ASAYİŞ - 21 Haziran 2017 Çarşamba 14:12

Ergenekon Davasında duruşma savcısından dosyalar ayrılsın talebi

A
A
A
Ergenekon Davasında duruşma savcısından dosyalar ayrılsın talebi

Yargıtay’ın verdiği bozma kararının ardından Ergenekon Ana Davasının yeniden görülmesine başlandı. Duruşma savcısı, 274 sanıklı dava dosyasının bölünerek, bazı sanıklar hakkında beraat kararı verilmesini isterken, İlker Başbuğ ve Dursun Çiçek’in de aralarında bulunduğu 19 sanık hakkında duruşma kararı verilmesini talep etti.

Yargıtayın bozma kararının ardından aralarında Orgeneral İlker Başbuğ, CHP Milletvekilleri Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan ile İBB eski başkanı Bedrettin Dalan’ın da bulunduğu 274 sanıklı Ergenekon Ana davasının görülmesine başlandı. İstanbul 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya, İlker Başbuğ, Bedrettin Dalan, Mustafa Balbay, Tuncay Özkan, Mehmet Haberal’ın da aralarında bulunduğu bazı sanıklar katılmadı.

Duruşmaya Danıştay Saldırısı faili Alparslan Aslan’ın da aralarında bulunduğu 3 sanık cezaevinden getirilirken, 2 sanığa Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi(SEGBİS) ile bağlanıldı. Duruşmada 70’i aşkın sanık ve avukatları hazır bulundu.

Mahkeme Başkanı Metin Tamirci, sanıklar ve avukatlarına, Yargıtay’ın verdiği bozma kararına uyulmasını isteyip istemediklerini sordu. Sanık ve sanık avukatlarının çoğu, iddianameyi hazırlayan yargı mensupları ile yargılamayı yapan yargıçların FETÖ üyesi olduğu gerekçesiyle Yargıtay’ın bozma ilamına uyulmasını isterken, ilk yargılamada beraat eden bazı sanıklar, haklarındaki beraat kararının onanmasını talep etti.

Cumhuriyet Savcısı söz alarak, ilk yargılamada beraat eden 21 sanığın dosyasının beraat kararı verilmek üzere ayrılmasına karar verilmesini istedi. Duruşma savcısı, “silahlı terör örgütü yöneticiliği, örgüt üyeliği ve örgüte yardım” ile suçlanan ve aralarında Sedat Peker , Doğu Perinçek ile Yalçın Küçük’ün de bulunduğu 113 sanık hakkındaki dosyanın “Ergenekon silahlı terör örgütünün varlığına kesin ve inandırıcı delilleri ile kanıtlanamadığından örgüt yöneticiliği, üyeliği ve yardımın söz konusu olmayacağı dikkate alınarak” beraat kararı verilmek üzere ayrılmasını talep etti.

Danıştay saldırısı ile Ergenekon dava dosyasının hukuki ve fiili bağlantısının ispat edilemediği gerekçesiyle bu dosyaya yetkisizlik verilmesini isteyen savcı, dosyanın Ankara’ya gönderilmesine, bu dosyadan tutuklu bulunan Alparslan Aslan’ın tutukluluk halinin devamına karar verilmesini istedi.

Savcı, İnternet Andıçları ve İrticayla Eylem Planı çalışmalarının bilgisi dahilinde olduğu iddia edilen Orgeneral İlker Başbuğ ile Dursun Çiçek’in de arasında olduğu 19 sanık hakkındaki dosyanın da ayrılmasını ve yargılamanın durdurulmasını talep etti. 2008-2010 yılları arasında Genelkurmay Başkanı olarak görev yapan Başbuğ ve diğer 18 sanık hakkında yargılama yapılabilmesi için Başbakanlıktan soruşturma izni alınması gerektiği belirtilirken bu sanıkların yargılamasının Yüce Divan’da yapılmasını istedi.

Taleplerin ardından duruşmaya ara verildi.

Başak Akbulut - Caner Sönmez

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara AK Parti Milletvekili Ensarioğlu: "Söz konusu açıklamalarım, Dışişleri Bakanının özelde şahsına yönelik değildi" Çevre Komisyonu Başkanı ve AK Parti Diyarbakır Milletvekili Mehmet Galip Ensarioğlu, "Benim düşünce ve açıklamalarım açık ve nettir. Söz konusu açıklamalarım, parti politikalarımızda sayın Cumhurbaşkanımızın iradesi dışında, kimsenin çelişkili irade ortaya koyamayacağı ve AK Parti’de böyle bir şeyin mümkün olmayacağını kesin cümlelerle hatırlatmak adınaydı. Sayın Dışişleri Bakanının özelde şahsına yönelik değildi" dedi. Ensarioğlu, bir yabancı yayın kuruluşuna verdiği röportajla ilgili yazılı açıklama yaptı. Ensarioğlu şunları kaydetti: "Yabancı bir yayın kuruluşuna Terörsüz Türkiye süreci ve Meclis Komisyon çalışmalarıyla alakalı verdiğim bir mülakatta, sürece dair yaptığım değerlendirme sonunda, sunucunun ısrarlı Suriye politikası konusunda, sayın Cumhurbaşkanımız ve Dışişleri Bakanı sayın Hakan Fidan’ın politikalarında çelişkiler olduğuna dair verdiğim cevapta, böyle bir şeyin olmayacağını söyledim. Sözlerimin sonunda partimizin ve hükümetimizin politikalarını belirleyen iradenin sayın Cumhurbaşkanımızın iradesi olduğunu, buna karşı bir irade ortaya koyanın ya görevi bırakması gerekir, ya da görevden alınır şeklindeki ifademin amacı ve maksadı gayet net olduğu halde üç gündür, bağlamı ve maksadı dışında, bazı art niyetli çevrelerin çeşitli sosyal medya mecralarında çarpıtarak yorumladıklarını üzüntüyle müşahede ettim. Benim düşünce ve açıklamalarım açık ve nettir. Söz konusu açıklamalarım, parti politikalarımızda sayın Cumhurbaşkanımızın iradesi dışında, kimsenin çelişkili irade ortaya koyamayacağı ve AK Parti’de böyle bir şeyin mümkün olmayacağını kesin cümlelerle hatırlatmak adınaydı. Sayın Dışişleri Bakanının özelde şahsına yönelik değildi."