POLİTİKA - 30 Temmuz 2016 Cumartesi 08:04

Erdoğan: 'Türkiye'de oynanan oyunu bozduk, şimdi sıra orada'

A
A
A
Erdoğan: 'Türkiye'de oynanan oyunu bozduk, şimdi sıra orada'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Ülkemizde oynanan oyunu bir kez daha bozduk. Bundan sonra inşallah Suriye’deki oyunu da bozacağız, Irak’ta oynanan oyunu da bozacağız, Libya’da oynanan oyunu da bozacağız. Orta Doğu’da, Kuzey Afrika’da, dünyanın her yerinde mazlumların ve mağdurların tek bir gözyaşı kaybetmemesi adına oynanan oyunları bozacağız" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde bulunan Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi açılışı ile Şehitleri Anma Programı’nda, 15 Temmuz şehitlerinin yakınları, gaziler ve ailelerinin yanı sıra vatandaşlarla bir araya geldi. Programa TBMM Başkanı İsmail Kahraman, Başbakan Binali Yıldırım, Bakanlar Kurulu üyeleri, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ile kuvvet komutanları, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, milletvekilleri ve çok sayıda davetli katıldı.

Türkiye’nin FETÖ ile mücadele sürecinde, tehdit oluşturan diğer terör örgütleriyle de mücadele etmekten kaçınmayacağının altını çizen Erdoğan, “Darbecilerden, onların iç ve dış destekçilerinden hesap sorarken intikam değil, adalet peşinde olacağız. FETÖ, PKK, DAİŞ, DHKP-C, ülkemizin ve milletimizin bekası için tehdit oluşturan tüm terör örgütlerinin başını ezmekte en küçük bir tereddüt göstermeyeceğiz. Düşman tek değil, düşman çok. ‘Ey düşmanım, sen benim ifadem ve hızımsın; gündüz geceye muhtaç, bana da sen lazımsın’ diyor üstat. Onun için Türk Silahlı Kuvvetlerimizde bu malum yapının dışında vatanına, milletine sahip çıkan kardeşlerimle, emniyet teşkilatımızda o takımın dışındaki polislerimizle, tüm korucularımızla birlikte bu bölücü terör örgütlerine karşı Türkiye’nin dört bir yanında mücadelemizi sürdüreceğiz. Bu ülkenin huzuruna, bu milletin refahına kastetmeye kimsenin hakkı yok. Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız” diye konuştu.

“Darbe girişimi sürecinde dahi hukuktan tek bir taviz vermedik”

Türkiye’nin darbe girişimi sürecinde dahi hukuk sınırlarından dışarı çıkmadığını ve atılan her adımın kanunlara uygun olduğunu aktaran Erdoğan, “Türkiye bir hukuk devleti. Dikkat ederseniz darbe girişimi sürecinde dahi hukuktan tek bir taviz vermedik. Attığımız her adım, aldığımız her karar, hayata geçirdiğimiz her uygulama anayasaya, kanunlara uygundur. Meclisimizde, Milli Güvenlik Kurulumuzda, Bakanlar Kurulumuzda, Bakanlıklarımızda, tüm kurumlarımızda çalışmalarımızı hukuk sınırları içinde yürütüyoruz. Yaşanan olağanüstü dönemde yapılan eksikler, hatalar olursa, onlar için de hukuk yolu açıktır, açık kalmaya devam edecektir. Ama adaleti tesis etmek de boynumuzun borcudur. Ne diyor herkes? ‘İdam, idam, idam’ burası demokratik bir parlamenter sistemle yönetilen bir demokratik hukuk devletidir. Öyleyse burada hükümetin yapacağı bir şey var. Bu talebi alıp parlamentoya taşır ve parlamento bunu tartışır, bu yolda verilen karara da herkes uyar. Az önce yaralı kardeşim meseleyi açıkladı. Dedi ki; ‘Eğer bu konuda hükümetimiz sıkıntıya düşmeyecekse parlamento idamın dışında verilecek en ağır ceza neyse onun kararını alsın’ Orada problem yok. Diğeri de milletimizin talebidir. Bu talep de parlamentoya gelir ve parlamento bunu müzakere eder, ona göre de adımını atar. Kimse de ‘niye bu adımı attın’ deme hakkına sahip değildir. Bugün dünyanın büyük çoğunluğunda bu var mı, var. Türkiye’de de bu müzakere edilir, tartışılır ve adımı ona göre atılır. Mevlana hazretlerinin ifadesiyle ‘Bir şeyi yerli yerine koymak, bir şeyi olamaması gereken yere koymak’ adaleti böyle tanımlıyor. Bütün bunlar zulümden de ağırdır, bundan kaçınacağız. Olması gereken yere koyarak adaleti, olmaması gereken yerden de kaçınarak zulümden kaçınacağız. Milletimizin 15 Temmuz gecesi sergilediği birliğe, beraberliğe, dayanışmaya, kardeşliğe uygun şekilde hedeflerimiz sürekli büyüterek, adımlarımızı sıklaştırarak yolumuza devam edeceğiz” şeklinde konuştu.

“15 Temmuz gecesi dünyanın farklı yerlerinde yüz binlerce insanın kalbi bizim için atıyordu”

Yaptığı konuşmada, “Ülkemizde oynanan oyunu bir kez daha bozduk. Bundan sonra inşallah Suriye’deki oyunu da bozacağız, Irak’ta oynanan oyunu da bozacağız, Libya’da oynanan oyunu da bozacağız” diyenErdoğan, şunları söyledi:

“Sadece Fetullahçı Terör Örgütüyle değil, diğer terör örgütleriyle ve onların arkalarındaki güçlerle mücadelemizi daha güçlü, daha etkin bir şekilde sürdüreceğiz. Ülkemizde oynanan oyunu bir kez daha bozduk. Bundan sonra inşallah Suriye’deki oyunu da bozacağız, Irak’ta oynanan oyunu da bozacağız, Libya’da oynanan oyunu da bozacağız. Orta Doğu’da, Kuzey Afrika’da, dünyanın her yerinde mazlumların ve mağdurların tek bir gözyaşı kaybetmemesi adına oynanan oyunları bozacağız. Bunların hiçbiri ülkemizde yaşananlardan bağımsız değildir. Hepsi aynı senaryonun farklı sahnelerinden ibarettir. 15 Temmuz gecesi sadece Ankara’da, İstanbul’da değil, dünyanın farklı yerlerinde pek çok şehirde yüz binlerce insanın kalbi bizim için atıyordu. Elleri bizim için semaya kalkıyordu. Bu millet dünyada farklı bir yere oturdu. Bu insanlar Türkiye’deki mücadelenin 79 milyonla birlikte kendi istiklal ve istikbal mücadelesi olduğunu biliyordu. Ülkemize husumet besleyenler, teröristlerini üzerimize salanlar kendilerini dev aynasında görebilirler. Ama bu milletin arkasında çok daha büyük güç, çok daha büyük bir destek var. O da mazlumların duasıdır.”

“Siper ettiniz ve bu hayasızca akın durdu”

Erdoğan, İstiklal Marşı’nın üçüncü, dördüncü ve beşinci dörtlüklerini okuduğu konuşmasında, “Akif çok güzel ifade ediyor: ‘Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım. Hangi çılgın bana zincir vuracakmış, şaşarım. Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner aşarım. Yırtarım dağları, enginlere sığmam taşarım. Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar. Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var. Ulusun, korkma nasıl böyle bir imanı boğar. Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar. Arkadaş yurduma alçakları uğratma sakın siper et gövdeni dursun bu hayasızca akın.’ Siper ettiniz ve bu hayasızca akın durdu. ‘Doğacaktır Sana vaat ettiği günler Hakk’ın. Kim bilir belki yarın, belki yarından da yakın.” İşte bunu yazdınız, aynen İstiklal Marşı’nda olduğu gibi. Biz Hakk’ın vaat ettiği günlerin yakın olduğuna inanıyoruz” diye konuştu.


“Türkiye’deki demokrasiden, milletimizin hayat hakkından endişe duymayan hiçbir ülke lideri bizim dostumuz değildir”

Erdoğan darbe girişimine sessiz kalan batılı ülkeleri, “15 Temmuz darbe girişimi ve sonrasında dünyada aslında zaten bildiğimiz ama bu derece açık olarak ifade edilebileceğine ihtimal vermediğimiz pek çok tavra şahit olduk. Dostlarımızın samimi desteğini bir kenara koyarak söylüyorum. Pek çok devletin, pek çok devlet yetkilisinin ülkemizdeki darbe girişimine karşı tavrı demokrasi adına bir utanç belgesidir. Vatandaşlarımızın, asker elbisesi girmiş teröristlerin tanklarının altında ezilmesi, silahlarıyla vurulması, helikopterleriyle taranması, uçaklarıyla bombalanması maalesef bunların dikkatini çekmedi. Buna karşılık darbecilerle çok yakından alakadar oldular. Darbe girişimine karşı aldığımız Olağan Üstü Hal kararı, onları birden çok endişelendirdi. Benzer şeyler Amerika’da yok mu, Fransa’da, Almanya’da yok mu? Birçok yerde var. Ama hiçbirisinde bizim gibi yaşanan bir darbe girişimi yok. Alçakça katledilen 237 vatandaşımıza baş sağlığı, yaralanan 2 bin 191 insanımıza şifa dilemeyenler darbecilerin kötü muamele görme ihtimali karşısında adeta teyakkuza geçmiştir. Darbecilerin akıbetlerinden endişe ettikleri kadar Türkiye’deki demokrasiden, milletimizin hayat hakkından, geleceğinden endişe duymayan hiçbir ülke lideri bizim dostumuz değildir. Bunu böyle bilsinler. Bu ülkelerle diplomatik ilişkilerimiz mutlaka devam edecektir. Ama onların kalbimizdeki yeri asla yoktur ve farklıdır” ifadeleriyle suçladı.

Erdoğan: 'Türkiye'de oynanan oyunu bozduk, şimdi sıra orada'

“Zerre kadar demokrasi inançları varsa, gelsinler burayı görsünler”
15 Temmuz’da darbe girişiminde bulunan FETÖ mensuplarına, Ankara Savaşı sırasında Timur’un ordusunun tarafına geçen askerler benzetmesi yapan Erdoğan, “Bugün bir komutanımız ‘Akıncı meydanını mürtet olarak çevirelim’ dedi. Biz zaten aramızda müzakereye başladık. Orası mürtet. Yani kendi milletine, kendi ordusuna ihanet edip yani irtidat edenlerin, Timur’un yanına geçenler sebebiyle oraya mürtet adı konulmuş. Dönekler, işte şimdi de dönekler. Hatırlamamız lazım. O meşhur günden beri uluslararası medyayı takip edenler Türkiye’nin terör, darbe ve işgal girişimleri karşısındaki sağlam duruşunu hazmedemeyenlerin hezeyanlarına, ikiyüzlülüklerine ilişkin sayısız örnek göreceklerdir. İsterdim ki demokrasiden, demokratik parlamenter sistemden bahsedenler önce gelsinler de bizim parlamento binamızı bir görsünler. Zerre kadar demokrasi inançları varsa, gelsinler burayı görsünler. Ama gelmediler. Bunların içinde darbe girişiminde bulunanları önce niçin şahsımı öldürmedikleri için eleştirecek, onlara akıldanelik yapacak kadar niyetlerini açık edenler var. Açık açık söylediler. ‘Yanlış yaptınız, önce Erdoğan’ı öldürmeliydiniz’ dediler. Bu kadar ileri gidenler de oldu. Bizim dediğimiz zaten o değil ki. Biz kefenimizi giyerek yola çıktık zaten. Az önce de ‘Şehitlerimizi kıskanıyorum’ dedim. Çünkü o makam herkese nasip olmaz. Özellikle batılı ülke liderlerinin yaşadıklarımız için üzüntülerini ifade etmekten ziyade, bundan sonraki süreç için endişelerini ifade etmeleri gerçekten ibret verici. Türkiye’nin yaşadığı tehlikeyle mukayese edilemeyecek tehditler karşısında olağan üstü önlemler alarak tam destek verenler darbe girişimine rağmen ülkemizi eleştirerek samimiyetsizliklerini ortaya koyuyorlar. İşte Avusturya, işte Almanya, oralarda miting, yürüyüş yapmak isteyen bizim vatandaşlarımız, ama onların da vatandaşı, çifte vatandaşlara müsaade etmiyorlar. Evlerde Türk bayrağı asmalarını yasaklayacak kadar. Bunlar bu şekilde demokratlar. Karşılaştığımız bu tablo karşısında şaşırdık mı? Hayır. Peki, üzüldük mü? Evet. Her şeye rağmen birazcık hakkaniyet, birazcık empati beklemekten kendimizi alıkoyamıyoruz. 15 Temmuz’da gördük ki kimseden ne hakkaniyet, ne yardım, ne destek, ne anlayış bekleyemeyiz. 3 milyon mülteci ülkemizde var. Bunun için dünyadan bize gelen bir destek var mı? Yok. Sadece konuşuyorlar, sadece söz yapıyorlar. Ama biz şu anda STK’lar ve milli bütçemizden yaptığımız yatırımlarla neredeyse 20 milyar doları aştık. Biz, dünya elini uzatacak diye bu adımları atmadık. Dedik ki; ‘Bizim medeniyetimizde Ensar’lık farklı bir şey’ Biz Ensarız ve Muhacir’lere elimizi açtık, göğsümüzü açtık ve onları ülkemizde ağırlıyoruz. Ne yapacaksak kendimiz yapacağız. Bunun için uzun süredir yerli ve milli vurgusu yapıyoruz. Bunun için ‘Kendi göbeğimizi kendimiz kesmemiz lazım’ diyorum. Sanayide, ticarette, ihracatta, savunma sanayinde, yüksek sanayide, tarımda, hayvancılıkta velhasıl her alanda dışarıya bağlı olan değil, dışarıya veren durumuna gelmek mecburiyetindeyiz” değerlendirmelerinde bulundu.

“Toplu iğneyi dahi üretemeyen bir Türkiye’den buralara geldik”
Türkiye’ye yönelik saldırıların, Türkiye’nin güçlenmesinden endişe duyan kimseler tarafından gerçekleştirildiğinin altını çizen Erdoğan, “Son bir yıldır bölücü terör örgütüyle yürüttüğümüz mücadelede bu gerçeğin sayısız örneğine şahit olduk. Şayet ekonomide, savunma sanayinde belli bir duruma gelmemiş olsaydık ne terör örgütünün eylemlerinin, ne de bu darbe girişiminin altından kalkabilirdik. Ülkemize yönelik saldırıların böylesine pervasız hale gelmesi büyüyen, güçlenen, kendi kendine yeten Türkiye’den duyulan rahatsızlıktan kaynaklanıyor. Türkiye dünkü her şeyiyle dışa bağımlı Türkiye olsaydı, mücadeleyi daha başlamadan kaybetmiştik. Toplu iğneyi dahi üretemeyen bir Türkiye’den buralara geldik. Şu anda ideal bir seviyede olmayabiliriz. Ama en azından kritik dönemlerde kendi ayaklarımızın üzerinde durabilecek güce sahibiz. Her fırsatta 2023 diyoruz. Bu hedefe ulaşacağız. O seviyeyi ülkemizin geleceği için yeni bir dönemin başlangıcı olarak görüyoruz. Ne yaparlarsa yapsınlar, hangi tuzakları kurarlarsa kursunlar, hangi oyunları oynarlarsa oynasınlar Allah’ın izni ve yardımıyla 2023 hedeflerimize ulaşacağız” dedi.
Erdoğan konuşmasını Arif Nihat Asya’nın 'Dua' şiiri ile sonlandırdı.

Caner Ünver
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kırıkkale 17. Anadolu Spor Ödülleri sahiplerini buldu Kırıkkale’de düzenlenen "17. Anadolu Spor Ödülleri" sahiplerini buldu. "Yılın Teknik Direktörü" ödülüne layık görülen Arda Turan, İspanya’daki programı nedeniyle katılamadığı törene gönderdiği video mesajında, "Teknik direktör olarak aldığım ilk ödül" dedi. Kırıkkale Belediyesi ve Kırıkkalegücü Spor Kulübü iş birliğiyle düzenlenen "17. Anadolu Spor Ödülleri" töreni, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. Törende konuşan Belediye Başkanı Ahmet Önal, ödül sahiplerini tebrik ederek organizasyonun sporun gelişimine katkısına dikkat çekti. Önal, "Şehrimizde sporu daha da ileriye taşımak ve gençlerimize daha fazla fırsat sunmak için sporu desteklemeye devam edeceğiz" dedi. Kırıkkalegücü Spor Kulübü Başkanı Güven Gündüz ise katılımcılara ve emeği geçenlere minnettarlığını ifade etti. "Yılın Teknik Direktörü" ödülünü kazanan Eyüpspor Teknik Direktörü Arda Turan, İspanya’daki programı nedeniyle törene katılamadı. Bir video mesaj gönderen Turan, "Sevgili Kırıkkaleli dostlarım, bugün aranızda olmak isterdim ama maçları yakından takip etmek üzere İspanya’dayım. Bu ödül benin için çok kıymetli. Çünkü teknik direktörde aldığım ilk ödül.Sizleri çok seviyorum, Kırıkkale’ye mutlaka geleceğim. İnşallah bir gün birlikte olma dileğiyle" ifadelerini kullandı. Turan’ın ödülünü, Eyüpspor Yardımcı Antrenörü Atilla Gerin teslim aldı. Gerin, aynı zamanda "Yılın Yardımcı Antrenörü" ödülünün de sahibi oldu. Farklı branşlarda başarı gösteren isimler ve kulüpler ödüllerle onurlandırıldı. Elazığspor’u TFF 2. Lig’e çıkaran Serkan Çayır, "Yılın Kulüp Başkanı" olarak seçildi. Çorum Belediye Başkanı Dr. Halil İbrahim Aşgın ve Kırşehir Belediye Başkanı Selahattin Ekicioğlu ise "Yılın İl Belediye Başkanı" ödülüne layık görüldü. Başkan Aşgın, farklı programları nedeniyle törene katılamazken, ödülünü Çorum Belediye Başkan Yardımcısı İsmail Yağbat teslim aldı. Spor camiasının önemli isimleri, federasyon başkanları ve spor programları da ödüllendirilenler arasında yer aldı. Türkiye Cimnastik Federasyonu Başkanı Suat Çelen ve Türkiye Geleneksel Güreşler Federasyonu Başkanı İbrahim Türkiş, "Yılın Federasyon Başkanı" ödülünü aldı. Nesibe Aydın Spor Kulübü’nden Ali Kavaklıoğlu "Yılın Basketbol Yöneticisi", Anadolu Ajansı Spor Müdür Yardımcısı Hüseyin Doğru "Yılın Medya İnsanı", Bursa AS TV Spor Müdürü Süha Gürsoy ise "Yılın Spor Müdürü" ödüllerinin sahibi oldu. TRT Spor’dan Asena Üner "Yılın Kadın Spor Spikeri", Hünkar Mutlu ise "Yılın Erkek Spor Spikeri" seçilirken, Ülke TV’den Ömer Önder ve TRT Spor’dan Cem Çınar, "Yılın Spor Programı" kategorisinde ödül kazandı. Futbol programları kategorisinde ise Futbol Anadolu (TRT Spor), Spor26 (Kanal26), Women Gool (TV6) ve Tam Saha (Altaş TV) ödül alan yapımlar arasında yer aldı.
Ankara Hukuk muhakemelerindeki ücret tarifeleri Resmi Gazete’de Hukuk muhakemelerinde gider avansı, hakem ücreti ve tanık ücreti tarifeleri tebliğleri Resmi Gazete’de yayımlandı. Resmi Gazete’de yayımlanan gider avansı tarifesi tebliğine göre, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu gereğince dava açılırken mahkeme veznesine yatırılacak olan gider avansının miktarı davacı için, taraf sayısının beş katı tutarında tebligat ücreti ile diğer iş ve işlemler için 400 Türk lirası olarak belirlendi. Davacı, tarifede gösterilen gider avansını dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorunda olacak. Gider avansı her türlü tebligat ücreti ile posta ücretleri gibi giderleri kapsayacak. Gider avansının kullanılmayan kısmı hükmün kesinleşmesinden sonra davacıya iade edilecek. Davacı tarafından hesap numarası bildirilmiş ise iade elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle yapılacak. Hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı avanstan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve iş yerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak gönderilecek. Hakem ücretleri tarifesi yayımlandı. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa göre tahkim yoluyla görülen dava ve işlerde, taraflarla hakem veya hakem kurulları arasında ücretin belirlenmesi konusunda anlaşmaya varılamaması veya tahkim anlaşmasında bir hüküm bulunmaması ya da taraflarca bu konuda yerleşmiş kurallara veya kurumsal tahkim kurallarına yollama yapılmaması hallerinde hakem veya hakem kuruluna ödenecek ücretin miktarı yayımlanan tarife ile belirlendi. Buna göre hakem ücretleri anlaşmazlığın konusunun değerine göre, ilk gelen 500 bin lira için tek hakemde yüzde 7, 3 veya daha fazla hakemde yüzde 8 olarak, sonra gelen 500 bin lira için tek hakemde yüzde 4, 3 veya daha fazla hakemde yüzde 7 olarak, sonra gelen 1 milyon lira için tek hakemde yüzde 3, 3 veya daha fazla hakemde yüzde 6 olarak, sonra gelen 3 milyon lira için tek hakemde yüzde 2, 3 veya daha fazla hakemde yüzde 4 olarak, sonra gelen 5 milyon lira için tek hakemde yüzde 1, 3 veya daha fazla hakemde yüzde 2 olarak ve 10 milyon liradan yukarısı için ise tek hakemde yüzde 0,1 3 veya daha fazla hakemde yüzde 0,2 olarak uygulanacak. Başkanın ücreti ise hakemlerden her birine ödenecek hakem ücretinin yüzde on fazlası olarak hesaplanacak. Aksi kararlaştırılmadıkça hakem kararının düzeltilmesi, yorumlanması veya tamamlanması halleri ek ücreti gerektirmeyecek. Tanıklara 100 ila 150 lira arasında ücret Yayımlanan tebliğe göre, tanıklara tanıklık nedeniyle kaybettiği zamanla orantılı olarak 100 ila 150 Türk lirası arasında ücret ödenecek. Tanık, hazır olabilmek için seyahat etmek zorunda kalmışsa yol giderleriyle tanıklığa çağrıldığı yerdeki konaklama ve beslenme giderleri de karşılanacak. Tanığa bu tarifeye göre ödenmesi gereken ücret ve giderler hiçbir vergi, resim ve harca tabi olmayacak.
Zonguldak BEUN’da “100. Yıl Mühendislik Kongresi” Başladı 100. Yıl Mühendislik Kongresi Açılış Töreni, Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer’in katılımıyla gerçekleştirildi. 2024 yılında kuruluşunu 1924 yılı olarak tescilleterek Cumhuriyetin ilk üniversitesi nişanesine sahip olan Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesinde 100. yaşına özel tertip edilen “100. Yıl Mühendislik Kongresi” Açılış Töreni, BEUN Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer’in katılımıyla gerçekleştirildi. Sezai Karakoç Kültür Merkezinde aziz şehitlerin anısına saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından başlayan törene; BEUN Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer, BEUN Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Şenol Hakan Kutoğlu, Prof. Dr. Bekir Hakan Bakkal ve Prof. Dr. Servet Karasu, BEUN Genel Sekreteri Prof. Dr. Zehra Safi Öz, Zonguldak Belediyesi Başkan Vekili Ferhat Günaydın, Türkiye Taşkömürü Kurumu Genel Müdürü Muharrem Kiraz, Zonguldak Orman Bölge Müdürü Faruk Bayraktaroğlu, Zonguldak Gençlik ve Spor İl Müdürü Hakan Yüksel, Esnaf ve Sanatkâr Odaları Birliği Başkanı Muharrem Coşkun, senato üyeleri, akademik ve idari personel ile öğrenciler ve vatandaşlar katıldı. İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesinin 100’üncü yıl anısına hazırlanan videosu gösterildi. Video gösterisinin ardından BEUN Devlet Konservatuvarı Müzik Bölümü akademisyenlerinden Öğr. Gör. Emel Doğan Uğurlu ile Öğr. Gör. Gonca Yerlikaya tarafından keman ve yan flüt dinletisi gerçekleştirdiler. Dinletinin akabinde kongre, açılış konuşmalarıyla devam etti. 100. Yıl Mühendislik Kongresi’nin açılış konuşmasında BEUN Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hamit Aydın, Üniversitenin yüzüncü yılında düzenlenen bu kongreye birçok üniversiteden araştırmacıların katılım göstererek modern dünyada mühendislik alanındaki yenilikçi faaliyetlerin tartışılıp yeni ufuklar oluşturacağının önemine değindi. Konuşmasının sonunda kongrenin düzenlenmesinde emeği geçen başta BEUN Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer olmak üzere herkese teşekkür etti. Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hamit Aydın’ın konuşmasından sonra kürsüye çıkan Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer, mühendislik kökenine sahip olan Üniversitenin 100. yaşında böylesine anlamlı bir etkinliği düzenlemenin gururu ve mutluluğunu yaşadıklarını söyledi. Rektör Özölçer, daha sonra emeğin ve enerjinin başkenti Zonguldak’ın ve akademinin öncü kurumu olan Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesinin iş gücü ile mühendislik alanındaki nitelikli kapasitesiyle sanayinin merkezi olduğunun altını çizdi. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Türk mühendislerinin alnında Cumhuriyetin istikbalini aydınlatan ışık parıldar.” sözü ile milli kalkınmanın ve mühendisliğin önemini işaret etti. Akabinde günümüz dünyasında teknolojinin ve mühendisliğin hızlı bir dönüşüm içinde olduğunu ifade ederek; yapay zekâ, yenilenebilir enerji, nanoteknoloji, akıllı şehirler ve sürdürülebilir inşaat teknikleri gibi birçok yenilikçi alanın mühendislik bilimlerinde yeni bir sayfa açtığını belirtip kongrede ele alınacak bu alandaki çalışmaların Türkiye’nin yarınlarına kayda değer bir zemin oluşturacağının inancında olduğunu dile getirdi. BEUN Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer, konuşmasının sonunda kongrenin akademik dünyaya ve sektör temsilcilerine yol gösterici olmasını temenni ederek sözlerine son verdi. BEUN Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer’in konuşmalarının ardından kongrenin birinci oturumuna geçilerek Türkiye Taşkömürü Kurumundan emekli Maden Mühendisi Ekrem Murat Zaman, Zonguldak’ta kömür yataklarını keşfiyle başlayan mühendislik alanının gelişmesi ve üniversitenin kurulmasıyla akademik bir disipline kavuştuğunu ifade etti. Bununla birlikte 1924 yılında Yüksek Maden Mühendis Mektebi adı ile kurulan ve bugün Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi adı ile tüm dünyada köklü mühendislik akademik kurumu olarak bilinen BEUN’un tarihi geçmişten günümüze süregelen tarihi, kültürel ve sosyal gelişiminden bahsetti. Konuşmasının sonunda böylesine anlamlı etkinliğin düzenlemesinde emeği geçen başta kongrenin onursal başkanı Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer olmak üzere herkese teşekkürlerini sundu. Ekrem Murat Zaman’ın konuşmasının ardından kürsüye çıkan Eren Enerji Santral Müdürü Hakan Demiray, konuşmasının başında Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesinin yüzüncü yılına özel olarak düzenlenen mühendislik kongresinde BEUN mezunu olarak yer almaktan duyduğu mutluluğu ifade etti. Ardından Zonguldak’ın enerji üretimindeki rolü üzerine bir sunum gerçekleştiren Demiray, sunumunda Zonguldak’ta elektriğin tarihsel gelişiminden başlayarak, geçmişten bugüne Zonguldak’ın Türkiye’nin enerji üretimindeki rolüne değinip sanayileşen İstanbul ve Sakarya’nın elektrik ihtiyacının karşılanmasında Zonguldak’ın kayda değer bir öneme sahip olduğunun altını çizdi. Konuşmasının sonunda endüstri-üniversite iş birliğinin önemini vurgulayarak BEUN ile Eren Enerji arasında yapılan nitelikli iş birliklerinin şehrin ve bölgenin ekonomik kalkınmasına da önemli katkılar sunduğunu ifade etti. Demiray’ın sunumunun ardından kürsüye çıkan Karadeniz Teknik Üniversitesi Fen Fakültesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Uğur Çevik, “Dijitalleşme ve Enerjinin Geleceği” başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. Çevik, sunumunda dünya genelinde enerji üretiminden daha çok enerji yönetiminin öne çıktığına dikkat çekti. Çevik daha sonra enerji yönetiminde dijitalleşmenin önemine değinerek enerji sektöründe veri ve veri analizinin dijitalleşme süreci açısından oldukça mühim olduğunu belirtti. KTÜ öğretim üyesi Prof. Dr. Çevik, konuşmasının sonunda özellikle dijital çağda akıllı şebekeler inşa etmek, yenilenebilir enerji kaynaklarının tüm süreçlerini yönetmek, uçtan uca yönetimi sağlayabilmek ve tüm bu entegrasyonu kusursuz bir şekilde yönetebilmek için dijital dönüşümden faydalanmanın elzem olduğuna değindi. Açılış töreni, oturum konuşmalarının ardından Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer’in katılımcılara teşekkür belgelerini takdim etmesi ve hatıra fotoğrafı çekiminin ardından son buldu.