GÜNDEM - 20 Haziran 2021 Pazar 16:23

Fabrika işçisiydi kendi balık üretim tesisini kurdu

A
A
A
Fabrika işçisiydi kendi balık üretim tesisini kurdu

Kahramanmaraş’ta 5 yıl çalıştığı fabrikadan ayrıldıktan sonra Karadeniz’i andıran köyünde alabalık üretim tesisi kuran girişimci yılda yaklaşık 5 ton balık üretiyor.

Türkiye’de su potansiyeli bakımından önemli bir konumda yer alan Kahramanmaraş’ta irili ufaklı onlarca alabalık üretim tesisi yer alıyor. Onikişubat ilçesi Yayla Üstü Avgasır Mahallesi’nde yaşayan Mehmet Barak (43), çalıştığı tekstil fabrikasından ekonomik zorluk çektiği için ayrıldı. Bir süre sonra Karadeniz gezisi yapan Barak, gördüğü balık tesislerinden esinlenerek adeta Karadeniz’i andıran köyüne alabalık üretim tesisi kurdu. Kendi işini kurarak ekonomik anlamda rahatladığını ve yıllık ortalama 5 ton üretim yapan Barak, "Burası 25 haneli Başkonuş Yaylası mevkiindeki küçük bir köy. Karadeniz bölgesine ziyarete gittiğimde oradan esinlenerek 2004 yılında açtığımız tesis. Ben daha önce fabrikada işçilik yapıyordum. Buranın havası aynı Karadeniz havasıdır. Kışları soğuk ve karlı geçer. Biz burada her zorluğu yenerek üretime giriştik. Balıkların sağımından başlayıp, porsiyonluk hale gelene kadar üretim yapıyoruz. Kent merkezine 40 kilometre ve daima gelen arkadaşlarımız var. Çok şükür yıllık 5 ton kapasitemiz var tamamını da burada tüketiyoruz. müsait yeri ve soğuk suyu olan herkese burayı öneririm. Çok şükür trilyonluk gelirimiz yok ama kendimize yetecek bir gelir elde ediyoruz” dedi.
Balıkçılar Derneği Başkanı İbrahim Sarı ise Kahramanmaraş'ın balıkçılık sektöründe 5 bin kişiyi istihdam ettiğini belirterek, “Kahramanmaraş su havzası bakımından oldukça zengin bir bölge. Buna bağlı olarak kentimizde irili ufaklı 43 tane balık çiftliği ve barajda balık üretim tesisleri mevcut. Kentimizde yaklaşık 6 milyon liralık ihracat yapılıyor. Bunun yanı sıra bu tesislerimizde ise 5 bin kişi istihdam sağlanıyor” dedi.

Halil Ulubey
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul ’’Yedek parça sektörü 2030’da 1 trilyon dolar değere ulaşacak’’ Otomotiv sektörünün önde gelen isimlerinden Saim Aşçı, ’’Daha çok otomobil, daha çok yedek parça anlamına gelir. Geçtiğimiz yıl dünyada 700 milyar dolar olarak ölçülen yedek parça pazarı büyüklüğü, 2030’a geldiğimizde 1 trilyon dolara ulaşacaktır’’ dedi. Otomotivin önemli yapıtaşlarından biri olan satış sonrası hizmetleri ve yedek parça pazarı, istikrarlı biçimde büyümeye devam ediyor. Tedarik ve ham madde krizlerine karşın gerçekleşen büyümedeki en önemli unsur ise ikinci el araçlara olan talepteki patlama oldu. Pandemide başlayan toplu taşımadan kaçış, tüketicilerde otomobil sahibi olma motivasyonunu artırırken, bir yandan Türkiye’de yatırım amacıyla da satın alınan otomobillerde, değer kaybının önüne geçmek adına bakımlara önem verilmesi, yedek parça ve servis ihtiyaçları da artırdı. Türkiye araç parkının ortalama yaşının 15 olduğunu hatırlatan sektör temsilcilerinden Saim Aşçı, yaşlanan parkla birlikte ülkemizdeki yedek parça ihtiyacının katlanarak büyüdüğünün altını çizdi. Aşçı, “Otomobiller eskidikçe, yaşam döngülerinin gereği olarak yedek ihtiyaçları da artıyor. Covid-19 ile başlayan bireysel araç sahibi olma trendi ile ikinci el araçlara olan talep eklenince, sadece ülkemizde değil, tüm Dünya’da istikrarlı büyüme gösteren bir pazar ortaya çıkıyor. Dünya çapında ise ortalama araç parkı yaşı 12,5 yıl, bu da yedek parçanın önemine işaret ediyor” dedi. Araç sahipleri basit parçaları tek başına değiştirme eğiliminde Avrupa ülkelerinde yapılan kapsamlı araştırmalara atıfta bulunan Aşçı, halen offline kanalların yedek parça tarafını domine ettiğine, ancak online kanalların istikrarlı büyüme gösterdiğine de dikkat çekti. Aşçı, sözlerine şöyle devam etti: “Örneğin önümüzdeki yıl yapılan araştırmalar ışığında online-web kanalları üzerinden yedek parça satışlarının payı yüzde 20’ye ulaşacak öngörüsü hâkim. Özellikle fiyat hassasiyeti çok yüksek seviyede olan nihai tüketiciler, basit bakımlar için yedek parça teminini kendileri web siteleri, pazaryerleri ve uygulamalar üzerinden gerçekleştiriyor. Online kanallarda nihai tüketici ağırlığı ise yüzde 60 yani çok yüksek seviyede. Tercih edilen parçalar ise genelde silecek, hava filtresi, polen filtresi, yağ filtresi, yağ, fren balatası gibi değişimi kolay unsurlardan oluşuyor.” ’’Yedek parça sektörü 2030’da 1 trilyon dolar değere ulaşacak’’ Satış sonrası hizmetlerinin temelini oluşturan yedek parça sektörünün Amerika’da ve birçok ülkede önemli bir ivme kazandığını hatırlatan Aşçı, “Globalde bu ivmenin 2030 yılına kadar devam edeceğini öngörüyoruz. Geçen yıl 700 milyar dolar olarak ölçülen pazar büyüklüğünün 2030’da 1 trilyon dolar değere ulaşacağı sektör tarafından öngörülüyor. Ülkemizde ise durum biraz daha farklı ilerleyecek gibi görünüyor. Parka dahil olan yeni araç sayısı ortalama her yıl 800 bin - 1 milyon aralığında gerçekleşirken 10-20 yaşındaki otomobiller halen yoğun bir şekilde kullanılıyor ve servis ihtiyaçları her geçen yıl artıyor. Türk tüketicisi alışkanlıklarını koruduğu takdirde içten yanmalı motora sahip araçlar için yedek parça ihtiyacı 2040 yılına kadar devam edecektir” şeklinde konuştu.
Düzce İş başvurusunda istenen deneyim Düzce Üniversitesi Ziraat Fakültesi ile Kariyer Geliştirme ve Mezun İzleme Uygulama Araştırma Merkezi’nin birlikte düzenlediği “İş Başvurusunda İstenen "Deneyim" ve Yeni Mezun Ben: Mezuniyet Sonrası Özel Bir Firmada Deneyim Kazanma Fırsatları-II” başlıklı program gerçekleştirildi. İstiklal Konferans Salonu’nda; Düzce Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ayşe Yazlık’ın yönetiminde gerçekleştirilen programda; özel bir firmanın Bitki Koruma Teknik Müdürü Can Akdeniz “Değişim Yönetimi Metodolojisi” başlıklı sunumu ile değişimin önemi, gerekliliği ve etkileri konusunda ayrıntılı bilgiler aktardı. Neyi, ne zaman, ne şekilde ve neden değiştirmemiz gerektiğini, değişimin günlük yaşama olan duygusal yansımalarının neler olduğunu vurgulayan Can Akdeniz, kişinin kendi değerini farkına varması, temel ve ince becerilere sahip olması, karşılıklı paylaşımlar ve sürekli gelişmeler ile kendini bir adım öteye taşımasının çok önemli olduğunu dile getirdi. Bu kapsamda istenen başarının sağlanabilmesi için işverenler ile çalışanlar arasında dengenin sağlanmasında değişimin gücüne ve ekip çalışmasının önemine ayrıca vurgu yaptı. Can Akdeniz son olarak; firmada işe alım süreçleri ve stajyer seçim kriterleri hakkında katılımcılara detaylı bilgiler aktardı. Akadeniz’in paylaşımlarından sonra, firmanın pazarlama Müdürü Hüseyin Gül ve Satış Sorumlusu Salih Piker, Düzce Üniversitesi öğrencilerine kişisel deneyimlerini ve kendilerini geliştirmelerine yönelik neler yapabilecekleri konularında önerilerde bulundu. Program katılımcılardan gelen soruların cevaplanmasıyla son buldu.