GENEL - 29 Nisan 2010 Perşembe 16:22

Expotim, Irak petrolünü dünyaya tanıtacak

A
A
A
Expotim, Irak petrolünü dünyaya tanıtacak

Irak’ın petrol ve doğalgaz rezervleri Türkiye’nin en büyük yurtdışı fuar organizasyonu şirketlerinden Expotim ve Pyramids Fuarcılık aracılığıyla tüm dünyaya tanıtılıyor. Uluslararası Basra Petrol-gaz Fuarı ve Konferansı, Expotim ve Pyramids Fuarcılık ortaklığında 25–28 Kasım 2010 tarihleri arasında gerçekleştirilecek.

HABER: ABDULLAH COŞKUN/İSTANBUL

Uluslararası Basra Petrol-Gaz Fuarı ve Konferansı’nın tanıtımı amacıyla düzenlenen basın toplantısına katılan Basra Vali Yardımcısı Nazar Rabeea Neamah Al Jaberi, Irak’taki 10 petrol havzasının beşinin bölgede bulunması nedeniyle Basra’nın birçok uluslararası şirketin hedefi haline geldiğine dikkat çekti. Jaberi, Basra’nın Irak’a, Körfez Bölgesi’ndeki limana ve Irak Khor Al-Zubair Serbest Bölgesi’ne olan yakınlığı nedeniyle stratejik bir öneme sahip olduğunu söyledi.

Petrol şirketlerinin bölgede önümüzdeki 10 yılda minimum 100 milyar doların üzerinde yatırım yapacağını ifade eden Jaberi, “Bu şirketler petrol sahalarında ve bölgede her türlü kurumsal desteğe ihtiyaç duyacaklar. Bu nedenle onlara hizmet verecek firmaların da bölgeye yatırım yapmasını bekliyoruz” dedi.

Basra’daki yerel hükümetin bölgeye yapılacak yatırımları destekleyeceğini ve mümkün olan tüm imkânları yatırımcılara sağlayacağını belirten Jaberi, hükümetin yatırımcıların sorunlarını çözmek için her zaman yanlarında olacağını ifade etti. Irak’ı ve Basra’yı alt yapı konusunda geliştirmeleri gerektiğini vurgulayan Jaberi, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bölgede sadece petrol sektörü değil devam eden spor ve konut kompleksleri projeleri de var. Bunların yanı sıra kronik hastalıkların tedavisi için uzman hastane projeleri devam ediyor. Ayrıca bölgede 200 bin dönüm arazi tarım ve hayvancılık için geliştiriliyor.”

IMF ile hükümet arasındaki iyi ilişkiler sayesinde Dünya Bankası aracılığıyla Mika Ajansı gibi birçok ajans ile üyelik görüşmelerinin sürdüğünü ifade eden Nazar Rabeea Neamah Al Jaberi, Irak’ın yatırımcıların haklarını korumak için New York Sözleşmesi’ni imzalamak istediğini de söyledi.

“PETROL EN ÖNEMLİ HAMMADDE”


Günümüzde petrol ve petrol ürünlerinin dünyadaki en önemli hammaddelerden biri haline geldiğini ifade eden Expotim Yönetim Kurulu Başkanı Can Derin, günlük hayatta kullandığımız plastik bardak, ıslak mendil, deterjan, DVD gibi pek çok üründe petrol ve petrokimya hammaddeleri kullanıldığını söyledi. Yaygın kullanımın doğal sonucu olarak, endüstrileşen dünyada petrol ihtiyacının her geçen gün arttığına dikkat çeken Can Derin, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bilindiği gibi Irak, dünya petrol ve doğalgaz sektörü için en büyük ve önemli ülkelerden biridir. Yakın gelecekte artan dünya petrol ve doğal gaz talebinin karşılanmasında daha etkin bir rol üstleneceği öngörülmektedir. Bu bağlamda Irak petrol ve doğalgaz sektörünün gelişimi ve uluslararası firmaların pazarda kendilerini tanıtıp, işbirlikleri gerçekleştirmeleri ve sektör profesyonellerini bir araya getirmek amacıyla Expotim ve Pyramids International olarak 25–28 Kasım 2010 tarihinde Basra Uluslararası Petrol ve Gaz Teknolojileri Fuarı ve Konferansı’nı organize edeceğiz.”

Bu fuarın Basra’da düzenlenecek ilk ve sektördeki en önemli etkinlik olduğunun altını çizen Derin, “Fuarımız Irak Hükümeti Petrol Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı ve Basra Valiliği tarafından desteklenmektedir. Tüm Irak pazarını hedefleyen etkinliğimize Basra’yı tercih etmemizin en önemli nedeni bölgenin güvenlik anlamında stabil hale gelmesidir. Ayrıca ülkenin en büyük 10 petrol havzasının beş tanesi Basra’da bulunmaktadır” diye konuştu.

Sadece Irak’tan değil, ekonomisi petrole dayalı ülkelerden de üst düzey devlet yetkilileri ve özel sektör profesyonellerinin organizasyona davetli olacağını ve katılımcılarla birebir görüşeceklerini ifade eden Can Derin, fuarla eş zamanlı gerçekleştirilecek konferansta da Irak petrolleri ile ilgili önemli konuların paylaşılacağını belirtti. Konferansta sektörün gelişmesi ve daha verimli hale gelmesi için yeni teknolojiler ve yöntemlerin tanıtılacağını ifade eden Can Derin, bugün itibariyle fuara Almanya, Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Arap Emirlikleri, Fransa, Hollanda, Irak, İngiltere, İran, Kanada, Kuveyt, Romanya, Rusya, Suudi Arabistan, Ürdün ve Türkiye’den firmaların katıldığını söyledi.

Can Derin, dünyanın çeşitli bölgelerinde petrol ve doğalgaz sektöründe faaliyet gösteren uluslararası firmaların Irak pazarına girmeleri için Basra Petrol ve Doğalgaz Fuarı ve Konferansı’nın büyük bir fırsat olduğunu sözlerine ekledi.

Toplantıda, Basra Petrol & Doğal Gaz Fuarı Ve Konferansı Danışma Kurulu Başkanı Hazım Abdullah Al-Sultan’da bir konuşma yaparak fuarın özellikleri hakkında basın mensuplarına bilgi verdi.

Irak Cumhuriyeti Ticaret Bakanlığı Fuarlar Dairesi izniyle düzenlenen Uluslararası Basra Petrol-Doğalgaz Fuarı ve Konferansı, Irak Cumhuriyeti Petrol Bakanlığı Dış İlişkiler Ofisi tarafından da destekleniyor.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aydın CHP’li Başkana gelen tebrik çiçekleri Abdurrahmanlar imamına ev oluyor Mart ayında gerçekleştirilen yerel seçimlerinde Germencik Belediye Başkanı Seçilen CHP’li Burak Zencirci’ye gelen tebrik çiçekleri ilçeye bağlı Abdurrahmanlar Köyü imamına ev oluyor. Mazbatayı aldıktan sonra Belediye Binası’na gelen yüzlerce tebrik çiçeği özel bir firmaya satılarak geliri Abdurrahmanlar Köyü Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’ne bağışlandı. Cuma günü akşamı mesai bitiminden sonra Belediyeye gelen çiçekçiler, belediyenin girişinden başkanlık makamının bulunduğu 3. kata kadar sıralanan yüzlerce çiçeği topladı. Amaçlarının hem farkındalık oluşturmak hem de çiçeklerin kamuya yararlı bir işte kullanılmasını sağlamak olduğunu belirten Germencik Belediye Başkanı Burak Zencirci, çiçeklerin atışından elde edilen geliri makbuz karşılığı dernek yönetimine bağışladı. Belediye Başkanı Zencirci’ye anlamlı davranışından dolayı teşekkür eden Abdurrahmanlar Köyü Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Hasan Hüseyin Kara ve Köy Muhtarı Akif Şahan, “Başkan köye geldiğinde söz vermişti. Sağ olsun sözünü yerine getirdi. Bu bağış, köyümüzde görev yapacak imama lojman yapımında kullanılacak” diye konuştular. Germencik Belediye Başkanı Burak Zencirci, "Seçimlerden önce muhtar beye bu sözü vermiştik. Köyümüzün bazı sıkıntıları var. O sıkıntıları gidermek adına seçimden 25 gün önce muhtarımıza, ’Seçimi kazandıktan sonra Mayıs ayının ilk haftası geleceksin. Değerli dostlarımızdan ve vatandaşlarımızdan gelen tebrik çiçeklerimizi çiçekçiye satıyoruz. Buradan elde ettiğimiz geliri de derneğe bağışlıyoruz. Dernek de o sıkıntılı buradan elde edilecek gelirle karşılayacak’ demiştik. Bugün de bu sözümüzü tutuyoruz. 30 bin TL civarında bir gelir elde ettik. Bu rakam derneğimiz için fena bir rakam değil. Bu son olmayacak. Köy derneklerimize elimizden geldiğince bu yardımlarımız devam edecek" diye konuştu.
Gaziantep 4 Mayıs Dünya Ankilozan Spondilit Günü SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı, Romatoloji Bölümü Öğr. Üyesi Prof. Dr. Bünyamin Kısacık, iltihaplı bel ve kalça romatizmasının (Ankilozan Spondilit) en belirgin özelliğinin sabahları ortaya çıkan bel ve kalça ağrısı olduğunu bildirdi. 4 Mayıs Dünya Ankilozan Spondilit Farkındalık Günü nedeniyle açıklama yapan Prof. Dr. Kısacık, “Mayıs ayının ilk cumartesi günü, Dünya Ankilozan Spondilit Günü olarak kutlanır. Tüm dünyada kutlanan Ankilozan Spondilit Günü’nde bu yıkıcı hastalığa dikkat çekerek, hastalığın etkilerini anlamak ve toplumu bilgilendirmek amaçlanmaktadır” dedi. Kronik iltihaplı bir romatizmadır Ankilozan spondilitin öncelikle omurgayı etkileyen kronik iltihaplı romatizma olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Kısacık, toplumlar arasında sıklığı değişmekle birlikte her bin kişiden 1-10’unda bu hastalığın görülebildiğine vurgu yaptı. Ankilozan spondilitin en belirgin özelliğinin sabahları ortaya çıkan bel ve kalça ağrısı olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Kısacık, geceleri hastayı uykudan uyandıran bel ağrılarının da belirtiler arasında bulunduğuna dikkat çekti. Genellikle 20-30 yaşlarında ortaya çıkan bu hastalıkta diz ekleminde ağrı şişlik, topuklarda ağrı, gözde üveit olarak adlandırılan iltihabi durumların da ortaya çıkabildiğini ifade eden Prof. Dr. Kısacık, şu bilgileri paylaştı: “Hastalık tanı konmadığı zaman maalesef şekil bozukluğu, erken emeklilik ve iş gücü kaybına neden olabilmektedir. Tanı için hastalarının şikayetlerinin yanı sıra ilgili eklemlerin manyetik rezonans (MR) ya da röntgen gibi yöntemlerle görüntülenmesi gerekmektedir.” Tedavi “Ailesel geçişi oldukça yüksek olan bu hastalık, erken tanı sonrası çok başarılı şekilde tedavi edilmektedir” diyen Prof. Dr. Kısacık sözlerini şöyle tamamladı: “İlaç tedavisinin yanı sıra egzersiz, kilo kontrolü gibi genel yaşam önerileri de büyük önem taşımaktadır. Ankilozan spondilit hastalarının doğru bilgi edinebilmeleri için bu konuyla yakından ilgilenen Romatoloji Uzmanları, ilgili hasta dernekleri ve Romatoloji Derneklerine ulaşmaları en sağlıklı yol olacaktır.”
İstanbul Türkiye’de çocukların yüzde 30’u toksik ebeveyn ile karşı karşıya Son zamanlarda sıklıkla duyulan toksik ebeveynlik kavramı hakkında bilgilendiren İstanbul Arel Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Ayşe Su Kocayörük, Türkiye’de yüzde 20-30 oranda çocuğun toksik ebeveyne maruz kaldığını söyledi. Bunun sonucunda depresyonun en fazla görülen hastalık olduğuna işaret eden Kocayörük, “Depresyon hastalarının yüzde 50’sinde travmatik çocukluk yaşantıları söz konusudur. Ülkemiz için de aynı şey geçerli. Genelde depresyon görüntüsü altında olan kişilerin de toksik ebeveynlere maruz kaldıklarını biliyoruz” dedi. Son dönemlerde oldukça yaygınlaşan ‘toksik’ kavramı birçok alanda karşımıza çıkıyor. Bunlardan biri de ‘toksik ebeveynlik’ kavramıdır. Bu kavram; ebeveynlerin çocukları için en iyisini istese de bazen onları fazlaca sıkmaları ya da özgür bir birey olmalarını kısıtlamaları anlamına geliyor. Anne babaların da aslında toksik ailelerden geldiğini belirten Dr. Öğr. Üyesi Ayşe Su Kocayörük, “Bu yüzden ilişki ve bağlanma şekilleri aslında çocuklarını da etkiliyor. Hatta çocuklarının da ilerde kuracakları ilişki yine toksik şekilde devam edebiliyor. Nesilden nesle aktarılıyor. Burada suçlu aramak yerine çözüme odaklanmalı” açıklaması yaptı. “Küçümseyici, aşağılayıcı tavır takınmaları, negatif geri bildirimler vermeleri toksik ebeveynliktir” Toksik ebeveyn davranışlarını sıralayan Dr. Öğr. Üyesi Kocayörük, “Küçümseyici, aşağılayıcı tavır takınmaları, negatif geri bildirimler vermeleri, sürekli çocuğu didiklemeleri, sınırları aşmaları, çocuğun birey olduğunu kabul etmekten ziyade kendilerinin bir uzantısı olduğunu görmeleri toksik ebeveynliktir. Örneğin bu ebeveynler; çocuğu sınavda 99 notu aldığında ‘neden 100 almadın’ diye eleştirirler, çünkü hiçbir şeyle yetinmezler. Sürekli çocuk üstünde baskı, otoriter kurarlar. Bunun en büyük nedenleri arasında ise ailelerin çocuklarına empati yapamaması, çocuğun ihtiyaçlarını göremeyip anlayamaması yer almaktadır. Tabii bunu bile isteye yapmıyorlar. Çünkü onların da kendi ihtiyaçları zamanında görülmeyerek onlara da bu şekilde davranıldı” dedi. “Değerlilik ihtiyacı karşılanmayan çocukların kendini geliştirmesi zordur” Tedavisinde ise terapistlere büyük iş düştüğünü belirten Dr. Öğr. Üyesi Kocayörük şunları söyledi: “İnsanlar kendilerinin farkında da olmalıdır. Ama genellikle bu durumun farkında olmazlar. Sevilmeyip sayılmayan, biricilik ve değerlilik ihtiyacı karşılanmamış çocukların kendilerini geliştirmesi oldukça zordur. Bu yüzden kendilerinden beklentileri de düşüktür. Dünyaya genellikle olumsuz bakarlar. En önemlisi de öğrendikleri bağlanma biçimini, hayatlarında benzer bağlamda gösterecekler. Örneğin; sevgili, eş, arkadaşlık ilişkilerinde bu tarz bağlanma ilişkisi olacak. Mesela aşağılayıcı bir bağlanma stili gördüyse etrafındakileri aşağılayacak. Toksik ebeveynler genellikle klinik tanı almamış olsa da çoğunlukla ruhsal bozukluğu ya da kişilik bozukluğu olan kişilerdir. Narsist bir ebeveynle birlikteyseniz narsist olma ihtimaliniz çok yüksek. Kaygılı bir ebeveynle büyüyorsanız kaygılı olma ihtimaliniz çok yüksek.” “Ailelerini olduğu gibi kabul edip sınır çizerek hayatlarına devam etsinler” Ailelere ve özellikle de çocuklarına önerilerde bulunan Dr. Öğr. Üyesi Kocayörük son olarak şunları söyledi: “Aileler açık iletişimde olmalı. Çocuğunu dinlemeyi öğrenen her aile, bu anlamda yol katedecektir. Çünkü çocukların ihtiyaçlarını öğrenebildiklerinde, hissedebildiklerinde zaten tutumlarını değiştirecekler. Anne babalar kendilerine şunu sorsunlar; ‘ben çocuğumdan ne istiyorum, o benim bir uzantım mı, ona gücümü mü göstereyim, o benim her dediğimi yapsın mı?’ Yoksa sadece o benim çocuğum ve o ayrı birey. ‘O da kendi başına bir birey olarak kendi hayatını ve kendi yolunu bulacak’ şeklinde mi düşünüyorlar? Bu tür ailelere maruz kalan çocukların tutunacak dala ihtiyacı vardır. Öğretmen ya da başka akrabadan özdeşim kuracağı birilerini bulabilirler. Bu onlara iyi gelecektir. Aileler çoğunlukla toksik olduğunu kabul etmez. Çocuklar toksik bir aileye sahipse onları olduğu gibi kabul edip kendi sınırlarını çizebilir. Ebeveyniyle kuracağı empatik ilişkide çocuk, öfkelenmeyi ve kızmayı bırakabilir. Öfke ve kızmayı bıraktığında da onları olduğu gibi kabul edebilir. Olduğu gibi kabul ettikten sonra da kendi yolunu çizebilir. Diğer türlü anne babasına tepkili hayat yaşamak onları; madde bağımlılığına, kötü arkadaşlar edinmeye, kendine zarar verici davranışlarda bulunmaya kadar götürür. Çünkü kızgınlık ve öfke buna iter. Ailelerini anlayabilirlerse ailesinin onu anlamasını beklemeden hayatlarına devam edebilirler.”