SPOR - 18 Eylül 2018 Salı 22:02

Ertuğrul Sağlam: "Atiker Konyaspor maçıyla beraber tekrardan ayağa kalkacağız"

A
A
A
Ertuğrul Sağlam: "Atiker Konyaspor maçıyla beraber tekrardan ayağa kalkacağız"

Kayserispor Teknik Direktörü Ertuğrul Sağlam, Göztepe karşısında istemedikleri bir oyun sergilediklerini söyleyerek, "Atiker Konyaspor maçıyla beraber tekrardan ayağa kalkacağız" dedi.

 

Kayserispor, Süper Lig'in 6. haftasında sahasında karşılaşacağı Atiker Konyaspor maçının hazırlıklarına başladı. Kulüp tesislerinde Teknik Direktör Ertuğrul Sağlam yönetimindeki antrenmanda futbolcular, düz koşunun ardından ısınma hareketleri yaptı. Teknik çalışma ve kısa alanda pas çalışmasıyla devam eden antrenman, koordinasyon çalışması ile devam etti. 

Antrenman öncesinde gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kayserispor Teknik Direktörü Ertuğrul Sağlam, Göztepe maçında hiç istemedikleri bir oyun oynadıklarını kaydetti. Sağlam, "Geçtiğimiz hafta sonu maalesef hiç yaşamak istemediğimiz, bundan sonraki dönemde de oynamak istemediğimiz bir karşılaşma oynadık. Baştan sona kötü oynadığımız, futbol adına hiçbir şey yapmadığımız, ilk 4 haftalık performansın tersi ve bize yakışmayan bir mücadele oldu. Lig uzun bir maraton. Biz bundan sonraki süreçte de maç kaybedeceğiz, bazı maçlarda yine kötü oynayacağız ama bir daha Göztepe maçı gibi bir maçı yaşamak istemediğimizi arkadaşlarımızla da paylaştık. Hepimiz üzüldük ama lig devam ediyor. Bu cumartesi günü hem bu Göztepe maçını telafi edebileceğimiz hem de ligdeki hedeflerimizden uzaklaşmadan bizi ligin üst sıralarına biraz daha yaklaştıracak güzel bir fırsat var. İnşallah Konyaspor maçıyla tekrar ayağa kalkıp yeniden kaybetmeme, kazanma serisine başlamak için önümüzde güzel bir fırsat var. Cumartesi gününe kadar hazırlıklarımızı tam anlamıyla yapıp, Konyaspor maçını güzel bir şekilde oynayıp tekrar yukarıya çıkmak istiyoruz" ifadelerini kullandı.

Atiker Konyaspor maçında taraftarlara çok ihtiyaçları olacaklarını dile getiren Sağlam, "Taraftarlarımızın desteğine çok ihtiyacımız olacak. Cumartesi günü onların da yoğun katılımıyla güzel bir atmosfer oluşturup bize de maçın başlangıç düdüğünden bitiş düdüğüne kadar destek oluşturacak bir coşkulu ortam istiyoruz. Bunun için herkese büyük sorumluluk düşüyor. İnşallah taraftarlarımızın da desteğiyle oyuncularımız da sorumluluk alacaklar ve hem Göztepe maçının olumsuz etkisini ortadan kaldıracağız hem de taraftarın ve camianın geleceğe daha umutla bakmasını sağlayacak bir karşılaşmayı oynayacağız" dedi.

Erol Bedir: "Hak ettiğimiz bir mağlubiyet aldık"

Antrenmanı izleyen Kayserispor Kulüp Başkanı Erol Bedir de Göztepe karşılaşmasında hak ettikleri bir yenilgi aldıklarını belirterek, "Göztepe’de hak ettiğimiz bir mağlubiyet aldık. Bize yakışmayan bir oyun oynadık. Hem fert olarak hem de takım olarak iyi değildik. Oraya kadar gelen taraftarlarımıza karşı da hemşehrilerimize karşı da mahcup olduk. Yenilme hakkımızı kullandık, inşallah bir daha bu kötü performansı göstermeyiz. Galip de gelsek, yenilsek de o maç gece 12 itibariyle benim kafamda bitiyor. Alacağımız dersleri alıyoruz, orada takılmamak lazım. Hafta sonu oynayacağımız çok ciddi bir maçımız var" diye konuştu.  

Ali Göç 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul TBMM Başkanı Kurtulmuş: "ABD’de öğretim üyeleri işgalci İsrail’in zulmünü anlatmaya çalıştığında işlerine son veriliyor" İbn Haldun Üniversitesi’nde düzenlenen söyleşide gençlerle buluşan Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Numan Kurtulmuş, "Amerika Birleşik Devletleri’nin önemli üniversitelerinin hemen hepsinde sadece öğrenciler değil öğretim üyeleri de işgalci İsrail’in zulmünü anlatmaya çalıştığında işlerine son veriliyor. Bir bilim yuvasından sesleniyorum, şu anda dünyanın dört bir yanında Siyonist baskıdan bunalmış olan vicdan sahibi, ilim sahibi tüm öğretim üyelerine Türkiye’nin üniversitelerinin kapıları sonuna kadar açıktır” dedi. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, İbn Haldun Üniversitesi’nde gençlerle bir araya geldi. Kurtulmuş yaptığı konuşmada, "Türkiye’nin önemli bir tarihsel dönüm noktasından geçtiğimiz bu süreçte örnek şahsiyetlerin genç nesillere tanıtılmasının önemli olduğunu düşünüyorum. Ben Sabahattin Zaim hocanın öğrencisiyim. Bizim dönemimizin örnek isimlerinden birisidir kendisi. Türkiye’ye hizmet etmek için kollarını sıvayan ve kalkınması için hizmet eden bir kişidir. Çok sayıda öğretim üyesi ve öğrencinin yetişmesine vesile olmuştur. İslam ekonomisi terimi yeni ortaya çıktığı zamanlarda, az sayıda bilim adamlarının İslam iktisadıyla alakalı fikirlerini Türkiye’ye taşımıştır” ifadelerini kullandı. "Siyonist baskıdan bunalmış öğretim üyelerine Türkiye’nin üniversitelerinin kapıları sonuna kadar açıktır” Amerika Birleşik Devletleri’ndeki bazı üniversitelerde İsrail zulmünü anlatan akademisyenlerin işlerine son verildiğini belirten Kurtulmuş, "Tarihlerde Nazi Almanya’sında oradaki Nazilerin zulmünden kaçan bilim adamları varsa şimdi ise Amerika Birleşik Devletleri’nin önemli üniversitelerinin hemen hepsinde sadece öğrenciler değil öğretim üyeleri de işgalci İsrail’in zulmünü anlatmaya çalıştığında işlerine son veriliyor. Onlarca bilim insanı üniversitelerden atıldı. Almanya’da aynı şekilde ders ve konferans veren hocalar anti-siyonist fikirleri nedeniyle işlerinden atıldı. Bir bilim yuvasından sesleniyorum, şu anda dünyanın dört bir yanında siyonist baskıdan bunalmış olan vicdan sahibi, ilim sahibi tüm öğretim üyelerine Türkiye’nin üniversitelerinin kapıları sonuna kadar açıktır” dedi. Konuşmalarına devam eden Kurtulmuş, “İlmin başı merak ortası sabır sonu ise kendini bilmektir. Şunu söylemek isterim, bizim geleneğimizde nesillerden nesillere aktarılan bir eğitim sistemidir, hoca öğrencisine öğretir, o bir başkasına öğretir. Biz bu intikali önemsememiz lazım. Bilim adamlarından sadece iki kere ikinin dört ettiğini değil, söyledikleri sözleri, oturmalarını, kalkmalarını her şeyi öğrenmemiz gerekiyor. İnsanın yanılgısı kendisini çok önemsemesidir. Kim olursan ol, kendinizi mühim insan kabul etmeyin. Mühim insan görmek istiyorsak Fatih Camii avlusu, Süleymaniye Camii avluları çok çok büyük insanlarla dolu. Dolayısıyla hiçbirimiz büyük insan değiliz” şeklinde konuştu.
Sakarya Sakarya’da 12 kişinin yaralandığı kazada midibüsün freni patlamış Sakarya’nın Pamukova ilçesinde 12 kişinin yaralandığı kazanın midibüsün freninin patlaması sonucu meydana geldiği ortaya çıktı. Kazayla ilgili Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesinden de açıklama yapıldı. Kaza, saat 16.00 sıralarında Pamukova ilçesi Eskiyayla Mahallesi’nde meydana gelmişti. Edinilen bilgiye göre, Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ) Sağlık Kültür ve Spor Başkanlığı tarafından Akçay Baraj Gölü’ne doğa yürüyüşü gezisi düzenlendi. Gezi dönüşünde, bir firmadan kiralanan 54 S 0579 midibüsün frenleri patladı. Kontrolden çıkarak yol kenarında bulunan araziye devrilen midibüste bulunan 11 üniversite öğrencisi ile 1 üniversite personeli olmak üzere toplamda 12 kişi yaralandı. Durumun haber verilmesi üzerin bölgeye sevk edilen sağlık ekiplerince, yaralılar çeşitli hastanelere kaldırılarak tedavi altına alındı. Öte yandan kazanın, midibüsün freninin patlaması sonucu meydana geldiği ortaya çıktı. Üniversiteden kazaya ilişkin açıklama Meydana gelen kazanın ardında SUBÜ sosyal medya hesabı üzerinden açıklama yayınladı. Yapılan açıklamada, "Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığımız tarafından Akçay Baraj Gölü’ne düzenlenen doğa yürüyüşü gezisi dönüşü firmadan kiralanan bir minibüsün teknik arıza nedeniyle devrilmesi sonucu 11 öğrencimiz ve 1 personelimiz yaralanmıştır. Kaza neticesinde hayati tehlikesi olan ve durumu ağır olan öğrenci ve personelimiz bulunmamaktadır. Pamukova Devlet Hastanesi’nde müşahede altındaki 2 öğrencimiz kısa süre içerisinde taburcu edilecektir. Sadıka Sabancı Devlet Hastanesi’ndeki 3 öğrenci ve 1 personelimizin tedavisi devam etmektedir. Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ndeki 6 öğrencimizden birisinin kolunda kırık bulunmaktadır. Tomografi ve tetkikler devam etmektedir” ifadeleri yer aldı.
Sakarya Dünya pazarında Türk Kuruyemişi ve kuru meyve tercihi yükseliyor 3 kıtada yer alan 30 farklı ülkeye Türkiye’den kuruyemiş ve organik ürünler ihraç ediliyor. Kuru meyve kategorisinde, tüketicilerin ilk tercihi genellikle kayısı olurken, kuruyemişte ise Antep fıstığı öne çıkıyor. Açılış konuşmasını Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in yaptığı Uludağ Ekonomi Zirvesi Sapanca’da devam ediyor. Bu yıl 13’üncü kez düzenlenen zirve, Türkiye ve dünya genelinden birçok iş dünyası lideri ve akademisyeni ağırlıyor. Dün açılış konuşmaları ve ilk gün oturumlarının olduğu zirve, bugün ise çeşitli paneller ile devam ediyor. İş insanları sektörleri ile alakalı konuları zirvede değerlendirirken, kuru yemiş ve kuru meyve ihracatındaki artış dikkat çekti. 3 kıtada yer alan 30 farklı ülkeye Türkiye’den kuruyemiş ve organik ürünler ihraç ediliyor. Kuru meyve kategorisinde tüketicilerin ilk tercihi genellikle kayısı, kuruyemişte ise Antep fıstığı olduğu ifade edildi. Türk ürünlerini diğerlerinden ayrılan en büyük özelliği ise organik tarım yöntemlerine dayalı olarak üretilmeleri oluyor. Organik tarım yöntemlerine dayalı olarak yetiştirilen Türk organik kuru meyve ve kuruyemişi global pazarda daha fazla tercih edilmeye başlandı. 3 kıtada yer alan 30 farklı ülkeye Türkiye’den kuruyemiş, kuru meyve ve bakliyat ihraç ettiklerini belirten Orgibite CFO’su Gökçen Şeker, Türkiye’den ihraç ettikleri ürünlerin genel profili hakkında bilgi vererek, tüketicilerin kuru meyve kategorisinde kayısı ve kuruyemişte Antep fıstığını tercih ettiğini dile getirdi. Ayrıca, Türk ürünlerinin diğerlerinden ayıran en önemli özelliğin organik tarım yöntemlerine dayalı olarak üretildiğinin altını çizdi. “En büyük fark organik tarım yöntemlerine dayalı olarak yetiştirilmeleri” Panel sonrası açıklamalarda bulunan Gökçen Şeker, Türkiye’den ihraç edilen kuru meyve ve kuruyemişlere en yoğun talebin Amerika Birleşik Devletleri’nden geldiğini belirtirken, Avrupa Birliği ülkeleri, Orta Doğu ve Asya pazarlarındaki ülkelerin de Türk ürünlerine ilgi gösterdiğini vurguladı. Türkiye’nin tarımsal potansiyeli ve ürün kalitesinin global pazarda rekabet avantajı sağladığını ifade eden Şeker, Türkiye’den 30 farklı ülkeye kuru meyve, kuruyemiş ve bakliyat gönderdiklerinin altını çizdi. Şeker, ayrıca ürün portföyleri içinde en çok tercih edilenin kuru meyve kategorisinde kayısı, kuruyemiş kategorisinde ise Antep fıstığı olduğunu belirtti. Türk organik ürünlerinin diğerlerinden farkının, organik tarım yöntemlerine dayalı olarak yetiştirilmesi olduğunun önemini anlatan Şeker, "Sağlık bilincine sahip tüketicilerin tercih sebebi haline geldi. 2023 yılında hem organik hem de konvansiyonel ürün ihracatında önemli bir artış yaşandı. Bu artışın devam edeceğine inanıyoruz. 2024’ün ikinci yarısı ve 2025 yıllarında organik kuru meyve, kuruyemiş ve bakliyat ihracatını artırarak global pazardaki varlığımızı güçlendirmeyi hedefliyoruz" dedi. “Dijital dönüşüm ile dünyada rekabet gücümüzü artırdık” Dijital dönüşümün, hem iç pazarda hem de dış pazarda rekabet gücünü artırdığını vurgulayan Şeker, "Dijital platformlara yapılan yatırımlarımızla, online satış kanalları ve dijital pazarlama stratejileri sayesinde organik ürünlerimizin geniş kitlelere ulaşmasını sağladık. Bu durum, hem müşteri memnuniyetini hem de operasyonel verimliliği artırmamıza imkan tanıdı. Dijitalleşme, tüketicilere daha hızlı ve etkili bir şekilde ulaşmamızı ve onların ihtiyaçlarını daha iyi anlamamızı sağlıyor. Ayrıca, Türk kuru meyve, kuruyemiş ve bakliyatlarının dünya genelinde tanınırlığını ve talebini artırmaya yönelik pazarlama stratejilerimizde de dijitalleşme önemli bir rol oynamaktadır" diye konuştu. “Organik ürünlerin sertifikalandırılması” Gökçen Şeker, pazarlama ve markalaşmanın önemine vurgu yaparak, "Türk organik ürünlerinin tanınırlığını artırdık. İhracat rakamlarını artırmak için, kalite standartlarının yükseltilmesi ve pazar çeşitliliğinin önemli olduğunu biliyoruz. Markalaşma çalışmalarını önemseyerek lojistik süreçlerde de verimliliği arttırdık. Ar-Ge yatırımları ve yeni pazarlara açılım da ihracatı artırmak için etkili stratejilerdir. Bununla birlikte, organik ürün ihracatını artırmak için, sektör olarak organik tarımın teşvik edilmesi ve organik ürünlerin sertifikalandırılması önemli. Pazarlama ve markalaşma çalışmalarıyla organik ürünlerin bilinirliğinin artırılması ve yeni pazarlara açılım sağlanması gerekmektedir" şeklinde konuştu.