaj göndererek veya açıklama yaparak, bu kritik dönemde demokrasiden yana tavır koydu. Bu süreçte “bekle gör” tavrı içinde olanları, net bir duruş sergilemek yerine genel geçer ifadelerle durumu savuşturmaya çalışanları da elbette not ettik. Şimdi önümüzde yeni ve çok daha kritik bir süreç bulunuyor. Artık gün “tereddüt” değil, “adaleti tesis etme ve sorumlulardan hesap sorma” günüdür. Atalarımızın dediği gibi, “kurda merhamet kuzuya zulümdür”.

"GEREKEN HUKUKİ ADIMLARI ATMAYA BAŞLADIK"

"Masumların kanını döken, kendisine emanet edilen silahı milletine doğrultan, kamu vazifesini devlet ve ülkenin menfaati yerine örgüt çıkarları için kullanan herkesten, rütbesine, payesine, konumuna bakılmadan işledikleri suçun ve ihanetlerin hesabını soracağız. Şu aşamada devletimiz için en önemli husus, başarısız olmanın şokunu yaşayan ve suçüstü yakalanan terör örgütünün toparlanmasına izin vermeden gerekli tedbirleri süratle almaktır. Ülkemizde Olağanüstü Hal uygulamasını düzenleyen Anayasamızın 120. maddesi çerçevesinde, meşruiyetten ve demokrasiden asla taviz vermeden, gereken idari ve hukuki adımları atmaya başladık. "

"YAKLAŞIK 50 BİN KAMU ÇALIŞANINA GÖREVDEN EL ÇEKTİRİLDİ"

"Bugüne kadar örgütle iltisaklı olduğu, haklarında yapılan tahkikat ve müfettiş raporlarıyla tespit edilen yaklaşık 50 bin kamu çalışanına görevden el çektirdik. Burada öncelikli amaç, devletimizin farklı kurumlarında yuvalanmış örgüt mensuplarının, ellerindeki kamu gücünü ve imkânlarını örgütle mücadeleyi sekteye uğratacak şekilde istismar etmelerinin önüne geçmektir. Bunun yanında örgüte finans ve insan kaynağı temin eden özel sektör kuruluşlarının da üzerine kararlılıkla gidilmektedir. 23 Temmuz’da yürürlüğe giren 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname devletimizin ciddiyetini net bir şekilde ortaya koymuştur. Önümüzdeki günlerde atacağımız diğer adımlarla, hücre yapılanması şeklinde örgütlenerek devletimizi habis bir ur gibi saran, ihanetleri artık tescillenmiş bu terör örgütüyle mücadelemizi sürdüreceğiz. FETÖ’nün bizim nazarımızda PKK’dan, DEAŞ’tan veya DHKP-C’den hiçbir farkı yoktur. Hatta söylemi, örgütlenme modeli ve eylem kapasitesi itibariyle bu terör örgütlerinden çok daha sinsi, çok daha tehlikelidir. "

"FETÖ 150 ÜLKEDE FAALİYET GÖSTERİYOR"

"Öte yandan FETÖ terör örgütüyle mücadelenin sadece ülke içinde yürütülmesi yeterli değildir. FETÖ’nün dünyanın 150 ülkesinde faaliyet gösterdiği; eğitim, diyalog, yardım, hizmet kılıfı altında bu ülkelerde de örgütlendiği biliniyor. Bu ülkelerin de, ülkemizin yaşadığı sıkıntılara maruz kalmamaları için şimdiden tedbir alması, topraklarında bu yapıya hayat alanı tanımaması gerekiyor. Son darbe girişiminde karanlık ve kanlı yüzü ortaya çıkan ve suçüstü yakalanan örgütün paçasını kurtarmak için çarpıtılmalara ve medya manipülasyonlarına başladığını görüyoruz. Yalanı, takiyyeyi ve iftirayı temel inanç kaidesi haline getirmiş bu yapı, ne kadar inkâr ederlerse etsin, bu kez kendini ele vermiştir. Artık bu çeteye ne Türkiye’de ne de dünyada rahat yoktur. Her piyon gibi bunların da son kullanma tarihleri gelmiştir. Nitekim bazı dost ülkelerin, darbe girişiminin hemen ardından örgütle ilgili daha önce aldıkları tedbirleri bir adım öteye taşıdıklarına, örgütün üzerine daha kararlı bir şekilde gittiklerine şahit oluyoruz. İnşallah bundan sonra mücadelemizi hem ülke içinde hem de ülke dışında çok daha kararlı, çok daha sistematik bir şekilde devam ettireceğiz."

"MİLLETİMİZİN BİR KONUDA MÜSTERİH OLMALARINI İSTİYORUM"

"Son olarak milletimizin bir konuda müsterih olmalarını istirham ediyorum. 15 Temmuz gecesi bu ülkeye ve devlete silah doğrultan, bu aziz milletin kanını döken, emanete ihanet eden darbecileri, vatandaşlarımızın yüreğini ferahlatacak, tüm cunta heveslilerine ibret olacak bir cezaya çarptırılmaktan hiçbir güç alıkoyamayacaktır. Biz bugüne kadar milletimizin çizdiği istikamet çerçevesinde hareket ettik, onların taleplerini emir belledik. İçinde bulunduğumuz bu hassas süreçte tüm dost ve müttefiklerimizden beklentilerimiz, ülkemizi eleştirmek, üstü kapalı olarak veya açıkça tehdit etmek yerine empati yaparak, dayanışma göstermeleridir. Bizim atlattığımız badireyle mukayese edilemeyecek kadar küçük tehditlerle karşılaşan ülkelerin, vatandaşlarının can güvenliğini ve kamu düzenini korumak için aldıkları tedbirler ortadadır. Nasıl bu ülkelerin kendi anayasaları çerçevesinde aldıkları tedbirler eleştiri konusu yapılmıyorsa, bir gecede yüzlerce vatandaşını şehit veren, yıkımın eşiğinden dönmüş Türkiye’nin de Anayasal düzenini, demokrasisini ve vatandaşlarının güvenliğini koruma hakkı eleştiri konusu olmamalıdır."

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kütahya Türk iş insanı Ferhat Süleyman Çınar’ın başarı öyküsü Dünyada birçok ülke ile güçlü bağlantıları bulunan, NATO ve Birleşmiş Milletler Diplomatlığı gibi görevler yapan 46 yaşındaki İş İnsanı Ferhat Süleyman Çınar, başarı öyküsünü anlattı. Birleşmiş Milletler ve NATO’da önemli görevler üstlenen, Türkiye ve Birleşmiş Milletler arasındaki ilişkide önemli bir konuma sahip Ferhat Süleyman Çınar, 1978 yılında Ankara’da, üç çocuklu memur bir ailenin en küçük çocuğu olarak dünyaya geldi. Çocukluğu, dönemin zorlu şartları altında geçti ve Ankara’da memur bir ailenin ferdi olarak yaşamak ona mücadeleci bir ruh kazandırdı. Çınar, henüz ortaokul çağlarındayken, ailesinin beklentileri ve kendi davranışları arasında bir denge kurmaya çalıştı. Ailesi, onun abisi ve ablası gibi iyi bir eğitim alıp üniversiteye gitmesini ve kendileri gibi memur olmasını istiyordu. Ancak, Çınar, kendi geleceğini belirleme konusunda oldukça kararlıydı ve daha farklı bir yol izlemeye karar verdi. 80’ler ve 90’lar, Türkiye’nin ve dünyanın önemli dönüşümler yaşadığı yıllardı. Bu dönemde, Çınar, çevresindeki değişimleri yakından gözlemledi ve bu değişimlerin etkilerini bizzat deneyimledi. Soğuk Savaş’ın sona ermesi ve küresel sistemin dönüşümü gibi büyük olaylar, onun dünya görüşünü şekillendiren önemli faktörler oldu. “13 yaşında geleceğini şekillendirecek önemli kararlar almaya başladı” Çınar, sadece 13 yaşında olmasına rağmen, geleceğini şekillendirecek önemli kararlar almaya başladı. Geleneksel eğitim sistemi yerine gerçek okul olarak iş hayatını gördüğü için daha genç yaşlarda iş dünyasının içine adım attı. İş dünyasında içindeki erken deneyimleri, ona farklı bir bakış açısı kazandırdı. Matbaa sektöründe çalışmaları, ona sadece bir iş kolunun ötesinde, büyük bir resim olduğuna inanıyor ve küresel pazarın önemli bir parçası olarak görüyordu. Matbaacılığı, sadece basılı malzemelerin üretimi olarak görmek yerine, toplumun derinliklerine etki eden bir araç olarak değerlendiriyordu. Bu süreçte Ankara da Türk Siyasetinin kalbinde tanıştığı ve ortaklık kurduğu önemli kişiler başta Süleyman Demirel olmak üzere Ali Çetin Şener, Şahbettin Çimen, Cavit Çağlar gibi isimlerde onun Türk ve Dünya siyasi yapısını okumasında büyük önem taşıdı. “Sahip olduğu işleri bölgesel çaptan küresel bir boyuta taşıdı” Zamanla sahip olduğu işleri bölgesel çaptan küresel bir boyuta taşıyan Ferhat Süleyman Çınar, bu süreçte, uluslararası alanda geniş bir ağ oluşturdu ve işlerini küresel bir perspektifle genişletti. Ferhat Süleyman Çınar, insanlığı bir bütün olarak ele aldı ve küresel işbirliğinin, içinde bulunduğumuz sorunların tek çözümü olduğuna inandı. Ona göre insanlar kalıplarını devletler ise sınırlarını aşmalıydı, bu kaçınılmaz bir sondu ve elbet ki olacaktı. Bu gün bu amaca ulaşmak için Birleşmiş Milletler ve çeşitli STK’larda önemli misyonlar üstlenen Ferhat Süleyman Çınar bunun yanı sıra Orta Doğu’daki küresel işbirliğini geliştirmeye ve bölgede barış ve istikrarı sağlamak amacıyla Bölgedeki önemli Kraliyet Ailelerine danışmanlık yapmakta. ’’Ülkemiz ve dünya adına çok çalışıyoruz” Türkiye ve Dünya adına çok çalıştıklarını söyleyen Ferhat Süleyman Çınar ’’Ülkemiz Ekonomik, sosyal, kültürel ve insani nitelikteki uluslararası sorunları çözme düsturuyla, ırk, cinsiyet, dil veya din ayrımı gözetmeksizin herkesin insan haklarına ve temel özgürlüklerine saygının geliştirilip güçlendirilmesinde uluslararası işbirlikleri ile gelişmekte olan ülkelerin desteklenmesi ilkeler ile yola çıktık. Türk İş İnsanlarının Dünya’da temsili için güçlü lobilerde aktif rol alıyoruz. Birleşmiş Milletler misyonun gerçekleşmesi ve Türkiye’nin Misyon içerisindeki rolünün daha aktif olması için buradayız. Her zaman dediğimiz gibi bizler Türkiye ile Dünya arasında bir köprü görevi görüyoruz’’ ifadelerine yer verdi.
İzmir Efes Antik Kenti’ndeki ‘gece müzeciliği’ lansmanına yoğun katılım UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alan Efes Antik Kenti’nde, gece müzeciliği lansmanı gerçekleştirildi. Yerli ve yabancı turistler, antik kenti böylece gece saatlerinde de ziyaret edebiliyor. Helenistik, Roma, Bizans, Beylikler ve Osmanlı dönemlerinden taşıdığı izlerle Anadolu’nun eşsiz zenginliğini gün yüzüne çıkaran İzmir’in Selçuk ilçesindeki Efes Antik Kenti, Kültür ve Turizm Bakanlığının ‘gece müzeciliği’ uygulaması kapsamında ışıklandırılmıştı. Türkiye’de ilk kez Efes’te uygulanan ışıklandırma çalışmalarının ardından, ‘gece müzeciliği’ tanıtım toplantısı düzenlendi. Yenilenen ışıklandırma çalışmalarıyla birlikte yerli ve yabancı binlerce ziyaretçi, 2 bin 300 yıllık Efes Antik Kenti’ni gün batımından sonra da ziyaret edebiliyor. Tanıtım toplantısına, İzmir Valisi Süleyman Elban, Ege Ordu Komutanı Orgeneral Kemal Yeni, Kültür ve Turizm Bakanlığı protokolü, devlet görevlileri, turizm sektöründeki paydaşlar ve birçok vatandaş katılım gösterdi. Uygulama ilk kez ‘Efes Antik Kenti’nde hayata geçirildi Toplantıda konuşan ve ‘Gece müzeciliği’ kavramının açık alanlarda, ören yerlerinde ve tarihi kentlerde bu yıl ilk kez uygulamaya konulduğunu söyleyen İzmir Valisi Süleyman Elban, “Bugün ülkemiz turizmciliğiyle ilgili çok farklı ama çok özel bir programı başlatmak üzere buradayız. İlk başlanan lokasyon da Efes’imiz oldu. Efes gibi bazı tarihi alanlarımızda çok fazla talep var. Hem ülkemizden hem de yurtdışından birçok insan bu alanları görmek istiyor. Fakat bu alanların da maalesef kapasitesi sınırlı. Dolayısıyla buradaki ziyaret saatlerini daha da ileri saatlere almak gerekiyor ancak gün ışığı yetersizdi. Kültür Turizm Bakanlığımız burada ciddi bir aydınlatma projesi hazırladı. Artık 00.00’a kadar da Efes’imizde gece müzeciliği şeklinde tabir ettiğimiz ziyaret saatlerini uzatmış olduk” ifadelerine yer verdi. “Gece deneyimi yaşamak farklı duygu oluşturacak” Tarihi kentlerin bulunduğu alanların, Ege ve Akdeniz’de özellikle yılın 6 ayında çok sıcak dönemlere denk geldiğini belirten Vali Elban, sıcak dönemlerde insanların gündüz bu alanları gezmekte ciddi anlamda zorlandığını aktardı. İnsanların sıcaktan etkilenmemesi ve tarihi alanları daha kolay gezebilmeleri adına, gece serin saatlerde ziyarete açılmasının konfor sağladığını vurgulayan Elban, şunları kaydetti: “Ayrıca bir diğer faydası da gündüz görünüyor ama gece deneyimini de yaşamanın farklı bir duygu oluşturacağını düşünüyoruz. Dolayısıyla inşallah gece deneyimi de tarihi alanlarda insanlara ayrı bir haz, ayrı bir keyif verir diye düşünüyorum. Ülkemiz turizmine, kültür hayatına, dünya kültür hayatına ve bakanlığımızın bundan sonra yapacağı projelere de katkı sağlamasını diliyorum. Bu projenin hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum. İnşallah hem ülkemiz hem dünya turizminin hizmetine de yeni yeni projelerin gireceğini düşünüyorum.” “Gece ilk kez geldim, çok etkileyici” Antik kenti görmeye 80 kişilik kafileyle birlikte geldiğini belirten ziyaretçi Elif Toy, atmosferi çok beğendiğini söyledi. Sözlerini sürdüren Toy, şunları aktardı: “Tiyatro gibi etkinliklerle Bergama’da ve daha farklı yerlerde bu şekilde etkinlikler oluyordu. Fakat bu düzenli bir şekilde halka açılan bir şey değildi. Daha önce gündüz de birkaç kere gelmiştik Efes’e. Bu şekilde daha güzel olmuş. Gece ilk kez geldim, bizim için çok etkileyici. Antik kenti görmek isteyenlere gelmeleri tavsiyesinde bulunan Toy, buradaki atmosferi daha fazla kişiye ulaştırabilmek amacıyla daha büyük etkinliklerin yapılması gerektiğini söyledi. “Ülkemizde antik kentlere değer vermemiz gerekiyor” Selçuk’ta yaşayan, antik kenti görmeye eşi ve arkadaşlarıyla birlikte gelen Gürbüz Gök ise “Gündüz gelmiştik ama gece açılması aslında iyi olmuş. Dışarıdan çok fazla kişinin geldiğini gördük. Talep ve yoğunluk var. Güzel bir uygulama olmuş. Işık, ambiyans Efes’e çok fark katmış. Bayağı bir sevindik. Ülkemizde tarihi eserlere değer vermemiz gerekiyor” şeklinde konuştu. “En çok kütüphane ilgimi çekti” İzmir’de hemşirelik bölümünde okuyan öğrenci Merve Nur Tekin de daha önce hiç Efes’e gelmediğini belirterek, “Akşam ışıklandırmasını duyunca arkadaşlarımızla gelmek istedik. Gerçekten geldiğim için çok mutluyum. En çok ilgimi çeken kütüphanesi ve tiyatro alanı oldu. Gayet hoş bir ortam var. Işıklandırması çok güzel olmuş. Kesinlikle herkes gelmeli” dedi.
Aydın AKUT ödülleri sahiplerini buldu AKUT Kuşadası ekibi tarafından düzenlenen ‘Haydi Gençler, Haydi Çocuklar AKUT ile El Ele’ yarışmasının ödülleri verildi. Türkiye’nin ilk arama kurtarma derneği olan AKUT tarafından bu yıl 3’üncü kez düzenlenen ‘Haydi Gençler, Haydi Çocuklar AKUT ile El Ele’ yarışmasının ödülleri sahiplerini buldu. Tarihi Kervansaray’da düzenlenen yarışmaya Kuşadası Belediye Başkan Vekili Tibet Özer, AKUT Kuşadası Ekip Lideri Tağmaç Saraçoğlu, AKUT 2’nci Başkanı Esra Üstünkaya, Proje ve Kaynak Oluşturma Bölüm Sorumlusu Saliha Sönmez, yarışmada dereceye giren çocuklar ve aileleri katıldı. Yarışmada, 6 Şubat Kahramanmaraş depremlerinde hayatını kaybedenleri anmak ve AKUT gönüllülerinin deprem zamanı yürüttüğü çalışmalara dikkat çekmek için ilkokul ve ortaokul öğrencileri tarafından yazılan ve dereceye girenlerin mektuplar okundu. Sosyal sorumluluk oluşturmak ve duyarlılık kazanımlarını arttırmak amacıyla düzenlenen yarışmada konuşan AKUT Kuşadası Ekip Lideri Tağmaç Saraçoğlu, “Kurulduğu yıldan beri özveriyle çalışan ekibimiz, birçok alanda gönüllülük ile toplum hizmeti vermektedir. Geleceğimizin temsili çocuklarımız da bizlerin en hassas noktasıdır. Emek verip yarışmamıza katılmış tüm öğrencilerimize ve velilerine teşekkür ediyorum. Ayrıca bizlerden hiçbir zaman desteğini esirgemeyen, her zaman dayanışmamızı sürdürdüğümüz Kuşadası Belediyesi ve Başkan Ömer Günel’e teşekkür ediyorum. AKUT varsa hayat var” dedi. Haydi Gençler, Haydi Çocuklar AKUT ile El Ele’ Yarışması’nda dereceye giren çocuklara Belediye Başkan Vekili Tibet Özer, Kuşadası AKUT Ekip Lideri Tağmaç Saraçoğlu, Akut İkinci Başkanı Esra Üstünkaya ve Proje ve Kaynak Oluşturma Bölüm Sorumlusu Saliha Dönmez tarafından başarı belgeleri ve ödülleri verildi.